17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İKTİDARIN GETİRDİĞİ ‘ÇOKLU BARO’ DÜZENLEMESİNE KARŞI AVUKATLAR AYAKTA 5 8 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA Ankara’da adliye önünde açıklama yapıldı. Eskişehir’de avukatlar alkışla protesto etti ‘Düğmeleri dikmeyeceğiz’ Ankara Adliyesi önünde açıklama yapan Ankara Baro Başkanı Sağkan, 80 baro başkanı ve tüm kesimlerin düzenlemeye karşı olduğunu söyledi. İstanbul, Van ve Eskişehir’de avukatlar adliyede düzenlemeyi protesto etti. Kutuplaşmayı artıracağı ve yargı bağımsızlığını ortadan kaldıracağı eleştirilerine karşın Cumhur İttifakı’nın TBMM Adalet Komisyonu’ndan geçirdiği “çoklu baro” düzenlemesi dün birçok kentte avukatlar tarafından protesto edildi. Ankara Adliyesi önünde toplanan bir grup avukat, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen “çoklu baro düzenlemesini”, ceplerinden çıkardıkları düğmeleri yere atarak protesto etti. Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, yönetim kurulu üyeleri ve avukatlar ile birlikte adliye koridorlarında yürüyerek Avukatlık Yasası ile Bazı Yasalarda Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi’ne tepki gösterdi. Grup adına basın açıklaması yapan Sağkan, “çoklu baro düzenlemesinin savunma hakkının kısıtlanması anlamı taşıdığını, bunun çıkmaması için haftalardır mücadele ettiklerini” anımsattı. Sağkan, “Milletin Meclisi’ne giderek bunun nelere neden olacağını anlatmak istedik, bizi ısrarla dinlemediler. Konuyu manipüle edip, ‘Davet ediyoruz, gelmiyorlar’ dediler. Oysa bizi kimse davet etmedi” dedi. 80 baro ve toplumun tüm kesimlerinin bu yasaya karşı olduğunu belirten Sağkan, avukatlık cübbesinin bir anlamı olduğunu, iliği ve düğmesinin olmaması nın bağımsızlığının sembolü olduğuna dikkat çekti. Sağkan, “Cüppemize düğme dikmek istiyorlar ancak biz, bağımsız savunmanın temsilcileri, bu düğmeleri cübbemize dikmeyeceğiz” diyerek, cebinden çıkarttığı düğmeleri yere attı. İtirazlara rağmen geçti İstanbul’da Anadolu Adalet Sarayı önünde toplanan bir grup avukat, düzenlemeyi protesto etti. Adalet Sarayı’nın açık oto parkında toplanan Kartal Hukukçular Derneği üyesi avukatlar, pankart açarak sloganlar attı. Burada avukatlar adına açıklama yapan Kartal Hukukçular Derneği Başkanı Türkan Kurtulmaz, avukatlık kanununda değişiklik yapılmasını, “çoklu baro” kurulmasını düzenleyen kanun teklifinin yoğun itirazlara rağmen komisyondan geçirildiğini söyledi. İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu’nun da katıldığı açıklamada avukatlar, düzenlemeyi alkışlarla protesto etti. İzmir’de polis engeli İzmir’de dün avukatlar, ‘Paralel baroya hayır’ sloganı ile Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama sonrası baro binasına yürümek isteyen avukatları polis engelleyerek izin vermedi. Al kışlarla tepki gösteren avukatlar, yasal haklarını kullandıklarını, polisin yürütmeyerek suç işlediğini belirtti. Avukatların dönmesine de izin vermeyen polislere Baro Başkanı Özkan Yücel, “Bize engel olamayacaksınız” diyerek tepki gösterdi. Avukatlar saatler süren tartışmaların ardından dağıldı. Hukukçulara çağrı Eskişehir Adliye Sarayı’nda bir grup avukat adliye koridorlarında yürüyerek düzenlemeyi protesto etti. Avukatların adliye içinde alkışlı eylemi üzerine polis müdahele etti. Adliyenin bir kamu kurumu olduğunu ve eylem yapılamayacağını söyleyen polis, avukatlardan adliye dışına çıkmasını istedi. Adliye sara Van Adliyesi önünde oturma eylemi yapıldı. yı önüne çıkan avukatlar “Çoklu baroya hayır, tek baro tek adalet” yazılı dövizler açtı. Eskişehir Baro Başkanı Mustafa Elagöz, “Hukukçu milletvekillerine çağrıda bulunuyorum. 130 bini aşan avukat meslektaşlarımızın cüppelerine düğme dikilmesine müsaade etmeyin” dedi. Van’da da adliye önünde toplanan avukatlar, taşıdıkları pankart ve dövizlerle düzenlemeyi protesto etti. Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, tasarının avukatlık mesleğinin sorunlarını çözmek yerine, daha fazla sorunu beraberinde getireceği uyarısında bulundu. Uçar, “çoklu baro” düzenlemesiyle baroları bölme, parçalama, işlevsiz hale getirme ve “yandaş” barolar oluşturulmak istendiğine dikkat çekti. l Haber Merkezi CHP, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen ‘çoklu baro’ düzenlemesine şerh koydu: FETÖ’nün işi tamamlanıyor MAHMUT LICALI TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen çoklu baro düzenlemesini öngören yasa teklifine CHP muhalefet şerhi verdi. CHP’nin muhalefet şerhinde teklifin FETÖ’nün yarım kalan işini tamamlamak anlamına geldiği belirtilerek “Zihniyet olarak aynı kökten gelenler, istedikleri kadar kavgalı görüntüsü versin, bu ve benzeri düzenlemelerle birlikteliklerini tüm kamuoyu görmektedir” denildi. CHP’nin Adalet Komisyonu’nda kabul edilen çoklu baro düzenlemesini öngören yasa teklfine verdiği muhalefet şerhinde, teklifle ilgili yaşanan süreç aktarıldı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ankara Barosu’nu hedef almasıyla başlayan süreçte baro başkanlarının gerçekleştirdiği eylemler sıralanırken, baro başkanlarının Meclis yerleşkesine dahi alınmadığı ifade edildi. CHP’li komisyon üyeleri Zeynel Emre, Tufan Köse, Rafet Zeybek, Turan Aydoğan, Alpay Antmen ve Süleyman Bülbül’ün imzasıya verilen şerhte, özetle şunlar yer aldı: n Yarım kalan iş: 2013 yılında FETÖ’nün baroları etkisiz kılma amaçlı projesinin esas alındığı teklifle; adeta FETÖ’nün yarım kalan işi tamamlanmaktadır. Zihniyet olarak aynı kökten gelenler, istedikleri kadar kavgalı görüntüsü versin, bu ve benzeri düzenlemelerle birlikteliklerini tüm kamuoyu görmektedir. Bir ilde birden fazla baronun kurulmasına imkân veren “çoklu baro” uygulamasının avukatlar arasında siyasi bölünmelere doğal zemin hazırlayacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Teklifle bir yandan baroların siyaset yapması kurumsallaştırılırken diğer yandan da savunmanın siyasi görüş, etnik köken, inanç temelli barolara bölünmesine neden olacaktır. Siyasal ve dinsel faktörler, ideolojik ayrışmalar öne çıkacaktır. Yüzde 20’lere inmiş durumdaki yargıya güven daha da düşecektir. n Delegasyonu zayıflatılacak: İktidara bağımlı olmayan başta İstanbul, Ankara ve İzmir barolarının TTB Genel Kurul delegasyonundaki etkisini zayıflatma amacı taşıyan teklife göre, 99 üyeli bir baro ile 9999 üyeli bir baro, TTB’ye aynı sayıda delege gönderecek. Bu çarpık ve çarpılmış anlayışa göre; son nüfus sayımında 84 bin 600 kişi ile Türkiye’de en az kişinin yaşandığı il olan Tunceli ile 15 milyon 519 bin 267 kişiyle en kalabalık nüfusa sahip il olan İstanbul’un milletvekili sayısını eşitlemek gerekecektir. l ANKARA IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ‘DENGE VE DENETLEME AĞI’ İNCELEDİ: Çok üyeli baroların temsili düşmemeli İktidarın “çoklu baro” düzenlemesine karşı 300’e yakın sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Denge ve Denetleme Ağı yayımladığı politika belgesiyle, baroların “temsil kabiliyetinin orantısız şekilde” düşürülmemesi istendi. Dünyadan baro örneklerinin de incelendiği belgede, atılması gereken asıl adımın baroların bütünsel yapılarının korunarak daha etkin hale getirilmeleri olduğu vurgulandı. Denge ve Denetleme Ağı’nın, “Sağlıklı bir Denge ve Denetleme Sistemi Açısından Barolara İlişkin Değişikliğe Dair Öneriler” başlıklı belgesi yayımlandı. Yargı bağımsızlığana dikkat çekilen belgede, “Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, vatandaşın hak arama özgürlüğünün teminatı olduğu kadar, toplumsal adaletin sağlanması konusunda da önemli bir işleve sahip” denildi. Belgede, yargının savunma ayağı nın etkin hale getirilmesi için atılması gereken adımlar ise şöyle sıralandı: n Teklife, baroların, muhalefet partilerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve akademisyenlerin etkin katılımıyla son hali verilmelidir. n Türkiye Barolar Birliği’nin tarafsızlığı ve bağımsızlığı kuvvetlendirilmelidir. Bu çerçevede, baroların işleyişinin daha etkin hale getirilmesi, baroların mevcut bütünsel yapıları korunarak yapılacak düzenlemelerle gerçekleştirilmelidir. n Türkiye Barolar Birliği’nin delegasyon yapısında yapılacak değişiklikler, az üyeli baroların Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu’nda temsilini arttırırken, çok üyeli baroların temsil kabiliyetini orantısız şekilde düşürmemelidir. l İç Politika CHP’Lİ ERDOĞAN TOPRAK: Cumhurbaşkanı’na bağlanacak MAHMUT LICALI CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, iktidarın “çoklu baro” düzenlemesiyle baroları vesayet altına almayı amaçladığını belirterek “Türkiye Barolar Birliği’nin vesayet altına alınmasıyla Adalet Bakanlığı üzerinden Cumhurbaşkanlığı’na hiyerarşik olarak bağlanacak” dedi. Toprak, partisinin MYK’sine sunduğu değerlendirme raporunda Adalet Komisyonu’nda kabul edilen “çoklu baro” düzenlemesini ele aldı. Düzenlemesinin siyasi bir partizanlık projesi olduğunu kaydeden Toprak, düzenlemeyle Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) tek üst kurum olarak muhafaza edilmesinin vesayet planını açığa vurduğunu kaydetti. Toprak, iktidarın “TBB Başkanı’nı daha fazla taşımak istemeyeceğini ve kendi belirlediği bir ismi TBB Genel Kurulu’na dikte edeceğini” vurguladı. l ANKARA DEVA PARTİSİ BAŞKANI BABACAN: 1725 ARALIK DOSYALARI YENIDEN INCELENMELİ Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) Genel Başkanı Ali Babacan, dün akşam katıldığı bir yayında, 1725 Aralık yolsuzluk iddiaları süreciyle ilgili, “Yargı ve polis teşkilatına nüfuz etmiş bir grubun belli dosyaları uzun zamanca bekleterek o günkü iktidara yönelik minik bir darbe teşebbüsüydü. Ancak o dosyaların bir noktada tekrar incelenmesinde de bir fayda görürüm doğrusu” diye konuştu. Babacan, Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’la ilgili yargı sürecinin de tam bir garabet olduğunu kaydetti. DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ise “çoklu baro” düzenlemesine ilişkin açıklama yaparak “Değişiklik Türkiye’nin daha fazla kutuplaşmasını sağlayacak ve demokrasi ile hukuk devletine ciddi zarar verecek” dedi. Avukatların dile getirdiği sorunların yasa teklifinde yer almadığına dikkat çeken Yeneroğlu, “Öngörülen değişiklik, avukatlık mesleğinin derinden yara almasına sebep olacak. Uygulama avukatların siyasi görüşlerine göre kutuplaşmalarına sebebiyet verecek ve gerek vatandaşlar gerekse hâkim ve savcılar yargılama süreçlerinde bu bariz siyasi farklılıkların etkisinde kalacaklardır” dedi. l İç Politika İçimizdeki ve dışımızdaki erkek tanrılar Erkekler kadınları öldürür. Erkekler kadınları döver. Erkekler kadınları ezer. Erkekler kadınları taciz eder. Erkekler kadınlara tecavüz eder. Çünkü... Onlar erkektirler ve diğerleri de kadın. Peki, erkeği ve kadını tarif eden kimdir? Tanrı mı? Yoksa bizzat insan mı? Birbirine göbekten bağlı olan Tanrı ve devlet kavramlarının eril olması bile aslında bu sorunun cevabını hemen verir. Tanrı’yı ve devleti eril hayal eden, bizzat insanın kendisidir. Fiziksel gücün üstünlüğüne ve öfkenin iktidara hizmet eden görkemine aldanan insanlık, Tanrısını ve devletini eril kumaşlardan biçtiğinden beri... Bu dünyada kadınlar erkekler tarafından hırpalanırlar. İçimizdeki ve dışımızdaki erkek Tanrı ve erkek devlet, kendi hazzı için meşrulaştırdığı şiddeti eril bir küstahlıktan peydahlar. Ve bu eril küstahlıkla köpürttüğü iktidarını yine bize eril bir psikolojik şiddetle sevdirir. O çok sevdiği Tanrısını ve devletini gaddar bir erillikten devşiren insanlığın, kendisini tehditlerle yöneten ve korkularla terbiye eden iktidarlara olan zaafı döner dolaşır kadını, erkeğin karşısında mağdur kılan evrensel değerlerin kabulüne kadar düşürür. O yüzden bu coğrafyada da uzak coğrafyalarda da erkeğin kadına yönelttiği şiddet, hukuki açıdan negatif bir değer taşıdığı halde, toplumda ve hatta kalplerde kendisine bir şekilde hep yer edinir. Kadınla erkek, evet, eşit değildir. Ama sorun, onların biyolojik eşitsizliğinden kaynaklanmaz. Denk görülmeyişlerinden kaynaklanır. Bir kısım insanın bir diğer kısım üzerinde hâkimiyete sahip olması gerektiğine ikna olan... Ve güçlü olarak tanımladığı gaddar iktidarın büyüsüne kapılıp birbirinden farklı olanların denkliği üzerine düşünmeyi her çağda ısrarla erteleyen insanlık, kadınlara zarar veren erkeklerle ilgili temel sorununu asla çözemez. Biz birbirimize nafile sorarız: Erkekler kadınları neden döverler, neden öldürürler? Kadınlar kendilerine bunların yapılmasına neden izin verirler? Oysa hepimiz biliriz; Eril tanrılarda ve eril ve devletlerde meşrulaşan fiili ve psikolojik şiddet ahlakı, evlerdeki kadın erkek ilişkisine olduğu gibi yansır. Ama devlete ve Tanrı fikrine zeval gelmesin diye... Sahte bir eşitlik ve adalet üzerine inşa edilen iktidar algısını alaşağı etmeye kimse cesaret edemez. Ve biz her kadın cinayetinde, kadına yönelik şiddette, tecavüzde, tacizde sorunun özünden çok uzak olan tartışmalara girer, yolumuzu da her seferinde kaybederiz. İnsan eğer kendisini Tanrı’yla ve devletle denk görürse tehlikeli ve tehditkâr iktidar kavramını alaşağı edebilir. Aynı şey kadın erkek meselesi için de geçerlidir. Kadınla erkeğin eşit olup olmadığının tartışılmadığı... Kadınla erkeğin ve türlü farklı cinsel yönelimlerin her koşulda denk sayıldığı bir dünyada... Cinsiyetlere dair roller yazmaktan kurtulursunuz. Ve muhtemelen külliyen barışçıl bir dünyada yaşamaya başlarsınız. HRANT DİNK DAVASI MİT görevlilerinin dinlenmesi reddedildi Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetine ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davada MİT görevlilerinin dinlenmesi talebi reddedildi. Tanıkların dinlenmesiyle devam eden davada mahkeme heyeti üçüncü kez değişti. İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı olan Akın Gürlek mahkeme başkanlığına getirildi. İstanbul Adliyesi 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya FOX TV Haber Müdürü Ercan Gün ve dönemin İstanbul Jandarma İstihbarat Görevlisi Yüzbaşı Muharrem Demirkale tutuklu bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Dönemin Trabzon İl Jandarma Komutanı Ali Öz ise duruşmada hazır bulundu. Duruşmada, FOX TV çalışanı Soner Dabağ, İstanbul İl Jandarma görevlisi Ali Okur ve Onur Yücel dinlendi. Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, MİT görevlileri Hüseyin Kubilay Günay, Özel Yılmaz ve Handan Selçuk’un tanık olarak dinlenilmesini talep ettiklerini, mahkemenin bu doğrultuda karar verdiğini ancak duruşma savcısının bu tanıkların dinlenilmesinden vazgeçilmesini istediğini anımsatarak mahkemeden söz konusu talebin karara bağlanılmasını istedi. Avukat Bakırcıoğlu ayrıca dönemin MİT Bölge Başkanı Ahmet Köksoy’un da tanıklık yapmasını talep etti. Talepleri karara bağlayan mahkeme heyeti, 3 MİT görevlisinin tanık olarak dinlenilmesi isteminin, dosyada dinlenen tanıkların yeterli olduğu gerekçesiyle reddine karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle