02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 AĞUSTOS 2020 PAZAR RESTORASYON ÇALIŞMALARI TAMAMLANDI MEL GIBSON’DAN GİRİŞİMCİYE İZİN YOK Koronavirüs salgını yüzünden işsiz ka kötü haber geldi. Agurto, kavonozların üzerindeki Mel Gibson’un fotoğrafının kallınca ünlü aktör Mel Gibson’un adıyla kelime oyunu yaparak Miel (İspanyolca bal dırılmasını isteyen ünlü aktörün avukatlarını Twitter’dan ifşa etti. Sosyal medya anlamına geliyor) Gibson markasıyla bal üreten Şilili girişimci Yohanna Agurto’ya kullanıcılarından destek alan Şilili girişimci, geri adım atma niyetinde değil. Herkese Bilim Teknoloji dergisinin katkılarıyla hazırlanmıştır. ORMANSIZLAŞMA VE TÜRLERIN YOK OLUŞLARI PANDEMILERI NASIL TETIKLIYOR? İşin sırrı burada Fener Rum Patriği Bartholomeos’un, koronavirüs nedeniyle katılmadığı ve Gelibolu Metropoliti İstanbul patrikliğine bağlı Stefanos Dinidis’in yönettiği ayine, Gürcistan, Rusya ve Yunanistan’dan yaklaşık 50 turist katıldı. Sümela’da 5 yıl sonra ilk ayin Trabzon’da, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından açılışı yapılan ve ziyaretçilerini ağırlamaya başlayan Sümela Manastırı’nda, restorasyon nedeniyle ara verilen ayin, 5 yılın ardından ilk kez düzenlendi. Hristiyan âleminde “Meryem Ana’nın göğe yükseliş günü” olarak kabul edilen ve kutsal sayılan yıldönümünde Hıristiyan Ortodokslarca yapılan ayine katılacaklar, dün sabah saatlerinde minibüslerle tarihi Sümela Manastırı’na geldi. Manastırın çevresinde jandarma ekipleri gü venlik önlemleri aldı, hassas burunlu köpekle manastır içinde ayin öncesi arama yapıldı. Ziyarete açıldı Ayin öncesi manastırın girişine gelen ziyaretçiler, Trabzon Valiliği’nce kendilerine verilen giriş kartlarıyla kontrollü şekilde içeri alındı. Konuşmanın ardından ilahiler okundu ve Stefanos Dinidis tarafından kutsanan ekmek ve şarap katılımcılara dağıtıldı. Ayinin sona ermesinin ardından manastır, pandemi tedbirleri kapsamında ziyarete açıldı. l DHA DENİZKAPLUMBAĞALARI YUMURTADAN ÇIKIYOR Denize doğru yola çıkarken yönünü bulamayan yavru denizkaplumbağalarına görevliler yardımcı oluyor. Kumsalda zorlu yaşam yolculuğu Türkiye’de denizkaplumbağalarının önemli yuvalama alanları arasında yer alan Mersin kumsallarında, yavrular yumurtadan çıkıp zorlu yaşam mücadelesiyle denize ulaşıyor. Kumu kazarak yüzeye çıkan yavrular, martı, yengeç ve köpeklere yem olmamak için hızlı hareket ederek mavi sularla buluşuyor. Uyarı levhalarının önemsenmesini, yuvaların üzerinden geçilmemesini isteyen Mersin Üniversitesi (MEÜ) Deniz Kaplumbağaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, uzun yıllar yaptıkları çalış mayla farkındalık oluşturulduğunu, bunun da popülasyona yansıdığını dile getirdi. 150 bin yavru Yuva sayısının değişkenlik gösterebileceğini aktaran Ergene, şunları kaydetti: “Şu anda Davultepe’deki yuva sayısı 169, bu sayı dönemin sonuna kadar değişebilir. Alata’da 200’ün üzerinde yuva var. Kazanlı’da her zaman 1000 ve üzerinde yuva sayısını yakalarız. Göksu 100, Anamur 1000 civarında. Bu yıl denize ulaşan yavru sayısını 150 bin civarında olacak diye tahmin ediyoruz.” l AA TURİSTLERİN BÜYÜK İLGİSİNİ ÇEKİYOR Dalış turizminin yeni adresi Kuşadası Aydın’ın Kuşadası ilçesi, koronavirüs kısıtlamalarının kaldırılmasıyla sahip olduğu zengin sualtı flora ve faunası ile dalış tutkunlarının yeni adresi oldu. Sualtındaki kaya yapıları, bangoları, derin duvar yarları, mağaraları ve 2016 yılında batırılan Airbus A 300 tipi yolcu uçağı resifiyle ilginç görüntülere sahip olan Kuşadası Körfezi, barındırdığı farklı türlerdeki deniz canlıları ile de dalış meraklısı olan yerli ve yabancı tu ristlerin ilgisini çekiyor. Dalmak için 4 yıldır Kuşadası’na geldiğini söyleyen Hollandalı turist Paul Knorr da “Kuşadası sahip olduğu doğal ve tarihi dokusuyla çok güzel bir yer. Burada insanlar çok sıcakkanlı. Ayrıca Kuşadası Körfezi’ndeki 6 farklı dalış noktası her seviyedeki dalgıç için çok uygun derinliklere sahip. Bu nedenle tercihim Kuşadası’ndan yana oluyor” dedi. l DHA 100 ÖNEMLI EKONOMISTTEN ORTAK MEKTUP: Karbon ekonomisine SON VERMELIYIZ “Karbon ekonomisi, ırksal, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri artırarak istikrarlı bir gelecek için uyumsuz bir sistem yaratıyor” diyen 100 öncü ekonomist ortak bildiri yayımladı. DERLEYEN: BATUHAN SARICAN Nobel Ekonomi Ödüllü Joseph E. Stiglitz’ten eski BM Sürdürülebilirlik Danışmanı Jeffrey D. Sachs’a kadar onlarca saygın üniversiteden 100 öncü ekonomist, dünyamızı yeniden inşa etmeye çalışırken karbon ekonomisine son vermemiz gerektiği konusunda geçen hafta ortak bir mektuba imza attı. İklim çöküşüyle burun buruna olduğumuz bu yüzyılda bile karbon temelli ekonominin sürdürüldüğüne vurgu yapan ekonomistler, adaletsizliğe dayanan bir ekonominin temel istikrarsızlığı göz önüne alındığında karbon ekonomisinin iyice tehlikeli bir hal aldığı konusunda hemfikir olduklarını bildirdi. Mektupta ayrıca karbon ekonomisinin ırksal, sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri büyüttüğünü ve temelde istikrarlı bir gelecekle uyumsuz olan bir sistem yarattığını dile getiren ekonomistler, hükümetleri de göreve çağırarak fosil yakıt endüstrisini aşamalı olarak azaltıp zamanla ortadan kaldırmaları gerektiğini savundu. Banka ve finans kuruluşlarının büyük petrol, doğalgaz ve kö BÜYÜK ÖLÇEKLİ SORUNLAR ISINAN DÜNYA İLE DAHA DA BÜYÜYOR Ekonomistlere göre, mahsul ve su kıtlığı, orman yangınları, aşırı hava koşulları, zorunlu göç ve salgınlar gibi büyük ölçekli sorunlar, ısınan bir dünyada daha hızlı büyüyor. Örneğin, havadaki kirliliğe maruz kalma, Covid19 gibi hastalıklardan kaynaklanan komplikasyon riskini artırıyor ve ormansızlaşma ile artan sıcaklıklar, gelecekteki bulaşıcı hastalıkların ortaya çıkma olasılığını artırıyor. Bu sonuçların en çok etkilediği kesimin, azınlıkta kalan düşük gelirli topluluklar ve üçüncü dünya ülkeleri başta olmak üzere en savunmasız halklar olması da tesadüf değil. mür şirketlerine yaptığı kurtarma ve destek programlarının, temel enerji geçişini daha da geciktirerek üstesinden gelinemeyecek karanlık bir geleceğe sürüklediği ifade edildi. Bu kurumların kaynaklarını adil ve istikrarlı bir gelecek kurmaya ayırmaları gerektiğinin altı çizildi. Çözümün, hükümet ve finans kurumlarının fonlarını yeşil teknoloji ve altyapıya, sosyal programlara ve adil işlere yeniden dağıtmasına olanak tanıyarak, insanlara ve gezegene fayda sağlayan bir ekonomik geçişi teşvik etmekten geçtiği belirtildi. Halkların da yeşil politika yolunda bilinçli olması ve siyasi güç oluşturması gerektiğine vurgu yapan ekonomistler, karbon ekonomisinden vazgeçerek yeşil bir dünya ortaya çıkaracak büyük ölçekli bir ekonomik dönüşümü gerçekleştirmek için bugünün doğru zaman olduğunu vurguladı. 100 ekonomist, özel ve tüzelkişiler ile politika yapıcıları, gezegeni yeniden inşa etmede anlamlı buldukları iklim eylemlerine katılmaya; sağlıklı bir ekonomi ve toplumun sağlıklı bir gezegene ihtiyaç duyduğunu kabul etmeye çağırdı. https://www.theguardian.com Bir denizpapağanı kaşındığında ne yapar? Bulduğu çırpıyı kendini kaşımak için kullanan bir denizpapağanını görüntüleyen Oxford Üniversitesi ve Güney İzlanda Doğa Araştırma Merkezi'nden araştırmacılar, denizkuşlarının da alet kullanma becerisine sahip olduğunu ortaya koyan ilk kanıtı buldu. Denizpapağanları da alet kullanabiliyor Kargalar ve papağanların çırpı ve taşları alet olarak kullanabildiklerini biliyoruz. Bu alanda çalışan araştırmacıların birçoğu, denizkuşlarının nispeten küçük bir beyinleri olması nedeniyle alet kullanma kapasitesine sahip olmadıklarını düşünüyordu. Proceedings of the National Academy of Sciences’ta yayımlanan söz konusu çalışma, bu varsayımın doğru olmadığını gösterdi. Araştırmayı yürüten ekibin bir üyesi, dört yıl önce de bir denizpapağanının sırtını kaşımak için bir çırpı kullandığına şahit olmuş ancak yanında bir kamerası olmadığı için eylemi kayıt altına alamamıştı. Yıllar sonra elde edilen görüntü kaydı, bir denizkuşunun alet kullanabildiğinin ilk kanıtı olmasının yanı sıra, bir kuşun kendini kaşımak için bir araç kullanabildiğini gösteren ilk bulgu oldu. Genel bir özellik Araştırmacılar, önceki yıl kene istilası açısından kötü bir sene geçiren İzlanda'da kaydedilen görüntüdeki denizpapağanının, tüylerindeki parazitlerden mustarip olduğunu belirtiyor. Sivri uçlu bir çırpının parazitleri ayıklamada gagadan daha etkili olabileceğini ifade eden uzmanlar, birbirinden uzak iki bölgede şahit olunduğundan, denizpapağanlarında alet kullanma becerisinin genel bir özellik olduğunu düşünüyor. https://phys.org/news 10 MADDEDE DİJİTAL KÜLTÜR TANOL TÜRKOĞLU 10 MADDEDE YOUTUBE (2020) n Tüm dünyadaki toplam kullanıcı sayısı 2 milyar. n Internet kullanıcılarının yüzde 79’unun YouTube hesabı var. n Video ile pazarlamada her on pazarlamacının sekizi Youtube’yi tercih ediyor. n ABD’de internet erişimi olan 18 ile 44 yaş arasındaki kullanıcıların yüzde 90’ı YouTube kullanıyor. n Youtube’da her gün bir milyar saatlik video izleniyor. n İş sahiplerinin yüzde 62’si YouTube üzerinden video içeriği paylaşıyor. n Video izlemelerin yüzde 70’i mobil cihazlardan. n YouTube izleyenlerin yüzde 90’ı yeni bir ürün veya hizmet keşfettiklerini söylüyor. n Her dakika 500 saatlik video yüklenmektedir. Yani her gün 720 bin saat. n ABD’de internetten video izleyenlerin yüzde 90’ı YouTube’u tercih ediyor. Kaynak: Oberlo.com Araştırmanın sonuçları çarpıcı: Doğal alanların giderek kentleşmesi ve biyoçeşitliliğin azalmasıyla birlikte insanlara geçebilen hastalıkları taşıdıkları bilinen yarasa, kemirgenler ve çeşitli primatları da içeren 143 memeli türünün sayıları artışa geçmiş. DERLEYEN: RITA URGAN İnsanların ormanları yok edip yerlerine yerleşim alanları açarak biyolojik çeşitliliği azaltmalarının COVID19 ve benzeri pandemileri yaygınlaştırdığı artık biliniyor. Peki, bu nasıl oluyor? 6 kıtadan yaklaşık 6 bin 800 ekolojik topluluğun incelendiği yeni bir araştırma bunun nedenini açıklığa kavuşturdu: Kimi canlı türleri yeryüzünden yok olurken, sıçanlar ve yarasalar gibi yaşamlarını sürdürmeyi becerebilen türler bir olasılıkla insanlara da sıçrayabilecek tehlikeli patojenlere ev sahipliği yapıyor. Araştırma, Londra University College çevrebilim uzmanlarından Kate Jones ve ekibi tarafından yürütüldü ve sonuçları 5 Ağustos’ta Nature dergisinde yayımlandı. Araştırma insan eliyle ve plansızca doğanın tahribatı ve biyoçeşitliliğin yitimi ile salgın hastalıklar arasında bağlantı kuran bir dizi kanıta yenilerini ekledi. Önceki araştırmalar SARS ve kuş gribi gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalık salgınlarının son birkaç on yılda artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu durum, insanların yabanıl hayvanlar ve besi hayvanlarıyla giderek daha sık temas etmelerinin doğrudan bir sonucu olabilir. Doğal alanların insan eliyle bozulması ve insanların her geçen gün hayvanlarla daha çok yüzleşmeleri nedeniyle bu tür etkileşimler çok daha sıklıkla yaşanıyor. Stanford Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan ve nisanda yayımlanan bir çalışma, Uganda’da ormansızlaştırma ve habitat parçalanmasının primatlarla insanlar arasındaki iletişimi doğrudan artırdığını ortaya koyuyor. 3.2 milyon belge tarandı Jones ve arkadaşları son çalışmaları kapsamında dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan, yerel ormanlardan tarlalara ve kentlere uzanan, yüzlerce çevrebilimsel araştırmayla ilgili 3.2 milyonu aşkın belgeyi gözden geçirdiklerinde insanlara geçebilen hastalıkları taşıdıkları bilinen yarasalar, kemirgenler ve çeşitli primatları da içeren 143 memeli türünün sayılarının doğal alanların giderek kentleşmesi ve biyoçeşitliliğin azalmasıyla birlikte artışa geçtiğine tanık oldular. Riskler kestirilebilir Jones ve arkadaşları bir sonraki aşamada hastalıkların insan topluluklarına yayılma olasılığını araştırmayı tasarlıyorlar. Daha önce Ebola virüsünün Afrika’daki yayılımını araştırmak amacıyla risk haritaları oluşturan, olası konakçı türlerin varlığını ve virüsün insan bedenine girdikten sonra ne hızla yayıldığını inceleyen Jones ve arkadaşları, toprakların kullanımı, ekoloji, iklim ve biyoçeşitlilik gibi etmenler arasındaki ilişkiden yola çıkarak risklerin anlaşılıp önceden kestirilebileceği sonucuna vardılar. Uzmanlara göre biyoçeşitliliği koruma çabaları ancak ve ancak ormansızlaşmaya sürükleyen ekonomik ve kültürel unsurların üzerine gidildiği sürece işe yarayabilir. Amazon Ormanları’ndaki sistematik ormansızlaşmanın bir türlü dizginlenememesi, bunun en büyük örneği. “Why deforestation and extinctions make pandemics more likely?”/Nature/ 7 Ağustos 2020.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle