09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 15 EYLÜL 2020 SALI HABER İçişleri Bakanı, AYM Başkanı’na ‘İşe bisikletle git gel bakalım’ dedi Kırk yıl önce kırk yıl sonra Durup düşününce insanın tüyleri diken diken oluyor. Son askeri darbe 12 Eylül 1980’in üstünden tam kırk yıl geçmiş. Askeri darbesiz kırk yıl. Kırk yıl önce neydi Türkiye, kırk yıl sonra ne? Kırk yıl önce. Bir sürahi dört bardak misali bir masanın çevresinde toplanan beş kişinin rejimi, tüm özgürlükleri askıya almış, anayasayı rafa kaldırmış, tüm demokratik kurumları ve kavramları güdük hale getirmiş, yasamayı yürütmeyi yargıyı bir sürahi dört bardak rejiminin güdümüne sokmuştu. Kırk yıl sonra, ortada sürahi de bardaklar da kalmadığı halde, özgürlükler ve demokrasi açısından durumda önemli bir değişiklik yoktur. Yine yasama, yürütme ve yargı tek adamın elindedir; yine özgürlükler askıya alınmış, demokratik denge ve denetim mekanizmaları rafa kaldırılmış durumdadır. Üstelik ekonomik kriz, beyaz ölüm demek olan işsizlik şimdiye kadar görülmemiş boyutta artmış, ülkeyi tam bir çıkmaza sokmuştur. Türkiye bu olağanüstü yükün altına girerken, kendi hatalarının ürünü olan beş milyon sığınmacıyı da sırtlanmak zorunda kalmış, sınır ötesi askeri maceralar batağına saplanmış, İhvancı gözlüğünü bir türlü çıkaramadığı için de bulunduğu bölgede ve dünyada büyük bir yalnızlığın içine itilmiş durumdadır. HHH Kırk yıl önce bu duruma düşseydik, o zaman herkes bilirdi ki askeri darbe kapıda. Ama artık öyle bir tehlike kalmadı, artık askeri darbe olasılığı ortadan kalktı. Askeri darbe olasılığının saf dışı bırakılması, bazılarınca askeri vesayetin ortadan kalktığı şeklinde algılandı ve sevinçle karşılandı. Oysa askeri vesayet, üniformalı vesayetin yerine, cüppeli vesayetin ikame edilmesiyle kalkmıştı. Asker gitmişti, ama vesayet yerli yerinde durmaktaydı. Top tüfek gitmişti, ama darbe sürmekteydi. 12 Eylül askeri darbesi kendi içinde değişim geçirerek sivil darbeye dönüşmüştü. 12 Eylül’ün ardındaki dış güçler kendi bölgesel ve ev rensel amaçlarına uygun olarak yeni bir sivil darbeyi kotarmışlardı. Görevimiz tehlike dokusunda bir erken seçimle iktidarı ele geçiren cüppeli güç, devletin erkini kullanarak demokrasinin bütün mekanizmalarını çiğnemiş, aydınlanmacı laik cumhuriyeti tarikatların ve cemaatlerin cirit attığı bir dinci tek adam rejimine çevirirken; tüm hakların ve özgürlüklerin askıya alındığı, kuvvetler ayrılığı ilkesinin çiğnendiği, yargının zulüm aracına dönüştürüldüğü bir düzeni egemen kılarken artık askeri darbeye gerek duymadı. Böylelikle de askeri darbeler artık demokrasiyi tek adam rejimine çevirmek için gerek duyulan yöntemler olmaktan çıktıklarından bir kenara atılmış, yerine, darbecilerin halk arasında suda balık gibi kendilerini rahat hissettikleri sivil darbeler ikame edilmişti. Son askeri darbenin üzerinden kırk yıl geçti. Artık askeri darbe tehdidi olan askeri vesayet yok. Artık asker yok ama darbe yine var. Peki, bu kırk yıl bize bir şey öğretmedi mi? Öğretmez olur mu? Bu kırk yıl bize yalnız askeri vesayetin değil, kılığı ne olursa olsun her türlü vesayetin zararlı olduğunu öğretti. Bu kırk yıl bize, ister üniformalı olsun, ister cüppeli, ayırım yapmaksızın her türlü darbenin musibet olduğunu gösterdi. Ve bu kırk yıl bize, sivil darbenin bazı hallerde askeri darbeden bile daha beter olabileceği gerçeğini anlattı. Türkiye, son askeri darbenin üstüne gelen ve onun devamı olan sivil darbe ile çok şeyler kaybetti, şimdi güç günler yaşamakta, daha da yaşayacak. Önümüzde, sivil darbecilerin sultasından tümüyle demokratik yöntemlerle kurtulmanın yanı sıra, aydınlanmacı ve laik Cumhuriyeti yeniden oluşturmak gibi çok çetin bir sınav var. Bu çok güç işi başarırken, ister üniformalı olsun, ister cüppeli, her türlü vesayetle ve ister askeri olsun ister sivil, her türlü darbeyle mücadele zorundayız. Çıkar yolun bu olduğunu yaşadığımız kırk yıl gösterdi. SELÇUK MIZRAKLI’NIN GÖREVDEN ALINMASI Kayyım davasında karar açıklanmadı Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Adnan Selçuk Mızraklı’nın, görevden alınarak yerine kayyım atanması üzerine Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi’nde açtığı davanın ilk duruşması görüldü. Mızraklı ve avukatlarının savunmalarını dinleyen mahkeme heyeti, kararı önümüzdeki günlerde yazılı olarak açıklayacağını belirtti. Duruşma öncesinde polis, adliye önünde önlem aldı. Duruşmayı HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, milletvekilleri Remziye Tosun, Gülistan Kı lıç Koçyiğit, Dersim Dağ ve Semra Güzel ile Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın takip etti. Mızraklı’nın avukatlarından Semra Balyan, kayyım atanmasının demokratik hukuk devleti ilkelerine aykırı olduğunu belirterek, İçişleri Bakanlığı’nın kararının iptalini talep etti. İçişleri Bakanlığı avukatı ise Mızraklı hakkında açılan “terör soruşturmaları” nedeniyle görevinden uzaklaştırıldığını kaydederek davanın reddini istedi. Mahkeme, kararın daha sonra açıklanacağını beyan ederek duruşmayı sonlandırdı. l İç Politika Soylu’nun yeni hedefi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) “Karayollarında toplantı ve gösteri düzenlenemez” kararını iptal etmesine tepki gösterdi. Bakan Soylu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a, “Madem özgür bir ülkeyiz, ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. Bisikletinle işe git gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na söylüyorum, kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?” diye seslendi. Toplumsal Olaylarda Müzakere Kursu Açılış Töreni’ndeki konuşmasında güvenlik soruşturmalarını da konu edinen Soylu, “Sosyal medyada bir terörizm olduğunu herkes kabul ediyor. Hemen AYMi bir düzenleme yapıyor, ‘Bunu kolluk kuvveti olarak belirleme hakkına sahip değilsiniz’ diyor. Başımızın üstüne. Sonra vatandaşımız ‘Biz hakaretle karşı karşıyayız’ diye şikâyet ediyor. İZMİR BAROSU: TEHDİT KABUL EDİLEMEZ l İzmir Barosu: Yargının bağımlılığı konusu ülkemiz için halihazırda yakıcı bir sorunken İçişleri Bakanı olarak atanmış kişinin Yüksek Mahkeme’nin temel hak ve özgürlüklerin korunması noktasında verdiği bir karar için AYM Başkanı’nı tehdit etmesi, kabul edilemez. AYM Başkanı’na yönelik tehditvari açıklaması, yürütmenin yargıyı boyunduruk altına alma politikasının yansımasıdır. l İnsan hakları savunucu su ve hukukçusu Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak: AYM Başkanı işe bisikletle gidemiyorsa bu sizin kusurunuz. Başka ülkelerde başbakanlar bile bisikletle dolaşabilirken sizin kamu düzeninden sorumlu olduğunuz ülkede hâkimler bile bisiklete binemiyorsa insan utanır bu konuşmayı yapmaya. Cumhurbaşkanımızdan başlayarak tüm devlet büyükleri bununla karşı karşıya kalıyor” dedi. AYM’nin iptal ettiği güvenlik tatbikatları kararları olduğunu da söyleyen Soylu, “Nesini iptal ettiniz? FETÖ, Türkiye’yi yargıda, emniyette, TSK’de ele geçirmeye çalıştı. Bunlar kamu görevlisi. Kamu görevlileri kamuya nasıl giriyorlar? Ben anlamıyorum. Burada, sadece ‘terör örgütüne mensupsa kamuya girmesin’ deniliyor. Kim girerse girsin. Atıyoruz zaten. ‘Bu özgürlükleri engeller’ deniyor. Ben gördüklerimi söyleyeyim, sonra ne söylerse söylesinler. Anayasa Mahkemesi ‘FETÖ’cüler, PKK’liler girsin ne olacak’ diye karar veriyor” dedi. Ne olmuştu? Bağımsız Madenİş Sendikası’nın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nda yer alan “Şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez” ibaresinin iptal edilmesiyle ilgili itirazını haklı bulan Manisa 1. İdare Mahkemesi, konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşımış, Yüksek Mahkeme, düzenlemeyi anayasaya aykırı bularak iptal etmişti. l ANKARA MUHALEFETTEN TEPKİ ‘SUÇ IŞLIYOR ISTIFA ETMELI’ l CHP Milletvekili Mahmut Tanal: İçişleri Bakanı’nın bu çıkışı, yürütmenin yargıya verdiği bir gözdağıdır. Bakan, anayasal suç işliyor. l İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan: Ak Parti İktidarı bitmiştir demek yanlış olur. Bu iktidar çürümüştür. İçişleri Bakanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı’na açıktan gider yapıyor. Devleti de çürütmeden bir an önce sona ermeli bu iktidar. l DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu: Anayasaya göre hiçbir organ, makam, merci veya kişi, mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Ciddiye almıyor olsa da buna İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da dahildir. Bakan AYM Başkanı’na araba ile kendi ülkesinde tek başına yolculuk yapabilmenin, bisikletle işe gelip gidebilmenin ne kadar tehlikeli olduğunu bizzat itiraf ediyor. Birisi ona bundan kendisinin sorumlu olduğunu hatırlatabilir mi? İçişleri Bakanı’nı istifaya davet ediyoruz. l Haber Merkezi MURAT AĞIREL’DEN ZIYARET ‘CUMHURIYET BU ÜLKENIN YÜZ AKIDIR’ Libya’da şehit olan MİT personelinin cenazesinin haberleştirilmesine ilişkin hakkında dava açılarak Silivri Cezaevi’nde 6 ay tutuklu kalan ve tahliye edilen Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel, dün gazetemizi ziyaret etti. Ağırel’i gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Yayın Koordinatörü Serkan Ozan, yazıişleri müdürleri İpek Özbey, Olcay Büyüktaş Akça ve Hakan Akarsu ağırladı. Ziyaretine ilişkin konuşan Ağırel, “Yaşadığımız bu zorlu sü reçte sesimize ses oldunuz. Hapsetmek istedikleri karanlıklara verdiğiniz destekle ışık oldunuz, güç oldunuz. Gemilerin güvertesinde aşağıdaki güverteye nefes veren bir boru vardır. Cumhuriyet gazetesi de cezaevinde bizim için o oldu. Cumhuriyet gazetesinde bizim için haber yapılması yalnız olmadığımızı hissettiriyordu. Çok teşekkür ederim. Size teşekkür edip ‘İyi ki varsınız’ demek için geldim. Gazeteciliğin yüz akısınız. Cumhuriyet bu ülkenin yüz akıdır. Onu ko rumaya devam edeceğiz. Benim üzerime de ne görev verirseniz şeferle, onurla yapacağımı bilin. Dışarıda da biz aileyiz. Cumhuriyet bizim ve biz onu da korumaya devam edeceğiz” dedi. Gazetecilerin görevi Ağırel’e ziyareti için teşekkür eden Küçükkaya da “Biz üzerimize düşen gazeteciliği yaptık. Basın özgürlüğü, sizlerin kaleminin özgür olması bizim için çok önemli, değerli” diye konuştu. l İç Politika Ermenek’te aylardır maaş alamayan işçiler basın açıklaması yaptı Ruhsatsız madenden hülle Karaman’ın Ermenek ilçesindeki Cenne Madencilik’te 13 aydır, Seba Madencilik’te 7 aydır maaşlarını alamayan işçiler kent meydanında basın açıklaması yaptı. Eylemde işçiler, maden şirketinin ruhsatsız kaçak kömür çıkararak ruhsatlı Seba ocağından çıkarılmış gibi piyasaya sunduğunu söyledi. Bağımsız Madenİş Sendikası üyesi işçiler, İş Kanunu’nun 34. maddesine ve İSİG Kanu’na göre İŞKUR, SGK ve kaymakamlığa başvuruda bulunarak üretimi durdurdular. Patron hem İş Kanunu 34. maddeye, hem İSİG Kanununa, hem de pandemi döneminde sözde uygulanan “işten çıkarma yasağı”na aykırı bir biçimde çalışanlarını ve eylem yapan işçileri “iyi niyet ve ahlak kurallarına uymadıkları” gerekçesiyle 29. koddan işten atmıştı. Maaşlarının ödenmesi, yasal ve sendikal haklarının verilmesi için 15 gündür devam ettirdikleri eylemde işçiler, geçmişe dönük giriş çıkış yapılmış tarihlere ait tazminatları ve diğer ücret alacaklarının verilmesini, İSİG ku rallarına uyulmasını talep etti. ‘Patronu koruyorlar’ Sendika ise yaptığı açıklamada, “Devlet kurumları bugüne kadar bu hukuksuz uygulamaları yapan patronlar hakkında hiçbir cezai işlem yapmamış, bu patronlar hâlâ korunuyor. Son kuruşlar alınınca, ve etkili bir protokole dönüştürülünceye kadar mücadelemiz devam edecek” dedi. Ardından işçiler maden patronunun Konya’daki rezidansı önüne yürüyüşe geçti. l Haber Merkezi AYM TOPLANTISI Berberoğlu’nun başvurusu görüşülecek Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Enis Berberoğlu’nun bireysel başvurusunu 17 Eylül Perşembe günü yapacağı toplantının gündemine aldı. Berberoğlu, başvurusunda, dokunulmazlık hakkını yeniden kazanan bir milletvekili hakkında yargılamaya devam edilmesi ve tutukluluğun sürdürülmesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, iddia tanığının duruşmada hazır edilmemesi nedeniyle de tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini öne sürmüştü. AYM Genel Kurulu, 23 Temmuz’da Berberoğlu’nun başvurusunu gündemine almış, bir üyenin dosyayla ilgili hazırlıklarını tamamlayamaması nedeniyle görüşmeyi içtüzük gereği ertelemek durumunda kalmıştı. 5 yıl 10 ay ceza aldı Enis Berberoğlu, durdurulan MİT TIR’ları görüntülerini Can Dündar’a verdiği iddiasıyla yargılandığı davada, “siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerini açıklama” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası aldı. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 20 Eylül 2018’de Berberoğlu’nun hapis cezasını onadı, milletvekilliği sona erinceye dek cezasının infazının durdurulmasına ve salıverilmesine karar verdi. Yargıtay kararı üzerine tahliye edilen Berberoğlu hakkındaki kesinleşmiş ceza, TBMM Genel Kurulu’nda 4 Haziran’da okundu ve Berberoğlu’nun milletvekilliği düşürüldü. Ertesi gün gözaltına alınan Berberoğlu, yeniden tutuklanarak cezaevine gönderildi ancak aynı gün koronavirüs tedbirleri kapsamında izinli olarak cezaevinden çıkarıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatınızda dilediğiniz görünümü yaratın. Her ayrıntısı titizlikle çözülmüş kusursuz Braas Çatı Sistemleri ile evinizde konforu hissedin. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle