17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 2 TEMMUZ 2020 PERŞEMBE [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN OLAYLAR VE GÖRÜŞLER İNSANLIĞIN YAKILDIĞI GÜN OKAN TOYGAR Otuz beş canın yakıldığı o utanç gününün üzerinden tam yirmi yedi yıl Olaylar, şenliğin ikinci günü cuma namazından çıkan yaklaşık bin kişinin “Sivas Aziz’e mezar olacak”, geçti. Acısı hâlâ dinmedi. Katliamı görmezden gelen gericilerin inadına Sivas’ın ateşini hiç söndürmeyeceğiz. Öfkemizi, hesap sorma istencimizi hep canlı tutacak, bir insanlık suçu olan bu kıyımda yaşamını yitiren “Vali istifa” sloganlarıyla önce hü aydınlarımızı, çocuklarımızı ve gençlerimizi asla unutmayacağız. kümet konağına, ardından da kültür merkezine doğru yürüyüşe geçmesiyle başladı. Kimilerinin elinde bir gün önceden hazırlanmış olan ve halkı açıkça cihada çağıran “Müslüman Kamuoyuna” başlıklı bir bildiri vardı. Sayısı ve coşkusu gittikçe artan bu grup, henüz açılışı dahi yapılmamış olan Ozanlar Anıtı’nı ve kültür merkezi önünde bulunanları taşlarken, polis telsizlerinden Emniyet müdürünün “Müdahale etmeyin” talimatı duyuluyordu. Herhangi bir engelle karşılaşmadığı için gittikçe cesaretlenen kalabalığın bir sonraki adresi, Aziz Nesin’in de kaldığı Madımak Oteli idi. Kısa sürede sayısı binleri bulan göstericiler şimdi sloganlar atarak oteli taşlıyorlardı. Çıldırtan çaresizlik İçeride tiyatro topluluğunun en genç üyesi, on dört yaşını yeni bitirmiş olan Menekşe Kaya’nın, kırılan cam seslerinden korkmuş olan on iki yaşındaki kardeşi Koray’a sarıldığı anlarda, canilerin oteli kuşattığını duyan baba İsmail Kaya otele doğru koşmaktaydı. Koşarken sadece çocukları Menekşe ve Koray’ı değil, Ankara Pir Sultan Abdal Derneği’nden öğrencileri olan Huriye’yi, Yasemin’i, Asumanı da düşünüyordu. Kim bilir ne kadar korkmuşlardı. Kafasının içinde bir yığın soru ile tam otele giden yola sapmıştı ki bir an olan Ali Balkız ve birkaç saat sonra katledilecek olan Sait Metin o can pazarında bir şişe soda üzerine bunları konuşurken dışarıda Müslümanlık adına oteli taşlayıp çocukları ve gençleri yakmak isteyen şuursuz kalabalık, “Cumhuriyet yıkılacak, şeriat gelecek” diye bağırıyordu. ‘Burada öleceğiz’ Taş yağmuru artarak devam ediyor ancak beklenen yardım bir türlü gelmiyordu. Yavaş yavaş herkesin üzerine ölüm korkusunun sinmeye başladığı o anlarda Asaf Koçak, mızıkası ile Bregoviç’in “Çingeneler Zamanı” isimli film müziğinden bir bölüm çalıyor, Asım Bezirci elinde tahta elbise askısı, yüzünde sıcak gülümsemesi ile espriler yapıyordu. rine götürdü Aziz Nesin’i. Pencereden dışarı baktığı zaman neşe içerisinde slogan atan binlerce insanı görünce şaşkına döndü. Otelde insanlar yanarken dışarıdakiler bayram yapıyordu. Yaşananların, insanlıkla, inançla, Müslümanlıkla bağdaşır hiçbir yanı yoktu. Bağırarak aşağıdan yardım istedi. Onun komiser olduğunu sanarak hemen itfaiyenin merdivenini uzattılar. Önde Aziz Nesin, arkada Lütfi Kaleli merdivenden aşağı inmeye başladılar. Bir itfaiye memuru da yardım etmek için onlara doğru yönelmişti ki belediye meclis üyesi Cafer Erçakmak, Aziz Nesin’i kastederek “Esas öldürülecek hayvan o, kurtarma onu” diye bağırdı. Bunun üzerine itfaiye memuru, yetmiş sekiz yaşındaki Aziz Nesin’i elinden tuttuğu gibi kalabalığın önüne savurdu. Can havliyle merdivene tutunan Aziz Nesin’e bu sırada üç itfaiye memuru vurmaya başladı. Başından yara alan Aziz Nesin’i bir komiser onların elinden güçlükle kurtardı ve hastaneye götürmek üzere kucaklayarak polis arabasına koydu. Bir tarafta yirmi yıldır eserlerinin telif haklarından elde ettiği gelirle eğitim olanaklarından yoksun da asker barikatı ile karşılaştı. “Geçemez Yasemin Sivri ve Serpil Canik, “Galiba çocukları okutan Türkiye’nin önemli ay sin” dediler ona. Binlerce saldırgan otelin buradan çıkamayacağız, öleceğiz bura dını Aziz Nesin, diğer tarafta Müslüman önündeydi ama o gidemedi. İzin vermedi da” deyince bir öğretmen şefkati ile Lati lık adına onu öldürmeye çalışan beledi ler. Bir baba olarak tarifi zor bir çaresiz fe Aydın onların yanağını okşayarak “O ye meclis üyesi, itfaiye memurları ve azlik içinde geri döndü. Sadece iki kez otel nasıl söz, burası dünyanın öbür ucu mu, gın kalabalık... ile telefon bağlantısı ku tabii ki kurtu Otelin içinde kardeşlik, hoşgörü, özgür rabildi ve dernek yöneticisi Kamber Çakır’dan otelin büyük bir kalaba Yaşamak görevdir bu yangın yerinde lacağız, çıkacağız buradan” di düşünce, dürüstlük, çağdaşlık varken şiir, saz, türkü varken, dışarıda tüm bun Yaşamak, insan kalarak yerek onları ya ları yakıp ortadan kaldırmak isteyen ka lık tarafından taşlandı tıştırmaya çalı ranlık bir zihniyet vardı. İnsanlık yakı ğını, çocukların yuka Ataol Behramoğlu rı katlara çıkartıldığını öğrendi. Elinden hiçbir şıyordu ama bir lıyordu. yanıyla buna sanki kendi de ‘Benim yavrularım orada’ şey gelmiyordu. Devletin güvenlik güçle inanmıyordu. Aziz Nesin ve Lütfi Kaleli, polis ara ri tek umuduydu. Havaya ateş açsalar, ba İçeride gergin bekleyiş sürerken dışarı bası ile Cumhuriyet Üniversitesi sınçlı su sıksalar ya da göz yaşartıcı bom daki kalabalık olanlardan çok keyif alıyor Hastanesi’ne götürülürken Ankara’da ba atsalar belki de dağılırdı gözü dönmüş du. Birisi bulunduğu noktadan olanları ra bir annebaba her şeyden habersiz, kalabalık. Ancak saatler geçiyor, her ne hat gördüğü için “Çok iyi görünüyor bura hacdan yeni gelen komşuları Hüseyin dense bunların hiçbirisi olmuyor, polis co dan, harika oldu ya” derken diğeri “Yakın Amca’ya hoş geldin ziyaretine gitmiş punu dahi kullanmıyordu. lan, yakın” diyordu. Tam bu sırada küçük lerdi. Orada otururlarken televizyondan Kırılmadık cam kalmadı bir askeri birlik otelin bulunduğu alana Sivas’ta olaylar olduğunu ve Madımak girdi. Bu, içeridekiler için son umuttu, an Oteli’nin ateşe verildiğini öğrenen anne Kalabalık hızla çoğalmış, yaklaşık on cak içlerinden bir komutan göstericilerle Yeter Sivri, aniden ayağa kalktı ve o te beş bin kişiyi bulmuştu. İki gün önce her ne konuştuysa askerler geri çekildi ve laşla kapı yerine pencereden çıkmaya kaldırım çalışması bahanesiyle elli met tam o sırada otelin önündeki araçlar ateşe çalıştı. “Dur kızım sakin ol” diyen Hüse re ilerideki PTT binasının önüne yığıl verildi. Saat tam 19.50 idi. On dakika son yin Amca’ya, “Nasıl sakin olayım Hüse mış olan taşlar, hınçla otele fırlatılırken ra askerlerin gözü önünde ve kalabalığın yin Amca, benim yavrularım var orada” polisin anonsu duyuldu: “İçerdekiler, ca coşkun tezahüratı altında otelin perdele dediği zaman aslında iş işten geçmiş, mın önünde durmayın, dışarıdakiler tah ri de ateşe verildi, içerisinin ahşap deko kızları Hacettepe Felsefe ikinci sınıf öğ rik oluyor”. Bu anons ve Sivas belediye rasyonu ve merdivenleri döşeyen sente rencisi, kitap kurdu Yasemin Sivri ve se başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, şen tik halılar nedeniyle yangın kısa sürede mah delisi on altı yaşındaki Asuman Siv liklerin iptal edileceği, gelenlerin şehri tüm binayı sardı. ri, kara yobazların yaktığı ateşin dumanı terk edeceği ve Ozanlar Anıtı’nın kaldı rılacağı yönündeki konuşması, gücünün İçeride hoşgörü, dışarıda her şeye yetebildiğini anlayan kalabalığı ‘yobaz ateşi’ ile birlikte göğe yükselmişlerdi. 2 Temmuz gecesi Sivas’a gelebilen ai leler ve katliamdan kurtulanların bazı daha da coşturmuştu. Dışarıdaki uğultu Yobazlardan birinin “Allahım o se ları ölenlerin teşhis edilmesi için has gittikçe artıyor ve “Laiklik gidecek, şeri nin ateşin, içeri gönder, cehennem ate tanelere götürüldü. Serkan ve Serdar at gelecek” sesleri artık daha da yakın şi bu işte, kâfirlerin yanacağı ateş” de Doğan’ın babası da onlardan biriydi, an dan işitiliyordu. Korunaklı olacağı dü diği dakikalarda, içeride Menekşe, kar cak buna dayanamayacağını söyleyin şüncesiyle çocuklar, gençler ve kadınlar deşi Koray’a son kez sarılıyor, “Kâmili ce doktor ile birlikte morga dayısı git odalardan çıkarak koridorlarda toplan taşlamak cahilin işi, cahilden kötülük ti. Cenazeler nabız kontrolü ile verili mışlardı. Aralarında en telaşlı olanı, ne hiç uzak değil” diyen Nesimi Çimen eşi yordu. Dayı büyük bir üzüntüyle ilk ön olup bittiğini anlamakta güçlük çeken nin başını göğsüne bastırmış, yoğun du ce Serkan’ı teşhis etti, sonra da Serdar’ı. Carina idi. “Türkiye’de kadınların aile man ve ateş arasından bir çıkış yolu arı Ancak Serdar’ın nabzı atıyordu. Hemen içi rolü ve çevre ile ilişkileri” konulu bir yordu. Saza, türküye, semaha düşkün ve morgdan çıkardılar ve tedavi altına aldı tez hazırlamak üzere Hollanda’dan gel Pir Sultan Abdal oyununda Ali Baba ro lar onu. Henüz çocuk denecek yaşta ken miş olan yirmi üç yaşındaki Carina Cu lünü üstlenmiş olan on dokuz yaşında disiyle birlikte düşleri ve geleceği de yok anna o anları günlüğüne “Fakat ben bü ki Serkan Doğan, yobaz ateşini fark eder edilen Serkan Doğan’ın ise pantolonu tün bunlardan ne anlarım ki? Dışarıdan etmez bir kâğıda bir şeyler yazdı ve yan nun cebinden çıkan kâğıtta şunlar ya yüksek tonda bağırmalar geliyor ama ne masın diye, birkaç kez sararak pantolo zıyordu: “Yanıyorum. Anam sakın ar olduğunu anlamıyorum” diye yazacak nunun cebine koydu. dımdan ağlamasın. Ali’yim ben. Pir Sul tı ve bu günlüğüne eklediği son satırlar Aşağı katlarda bunlar olurken Aziz Ne tan yoluna ölüyorum. Başıma yeşil bağla olacaktı. sin ve Lütfi Kaleli, dördüncü kattaki bir anam. Arkamdan da sakın ağlama.” Artık otelin ön cephesinde kırılmadık odada, kapının altından gelen dumanın cam kalmamıştı. Şenlik için hazırlanan etkisiyle nefes almakta zorlanmakta ve Acımız dinmedi, dinmeyecek oyunda Pir Sultan Abdal rolünü oynayan çaresizlik içinde beklemekteydi. Yan Sivas’a türkü söylemeye, semah dönme Sait Metin, masa, sandalye ve koltuklar gının hızla yayılmasından sonra duy ye, halay çekmeye gelmiş olan otuz beş ca dan yaptıkları barikatın arkasında arka dukları tiz çığlıklar üç dört dakika için nın yakıldığı o utanç gününün üzerinden daşlarıyla birlikte bekliyordu. O telaş için de aniden kesilmişti. Kaleli, Aziz Nesine tam yirmi yedi yıl geçti. Acısı hâlâ dinmedi. de saatlerdir su içmemişti. Çevresine ba “Ölüyoruz abi” deyince Aziz Nesin, “Lüt Katliamı görmezden gelen ırkçıların, geri kınırken merdivenin altında bir soda ka fi, eğer öleceksek köşeye büzüşmüş, kor cilerin inadına Sivas’ın ateşini hiç söndür sası gördü ve bir tane içmek istedi. Onu karak ölmüş bir adam gibi görünmeye meyeceğiz. Öfkemizi, hesap sorma isten gören Ali Balkız, “Sait, yeğenim bu sayı yim bu güruha. Beni şu yatağa yatır” de cimizi hep canlı tutacak, bir insanlık su lıdır, parasını veremeyiz şimdi, habersiz di. Onun bu sözleri üzerine ağlamaya çu olan bu kıyımda yaşamını yitiren ay içme istersen” deyince, Sait sodayı yerine başlayan Lütfi Kaleli, son bir çare olarak dınlarımızı, çocuklarımızı ve gençlerimi koydu. Katliamdan tesadüfen kurtulacak yan taraftaki camı kırılmış odalardan bi zi asla unutmayacağız. Abdülhamit döneminde yakılan kitaplar 2 Salı günkü yazımda, Abdülhamit sansürünün genellikle gülünç kelime yasakları ile gündeme getirildiğini ve Padişah’ın despot yönetimine, vehimli, korkak kişiliğine bağlandığını ama bu sansürün arkasındaki “Toplum Mühendisliğinin” ihmal edildiğini yazmıştım. Oysa bu sansürün arkasında “ideolojik bir toplum mühendisliği” amacıyla, din, siyaset, tarih ve edebiyat kitaplarını da kapsayan biçimde yapılan “düşünce yasaklamaları” ve “toplumsal manipülasyon” vardır. Dün yarıya yakın bölümünü yayımladığım aşağıdaki listede, Abdülhamit döneminde YAKILAN KİTAPLARI, (lütfen dikkat ediniz, “yasaklanan” değil, “yakılan”) ve kaç tanesinin yakıldığını belirten sayılarla birlikte, Fatmagül Demirel’in kitabından aktardım. (II. Abdülhamit Döneminde Sansür, Bağlam Yayınları, İstanbul, 2007, ss. 173183) Demirel, 11 sayfada yayımladığı listede 132 farklı kitaptan 29 bin 681 adedinin yakıldığını belirtiyor. Bugün son altı sayfadaki listeyi alıntılıyorum: Lütfen bu YAKILAN KİTAPLAR listesine dikkatle bakınız, şaşıracaksınız! HHH Battal Gazi 4, Asya Haritası (Basılı harita) 29, Hukukı Düvel Said Ve Cebrail Gregor, Du Freal’den çev. Kemal Paşazade Said ve Cebrail Gregor 209, Mehmed Hayfî, (Muhammed Hanefi’nin Cengi olabilir) 440, Engizisyon Esrarı, Du Fereal’den çeviren H. Nazım 36, Nasihatı Hükemâ 19, Müntahabâtı Asârı Rıfat Paşa 265, Cezmi, Namık Kemal 17, Evrâkı Perişân, Namık Kemal 15, Emir Nevruz 22, Muharrerâtı Türkiye 1, Plevne Kahramanı Osman Paşa (İki kitaptan biri) 100, Vasiyetname, Şeyh Ahmed Kuddusi 528, Arnavutlar (ve) Solyadlar, Ahmed Midhad Efendi 36, Yunanistanı Kadim Tarihi, Kostantinidi Paşa 126, Toros Ahbârın Ermenistan Seyahati 300, Ermeni Kahramanları Namıyla Levha, (Karpostal veya basılı resim olabilir) 29, Dehşetli Hata, (Çeviren Mustafa Hulusi Giridli) 1, Ermenileri Teşvik Yollu Bir Takım Müfsidkârane Sözler 141, Ermenistan’ın Taksimini Gösterir Harita 2, Mecmua’yı Divânı Vehhabiyân 29, Tarikâtı Muhammediyye Şerhi 9, Muhammediyye, (Yazıcızade Mehmed) 81, Müntahabâtı Arabiye, (Arapça olabilir) 10, Selim Sabit Tarihi, Selim Sabit Efendi 2226, Akıldan Belâ, A. Griboiedou’dan çeviren Mehmed Murad 125, Huşenk, Ali Ferruh İbnürreşad 218, Kısası Enbiyâ, Ahmed Cevdet Paşa 3, Gülnihâl, Namık Kemal 1, Vatan (yahut) Silistre, Namık Kemal 2, Hande, M. Cemil 9, Melhamei Cevri, Cevri 3, Ali Suavi’nin Hive Tarihi, Hive 1, Mesmuât 1200, Âşık Ömer 55, Hukukı Düvel, Hasan Fehmi Paşa 2, Lü’lüi Asfer, George Pradel’den çeviren Ahmed Midhad Efendi 100, Billur Köşk 32, Tarihi Mücmeli Kurunı Vusta, Drui’den çeviren Ahmed Tevfik Paşa 10, Şah Melik ile Güllü Hanım, (Melik Şah ile Güllü Hanımın Hikâyesi) 100, Fihristi Bekçi Baba 10, Mekaldi Aşk, Koniçeli Kâzım Paşa 11, Tarihi Kırk Vezir 25, Yedi Âlimler Hikâyesi, Ebüzziya Tevfik Bey 35, Hazinei Fünun 10, İlaveli Esmâi Türkiye, Rıza Paşa 100, Albanya yahud Arnavutluk 300, Telemak Tercemesi, Fenelon’dan çeviren Ahmed Vefik Paşa (Başka çeviriler de var) 10, Başlangıç, Şerefeddin Magmumi 10, Letaif–i Âsar, Mihri (Mihran Apikyan) 50, Tuhfei Garbiyeden 2, Amerikanın Keşf ve Fethi Tarihi, Robertson’dan çeviren Abdülgaffar Enisi 2, Karagöz Hikâyesi 215, Lüleci Yekta Efendi (Lüleci Yekta efendi yahut İyilik Eden İyilik Bulur), A. Cemil (başka iki küçük kitapla birlikte tek ciltte) 15, Muahedei Kat’iyyeyi Devleti Aliyye ve Rusya (Devleti Aliyye ile Rusya Devleti Beyninde Akd Olunan Muahedei Kat’iyyenin Tercümei Resmiyesidir) 43, Macerayı Aşk (Abdülhak Hamid ya da Michel Zevako çevirileri) 18, Nasıl İzdivaç Etmeli(dir), Pol Mantegadza’dan çeviren Süleyman Tevfik 50, Uhra bin Sirac (Arapça olabilir) 5, EtTarihü’l Amm (Arapça olabilir) 2, Leyla ile Mecnun, Fuzuli 30, Kanunı Ticaret Almanîu’l Amm (Arapça olabilir) 2, Rusya elHadis (Arapça olabilir) 1, Keşküli Hatimetü’l Udebâ (Arapça olabilir) 31, Suriye Tarihi (Arapça olabilir) 1, Nusratü’lCünud, Mehmet Hakkı bin Ali Güzelhisari 1, Mevakıf Şerhi (Arapça olabilir) 3, Siyeri Nebi, Hakkı (Bıçakçıoğlu) 14, Hilyetü’n Naci (Arapça olabilir) 1, İmadü’i İslam (Arapça olabilir) 1, Tarihü’l Efkâr (Arapça olabilir) 1, Ebâ Müslim, Corci Zeydan’dan çeviren Zekî Magamez (Daha önceki Arapça baskısı olabilir) 14, Şerhi İbn Ukayl (Arapça olabilir) 5, Kitâbü’lİşârat’ıİcâz (Arapça olabilir) 1, Şemsü’lMaarifi Kebir (Arapça olabilir) 3, Şerhi Akaid, Ömer İbni Muhammed elNesefi’den şerh eden Sadüddin elTaftazani, çeviren Sırrı Paşa Giridi 2, Şemsül Etvâr (Arapça olabilir) 2. HHH Unutmadım: Madımak katliamını lanetle anıyorum! Yarın: Maarif Nazırı’nın yakılan kitaplar listesi!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle