Katalog

8 4 NİSAN 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN HABER Yeni infaz paketindeki düzenleme, 18 ay hapis cezasına cezaevi yolunu açıyor DÜŞÜNCEYE HAPIS! İnfaz indirim paketine cezaevindeki “düşünce suçluları” ve gazetecilerin de nen değişikliğe işaret eden Toprak, şunları anlattı: “Mevcut infaz sistemimizde kapsama alınması çağrıla (koşullu salıverme oranı ve 1 rı yapılırken pakette yer alan düzenlemeler bunun tam ter ALICAN yıllık denetimli serbestlik uyULUDAĞ gulandığında) 18 ay (veya al si etki yaratacak. Paketteki tı) bir hapis cezası alan bir ki düzenlemeler yasalaşırsa daha ön şi pratikte hapis yatmıyor. Paket ce 18 ay hapis cezası aldığında ce mevcut şekliyle yasalaşırsa artık zaevine girmeyen gazeteci veya ifa 30 Mart 2020 sonrası işlenen suç de özgürlüğünü kullanan yurttaşlar larda, herkes belli bir süre cezaevi artık bu cezanın yüzde 40’ını ceza kurumuna girecek. Basit bir örnek infaz kurumunda geçirmek zorun vermek adına, 18 ay hapis cezası da kalacak. alan biri (1/2 koşullu salıverme ve Avukat Ece Güner Toprak, gaze 1/5 denetimli serbestlik oranı son teciler ve ifade özgürlüğünü kulla rası) yaklaşık 7 ay hapis yatacak. nan muhalifler için paketteki sa Bu düzenleme genel bir düzenleme kıncalı düzenlemeye dikkat çekti. dir ve kalıcıdır.” 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Ted Bu düzenlemenin önemli olduğu birlerinin İnfazı Hakkında Yasa’nın nu belirten Toprak, nedenini şöy 105/A maddesinde yapılmak iste le açıkladı: “Bugün sosyal med yada veya basında, sert bir eleştiri yapana birçok mahkeme maalesef yanlış şekilde TCK 299 (Cumhurbaşkanına hakaret), 301 (Türkiye Cumhuriyeti’ni ve kurumlarını aşağılamak), 216 (Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek) vb. maddelerden ceza veriyor, ancak bu cezaların süreleri nispeten kısa olduğundan (birçok kez 18 ay altı), en azından binlerce insan infaz kuralları sayesinde cezaevine hiç girmiyor. Bu yeni düzenleme yasalaşırsa ifade özgürlüğünü daha olumsuz etkileyeceğinden endişe ediyorum.” Toprak, bundan sonra insanların “sert eleştirel bir tweet veya bir yazı/haber yüzünden 18 ay altı bir ceza alsam dahi artık cezaevi yolu gözükecek” diyeceğini ifade etti. Bu durumun “otosansürü” da ha da artırabileceğini belirten Güner, şunları kaydetti: “Evet, 3 yıl altı (terör suçları hariç) hapis cezaları prensip olarak açık cezaevinde geçirilecektir (ve 1 yıl altı hafta sonu uygulama imkânları vs. olacaktır), ancak yine de cezaevi kurumudur. Basın ve ifade özgürlüğü demokrasinin temel taşıdır. Pakette kısmen fayda sağlayabilecek hükümler var, ama yeterli değil. İki önemli sorun var: Birçok gazetecinin ceza aldığı veya yargılandığı bazı maddeler tamamen paket dışında tutulmuştur. Paket, basın ve ifade özgürlüğü konusunda daha net ve cesur bir mesaj vermelidir, doğru formül bulunursa ülkemizin önemli bir yarasını onarma fırsatı olur, Meclis’te ilerleme kaydedileceğini umuyorum.” l ANKARA İş bulma kurumu ve PTT önlerinde kuyruklar uzadı, insanlar bir umut arayışında Yokluk virüs kadar yakıcı Virüs salgınının ekonomik yakıcılığı, yoksula daha çabuk ulaştı. İşsiz kalanlar, işyerlerinin kapanması nede niyle darboğaza girenler dev SERTAÇ letin kapısına dayanmış du EŞ rumda. Kimi işsizlik maaşına başvurmak, kimi işyeri için yardım almak, kimi “1000 TL’lik yardım” mesajı, kimi de “bir umut” için devletin kapısında. Devlet el uzat mazsa sorun büyüyecek gibi... Virüs salgınına karşı “Evde kal” önerisi, markete gidecek para sı olan, kirasını ödeyebilen insan lar için kabul edilebilir. Ancak ev de kalınca “hayatta kalma” soru nu yaşayanlar da hiç az değil. Ha yatta kalmaya çalışanları, başken tin varoşlarından gelerek İŞKUR ve PTT önündeki kuyruklara gi renleri, “sosyal mesafeyi” koruya rak dinledik. Önce İŞKUR Çankaya Şubesi’nin önüne gittik. Sıradakilerin arasın da birer metre mesafe korunuyor. Güvenlik görevlileri sık sık mesafenin korunması uyarısı yapıyor. Abdi İpekçi Parkı’nda bir miktar insan kalabalığı oluşmuş. Polis aracından uyarılar da sürüyor: Sosyal mesafeyi korumanız, sağlığınız için çok önemlidir. Sıradakilerin önemli bölümü işten çıkarılmış, işsizlik maaşı için başvuranlar. Bir kısmı işyerini kapatmış, hem kendisine hem çalışanlarına destek için başvurmaya gelmiş. Sırada salgın sonrası için iş başvurusu yapanlara da rastlamak olanaklı. İlk konuştuğumuz kişi Mehmet Ezgin, garsonluk yapıyormuş. 13 gün önce işten çıkarıldığını söy madığını, hem kendisinin hem de çalışanlarının mağdur olduğunu anlatıyor. Güneş, yardım başvurusu için sıraya girdiğini söylüyor. Songül Apsalmiş de işsizlik maaşı için gelmiş. Evlere temizliğe gidiyormuş, ancak 10 gündür işler durmuş. “Haftanın 7 günü de işe gidiyordum. Salgından sonra işler tamamen durdu. Eşim sağlık çalışanı, 10 bin TL borcum var” diyor. Döndü Keyvan’ın eşi, iki yıl önce ölmüş. Salgın sonrası için iş arıyor, ancak yardıma da ihtiyacı var. Hem işe başvuracak hem de nereden yardım alacağını soracak. “Gelirim yok, kirada oturuyorum” diyor. lüyor. Ezgin, “İşyerim kapatılınca işten çıkarıldım. İki çocuğum var, kirada oturuyorum. Ne ka ‘Yardım yoksa battım’ Mustafa Boyraz, anaokulu işleti dar işsizlik maaşı verirler bilmi yor. Martın 16’sından beri kapalıy yorum ama 11 ay vereceklerini mış. Yaşadığı sorunları, “Veliler ai duydum” diyor. datları geri istiyorlar. 9 kişi çalıştı Metin Güneş, içkili lokanta işlet rıyoruz. Geçen ay yarım maaş ver tiğini, 23 gündür kapalı oldukla dik, bu ay hiç maaş veremedik. Ça rını, 15 çalışanına “mecburen üc lışan anne ödenekleri iptal edil retsiz izin verdiğini” söylüyor. İş di. İşyerinin kirasını ödeyemedik, letmesine herhangi bir yardım ala devlet ödeme vermiyor. KDV, sto paj ödemelerimiz duruyor. Bunlara bir çözüm bulunmalı. KOSGEB’e başvurduk, işletme sicili gerekçesiyle yardım alamadık. Kolejler daha iyi, çünkü yıllık ödenek alıyorlar. Biz aylık alıyoruz. Aylık 3040 bin TL’lik ödemelerim var” diye sıralıyor. Boyraz, hem ödenek hem işsizlik maaşı için başvuracağını söylüyor ve ekliyor: “Yardım etmezlerse battım.” PTT önünde ‘umut’ arayanlar PTT Ulus Şubesi, önüne gittiğimiz gün henüz kapatılmamıştı. Burada sıra daha uzun ve mesafeye dikkat edilmiyor. Güvenlik görevlilerinin sürekli uyarıları kısa sürede unutuluyor. SSK emeklisi bir yurttaş, cep telefonuna mesaj geldiğini ve “1000 TL’lik yardımı” almaya geldiğini söylüyor. Adını vermek istemeyen bir kadın, “Eşim hamal. İki çocuğum var, kapıcı dairesinde oturuyoruz. Sigortamız yok” diyor. Tam bu sıra maskeli bir görevli, “Mesaj gelmeyenler bo Ankara’da, PTT ve İŞKUR’un önünde yurttaşlar umutları nı korumaya çalışıyor. şuna beklemesin” uyarısı yapıyor. “Mesaj geldi mi” diye soruyorum, “Yok gelmedi. Ama bir umut bekliyorum, belki bana da verirler” diyor. “Evde kalıyor musunuz” diye sorunca da “Çocuklarla ben kalıyorum, kocam belki bir iş bulurum umuduyla sabah çıkıyor. Ama her yer kapalı” diye yanıt veriyor. Yoksullukta bile eşitsizlik anında göze çarpıyor. SSK emeklisine 1000 TL, işsizgüvencesiz hamala bir şey yok. Yalnızca belediyeden yardım alıyorlarmış. “Bu insanlardan başka kimsenin haberi yok mu” sorusu aklımızdan çıkmıyor. PTT’nin önünde rapor parasını almak için gelenler de, bursunu almak için gelen Somalili öğrenciler de sıraya girmiş. Sloganımız neydi: Evde kal, sağlıklı kal. Toplumumuzun her kesimi için, özellikle de devlet yetkililerinin bu yaklaşımı bir daha düşünmesi gerekmiyor mu? Virüs salgınının tüketmeye başladığı insanların devletten başka gideceği kapı yok... l ANKARA Terkoğlu ve Pehlivan için mahkemeden ‘ön alır’ gibi karar: Tutuklulukları devam edecek Gazetecilere avukatsız duruşma! ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR OdaTV’de yayımlanan haber nedeniyle cezaevine atılan gazeteciler Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç’ın tutukluluk incelemesini yapan mahkeme, gazetecilerin tutukluluk halinin devamına karar verdi. 5 Nisan’daki duruşmayı 2 Nisan’a alarak gazetecilerin savunmalarını “alelacele” alan mahkeme, duruşma tarihini avukatlara bildirmedi, kararı da avukatlara eposta ile tebliğ etti. Avukatlar, karara itiraz edecek. Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteciler Terkoğlu, Pehlivan ve Kılınç’ın tutukluluk incelemesini yapan 10. Sulh Ceza Hâkimliği, 5 Nisan’da yapılması beklenen duruşmayı, koronavirüs tedbirleri gerekçesiyle 2 Nisan’a aldı ve duruşmalı inceleme yapılacağını avukatlara bildirmedi. İnceleme kapsamında gazetecilerin savunmalarını SEGBİS yöntemiyle, avukatları olmadan usulsüzce alan heyet, “tutukluluk halinin devamına” karar verdi. Karar, avukatlara eposta yoluyla tebliğ edildi. ‘Beyanlar tutanaklarda eksik’ Terkoğlu ve Pehlivan’ın avukatlarından Yiğit Kazım Akalın ve Celal Ülgen, mahkemenin kararını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Avukat Akalın, tutukluluk halinin incelenmesi için önceki gün dilekçe verdiklerini anımsattı. Duruşmalı inceleme hususunda kendilerine bilgi verilmemesinin “kabul edilemez” olduğunu dile getiren Akalın, “Savunmalar alınırken, Barış Pehlivan’ın beyanlarının önemli bir kısmı tutanaklara geçirilmemiş” dedi. Tutukluluğa devam edilmesi kararını da eleştiren Akalın, “Zaten haberleştirilmiş bir konunun tekrar ifşası mümkün olamaz. Karar hukuka da mantığa da aykırıdır” dedi. ‘Salgın günlerini fırsata çevirdiler’ Terkoğlu ve Pehlivan’ın avukatı Celal Ülgen ise mahkemenin “kolaya kaçtığını” belirterek şunları kaydetti: “Avukatları dinlemek yerine cezaevinde SEGBİS aracılığıyla ile salt şüphelinin dinlenmesiyle yetinilmesi son derece yanlış. Bu tavır, hukuku avukattan kaçırmaktır. Avukatlara, ‘Yazdıklarınızın, taleplerinizin bir önemi yok. Biz nasıl olsa değer bile vermiyoruz’ demektir. Adalet Bakanı, salgın günlerini fırsata çeviren hâkim ve yargıçlarla ilgilenmelidir.” Avukatlardan Hüseyin Ersöz ise sosyal medyadan yaptığı açıklamada, “Barış’ların 3 avukatının da çağrılmadığı duruşmada verilen karara itiraz edeceğiz. Avukatların dışlandığı bu oldubitti anlayışını asla kabul etmiyoruz” dedi. Av. Kılıç: Bir şey kaçırmak istiyorlar MEHMET KIZMAZ MİT görevlisinin cenaze haberine ilişkin soruşturmada tutuklanan Yeniçağ yazarı Murat Ağırel, Yeni Yaşam Gazetesi yazıişleri müdürü Aydın Keser ve Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik’in beyanları, İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından, avukatlarına haber verilmeden, önceki gün Silivri Cezaevi’nden SEGBİS aracılığıyla alındı. Mahkeme, gazetecilerin tutukluluklarının devamı yönünde verdiği kararda gerekçe olarak ‘kaçma ihtimalini’ gösterdi. Ağırel’in avukatı Gizay Dulkadir, “Daha delil topluyoruz diyorlar. Bu insanlar bir tweet için tutuklandı. Neyin delilini topluyorlar” diye sordu. Keser ve Çelik’in avukatı Özcan Kılıç ise “Neden kimsenin haberi olmadı? Bir şeyi kaçırmaya çalışıyorlar sanki” değerlendirmesini yaptı. ADALET KOMİSYONU TOPLANDI CHP’li Emre: Bu düzenleme ‘af’tır TBMM Adalet Komisyonu, dün infaz yasası teklifini görüşmek üzere toplandı. Komisyon, koronavirüs salgını nedeniyle daha geniş bir salonu bulunan Plan ve Bütçe Komisyonu’nda toplanırken gazeteciler için de komisyon dışında ayrı bir oda oluşturuldu. Bazı milletvekilleri de telekonferans sistemiyle komisyona katıldı. Komisyondaki CHP Sözcüsü İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, iktidarı şu sözlerle uyardı: İnfaz değil, af yasası: Bu teklif bizim açımızdan I·nfaz Kanunu’nun ötesinde bir “af kanunu”. Yargıda ikili uygulama var: FETÖ borsası aracılıgˆıyla varlıklı olan kis¸ilerin serbest kalması sagˆlanmaktadır. Yargıda ikili uygulamayla kars¸ı kars¸ıyayız. İstisnaları dar tutalım: I·nfaz adaletini yani suç istisnalarını olabildigˆince dar tutup uygulamalarının özellikle düs¸ünce ve ifade özgürlügˆüyle basın özgürlügˆü yönünden de kazanım sagˆlayacak s¸ekilde olabilmesini gerçekles¸tirebilmemiz lazım. l ANKARA/Cumhuriyet AVUKAT FATMA ÇAKIR: Cezaevleri kadınlara göre yapılandırılsın SEFA UYAR Avukat Fatma Çakır, Türkiye’de kadınların bulunduğu cezaevlerine yönelik çalışması ile kadın cezaevlerindeki eksikleri ortaya koydu. Çakır’ın kadınlara yönelik koşulların iyileştirilmesine ilişkin önerileri özetle şöyle: l Cezaevlerinde mahkum kadınlara yönelik özel hizmet veren danışma merkezi bulunmalı. l Okuryazar olmayanların oranı, kadın mahkumlar arasında yüksek. Gerekli eğitimi alabilecekleri eğitim mekânları yapılmalı. l Kültürel yaşama katılmalarını sağlamak için de tiyatro, konser ve konferans etkinliklerinin düzenlenebileceği çok amaçlı kapalı salonlar yapılmalı. l Her türlü kütüphanede kadınla ilgili birim oluşturulmalı, kadınla ilgili veya kadınları yazdığı türden belge ve doküman bulundurulmalı. l Kadınların aylık hastalıkları düşünülerek odalara duş bölümleri yapılmalı ve musluklar takılmalı. l Cezaevinde çok amaçlı açık veya kapalı spor salo nu olmalı. l Tutuklu ve hükümlüler is tedikleri giysileri giyebilmeli, kaldıkları odalarda giysiler için yüklükler yapılmalı. l Cezaevi personeli açısından kadın sorunları, kadın hakları konusunda eğitim almış olan elemanlar tercih edilmeli. l Cezaevlerinde anneleri ile birlikte kalan çocuklar için kreş ve anaokulu olmalı. Çocuk oyun odalarında gece kalınacak odalara da götürülmesine izin verilecek şekilde oyuncaklar bulundurulmalı. l Cezaevlerinde bir çamaşırhane olmalı ve burada çamaşır makineleri bulunmalı. l Açık havada ağaç, çiçek, sebze, meyve yetiştirmeye uygun bir bahçe olmalı. Bahçede çalışmak isteyenler uzman gözetmen kontrolünde çalışabilmeli. l Mimari yapı, iklim, hava, alan, ışıklandırma, havalandırma, hijyen koşullarının insanca yaşam standartlarına uygun olması sağlanmalı. Fazla kalabalık koğuşlar olmamalı. l Kişi başına düşen alan, uluslararası standartlara göre sekiz metrekare olmalı. l ANKARA DEMİRTAŞ’IN AVUKATLARI Salgın nedeniyle tahliye istediler Demirtaş Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın avukatları, Demirtaş’ın hipertansiyon hastası olduğunu ve daha önce de solunum ve kalp rahatsızlıkları nedeniyle ameliyat geçirdiğini anımsatarak tahliyesini istedi. Avukatların, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bilindiği gibi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 1 Nisan Çarşamba günü kapsamlı bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamada, koronavirüs salgınıyla ilgili çeşitli veriler paylaşmıştır. Bu verilerden bazıları, virüs nedeniyle yoğun bakımda olan hastaların yüzde 63’ünün, yaşamını yitirenlerin de yüzde 69’unun hipertansiyon hastası olduğu şeklindedir. Müvekkilimiz Selahattin Demirtaş’a, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde hipertansiyon tanısı konulmuştur. Daha önce solunum ve kalp rahatsızlıkları sebebiyle ameliyat da geçiren Demirtaş’ın bu hastalıkları devam etmekte, kendisi çeşitli ilaçlar kullanmaktadır. Dolayısıyla Demirtaş, Bakan Koca’nın açıkladığı hayati risk grubundadır. Bu nedenle, 6 yıldır süren ve kendisinin şüpheli bile olmadığı soruşturma dosyasındaki tutukluluğunun kaldırılması amacıyla (2 Nisan Perşembe) kendisi için tahliye başvurusu yapılmıştır” denildi. l Haber Merkezi 288 GÜNDÜR ÖLÜM ORUCUNDAYDI Grup Yorum üyesi Bölek yaşamını yitirdi Grup Yorum üyelerinin, çalış ya hesabından paylaştığı bir videoda ise malarını yürüt Helin Bölek’in anne tükleri İdil Kültür si Aygül Bilgi’nin kızı Merkezi’ne yönelik nın cansız bedeni ba polis baskınlarının şında ağıt yaktığı gö son bulması, üyele rüldü. Helin Bölek ile rinin arananlar lis beraber, 291 gündür tesinden çıkarılma Helin Bölek ölüm orucunda olan sı, 3 yıldır devam İbrahim Gökçek ise ar eden konser yasaklarının kal kadaşının ölümüne ilişkin bir dırılması ve üyelerinin serbest açıklama yaptı. Gökçek, açık bırakılması talebiyle 288 gün lamasında “Alın işte ne ola dür ölüm orucunda olan Helin cak şimdi? Kim verecek bunun Bölek (28) dün sabah saatle hesabını? Yok veremezsiniz. rinde yaşamını yitirdi. Bölek’in 28 yaşındaki bir halk sanat cenazesi bugün Okmeydanı çısını öldürdünüz, katlettiniz. Cemevi’nden kaldırılarak Feri Ya ben ölecektim ya da Helin köy mezarlığına defnedilecek. ölecekti. Ne yazık ki Helin öl Kızına ağıt yaktı dü. Memnun musunuz?” dedi. İnsan Hakları Derneği’nden Bölek’in yaşamını yitirdiği (İHD) ise Bölek’in ölümüne iliş ni duyan yurttaşlar, Armut kin yapılan yazılı bir açıklama lu’daki direniş evinde bir ara da, “Helin Bölek’in yaşamını yi ya gelerek “Grup Yorum halk tirmesinden ülkeyi yönetenler tır susturulamaz’’ sloganları at sorumludur” denildi. l Haber tı. Grup Yorum’un sosyal med Merkezi