21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 6 TEMMUZ 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: SERHAN EREN HABER Barolar nerede? Metin Feyzioğlu nerede? 1980 yılında mayıs ayında Türk Tabipleri Birliği ile Türkiye Barolar Birliği ortak bir kurultay düzenledi. Kurultayın teması, “Türk Ceza Kanunu’nun 141. ve 142. maddeleri ile insanın ruh sağlığı” konusunun irdelenmesiydi. Açılış konuşmalarını TBB Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem ve TTB Başkanı Dr. Erdal Atabek yapmışlardı. Bu ortak çalışma, meslek kuruluşlarının görevi olan “toplumu aydınlatma kendi alanlarında sosyal sorumluluk alma” yükümlülüğünün bir gereğiydi. 12 Eylül 1980 faşist darbesi ise meslek kuruluşlarını toplumdan koparıp dar bir alana sıkıştırmak amacındaydı. Tarihsel bir ironi olarak da Türk Tabipleri Birliği Başkanı Dr. Erdal Atabek, Barış Derneği davasında 141. ve 142. maddelerden suçlanarak hapse atılacaktı. Sonra da meslek kuruluşları yasaları değiştirilecek, “etkisiz kılma” amacıyla iktidarı rahatsız etmeyecek yapılar oluşturulacaktı. Ama başarılı olamadılar. Meslek kuruluşları “demokratik haklar mücadelesinden” vazgeçmediler. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, başkanları Teoman Öztürk ile, Türk Tabipleri Birliği başkanları Dr. Erdal Atabek, sonra da Prof. Dr. Nusret Fişek ile, Türkiye Barolar Birliği başkanları Prof. Dr. Faruk Erem ile alanlarından yola çıkarak toplumun hak mücadelesini sürdürdüler. Siyasal iktidarlar hiçbir döneminde bu meslek kuruluşlarını kendi yandaş örgütleri yapamadı. Şimdi AKP iktidarının, sona yaklaştığı korkusu ve hırsı ile baroları bölmek istemesinin asıl nedeni budur. Çoklu baro sistemi ile kendi yandaş barolarını kurmak, onu destekleyerek “toplumsal eleştirilerden kurtulmak” amacı gütmektedirler. Barolar ise “tarihsel direniş” göstererek “insan ve toplum için adalet mücadelesinden” vazgeçmemektedirler. AKP iktidarı bu “Böl ve Yandaş Yarat” sistemini barolardan sonra diğer meslek kuruluşlarına da uygulama niyetinde olabilir. Meslek kuruluşları neden önemli? Meslek kuruluşları, alanlarında eğitimli insanların birleştiği özerk kurumlardır. Dikkat edilirse, bu kuruluşların hepsi de “halkla, toplumla yüz yüze ilişki kuran” meslek insanlarının toplandığı yerdir. Mühendis ve mimarlar, yerleşkeler, yapılaşmalar, alan kullanımı gibi yaşamsal konuların uzmanlarıdır. Hekimler, insan sağlığı gibi yaşamı etki leyen çok önemli bir konuda halkın içinde hizmet vermektedirler. Avukatlar, insanların her türlü anlaşmazlığında onları koruyan, yasal haklarını savunan bir hizmet içindedirler. Türk Eczacıları Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği gibi kuruluşlar da kendi alanlarında halkla yakın teması olan mesleklerin birliğidir. İktidarlar, işte bu nedenle, toplumu etkileyen meslek kuruluşlarının eleştirilerinden rahatsız olmaktadır. Meslek kuruluşlarının “kendi alanlarında yaptıkları sosyal politika çalışmalarından” rahatsız olmakta, bu kuruluşları “politika yapmakla” suçlamaktadırlar. İstedikleri; bu kuruluşların sadece kendi üyelerinin hakları ile uğraşmaları, toplumsal politikaları iktidara bırakmalarıdır. Oysa, bir toplumun “çağdaş uygar yönetimi” bu eleştirileri özellikle ister, bunlardan yararlanır, alanlarında daha doğru, daha etkin politikalar üretir. Bir toplumda “meslek kuruluşlarının”, “işçi sendikalarının”, çeşitli derneklerin siyasal iktidarla ilişkileri, o toplumun uygarlık düzeyini, demokratik işleyişini gösteren ölçektir. Metin Feyzioğlu nerede? İşte bu karşıtlıkta, barolar ile siyasal iktidar çatışmasında Türkiye Barolar Birliği başkanı olarak Metin Feyzioğlu, ne yazık ki iktidarın tutumu yanında yer almış görünüyor. Söylemleri, “avukatların haklarının sağlanması, mesleğe yeni avantajlar kazandırılması” ile sınırlı görünüyor. Baroların direnişini açıkça kınamasa da benimsemiyor, meslek cüppeleri ile kol kola Anıtkabir’e yürümek için direnen 80 baro başkanının yanına günlük giysileri ile gelerek istiskal edilmeyi göze alıyor. Bu direniş yerine “görüşmeleri önererek” sonuç alınamayacağı belli bir “müzakere süreci” öneriyor. Seçildiği koltuğa bir politikacı gibi yapışan M. Feyzioğlu bir zamanların umut bağlanan liderliğinden neden vazgeçti? Neden bir zamanlar sert eleştiriler yapan muhalif kimliğinden vazgeçerek “Saray devşirmeliği”ne razı oldu? Bu trajik dönüşümün nedenlerini bilmiyoruz. Ama bildiğimiz şudur; Hiçbir siyasal iktidar bu ülkenin meslek kuruluşlarını kendi yedek gücü yapamamıştır. AKP iktidarı da bunu başaramayacaktır. Meslek kuruluşları bu uygarlık ve demokrasi mücadelesini kazanacak, bu toplumun yüz akı olmayı sürdüreceklerdir... Polis, avukat Soruşturmalarda takipsizlik vaadiyle FETÖ MİT üçgeni şüphelilerinden para topladılar İstanbul Adliyesi’ni sarsan “FETÖ borsası” soruşturmasında varlıklı FETÖ şüphelilerine ulaşarak soruşturmalarda takipsizlik kararı verileceği, pasaportlardan tahdidin kaldırılacağı vaadiyle yüklü mik tarlarda para toplayan “suç örgütü” hakkındaki soruşturma tamamlan dı. İddianamede FETÖ şüphelilerini bulup onlara ulaşmaya çalışan Ahmet K. isim li şahsın örgütün lide ri olduğu belirtilirken, SEYHAN AVŞAR 2 polis,1 MİT personeli, 1 Maliye Bakanlığı gelir uzmanı ve 2 avuka tın FETÖ borsasındaki rolleri detaylı olarak anlatıldı. İddianemede 91 ki şi ise mağdur sıfatıyla yer aldı. Ay nı soruşturma çerçevesinde savcılar İsmet Bozkurt ve Lütfü Karabacak meslekten ihraç edilmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen “FETÖ borsası” soruşturması tamamlandı. İddianameye göre; Ahmet K. isimli şahıs haklarında FETÖ soruşturması olan varlıklı kişilere ait bilgileri o dö nem MİT’te görev yapan ve soruştur ma sürecinde emekliye ayrılan Yıl maz Sabri B. ve polisler Osman Ö. ve Savaş Y. aracılığıyla öğrendi. Bu kişi lerin mal varlığına ilişkin bilgiyi ise gelir uzmanı Gökhan K.’den edindi. Bu isimler kendi sorgulama sistem lerinde yasadışı olarak elde ettikleri bilgileri Ahmet K.’ye iletti. Ahmet K. bu sorgulamalar karşılığında bu şa hıslara belirli miktarlarda ödemeler yaptı. Hakkında FETÖ soruşturma sı olan, pasaportlarına tahdit konulan ve FETÖ nedeniye mal varlıklarında el konma kararı bulunan kişilerin bil gilerini evli olan avukatlar Abdülka dir B. ve Dilek B. B.’ye veren Ahmet K. avukatların bu şahıslarla görüşe ‘FETÖ borsası’ soruşturmasında iddianame tamamlandı. İddianameye göre, pasaport tahdidini, mal varlığına el koyma kararlarını kaldıracakları vaadiyle FETÖ şüphelilerinden para toplayan suç çetesinde avukatlar, polisler, bakanlık bürokratı ve MİT mensubu da yer alıyor. İDDİANAMEDE 91 MAĞDUR, 8 SANIK Hazırlanan iddianamede 91 kişi mağdur sıfatıyla yer alırken 8 isim ise sanık sıfatıyla yer aldı. Savcılarla bağlantılı olduğu belirtilen ve hakkında yakalama kararı bulunan Fırat T.’nin ise dosyası ayrıldı. İddianamede sanıklara; “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma”, “Rüşvet almak ve vermek”, “Kamu görevlileriyle ilişki li olduğu bahsiyle bir işin görüleceği vaadiye dolandırıcılık”, “Kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek”, “Gizliliğin ihlali” suçlamaları yöneltilerek bu suçlardan cezalandırılmaları istendi. İddianamede Fırat T.’yi sakladığı öne sürülen Şerif Dokumacı isimli kişinin ise “örgüte yardım” suçundan cezalandırılması talep edildi. rek, “sorunlarının yapacakları ödemeyle çözülebileceğini” anlatmalarını istedi. Avukatlar ise bu çerçevede çok sayıda kişi ile görüşme yaptılar. Avukatların ulaştığı hakkında FETÖ soruşturması olan Osman S.’nin şikâyetçi olmasıyla ise soruşturma başlatıldı. Soruşturma sürecinde ise savcılar İsmet Bozkurt ile savcı Lütfi Karabacak’ın sorumluluklarında olmayan soruşturmalar hakkında sorgulamalar yaptıkları belirlendi. Savcıya 50 bin lira İddianamede suç konusu eylemler tek tek anlatıldı. Olaylardan birinde ise Ahmet K.’nin pasaportlarında tahdit bulunan B.S. ve A.S. isimli kardeşlerle görüşmeler yaptığı belirtildi. Bir süre sonra ise kardeşlerin pasaportlarında tahdidin kaldırılması için savcı İsmet Bozkurt tarafından nüfus il müdürlüğüne yazı yazıldığı kaydedildi. Aynı gün ise Ahmet K.’nin, MİT personelini arayarak bu konuyla ilgilenmesini istediği ve Bozkurt’un il müdürlüğüne yazdığı yazının görüntüsünü bu şahsa attığı belirtildi. Bozkurt’un bu işlem için 50 bin TL aldığı da iddianamede yer aldı. ‘Yargıtay’da hallederiz’ Soruşturma aşamasında avukat çift etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini belirterek itirafçı oldu. Dilek B. B. ifadesinde, “Ahmet K. (vio) lakaplı bir polisle görüşüyordu. Bu kim diye sorduğumuzda, ‘siber suçlarda bir polis bunu ben emekli edeceğim. 130 bin para bulmam lazım. Yoksa başkaları vio’yu elimden alır’ diye anlatıyordu. Sürekli Lütfi isminde bir savcıdan bahsediyordu. Telefon konuşmasında ‘Lütfi’den ekranı alırım’ diyordu. Kimi dosyalar istinafa gidince, ‘orada zayıfız. Yargıtay’a giderse her türlü hallederiz’ diyordu. Savcılar ile Fırat T. aracılığıyla görüşüyordu. Ben Ahmet K.’nin yönlendirdiği şahıslarla para için görüşmedim. Suçsuzum” dedi. l İSTANBUL ‘ÇOKLU BARO SISTEMINI’ ÖNGÖREN YASA TEKLIFININ KOMISYON GÖRÜŞMELERINDE CHP’Lİ VEKİLLERDEN UYARI: Devleti öldürüyorsunuz Baroların ve muhalefetin karşı çıktığı ve “çoklu baro sistemini” öngören yasa teklifinin TBMM Adalet Komisyonu’ndaki görüşmeleri, tartışmalarla geçiyor. AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan, yasa teklifinin Genel Kurul’daki görüşmelerine perşembe günü başlamayı beklediklerini söyledi. Görüşmeler sırasında, kendisi de avukat olan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’dan iktidara sert tepki geldi. Bakan, Meclis’e alınmayan baro başkanlarına ilişkin “günlerdir yaşanan görüntülerin içler acısı olduğunu” kaydederek “Çok mu zordu baro başkanını buraya almak, dinlemek çok mu zordu” tepkisini gösterdi. Bakan, “Bütün kurumlar Türkiye’de hızla yozlaşıyordu, birinciliği yargıya verdiler. Pratikte cemaatlerin arka bahçesi haline getirdiğiniz yargıyı şimdi teoride de siyasallaştırıyorsunuz. Fatih Sultan Mehmet diyor ki ‘Aklı öldürürsen ahlak da ölür, akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür, kadıyı satın aldığın gün adalet ölür, adaleti öldürdüğün gün de devlet ölür.’ Siz aklı öldürdünüz, ahlakı öldürdünüz, yargıyı siyasallaştırdığınız gün adaleti öldürdünüz, şimdi de devleti öldürüyorsunuz” diye konuştu. ‘Yargı erki için yüz karası’ İYİ Parti İçel Milletvekili Behiç Çelik ise “Adalet tecelli etmeyecek, ciddi sıkıntılar meydana gelecek. Baro başkanlarının görüşlerine yer verilmeden sadece yandaş birtakım odaklarla görüşülüp böyle bir kanun teklifinin hazırlanmış olmasının hukuk devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı erki için yüz karası olduğunu ifade etmek istiyorum” tepkisini gösterdi. HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir, çoklu baro sisteminin yürürlüğe girmesiyle baroların menkul ve gayrimenkullerinin ne olacağını sorarak “CMK ve adli yardım dosyaları veya hizmetleri hangi baro üzerinden nasıl şekillendirilecek?” diye sordu. AKP Grup Başkanvekili Turan “Birden fazla baro olursa da şu andaki mevcut baronun tüm mülkiyeti devam edecek. Yeni baro sıfırdan çalışmaya başlayacak. Yapabiliyorsa gayrimenkul alacak” dedi. l ANKARA MECLİS ÖNÜNDEKİ EYLEMDE 6. GÜN Komisyona düğme ve cüppe gönderildi AKP ve MHP’nin “çoklu baro” teklifinin görüşmeleri sürerken, baro başkanlarının Meclis önünde başlattıkları eylem 6. gününe girdi. AKP ve MHP’nin “çoklu baro” teklifine karşı eylem yapan baro başkanları, görüşmelerin sürdüğü TBMM Adalet Komisyonu’na avukat cüppesi ve düğme gönderdi. Paketin üzerinde “Hukuka, ahlâka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine andiçerim” şeklindeki ‘Avukatlık Yemini’ yazıldı. Konuya ilişkin açıklama yapan Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan, “Cüppeye düğme dikmeye çok arzulu iseler buyursunlar. Biz düğmesiz, iliksiz ve cepsiz cüppelerimizle bu mesleği icra etmeye devam edeceğiz” dedi. Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan da “Komisyon üyesi avukatlar, tarihi bir karar veriyorsunuz. Size gönderdiğimiz cüppe, düğme, iplik ve iğne ile cüppenize ilik dikin ya da vesayeti reddedin” ifadesini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘AYRIŞMA DEĞİL, ADALET İSTİYORUZ’ CHP milletvekilleri, görüşmeler sırasında, baro başkanlarının komisyona gönderdiği avukat cüppesi, iğne, iplik ve düğme bulunan paketi AKP milletvekillerine verdi. Görüşmeler sırasında CHP milletvekilleri ayrıca bir süre avukat cüppesi giyerek, düzenlemeye tepkilerini dile getirdi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da avukat cüppesini giyerek, “Gelin, görüşmeler sonuçlanırken hep beraber bu cüppenin, düğmeli bir cüppe olmasının önüne geçelim. Adalet eskisinden daha güçlü bir şekilde tecelli etsin. Bu cüppeyi arkadaşlarımız sizlere verecek. Siz saygı duyacak, elinizde tutacaksınız. Bu cüppe için adalet istiyoruz, ayrışma istemiyoruz” dedi. CHP’Lİ ÖZGÜR ÖZEL: Anayasaya aykırı CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, barolara ilişkin yasa teklifini, “paçasından anayasaya aykırılık akan düzenleme” olarak nitelendirerek, “Bugün avukatı gözden çıkarırsanız yarın hakkınızı arayacak kimseyi bulamazsınız” dedi. Özel, AKP Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın, 30 barodan görüş alındığı yönündeki açıklamasını ise baroların yalanladığını aktardı. Türk Tabipleri Birliği Covid19 İzleme Grubu Üyesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Kayıhan Pala hakkında “halkı korkuya sevk ettiği gerekçesiyle” soruşturma açıldığını anımsatan Özel, “Pala, herhalde bir bilim insanının bilgisi ve birikimiyle toplumu bilgilendirdiği, yönlendirdiği için hakkında valilikçe suç duyurusunda bulunulan ve üniversite tarafından soruşturma açılan ilk kişidir” ifadelerini kullandı. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle