02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 11 AĞUSTOS 2020 SALI 320/1 8 0 350/250 250/190 340/220 330/1 8 0 280/130 270/130 300/160 380/230 350/230 300/20 0 330/240 330/190 310/250 310/190 250/150 340/230 350/220 330/180 300/230 320/240 350/260 TARİHTE BUGÜN 1923: İsmet İnönü, Lozan Antlaşması’nı imzaladığı kalemi, İstanbul Üniversitesi’ne armağan etti. 1961: Yassıada duruşmaları 9 ay 25 gün sonra sona erdi. 1961: İstanbul’da 92 yıldır hizmet veren tramvaylar kaldırıldı. Yaşam zinciri Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin maddelerini tek tek okuyup video paylaşıyor Yakarak öldürdü Ordu’nun Fatsa ilçesinde Soner Durgun (22), birlikte yaşadığı Merve Yeşiltaş’ı (31) ağaç kesme motorundan aldığı benzinle yaktı. Feci şekilde yanan Merve Yeşiltaş, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti, Soner Durgun’un durumu ise kritik. l DHA İHD raporu: 204 çocuk istismarı, 85 işkence İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nin hazırladığı “2020 Yılı İlk 6 Ay Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi İnsan Hakları İhlalleri Raporu” dün İHD Diyarbakır Şubesi’ndeki basın toplantısında açıklandı. Raporda olan hak ihlalleri şöyle sıralandı: “2020’nin ilk 6 ayında en az 85 yurttaş işkence ve kötü muameleye maruz kaldı. Cezaevlerinde en az 441 siyasi mahpus, hiçbir gerekçe gösterilmeden veya politik tutumlarından sorumlu tutularak, ailelerinden uzak illerde bulanan hapishanelere sürgün edilmişlerdir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme durumunun tartışılması kabul edilemez. İlk 6 ayda, 6 çocuk katledildi, 3 çocuk intihara sürüklendi. 204 çocuk ise, cinsel istismara maruz kaldı. Politik soruşturmalarda 121 kişiye ceza verilmiştir.” l Haber Merkezi ‘Güntekin’in arkadaşının ifadesi alınsın’ Muğla’da katledilen 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin’in, öldürülmeden önce görüştüğü belirlenen arkadaşının ifadesinin yeniden alınması için Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talepte bulunuldu. Avukat Rezan Epözdemir, soruşturmanın çok yönlü yürütülmesi için çalışma yaptıklarını söyledi. Epözdemir, “Cinayet sonrası ortaya çıkan görüntülerde arkadaşı ile görülüyor. Arkadaşının yeniden ifadesinin alınması yönünde talepte bulunduk” dedi. l AA Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmek istenmesine karşı yeni bir kampanya başlattı. Sözleşmenin bir maddesini okudukları videoyu paylaşan kadınlar, tüm kadınları zincire katılmaya davet ediyor. AKP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ni hedef almasına karşı kadınlar, yurdun dört bir yanında çeşitli eylemler düzenleyerek “Haklarımızdan vazgeçmiyoruz, İstanbul Sözleşmesi’ni uygula” çağrısında bulunmaya devam ediyor. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden geri çekilmemesi için kadınlar, yeni bir kampanya başlattı. Kadınlar, İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğini anlatmak amacıyla Twitter’da sözleşmenin maddelerinin teker teker okunduğu bir zincir oluşturdu. Sözleşmenin bir maddesini okudukları videoyu paylaşan kadınlar, #İstanbulSözleşmesiYaşatır etiketiyle diğer kadınları da zincire katılmaya davet ediyor. l Haber Merkezi UYGULAMANIN YOLUNU ARAYIN Aralarında Oyuncular Sendikası, Sosyal Demokrasi Vakfı ve Türkiye Yazarlar Sendikası gibi kuruluşların olduğu 26 sivil toplum kuruluşu ve girişim, İstanbul Sözleşmesi için ortak açıklama yayımladı. İktidarın, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme girişimlerine karşı yapılan açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın değil uygulamanın yollarını arayın” denildi. “İstanbul Sözleşmesi Yaşatır” denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: “İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı Ocak 2020’den bu yana 163 kadın, Temmuz 2020’de 32 kadın en yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülmeyebilirdi. Taleplerini anayasal hakları çerçevesinde dile getiren kadınlara uygulanan polis şiddeti, devleti suça ortak etmektir. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmanın değil, uygulamanın yollarını arayın.” Eşinin boğazına Çocukları kurtardı bıçak dayadı! ama Emniyet bıraktı Hatay’dan acı haber Hatay’ın İskenderun ilçe sinde, bir süre önce cezaevinden çıkan Cengiz Karataş, ayrı yaşadığı Suriyeli eşi Svazen Zade’den olan kızı Dilan Karataş’ı (7) yanına alarak vakit geçirmek istediğini söyledi. Söylediği saatte geri gelmeyen baba ve kızı, ayrı adreslerde ağaca asılı halde ölü bulundu. Baba ve kızın cansız bedeni olay yerinde yapılan incelemelerin ardından otopsi için Adana Adli Tıp Kurumu’na kaldırıldı. Polis, olayla ilgili geniş çaplı bir soruşturma başlattı. l DHA ‘Ankara’da vaka sayısı 50 bin’ S ‘DAHA AZ KAMPUS’ ağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi, Ankara’da toplam Covid19 tanılı hasta sayısının 50 bin civarında olduğunu belirtti. SES Ankara Şubesi, “Normalleşme Sonrası Ankara İl Raporu”na ilişkin yaptığı açıklamada, Ankara’daki bazı hastanelerde yoğun bakım ve normal servislerde yer bulunamadığı belirtildi. Açıklamada, aile hekimlerince takip edilen hastaların 3’te 2’sinin pozitif tanılı hasta olduğu bilinmekte. Bu durum, ilimizdeki toplam pozitif vaka sayısının yaklaşık 50 bin civarında olduğunu gösteriyor. Yoğun bakım yatak sayısına yenidoğan ve çocuk yataklarının dahil edilerek verilmesi ise yanıltıcı” denildi. l ANKARA Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, üniversite adaylarına, “Önümüzdeki eğitim yılında teknolojik imkânların daha fazla kullanıldığı ve üniversite kampusuna daha seyrek gittiğiniz bir üniversite hayatı ile karşılaşacaksınız” dedi. Koca, online düzenlenen üniversite tercih etkinliğinde, “Covid19 hastalığı risk olmaya devam ediyor. Üniversitelerimiz her duruma hazır olmak için alternatif eğitim modelleri üzerinde çalışmakta” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Adana’da, yaşayan Ekrem K. (45), boşanma aşamasındaki eşi Necla K’nin (36) çocuklarıyla birlikte yaşadığı evi basarak eşinin boğazına bıçak dayadı. Babalarının bir anlık boşluğundan yararlanan çocuklar, babalarını itip annelerini ölümden kurtardı. Çocuklarını da darp eden zanlıyı polis, elinde bıçakla yakaladı. Necla K., “10 yıldır çekiyorum. Şu an boşanma aşamasındayız. Sürekli şiddet uyguluyor, çocuklarımla bana küfürler ediyor, hayatımızı zindan etti. Kızım onu merdivenden itmek zorunda kaldı. Uyuşturucu bağımlısı, devamlı tehdit ediyor. Şikâyetçi olursam beni ve çocukları öldürecekmiş” dedi. Necla K. eşinden şikâyetçi oldu. Ekrem K. hakkında “tehdit ve hakaretten” işlem başlatılırken tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. l İHA 10 AĞUSTOS PAZARTESI 62 BIN 219 1193 5 MILYON 326 BIN 35 5858 %8.2 14 1211 241 BIN 997 603 224 BIN 970 Varoluş(çuluk) Bizim kuşağı (Demir Özlü, Ferit Edgü, Onat Kutlar, Erdal Öz, Leyla Erbil…) yani otuzlu yıllarda doğan yazar, şair, ressam ve tiyatrocuyu Rilke, Sartre ve Camus adam etti. Özellikle de JeanPaul Sartre. HHH Varoluşçuluk insanın özünü hedefleyen neredeyse tek felsefedir. Hele bir de Marksizmle yedeklenirse. Yeme de yanında yat. Ama kolay değil: Yan Yatarsın ama ayağa kalkamazsın: Varlık özden önce geliyorsa sen kendi özünü kendi ellerinle yapıyorsan bu, “sen kendinden ve her şeyden sorumlusun!” demektir ki artık yan gelip yatamazsın, fırlayıp ayağa kalkacaksın. Van Gölü kıyısında yiten kuzunun da kendini bir hödük olarak inşa et(tir)miş herifin öldürdüğü Sevda’nın da sorumlusu sensin! Varoluşçuluk bir hümanizmadır! HHH “Varlık özden önce gelir” (l’existence précède l’essence). Bunun insan bağlamında harbi anlamı şudur: İnsan önceden tasarlanmış bir masa, sandalye, otomobil değildir. Bu görüş tektanrılı ya da çoktanrılı bütün dinsel görüşlere aykırıdır. Felsefe bağlamında ise Platon amucamızın görüşünün (sadece idealardan oluşan ve bu ideaların yansımasını madde olarak algıladığımız evren kavramı) tam tersidir. Marx’ın Hegel’e yaptığını Sartre, Platon’a ve dinlere karşı yaptı. Yani somut varlığı öne çıkararak baş aşağı durmakta olan şeyi ayaklarının üstüne oturttu. HHH Kıvırtmaya gerek yok. Bu şu demek: İnsan doğduğunda insan değildir, elbette eşek de değildir ama insan da değildir; insan kendi kendinin mimarı ve duvar ustasıdır. Kendini nasıl yaparsa, nasıl inşa ederse öyledir. İyi de Türkiye memleketindeysen seni sana bırakmazlar. Ama biz kendimizi kimseye bırakmadık: Ne devlete, ne hükümete, ne dine, ne kitaba, ne tarikata… Ama Cumhuriyetin devrimleriyle uzlaştık, uyuştuk, kafa dengi olduk! HHH Okumakta olduğunuz yazıyı oluşturmak için Sartre’dan, Marx’tan, Althusser’den bir iyilik beklerken Yılmaz Özdil’in 6 Ağustos 2020 tarihli Sözcü’de yayımlanan yazısı imdadıma yetişti. Özdil’in 10 satırlık yazısı şöyle: “ ‘Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan, oysa yapacak ne çok şey vardı ve ne kadar az zaman’ diyor büyük usta Murathan Mungan… Pandemi nedeniyle ertelemek zorunda kaldığım özel işlerimi hallet mek, ekim ayında çıkacak yeni kitabımın okumasını yapmak ve yaz bitmeden biraz tatil için izninizle, vakit tamam.” HHH Murathan Mungan’ın cümlesi Gülten Akın’ın “Ah, kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya” dizesinden (cümlesinden) farksız… Gülten Akın’ın, bence içi boş cümlesini şimdiye kadar binlerce insan kendisine slogan ve referans yaptı ve önemli bir şey yaptığını sandı. Ama kendilerine sormaları gereken bir soru vardı: “Gülten Akın, ince şeyleri anlamak için ‘vakti’ zorladı mı, kendisine bir vakit yarattı mı?” Örneğin, ince şeyleri düşünmek için vakit bulan, vakit yaratan insanlar da vardı(r) bu dünyada. Murathan Mungan’ın “büyük ustalığı”nı Yılmaz Özdil’e bırakalım. Murathan Mungan, bir bakıma Gülten Akın’ın söylediklerini tekrarlıyor. Murathan Mungan’ın söylediği de içi boş bir cümle. Murathan Mungan yaz geçerken hiçbir şey yapmamış ama Yılmaz Özdil yapmış. Yeni kitabını düzeltmelerini yapıyor… Ayrıca 80100 arası gazete yazısı yazdı mayıstan bu yana… HHH JeanPaul Sartre’ın Varoluşçuluk Nedir? (MEB Yayınevi) kitabını Oktay Akbal çevirisiyle okuduğum zaman 1718 yaşımdaydım. O yaşta belki kitabın yüzde doksanını anlamamıştım. Ama şu cümleyi çok iyi anlamıştım: “Madem ki kişioğlu dünyaya atılmıştır, kendi başına bırakılmıştır. Öyleyse yaptıklarından sorumludur. Nitekim o kendini nasıl kurarsa öyle olacaktır. Tasarılarına, seçmelerine, eylemlerine göre varlığına bir öz kazandıracaktır. Edimleriyle, kendisini gerçekleştirecektir. Gerçekleştirmelidir.” (A. Bezirci, Varoluşculuk) Bunu her insan yapabilir. Aydın olması, filozof olması, işçi olması durumu değiştirmez. Bir işçinin solu seçmesi, ona oy vermesi, kendini doğru gerçekleştirdiği anlamına gelir. Bunu yapabilmesi için kendi durumunu düşünerek var olması gerekir. Descartes, “Cogito ergo sum” dememiş miydi? Düşünüyorum o halde varım. Var olmak için sadece düşünmek yetmez, eylem de gerekir. HHH Bu yaşımda artık insan varlığının özünden önce geldiğine kesinlikle inanıyorum. Muhalif filozofların ne dediği umurumda bile değil. Bilinçlenen her insan, kendini kendi elleriyle yaratabilir. Bunun için önünde tek bir engel vardır: Dinsel bağnazlık!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle