19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 17 HAZİRAN 2020 ÇARŞAMBA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER İSTANBUL EMNIYET MÜDÜRÜ MUSTAFA ÇALIŞKAN, PASIFIZE EDILDI Tek sorumlu yurttaş mı? Tedbirler gevşetildi. Virüs yok olmaya yüz tutmuş gibi bir hava, yönetenler eliyle topluma aktarıldı. Haziran başından itibaren de sokak yeniden canlanmaya başladı. Adı da “yeni normal”. Albert Camus’nün Veba romanının son sahneleri yaşanıyor dışarıda; aradaki tek fark, orada salgın sona ermişti; bizdeyse sürüyor. Hepimiz biliyoruz ki, iktidar en başından beri halk sağlığı ile ekonomi arasında denge arayışıyla bir oraya bir buraya yönelen kararlar alıyor. Nitekim “normalleşme” adı verilen yeni durumun, virüsün ortadan kalkmasıyla değil, zaten kötü durumda olan ekonominin bu yükü daha fazla kaldıramamasından duyulan endişeyle ilgili olduğunu anlatmaya gerek yok. Durum böyle olunca, yani iktidar cephesi, virüsle mücadelede izolasyon, karantina, seyahat kısıtlaması, sosyal ve ticari alanların kapatılması gibi kararları ekonomik ve sosyal gerekçelerle alamaz ya da sürdüremez hale geldikçe, sorumluluğu kendi dışına, topluma yıkıyor. “Bizden değil, sizin ihmallerinizden oluyor” mesajı alttan alta işleniyor. Her yeri açıp, “vatandaş tedbir alsın, maske takalım, mesafe kuralına uyalım” uyarıları yapıyor yöneticiler. Güzel, elbette maske takalım. Ancak sorun şu ki, sıradan vatandaş olarak o uyarıyı biz de yapabiliyoruz. Sorumluluk sadece yurttaşa yüklenince; tedbirleri önemseyenlerle boş verenler arasında, siyaset felsefesinde sözleşme kuramcısı düşünürlerin devlet öncesi dönemi tarif etmek için kurguladıkları tarzda bir “Doğa Durumu” oluşuyor. Özellikle de Thomas Hobbes’un formülünde olduğu gibi. “İnsan insanın kurdu” tablosu bu; maske takanlar takmayanlara tepkili, uyardığınızda, maske takmayanlar maskelilere tepkili; hatta maskeliler arasında da uzak durma telaşı, karşısındakini potansiyel virüs taşıyıcısı olarak görmeye dayalı korku yaygın. Durum böyle olunca da, devlet Leviathan olarak göreve çağrılıyor. Tuhaflıksa şurada: Başka zaman hemen her konuyu güvenlik sorununa dönüştüren, zor gücünü bu temelde büyüten ve devletin bu eksende her alana müdahil olmasını savunan iktidar koalisyonu, konu virüs olunca, özellikle de haziran başından beri, devletten çok bireye sorumluluk yüklüyor. Olağan zamanların otoriter devletçileri, virüsle mücadelede bireyci liberalizmi keşfediyor. Diğer yandan, devletin diğer zamanlar otoriter temelde genişlemesine, müdahil olmasına karşı çıkan; bireyin hak ve özgürlüklerine daha fazla yer açılmasını savunan kesimler de virüsle mücadelede devletin zorlayıcı gücünü keşfediyor, yasaklar için göreve çağırıyor. Toplumun kendi kendisini örgütlemekte, kendi tedbirlerini başkalarını da dikkate alarak uygulamakta zayıf kalışı, maske takmayanlar örneğinde de görüldüğü üzere, başlı başına bir sorun. Böyle olunca da devleti çağırmak olgusu, muhalifler için bile zor gücüyle özdeş tedbirlerle sınırlanıyor; ekonomik nitelik, sınıflar, bölüşüm adaletsizliği, farkındalık yaratma arayışıyla toplumsal örgütlenme boyutu es geçiliyor. Ekonomik gerekçeler Sanıyorum devletle birey arasına ya da otoriterlik ile liberalizm zeminine sıkıştırılan bu zıtlık ya da sorumluluğu yükleme kavgasında asıl sorun da burada. Hatırlayalım: 4 Haziran gecesi apar topar bir karar açıklandı; izleyen hafta sonu 15 şehirde yine sokağa çıkma yasağı uygulanacaktı. Ertesi gün Erdoğan bu kararı iptal ettiğini duyurdu. Yeni sistemde uyum, koordinasyon, karar alma süreci adına işleyişin (daha doğrusu işlemeyişin) nasıl olduğunu görmek için iyi bir örnekti elbette. Ancak daha önemlisi, bu iptal kararının gerekçesiydi. Şöyle diyordu Erdoğan: “Tek amacı hastalığın yayılmasını önlemek ve vatandaşımızı korumak olan bu kararın, farklı sosyal ve ekonomik sonuçlara yol açacağı anlaşıldı. 2.5 aylık bir aradan sonra yeniden günlük hayatını düzenlemeye başlayan vatandaşlarımızın sıkıntıya düşmesine gönlümüz razı olmadı.” İktidar, aldığı tedbirleri ekonomik gerekçelerle kaldırdığını ilan ediyor. Bu ortamda da vaka sayıları yeniden artıyor. Sorun sadece maskesiz gezmemiz mi, yoksa iktidarın ekonomik gerekçelerle, alması gereken tedbirleri almaktan geri durması mı? Asıl zıtlık burasıdır. Ekonomi kötü, işsizlik kapıda, esnaf dertli; iktidar bütün bunların tabanını eritmesinden endişeli. Kimi şahısların yeni infaz düzenlemesi ile salıverilmesi, Meclis’in açılmasıyla apar topar muhalefet partilerinden milletvekillerinin vekilliklerinin düşürülmesi, bekçilere verilen yetkilerin genişletilmesi hep bu temelde bir zor inşasının işaretleri. Yani iktidar zorlama gücünden çekilmiyor; bu gücü ekonomik çıkarlara göre yapılandırıyor. Eleştirip çare önerenlerin de buna göre, ekonomi temelli siyasi analiz yapması gerekmez mi? Üç ilde FETÖ operasyonu İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ’nün TSK yapılanmasına yönelik yürüttüğü soruşturma kapsamında 56 ilde 167 şüpheli hakkında gözaltı emri verildi. Zanlılardan, 79’unun Kara Kuvvetleri, 13’ünün Hava Kuvvetleri, 66’sının Jandarma ve 9’unun Sahil Güvenlik Komutanlığı mensubu astsubay oldukları, 119’unun da halen görev yaptığı öğrenildi. Çanakkale’de 21’i muvazzaf, 9’u emekli 30 şüpheli hakkında Ankara’da da 19 şüpheli hakkında gözaltı kararı veril, zanlılardan 13’ü yakalandı. l Haber Merkezi Medya davasında 6 tahliye Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin FETÖ’nün medya yapılanmasına ilişkin 17 sanıkla ilgili onama, 8 sanıkla ilgili bozma kararı vermesinin ardından hüküm kuran yerel mahkeme, tutuklu 6 sanığın tahliyesine karar verdi. İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’ın, adli kontrol koşuluyla tahliyesine karar verdi. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, tutuklu sanıklardan 17’si hakkındaki kararı onamıştı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet Bakan Soylu’nun İstanbulEmniyet Müdürlüğü’ne Bakan Soylu’ya yakın isim olduğu belirtilen Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş İstanbul zaferi getirildi. Bakan Albayrak’a yakın isimlerden avukat Mustafa Doğan İnal, sosyal medya hesabından dikkat çekici paylaşımda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzaladığı kararnameyle, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na atanarak pasifize edildi. Yerine İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın bir isim olan Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş getirildi. 15 Temmuz darbe girişiminin İstanbul’da bastırılmasında rol oynayan ve Hazine ve Maliye Bakanı BeALICAN rat Albayrak’a yakın olan ULUDAĞ Çalışkan’ın İçişleri Bakanı Soylu ile “kavgalı” olduğu biliniyordu. Çalışkan’ın görevden alınması, Süleyman Soylu’nun Albayrak’a karşı “zaferi” olarak yorumlandı. Erdoğan’ın imzaladığı kararnameyle, dün 5 ilin Emniyet müdürü değişti. Buna göre, 2 Eylül 2015’ten bu yana İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapan Mustafa Çalışkan, Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na atandı, yerine Adana Emniyet Müdürü Zafer Aktaş getirildi. Uzun süreden beri Çalışkan ile İçişleri Bakanı Soylu’nun arasının “açık olduğu” belirtiliyordu. Ekim 2017’de Süleyman Soylu’nun oğlunun içinde bulunduğu otomobil, İstanbul’da yunus ekipleri tarafından durdurularak aranmıştı. İddiaya göre, Soylu’nun aradığı Çalışkan telefonlara çıkmadı. İntihar eden Silivri Emniyet Müdürü Hakan Çalışkan’ın ölümüyle ilgili İstanbul’da yürütülen soruşturmada da Süleyman Soylu’nun adı geçmişti. Bu durum, Pelikancıların, Soylu’ya yö Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Aslan’a başarılar diledi. Aslan başdanışman oldu 15Temmuz Gazisi Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevine getirildi. Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Daire Başkanı olarak 2014 yılında bu göreve atanan Aslan, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişi mine kadar görevini yürüttü. Aslan, 15 Temmuz’da darbeciler tarafından Jandarma Genel Komutanlığı’nda rehin alındı, başından vurularak ağır yaralandı. Evli ve iki çocuk babası olan Aslan’a, 15 Temmuz’un ardından Devlet Övünç Madalyası verilmişti. l ANKARA/Cumhuriyet nelik hamlesi olarak değerlendirilmişti. Soylu, bu nedenlerle Çalışkan’ı geçmişte görevden almak istemiş, ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ikna edememişti. Çalışkan, Beraat Albayrak’a yakın bir isim olarak görülürken, yerine gelen Zafer Aktaş’ınsa Soylu’ya ya kın olduğu belirtiliyor. Emniyette “Milliyetçi” grup içinde yer aldığı bilinen Zafer Aktaş, 1999’da dönemin Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, yardımcısı Osman Ak tarafından Emniyet teşkilatı içindeki “Cemaat yapılanmasını (FETÖ)” or taya çıkarmak amacıyla başlatılan çalışma içinde yer aldı. Emniyet Başmüfettişi olan Zafer Aktaş, Ersal Dalman ile birlikte, arasında Ramazan Akyürek’in bulunduğu 132 kişilik “cemaatçi polisler” listesini hazırladı. Zafer Aktaş, bu rapordan sonra “telekulak” davasında yargılandı. Öte yandan kararname ile Kahramanmaraş Emniyet Müdürü Doğan İnci Adana Emniyet Müdürlüğü’ne, Niğde Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu Kahramanmaraş Emniyet Müdürlüğü’ne, Gümüşhane Emniyet Müdürü Ömer Faruk Karataş Niğde Emniyet Müdürlüğü’ne, Polis Başmüfettişi Celal Taşçı ise Gümüşhane Emniyet Müdürlüğü görevine getirildi. Bakan Soylu, geçen haftaki valiler kararnamesiyle de bakanlıktaki 9 bürokratını vali yaptırmıştı. Soylu, jandarma ve polisteki kritik kadroları da elinde bulunduruyor. Devşirme tepkisi İstanbul’da Bakan Berat Albayrak’a yakın olan ve Pelikancılar tarafından Adalet Bakanı yapılmak istendiği ileri sürülen avukat Mustafa Doğan İnal, sosyal medyada isim vermeden Soylu’yu kastederek atamayı eleştirdi. Bir dönem Erdoğan’ın avukatlığını da yapan İnal, sosyal medyada “Bugün bir avukat arkadaş dedi ki, “Devşirmeler güçlü zamanda gelir, serdengeçti olur, öz evlatlar arka plana atılır ama sıkıntılı zamanlarda ilk ihanet devşirmelerden gelir’ doğru söz...” ifadelerini yazdı.l ANKARA DURSUN ÇİÇEK İSTANBUL ADLİYESİ’NDE İFADE VERDİ: Siyasi ayağa buradan başlayın ANNE GÜLSÜM ELVAN: 7 YILDIR ADALET ARIYORUM Berkin vurulduğu yerde anıldı Gezi Direnişi eylemleri sırasında Okmeydanı’nda 16 Haziran 2013’te polisin attığı biber gazı fişeğiyle başından vurulup 269 gün komada kaldıktan sonra 11 Mart 2014’te yaşamını yitiren Berkin Elvan, ailesi ve avukatları tarafından dün vurulduğu sokakta anıldı. Okmeydanı Mithat Paşa Caddesi Gaziler Sokak’taki anmada, yurttaşlar Elvan’ın vurulduğu yere kırmızı karanfil ve ekmek bıraktı. Elvan’ın vurulduğu yerde düzenle nen anma etkinliği ilk olarak söz alan avukat Can Atalay’ın konuşması ve bir dakikalık saygı duruşuyla başladı. Anne Gülsüm Elvan ise Amerika’da öldürülen George Floyd ve Gezi Direnişi’nde yaşamını yitirenleri andı. Anne Elvan, “Ben 7 yıldır oğluma hasret yaşıyorum. Adalet istiyorum. Ben adalet dedikçe nice çocuklar katledildi bu ülkede, nice analar ağladı bu ülkede. Tam 7 yıldır adalet diyorum” dedi. Baba Sami Elvan da tüm çocukların mut luluğu ve eğitimi için mücadele edeceklerini belirterek “Biz bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizim mahkememiz devam ediyor, katilin adını da doğru dürüst teslim edemediler son duruşmalara geldik, katil ceza alacak mı bilmiyorum ama ne olursa olsun biz asla adalet arayışımızdan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu. Avukat Çiğdem Akbulut da 23 Eylül’de görülecek duruşmaya katılım çağrısı yaptı. l İSTANBUL/Cumhuriyet 15 Temmuz gazilerine darp ‘Sıra gazileri TBMM’DE TARTIŞMA SEFA UYAR dövmeye mi geldi?’ 15Temmuz sonrasında verilen sözlerin tutulmadığı ve topla nan yardımların dağıtılmadığı gerek TBMM Genel Kurulu’nda 15 Temmuz gazileri için toplanan yardımlar tartışması yaşandı. çesiyle eyleme başlayan 15 Temmuz gazilerine, polis, AKP Genel Mer İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, önceki kezi önünde müdahale etti. 15 Tem gün AKP Genel Merkezi önünde, 15 Temmuz ga muz Gazisi Murat Daşdemir, taleple zilerine polisin müdahale ettiğini ifade ederek, “‘4 yıl geçti, bizim için toplanan parayı verin’ diyorlar. Sizler de ‘Bu paraları yedik, size veremiyoruz’ demek yerine adamlara sopa verdiniz. Çok hazin bir tabloydu. Gazilere polisle sopa attıran iktidar olarak tarihe geçtiniz” dedi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç da “Döve döve sıra gazileri dövmeye mi geldi? Hiç mi vicdanınız sızlamadı?” diye konuştu. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan ise “Pandemi sürecinde gazilerimize 3 defa ödeme gerçekleştirildi” dedi. Öte yandan Ankara Emniyet Müdürlüğü’nden yapılan açıklamada, grubun hareket halindeki Cumhurbaşkanı konvoyuna yönelmesi üzerine görevlilerin grubun can güvenliğini düşünerek yola çıkmalarını önlendiği, fiziki müdahale ve gözaltı olmadığı belirtildi. l ANKARA rinin gaziler arasında eşitsizliğin giderilmesi, FETÖ ile tavizsiz mücadele edilmesi olduğunu söyledi. Bir grup 15 Temmuz gazisi, önceki gece AKP Genel Merkezi önünde toplanırken, polisin sert müdahalesi ile karşılaşmıştı. 15 Temmuz Gazisi Murat Daşdemir, AKP Genel Merkezi önünde yaşananları Cumhuriyet’e anlattı. Daşdemir, “Arkadaşlarımız, seslerini duyurma niyetiyle oraya geçtiler. AKP Genel Merkezi önünde Cumhurbaşkanımız lehine sloganlar atıp, seslerini duyurmaya çalıştılar” dedi. “Birilerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı arka kapıdan çıkarma ya çalıştığını ve 15 Temmuz gazilerinin bunun üzerine Erdoğan’ın aracına doğru hareket ettiğini” kaydeden Daşdemir, “Ortada protesto yoktu” dedi. Müdahale sırasında gazilere darp uygulandığını, 2 gazinin darp raporu aldığını belirten Daşdemir, müdahalenin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gazilerden bir grup temsilci ile görüştüğünü anlattı. Daşdemir, “İçişleri Bakanımız, taleplerimizi Cumhurbaşkanı’na ileteceğini söyledi” ifadelerini kullandı. Daşdemir, “salgın sürecinde 3 defa bin lira yardım yapıldığını, yapılan son yardımın ise eylemler devam etmesin diye sus payı olduğunu” söylerken, salgın sürecinde intihar eden 15 Temmuz gazilerinin bulunduğunu söyledi. Öte yandan, 15 Temmuz gazileri, Erdoğan’a, Soylu’ya ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na kendileri ile ilgilendikleri için teşekkür ederken eylemlere ara verdiklerini açıkladı. l ANKARA SEYHAN AVŞAR Askerin sivil mahkemede yargılanmasının önünü açan düzenlemeye dair hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “iftira” suçlamasıyla soruşturma başlatılan eski CHP milletvekili Dursun Çiçek’in şüpheli sıfatıyla ifadesi alındı. Çiçek ifadesinde, “Yıllarca iftiraya maruz kalmış ve mağdur olmuş bir Cumhuriyet aydını olarak kimseye iftira atmak gibi bir maksadımız olmaz” dedi. Avukat kızı İrem Çiçek ile dün İstanbul Adalet Sarayı’na gelen Dursun Çiçek ifade verdi. Çiçek ifadesinde, “Yargılandığım Ergenekon, Balyoz gibi kumpas davaları bir FETÖ organizasyonudur. 25 Haziran 2009’da askerlerin sivil yargıda yargılanmasının önünü açan yasa değişikliğinin olağan yasalaşma sürecine aykırı olarak, komisyonda yasa tasarısının tartışılma, eleştirilme ve son halinin genel kurulda görüşülmesi için sunulması gibi aşamalar atlanarak, 13 dakikada, gece yarısı saat 01.00’de Meclis’te çok az sayıda milletvekilinin olduğu zamanda dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve bakan yardımcısı İbrahim Okur tarafından anayasaya ve usule aykırı bir düzenleme ile alelacele geçirilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, bu düzenlemeyi muhalefetin başvurusu üzerine iptal etmiştir” ifadelerini kullandı. ‘Başbuğ’un tanıklığı önemli’ Yaşadığı sürecin önerge ile başladığını belirten Çiçek, suçlamaları reddetti. Çiçek, ifade sonrası adliye önünde açıklama yaptı. Geçen hafta ifadesi alınan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un tanıklığının önemli olduğunu vurgulayan Çiçek, “Dönemin Genelkurmay Başkanı, devletin en üst düzeyinde yer alan bir şahsiyet. O açıdan bu yeni delilleri değerlendirerek cumhuriyet savcılarına ‘FETÖ’nün siyasi ayağını soruşturmaya buradan başlayın’ dedik. Tabii o süreçte çok olağanüstü bir süreç, yani Meclis’te görev yaptık. Ne komisyonda tartışılmış, ne başbakanın imzaladığı tasarıda var. Gece yarısı 01.00’de küt diye Meclis’e iniyor, 13 dakikada yasalaşıyor ve ortalık karışıyor” dedi. l İSTANBUL Kurkut’u öldüren polise 9 yıla kadar hapis istemi Diyarbakır’da 2017 Nevruzu’na katılırken polislerin açtığı ateş sonucu yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un ölümüne ilişkin sanık polis Y.Ş. hakkında “olası kastla öldürme” suçundan açılan davada duruşma savcısı dün mütalaa verdi. Savcı, polis Y.Ş’nin “Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istedi. Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık polis Y.Ş. koronavirüs nedeniyle karantinada olduğu gerekçesiyle katılmadı. Mahkeme duruşmayı 22 Eylül’e erteledi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle