09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 15 EYLÜL 2020 SALI Devlete ait yurtdışı şirketlerindeki genel müdürlerin ücretleri, ‘kişisel veri’ denilerek gizleniyor Maaşları sır sayıldı! Devlete ait, Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi (BOTAŞ) ve Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) kurumlarının, yurtdışındaki şirketlerinin genel müdür maaşlarının kişisel veri kapsa mında değerlendirilerek açıklanmadığı ortaya çıktı. CHP Zonguldak Milletvekili ve Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) KoHAZAL misyonu üyesi Deniz YaOCAK vuzyılmaz, “Kamuya açık olması gereken bu bilgileri halk adına denetim yapan milletvekillerinden neden saklıyorsunuz? Bu genel müdürler eliyle işletilen yurtdışı şirketleri, KİT’lerin kara deliklerine dönüşmüş durumda” dedi. Yavuzyılmaz, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) EÜAŞ International ICC ve Jersey adasında bulunan BOTAŞ International şirketlerinin genel müdürlerine 2019 yılında ödenen güncel ortalama aylık maaşları sordu. CİMER’den ge ‘DENETIM ENGELLENIYOR’ EÜAŞ ve BOTAŞ’a ait yurtdışı şirketlerinin genel müdür maaşlarını da tespit etmek istediğini anlatan Yavuzyılmaz özetle “Jersey adasında evrak üstünde kurulan bu şirketlerin genel müdürlerinin yurtdışında yaşayıp yaşamadıkları bile belli değil. Bakanlıktan gelen ilk yanıtlar, talep ettiğim maaş tutar bilgilerinin milletvekillerinden saklandığını ortaya koydu. Nitekim gelen yanıtta, bu genel müdürlerin sektördeki diğer mevkidaşlarıyla aynı seviyede maaşlar aldığı yazıyor, hiçbir şekilde rakam belirtilmiyordu. Bu kaçamak yanıtla KİT komisyonu üyelerinin denetimi de bakanlık tarafından engellenmiş oluyordu. Uydurma bahane gerekçe gösterilerek talep ettiğim maaş tutarı bilgileri yine açıklanmadı. Devlete ait kurumlarda çalışan memur ve işçi tüm personelin maaş bilgileri kamuya açık olduğu halde, bu genel müdürlerin maaş tutarları gizleniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Fatih Dönmez’e soruyorum: Devlete ait bu kurumlardaki genel müdür maaşlarının açıklanmamasının özel hayatın gizliliğiyle ne ilgisi var” dedi. len yanıtta, genel müdür maaşlarının kişisel veri olarak tanımlandığına dikkat çekilerek müdürlerin maaş bilgilerinin bilgi edinme hakkı kapsamı dışında kaldığı ifade edildi. Yavuzyılmaz, ETİ Maden İşletmeleri Günel Müdürlüğü’ne bağlı yurtdışı şirketleri ve alt şirketlerindeki genel müdürlerin 2020 yılı güncel maaşlarını da TBMM’ye önerge vererek sordu. Yavuzyılmaz’a gelen yanıtta, “Yurtdışındaki şirketler bulundukları ülke mevzuatına göre kurulmuş olup şirketlerin genel müdür maaş ve sosyal hakları, faaliyette bulunulan ülkenin şartları dikkate alınarak bu şirketlerin yönetim kurulu tarafından belirlenmektedir” denildi. ‘119 bin lira maaş’ Gazetemize konuşan Yavuzyılmaz, “Eti Maden’in yurtdışı şirket genel müdürlerinin ayda 13 bin 500 Avro maaş aldığını yaptığım araştırmalarla belgelemiş ve kamuoyuyla paylaşmıştım. 2018 yılı üzerinden hesaplasak bugünün kuruyla (8.82) Eti Maden’in yurtdışı şirket genel müdürleri aylık maaşı 119 bin TL oluyor. Bu genel müdürler kira yardımı, araç ve şoför tahsisi, limitsiz kredi kartı ve ikramiye almaya da devam ediyor. Sayıştay raporlarına göre, yüzde 100 hissesi devlete ait olan yurtdışındaki bu şirketlerin yaptıkları harcamaları denetleyen bir mekanizma yok. Bu genel müdürler eliyle işletilen yurtdışı şirketleri, KİT’lerin kara deliklerine dönüşmüş durumda” diye konuştu. Ege kasabasındaki limanın özelleştirilmesiyle ilgili Resmi Gazete ilanındaki belirsizlikler tartışma yarattı Güllük’te bir garip ihale MUSTAFA ÇAKIR Muğla’nın Milas ilçesine bağlı şirin bir turizm beldesi olan Güllük’te limanın özelleştirilmesi için yeniden ihaleye çıkıldı. Ancak ihale ilanındaki belirsizlik deniz mahsulleri ile ünlü sahil kasabası Güllük’ün geleceğiyle ilgili tartışmanın fitilini ateşledi. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın ihale ilanı dün Resmi Gazete’de yayımlandı. İlana göre Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ’ye ait Güllük liman sahası 45 yıl süreyle “işletme hakkının verilmesi” yöntemiyle özelleştirilecek. İhalede geçici teminat bedeli 1 milyon 500 bin lira. Son teklif verme tarihi de 12 Kasım. İhale pazarlık usulü ile gerçekleştirilecek. İhale Komisyonu’nca gerekli görüldüğü takdirde ihale pazarlık görüşmesine devam edilen öneri sahiplerinin katılımı ile açık artırma suretiyle sonuçlandırılacak. İhaleye yabancılar da katılabilecek. Hükümet, 2020 yılı bütçesinin gerekçesinde de limanla ilgili olarak şu bilgiyi vermişti: “Mevcutta atıl durumda bulunan Güllük liman sahasının özelleştirilmesi ile üç çıpalı 260 yat kapasiteli bir liman olarak inşa edilip hizmet vermesi öngörülmektedir.” ‘Yat limanı’ bilmecesi Ancak dünkü Resmi Gazete’de çıkan ilanda “yat limanından” bahsedilmedi. Sadece liman sahasının “işletme hakkının verileceği” belirtildi. Bu durum tartışmayı da beraberinde getirdi. Güllük’ün bağlı olduğu Milas’ın belediye başkanı Muhammet Tokat, bu ilana göre ihaleyi alanın limandan yüklemeboşaltma işlemi de yapabileceğine işaret ederek “Bu liman Güllük merkezde. Güllük’ün kenarına başka bir liman daha yapıldı. Yüklemeboşaltma işlemleri bu yeni limandan yapılıyor. Merkezdeki liman için daha önce ihale yapıldı. Yat limanı olacaktı. Ancak inşaat başlamadı. Öylece duruyordu” dedi. İhale ilanının net olmadığına dikkat çeken Tokat, şöyle devam etti: “İşin kapsamı tam olarak belirtilmiyor. Limanın işletme hakkının verilmesi ile pekâlâ yükleme işi de yapılabilir. Limandan feldspat madeni ile balık yemi yüklenir. Bunlar tozuyan ve kokan maddelerdir. Eğer limandan yüklemeboşaltma işi yapılacaksa Güllük buna isyan eder. Güllük’ün katli olur. Sonu olur. Biz buna direniriz. İlanda tam olarak ne yapılacağı mutlaka belirtilmeliydi. Yat limanı mı olacak yoksa yüklemeboşaltma mı yapılacak?” Tokat, son birkaç ayda belediye meclisine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan, ilgili bakanlıklardan iki kez Güllük Körfezi’ne liman yapılması için öneri geldiğini, ancak reddettiklerini söyledi. Konu hakkında Güllük Liman Başkanlığı’nın da bilgisi olmadığını dile getiren Tokat, marina ile ilgili de kaygılar bulunduğunu bildirdi. Tokat, “Marina, Güllük ekonomisine katkı sağlayabilir. Ancak bazı kaygılar da var. Merkezde, halkın denizle buluşacağı alan kalmıyor. Güllüklü balıkçıların nerede konuşlacağı konusunda da netlik yok” dedi. l ANKARA BAŞKAN BÖCEK’I ZIYARET ETTI Mevsimlik işçilere ABB’den ‘hijyen paketi’ Ankara Büyükşehir Belediyesi, başkente gelen mevsimlik tarım işçilerine maske, el dezenfektanı ve çamaşır suyundan oluşan hijyen paketleri dağıttı. Büyükşehir belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, Ankara’da koronavirüs vaka sayılarının yükselmesinin ardından kent genelinde uygulanan hijyen tedbirlerinin artarak sürdüğü bildirildi. Açıklamaya göre Sağlık İşleri Daire Başkanlığı’nca çevre ilçelerdeki mevsimlik tarım işçilerine sodyum hipoklorit (çamaşır suyu), maske ve el dezenfektanından oluşan hijyen paketleri dağıtıldı. Kahramankazan ilçesinden başlatılan hijyen paketi dağıtımı, Akyurt ve Kalecik ilçeleriyle devam etti. Dağıtımı yapan sağlık işleri ekipleri, aileleriyle birlikte çadırlarda yaşayan mevsimlik işçilere salgından korunmak için yapılması gerekenler konusunda da bilgi verdi. 500’den fazla dağıtıldı Sağlık İşleri Daire Başkanı Seyfettin Aslan, Akyurt ve Kalecik’te tarım alanlarına kurdukları çadırlarda, aileleriyle birlikte kalan 500’den fazla işçiye yardım eli uzattıklarını kaydetti. l ANKARA/Cumhuriyet CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün koronavirüs tedavisi süren Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i tedavi gördüğü hastanede ziyaret etti. Böcek’in sağlık du Kılıçdaroğlu rumuyla ilgili bilgi alan Kılıçdaroğlu, hastane çıkışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Doktorlar durumunun iyiye gittiğini ifade ettiler. Ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Hastanenin bütün sağlık çalışanlarına yürekten teşekkür ediyorum. Biz de onları telefonla büyük ölçüde rahatsız ediyoruz. Ben ve arkadaşlarım düzenli bilgi alıyoruz. Durumunun her geçen gün daha iyiye gittiği yönünde bilgi verdiler. Son derece mutluyuz” dedi. l İç Politika CHP LIDERI, ‘HAYIRLI OLSUN’A GIDIYOR CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün saat 13.00’te Gelecek Partisi Genel Merkezi’ne giderek partinin lideri Ahmet Davutoğlu ile görüşecek. Kılıçdaroğlu’nun “hayırlı Davutoğlu olsun” ziyaretinin ardından iki liderin saat 14.00’te basın toplantısı düzenleyeceği öğrenildi. CHP’DEKİ ‘ATATÜRK’ TARTIŞMASI: Atatürk, sadece bir soyadı değildir CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Atatürk’e atfen yalnızca “Gazi Mustafa Kemal” adını kullanmasına yönelik tepkiler dün de sürdü. Bazı CHP’lilerin sosyal medyadan söyledikleri özetle şöyle: l İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi: Cumhuriyetimizin ve üyesi olduğum Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü şükranla anıyorum. Atatürk’ü anmak saygının ötesinde onurdur, gururdur. Atatürk’ün ismini anmakta tereddüdü olanlar onunla problemi olanlardır. l İzmir Milletvekili Tacettin Bayır: CHP Tüzüğü Madde 1: Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk genel başkanı ve değişmez önderi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür. Hatırlatılır... l İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç: Atatürk soyadı; TBMM tarafından halk adına verilmiş sadece bir soyadı değil, emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı verilmiş mücadelenin, bize emanet edilen davanın adıdır. l CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin: Atatürk’ün “Bir zamanlar gelir, beni unutmak veya unutturmak isteyen gayretler belirebilir. Fakat, ektiğimiz tohumlar o kadar özlü ve kuvvetlidirler ki bu fikirler gene gelir, verimli sonuçları kalpleri doldurur” sözlerini paylaşarak tepki gösterdi. SALICI: CHP’DE ATATÜRK TARTIŞMASI YOK CHP Genel Başkan Yardımcısı Salıcı, “CHP’de Atatürk ile sorunu olan, Atatürk düşmanlığı yapan, Atatürk tartışmaları içinde bulunan hiç kimse olmaz. Çünkü burası Atatürk’ün kurduğu partidir” dedi. Salıcı, düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Ortada bir Atatürk tartışması yok. CHP’de hiç kimsenin Atatürk ile bir sorunu yoktur, olması da mümkün değildir. CHP’de böyle bir durumun olması eşyanın tabiatına aykırıdır.” CEVAP VE DÜZELTME Gazetemizin 10/09/2020 tarihli sayısında “Link verme sorularıma yanıt ver” başlığıyla yayımlanan haberde, MHP Kayseri Milletvekili İsmail Özdemir’in, 12.05.2020 tarih ve 7/29359 esas numarası ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yanıtlaması istemi ile TBMM Başkanlığı’na yedi sorudan oluşan bir soru önergesi verdiği yazılmıştır. Söz konusu soru önergesine 16.07.2020 tarihinde yazılı olarak cevap verilmiş tir. Bunun üzerine Özdemir tarafından 24.07.2020 tarihli “...Basın çalışanlarına ve işsiz kalanlara Basın İlan Kurumu vasıtasıyla maaş desteği verilmesi ve tüm medya çalışanlarına bir yıllık maaşlarının yarısı kadar, isteğe bağlı olarak, uzun vadeli faizsiz kredi desteği verilmesi sağlanabilir mi? Sorusuna ilişkin bilgilerin olduğu ama diğer sorulara ilişkin bir bilgi bulunmadığı görülmüştür” ifadeleriyle altı sorudan oluşan yeni bir soru önergesi daha verilmiştir. Ancak gazetenin yayımlanan baskısında Öz demir tarafından 24.07.2020 tarihinde verilen soru önergesinde kullanılmayan “Link verme sorularıma yanıt ver” ifadesinin Özdemir tarafından kullanıldığı öne sürülmüştür. Bu ifadeler tamamen gerçek dışı olup Özdemir, vermiş olduğu soru önergesinin hiçbir yerinde “Link verme sorularıma yanıt ver” şeklinde bir beyanda bulunmamıştır. Söz konusu ifade gazetede haberi hazırlayanlar tarafından yorum yoluyla geliştirilen ve Özdemir tarafından asla ifade edilmeyen beyanlardır. Gazeteci taraftır Kendisini demokratik sosyalist olarak tanımlayan ABD’li Senatör Bernie Sanders, gazetecilik yıllarına dair bir olayı şöyle anlatmış: “Amerikalı sosyalist Eugene Debs hakkında bir belgesel hazırladım. Onun işçi hareketindeki yerini ve bu ülkedeki dev şirketlere karşı mücadelesini anlatıyordu. Götürdüğüm her TV kanalı, tarafsız olmadığını, her iki tarafa da yer verilmediğini söyleyerek reddetti. Kapitalizme de ilgi çekilmesini istediklerini anladım. Düşünebiliyor musunuz, John D. Rockefeller ya da Henry Ford’un başarılarını öven bir film yapmış olsaydım, o kanalların hiçbiri sosyalist tarafın görüşünü duymak için ısrar etmezdi. Tarafsız olmadığımı söyleyerek yakınmazlardı.” Sanders ile yapılan bu söyleşi, 1979 yılına ait. Aradan 41 yıl geçmiş olsa da günümüzde de durum aynı. Kapitalist dünyanın sözde demokratik sisteminde 4. güç olarak görülen basın, siyasi, askeri ve ticari liderlerin yönlendirmeleriyle sermayenin önceliklerine göre çalışır. Bernie Sanders’in yaşadığı olay, düzenin temsilcilerinin medyada nasıl üslendiğini göstermesi açısından çok çarpıcı. “Parayı veren düdüğü çalar!” sözünün de bir kanıtı. Bu çarpık durumun en önemli nedeni, medya sahiplerinin aynı zamanda holding sahibi/iş insanı olmalarıdır. Devletten ihale alabilmek için sistemin işleyişini belirleyen çevrelerle yakın olmaları gerekir. Medya kurumlarının ana gelir kaynağı reklam olduğundan, reklam alabilmeleri de bu yakınlığa ve kurulu düzenin temsilcilerini rahatsız etmemelerine bağlıdır. Böylesine iç içe geçmiş çıkar ilişkileri, gerçeklerin önündeki en büyük engeldir ve gazeteciliğin temel kuralı ile taban tabana zıttır. Çünkü halkın gerçekleri öğrenme hakkı için kamu yararına yapılan bir meslektir gazetecilik. Ne var ki gazetecilik, günümüz Türkiyesi’nde büyük ölçüde, meslek etiğini ezip geçenlerin, kişisel çıkar sağlayanların ve bunun için kalemini, şerefini satanların öne çıktığı bir işe dönüştürülmüş durumda. Yalan rüzgârı! Böyle bir ortamda gazeteci Fatih Altaylı, iş insanı, eski Bakan Cavit Çağlar’ın yeni kurduğu Olay TV hakkında kendisine söylediklerini yazdı. Altaylı’nın yazdığına göre, Çağlar, “Yorum yok, taraf tutmak yok, yorum yapanı kulağından tutar atarım, baskı olursa kapatır giderim” demiş. Birkaç gündür sosyal medyada buna tepkiler yoğunlaşınca, Çağlar, Altaylı’yı yalanlayarak “Editoryal bağımsızlığın garantisi benim” şeklinde bir açıklama yaptı. Hemen ardından Altaylı, “Vallahi de billahi de öyle dedi” diye yemin ederek yazdıklarının doğru olduğunu söyledi. Belli ki biri gerçeği çarpıtıyor; bu konudaki yorumu okuyuculara bırakıyorum. Ama söylemek istediğim şu: Kanalında çalışanların “tarafsız” olmasını bekleyen bir medya patronu var karşımızda. Aynı kişi, gazeteci Candaş Tolga Işık’a da geçen hafta şunları söylemiş: “Kanalın muhalif olacağını nereden biliyorlarmış? Yakınsam Tayyip Erdoğan’a yakınım, onu beğenen biriyim ama AK Partili değilim. Gelen arkadaşlar kendi siyasi görüşlerini değil, objektif olarak haberciliklerini ekrana taşıyacak.” Kendisi bir siyasi lidere yakın olduğunu açıkça söylüyor ama orada çalışan bir gazetecinin siyasi görüşünü söylemeye hakkı yok. Yani diyor ki parayı veren benim, düdüğü de ben çalarım! Ağustos 2020’de Sabah gazetesine verdiği röportajda ise “Berat Albayrak iyi eğitimli, yetenekli bir bakan. Eleştirenleri anlamak mümkün değil” demiş. Demek kanalında çalışan bir gazeteci, Albayrak’ın ülkeyi perişan eden ekonomi politikalarını eleştirse onu da anlamayacak… Bağımsız medyayı destekleyin Yaşadığımız kapitalist dünyada medya sahiplerinin büyük kısmı aynı zamanda holding veya banka sahibiyken… Açıkça belli bir grubun çıkarları için sistemin tepesindekilerle dirsek teması içindeyken… Türkiye gibi gerçekleri yazan gazetecilerin hapishanelerde çürütüldüğü bir ülkede, gazetecilerin “tarafsız” olmasından söz etmek aldatmacadır. Bunun anlamı, haksızlığa uğrayanlar adına haber yapılmaması için baskı kurmaktır. Gazeteci taraftır. Gerçeğin tarafındadır. Halkın tarafındadır. Alın teri ile hayatını kazanan emekçinin tarafındadır. Güçlünün değil, ezilenin tarafındadır. Demokrasinin, laikliğin, temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin yanındadır. Sermaye ile iktidar arasındaki yüz kızartıcı ilişkileri sürdürenler, medyayı ağırlıklı olarak ele geçirmiş olsa da iktidarın her türlü baskısına direnen, gerçekleri ortaya çıkarmak için çalışan gazeteler, televizyonlar çok az da olsa hâlâ var. Reklam ambargosu altında ve seyirci/okuyucu desteği ile ayakta kalmaya çalışıyorlar. Cafcaflı büyük sermaye medyası peşinde koşmamalı; aydınlanma yolundan sapmayan bağımsız medyayı desteklemeli.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle