02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 9 AĞUSTOS 2020 PAZAR 310/2 1 0 320/2 2 0 300/2 0 0 340/2 0 0 310/2 1 0 300/1 4 0 290/1 5 0 290/1 7 0 330/2 0 0 350/2 2 0 320/2 1 0 310/2 1 0 330/1 9 0 290/2 4 0 310/1 9 0 250/1 4 0 370/2 3 0 380/2 4 0 320/1 7 0 340/2 4 0 310/2 2 0 340/2 5 0 TARİHTE BUGÜN 1928: Arap alfabesi yerine Latin esasına dayanan Türk alfabesi tanıtıldı. 1945: ABD tarafından ikinci atom bombası Japonya’nın Nagazaki kentine atılınca imparator Hirohito teslim oldu. 1975: Kıbrıs’ta 9 bin Türkün kuzeye göçü başladı. İSTANBUL SÖZLEŞMESI IÇIN SÖZ SIRASI ŞIDDET MAĞDURU KADINLARDA Umut ışığımız sönmesin Eski erkek arkadaşı S.T’nin hakare bir çocuk annesi Senem Ç., bo ti, tehdidi ve şiddetiyle ilgili 6 yıl şanma aşamasında olduğu erkek dır hukuk savaşı veren Münevver tarafından hâlâ tehdide, şidde Kızıl, şort giydiği için darp edilen te maruz kalan ve korktuğu için ve tacize uğrayan üniversite öğrencisi Asena Melisa Sağlam, eski eşi ZEHRA ÖZDİLEK gerçek ismini vermek istemeyen Ayşe’nin sesine kulak verdik. Ka tarafından tehdit edilen iki çocuk dınlar, yaşadıkları sıkıntıları ve annesi Seyhan Önem, eski eşi tarafın İstanbul Sözleşmesi’nin hayatlarındaki dan tehdide ve hakarete maruz kalan önemini Cumhuriyet’e anlattı. Abakarov’un polis babası açığa alındı Tunceli’de 5 Ocak’ta kaybolan Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku’dan 218 gündür haber alınamıyor. Doku’yu arama çalışmaları devam ederken, CHP Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu, dosyada baş şüpheli olan Zaynal Abakarov’un polis babası Engin Yücel’in açığa alındığını açıkladı. Şaroğlu, “Emniyet yetkililerinden aldığım bilgiye göre bir başka konuyla ilgili idari soruşturma kapsamında açığa alınmış. Bu durum Gülistan Doku’nun ablasına da bildirilmiş. Ancak açığa alınmayla ilgili durumun kesinlikle Gülistan Doku soruşturmasıyla ilgili olmadığı söylendi” dedi. l Haber Merkezi Sakarya’da nişan faciası: 2 ölü 4 yaralı Sakarya’da eski nişanlısının nişanlandığını öğrenen Serkan Çiftçi, nişan merasimini basıp ateş açtı. Eski nişanlısı Mervet Nimet Ş’nin annesi Melahat Ş., babası Kurtuluş Ş. ve genç kadının yeni nişanlısı Hüseyin D.’yi yaraladı. Merve Nimet Ş.’nin kardeşiyle evli olan Serkan Çiftçi’nin kardeşi Mümin Çiftçi, olayı duyunca hastaneye hareket etti. Yolda kendisine yol vermediği gerekçesiyle Resul Ankıt ve yanındaki Davut Bilgin’i tabancayla öldürdü. Serkan Çiftçi aranırken, Mümin Çiftçi gözaltına alındı. l AA 13 yaşındaki çocuğa cinsel istismar Adana’da bir işyerinde şüphe üzerine güvenlik kamerasını izleyen işyeri sahibi, E.K.’nin, 13 yaşındaki bir çocuğu istismar ettiğini gördü. İş yerine gelen E.K., çalışanlarca yakalanarak, polise teslim edildi. Gözaltına alınarak adliyeye sevk edilen E.K, nöbetçi sulh ceza hâkimliğince tutuklandı. l DHA ‘KADIN CINAYETLERINE DAVETIYE ÇIKARILIYOR’ Münevver Kızıl: Eğer İstanbul Sözleşmesi fon hatları alarak beni arama cesaretini göste gerçek anlamda etkin uy rebilmektedir. Kaldı ki gulanmış olsaydı bugün bu cezasızlık algısı yet birçok kadın hayatta ola mezmiş gibi, hükümetin caktı. İktidarın İstanbul can simidimize karşı tu Sözleşmesi’nden çekil tumu kadın cinayetleri meye yönelik konuşmala ne davetiye çıkarmak rı bile temmuz ayında öl tır. Can simidimize do dürülen kadınların sayısı kunma. İstanbul Sözleş nı artırdı. Katledilen ka Münevver Kızıl mesi, 6284 sayılı kanun dınlardan biri olmamak etkin uygulansın ve ka için uzun zamandır hukuk müca dın cinayetleri son bulsun. Bizim delesi verenlerden biriyim. On de pankartımız taşınmasın. Hiçbir larca davaya ve uzaklaştırma ka ana evlatsız ve hiçbir çocuk anasız rarlarına rağmen hâlâ açık tele kalmasın. Sen de ses ver bize. ‘KAMUOYUNA YANSIMAZSA YARGI CEZALANDIRMIYOR’ Asena Melisa Sağlam: Kadına, çocu miyorum. İçeriğine baktığımızda herhangi bir ğa karşı olan şiddet, te olumsuz madde bulun cavüz ve taciz vakaların muyor. Aksine bizi ko da en önemli sorun ce ruyup kollayan, kendi zasızlık. Bu sorunlar ka mizi güvende hissettire muoyuna yansımadık cek bir sözleşme. Benim ça yargı tarafından ce yaşadığım taciz dava za bile verilmiyor. Kadın sında hâkim duruşmada ların, çocukların başına çok ilgiliydi ve tavrı be gelen bu olaylar sadece Asena Melisa Sağlam ni mutlu etmişti. Suçlu bizim ülkemizde gerçek ya kanun çerçevesinde leşmiyor. Bu uluslarara vermesi gereken mak sı bir sorun. Zaten bunun için de simum cezayı verdiğini düşünüyo bir uluslararası sözleşme oluştu rum. İstanbul Sözleşmesi tama rulmuş ve çoğu ülke tarafından da men uygulandığı takdirde bu taci imzalanmış. Bizim ülkemizin imza zin, şiddetin, istismarın en az sevi cı olmaktan çekilmesini düşüne yeye düşeceğine inanıyorum. ‘SAVCI DALGA GEÇER GIBIYDI’ Korktuğu için gerçek ismini vermek istemeyen Ayşe: Boşanma ve uzaklaştırma davalarımda bir sonuç alamadım. 9,10 tane şikâyet dilekçem var. Derdimi anlatmak için adliyeye gidip savcı ile görüştüm. Savcı dalga geçercesine beni odasından çıkardı. Her gün can korkusuyla yaşıyorum. Çocuklarım her sabah “şükürler olsun annem yaşıyor” diyerek uyanıyorlar. Ben de her anne gibi çocuklarımın mezuniyetini, düğününü görmek istiyorum. Ama görebilir miyim bilmiyorum. Hâlâ boşanamadım ve tehditler artarak devam ediyor. İstanbul Sözleşmesi şu an tam anlamıyla uygulanmasa bile bizim için umut ışığı. Kendi çığlığımızda boğulmak istemiyoruz. Her insan gibi bizim de yaşama hakkımız var. Devlet tarafından korunamadığım için öldürülürsem suçlusu kim olacak? ‘TARTIŞILACAK BİR KONU DEĞİL’ Senem Ç.: Sürekli tehdit mesajları atıyor. Birkaç kez saldırmaya çalıştı. Çocuğun velayeti bende, belli günlerde alıyor. Getirmediği için ben polis ile gidip alıyorum. Şu an içimi bir nebze de olsa rahat ettiren elektronik kelepçe takılması. En azından ailem ve bana yaklaşamıyor. Onunla çok sayıda davamız var, sürüyor. Ceza almadığı için bana tehdit ve hakaretlerini sürdürüyor. İşyerine, ailemin evine gelip olay çıkarıyor. Duruşmalara polis eşliğinde gidiyorum. Onların yanında bile saldırmaya çalışıyor. İstanbul Sözleşmesi kalkarsa bu gibi insanlara yol açılmış olacak. İstanbul Sözleşmesi tartışılacak bir konu değil. Kesinlikle uygulanmalı. ‘CİNAYETLERE ARTIK DUR DENİLMELİ’ Seyhan Önem Seyhan Önem: İstanbul Sözleşmesi bizim için çok önemli. En azından uzaklaştırma kararı olan eski eşimi bir daha yanıma yaklaştırmayacak. Bana silah gönderen bir adamı serbest bırakamayacak bir sözleşme. Sesimi medyaya çıkmadan daha kuvvetli duyurabileceğim bir sözleşme. Kendimi deşifre etmeden kendi başına yetecek bir sözleşme. Tam anlamıyla uygulansa benim duru mumda olan kadınları koruyacak bir sözleşme. Bu ülkenin artık kadın cinayetlerine bir dur demesi lazım. Evlatlarımı bırakmak istemiyorum. Arkadan vurulup bir kör kurşunla ölmek istemiyorum. İstanbul Sözleşmesi sesini çıkaramayan hemcinslerimiz için de çok önemli, onların da sesi. O yüzden İstanbul Sözleşmesi’nin bir an önce tam anlamıyla uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Yâr bana bir eğlence medet!!!!!!!!!! Bunların en büyük ilham kaynakları Necip Fazıl Kısakürek ile Kadir Mısıroğlu! Necip Fazıl hiç olmazsa iyikötü bir şair, Kadir Mısıroğlu ise “cim karnında bir nokta” meczup. Cumhuriyet’in kaldırdığı hilkat garibesi hilafeti geri getirip Osmanlı saltanatını diriltecekler. Mümkün değil ama bu işi becermelerini istiyorum. Hiç olmazsa ömrümün son yıllarında biraz eğlenirim. Yâr bana bir eğlence medet!!!!!!!!!! HHH Turgut Kazan müthiş bir avukattır. Hilafet şenliği dolayısıyla söyledikleri çok hoşuma gitti: “Diyanet İşleri Başkanı’nın yaptığı şeyi önceden Cumhurbaşkanı da yapmıştı, bu onun tekrarından ibaret. Şimdiki sorun, Atatürk’ü Koruma Kanunu’yla çözülebilecek bir sorun değildir. Zaten suç duyurusunda bulundular. Ama zaten Türkiye’de yargı yok ki. Hukukun zerresinin kalmadığı bir ortamda ben hukuk dili ile konuşamıyorum. İlk seçimde hilafeti getirme, harf devrimini ortadan kaldırma gibi girişimleri yenebilmenin yolu sandıktan çıkacak bir mücadeleyi yürütmektir. Hiç umutsuzluğa yer yoktur. Bu mücadele sağlıklı bir biçimde yürütüldüğünde mutlaka kazanılacaktır. Yüksek Seçim Kurulu’na güven kalmadığı için büyük bir fark yaratacak bir mücadele vermek gerekir. Boyun eğmek zorunda kalmalılar.” (Cumhuriyet, Zehra Özdilek, 28.7.2020) HHH Bunlar halifenin, hilafetin anlamını bile bilmezler. Halife ile imam sözcükkavramları eşanlamlı değildir. Halife, birinin yerini alan kişidir (halef); kurumsal ya da siyasi bir anlamı yoktur. İmam(lık) ise yönetimle ilgili bir sıfattır. Halife sözcüğü Kuran’da 9 kez geçer. Tarihsel pratikten anlıyoruz ki ölümünden sonra Hz. Muhammed’i temsil eden kişiye halife deniliyor. İlk dört halife: Ebubekir, Ömer, Osman ve Ali... Dördü de Hz. Muhammed’in akraba ve arkadaşıydı. Öylesine inanmış (!) Müslümandılar ki ölümünden sonra kim halife olacak diye kavgaya tutuşukları için Hz.Muhammed’in cenazesi ortada kalıp kokayazdı. Gene de daha sonra siyasal güç icabı halife olanların hepsinden daha kaliteliydiler. HHH Müslümanlar ilerleyen geleceği değil de değişmeyen geçmişi seçtikleri için İslam komaya girdi. Ve bu komadan çıkıp hayata dönemedikleri için sıfır çemberinin içinde kaldılar. Bunun sorumlusu yeteneksiz ve yönetimsiz halifelerdir. Özellikle de emirlik (siyasal iktidar) ile halifeliği (dinsel iktidar) birleştiren Emevilerden sonra. Emirlik ile halifelik tek kişide birleştiği zaman emir, halifenin patronu oldu ve din siyasetin emrine girdi. HHH Durum, Katolik Hıristiyanlıkta tersinedir: Papa, hükümdardan (bütün hükümdarlardan) üstün olduğu için din her zaman siyasetin üzerinde olmuş. Hükümdar(lar) papanın (dinin) baskısından kurtulmak, özgürleşmek için halkla bütünleşerek laikliğe yöneldiler. 1789 Büyük Fransız Devrimi bunun ilk somut örneğidir. Durum İslamda ve Patrikli Bizans’ta tam tersinedir: Siyaset (Hükümdar) din karşısında egemendir. Türkiye Cumhuriyeti, Fransız Devrimi’nin yaptığını yaptı: Osmanlı saltanatı sona erdirilince, halifelik de fiilen sona ermişti. Çünkü ne yurtiçinde ne de dünyada herhangi bir gücü ve kurumu temsil ediyordu. HHH Olivier Roy’a göre, seçimle iktidara gelenlerin, Allah tarafından tayin edilmedikleri için halife olmaları geleneğe ve dine aykırıdır. (*) Emir (fiili iktidar), halife (Hz. Muhammed’in halefi) değildir. Bununla birlikte, Türkiye Cumhuriyeti’nde Diyanet İşleri Başkanı olan zat elinde bir kılıçla (seyfeddin=dinin kılıcı) İsmail Dümbüllü kılığında konuşmaktadır. HHH İlk dört halife dönemi de aralarında olmak üzere tarihin hiçbir döneminde İslam âleminin tamamının kabul ettiği halife olmadı. Kimi zaman üçdört halife oldu. Kimi zaman, Şam’da olduğu gibi silahşor oldular; Bağdat’ta Bermekilerin gölgesinde kaldılar; Memlüklerin Kahiresi’nde Kölemenlerin oyuncağı oldular; Osmanlı’da Sultan Selim’in getirdiği saksı gibi unutuldular. Şimdi: AKP hilafeti geri getirecekmiş... Hayırlısı! Kim halife olacak? Birini bulurlar zaar! Buldular ve yaptılar diyelim. Dünyada bu alaturka halifeye biat edecek kimse çıkar mı? Çıkmaz! Ya Türkiye’de? Türkiye’nin en azından yüzde seksen beşi “Hadi canım sen de!” diyerek dalgasını geçer! Peki, kimin halifesi olacak bu muhterem?! Yâr bana bir eğlence medet! Al sana bir eğlence... (*) Olivier Roy, Siyasal İslamın Sonu, Metis Yayınları, 2005, .s.31 İBB’DEN İSTANBUL SÖZLEŞMESI BILGILENDIRME KAMPANYASI İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), İstanbul Sözleşmesi’nin detaylarını şehrin dört bir yanındaki toplu taşıma araçları ve İBB’ye ait hareketli reklam panolarında yayımlamaya başladı. Bilgilendirme kampanyası, “İstanbul Sözleşmesi nedir” sorusuna cevap vermeyi amaçlıyor ve sözleşmenin kadına yönelik şiddet le birlikte, kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rolleri, kadın erkek eşitliği, karşılıklı saygı, şiddete tanık olan çocukların iyileştirilmesi gibi başlıkları da içeren uluslararası bir sorumluluk olduğu hatırlatılıyor. Daha önce de İzmir Büyükşehir Belediyesi, İstanbul Beşiktaş Belediyesi, İzmir Buca Belediyesi ve Eskişehir Odunpazarı Belediyesi İstanbul Sözleşmesi ile ilgili çeşitli kampanyalar düzenlemişti. l İSTANBUL Video, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Twitter hesabından da paylaşılırken İmamoğlu’nun eşi Dilek Kaya İmamoğlu #İstanbulSözleşmesiYaşatır etiketiyle kişisel hesabından “İstanbul Sözleşmesi’ni destekliyorum” açıklaması yaptığı bir konuşma yayımladı. BAKAN SELÇUK’TAN ‘ÇOCUK GELIN’ YANITI ‘Yalnızca resmi evlilikler kayıt altında’ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun “Türkiye’de illere göre 15 Mayıs 2019 itibarıyla çocuk gelin sayısı nedir” sorusuna dikkat çekici bir cevap verdi. Bakan Selçuk, “Ülkemizde yalnızca resmi nikâhla yapılan evlilikler kayıt altına alınmaktadır. Bu bilgiler, TÜİK tarafından belirli dönemlerde yayımlanmaktadır” dedi. Selçuk, kadın cinayeti sayılarını açıklamazken, 81 ilde 3 bin 482 kişilik kadın konuk evi bulunduğunu kaydetti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun verilerine göre ise 2008’den beri 3 bin 420 kadın öldürüldüğünü tespit edildi. l Haber Merkezi EverGuard TPO Membran Sistemi Dünya çapında 300 milyon m2 üzerinde satışla performansı kanıtlanmış, uzun ömürlü ve güvenli TPO membran sistemi. Birbiriyle tam uyumlu detay çözümleri ve geniş ürün gamı. Sosyal, ticari, kamu yapıları ve sanayi, lojistik tesislerinin çatıları için. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle