Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 9 AĞUSTOS 2020 PAZAR HABER/YORUM Sözle uslanmayanın hakkı kötektir Önüme Hindistan’dan bir haber düştü. 1 milyar kişinin yaşadığı Hindistan’da korona olup da hafif geçirenlerin sokağa çıkmamaları için alınlarına sabit boyayla bir işaret konuluyormuş. İşaret, 15 günden önce çıkmıyormuş, işaret alınlarında sokağa çıkanları da çev redekiler döverek eve sokuyormuş. Gülmeye başladım ve hemen aklıma temizlik imandan gelir düsturunu benimsemiş çok muhterem halkımızın geri de bıraktıkları piknik alanları, deniz kıyıları, orman içleri gel di ve hemen bazı projeler oluşturdum: Bir, yolu yok, plaj gi rişlerine, orman girişlerine, kıyılara üniformalı iki adam ko yacaksın. Ve ilan edeceksin, büyük boy çöp paketin yoksa buraya giremezsin! Bu iki üniformalı adam (üniforma gerek li çünkü bizim halk üniformadan korkar) giriş yapan ailele ri tek tek kontrol edecek. Yanlarında büyük boy çöp pake ti olanları içeri salacaklar. Pa ket yoksa kıyı da yok, orman da. Şimdi bu önleme gülme yin, karşı çıkmayın, bu bay ram sonrası kıyılardan topla nan çöp 400 ton olmuş. Her kes pisliğini bırakıp yoluna devam etmiş. En çok da bok lu çocuk bezi bulunmuş, üste lik bunu kıyılarda kuma göm müşler. Bu arada ormanlarda her bir kilometreye dört üni formalı düşmeli, kim çalı çırpı toplayıp ateş yakmaya çalışıyorsa anında para cezası İnsanoğlunun çağlar boyunca değişmeyen pozu. kesilmeli. Yaktıkları ateşi sön dürmeyi bile bilmeyenler ancak bundan anlar. İki, iyice şımarık bir halk olduğumuz, şu üç ay içinde evde kalınca kendini fazlasıyla belli etti. Millete bir hal ol du. Özellikle kıyılarda her beş dakikada bangır bangır ulu yan bir müzik eşliğinde partiler veriliyor. Millet kucak ku cağa dans ediyor, adeta kendinden geçiyor, mesafe, maske hak getire. Sanki yıllarca süren bir hapisten çık mışlar ya da yıllarca süren savaş bitmiş gibi inanılmaz bir haz patlaması. Arkadaş kusura bakmayın, ne bu be! Evet, sözle anlamayanın hakkı kötektir. Ne oluyoruz, devletin size verdiği tatil kredisini siz ödeyeceksiniz. Çocukların okul parasını siz ödeyeceksiniz. Binlerce dükkâna kilit vu ruldu, haberiniz yok mu? Eski normale dönmek mümkün olmayacak. Ha bu tatilde de kucak kucağa dans etmeyin! Bunları yazarken kendime kızıyorum ama bence bu çılgın eğlencelere yasak gelmeli! Biraz sakinlik, biraz başkaları na saygı. “Nedenmiş efendim, insan dünyaya bir kere ge liyor, kim benim eğlencemi yasaklayabilir” mi diyorsunuz, o zaman ne yazık ki köteği hak ediyorsunuz. Şimdi üniformalı yasakçılardan söz ediyorum diye bana kızıyorsunuz. Ama siz sözüm ona özgürlüğün keyfini sürer ken üniformalılar başka yerlerde kadın cinayetlerinin peşin den koşan, çocuk ve köpek tecavüzcülerinin en yüksek ce zayı alması için protesto yürüyüşleri yapan kadınların kolla rını kırmayı kahramanca beceriyorlar. Size de toplum sağlı ğı için birkaç yasak gelse iyi olmaz mı? Geçenlerde bir psikolog arkadaşımla konuşuyordum, söz “insanların geleceği düşünmeden nasıl bu kadar aşı rı davrandıklarının nedenine” geldi. Ve çok tehlikeli bir analiz yaptık. Bu korona gösterdi ki hiçbir şeyin garantisi yok, ne gelecek belli ne de geçmişin değerleri içinde bu lunduğumuz zamanı açıklıyor. Hani bir vezir fıkrası var dır, efendim padişah vezirine emrediyor, “Vergileri artır!” Vergiler artıyor, padişah soruyor, “Halk ne yapıyor?” Ve zir, “Kara kara düşünüyor” diyor. Padişah, “Öyleyse ver gileri biraz daha artır!” Vergiler artıyor, padişah soruyor, “Halk ne yapıyor?” Vezir, “Kara kara düşünüyor” diyor. Padişah, “Öyleyse vergileri biraz daha artır!” Vergiler atı yor, padişah soruyor, “Halk ne yapıyor?” Vezir yanıt ve riyor, “Meydanlarda çalıp oynuyorlar.” Padişah “tamam” diyor. “Artık vergi artırmak yok.” Bence durum böyle, kıy metli bir analiz oldu değil mi? Ah unutmuşum, bütün bunlar olurken yollarda, sokak larda tam bir sokak faşizmi yaşanıyor. Minibüslerde, taksi lerde maşallah tüm sürücüler maske çene altında dolaşı yor, söz söylemeye korkar olduk, çünkü anında patlıyorlar! Müşteri de öyle. Yollar tam bir korku filmi gibi. Fethiye’de gece dört aylık gebe bir kadınla, kocası bir arabayı solla yıp geçtikleri için yolları kesilip tartaklanıyorlar, polise git tiklerindeyse “şikâyetinizi geri alın baskısı” yapılıyor ve kapı ya çağırılan mağdur adam, “Bak daha çok yolun var,ona göre” diye tehdit ediliyor. Bir dostum arabada çocukla rıyla kırmızı ışıkta bekliyor, arkadan bir araba gelip çarpı yor, arkadaşım dışarı çıkıyor, “ne oluyor” diye soruyor ve kırmızı ışığı gösteriyor, öbür araba içinde çocuklar olan arabaya bir kez daha vuruyor, arkadaşım hızla arabaya binip kapıları kilitliyor ve polise haber veriyor, polis geli yor ve arkadaşımı bir köşeye çekip “abi arabada çocuk ların var, bunlar belalı, sen yoluna git” diye nasihat ve riyor. Bir başkası bankadan para çekerken, maskeli bir adamın bıçaklı saldırısına uğruyor. Ve bu ülkede hiç dur madan kadınlar öldürülüyor. Hâkimler iyi hal indiriminden bir türlü vazgeçmiyor. Öyleyse her yerde haykıralım: Po lisler, gerçek işinize dönüp toplum sağlığını korumak için uğraşın, kadınların kollarını kırmayı bırakın! Hâkimler, siz de şu indirimden vazgeçin, sokaklarda sizin de kızlarınız, çocuklarınız dolaşıyor ve hatta varsa köpekleriniz! 9 AĞUSTOS 2020 SAYI: 34637 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:21 06:01 13:15 17:06 20:18 21:51 Ankara 04:10 05:48 12:59 16:49 20:01 21:31 İzmir 04:40 06:14 13:22 17:10 20:20 21:48 Fotoğraf: Işıl Özgentürk Tavşanlar da ateş eder! İktidarın yapılacak diye tutturduğu Kanal İstanbul’un, 1936’da imzalanan Montreux Boğazlar Sözleşmesi’ni bypass ya da kadük edemeyeceği; Türkiye’nin Karadeniz’e gelip giden gemileri hiçbir biçimde bu yeni suyolundan geçmeye mecbur bırakamayacağı, Rusya ve ABD başta olmak üzere gerek uluslararası merciler, gerekse yerel uzmanlar tarafından defalarca vurgulandı. Ama liyakate değil biata bakan ve ulusal yararı, toplumsal kazancı hiçe sayıp yakın çevresinin çıkarını kollayan muktedir irade, halen dehşet verici oranlarda zarar eden ve bazı havayollarının iflasına da yol açan son marifeti, İGA’da olduğu gibi uçuk kaçık kanal projesinde ısrarlı. Ulusal yararı sıfır, doğal çevreye zararı büyük ve beklenen Marmara depremine devasa bir afet zemini yaratacak olan bu kanalın, yalnızca Arap zenginlerini söğüşlemek ve iktidar çevresinin de bu söğüşten nasiplenmesi için açılacağını artık biliyoruz. Nasıl biliyoruz? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, kanal kıyılarının imar planlarını askıya çıkardı. Tarla diye alınan yerlere imar izni verildi. Kanal İstanbul için başta Katar, Arap ülkeleri medyalarında “Oteller, AVM’ler, lüks restoranlar, golf sahaları, yatlar, yelkenliler vb.” imgeleriyle adeta Disneyland reklamları dönüyor. Sizin anlayacağınız Kanal İstanbul diye, bir Arap Disneyland’ı kuruluyor! Arap tufeyli ile Araplaşan Türkler, bu beton derede yatlarıyla, yelkenlileriyle Karadeniz’den Marmara’ya gide gele oynaşacaklar. Disneyland heyecanı yaşamak için, belki kıyılara birkaç korsan mağarası da koyarlar! Disneyland deresinde tanzim satış kuyruğu İktidarın Türk halkına söylediği bin bir yalandan, Araplar için kurulan Disneyland’ın kamuflajı en kabası: Yük gemileri, savaş gemileri bu beton dereden geçecekmiş de para bırakacaklarmış. Kanal açılınca Karadeniz ile Marmara arasında geçen gemi sayısı ikiye katlanacakmış da mış, mış, mış. Derinliği 25 metrelik kanaldan büyük tonajlı gemilerin geçmesi zaten mümkün değil. Yüzeyde 150, dipte 125 metre olacak genişliğinden ötürü, kanala sığabilen koster tipi gemiler de tek tek geçebiliyor. Yani Karadeniz’e çıkan bir gemiyle Marmara’ya inen bir başkasının aynı anda kanalı kullanmaları mümkün değil. Tek yönlü kanal trafiğinde, buradan geçmek için can atan gemi sayısı ikiye katlanınca ne yapacaklar, acaba? Tankerleri, kruvazörleri tanzim satış kuyruğuna mı sokacaklar? Büyük tonajlı on beş tankerin ya da son teknolojilerle donatılmış ikiüç savaş gemisinin maliyeti, İstanbul Kanalı’nın maliyetini geçer. Bu gemiler Boğaz’ı düşük bedel karşılığında, bazılarına bedelsiz geçiş hakkı tanıyan Montreux Sözleşmesi dururken kanala para vermez, hatta kanaldan geçmek için üstüne para isterler. Çünkü bazen varlıkları, bazen de taşıdıkları yük, bir Disneyland deresinde riske atılmayacak kadar değerlidir! Kanala komşu ABD üssü Türkiye’deki siyasal İslamcı iktidar, her anlamda çökerken iflasa sürüklediği ekonomiyi, kamuoyundan “cambaza bak” tekniğiyle gizlemeye çalışıyor. Oysa halkımız ibadete açılan Ayasofya’ya, İstanbul’u yaracak Kanal İstanbul’a bakarken sadece Hazine boşaltılmıyor. Düşmanla kuşatılıyoruz. Devletin bekasına pusu kuruluyor. ABD ve Yunanistan, temmuz ayı sonunda salt İstanbul Boğazı ve bizlere gemi geçecek, para gelecek diye yutturulan Arap Disneyland’ı Kanal İstanbul’u değil, Çanakkale Boğazı’nı da devre dışı bırakacak bir proje başlattı. Lozan Antlaşması’na göre askerden arındırılmış olması gereken sınır bölgesi Dedeağaç’a Amerikan deniz ve hava üssü kuruldu. Resmi törenle açıldı. Yunanistan ve ABD, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu akti olan Lozan Antlaşması’nı açıkça ihlal ettiler ve bizdeki siyasal İslamcı iktidar, öylece durup baktı. TSK’nin vurucu gücü dışarıda Önünüze bir harita açıp Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya’nın konumuna bakın. Her üçü de artık AB ve NATO üyesi. ABD’nin Bulgaristan ve Romanya’da da üsleri var. Bunlara Yunanistan’daki Dedeağaç üssü eklendi. ABD ve müttefikleri, böylece karadan ve denizden Karadeniz’in batısında bir kalkan oluşturdular. Türkiye’deki iktidarın yapacağını ilan ettiği Arap Disneyland’ı beton derenin 2030 km. uzağında, artık devasa bir ABD hattı var. ABD, P8A ve RC135 uçaklarıyla her gün semalarda “it dalaşı” yapıyor Rus uçakları Su27’lerle. Doğu Akdeniz’de aleyhimize gerilim artıyor. Suriye’de yaklaşık on yıldır süren savaşta Amerikalı ve Rus askerleri henüz birbiriyle savaşmadı. Ama biz, beş yüze yakın askerimizi şehit verdik. Suriye’nin Doğu petrollerini ABD ve PKK, Batı’daki petrol ve limanlarını Rusya kontrol ediyor. Ekleyin Suriye’deki, Irak’taki Türk askeri varlığının üstüne Libya’daki “milli çıkar” savaşımızı, halen TSK’nin tüm vurucu gücü dışarıda bulunuyor... Peki, içeride ne var? Ekonomik iflas, on milyon besleme sığınmacı, kılıç kuşanan Diyanet İşleri Başkanı, cihat çığlıkları atan Ayasofya müritleri, okulları kapatılan TSK’de din hizmetleri başkanlığı kuran ve Lozan’ı gömmek isteyen siyasal İslamcı bir iktidar. Charles de Gaulle, “Savaş ava çıkmak gibidir, ama savaşta tavşanlar da ateş eder!” der. Trablus’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak da var. Reyiz, 3. cumayı da en ön safta kıldı. (Arkasında namaza durmayan 4 koru mokrasi var. Artık Damad’a Hazine’den para yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kendi ma.) Yanında da Erbaş. si veriliyor.. Kılıcı ve minberi H Ayasofya’nın yeni başimamı Şanslıyız. Bakanlığı kabul et Mehmet Boynukalın devraldı. ti ama kayınpederinin bağışlaya Allah tırlatmasın.. Hutbeyi de o okudu. Ama kaleme alan/aldıran yine Diyanet Başkanı Erbaş’tı. cağı arazide, köşkte gözü yok. Kendi göbeğini kendi kesebiliyor. Kanalİstanbul’un çevresin Sıfırlatmasın.. Bu hutbe yine ülkemizin 90 bin dolayındaki camisinde aynı anda okundu. de tarlalar satın alıyor. Birkaç yıl sonra da bu tarlalar proje uygulama ve imar planlarıyla Bu kez lanet ve gıybet yoktu. Ne yazık ki İslamın bin dört yüz yıllık hutbe adabına pek uygun değildi. H Tereciye tere satacak halimiz yok. Reyiz imam hatipli. Gözü gibi sakındığı Diyanet Başkanı da ilahiyat profesörü. Adap, erkânı mülkiyede öğrenmedik. Nuruosmaniye Camii Kuran kursunda, hafız Hasan Akkuş da bu konulara girmezdi. Sultanahmet’in 33 yıllık efsane imamı Emrullah Hoca ise sadece hutbenin insanların yüreğinde Allah korkusu yerine Allah sevgisi uyandırmasıyla ilgiliydi. H Evet, son hutbe Hz. Muhammed’in öngördüğü ölçülere pek uymuyordu. Elimizdeki en sağlam kılavuz Erbaş’ın yönettiği Türkiye Diyanet Vakfı yayını İslam Ansiklopedisi’dir. (44 cilt ve düzenli olarak ek ciltleri de yayımlanmakta.) Hutbe özü ile şöyle analtılıyor: 1 “Hutbeler maddi ve manevi hayatın ihtiyaçlarıyla yakından ilgili” olmalıdır. 2 “Bireysel ve toplumsal sorunların çözümüne yönelik” bir içerik lık ve işsizlikten ne de dövizdeki yangından söz ediliyor. Bunun nedeni dileyelim cemaatin arasında Reyiz’in bulunması ve medyadaki “otosansür”ün Diyanet’e de sirayet etmesi değildir. H Reyiz birkaç yıl önce “Twitter en büyük başbelasıdır” demişti. Danışmanları 7/24 bir çaba ile dileyelim milletin başına bela olmak için izleyici sayısını 16.4 milyona çıkarmadı. Şimdi de Saray tam kadro “#BeratAlbayrakınYanındayız” seferberliği başlattı. Neden TL’nin demeyelim. Ama neden “HazineMaliyeBakanı’nınyanındayız ” değil de Berat Albayrak’ın yanında? Bakanlık fani, “damatlık” baki de ondan mı? Sağlık Bakanı Koca dahil, koca koca bakanlar geçmişler mavi kuş Twitter’ın başına koro halinde “AlbayrakınYanındayız” diye ötüp duruyorlar. (“kuş beyin” falan iması yok valla; “tweet” malum ingilizce de “cıvıldamak” demek.) H Dileyelim İslam Ansiklopedisi’nin “konut + ticaret alanı” oluyor. Aynı beceriyi günlerdir hoplamaya zıplamaya doymayan döviz ile altını zapturapt altına almakta da gösterse keşke. H Tarihe geçmek için Damad’ın önünde ikisi vasat, biri de berbat üç adet damat numunesi var: Kanuni’nin Rüstem Paşası, 2. Selim’in Sokollu Mehmet Paşası ve Abdülmecid’in “Damat Ferit”i.. Sonuncusu evlerden ırak; en berbat damatlar bile yanında melaike kalır. Kurtuluş Savaşı ordularına karşı “Hilafet Ordusu” kurdu. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkardı. Eniştesi Vahdettin ile yurtdışına kaçıp Nice’de (1923) ölmüştür. Mezarını Türkiye’ye getirmeye kalkacak birisi çıkmaz diyelim. H Damadını çocuklarından daha çok sevdiğini yazanlar var. Biri de bendeniz.. Reyiz, çocuklarının hepsini Amerika’larda okutup, vakıflar, dernekler kurdurup, gemilere ve şirketlere mükerreren sahip kılmış şefkatli bir babadır. te olmalıdır. DAMAD’a çok geniş yer ayırması ha Ama nedense gül gibi dört öz H yırlara vesile olsun: evladı dururken, devletin hazine Bu iki ölçüt, Hz. Muhammed’in hut “Padişah soyundan kız alanlar için sini maliyesini sonuçta elin oğlu belerine dayandırılıyor. kullanılan bir sıfattır. Farsçadır. ‘Ana ba olan Damad’a teslim etti. Buna göre, hutbenin dünyevi gerçek baya göre kızlarının kocası’ anlamında Acaba kimilerinde babalık da lerden kopuk olmaması, ülkenin ve hal dır. Tarihi açısından değeri ‘hanedandan marı, kayınpederlik damarı kadar kın (cemaatin) sorunlarına ve gereksin kız alınması’dır. Damadın ağırlık ve hedi sağlam değil mi? melerine ışık tutması gerekiyor. yeleri sağlayabilmesi için gerekirse ha Yine de ilk fırsatta Ayasofya’ya Oysa, son hutbede “Covid 19 sal zineden para yardımı yapılır, çeyizler de gidip iki rekât namaz kılarak dua gınında mesafe, maske ve temizliğe hazineden karşılanır. (..) edelim.. çok dikkat edilmelidir!” dışında, “yaşa Damada ayrıca, İstanbul’un çeşit Zalim kaderin Bilal’e sordur dığımız hayatın gerçekleri” ve “birey li yerlerinde arazi ve köşkler verilir, rüt duğu o hain “sıfırladın mı oğlum” sel toplumsal sorunlar” konusunda besi de yükseltilerek vezirlik, müşirlik kumpas sorusunu Reyiz, dev en küçük bir nokta yok. (mareşal) gibi görevlere getirilirlerdi.” letin hazine ve maliyesi için de Ne her geçen gün katlanan pahalı Çok şükür cumhuriyet ve de Damad’a sormasın! KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Kuzey Irak’ta 1 şehit Milli Savunma Bakanlı ğı (MSB), dün Kuzey Irak’ın Haftanin bölgesinde PKK terör örgütüne yönelik yürütülen PençeKaplan Operasyonu’nda teröristlerle çıkan çatışmada Piyade UzSüleyman Ural man Çavuş Süleyman Ural’ın şehit olduğunu, 2 askerin de yaralandığını açıkladı. Ural’ın, Samsun’daki ailesine acı haber ulaştı. Şehidin naaşı askeri uçakla Merzifon Havaalanı’na getirildi. MSB’nin açıklamasında, “PençeKaplan Operasyonu bölgesinde, 8 Ağustos’ta teröristlerle çıkan çatışmada üç kahraman silah arkadaşımız yaralanmış, yapılan tüm müdahalelere rağmen bir silah arkadaşımız kurtarılamayarak şehit olmuştur. Çatışmada beş bölücü terör örgütü mensubu etkisiz hale getirilmiştir” denildi. l ANKARA/Cumhuriyet DİYARBAKIR BAROSU KINADI ‘Çocuklar derhal serbest bırakılmalı’ Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Komisyonu, sosyal medyada bazı çocukların PKK’ye katıldıklarına dair paylaşılan videoya ilişkin açıklama yaparak, çocukların derhal serbest bırakılmasını istedi. Komisyon açıklamasında, “Çocukların hangi sebeple olursa olsun savaşların ya da çatışmaların tarafı haline getirilmesini kabul etmiyor ve kınıyoruz. Çatışmalarda yer almaya ve savaşın araçları olmaya zorlanan çocukların barış içinde bir yaşam sürme ve şiddetten korunma hakları ihlal edilmektedir” denildi. Öte yandan Twitter’dan açıklama yapan HAK İnisiyatifi Derneği, PKK’ye Cenevre Çağrısı ile imzaladığı taahhüdün gereğini yerine getirme çağrısı yaptı. Açıklamada, “Çocuklar derhal ailelerine geri göndermelidir” ifadelerine yer verdi. l Haber Merkezi TANRIKULU AÇIKLADI: Selahattin Demirtaş’a buzdolabı verilmedi CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın buzdolabı alma talebinin cezaevi idaresinde reddedildiğini yazdı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ekonomideki krize yönelik eleştirilere tepki göstererek “Çamaşır ve bulaşık makinesi satışlarımız arttı” demiş ve buzdolabı satışı verilerini paylaşmıştı. Sosyal medya üzerinden Erdoğan’ın buzdolabı satışının artışına ilişkin açıklamalarını paylaşan Tanrıkulu, Demirtaş’ı ziyarete gittiğini, pandemi ve sıcak hava koşullarında buzdolabı alma talebinin cezaevince reddedildiğini belirtti. Tanrıkulu, Erdoğan’ın buzdolabı verilerine göndermede bulunarak “Aslında bu rakam daha fazla olabilirdi” dedi. l Haber Merkezi CUMARTESİ ANNELERİ ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Muhabir Ferhat Tepe için adalet istendi Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin cezalandırılması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 802’ncisini düzenledi. Bu haftaki eylem de koronavirüs salgını nedeniyle sosyal medya hesapları üzerinden canlı yapıldı. Cumartesi Anneleri, bu haftaki eylemlerinde 28 Temmuz 1993 tarihinde gözaltına alınarak kaybedilen ve daha sonra cenazesi bulunan Özgür Gündem gazetesinin Bitlis muhabiri Ferhat Tepe için adalet talebinde bulunarak faillerinin yargılanmasını istedi. Haftanın basın açıklamasını okuyan İHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Sevil Turgut, Tepe ailesinin, oğullarının kaçırılması, kaybedilmesi ve öldürülmesi ile ilgili yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz bırakıldığını söyledi. l Haber Merkezi