29 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 11 3 MAYIS 2020 PAZAR Bilge Günaydın ‘Daydreams’ (Ada Müzik) Piyanist, besteci Bilge Günaydın, İ.Ü. Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı piyano bölümünden 2007 mezunu. Ardından İ.Ü. Hukuk Fakültesi’ni bitirip tam burslu B.Ü. caz bölümünde yüksek lisans yapmış, Baki Duyarlar, Güç Başar Gülle ve Nilüfer Verdi ile çalışmış. Tezinden sonra başlamış sahnelerin tozunu yutmaya, ama piyasa yapmak denen şeye kapılmadan, beste çalışmayı ihmal etmeden. Nihayetinde biriken besteler olgunlaşmış ve ilk albümü “Daydreams” vücuda gelmiş. Kendi çalgısını değil orkestra müziğini öne çıkaran bir anlayışa sahip Bilge, buna bağlı olarak da ilginç bir beşli kombinasyonu var “Daydream” albümünün. Orkestranın iki saksafoncusu Serhan Erkol ile Tamer Temel, kontrbasta Kağan Yıldız ile Apostolos Sideris, davulda da Berke Özgümüş yer alıyor. Bilge, piyanonun yanı sıra synthesizer çalıyor. Birer parçada da gitarıyla Cenk Erdoğan, sesiyle Esra Kayıkçı konuk. Cemal Süreya’nın Üvercinka şiirine ithafen yaptığı beste dahil, albümdeki sekiz parçanın beste ve düzenlemeleri kendisine ait. Müzikal yapı genelde iki saksafon ile tuşlu çalgı arasındaki (Gayle Moran’lı Chick Corea müziğine yakın) kolektif bir ruha ve oyun dolu melodik kurgulara dayanıyor. Alttan gelen yeni cazcı kuşağımıza iyi örnek. Özgür Aydın ‘Sad Robot’ (OnAir Müzik) Adı elektronik müzik albümlerine daha uygunmuş gibi görünse de gitarcıbesteci Özgür Aydın’ın üçüncü çalışması “Sad Robot”, kanlı canlı ve insana has duygularla bezeli bir rock albümü. 2017 yılında “Mystic Blues”u tek başına, bir yıl sonra da “12th Street” albümünü çıkaran Özgür, ülkenin, piyasanın durumuna takılıp karamsarlığa düşmeden, müzisyenin geçim sıkıntısını dert edip küsmeden bestelerine devam etmiş. “Sad Robot” sevdiği müzikte ne kadar tutkulu ve doğru bildiği yolda ne kadar kararlı yürüdüğünün kanıtı. 15 yılı aşkın bir süredir Antalya’da yaşayan Özgür ikinci albümünü sadece (Grup Tını ve Feridun Düzağaç’tan tanıdığımız) basçı Hakan Erken’in eşliğinde gerçekleştirmişti. Merve Altınışık’ın elinden güzel çizimlerle süslenmiş “Sad Robot” albümünde de kadro aynı. Hepsi kendi bestesi, tamamı enstrümantal yedi yeni parça. Aslında altı demek gerek, çünkü kapanışta yer alan “Radium Girls”, daha önce ilk albümde vardı, buradaki sürümü dijital remastered. Güzel melodiler, sinemasal atmosferler... Yine sakin, duru ve yalın, tabii bir de romantik. Modern çağın yabancılaşmasını sorgulayan ve daha insani dönemlere özlem duyan bir duyguya sahip “Sad Robot” albümü. Müzik ile içerik uysal bir ahenk içinde. Şehir Tiyatroları evde İBB Şehir Tiyatroları, en beğenilen oyunlarından beşini mayıs ayında çevrimiçi olarak ücretsiz yayımlıyor. İBB Şehir Tiyatroları ve İBB Kültür Sanat YouTube kanallarında yapılacak gösterimler bugün saat 15.00’te “Aşkı Memnu” oyunu ile başlıyor. Her pazar günü yayımlanacak oyunlar “Pembe Konağın Gelinleri”, “Yedi Kocalı Hürmüz”, “İstanbul Efendisi” ile devam edip “Surname 2010” ile son bulacak. Nâzım’a Armağan RUMELI HISARI’NDAKI MUCIZE ŞIMDI EVIMIZDE: 2002 yılında biz tiyatro tutkunları bir mucize yaşadık. Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı’nın çabaları sonucunda UNESCO, şairin doğumunun 100. yılını “Nâzım Hikmet Yılı” ilan etmişti. İKSV’nin, Dikmen Gürün yönetimindeki İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali, ilk kez kendi de prodüksiyon yapacaktı. İlk yapım için Nâzım Hikmet ve onu en iyi yansıtabilecek isim olarak Genco Erkal seçildi. (N.H. Vakfı ve İstanbul Tiyatro Festivali’nde kuruluşlarından bu yana çalışmaktayım. Şu yukarıdaki 3 cümle için verilen emek, çaba, ikna gücü, duygu yoğunluğu müthişti.) Sonunda o akşam geldiğinde Rumeli Hisar’ı en alt sıradan en tepeye, çayır çimenin üstü, ağaçların altı da dolduğunda soluklar tutuldu. Çünkü ilk kez Türk tiyatrosunun her biri “yıldız” olmuş, tiyatromuzun “diva”ları, yorumculuğu yaratıcılığa dönüştürmüş sanatçıları bir arada izleyecektik. 18 yıl sonra Aradan 18 yıl geçtikten sonra İKSV, bu mucize oyununun kaydını dijital platformda erişime açtı. Genco Erkal’ın tasarladığı, yönettiği, rol aldığı “Nâzım’a Armağan”ı önceki gün evimde yeniden izlerken Genco’nun dehasına bir kez daha saygı duydum. İzlerken gözyaşlarımı tutamadım. Artık Rumeli Hisarı yoktu. Yıldız Ha (Soldan sağa) Işık Yenersu, Sema, Yıldız Kenter, Zeynep Tanbay, Bilge Mestçi (kostüm tasarımı), Genco Erkal, Zuhal Olcay, Tilbe Saran, Ayla Algan, Jülide Kural. Rumeli Hisarı’nda prova sonrası... nım sonsuzluğa göçmüştü. Oyun yine müthiş etkileyiciydi. İçimde bir ukde kaldı: Keşke ilk provadan sonra ayrılan Gülriz Sururi de olsaydı aralarında... Bir kez daha beni en çok duygulandıran, sahnedeki on sanatçının (9 diva ve Genco Erkal’ın) koroda sıradan bir “nefer” olmakla, “star”lığın en doruğuna ve görkemine tırmanmak arasında hiçbir ayırım yapmamalarıydı. Bir ayin, bir klasik Yunan korosu havasını yoğunlaştıran Bilge Mestçi’nin işlevsel kostümleri... Metin Deniz’in Rumeli Hisarı’na renk, coşku, umut katan sahne tasarımı... Selim Atakan’ın evrensel ve geleneksel renkler taşıyan müzikleri bugün de çok etkileyiciydi. Ve işte ayin başladı: Güneşe akın vardı ve güneşin zaptı yakındı. Sahneye indiler, güneşi, ateşi, suyu, havayı yaratıp sahneyi ve bizi zapt ettiler. Onlar ki YILDIZ KENTER: Müthiş bir fenomen. Her zamankinden bin kat daha çok kendisi. Rol yapmıyor. Ama aynı zamanda tepeden tırnağa Nâzım Hikmet. Elleriyle ellerimizi isyana kışkırtıyor. JÜLIDE KURAL: Kadronun en genç oyuncusu, bir ateş parçası. Gökyüzüne uzanan merdivenlerin tepesinde, kızıl yelkenlerle yarışıyor. Şeyh Bedrettin’de, toprağı ve sıcağı içinde taşıyor. ZELIHA BERKSOY: Tüm birikimini sesine, bedenine, yüzüne yüklemiş. Bilgelikle geçiyor rolden role. Taranta Babu’dan su kenarındaki yıldızlı gecelere uzanırken sevgiyi ve direnişi harmanlıyor. IŞIK YENERSU: Duru, berrak, pırıl pırıl bir su... Akıyor, hapisliğin, aşkın, acının, yalnızlığın arasından. Duygu yüklü sesine yeryüzünün tüm aşklarını yerleştirmiş. Bir isyan bayrağı kadar güzel. TILBE SARAN: Olağanüstü. Söylediği her sözcük, her hareketi, her duruşu, her bakışı, anlamları çoğaltıyor, izleyiciyi sarsıyor, büyülüyor, kendisine kenetliyor. Duyguları elle tutulur kılıyor. AYLA ALGAN: Oyunun her anında sahnede. Tavırlarıyla, duruşuyla meydan okuyor. Aynı zamanda Nâzım’ın annesi ve tüm kadroya kanat germiş bilge bir ana. Hapisteki oğlu için imza isterken çarpıcı. SEMA: Şaşırtıcı sesi, şarkı söyleme tarzıyla mutluluğumuz... Savaşın acımasızlığından barışın umuduna, “Şu Varna deli etti beni”lere uzanan bir gökkuşağı sunuyor. ZUHAL OLCAY: Tek sözcükle mükemmel. Fazıl Say bestesi “Memleketim, memleketim, memleketim” şarkısında ve katıldığı her sahnede. ZEYNEP TANBAY: Yalnız kendi danslarının değil tüm oyunun koreografisini üstlenen... Şiiri dansa, dansı şiire dönüştüren... Bedenini müzik ve söz diye kullanan... Yaratıcılığı, duyarlı bir estetik anlayışıyla bütünleyen... GENCO ERKAL: Bu mucizenin mimarı, sahnede eşsiz bir orkestra şefi. Kurgu, yönetim, oyunculuk ustası. Farklı disiplinlerden, farklı birikimlerden gelen bu dokuz insanı bir araya getirmesi bile mucize. Oyunun her anında, herkes hem Nâzım Hikmet hem de herkes bir başka kişi... Ve bir kez daha “Nâzım’a Armağan”, büyük şairden çok, biz izleyicilere bir armağan. Teşekkürler İKSV. Teşekkürler adı geçen herkes! Her hafta bir dans! İBB Kültür Daire Başkanlığı, CRR Genel Sanat Yönetmenliği’nin çalışmalarıyla “Dans Programı” oluşturdu. Program, mayıs ayı boyunca her pazar sanatseverlerle buluşacak. “Haftanın Dan sı” adıyla yapılacak program dünyadaki dans topluluklarının ve sahnelerin çevrimiçi paylaşılan gösterilerinden seçkileri evlere getiriyor. Program kapsamında, dansa dair kısa/uzun içerikli go¨steri, film, videolarla klasik baleden flamenkoya, çağdaş danstan halk danslarına her çeşit dansla buluşma fırsatı sunulacak. CRR Dans Programı ‘Haftanın Dansı’nı İBB Kültür Sanat ve CRR Konser Salonu sosyal medya hesaplarından takip edilebilecek. (www. crrkonsersalonu. org) 15. İşçi Filmleri Festivali, ‘Evde Kalamayanları Gör’ sloganıyla başladı Açılış da çevrimiçi! ORHUN ATMIŞ Koronavirüs salgını nedeniyle bazı festivaller ve onların açılışları çevrimiçi bir şekilde yapılmaya başlandı. Bu Festival düzenleme komitesi adına yıl 15. İşçi Filmleri Festivali de konuşan bunlardan biri. Festival normal şartlarda 4 ilde açılışını yapıp daha sonra yıl içinde diğer ille yönetmen Sevim Işık, yayına sarı toz beziyle ri de dolaşıyordu. Ancak bu yıl katıldı. ilk kez geleneksel izleyicisinin rildi. Açılış gecesini ilk 12 saatte 15 bin ki de dışına çıkacak. şi izledi. Festivalde bu yıl 33’ü yerli toplam 41 “Salgın boyunca ücretli izin verilsin, iş film gösterilecek. Festivalin çevrimiçi ol çiler de evde kalabilsin” denilen gece ması söyleşilere ve atölyelere de engel ol nin sunuculuğunu Alican Yücesoy yaptı. mamış. Resmi internet sitesinde (www.iff. Yücesoy’un ilk konuğu da festival düzen org.tr) yer alan festival kitabıyla program leme komitesi adına yönetmen Sevim Işık takip edilebiliyor. oldu. Işık programa elindeki sarı toz beziy 15. İşçi Filmleri Festivali’nin açılış gece le bağlanarak kadınların ev içi emek ve er si de önceki gün YouTube üzerinden ya kek şiddetine ses çıkarmak adına yaptık pıldı. “Evde Kalamayanları Gör” sloga ları protestoyu işaret etti. Festival hakkın nıyla yapılan galada özel konuklar yer al da bilgi de veren Işık, “Evde kalamayanla dı. Bunun yanı sıra açılış filmi olarak Fatih rın yanı sıra salgın bahanesiyle işten atılan Pınar’ın “Kaza Değil Cinayet” filmi göste ya da ücretsiz izinlere çıkarılanların, geliri olmayanların, ev içi emeği yok sayılan, şiddet gören kadınların, çocukların ve LGBTİ bireylerin de sesi olmak istedik” diye konuştu. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’da açılış yayınına bağlandı. Çerkezoğlu, DİSK’in 1 Mayıs yürüyüşünün engellenmesine dair konuştu. Festivalin ilk günden itibaren işçi sınıfının gerçek sorunlarıyla sinemayı ve sanatı buluşturduğunu ifade eden DİSK Başkanı, festivalde emeği geçenleri selamladı. Açılış gecesinde festivalin her yıl kamera arkasında çalışan bir sinema emekçisine verdiği plaket de sahibini buldu. Plaket, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz’a verildi. Geceye Burcu Yeşilbaş, Şanışer, Kardeş Türküler ve MetinKemal Kahraman şarkılarıyla dahil oldu. Oyuncu Mert Fırat katılarak Nâzım Hikmet’in 1925 yılında yazdığı ve yeni ortaya çıkarılan “İstanbul’da 1 Mayıs” şiirini okudu. ‘Tiyatromuz YAŞASIN!’ Salgın sürecinde taleplerine devlet tarafından yanıt verilmeyen tiyatrolar imza kampanyası başlattı. “Tiyatromuz Yaşasın” başlıklı, 2 bin tiyatrocu tarafından imzalanan metin dün kamuoyu desteğine de açıldı. Talep metni Haluk Bilginer, Ferhan Şensoy, Sumru Yavrucuk, Genco Erkal, Zuhal Olcay gibi sanatçıların ve tüm Türkiye’den çeşitli tiyatroların, tiyatro sanatının her alanında faaliyet gösteren sanatçıların ve meslek uzmanlarının imzalarıyla bir haftalık çalışma sonucunda ortaya çıktı. İmza metni, yaklaşık iki aydır kapalı olan, ne zaman açılacağı ise belli olmayan tiyatrola Haluk Bilginer rın doğmuş ve gelecekte doğacak problemlerini giderebilmeyi hedefliyor. Tiyatroların ortaklaşa bir iradeyle oluşturduğu metin, paylaşıl masının ardından tiyatro seyircisinden de yoğun destek gördü. “Tiyatromuz Yaşasın” hareketi için kullanılan web adresi ve sosyal medya hashtag’leri: “www.tiFerhan Şensoy yatromuzyasasin.com” 1. gün: #TiyatromuzYaşasın, 2. gün: #TiyatroYasasıÇıksın, 3. gün: #TiyatrodanVergilerKaldırılsın, 4. gün: #BetonaDeğilSanataBütçe Taleplerden bazıları ise şöyle: 4 Kamusal Tiyatrolar KDV, Gelir Vergisi, Stopaj gibi vergilerden muaf tutulmalı, mevcut borçlarla ilgili düzenle Sumru Yavrucuk meler yapılmalıdır. 4 Elektrik, doğalgaz, su gibi faturalar 2021 Ocak ayına kadar dondurulmalıdır. Sonrası için de indirim uygulanabilecek bir düzenleme yapılmalıdır. 4 2021 Ocak ayına kadar kamusal tiyatroların salon kiraları devlet tarafından karşılanmalıdır. 4 Tiyatro sezonu sağlıklı biçimde başlayana dek bildirinin başında unvanlarıyla andığımız tüm tiyatro emekçilerinin asgari yaşamsal koşulları bireysel maddi desteklerle sağlanmalıdır. Ödüller, ‘emek’ ve ‘direniş’ için Bu yıl beşincisi düzenlenen Sennur Sezer EmekDireniş Şiir ve Öykü Ödülleri açıklandı. “Lillipütyen” başlıklı dosyasıyla Sultan Gülsün’ün şiir ödülüne değer görülürken öykü dalındaki seçici kurul Hıdır Murat Doğan’ın “Biraz Ormanda Saklanacağım” başlıklı dosyasını birinciliğe değer gördü. Seçici kurul özel ödülleri ise şiir dalında “Porselen Güver cin” kitabıyla Emre Şahinler’in oldu. Öykü dalında ise “Korkuluk” adlı dosyasıyla Gülizar Aytekin ve “Kaldığı Yerden” adlı dosyasıyla Okan Alay arasında paylaştırıldı. Her yıl Sennur Sezer’in doğum gününde, 12 Haziran’da yapılan ödül töreninin bu yıl COVID19 salgını nedeniyle 1 Eylül Dünya Barış Günü yapılmak üzere ertelendiğini bildirildi. Filmler ‘lisan’ üzerine... İstanbul Modern, dünyanın farklı coğrafyalarından sanatçıların video, animasyon, kısa filmlerinin yer aldığı Artists’ Film International (Uluslararası Sanatçı Filmleri) programını ağırlıyor. Videolar bu yıl “lisan” konusuna odaklanıyor. Alınan tedbirler kapsamında çevrimiçi bir sergi olarak planlayan program 31 Mayıs’a kadar sürecek. Programa bu yıl sanatçı Ergin Ça vuşoğlu katılıyor. Çavuşoğlu’nun “Arzu Patikaları / Tarot ve Satranç” adlı videosu 2020 yılı içinde hem İstanbul Modern’de hem de programın uluslararası ortaklarında gösteriliyor. Londra’daki Whitechapel Gallery öncülüğünde 2008 yılında başlayan, bugün farklı coğrafyalardan 20 sanat kurumunun ortaklığıyla devam eden programda bu sene sekiz film gösteriliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle