27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 30 HAZİRAN 2020 SALI EDİTÖR: İPEK ÖZBEY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ DİZİ TÜRKIYE’NIN ÖNDE GELEN HUKUKÇULARI CUMHURIYET’E VERILEN CEZALARI DEĞERLENDIRIYOR 7 ÖZGÜRLÜĞÜN CEZALANDIRILMASI DR. RIZA Basın, demokrasinin bekçisi olduğu içindir ki otoriter rejimler TÜRMEN kurulurken, ilk yaptıkları şeylerden biri bu bekçiyi kapının önünden çekmek olur. Çünkü bekçi ESKİ AİHM YARGICI orada durduğu sürece otoriter bir rejim kurulması olanaksızdır. Bağımsız Özgür basın demokrasinin temel direği. Basının, demokrasilerde halkı bilgilendirmek ve hüküme ve özgür bir basının halkı bilgilendirmesi, hükümeti denetlemesi ti denetlemek gibi ikili bir rolü var. Ama bu görevlerini gereği gibi yerine getirebilmesi için basının ba otoriter rejimlerin kabul edemeyeceği şeylerdir. ğımsız olması, dış etkilerden uzak kalması önemli. Demokrasilerde basının önemini belirtmek için bazen yasama, yürüt me, yargıdan sonra “dördüncü erk” denir. Bazen de basın, “demokrasi nin bekçisidir” derler. Öyle ki basın özgürlüğünün ortadan kalkması de mokrasinin de yok olmasına yol açar. Basın, demokrasinin bekçisi oldu ğu içindir ki otoriter rejimler kuru lurken, ilk yaptıkları şeylerden biri bu bekçiyi kapının önünden çekmek olur. Çünkü bekçi orada durduğu sü rece otoriter bir rejim kurulması ola naksız. Bağımsız ve özgür bir bası nın halkı bilgilendirmesi, hükümeti denetlemesi otoriter rejimlerin kabul edemeyeceği şeyler. Hele günümüz deki popülist otoriter rejimlerde hal ka verilecek bilginin, haberin kontro lü yaşamsal önemde. Rejimin varlığı buna bağlı. Eleştirel, muhalif görüşle re ise bu tür rejimlerde yer yok. Sınır Tanımayan Gazeteciler, dün yada basın özgürlüğünün sağlanma sı için çaba gösteren bir sivil toplum kuruluşu. Bu kuruluşun 2020 Dün ya Basın Özgürlüğü Endeksine göre, Türkiye, basın özgürlüğünde 180 ül ke arasında 154. sırada bulunuyor. Rusya, Fas, Kongo Demokratik Cum huriyeti gibi demokrasi sicili iyi ol mayan ülkeler, Türkiye’nin önünde. Sınır Tanımayan Gazeteciler’in rapo runda, Türkiye ile ilgili olarak şu gö rüş belirtiliyor: “Türkiye’nin en bü yük medya grubunun hükümet yan lısı bir büyük şirket tarafından alın masından sonra, hükümet, kalan bir avuç çoğulcu basın organı üzerinde ki kontrolünü sıkılaştırdı. Bu basın olmaktan çok, etik ifadelere yer veri savunulmakta ve 27 Mayıs’ın demok organlarını marjinalize ve taciz et yor. Belgenin, AİHS md. 10 ve anaya rasiye hizmet ettiği ileri sürülmekte. meye başladı.” sa md.13 anlamında bir yasa olarak Kaldı ki bu bir değer hükmü. Doğrulu Koca bir külliyat var kabul edilmesi için açık ve öngörüle ğunun kanıtlanması istenemez. Ama bilir olması gerekir. Belge bu nitelik bu değer hükmünün dayandığı somut Türkiye’deki basının durumu ile il lerden yoksun. veriler var. gili olarak Türkiye’nin üyesi olduğu BİK, belirsizlikler içeren bu belge b. Orhan Bursalı’nın 1 Mart 2020 ta uluslararası kuruluşlar ya da basın konusunda çok dar bir takdir yetkisi rihli yazısı, hükümetin dış politika özgürlüğü ile uğraşan STK’ler tarafın ne sahiptir. Geniş bir yorum yaparak sını eleştiren bir yazı. AİHM’nin bir dan oluşturulan koca bir külliyat var. yaptırım uygulayamaz. çok kararında belirttiği gibi, hükümet Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri, Türkiye’ye ziyaretinden 2.Uygulanan yaptırımlar, demok ler güçlü konumları nedeniyle en ileratik bir toplumda gerekli mi? ri eleştirileri bile hoşgörmek zorunda sonra 2017 yılında yazdığı geniş Bu çerçevede şu hususları göz önün lar. (Lombardo/ Malta 2007 kararı). kapsamlı raporda, basın özgürlüğü de bulundurmalıyız: Ve Siyasal eleştiriler, en faz nün giderek gerilediğini belirttik rilen ceza demokratik la müdahale edilmemesi ten sonra hükümetin basını sindir bir toplum için gerekli gereken eleştirilerdir. De me yöntemleri üzerinde duruyor. Bu yöntemler arasında RTÜK’ün eleştirel yayınlar nedeniyle televiz midir, elde edilmek istenen amaçla orantılı mıdır, ceza verilen yazı hal Türkiye’de demokrasiyi mokrasilerde hükümetler basın yoluyla yapılan eleştirilere açık olmalıdır. Bu yon kanallarına orantısız cezalar kı ilgilendiren, kamuo inşa etmenin tür eleştirilere getirilecek verdiğini, Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla muhalif görüşlere sahip basının cezalandırıldığını belirtiyor. Bu konu ile ilgili olarak istatis yunda tartışılması gereken bir konuya mı ilişkindir? BİK bu konuda bir takdir yetkisine sa yolu basın özgürlüğünü korumaktan sınırlamalar siyasal yazılar üzerinde caydırıcı etkiler doğuracağından önlenmelidir. (Castells/ İspanya tiklerin, ilanların dağıtımının adil ol hip midir? Yazıda belir geçiyor. O 1992 kararı). madığını gösterdiğini, hükümet yanlısı basına verilen ilanların tirajlarına bakmaksızın çok daha fazla olduğunu, bunun da hükümetin basın ko tilen görüşler bir değer hükmü niteliğinde midir? Yoksa olgulara mı dayanmaktadır? nedenle, basın c. 14 Nisan 2020 tarihli özgürlüğü sadece “Boğaz’da Kaçak Var” başlıklı yazıya ilişkin Cum basının değil, hurbaşkanlığı İletişim Baş nusunda tarafsız olmadığının kanıtı AİHM, demokrasiyle demokratik kanı Fahrettin Altun’un bir nı oluşturduğunu ifade ediyor. Cumhuriyet gazetesine verilen ce zaları bu arka planda görmek gerekir. olan bağlantısı nedeniyle basın özgürlüğüne çok geniş bir koruma sağ bir toplumda yaşamak isteyen şikâyeti özel yaşamın ihlaline ilişkin. Basın özgürlüğü hakkı ile özel yaşam Cumhuriyet gazetesine verilen ce lamakta. Basına yapıla herkesin hakkının çeliştiği durum zaları değerlendirirken, şu hususları cak müdahaleleri şidde göz önünde bulundurmalıyız: te teşvik, nefret söylemi, sorunu. larda, dengenin hangi noktada kurulacağına ilişkin 1. Basın özgürlüğüne getiri kişisel haklara saldırı gi len sınırlandırmaların yasadan bi ancak çok istisnai du zengin bir AİHM içtihadı var. Monaco Prensi’nin kı kaynaklanması rumlarda kabul etmekte. zı Caroline von Hannover’in basının Avrupa İnsan Hakları Bu ilkelerin ışığında BİK’in Cum kendisine aşırı ilgisi nedeniyle açtı Sözleşmesi’nin ifade özgürlüğüne huriyet gazetesine verdiği cezalar ğı davada, AİHM Büyük Dairesi özel ilişkin 10. maddesi ile anayasanın şöyle değerlendirilebilir: yaşam ve basın özgürlüğü dengesini 13. maddesi temel hak ve özgürlük a. Alev Coşkun’un 27 Mayıs 2020 kurmak amacıyla 6 ölçüt saptadı: lerin ancak yasa ile sınırlandırılabi tarihli yazısı, 27 Mayıs 1960’taki olay 1. Kamuoyunu ilgilendiren bir tar leceğini belirtir. “Basın Ahlak Esasla lara ilişkin bir görüş belirtiyor. Yazara tışmaya katkıda bulunması, rı” adlı belge, AİHS md.10 ve anayasa göre, 27 Mayıs’ın arkasında bir halk 2. Şikâyetçinin rolü ve görevi md.13 anlamında bir yasa mıdır? Salt desteği vardı. Amaç, demokratik bir 3. Bu kişinin önceki davranışı etik esasları kapsayan bir belgenin anayasa yapmaktı. Bu bakımdan 12 4. Konuyla ilgili bilginin elde edil ceza yaptırımına yasal dayanak ol Mart ve 12 Eylül darbelerinden farklı me yöntemi ve gerçeklere uygunluğu masının AİHM tarafından kabul edil bir özellik taşımaktaydı. 5. Yayının içeriği ve sonuçları mesi beklenemez. Kaldı ki belge, ga Alev Coşkun’un bu görüşlerinin, ne 6. Yayını yapan kuruma verilen ce zetecilik “kişisel veya ahlaka aykırı den Basın Ahlak Esasları belgesini ih za (von Hannover/Almanya No 2, 2012 amaç ve çıkarlara alet edilemez” gi lal ettiğini anlamak güç. Yazıda, şid kararı). bi çok geniş, yoruma açık, hukuksal dete teşvik olmadığı gibi, demokrasi Burada önemli olan şikâyetçi ki şinin kamuoyunda tanınmış bir kişi olup olmadığı ve anlaşmazlık konusu haberin kamuoyunda demokratik bir toplum için gerekli bir tartışmaya yol açıp açmayacağı. (von Hannover Almanya, No 1, 2004 kararı) Kamuoyunda tanınmış bir kişinin özel yaşam hakkı, normal bir vatandaşa kıyasla daha sınırlı. Doğru bir gazetecilik Sayın Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı gibi önemli bir görev yürütüyor. Görevi nedeniyle kendisini kamuoyunda tanımayan yok. Böylesine tanınmış bir kişinin izinsiz inşaat yaptırdığı ve sonradan bu yapının İstanbul Belediyesi tarafından yıktırıldığı, elbette kamuoyunu ilgilendiren bir haber. Kamuoyunda bir tartışmaya yol açması bakımından doğru bir gazetecilik. Şunu da belirtmek gerekir: AİHM’nin yerleşmiş içtihadına göre, basın özgürlüğü geniş yorumlanmalı. Basının abartmalı ve hatta tahrik edici haberler vermesine karşı hoşgörülü olunmalı. (ObserverGuardian / İngiltere1991 kararı) d. İhaleler ile şikâyetler için de aynı ilkeler geçerli. İhale yolsuzlukları savları, kamuoyunu yakından ilgilendiren bir konu. Araştırmacı gazetecinin bu konuyu araştırarak bulguları hakkında kamuoyunu bilgilendirmesi bir gazetecilik görevi, basın özgürlüğünün gereği. Bu nedenle basına müdahale edilmesi basın özgürlüğünün çok açık ihlali. e. Işıl Özgentürk’ün Aziz Nesin’in bir öyküsünü anlattığı ve başlığını da öyküden aldığı yazısındaki sorunun, hükümete yöneltilen eleştirilerden çok, yazının başlığı olduğu anlaşılıyor. Başlıkta geçen sözcük gündelik dilimizde öyle çok kullanılır ki, artık gerçek anlamını yitirmiş “kötü” anlamını kazanmıştır. Bu çok kullanılan sözcüğün ahlaka aykırı ya da küçükler ve gençlerin toplum içinde kişiliklerinin gelişmesini ve korunmasını olumsuz etkilediği gerekçesiyle 17 gün resmi ilan kesilmesi cezası verilmesinin, demokratik bir toplumun gerekleriyle uyuşmayan orantısız bir ceza olduğu ve basın özgürlüğünü ihlal ettiği açıktır. f. 6 Eylül 2019 tarihinde Cumhuriyet internet sitesinde yayımlanan haber, Etyen Mahçupyan’ın bir televizyon kanalında söylediklerini nakletmekle sınırlı. AİHM Büyük Dairesi, Bladet Tromso / Norveç kararında (20.05.1999), bir gazetenin hükümetin yazdığı bir raporu yayımladığı için gazeteye verilen cezanın, basın özgürlüğünün ihlali olduğuna karar verdi. Bu sonuca ulaşırken de konunun kamuoyunu ilgilendirdiğini dikkate aldı. Jersild / Danimarka kararında (1994), bir televizyon programına katılan kişilerin nefret söylemi nedeniyle televizyon kanalına verilen cezayı AİHM, programı yönetenlerin bu söylemlere katıldıklarını gösteren bir kanıt bulunmadığı, gerekçesiyle basın özgürlüğünün ihlal edildiği sonucuna vardı. Basın özgürlüğünün ihlali Cumhuriyet gazetesinin internet sitesi de bir televizyon kanalında söylenenlere nesnel bir biçimde yer vermiş, bu konuda bir yorum yapmamış. Kaldı ki televizyon kanalında konuşulanlar da İstanbul Belediyesi seçimleri, basının durumu gibi kamuoyunu yakından ilgilendiren konular. Yukarıdaki değerlendirmelerden ve örnek kararlardan görüldüğü gibi, verilen cezaların her biri basın özgürlüğünün ayrı bir ihlali. Bunlara topluca bakılınca, gerçek amacın özgür gazetecilik yapan Cumhuriyet gazetesini cezalandırmak olduğu anlaşılıyor. Türkiye’de demokrasiyi inşa etmenin yolu basın özgürlüğünü korumaktan geçiyor. O nedenle, basın özgürlüğü sadece basının değil, demokratik bir toplumda yaşamak isteyen herkesin sorunu. YARIN: MEHMET DURAKOĞLU İSTANBUL BAROSU BAŞKANI Barolar ‘muhalefet odağı’ değil, adaleti, anayasayı savunma odağı Çok enderdir baroların Türkiye çapında böyle harekete geçtiği. Avukatlar, barolar, uzun zamandır demokratik hak ve özgürlükler için mücadele ediyor. Adalet mekanizmasının doğrudan siyasi iktidarın kontrolüne girmesi, yargının siyasi kararlar vermeye mahkum edilmesi, Türkiye’de avukatlık mesleğini de şekli bir duruma, adaletin mahkemesavcısavunma üçlüsünü işlemez hale getirmiş ve üçlü mekanizmanın bir ayağını kırmıştır. Çünkü yasalara dayanarak savunma yapma olanağı kalmamıştır. Bunu özellikle tamamen siyasi iktidarın intikam ve göz korkutma amacıyla açtırdığı gazeteci davalarında net olarak görüyoruz. Uzun zamandır! Yani FETÖ ortaklığından beri; FETÖ gitti, onun güdümündeki yargı bitti, ama görevi bu iktidar devraldı! İfade özgürlüğü sıfır Canan Kaftancıoğlu’na, sosyal medyada yıllar öncesinden yazdığı tweet’leri bahane göstererek 9 yılı aşan ceza verilmesi, bu ülkenin adliyesinin düştüğü içler acısı durumunu, veya başka bir ifade ile adliyenin üzerindeki siyasi kontrol, emir kumanda mekanizmasının hangi boyutlarda olduğunu gösteriyor. Bir ifade özgürlüğü bile kalmamıştır ülkede! İfadenin suç olduğu ve söylenenlerin çeşitli kapsamlar altında değerlendirilerek suç ve ceza üretildiği bir ülkeye dönüştürdü AKP ülkeyi! Avukatların mesleği elinden alındı Bu durum, avukatları mesleklerini yapamaz hale getirdi. Açık ve net. Yaptıkları savunmalar mahkeme salonlarında yankılanıyor, yargıç ve savcıların kulaklarına, düşüncelerine, hukuk bilgilerine, vicdanlarına zerre kadar değemeden buhar olup uçuyor. Yani, siyasi yargılamalar avukatlık mesleğini kırıp döktü, hukuk mahkeme sürecinin işlemesini bozdu. Madem ortaya atılan iddiaların gerçekten boş, kof ve yasal dayanaktan tamamen yoksun olduğu gösterildiği halde mahkemeler ceza veriyorlar ve verdikleri cezalar daha sonraki yüksek mahkeme sürecinde, dahası AİHM’den geri dönüyor, o zaman savunmanın ne anlamı kalıyor? Hak ve özgürlük için Bu durum, baroları haklar, özgürlükler, adil yargılama, siyasetin hukuk üzerinde vesayetinin kaldırılması için ve anayasayı savunma, özetle bir özgürlükler mücadelesi içine itmiştir. Tam da avukatların eğer bahsedilecekse “özlük hakları”nı savunma mücadelesi budur! Ülkede demokratik hak ve özgürlüklerin nasıl işlemez hale geldiğinin somut ifadesi, baroların büyük yürüyüşlerinin engellenmesi, 36 saat polis çemberi içine alınması oldu. Bu anayasal yasal hakkı iktidar yok etmiştir. Fakat bu, siyasi iktidarın uzun zamandır genel davranışıdır; sık sık yasa ve anayasa dışına düşmekten hiç de gocunmuyorlar. Sicilini giderek bozuyor AKP iktidarının demokrasi konusunda sicili 10 yılı aşkın süredir bozuktur. Her geçen gün, bu sicilini daha da kötüleştirmektedir. Ama bunu dava edecek, soruşturacak, AKP’yi yasal davranmaya çağıracak bir yasal merci ortalıkta gözükmüyor. İktidar bunu soruşturacak anayasal kurumları, siyasi denetimi altına aldı. Ülkemiz ve AKP için de en büyük tehlikelerden biridir bu. Anayasaya uymak, anayasal yasal davranmak, her siyasal iktidarın bir numaralı görevidir. Çünkü bu anayasal düzen içinde iktidar olmuştur, ama şimdi kendini iktidar yapan sistemi işlemez hale getirmektedir! Tüm otoriter rejimlerin temel sorunu ve çıkmaz yolu! Özgürlükleri savunamamak Barolar, şimdi bu anayasal hak ve özgürlük arama mücadelesinin de yeni Barolar Yasası ile parçalanıp dağıtılmak istenmesine karşı, meşru direnmeye başladı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, kendisini başkan yapan baroların iradesinden kopmuştur. Görevi, kişisel görüşleri çerçevesinde hükümetle siyasi veya mesleki ilişkilere girmekten ziyade, baroların sesine kulak vererek ortak bir tutumun insanı olmaktır. Böyle bir anlayış kendisini siyaset karşısında güçlü kılabilir, hak ve özgürlük mücadelesine katkıda bulunabilirdi. Baroların başkanı olmanın anlamı budur. Siyaset, baroların anayasa ve yasaları savunma odağı olmasından memnun değildir ve bu gücü yeni yasa tasarısı ile dağıtmak ve işlemez hale getirmek istemektedir. Baroların mücadelesi, bir açıdan tamamen meslekidir ve demokrasi özgürlüğü için de gereklidir. 29.06.2020 tarihinde ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. ŞUAYIP EKMEKCI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle