17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY 3 8 TEMMUZ 2020 ÇARŞAMBA İSTANBUL İÇİN SARI UYARI Meteoroloji İstanbul için sarı uyarı verdi. Kuvvetli yağış, fırtına ve dolu bekleniyor. 270/2 1 0 340 /25 0 320/22 0 320/24 0 280/2 10 290/1 80 300 /1 5 0 270/200 390/220 350 /2 1 0 340/190 320/240 190 /1 4 0 270/230 210/140 310/190 280/120 380/200 190/140 310/200 320/230 280/220 TARİHTE BUGÜN 1919: Mustafa Kemal, resmi görevinden ve askerlikten çekildi. 1943: Atatürk’ün yaverlerinden ve eski milletvekillerinden Cevat Abbas Gürer vefat etti. 2018: Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yolcu treninin vagonlarından bir kısmının raydan çıkması sonucu 25 kişi yaşamını yitirdi, 340 kişi yaralandı. ZANLILARIN IFADELERINDE ÖLÜME GÖTÜREN IHMALLER ZINCIRI Patlamaması İşçiler yanlarında fazla malzeme bulunduruyordu Denetimden bir gün önce haber geliyordu İşçilerin koruyucu kıyafetleri yoktu Fazla üretim için işçilere baskı yapıldı Nemlenen patlayıcı mucizeymiş malzeme güneşte kurutulmuş Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana ge len patlamaya ilişkin gözaltına alınan Sorumlu Müdür Hasan Ali Velioğlu, ustabaşı Er SEYHAN AVŞAR şan Öztürk, Sorumlu Müdür Asiye Angın ile iş güvenliği uzmanı As lı Bozkurt önceki gün çıkarıldıkları Hen dek Sulh Ceza Hâkimliğince “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralan masına neden olma” suçundan tutuklan dı. Şüphelilerin savcılık ve hâkimlik ifa deleri ise alınmayan önlemleri ve ihma lin boyutunu gözler önüne serdi. Güvenli değildi, biliyordum Fabrikada iş güvenliği uzmanı olarak çalışan ancak 22 Mayıs’ta görevinden istifa eden Aslı Bozkurt ifadesinde fabrikadaki ihmalleri tek tek anlattı. Haftada 3 gün fabrikaya giderek şirketin çalışma birimlerini denetlediğini aktaran Bozkurt, “Olayın olduğu gün Sakarya’daydım. O bölgenin güvenli olmadığını bildiğim için fabrikaya gitmedim” dedi. İfadesinde fabrikanın bölümlerine değinen Bozkurt, “Fabrikanın Çin mahallesi olarak adlandırılan bölümüne çok fazla gitmezdim. Bunun nedeni orada çalışan A.Ç.’nin işini çok iyi yapan bir iş güvenliği uzmanı olmasıydı. Ancak bu bölümde de diğer bölümlerde olduğu gibi aksaklıklar görüyordum. En önemli sorun ise işçilerin yanlarına çok fazla malzeme almalarıydı” diye konuştu. ‘Tutanak tutmadım uyardım’ Bu konuda sorumluları ve işçileri sürekli uyardığını iddia eden Bozkurt, “Bölümlerde fazladan tespit edilen malzeme için tutanak tutmadım. Ancak işçilere daha fazla üretim yapmaları için fabrika müdürü Hasan Ali Velioğlu ile ustabaşı Erşan Öztürk baskı yapmaktaydı. Bu konuda uyarı yaptığımda, ‘Biz bu işi yıllardır yapıyoruz. Sen ne biliyorsun. Haftada iki gün geliyorsun’ diyordu. İşçilerin ne kadar malzeme ürettikleri listeye yazılıyordu. Bu kontrol kapsamında işçiler endişe taşıdıkları için tedbirleri unutarak daha fazla malzeme üretmeye çalışıyorlardı” dedi. Aslı Bozkurt ise ifadesinde özetle şunları söyledi: “İşçilerden bana sürekli şikâyet gelmekteydi. İşçiler bana, ‘burası patlayacak, başımıza bir şey gelecek, bir şey yapın’ diyordu. Yapmış olduğum incelemeler sonucunda her şeyi iş sağlığı güvenliği kurul toplantı tutanaklarına yazmama izin verilmiyordu, çünkü benim çalıştığım özel işletme bu şirketle çalışmaya devam ediyordu. Benim gücüm de bir yere kadar. Yeşil renkli binanın, bana ana barut deposu olduğu dahi söylenmedi. Burayı atıl bir bina zannettiğim için hiç denetlemedim. Denetlenecek yerleri bana onlar gösteriyordu. Ayrıca çalışanların kişisel koruyucuları ve donanımları da bulunmamaktaydı.” ‘Baskı yapmadım’ Ustabaşı Erşan Öztürk ise ifadesinde patlamanın yaşandığı fabrikada 30 senedir çalıştığını belirterek “Fabrikada imalat fazlası malzeme ve stokta olması gerekenden fazla malzeme yoktu. Üretilen mallar kolilendikten sonra sevkıyata hazır hale gelir, depoya götürülür. İşçilere daha fazla mal üretimi için baskı yapmadım. Baskı yapılmasına da şahit olmadım. Fabrikadaki denetimler Sakarya İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılır. Ankara’dan denetime gelenler olur. Denetim olacağı bana bir gün önceden söyleniyordu. Zaten tedbirli çalıştığımız için ekstra bir önlem almıyorduk. İşçilere koruyucu kıyafet vermiştik. Ama sıcak olduğu için bizi dinlemeyerek giymiyorlardı. İmal edilen ürünlerin konulduğu depoların bazılarına hammadde konulduğunu bilmiyordum” dedi. l İSTANBUL Fabrika sahibi ve oğlu gözaltında Havai fişek fabrikasının enkazı patlamanın ne kadar şiddetli olduğunu anlatıyor. Soruşturma kapsamında havai fişek fabrikasının sahibi Ali Rıza Coşkun ile oğlu Yaşar Coşkun da dün gözaltına alındı. Sakarya Cumhuriyet Başsavcısı konuya ilişkin yaptığı açıklamada şunları söyledi: “İşverenin alınan bütün önlemlere uyulmasını temin etmek, geniş bir kontrol mekanizması kurarak iş güvenliğini işçinin inisiyatifine ve özenine bırakmadan, tehlikelere karşı bilinçlendirmek, iş disiplinini sağlamak, iş güvenliği malzemelerinin kullanılması yönünde denetim ve gözetim yükümlülüğünün de bulunduğu dikkate alındığında, söz konusu fabrika sahiplerinin de sorumlu olabileceği değerlendirilmiş olup 7 Temmuz 2020 günü sabah saatlerinde gözal tı talimatı verilmiştir.” Hesabı işçiden sorulurdu Sorumlu müdür olan Asiye Angın savcılık ifadesinde her işçi için üretim miktarının belirlendiğini aktardı. Angın, “İşçi başına düşen üretim miktarı ustabaşı tarafından belirleniyor. İşçiden bu miktarda üretim yapması isteniyor. Üretim çıkmadığı zaman da bu durum işçiden soruluyor. Bu geçmişten günümüze devam eden bir süreçtir. Patlamadan 1520 gün önce jelatinleme bölümündeki arkada şım Kosova’ya gönderilmek için üretilen ürünlerden rahatsız edici bir koku geldiğini söyledi. Bunu fabrikanın sahibi Yaşar Coşkun’a, Hasan Ali Velioğlu’na ve Erşan Öztürk’e söylediğini tahmin ediyorum. Daha sonra Erşan Öztürk kâğıdın yapışmasında kullanılan tutkalın fazla sürülmesi nedeniyle nemlenme olduğunu anlamış, bu mallar kurumaya bırakılmıştı. Pandemi sürecinde üretim yavaşladı. Ancak üretilen malların ne kadarının satıldığını ya da depoda saklandığını bilmiyorum. Şikâyetçilerin beyanlarında söyledikleri denetleme olmadan önce bize bilgi geldiği ifadesi doğrudur. İl emniyet müdürlüğü tarafından denetleme yapılırdı. Denetleme olmadan önce şirkete nasıl bilgi geldiğini bilmiyorum. Ben patlamanın muska bölümünde olduğunu düşünmüyorum” ifadelerini kullandı. MAKINELER AŞIRI ISINIYORDU l Pandemi sürecinde fazla olan ürünler depoya konuldu. Rutubetten dolayı çok sayıda malzeme kurutulmaya bırakılıyordu. Güneşe serilen malzemeler yanıcı olduğu için korkuyorduk. Çok kez uyarmamıza rağmen önlem alınmadı. ‘Siz çalışmaya devam edin’ denildi. Güneşle temas eden bu malzemeler patlamaya neden olur. l Muska isimli malzeme kolilerde şişme yapmıştı. Bu durumun tehlikeli olduğunu yetkililere bildirdik. Ayrıca jelatin bölümünde de makineler aşırı ısınıyordu. Ancak bunu da bildirmemize rağmen önlem almadılar. Ürünler sıkıntılıydı, uyardık dinlemediler Hendek’teki fabrika 7 kişiye mezar oldu. Sakarya’nın Hendek ilçesindeki havai fişek fabrikasında meydana gelen patlamaya ilişkin müşteki ifadelerindeki vahim iddialar dikkat çekti. Şikâyetçiler özellikle Kosova’ya gönderilmek için üretilen ürünlerlerde sıkıntı olduğunu ancak bunu yetkililere bildirmelerine rağmen önlem alınmadığını vurguladı. l Patlamanın olduğu yerde muska ve torpil denilen patlayıcılar üretiliyordu. Üretilen mallar nemlenme yapmıştı. Kurutmak için dışarı çıkardılar. Hatta bu ürünlerden duman çıkıyordu. l Kosova’ya gönderilecek patlayıcı malzemelerinin daha fazla ses çıkarması için imalathanenin hemen önünde masanın üzerinde kurutulmaya bırakıldığını gördüm. l Patlamanın meydana geldiği yerde imalat fazlası malzeme olduğunu biliyordum. Üretilen malzemeler patlamanın olduğu yerde tutuluyordu. SIĞINMA EVINDEN ÇIKARTILDI, ÖLDÜRÜLDÜ Evli olduğu Osman Topal tarafından şiddete maruz bırakıldığı için yerleştiği sığınma evinde bulunarak Bingöl’e geri götürülen 2 çocuk annesi Zeynep Topal (27) dün silahla öldürülmüş halde bulundu. Eşi Osman Topal ile sorunlar yaşayan kadın, iki ay önce Karlıova’dan ayrılıp İstanbul’a gitti. Burada polis karakoluna giden Topal, talebi doğrultusunda bir sığınma evine yerleştirildi. Ancak yerini öğrenen Osman Topal tarafından bir hafta önce sığınma evinden alınıp Karlıova’ya geri getirildi. İlçeye geri getirilen Zeynep Topal’ın cansız bedeninin bulunması üzerine Osman Topal gözaltına alındı. l Haber Merkezi UTANÇ SÜRÜYOR Türkiye’de geçen yıl Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), doğum ve evlilik istatis 17 bin kız tikleri açıklandı. Verilere gö çocuğu re Türkiye’de geçen yıl 1617 yaş grubunda 17 bin 47 kız çocuğu evlendirildi evlendirildi, 1517 yaşları arasın daki 9 bin 714 çocuk doğum yap tı. Gaziantep bin 245 kız çocuğu nun evlendirilmesiyle ilk sırada yer alan il oldu. G.A, İstanbul ve Şanlıurfa izledi. Tunceli, Bayburt ve Gümüşhane ise kız çocukları nın en az evlendirildiği iller ara sında yer aldı. l Haber Merkezi Abdülhamit Monarşi yönetiminin biçimsel (simgesel) olarak korunduğu İngiltere, Japonya vb. ülkelerin bu anlamda oluşturduğu istisnayla birlikte, tarihsel akış içinde hemen hemen bütün dünyada monarşiler yerlerini demokratik cumhuriyetlere bırakmıştır.. Bu sistemler ve kahramanları (krallar, prensler, sultanlar) artık toplumsal bilimlerin yanı sıra, kurgusal (fictif) edebiyat, sinema vb. alanlarında sanat ürünlerinin konusudur. Deli, dâhi, kahraman, korkak, başarılı, başarısız, despot, özgürlükçü vb. bütün tarihsel kişilikler için böyledir bu… Onlar her şeyleriyle, esas olarak, yaşadıkları dönemlerin ürünüdürler. Örneğin Fransa’da Napoleon, İngiltere’de Cromwell, Rusya’da Petro gibi kendi ülkelerinin yanı sıra insanlık tarihinde de iz bırakmış kişiliklerin bugünün toplumsal önderleriymiş gibi canlandırılma çabalarına hiçbir yerde rastlanmaz. Tarihten ders çıkarılır, ama tarih kopya edilemez… Böyleyken bizde (bugün iktidarı elinde tutan çevreler başta olmak üzere) genellikle Cumhuriyet karşıtı çevrelerde bir Osmanlı hayranlığının dalga dalga yükselmekte olduğunu görüyoruz. Bu hayranlığın özellikle de Osmanlı Devleti’nin son padişahlarından 2. Abdülhamit’in kişiliğinde odaklandığı görülüyor. HHH Sorunumuz Osmanlı tarihine hayranlıksa, neden örneğin reformcu padişahlar 2. Mahmut, 3. Selim, talihsiz Genç Osman değil de, ille de Abdülhamit?.. Ya da zamanında çok kan dökülmüş Yavuz Selim? Bu nedenler çok belli. Günümüz Osmanlı hayranlarınınki geçmişe saygı, geçmişten ders çıkarma yaklaşımı değil, kendi amaçları doğrultusunda tarihi kullanma hesabı ve çabasıdır. Bu çaba ise tıpkı dün olduğu gibi bugün, dünden de daha geçersiz olan Panislamizm (ya da köktendincilik), Pantürkizm (ya da şoven milliyetçilik) gibi iç politika yatırımı olma ötesinde anlam taşıyamayacak boş ve tehlikeli hayallerdir. HHH 2. Abdülhamit, ağabeyi 5. Murat’ın birkaç ay süren saltanatına (bence pek de açık ve inandırıcı olmayan nedenlerle) son verilerek apar topar tahta çıkarılmış Osmanlı padişahıdır... İlginç denebilecek kişilik özellikleri, aralarında (eğitim, sağlık vb. alanlarında) kuşkusuz başarılı olanları da bulunan etkinlikleri yukarıda değindiğim gibi bu yazının konusu dışındadır. Zaten günümüzdeki Abdülhamit hayranlarının dayanakları bunlar değil, yine yukarıda değindiğim gibi onun bir dönem tutunmaya çalıştığı İslam birliği (halifelik) hayalini diriltme, ya da bu hayale Abdülhamit’i payanda yapma çabasıdır. Abdülhamit’in başkaca bir iler tutar tarafının bulunmadığını da olgular apaçık gösteriyor. HHH Kendisine sorulsa yaşamını sultan olmak yerine belki de şehzade kalarak çok sevdiği polisiye romanları okumak ve yine eğitim aldığı opera besteciliği alanında bir şeyler yapmaya çalışmakla geçirmeyi yeğleyecek bu Osmanlı sultanının 33 yıllık (18761909) saltanat dönemi, siyaset ve ekonomi alanında baştan sona başarısızlık ve çelişkiyle doludur. Satırbaşlarıyla kısaca sıralayacak olursak: 18761878: İlk Osmanlı anayasasının hazırlanması, ilk Millet Meclisi’nin açılması ve ardından her ikisine son verilmesi. 1881: Emperyalizme ekonomik teslimiyetin tepe noktası olan Düyunu Umumiye’nin kuruluşu. Balkan isyanları ve ardından 12 Nisan 1877’de Ruslarla savaşta (93 Harbi) bütün Osmanlı tarihinin en ağır sonuçlu yenilgisi. Bu yenilgiyi belgeleyen hazin ve yüz kızartıcı Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması (3 Mart 1878). Yunanistan’ın Teselya’yı ele geçirmesi... İngiltere’nin Kıbrıs, Fransa’nın Tunus yönetimlerinde egemen olmaları. Mısır’ın kaybı. Ve başta İstanbul olmak üzere ülkenin her yöresinde tam bir polis devleti kuruluşu. Maaşlı jurnalcilik (ihbarcılık) kurumunun yaratılması… Kapkara bir çözülüş ve baskı dönemi… HHH Hangi Ulu Hakan, hangi Abdülhamit Han? Merdan Yanardağ bir çift sözle bütün bunların ortaya dökülmesine yol açtı. RTÜK’ün (ona egemen gücün) Abdülhamit yönetiminden farksız görünümünü bir kez daha gözler önüne serdi. Erkek şiddetini protesto eden kadınlara gözaltı İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırıları ve erkek şiddetini protesto için Taksim’deki İstanbul Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü binasına girip pankart asan 7 kadın gözaltına alındı. Kadınlar “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Gülistan Doku isyanımızdır” sloganları attı. Kadınlar burada yaptığı açıklamada, “Neredeyse her gün bir kadın hayatını kaybediyor. Kadınların sesini kısamayacaksınız. Bu dönemde AKP iktidarının kadın düşmanı söylemlerini meşrulaştırmaya yönelik politikalar üreten bu kurumları ve politikaları kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle