19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ / ASLAN YILDIZ 5 30 HAZİRAN 2020 SALI BIZI KIMSE SUSTURAMAYACAK YUNUS NADİ 75. ÖLÜM Anmaya, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun, Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya, yazarımız Şükran Soner, Mali ve İdari İşler Müdürü Osman Selçuk Özer, Yenigün Haber Ajansı Yönetim Kurulu üyesi Adnan Arslan, çalışanlarımız ve okurlarımız katıldı. Yunus Nadi YILDÖNÜMÜNDE ANILDI Türk Kurtuluş Savaşı’nda verilen milli mücadeleyi ve Atatürk’ün Devrimlerini kararlılıkla destekleyen, gazetemizin kurucusu ve başyazarı, milletvekili, yazar Yunus Nadi Abalıoğlu ölümünün 75. yıldönümünde, dün Edirnekapı Şehitliği’ndeki mezarı başında özlemle anıldı. Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz İmtiyaz Sahibi Alev Coşkun, “Bizi kimse susturamayacak. Cumhuriyetin ilkelerini savunmaya ve anlatmaya devam edeceğiz” dedi. Yunus Nadi’nin gömütü başındaki konuşmasına, “Cumhuriyet gazetesinin kurucusuna saygı ve sadakatimizi ifade etmek için burada bulunuyoruz” diyerek başlayan Alev Coşkun, “Yunus Nadi bizim için çok önemlidir. Çünkü iki tane Cumhuriyet var. Birisi Türkiye Cumhuriyeti’dir. Diğeri de Cumhuriyet gazetesidir. Yunus Nadi her ikisinin de kuruluşunda etkin rol oynadı. Çünkü 29 Ekim 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, Meclis müzarekelerinde bu anayasa değişikliğini savunan, anlatan anayasa değişikliği komisyonunun başkanı Yunus Nadi’dir. Cumhuriyetin kuruluşundan 4 ay sonra Cumhuriyet gazetesini kurdu. Cumhuriyet gazetesi, Cumhuriyet ilkelerinin savunmasında en etkin rolü oynuyor ve oynamaya da devam edecek. Bizi kimse susturamayacak” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet MUSTAFA NECATI’NIN ADI KÜLTÜR MERKEZINE VERILECEK Alkışlanacak karar İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Yeşilyurt semtinde modern ve çevreci bir mimariyle inşa ettiği kültür merkezine Cumhuriyet devriminin simge isimlerinden Mustafa Necati’nin adı verilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Ankara’nın sembol mimari değerleri arasında yer alan Mustafa Neca Soyer, çalışmalarla ilgili bilgi aldı. ti Kültür Evi’nin adı Nuri Pakdil Edebiyat Müzesi olarak değiştirilmişti. Yakın zamanda hizmete girmesinin planlandığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, böylesine önemli bir tesise aynı şekilde önemli bir kişinin isminin verilmesini istediklerini söyledi. İzmir’de dünyaya gelen, Milli Mücadele ve Cumhuriyet döneminde büyük hizmetler veren Mustafa Necati adının bir kültür merkezine çok yakışacağını söyleyen Soyer, “Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte çağdaş Türkiye’nin temellerini atan, çok erken yaşta hayata veda etmesine rağmen ardında büyük eserler bırakan Mustafa Necati’nin isminin Yeşilyurt’ta kurduğumuz kültür merkezinde yaşatılmasını istiyoruz. İzmirliler olarak Cumhuriyet değerlerine sahip çıkmak ve onları yaşatmak en önemli görevlerimizden biri” dedi. l İZMİR/Cumhuriyet ÇIĞILTEPE’NIN ADINI SILDILER ‘Milli bir faciadan hemen dönülsün’ İstiklal Savaşı komutanlarından Reşat Çiğiltepe’nin adını taşıyan okulun adı, okula ba ğış yapan vakıfla değiştirildi. Değişikliği sosyal medya hesabından duyuran Mamak İlçe Milli Eği tim Müdürlüğü, “Yaptığı bağışlar için Turhan Polat Eğitim Vakfı’na teşekkür eder, yeni ismiyle Turhan Polat Ortaokulumuza sağlıklı ve hayırlı bir eğitim öğretim süreci dileriz” açıklamasında bulundu. Değişikliğe tepki gösteren Atatürkçü Düşün ce Derneği (ADD), yaptığı yazı lı açıklamayla Milli Eğitim Ba kanı Ziya Selçuk’a seslendi. Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Mamak’ta bulunan ortaokuldan adının kaldırılması milli bir fa ciadır. Bunun gerekçesi ise da ha da vahimdir: ‘para veren, ba ğış yapan bir şahsın ismi verilmiştir.’ Milli kahramanlarımızın Çiğiltepe parasal karşılığı olamaz. Türk milleti, Albay Reşat Çiğiltepe’ye, Mustafa Necati’ye borçludur. Bu bor cu ödemek de mümkün değildir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmesini, yanlışın düzeltilmesini ve Albay Reşat Çiğiltepe isminin ait olduğu okula yeni den verilmesini talep ediyoruz.” ADD, konuyu yasal yollardan da takip edeceğini açıkladı. l ANKARA ‘BASKI YAPILDI’ İDDİASI Eyleme gitmeyen dekan istifa etti Rektörlüğünü eski AKP milletvekili Nükhet Hotar’ın yaptığı Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Dekanı Prof. Dr Murat Celiloğlu görevinden istifa etti. Celiloğlu’nun önceki gün CHP’li belediye başkanına yapılan protesto eylemine katılmadığı için istifaya zorlandığı iddia edildi. Maaşlarında yüzde 20 kesinti yapıldığı için haklarını eylem yaparak arayan DEÜ Hastane çalışanlarına destek için giden CHP’li Balçova Belediye Başkanı Fatma Çalkaya’yı AKP ve MHP ilçe başkanlarıyla birlikte giden DEÜ başhekimi, rektör yardımcıları protesto etmişti. Protesto eylemine hastane dekanı Prof. Dr. Murat Celiloğlu ise katılmamıştı. Başhekim ve rektör yardımcılarının belediye başkanını protesto etmesi tartışma konusu olurken Celiloğlu’nun istifa ettiği haberi geldi. Celiloğlu’nun eyleme katılmak için baskı gördüğü, gitmediği için de istifaya zorlandığı belirtildi. Celiloğlu’nun yakınlarına “İstifa etmem gerekiyordu. Artık hekim olarak görev yapacağım” dediği öğrenildi. l İZMİR Erdoğan, kanun teklifinin bugün Meclis’e sunulacağını söyledi Çoklu baro inadı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, çoklu baro sistemini öngören kanun teklifinin bugün Meclis’e sunulacağını duyurdu. Erdoğan, “15 Temmuz gecesi milletimiz tarafından kurulan Cumhur İttifakı Türkiye’nin kritik döneminde halkımızın sesi, sağduyusu ve vicdanı olarak tarihi görevler ifa etmiştir” dedi. Kabine Toplantısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında Saray’da toplandı. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, özetle şunları söyledi: ÇOKLU BARO TARTIŞMASI: Barolar başta olmak üzere meslek örgütlerinin sağlıksız yapıları, temsilde adalet başta olmak üzere faşizan yönetim yapıları sorunlar yaratıyor. Bizim hukuki düzenlemeyi yapmak yasama olarak Meclis’in asli görevi. Temsil düzeyi yüksek bir baro yapısı oluşturmakta kararlıyız. Çoklu baro yönetimi üzerinde duruyoruz. Milletvekili arkadaşlarımız kanun teklifini yarın (bugün) sabah veriyorlar. 15 TEMMUZ GECESI MILLETIMIZ CUMHUR İTTIFAKI’NI KURDU: Milli gelirimizi trilyon dolar sı LGBTİ’LERI HEDEF GÖSTERDI Sapkınlıkları normalleştiriyorlar: Birileri yine sinsice milli ve manevi değerlerimize saldırıyor. İnsanlık tarihi boyunca hep lanetlenmiş sapkınlıkları normalleştirerek, genç dimağları zehirlemenin peşindeler. İnancımıza ve kültürümüze aykırı bu tür marjinal akımları destekleyenler bizim gözümüzde aynı sapkınlığın ortaklarıdır. Halkın lanetlediği hiçbir yanlışın bu ülkede kök salma ihtimali yoktur. Türkiye milli ve manevi yapısını hedef alan saldırılara karşı da mücadele edecek güce de sahiptir. Rabbimden milletimizi ve ülkemizi bu tür sapkınların yol açacağı beşe ri felaketlerden korumasını niyaz ediyorum. Buradan milletimin tüm fertlerini, Rabbimizin yasakladığı her türlü sapkınlığı sergileyenlere karşı dikkatli olmaya, tavır almaya davet ediyorum. 2002’de farklı sözler Erdoğan, 2002 seçimleri öncesinde katıldığı Genç Bakış programında, “Bir defa eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde bir defa yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı TV ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyorum” demişti. nırına getirdiğimiz 2013 yılından başlayarak demokrasimize ve kalkınmamıza yapılan her saldırı aynı stratejinin parçasıydı. Amaç Türkiye’nin önüne çökmek, milletimizi bölmek, devletimizi zayıflatmaktı. Ülke ve millet düşmanlarına fırsat vermedik. 15 Temmuz gecesi milletimiz tarafından kurulan Cumhur İttifakı Türkiye’nin kritik dö neminde halkımızın sesi, sağduyusu ve vicdanı olarak tarihi görevler ifa etmiştir. SÜREKLI KIŞISEL GELIŞIM: Sürekli kişisel gelişim temalı bir proje çağrısına çıkıyoruz. STK’leri hedef alan 35 milyon lira bütçeli bu çağrılar iletişim, spor, kültür ve sanat faaliyetlerine kadar 8 ayrı başlıkta toplanmıştır. l ANKARA/ Cumhuriyet İZMİR DURAKOĞLU’NDAN DAVET Çağlayan’da ‘Savunma Mitingi’ Avukatlara TOMA’lı engel MEHMET İNMEZ Baroların yapısına yönelik çalışmalara karşı çıkan İzmir Barosu avukatlarının cüppeleri ile yürüyüş yapmalarına polis izin vermedi. Baro önünde toplanan 500 avukatın 600 metre yürümesine polis TOMA ve barikatla önlerini çevirerek engel oldu. İzmir Barosu’nun, çağrısıyla dün saat 19.00’da baro önünde toplanan avukatlar, baro önünden Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde cüppeleriyle yürüyüş yapmak istedi. Polis engeliyle karşılaşan ve yürüyüşlerine izin verilmeyen avukatlar oturarak tepki gös terdi. Yürüyüşlerinin anayasal hak olduğunu söyleyen İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, “Yürüyüşe izin vermeyerek suç işliyorlar. Ankara’da direndik, yürüdük kazandık. Burada da yürüyerek kazanacağız. Bizi bu sokağa hapsedenler, engelleyenler tarihin karanlık sayfalarında yer alacak. Yarın onlar değil biz kazanacağız” dedi. “Savunma susmayacak” sloganları atarak bekleyen avukatlara hitap eden Yücel, “Hepinizi, savunma yürüyüşü için Ankara’ya davet ediyorum. Yasa teklifi geri çekilene kadar hergün eylem yapacağız” dedi. Avukatlar saat 23.00’a kadar eylemine devam etti. l İZMİR İstanbul Barosu, hükümetin avukatlık yasasına ve baroların yapısına yönelik müdahale hazırlığına karşı bugün saat 12.30’da Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı karşısındaki alanda “Savunma Mitingi” düzenleyecek. İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu “Savunma Mitingi’ne” ilişkin sosyal medya hesabından yayımladığı mesajında avukatlara seslenerek “Gelmeye mecbursunuz. Hayatımda ilk kez talimat veriyorum: Yanında bağlı avukat çalıştıran bütün üstatlar, o saatte bağlı çalışan meslektaşlara izin versin” ifadelerini de kullandı. Durakoğlu, “Miting neden salı günü?” şeklinde gelen soruya ise “Yasa değişikliği çarşamba günü Meclis’e geliyor” yanıtını verdi. Ayrıca İstanbul Barosu üyesi olan tüm avukatlara mesaj atarak mitinge davet etti. l İSTANBUL/Cumhuriyet Baroların direnişi… AKP’nin meslek kırımı! Bir ülkenin “toplam gücü” içinde meslek örgütlerinin de yeri vardır. Devlet ve toplum yapısında önemli rolü olan mesleklerin bilime, ahlaka, meslek onuruna uygun üyelerden oluşması o ülkenin motor gücüdür. Bunun için o mesleğe ait olma duygusunun güçlü olması gerekir. Aidiyeti güçlendirmek için de pek çok mesleğin “yemini” vardır. Avukatlar şu yeminle göreve başlar: “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine ant içerim.” Hekimler, Hipokrat yemininin bugüne uyarlanmışıyla mesleğe atılır: “…Hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma, insan hayatına mutlak surette saygı göstereceğime… Din, milliyet, cinsiyet, ırk ve parti farklarının görevimle vicdanım arasına girmesine izin vermeyeceğime…” Mühendisler şu yeminle hayata başlar: “Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya…” Öğretmenler şu yeminden sonra öğrencileriyle buluşur: “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na, Atatürk inkılap ve ilkelerine, anayasada ifadesi bulunan Türk milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma…” HHH Meslek örgütleri hem üyelerinin bu ilkelere bağlılığını kontrol eder hem temsil sorumluluğuyla kamuoyu oluşturur. AKP, muhalefet olarak sadece siyasi partileri görmüyor. Eğer sağlık alanındaki ticarileşmeye karşı çıkıyorlarsa, Tabip Odaları düşman! Eğer rantın her şeyden önde geldiği planlara karşı çıkıyorlarsa, Mimarlar Odası düşman! Çiftçiyi yabancı tohuma mahkum etmenin bu ülke tarımına yapılacak en büyük kötülük olduğunu söylüyorlarsa Ziraat Odaları düşman! Eğer hukukun üstünlüğünün her şeyden önce geldiğini, devlet kurumlarının topluma dayatmalarda bulunamayacağını söylüyorlarsa, savunma makamına iktidar dahil kimsenin karışamayacağını ilan ediyorlarsa Barolar düşman! İşte bu anlayışın tavan yaptığı günlerden geçiyoruz. Halen Türk Tabipleri Birliği’nin, Türk Eczacılar Birliği’nin, Veteriner Hekimleri Birliği’nin dahil edilmediği bir salgınla mücadele süreci yaşıyoruz. Çünkü toplantılarda gerçekleri söyleyecekler. Halen DİSK’in toplantılara çağrılmadığı bir kıdem tazminatını fon kuyusuna atma oyunları oynanıyor! AKP bugünlerde baroların kimliğinden işlevine kadar her şeyiyle erozyona uğramasına neden olacak bir taslak üstünde tepiniyor. HHH AKP devleti ele geçirdikten sonra şimdi de toplumu, toplumsal örgütlenmenin tüm dayanaklarını yok etmek, kendileştirmek istiyor. Hemen vurgulayalım; her türlü yöntemi kullanarak devleti ele geçirebilirsiniz ama toplum o kadar kolay değildir. Bir bakmışsınız ele geçireceğim derken, eline düşmüşsünüz! “Çoklu baro” öngören taslağı dikkatlice okuduk, konunun uzmanlarını dinledik… İktidarın açıkça ortaya çıkarmadığı taslakla barolar iktidarın eline geçmez, meslek biter. Avukatlık yargının bir ana unsuru olmaktan çıkar. İnsan babasından kalan çiftliği bile bu kadar talan etmez. Baro kuruluşunu Avukatlık Yasası’nın 77’nci maddesi düzenliyor. Son derece sade: “Bölgesi içinde en az 30 avukat bulunan her il merkezinde bir baro kurulur… Sayının 30’un altında olması halinde o ilin avukatları en yakın baroya bağlanır ya da birleştirilir…” İki cümleden oluşan bu madde karmakarışık uzun bir paragraf olmuş. Beş binden fazla avukatın olduğu ilde iki bin kişi dilekçe verip ayrı baro kuracak… Dört kişilik yürütme kurulu altı ayda işlemi tamamlayacak… Sayı iki binin altına düşerse altı ay süre tanınacak… Tamamlanamazsa tasfiye edilecek… Oraya kayıtlı üyeler kendine başka baro bakacak… Bu tablodan avukata ihtiyaç duyan avukatlar çıkar! Baroların meslek kimliğini ve onurunu korumak için verdiği mücadele hepimizin, tüm toplumun savunma hakkını savunmaktır! ARINÇ’TAN FETÖ AÇIKLAMASI ‘Baykal hariç bütün siyasetçiler bunlarla bir araya gelmiştir’ Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare üyesi Bülent Arınç, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hariç bütün siyasetçilerin FETÖ’yle bir araya geldiğini ifade etti. Arınç, dün katıldığı bir televizyon kanalında, FETÖ konusunda geçen günlerde söylediği, “Masum değiliz hiçbirimiz” sözlerinin anlaşılmadığını ifade ederek yeni bir açıklama yaptı. Arınç, “15 Temmuz’un siyasi ayağı araştırılmalı. 2011 seçimlerinden sonra FETÖ kendini belli etmeye çalıştı. Gülen’i ziyaret etmeye giden milletvekilleri var. Bunlara plaket verenler var. 15 Temmuz’da KPSS’de soru çalındığını öğrendik. 15 Temmuz’dan önce kim konuştu? Kendilerini bu kadar gizleyenlere biz hüsnüzan göstererek güzel yüzlerine aldanmışsak buna ne denecekse denecek ama bilin ki; herkes bunun içerisinde bir kere kendini buldu. Bütün siyasetçiler belki Deniz Baykal hariç bunlarla bir araya gelmiştir” dedi. Arınç konuşmasını şöyle sürdürdü: “Her toplantıya 56 bakan gidiyor. Sonucun böyle olacağını bize kimse söylemedi. Kamer Genç’in konuşmalarına karşı doğru bir yaklaşımda bulunmadık. CHP’nin verdiği önergelerin hiçbirinin 15 Temmuz ile ilgisi yok. Keşke bugünleri görerek bize yerinde, zamanında uyarıda bulunabilselerdi” dedi. Genç, “AKP’li vekiller Gülen’i ziyaret etti. Yarın bunun en büyük zararını siz çekeceksiniz. Türkiye için büyük bir tehlike” demişti” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle