09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 11 EYLÜL 2020 CUMA Mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik yüzde 14.3’e çıktı. Bu, 2008’de bile görülmemişti 2008 krizinden beter Haziran ayında ekonominin açılmasına rağmen işsizlik yüzde 13.4’e çıktı. Genç işsizliği ise yüzde 26.1’e yükseldi. İş bulma ümidi olmayanlar 794 bin kişi artarak 1 milyon 377 bine ulaştı. Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin gibi uygulamalar nedeniyle sokaktaki gerçek işsiz sayısı verilere yansımasa da işsizlik sorunu derinleşmeye devam ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı İşgücü İstatistikleri’ne göre, haziran döneminde işsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 152 bin kişi azalsa da işsizlik oranı 0.4 puan artışla yüzde 13.4’e yükseldi. Ülke genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 4 milyon 101 bin kişi oldu. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ise bir önceki döneme göre 0.2 puan artarak yüzde 14.3’e çıktı. İşsizlik arındırılmış olarak 2008 krizinde bile yüzde 14 üzerine çıkmamıştı. Ekonomistler, pandemi başından beri verinin tanımı gereği koronavirüs etkisini tam olarak yansıtamadığına dikkat çekiyor. Buna göre: 4 İstihdam edilenlerin sayısı 2020 Haziran döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 981 bin kişi azalarak 26 milyon 531 bin kişiye düştü. İstihdam oranı 4 puanlık azalarak yüzde 42.4 oldu. Genç işsizlik tırmandı 4 Bu dönemde, istihdam edilenlerin sayısı tarım sektöründe 274 bin, sanayi sektöründe 319 bin, inşaat sektöründe 91 bin, hizmet sektöründe 1 milyon 298 bin kişi azaldı. 4 İşgücü 2020 Haziran döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 134 bin kişi azalarak 30 milyon 632 bin kişiye indi. İşgücüne katılma oranı 4.3 puanlık azalarak yüzde 49 oldu. 4 1524 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki yılın aynı dönemine göre 1.3 puanlık artışla yüzde 26.1’e çıktı. İstihdam oranı ise 6 puan azalarak yüzde 28.2 oldu. 4 Genç işsizliği için aynı dönemde işgücüne katılma oranı 7.4 puanlık azalışla yüzde 38.1’e indi. 4 Son bir yılda ümitsizlerin sayısı 794 bin kişi artarak 1 milyon 377 bine ulaştı. İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar ise 1 milyon 726 bin kişi artışla 3 milyon 198 bine yükseldi. l Ekonomi Servisi TÜİK’e göre toplam 4.1 milyon işsiz var. DİSKAR’a göre ise sadece kadın işsizliği 4 milyon GERÇEKTE 14.2 MILYON TÜİK’in işsizlik hesaplama tekniğinin Covid19 salgınının etkilerini yansıtmaktan uzak olduğuna dikkat çeken DİSK Araştırma Merkezi (DİSKAR), işsizliği Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yöntemini esas alarak hesapladı. TÜİK’e göre, Haziran 2020’de dar tanımlı toplam işsiz sayısı toplamda 4 milyon 101 bin, kadınlarda 1 milyon 406 bin ve erkeklerde 2 milyon 695 bin olarak açıklandı. DİSKAR’ın hesaplamasına göre ise geniş tanımlı işsiz sayısı Haziran 2020’de toplamda 10 milyon 194 bin, kadınlarda 4 milyon 366 bin ve erkeklerde 5 milyon 830 bin oldu. DİSKAR, Covid19 etki siyle revize geniş tanımlı işsizliğin ise Haziran 2020’de toplamda 14 milyon 263 bin olduğunu duyurdu. Revize edilmiş geniş tanımlı işsizlik ve iş kaybı ise yüzde 40.4 olarak hesaplandı. Kadın işgücünü vurdu “TÜİK, sadece araştırmanın yapıldığı referans haftasından geriye doğru 4 hafta içinde iş arayanları işsiz sayıyor” denilen “İşsizlik ve İstihdamın Görünümü, Eylül 2020” adlı raporda, “Oysa 3.5 milyon işçi kısa çalışma ödeneği ve 1.8 milyon işçi de nakdi ücret desteği aldı. İŞKUR bu kişileri işsiz saymadı” denildi. Kadın işgücü ve istihdamının da ha olumsuz etkilendiğine dikkat çekilen raporda, “Kadın işgücü son bir yılda 1 milyon 72 bin kişi azalarak 9 milyon 718 bine ve erkek işgücü ise 1 milyon 62 bin azalarak 20 milyon 914 bine geriledi. Böylece son bir yılda erkek işgücü yüzde 4.8 ve kadın işgücü yüzde 9.9 azaldı” ifadelerine yer verildi. Ücretsiz izin uygulamalarının başlamasıyla işbaşında olanların sayısı da sert düştü. İşbaşında olanların sayısı son bir yılda 3 milyon 830 bin azaldı. Haziran 2019’da 26 milyon 856 bin olan işbaşında olanların sayısı Haziran 2020’de 23 milyon 26 bine geriledi. l Ekonomi Servisi KASA SATIŞLARINDAKI ARTIŞ, IKTIDARA GÜVENSIZLIK GÖSTERGESI Tasarruf evdeki kasaya kaçtı AVRO/TL 8.88’I AŞTI Dövizde bu kez çifte rekor Dolar/TL dün sabaha karşı düşük hacimli piyasada 7.51’i aşarak rekor kırdı. Ancak sabah saatlerinde yeniden 7.48’e geriledi. Güne 8.83’ün üzerinde başlayan Avro/TL ise 8.8868 seviyesine kadar yükselerek tarihi rekorunu tazeledi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Avro’nun dolar karşısında güçlenmesine ilişkin endişelere rağmen, para politikası toplantısında faizlerde ve varlık alımlarında bir değişikliğe gitmedi. ECB Başkanı Christine Lagarde’ın gazetecilerin güçlü Avro ilgili sorularına “Bankanın hedefi fiyat istikrarıdır. Kur hedefimiz yok” açıklaması, Avro’yu dolar karşısında tekrar güçlendirerek 1.19 düzeyinin üzerine çıkardı. Bu Avro/TL’nin de rekor tazelemesine yol açtı. Öte yandan, yurttaşın döviz mevduatlarında yeniden gerileme var. Merkez Bankası verilerine göre, 4 Eylül haftası itibarıyla yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduat hesapları 426 milyon dolar azaldı ve 217 milyar 442 milyon dolara indi. 28 Ağustos haftasında 217 milyar 868 milyon dolar düzeyindeydi. l Ekonomi Servisi THY’nin yolcu kaybı yüzde 65 Türk Hava Yolları (THY) ağustos ayı ve ilk sekiz aylık yolcu trafiği sonuçlarını açıkladı. Ağustos ta yolcu sayısı yüzde 64.6 düştü, doluluk oranı 17.2 puan gerileyen THY’nin trafik sonuçları şöyle: Yolcu sayısı ağustosta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 64.6 düşüşle 2.6 milyon oldu. Yolcu sayısı iç hatlarda yüzde 47.1 düşüşle 1.49 milyon, dış hatlarda yüzde 75.4 düşüşle 1.14 milyon oldu. Yolcu doluluk oranı ağustosta geçen yıl aynı aya göre 17.2 puan düşüşle yüzde 67.6 oldu. Yolcu sayısı ocakağustosta geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 61.3 düşüşle 19.24 milyon oldu. Yolcu doluluk oranı ocakağustosta 7.5 puan düşüşle yüzde 73.8 oldu. Ağustos sonu itibarıyla filodaki uçak sayısı ise 357 oldu. l Ekonomi Servisi Akbank gelişmekte olan piyasalarda en iyi banka Akbank, Euromoney’nin “Mükemmellik Ödülleri 2020” kapsamında, “Gelişmekte Olan Piyasaların En İyi Bankası” unvanını aldı. Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “Euromoney tarafından 14’üncü defa ‘Türkiye’nin En İyi Bankası’ unvanına layık görüldükten sonra şimdi de dünyadaki ülkelerin 160’tan fazlasını, dünya nüfusunun ise neredeyse yüzde 85’ini temsil eden bir coğrafyanın en iyi bankası olmaktan gurur duyuyoruz. Bu alanda ilk Türk bankası olarak, bu ödülü ülkemizin güçlü bankacılık sektörüne kazandırmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi MUSTAFA ÇAKIR Kasa talebindeki artış ve üreticilerin iki ay sonraya gün vermesini değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, bu durumu iktidara güvensizliğin göstergesi olarak yorumladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu CHP Sözcüsü de olan Kuşoğlu, bir ekonominin iyi olabilmesi, yatırım yapılabilmesi, istihdamın artması için her şeyden önce “güven duyulması” gerektiğini vurguladı. Ekonomiye güven duyulabilmesi için de hukuk, adalet olması, devlet kurumlarına, yasalarına ve mevzuatına inanılması gerektiğini dile getiren Kuşoğlu şunları söyledi: “Türkiye’deki yönetim güven vermiyor. Hiçbir şekilde adalet yok, hukuk yok. Dolayısıyla da böyle bir ortamda ekonominin iyi olması mümkün değil. AKP döneminde en fazla parayı kazananlar bile iktidara güvenmiyor. Kasa satışlarının çok artması bu iktidara güvensizliğin bir göstergesidir. İnsanlar götürüp para sını bankaya, bankadaki kasaya koymuyor. Kasa satın alıyor. El konulabilir diye kendisi parasını muhafaza etmek istiyor. Bu güvensizliğin göstergesidir.” Türkiye’deki yatırımcının dışarıya daha fazla yatırım yaptığını, bunun nedeninin yatırımcının iktidara güven duymaması olduğunu kaydeden Kuşoğlu, ayrıca ulus lararası kuruluşların raporlarının da dünyada en fazla para transferinin, servet transferinin olduğu ülkelerin başında Türkiye’nin yer aldığını gösterdiğini bildirdi. Devlet kurumlarının verdiği istatistiki rakamların da asla güven vermediğini anlatan Kuşoğlu, ekonomiyi yönetenlerin hiçbir yol haritasının da bulunmadığını söyledi. Kuşoğlu, 2020 bütçesinin 7 ayda iflas ettiğini, Orta Vadeli Program’ın (OVP) yapılamadığını dile getirerek “Doğru dürüst bir bütçede yapamayacaklar. Ek bütçe de yapamadılar. Temel sorun bu hükümete güvenilmemesidir. Bu güvensizliğe pandemi de eklenince daha kötü bir ortam oluştu” diye konuştu. l ANKARA Çatışmacılık odakları eski, yaraları yeni.. Son günlerde en çok en güncel gündem, çatışmacılık sorunları üzerinden yapılan sıcak tartışmaların, giderek daha çok küf kokan izlenimi veren, yüzyıllar geçmişe indirgenebilecek örneklerle, tarihin dönemeç noktalarındaki büyük patlamalar, can yakan savaşlar, çatışmacılıklar üzerinden yapılabilmesine kafayı takmış bulunuyorum.. Bugünün en güncel, en sıcak, en yaşamsal çatımacılık sorunları, nasıl oluyor da bilimsel teknolojik devrimlerin yaşandığı bir çağda, en köşeli boyutları ile yüzyıllar öncesinin dünya koşullarında yaşanmış büyük acılardan ders alınmamış olarak insanlığı bu kadar çaresizlik girdabına çekebiliyor? Bulaş patlaması nedeniyle bir yılları ellerinden alınmış eğitim çağındaki çocuklarımızın, gençlerimizin, bu eğitim yıllarının da kurtarılamaması halinde, 2. Dünya Savaşı’nın en acımasız koşullarında eğitimden koparılmış kuşaklar gibi yaşam boyu olağan kuşaktaş koşullarının çok gerisinde kalacakları, ömür boyu kayıplarını kapatamayacakları acı gerçeğini sorgulayacak noktalara geldik? Doğu Akdeniz üzerinden haftalardır bir arpa boyu yol alamadığımız tartışmalarda, yeni kurulan masalardan da çözüm üretilemeyeceği karabasan öngörülere kulak tıkayacak kadar sıkılmış olsak da. “NATO’nun diplomatik kulvar olmaktan çıktığı”, “ABD var ama yok”, “Askeri caydırıcılık stratejisine güvenmek, bedeli en ağır olabilecek sonuçlara götürebilir”, “AB’de herkes başka telden çalmakta”.. sonuç saptamalarını duymamak olanaksız.. Diplomasiyle daha büyük ağırlık vermekten öte olumlu cümleler kurabilenler azalmışken, reel güncel gelişmelerle, “pat” diye, IrakSuriye üzerinden geçmişte çok ağır yaşadıklarımız gündemli, BOP’un ortada görünen çıplak, gerçek sahiplerinin adları geçirilemeden, sonuçları ile yüz yüze nerelerde ise Irak İşgali, Libya’da Kaddafi’nin katledilmesi günlerinin tuzaklarına çekiliverildiğimizin örnekleriyle yüzleşiveriyoruz.. HHH Ülkemizdeki en sıcak, en yalın, üçüncü sayfa haberleri boyutundakilerin çokluğu, karmaşasında bütünü görebilmekte işler çok daha fazla sarpa sarıyor.. Siyasal İslamcı, Diyanet İşleri ile sıkı sıkıya bağlantılı gelişmelerde, pıtrak gibi yaşanan birbirinden daha çarpıcı örneklerde, “Meczup, akılsız” geçişlerle gündemden düşürme nereye kadar? Dün İçişleri Bakanı, FETÖ’cü kaymakamların operasyonu üzerinden gelen suçlamalara, çok öfkeli karşıt suçlamalar getirirken ne demek istiyordu anlayabildiniz mi? Anlayamadığım çok yakın günlerden kimi örnekleri vermek isterim.. Hani artık bardağı taşırdığı için asker uğurlamaları yasaklanmıştı? Cumartesi akşamı, evim Emniyet Müdürlüğü’nün dibinde sayılır, gece birden sonra havai fişekli, davullu zurnalı, asker uğurlama geçişleri, gerçek mi sahte mi olduklarını bilemeyeceğim silah sesleri gürültüsünde tüm komşularım gibi panik içinde camlara yaklaşmadan önlem bekledim.. Otogar çıkışlı, Emiyet Müdürlüğü kavşaklı inadına inadına yanımızdan geçişler, meydan okuma ise saatlerle sessiz kalışın anlamı ne olabilir? Erdoğan’ın son yasak ilanından gün geçmemişken ne anlama geldiğinin yorumunu, çok az sesleri yükselebilen aklı başında eleştirmenler, Giresun’da selin yaralarının sarılması ziyaretinde, uzaktan yığılmış kitlelere çay atılarak bulaşın katlanır koşullarının yaratılması duyarsızlık örneğinden söz açabiliyorlar.. Emniyet’in suskun kaldığı asker uğurlama yasağının en vahşisinden delinmesinde, katılımcıların aidiyeti üzerinden bir haber göremedim. Fatih bölgesinin yandaş grupları olabilir miydi sorgulamasını bile yapmaya kalkışmadım.. Bir gece sonra, yine akşamın geç saatlerinde, Karagümrük’ün dar sokaklarından yine bulaşı katlayabilecek yüksek kalabalıkların oluşturduğu halaylı düğünlerin en âlâsından, en büyüklerinden örnekler yaşandı. Doğrusu bulaş yokken bölge çocuklarının bayıla bayıla katıldıkları bu sokak düğünlerinin, iç dinamiği, kültürel geçmişi üzerinden söz söyleyecek halim olamaz.. Bu kez gece yarısının geçişi beklenmedi. Daracık sokaklara sıkışmış, düğün hazırlıkları çok renkli, özenli kalabalıkların kol kola, kalabalık gruplar halinde sessiz dağılabilmeleri saatleri buldu.. Neden korkacaklardı ki zaten, geçmişteki Surdibi evlerinden, TOKİ inşaatları ile uzaklaştırılmış, çok daha acımasız dar sokaklar içindeki küçücük, harap evlerin göz odalarında kaç kişi yaşıyor bilinmez, sıkıştırılmışlardı.. Bulaştan korkmak gibi bir algıları olabilir miydi? Daha da bir anlamlısı, eski FETÖ evlerinde yaşayan genç kalabalıklar, şimdi de başka cemaatlerin militanı olarak bizlere hiç görünmeden yaşamaktalar. Arada kafaları estikçe, gece yarısı sonraları okudukları farklı Kuran seslenişleriyle, belki de bağlı oldukları yeni cematlerine dönük sadakatlerini ortaya koymaktalar. Gündüz toplu sokaklarda dolaştıklarında sarıkları, cüppe renkleriyle, kadınlarını çarşaflarının, peçelerinin bağlama biçimleriyle ancak ayırabilirim..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle