21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DİZİ TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN 13 4 TEMMUZ 2020 CUMARTESI BİR KATLİAM DAVETİYESİ SİVAS KATLİAMI’NIN 27. YILI ALİ EKBER ATAŞ 3 “Önce bir Fatiha okuyup bunların ruhuna, bir el Fatiha. Yarab, Allah razı olsun...” Bu sözlerin arkasında yatan gerçek, 33 aydın ve sanatçıyla birlikte iki otel çalışanı ve iki eylemcinin de aralarında bulunduğu, 37 insanın yakılacak olmalarıdır. 2 Temmuz 1993... Saat 14.55... Olay yerine gelen, Refah Partisi Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, şeriatçı yığının “Mücahit Başkan, mücahit Temel sloganlarıyla...” karşılanması, o gün olacakların da ipuçlarından biriydi. Konuşmasındaki ilk sözleri ise katliamın önceden planlı olduğuna işaret ediyordu. Gelin konuşmasından okuyalım: “Önce bir Fatiha okuyup bunların ruhuna, bir el Fatiha. Yarab, Allah razı olsun...” Bu sözlerin arkasında yatan gerçek, 33 aydın ve sanatçıyla birlikte iki otel çalışanı ve iki eylemcinin de aralarında bulunduğu, 37 insanın yakılacak olmalarıdır. Bu bir katliam davetiyesiydi o gün. Hiçbir şey bu gerçeği değiştiremeyecek. Belediye Başkanı, daha neler demiş, okuyalım: “...Biz burada bu tepkiyi dile getirdik. Ancak bunun uzaması başka yanlışlıklara sebep olur. Bu heykelin buradan kalkması konusunda bizzat ben, ricada bulunacağım. Şimdi sizden abiniz olarak rica ediyorum. Belediye başkanınız olarak rica ediyorum. Bana karşı en ufak bir sevgi duyan kardeşimizden rica ediyorum. Lütfen sükunetle burdan itibaren dağılalım. Cenabı hak hepinizden razı olsun.” (Genco Erkal’ın, “SİVAS 93” oyunundan) Katliam kadar incitici Belediye Başkanı’nın, kitlesine yönelik ettiği lafları düşündüğümüzde, “Ben teşekkür beklerken adeta suçlandım” sözleri, en az katliam kadar acı verici ve inciticiydi. “Önce bir Fatiha okuyalım bunların ruhuna”, ardından, “Cenabı hak hepinizden razı olsun!..” diyen sanki bendim!.. Niye? Biraz sonra gaz döküp, oteli tutuşturup insanları yakmaları için miydi bu “hak razılığı”? Bu sözlerin, bırakın inandırıcılığını, düpedüz, “gazanız mübarek olsun” demekten başka bir anlamı yok, yok, yok... Günler öncesinden yapılan hazırlıklardan habersiz olduğunu düşünmek çocuksu bir saflık, bizce. Dahası, insanın aklıyla alay etmek... Özellikle, alana gelirken, katliamcı yığının attığı sloganlar, konuşmanın başında ettiği sözler, hem kişisel olarak inandığı dünya görüşünün bilinçaltı patlaması hem de belediye başkanı olarak, dolaylı da olsa destekleyip katıldığı sözleridir. Ve bu, oradaki kültür yaratan devrimci aydın, sanatçı, düşünür, şairlere, gençlere, Pir Sultan şenliğine katılanlara, “Aba altından sopa göstermektir”; ya da... ‘Cesedimi çiğnemeden asla’ Eğer, o gün, söylediklerinde içten olsaydı, otelin önüne gider, “kardeşlerim” dediği o katil yığını kalabalığın karşısına yiğitçe dikilir, şöyle haykırırdı: “Benim cesedimi çiğnemeden asla!..” Belki de bu çıkışı yapabilseydi Karamollaoğlu, onun siyasal kişiliği, devlet adamlığına ilişkin tarihe düşeceğimiz notlarımızda övgüyle anan sözlerimiz olurdu. Bu düşündüğümüz olsaydı, onlarca insan yakılarak katledilmeyecekti belki de. Öyle olmadığı için Karamollaoğlu, 37 insanı katledenleri “kendisine sevgi duyan kardeşleri” olarak görüyordu. Nasıl bir hoşgörüdür, hangi aklın, inancın kabulüdür bu, kestiremiyor insan... Haberdar olmaması olanaksız Yukarıda, devlet, hükümet ve muhalefet liderleri ile yerel yöneticinin yaptığı açıklamalar, evlere şenlik. İçlerinde biri var ki, hani onu tanımasak, Milli Görüşçülüğünü bilmesek, “Bunları söyleyen Erbakan, Milli Görüş gömleğini çıkarıp, 68 Parkası’nı giyerek saf değiştirmiş!” diyecektik, neredeyse (!) Bunları okuyunca, şaşırmadan edemiyor insan. Oysa bu sözler, dolaylı ya da doğrudan, azına ya da çoğuna bakılmaksızın, Sivas katliamındaki sorumluluklarından kurtarmıyor onları. Nasıl oluyorsa artık, belediye başkanının gelişmelerden haberi yok. Dahası, olaylardan bir iki gün önce, “belediyeye ait bir dinlenme tesisine dışarıdan otobüsler dolusu, kim oldukları belli olmayan insanlar getirilip yerleştiriliyor.” İşin daha da şüpheye yer bırakmayan bir yönü de olay günü kendisini alanda “mücahit Temel” sloganlarıyla karşılayanların içinde bunlar da var. Bütün bunlardan, sayın Karamollaoğlu’nun haberdar olmaması olanaksız. Basiretsiz tutum ve duruş Bizi asıl inciten, iktidar ortağı, sol ve sosyal demokrat bir parti olan SHP’nin ve muhalefetteki CHP’li yetkililerin, olayların başından sonuna, sergiledikleri “basiretsiz” tutum ve duruşlarıdır. Devlet, tüm kurumları, iktidarı ve tüm muhalefetiyle bütün siyasiler, Sivas katliamından sorumludurlar bu anlamda. Bu gerçeği hiçbir şey değiştiremez. Hele, bilim insanı kimliğiyle bilip tanıdığımız SHP’nin başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Er Komisyonun dikkate almadığı 4 olgu Sivas kıyınında, Muzaffer İlhan Erdost’un uzun araştırmaları sonucunda bir kuyumcu titizliğiyle ortaya koyduğu çalışmalarından şunu da öğreniyoruz: TBMM’nin araştırma komisyonunun dikkate almadığı dört önemli olguyu: 1. “Müslüman Kamuoyuna” başlığını ve “Müslümanlar” imzasını taşıyordu ve 30 Haziran Çarşamba günü Sivas’ta el altından dağıtılan” bildiriler. 2. “1 Temmuz Perşembe günü dağıtılmıştı, “İslam’a Yapılan Saldırılara İzin Vermeyelim” başlığını ve “Türkiyeli Müslümanlar”ı imzasını taşıyan bildiri. 3. Dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgi’nin “Meclis Araştırma Komisyonu Tutanağı”ndaki (Ek: 1, s. 42. A.g.k, s. 227) şu sözlerine dikkat: “MazlumDer ve öğrenci yurtlarındaki öğrencilerin, dağıtıldıktan sonra, okullar tatil edildikten sonra tekrar geldikleri, dolduruldukları biçimindeki Sayın Kul’un görüşlerini teyit eden bilgiye sahip değilim” dedikten sonra asıl bomba etkisi yaratan şu sözleri Meclis Araştırma Komisyonu’nca pas geçiliyordu: “Ancak, kaplıcada, Sıcak Çermik dediğimiz YıldızeliSivas arasındaki kaplıcada, Belediyenin yönetiminde ve işletmesinde olan kaplıcada, İstanbul’dan birkaç otobüsle bir grubun geldiği, bunların orada gizlendiği ve olayları onların başlattığı biçimde duyumlar geldi, olaylardan sonra. Bu konuda da istihbarat birimleri, MİT de dahil, görev verdim kendilerine. Ben ayrıldığım saate kadar bu bilgileri teyit eden bilgiler bana ulaşmadı. (Meclis Araştırma Komisyonu Tutanağı, Ek: 1, s. 42. A.g.k, s.227) 101 imzalı bildiri görülmüyor “Yukarıdaki, 30 Haziran ve 1 Temmuz’da el altından dağıtılan bildirilerin, 2 Temmuz olaylarının önceden programlanmış organize bir saldırı olduğunun kanıtı olması gerekirken, araştırma konusu dahi olmuyor. Olaylardan bir ay önce ‘Bizim Sivas’ta ilan olarak yayınlanan bildiriyle, daha sonra el altından dağıtılan iki bildiri arasında ‘kan akrabalığı’ olduğu da açık. 30 Nisan 1993’te Bizim Sivas’ta yayınlanan 101 imzalı bildiri, olayları araştırmakla görevleri makamlar tarafından ‘görülmüyor’ bile. Şu da anımsatılmalı: 1993’ün ilk aylarında Aydınlık’ın Şeytan Ayetleri yayını nedeniyle, İstanbul’da Kaynak Yayınları’nın basılması sırasında dağıtılan bildirilerin de bu üç bildirinin, denilebi lirse, ilki ve anası olduğu düşünülmesi gerekir. 2 Temmuz’un, 12 Mart 1995 Gazi Olayları gi bi organize bir olay olduğu da göz ardı edilmemeli. Özellikle de, Vali Karabilgin, Araştırma Komisyonuna anlatımında, ‘Sıcak Çermik dediğimiz YıldızeliSivas arasındaki kaplıcada, belediyenin yönetiminde ve işletmesinde olan kaplıcada, İstanbul’dan birkaç otobüsle bir grubun geldiği, bunların orada gizlendiği ve olayları bunların başlattığı biçiminde duyumlar geldi diyor, bu konuda araştırma yapılması için istihbarat birimlerine görev verdiğini, sonucun ne olduğunu bilmediğini söylüyor. (Tutanak, Ek: 1, s. 42. A. g. k, s.227232)” Birinci derece tanıklar 4. Asıl can yakan, vicdanları susturan bir sorumsuzluk da bir yanda bir grup yurtsever aydın, sanatçı ve yazarı bir otele kapatıp gaz dökülerek yakılmasını seyreden devlet. Öte yanda, katliamı gerçekleştiren katillerin bulunması için, devlet adına Meclis’çe olayı araştırmak üzere, olayın birinci derece tanıklarınca verilen bilgi, belge ve ifadeleri dikkate almayan bir komisyon. İnsanın tüylerini ürperten bu sorumsuzluk, bununla da sınırlı kalmıyor. yım yetkim yoktu” diyerek, günümüze güncellemesi yazgısal bir döngü müdür yoksa dersiniz? Şurası bir gerçek ki, Erdal İnönü ile CHP milletvekili Ziya Salih, bu ifadelerle, acımızı derinleştiren itiraflar olarak tarihe not düşüyorlardı. Kanlı mı olacak? Erbakan’ın, aşağıdaki sözlerini okuyunca, siyasi bir kimlik olarak şunu yapı yordu, bizce: Birincisi, dışa dönük bu sözleri onun, “dev let adamı” görünme çaba sı. Ki söyledikleri bir gerçek ti ama asla “hakikat”i açıkla maya yetmiyordu. İkincisi, bilinçaltında ya tanlar, aşağıdaki sözleriyle su yüzüne çıkıyordu. Bir or taoyunu oynuyorlardı o gün, Erbakan ve Karamollaoğlu. Bu gösterileri, ciddiyetten uzak, faydacı (paragmatist) politik bir tavır. Bizce bir an lamı yok. İngiliz işbirlikçisi Şeyh Sa it (Saidi Nursi) Ayaklanması ile başlayıp, BayarMenderes iktidarında NATO’ya girme siyle resmileşen, Sivas Kah dal İnönü ile CHP milletvekili Ziya Salih’in açıkla ramanmaraşÇorum kıyınla maları ibretlik! rı (katliam) ile güncellenmiştir. Ne bu yürüdükleri Şu tarihsel denkleşmeyi nasıl yorumlamalı bil yol amaçlarını gizlemeye yetiyor, ne de 68’li ağız miyorum. Altan Öymen, 27 Eylül 1990’da, 27 Ma la konuşması. Erbakan’ın şu sözleri kulaklarımız yıs idamlarıyla ilgili Aydın Menderes ile bir söy da çınlıyor hâlâ: leşi yapıyor. Söyleşide, Aydın Menderes ve anne “Refah Partisi iktidara gelecek, adil düzen ku si İsmet İnönü’ye gittiklerini anlatıyor. İdamla rulacak. Sorun ne? Geçiş dönemi sert mi ola rın durdurulması için girişimde bulunmasını is cak yumuşak mı olacak? Tatlı mı olacak kanlı tiyorlar. İnönü, idamlar konusunda mı olacak?” ki girişimlerinden bir sonuç ala Dahası var! Atatürk’ün, “Efendiler ve maz. Ve konuklarına “Bun ey millet, iyi biliniz ki Türkiye Cum lar artık hiçbir şeyi dinlemiyor. Bunlar azıttılar. SİVAS’TA ABD’Lİ huriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi Gücüm yetmiyor artık.” (Halk TV; Gür ÜÇ ANTROPOLOG olamaz” sözüne inat, Erbakan, ramazan nedeniyle 11 kan Hacır’ın, Erol Mütercimler’in evindeki program. Sayın Mütercimler’in okullarından tuttuğum notlardan. 31.05.2020) Bu tarihi görüşmeden tamı tamına, 33 yıl, Ocak 1997’de, 51 tarikat Olaydan iki gün önce Sivas’a, ABD’li üç antropolog ve cemaat lideri ile yurt geliyor. Bunu da Erdost’un aynı kitabının 232’inci say kaçkını, divane şeyh fasında yer alan, 38 Temmuz 2006 tarihleri arasında Cumhuriyet’te yayımlanan dizi yazısındaki şu satırlarından okumayı sürdürelim: “Oysa araştırılması gereken birçok neden var. Örneğin Ma yısTemmuz 1980 Çorum olaylarından önce bölgede çalışma yapmış CIA Kıbrıs İstasyonuna bağlı Peck’in Çorum Fethullah Gülen’i de (çağrıldığı halde iftara katılmıyor) Başbakanlık Konutu’nda verdiği iftara çağırıyordu. olaylarını planlamış olması gibi, olaylardan bir ya da iki gün önce Sivas’ta üç Amerikalı antropoloğun gelmiş olmasını da araştırmak gerekir. Duyumlar çok. Ben Asla unutmayın Sarıklı, cüppeli tari ikisine değineyim. Sivas’ta normal uçak seferi ol kat liderlerinin teker te 1 ay, 17 gün son madığı bir gün Sivas’a geliyor bu antropologlar ker, son derece lüks araç ra, iktidar ortağı ve ve üniversite misafirhanesinde kalıyorlar. ları ve korumaları eşliğin Başbakan Yardımcı Duyuma göre, misafirhane kayıtlarına de Başbakanlık Konutu’na sı olarak, yapılan eleşti girmiyor. Soru çok, ama soru girişleri, adeta, laik Türkiye rilere Erdal İnönü de, Mil olarak kalıyor.” Cumhuriyeti’ne karşı bir gövde li Şef’in sözlerini, “Ne yapa gösterisiydi. Aynı Erbakan, RP Gru bu adına Meclis’te yaptığı konuşmalarında, tutanaklardan aktaracağım şu sözleriyle, hedeflerini apaçık ortaya koyuyor. Sivas kıyınını (katliam) gerçekleştiren dinci katillerin de “Nasıl ve ne şekilde korunduklarının” ipuçlarıydı bu sözler. Kendileri ve katliamı gerçekleştiren şeriatçıların dışında herkesi suçlayan şu satırları şaşırtmıyor bizi: “...halkın galeyanı, bir yandan bu suçun işlenmesi yani dini tahkir ve tezyif suçunun işlenmesi ve böylece büyük bir tahrike karşı galeyan olduğu gibi, yöneticilerin davranışı da protesto mahiyetinde bir davranış olmuştur... Ancak Sivas’tan gelen haberlerin açıkça gösterdiği gibi, olaylar, aslında, belli bir maksatla Sivas’a gitmiş olan bir ekibin, orada, halkın, milletin inancına karşı nezaketsiz sözler sarf etmesi, halkı tahrik etmesi yüzünden meydana gelmiştir. (TBMM Tutanak Dergisi, 3.7.1993, s. 435. M. İ. Erdost, “Hiç Ölmedim Ben”, kitabından) Altı çizili bu sözleri asla unutmayın... Katilleri koruyup kollamak! Şu satırlar Erdost’un aynı kitabının 215. sayfasından: “3 Temmuz’da, Tansu Çiller’in hükümet programı eleştirilirken, ilk sözü alan Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan (her ne kadar, daha sonra “Bunları yapanlar gene bulunmaz, Çünkü arkasında CIA çıkar” diyecekse de) 2 Temmuz Sivas kıyınında “asıl saik’in ortada” olduğunu, “dini tezyif ve tahrik” yapıldığını, “büyük bir tahrik yapıldığını” söyleyerek sözü valiye getirecektir: “Bu olayda, ilin valisinin zaten ne maksatla gelindiği daha önceden belli”ydi. (TBMM a. g. d.) Erbakan da, yerel gazete yöneticileri de, valinin “SHP’nin valisi” olduğunu, Sivas’a tayin edilmiş olmasını bir yere “çomak sokulmuş” olmak anlamında değerlendiriyorlardı. Bu yer, yani çomak sokulan arı kovanı, kuşku yok ki Sivas’tır. Sirer Doğan (Hürdoğan Genel Yayın Yönetmeni), bunu berraklaştırıyor. Sivas Belediye Başkanı’nın Refah Partili olduğunu belirterek ekliyor: ‘1989 seçimlerinde Türkiye’de 5 ilde Refah Partisi il belediyesini almıştır. Bunlardan Şanlıurfa ve Van belediye başkanlarımız milletvekili olduktan sonra üç il kalmıştır: Kahramanmaraş, Konya, ve Sivas. Refah Partisi Sivas’ı faaliyetlerinde kale olarak seçmiştir. (Tutanak, Ek: 6/1, s.2. A.g. kitaptan, s. 215) Sirer Doğan’a o zaman da soruldu, şimdi de soralım: Kaleniz olan Sivas’ta, 33 aydın, sanatçı, yazar ve şairi, bir otele kapatıp yakarak katletmeleri de faaliyetleriniz arasında mıydı? Katilleri koruyup kollamak, saklamak, desteklemek de var mıydı peki? Yok birbirimizden farkımız! Siyasilerin yaptığı bu açıklamalar, bir dönem televizyonlarda dönen eskimiş bir bankanın reklamını çağrıştırıyor: “Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız...” YARIN: BİR BAHANE GEREKLİYDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle