09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAĞLIK Joker 15 EYLÜL 2020 SALI VENÜS’TE FOSFIN GAZI KEŞFEDILDI 01 48 54 65 72 82 23 SONUÇLARI 6 BİLEN: 61.573.150 TL (Devretti) 5 BİLEN: 163.664.15 TL 4 BİLEN: 2.033.05 TL 3 BİLEN: 124.15 TL 2 BİLEN: 11.40 TL ON NUMARA 01, 03, 06, 07, 13, 16, 17, 26, 28, 29, 30, 37, 39, 42, 43, 49, 64, 68, 69, 77, 79, 80 10 BİLEN: 292.423’er TL (Devretti) 9 BİLEN: 4.411.05’er TL 8 BİLEN: 270.25’er TL 7 BİLEN: 49.25’er TL 6 BİLEN: 8.40’ar TL HİÇBİR NUMARAYI DOĞRU TAHMİN EDEMEYEN: 7.15’er TL [email protected] GÖRÜLMEYEN KÜÇÜK TEHLIKEYE KARŞI EN BÜYÜK SAVAŞ Psikolog Özgüvenç: Virüsle ilgili belirsizlik, hastalığın seyrinin bilinmemesi ve bunu yönetememek kaygı bozukluğu (anksiyete), obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi hastalıklara zemin hazırladı. Ayrıca evde kalmanın zorunlu olması çaresizlik, umutsuzluk, sıkışmışlık hissi yaratıyor Yaşam işareti mi? İngiltere’de Cardiff Üniversitesi’nden Prof. Jane Greaves liderliğindeki uluslararası gökbilimci ekibi, Venüs’ün atmosferinde oksijensiz ortamlarda yaşayan mikroplar tarafından üretilen fosfin gazı keşfetti. Hidrojen ve fosfor atomlarından oluşan fosfin molekülleri, ilk olarak Hawaii’deki James Clerk Maxwell Teleskopu’yla (JCMT) tespit edildi. Fosfinin varlığının Şili’deki Büyük Milimetre Teleskopu tarafından doğrulanmasının ardından gökbilimciler ekibi bir dizi çalışma yaptı. Çalışmaların sonunda gezegenin atmosferinde tespit edilen fosfin için yaşamın varlığı dı şında bir açıklama olmadığı sonucuna varıldı. ABD’deki Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden William Bains’in yaptığı çalışmada, Venüs’ün atmosferinde tespit edilen fosfin miktarı üretmenin mikroorganizmalar dışında başka bir yolu olmadığı belirtildi. Dünya’da fosfin, hayvanların bağırsaklarında veya bataklıklar gibi oksijenin az olduğu ortamlarda yaşayan bakteriler tarafından üretiliyor. Atmosferin yüzde 96’sı karbondioksitten oluşan Venüs’ün yüzey sıcaklığı 400 dereceyi geçiyor. Bu nedenle Venüs’ün yaşama en elverişsiz gezegenlerden biri oldu ğu değerlendiriliyor. l AA HALILAĞA’DA MADEN IÇIN ÇED TOPLANTISI Çanakkale için kader anı Kirazlı Altın Madeni Projesi ile gündeme gelen Kaz Dağları şimdi de Halilağa Bakır Madeni Projesi ile karşı karşıya. Bayramiç’te faaliyete geçirilmek istenen Halilağa Bakır Madeni Projesi`nin bugün Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) toplantısı yapılacak. Çevre dernekleri ve çevre aktivistleri projeye tepkili. TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, Kaz Dağları için tehlikenin devam ettiğini vurguladı. Bölgenin büyük maden projelerinden biri olan “Halilağa Bakır Madeni Projesi” 2019 yılında büyük bir tepkiyle karşılanan Kirazlı Altın Madeni ve onun diğer ayağı Ağı Dağı Altın Madeni projelerinin ortasında yer alıyor. TEMA Vakfı yaptığı açıklamada, üç projenin hayata geçmesiyle Kaz Dağları’nda 19 bin futbol sahası yani 13 bin 500 hektar büyüklüğünde bir maden alanının oluşacağına dikkat çekti. Bakır madeni projesi olarak duyurulan projenin, aynı ruhsat alanı için 2012 yılında “Halilağa Altın Madeni Projesi” ÇED süreci yürütüldüğü ve ‘ÇED olumlu’ kararı alındığı ancak yöre halkının tepkisi nedeniyle hayata geçemediği belirtildi. Deniz Ataç, Halilağa projesi maden alanının, anıt ağaç niteliğinde asırlık ağaçları ve dünyada sadece Kaz Dağları’nda yaşayan Kaz Dağı göknarlarını içinde barındıran ormanlarla birlikte nadir bitki türleri ve canlı çeşitliliğini yutacağını ifade etti. Projenin Kaz Dağları ormanları ve birinci sınıf tarım toprakları üzerinde yer aldığını ve uygulanması halinde en az 3 köyü yutacağının tahmin edildiğini belirten Ataç, projenin uzun zamandır şiddetli kuraklıklarla mücadele eden bölgede, Kaz Dağları’nın sularına da ortak olacağını anlattı. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği de yaptığı yazılı açıklamada bugün Hacıbekirler köyünde saat 11.00’de yapılacak toplantının koronavirüs nedeniyle ertelenmesini talep ettiklerini ancak bu ertelemenin yapılmadığına dikkat çekildi. l Haber Merkezi ‘Robotlar ve hayvanlar birbirlerinden öğrenecek’ Boğaziçi Üniversitesi Davranışsal Sinirbilim Laboratuvarı, karşılıklı öğrenmede çığır açmayı hedefleyen yeni bir model üzerinde çalışıyor. Geliştirilen yeni yapay zekâ modeliyle hayvan ve robotların birbirlerinden öğrenmesi mümkün hale gelecek. Projenin yürütücüsü Dr. Öğr. Üyesi Güneş Ünal, “Sıçanlar ve robotlar aynı anda hem öğretmen hem öğrenci olacak” dedi. Robot ve deney sıçanlarının bulunduğu laboratuvardaki süreçten bahseden Dr. Öğr. Üyesi Güneş Ünal, “Robotumuz belirli sinyalleri veriyor. Sıçan bunu anlıyor ve hareket ediyor. Aynı anda robot önce kendi verdiği sinyallerin ne olduğunu bilmiyor. O da sıçanın davranışlarını gözlemleyerek sıçandan öğreniyor. Karşılıklı öğrenme paradigmasının uygulamada çok çeşitli alanları olacaktır. Burada onu çok basit bir biçimde kontrollü bir ortamda göstermeye çalışıyoruz. Çalışmanın 1 yıl içerisinde tamamlanmasını bekliyoruz. Robotun daha hareketli olduğu daha büyük bir düzenekte örneğin birbirlerine bir labirentten kaçış yolunu göstermelerini öngörüyoruz. Projenin ilerlemesiyle robotların eğittiği hayvanlar hayat kurtarabilir. Hayvanları aramakurtarma ve mayın temizliği gibi önemli görevlerde daha etkin kullanmak mümkün olabilecek” şeklinde konuştu. l DHA Akıl sağlığımızda tehlike çanları Koronavirüs salgını nedeniyle dünyada milyarlarca insanın ruh sağlığı da tehlikede. Belirsizlikle baş ede mediğimiz sürece kaygı bozukluğunun süreceğini söyleyen Uzman Klinik Psikolog Birgül Özgüvenç, “Özellikle virüsle ilgili belirsizlik, hastalığın seyrinin bilinmemesi ve bunu yönetememek kaygı bozukluğu, obsesif kompulsif bozukluk, depresyon gibi hastalıklara zemin hazırladı. Ayrıca evde kalmanın zorunlu olması çaresizlik, umutsuzluk, sıkışmışlık hissini yaratmakta” dedi. “İnsanoğlu aylardır görünmeyecek kadar küçük bir tehlikeye karşı tarihin en büyük savaşlarından birini sürdürüyor” diyen Özgüvenç, Covid19’un psikolojik etkilerine ilişkin “İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır ve kendini tanımlayabilmesi için sosyalin içinde var ol le ilgili belirsizlik, has ması yani sosyalleşme talığın seyrinin bilin si ihtiyaç niteliğinde memesi ve bunu yöne dir. Anlamlı sosyal iliş tememek kaygı bozuk kiler bireylerin ruhsal, luğu, obsesif kompulsif zihinsel, fiziksel sağ bozukluk (OKB), dep lıkları açısından olduk resyon gibi hastalıkla ça önemlidir. Karantina ra zemin hazırlamıştır” sürecinin başlamasıyla diye konuştu. birlikte bireyler dış çevreden aldıkları uyarıcılardan yoksun kalmışlardır. Uyarıcı yoksun Birgül Özgüvenç Temizlik takıntısı arttı Virüsün bulaşmasını luğunun psikolojik açı engellemek için alınan dan kişiyi olumsuz etkilediği bi hijyen önlemleri nedeniyle OKB linmektedir” diye konuştu. hastalarında temizlik takıntısı Çaresizlik hissi nın arttığını anlatan Özgüvenç, aile içi ilişkilerin de zarar gör Özgüvenç, “Yaşamsal kırılgan düğünü anlattı. Özgüvenç, “Ka lık yani ölüm korkusu korona ile rantina sonrası psikolojik des birlikte hayatımızın parçası ha tek almak isteyen çiftlerin sa line geldi. Virüsle burun buru yısında da görünür bir artış ol na yaşamak yani ölüm gerçeğini muştur. Belirsizlik kendini ko her gün bilerek uyanmak, benlik ruduğu sürece bu hastalıklarda saygımızı oldukça zorlamakta ve artışın olması muhtemeldir” di zedelemekte. Pandeminin yaşat ye konuştu. tığı bu duygu durumlarından do layı karantina sonrası ruhsal ra Tedaviler aksadı hatsızlıklarda dikkate değer bir Pandemi süreci öncesinde psi artış söz konusu. Özellikle virüs kolojik rahatsızlığı olan has talar virüsün bulaşma tehlikesi dolayısıyla sağlık hizmeti almaktan kaçınırken tedavilerine devam etmeyen hasta sayılarında da artış olduğunu anımsatan Özgüvenç, önerileri şöyle sıraladı: “Ruhsal bozukluklara müdahale edilmediği takdirde uzun vadede daha büyük sorunları beraberinde getirecektir. Öncelikle kişilerin bilgi kirliliğinden kendilerini korumaları önem taşımaktadır. Belirsizliğin hâkim olduğu durumlarda olumsuz her bilgi kaygı düzeyinin artmasına sebep olacaktır. Kontrol duygusu, kaygıyı yönetmenize yardımcı olacaktır. Bu süreçte akraba ve dostlarımızla daha derin ilişkiler geliştirerek sosyal destek sisteminizi oluşturmak ve yalnız olmadığınızı bilmek oldukça faydalıdır. Ayrıca günlük işlerimiz ve rutinlerimiz bizim güvende hissetmemizi sağlar. Dengeli beslenmek ve egzersiz yapmak, bu dönemde hem fiziksel sağlığınız hem de ruhsal sağlığınız için oldukça önemlidir.” HER YAŞ GRUBUNDA GÖRÜLEN ATOPIK DERMATIT SON YILLARDA HIZLA ARTIYOR Kaşıntı deyip geçmeyin Cilt kuruluğu ve şiddetli kaşıntı ile kendini gösteren Atopik Dermatit, sık rastlanan kronik bir deri hastalığı. Günlerce süren kaşıntı ve uyku düzeninde bozukluk nedeniyle hayat kalitesini oldukça olumsuz etkileyebiliyor. Oysa doğru yaklaşım ve tedavi her şeyi değiştirebiliyor. Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan, atopik dermatit ile her egzamanın aynı şey olmadığına dikkat çekerek “Atopik dermatit, her Prof. Nilgün Atakan Özlem Ceylan yaşta ancak özellikle çocukluk döneminde sık görülen, kronik, uzun soluklu, tekrarlayan çok kaşıntılı bir deri hastalığı. Özellikle belirtmek isterim ki bulaşıcı olmayan bir hastalık” dedi. İtibar etmeyin Atakan, “Bebeklerde daha çok yüzde, yanaklarda, kulak arkalarında, boyunda, çocuklarda yüzün yanı sıra kol ve bacaklarda, bileklerde el ve ayakların dış kısımlarında görülüyor. Yetişkinlerde ise daha çok yüz, ense, boyun, sırt ile el ve ayaklarda rastlanıyor. Şiddetli kaşın tının eşlik ettiği bu ekzamatize bölgelerde de kolayca enfeksiyonlar gelişebiliyor. Atopik dermatit bazı hastalarda yaşam boyu devam eden bir hastalık olsa da, çocukluk çağında başlayanların yüzde 70’i ergenlikte kayboluyor” diye konuştu. Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan da internette rastlanılan ve yüzde 100 çözüm diye lanse edilen ve bilimsel olmayan ürün ve tedavilere itibar edilmemesi gerektiğinin de altını çizerek “Bu durum hastaların maddi, manevi zarar görmesine neden olabiliyor. O yüzden ailelerin bu konuda da bilinçli olması çok önemli. Zamanında doğru tanı ve doğru tedavi ile bu hastaların yaşam kalitesini yükseltmek mümkün” uyarısını yaptı. Ahmet Ekin KIKIRDAK SAĞLIĞI IÇIN HAREKET ŞART Aktif yaşamın olmazsa olmaz en önemli vücut bölümü olan eklemlerin hareketini sağlayan kıkırdak dokusunun zarar görmesi, geri dönüşümü olmayan sağlık problemlerine neden olabilir. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Ekin, kıkırdak dokusunun vücudumuzdaki sayısının 200’den fazla olduğunu anımsatarak “Kıkırdak dokusu hareket etmemizi sağlayan, eklemlerimizin iç yüzeyini kaplayan dokudur. Esnek, kırılgan, kaygan bir dokudur. Kayganlığını sağlayan yapısal özelliklerin yanında en önemli oluşum eklem sıvısıdır. Eklem sıvısının azalması ve çoğalması beraberinde birçok soruna neden olur” dedi. Genç yaşlarda belli bir kalınlığa sahip olan kıkırdak dokusunun yaş ile beraber incelip aynı zamanda yapısal özelliklerini kaybetmeye başladığını söyleyen Ekin, şöyle devam etti: “Bilinçli yapılacak egzersizler hastalığın seyrini yavaşlatır. Özellikle su içinde yapılacak egzersizler, suyun kaldırma kuvveti nedeniyle eklemlerin bol hareketini sağlar ve ekleme aşırı yük binmesi söz konusu olmaz. Masajın lokal kan dolaşımını düzenleyici etkisi de önemlidir. Sigara, alkol ve kafein gibi maddelerin kemik ve eklem sağlığı üzerinde tanımlanmış önemli zararları mevcuttur.” SAĞLIK REHBERİ İLKYARDIMDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR Acil durum larda ilk mü dahalede “hayat kurtaralım” der ken yaptığımız yanlışlar, tam tersi ne çoğu kez zarar verip kalıcı sakat lıklara hatta ölüme bile neden olabili yor. Dr. Behiç Berk Kuğu ilkyardımda doğru bilinen yanlışları anlattı. Yanlış: Sara krizlerinde soğan koklatılması Doğrusu: Epilepsi (Sara) krizle rinde kriz geçiren kişinin ağzının açıl maya çalışılması veya ayılsın diye so ğan gibi keskin kokular koklatılma sı, ellerinin açılmaya çalışılması da en yaygın yanlışlar arasında yer alı yor. Bu tür davranışlardan kaçınmak gerekiyor. Yanlış: Yanık ve güneş yanığında yoğurt, salça, diş macunu sürülmesi Doğrusu: Bu maddeler enfeksi yona yol açabiliyor. Bu nedenle, bu tür maddeler sürmek yerine, yanan bölgeyi akan musluk suyunun altın da en az 15 dakika tutun. Yanlış: Böcekyılan sokmalarında kanın emilmesi Doğrusu: Uygulamayı yapan ki şiye de enfeksiyon bulaşmasına yol açabiliyor. Bunun yerine, o bölge su ve sabun ile temizlenmeli, soğuk uy gulama yapılmalı, kalp seviyesinin al tına alınmalı ve ısırılan bölgeye sı kı bir bandaj uygulanarak hastaneye başvurulmalı. Yanlış: Bayılanı ayıltmak için to kat atılması Doğrusu: Bayılan kişiler için bi linç kontrolü yapılmasının ardından, ayaklar en az 30 cm kadar havaya kaldırılmalı ve hasta başı yan olacak şekilde bekletilmeli. Gerektiği du rumda ambulans çağrılmalı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle