16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 12 NİSAN 2020 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Faşizm ve korona el ele (Karantina günlüğü 4 ) Korona salgınının ilk günlerinde tanıdığım hemen herkeste müthiş bir iyimserlik vardı. Bende de. Hep çoğumuz zengin, fakir, itibarlı, itibarsız herkesi tehdit eden bu salgından ders çıkaracağımızı, hayatımızın olumlu yönde değişeceğini, dünyanın daha yaşanabilen, adil bir yer olacağını, hep birlikte bir gökkuşağının altından geçip neşenin ve aşkın bizi bulacağını düşünüyorduk. Bu düş güzeldi ama bir süre sonra gördük ki korona salgını ve sonrası dünya hiç de bizim düşündüğümüz gibi olmayacaktı. Çünkü salgınlar insanları korkutur, toplumsal yapıyı ve örgütlenmeyi parçalar, insanı umutsuzluğa sürükler. Ölüm korkusu tüm duyguların, düşüncelerin önüne geçer. Aklı siler, en ilkel davranışları ortaya çıkarır. Faşizm de öyledir, o da ölümcül bir hastalık gibidir, toplumsal ve zihinsel bir hastalıktır. Korkunun ve çaresizliğin rejimidir. Ve işte yepyeni bir faşizm usul usul dünyayı ele geçirmekte. Şimdi bu kadar ahkâm kestikten sonra gelelim, yeni faşizmin nasıl yol alacağına. Yeni faşizm tam bir teknoloji imparatorluğu olacak! Gücü elinde tutan, caddelere konan yüz tarayıcısıyla tüm insanları gözetleyebilecek. Biz hiç farkında olmadan, Çin’de bu başladı bile. Ayrıca telefonlarımıza gönderilen sinyallerle nerede ne yaptığımızın, kiminle konuştuğumuzun bilinmesi çocuk oyuncağı. Güç rejimine karşı olanlar, anında bilgisayarın ekranında görüntülenecek, biraz daha ileri gidelim, bu kişiler insansız hava araçlarıyla anında yok edilecek. Şimdi siz “Yapma Işıl, olmaz öyle şey” diyebilirsiniz. Çok basit bir şey söyleyeceğim, bazılarınızın telefonuna bir mesaj geliyor, “Güvenli bölgenizden çıktınız. Lütfen güvenli bölgeye geri dönün.” Aman Allahım, bu kim, benim bahçeye çıktığımı nasıl gördü? Korkutucu değil mi? İleride bu mesajlar çoğalacak. Gücü elinde tutan bir anda milyonlarca muhalifin neler düşünüp neler planladığını anında öğrenecek, bir yasa geliyor, bütün dünyada WhatsApp, Twitter denetime alındı. En mahrem yazışmalarınız anında gücün bilgisayarlarında. Nasıl ama korkunuz mu, George Orwell’in 1984 adlı kitabında anlattığı korkutucu dünya teknolojik faşizmin yanında çocuk oyunu gibi. Ve ölüm kutsanacak. Bu konuda başı bizim ülke çekiyor. Depremde ölenler şehit, selden ölenler şehit, patlayan silah depolarında ölen askerler şehit ve en son koronadan ölenler hükmen şehit. Bu “hükmen” lafına da gıcık oldum. Öte yandan gücü elinde tutanlar, kendi ideolojilerine uygun davranan, destekleyen din adamlarının toplum içinde yayılmaları ve etkili olmaları için özellikle çalışacaktır. Hemen bir örnek İkinci Dünya Savaşı sırasında Hıristiyanların kutsalı Papa ve dünyanın en zengin devleti Vatikan’ın Nazilerle işbirliği yaptığı artık tüm kanıtlarıyla ispatlanmış durumda. Pek çok belgeseli ve filmi var. Günümüze gelelim, bakın her gece camilerden sela okunup canhıraş dualar ediliyor, koronaya karşı pek çok belediye de kurban kesiyor, 200 liraya korona karşıtı dualar internetten satılıyor, ilçeler tütsüleniyor, din psikolojisi yeni bir bilim dalı olarak ortaya atılıyor. Kısaca bilimkurgu filmlerinde, romanlarında anlatılan her türlü felaket koronadan sonra bizi bekliyor. Evet, hâlâ dünyaya bir meteor çarpmadı ve ölüler mezarlarından kalkıp kötülük yaymaya başlamadılar. Ama zombilerin yerine aday olan pek çok kişi var, “Açım, çocuklarım yemek yesin diye dileniyorum” diyen Roman kadına “Geber” diyen devlet adamı, virüs taşıyor diye doktor kiracısına “Evimi boşalt!” diye emreden ev sahibi, internetten gelen dikiş makinesinin rengini beğenmeyip anında kargo şirketini basan çalışanlara “Hepiniz virüslüsünüz, benden uzak durun!” diye haykıran saçlarının boyası çıkmış ev kadını, kocaman arabasını zor sürükleyip çöp toplayan küçücük bir çocuğu acımasızca döver polis, bana bir şey olmaz havalarında yaka bağır açık, “Maske de neymiş” diyen, insanların yüzüne sigara dumanı üfleyen genç adam, yirmi odalı evinde oturup elinde kitap “Evde Kal” çağrısı yapan dizi oyuncuları, evine kebapçı getirip kebap partisi yapan ve bunu insanların “Yarın ne yiyeceğiz” diye düşündüğü bir ülkede Instagram’da paylaşan yeni zaman zenginleri, infaz yasasıyla cümle tecavüzcüleri, medya baronları dışarı salıp binlerce muhalif insanı hapislerde tutan ve “Bak başkaldırmayın, koğuşunuza koronalı birini salarım!” diyen hapishane müdürleri daha neler neler, bunların zombilerden ne farkı var? Not: Yazımı sokağa çıkma yasağından önce yazmıştım. Gece yarısına iki saat kala yapılan çağrıdan sonra hepimiz market önünde birikenleri, kavga edenleri gördük. Sadece şunu ilave yapmak istiyorum: BU DAHA BAŞLANGIÇ! 12 NİSAN 2020 SAYI: 34521 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 04:52 06:23 13:10 16:51 19:47 21:12 Ankara 04:39 06:08 12:54 16:35 19:31 20:53 İzmir 05:07 06:33 13:17 16:57 19:52 21:12 Takvim, 9 Kasım 1983’ü göstermekte. Genel seçimler yapılalı üç gün olmuş. Oylar daha sayılıyor ama Turgut Özal başkanlığındaki ANAP’ın yüzde 45 dolayında oy oranıyla birinci parti çıktığı belli. Darbeyle kapatılan eski partiler, seçimlere yeni oluşumlarla girmek zorunda kalmış. CHP’nin yerini doldurmaya çalışan Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp, ılımlı konuşuyor: “Muhalefet etmek için her şeye karşı çıkmayacağız. Memleket yararı her türlü parti çıkarının üzerindedir. Temel inancımız budur.” MHP’nin yerine Mehmet Pamak’ın başkanlığında kurulan Muhafazakâr Parti’ye seçimlere katılma izni çıkmamış. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, o gün önce Turgut Özal ile görüşecek. Ardından ana muhalefet HP’nin yahşi lideri Necdet Calp’i, son olarak da “şahsının” seçimlerde “netekim” zırt diyen zurnası, Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin başkanı Turgut Sunalp’i kabul edecek. Cumhuriyet gazetesi yazarı Ali Sirmen’in telefonu çalıyor. Arkadaşı Atilla Donat, “Seni yemeğe götüreyim” diyor. Sirmen’in Bekir Çeşnici mahlasıyla gazetemizde “gastronomik” yazılar yazmasına henüz birkaç yıl var; ama kendisi oldum olası zor yemek beğenen, Fransız mutfağının tabulasından geçmiş bir gurme. Zarif yazılarında hissedilmese de konuşurken düşündüğünü kıvırmadan, hatta dank diye söyleyen biri. Arkadaşını, “Sen beni yine Ziya’ya götürürsün, yemeklerini yine beğenmem, yine bo de kepçe, bir haf ta önce beğenme yip tabağında bı raktığı Tournedos Bearnaise’i özlem le anıyor ve ten ceredeki bulama cı tutuklu arkadaş larının uzattığı ta Kahreden çaresizlik baklara “Al sana bearnez sosu!” ni dasıyla dağıtıyor. zulursun!” diye uyarıyor. Atilla Donat, “Peki, Süreyya’ya gi Korona yarı açık cezaevi delim” diyor. Sirmen, sanıklara zaten üç yıl se Gidiyorlar, ama Süreyya kapa kiz ay hapis cezası istenen ve be lı. Dönüp yine Ziya’da konuşlanıyorlar. Al sana bearnez! Ziya’nın aşçısı, hatırlı konuklarına tam da bir Fransız yemeği olan Tournedos Sauce Bearnaise öneriyor. Ali Sirmen, aşçıya “Turnödo belki de, bearnez sosu yapmak zordur, bak tereyağı kokarsa olmaz!” diyor. Aşçı sosun tereyağı kokmayacağına garanti veriyor. Yemek geliyor. Bearnez sos, tereyağı kokuyor. Ali Sirmen, tabii ki burun kıvırıyor. Zavalı aşçıyı, “Sauce Bearnaise” üzerine çektiği ukala bir söylevle ince ince doğruyor. Atilla Donat, “Ben sana dememiş miydim?” doğrulamasıyla zaten bozgun... Takvim 16 Kasım 1983’ü göstermekte. Ali Sirmen, Birinci Barış Davası’nın 14 Kasım’daki karar duruşmasının ardından gece yarısı evleri basılarak tutuklananlar arasında. Metris Askeri Cezaevi’nde o gün, yemek dağıtımı onda. Elin raatla sonuçlanan Barış Davası’nda üç yıl hapis yattı. Samim Lütfü imzasıyla yayımlanan makaleleri, unutulmaz lezzette bir kitap oldu: Kelepçeli Yazılar*. Aziz dostum Ali Sirmen, sonuncu zaferini koronavirüse karşı kazandı. Onun bire bir savaştığı Covid19’dan korunmak için şimdi kimimiz yarı açık, kimimiz için tam tecrit ev hapsindeki bizler de kuşkusuz “bearnez sos” benzeri sendromlar yaşıyoruz. Şahsen, evde zaman geçirmek için reddettiğim davetlere çok hayıflanıyorum. Yürüyebilecekken yürümediğim yürüyüş yollarının özlemiyle kavruluyorum. Yolculuklardan bıkkınlık getirmiş olmama çok kızıyorum. Torunumu okşayamamak, çocuklarımı görememek kahrediyor. Yakınlarıma uzak durmak yüreğimi yakıyor. Bu kış doyasıya boza içmemişliğim, içimde hicran, vb. Ama korona yasaklarının bilediği en yoğun iki duygu, güvensizlik ve isyan. Salgında bağış toplayan tek devlet! Güvensizlik, çünkü AKP hükümeti salgın hakkında doğru bilgi vermiyor. İleride “biz ucuz atlattık” propagandası yapmak için olsa gerek, gerçek ölü sayısı, hasta sayısı, adı konulmayan teşhislerle gizleniyor. İsyan, çünkü dünyada salgına karşı halkından bağış isteyen ve toplayan tek devlet, Türkiye. Bağışa muhtaç devlet, bir de bakıyorsunuz Saray’a yeni arabalar almak için ihale açmış. Cumhurbaşkanlığı forsuyla yurtdışına uçaklar dolusu yardım gönderiyor. Kızılay, Türkiye’den gayrı her yere uçan koşan hızır ordusu. Yapımı tamamlanmış yeni Şişli Etfal binası atıl durur, tam teşekküllü Lösante’ye salt “parasız tedavi yapıyor” diye ruhsat verilmezken Atatürk Havalimanı’na sahra hastanesi kuracağız dedikleri, yandaş müteahhite yaptırılan ve askeriyeden alınan arazinin yerleşime açılmasını hedefleyen rantçılık oyunu. Güvensizlik ve isyan, çünkü hapisanelerde salgın önlemi olarak sunulan İnfaz Yasası tasarısı; ağır suç hükümlüleri için af yasasına, daha hüküm bile giymemiş muhalif gazeteciler için yargısız infaza dönüştü. Bu devlet niçin hep iyiyi tepeleyip kötüyü kolluyor? Hukuksuz tutuklulukları salgın yüzünden gündemden düşen Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Murat Ağırel ve arkadaşlarını, eşlerini, çocuklarını düşünmek; çaresiz, sessiz, öfke dolu bir isyan. Vicdan isyanı. Kahır dedikleri, bu olsa gerek. * Tekin Yayınevi, 1986 Biraz sinir ediyor o kadar. Herkesi hasta etmiyor. Etse de çok şükür bi şoka girdi. Kimin neresine, nasıl bulaşacağını şaşırdı. Zaten ahali de yasak baş öldürmüyor. ladığı için evlerine çekilmeye Koronadan değil, Süley başlamıştı. man Soylu’dan söz ediyoruz. Korona da sokak ortasında HHH kalıverdi. Belki de istemeden sürü Mesafe lütfen... ile halkı gece yarısı sokakla ra döktü. HHH 33 yıllık siyasi deneyim çok şey, “Paçasından yolsuzluk akı Bu da bir tedavi şekli. yor!” dediği insanın dizinin di Virüsü birbirine bulaştırma ve bağışıklık kazandırma stratejisi. İngiltere’de uygulandı. Başarılı olmadı. Başbakan Boris Bey, sürü başı olarak virüsü kaptığı ile kaldı. Belki de 55 yaşında olduğu için paçayı kurtardı. İngiliz halkı ile Türk milleti bir değil ki! HHH Yöntemin tıptaki adı, “Herd Immunity” yani “Sürü Bağışıklığı”. Sürü, insan için değil, affedersiniz koyun ve sığır sürüsü için kullanılıyor. Soylu’nun iştahını kabartan acaba bu mu? İngilize tutmayan sürü muamelesi belki Türke tutabilir diye mi düşündü? HHH Bu konuda tıbbi olmasa da engin bir siyasi ve şahsi deneyimi var: Taa 1987 yılında, “Çoban Sülü” mak ısırtacak muhalefet örnekleri veriyordu: “Kendini padişah sanıyor!” “At üstünde duramıyor. Ülkeyi mi idare edecek?” “Paçalarından yolsuzluk akıyor.” HHH Bu sözler ona mahkeme değil, ikbal yollarını açtı. Belli ki, performansına Reyiz hayran kaldı. “Harun gibi geldi, Karun oldu” diyen Numan Kurtulmuş’la birlikte ikisini de nüfusuna geçirdi. HHH Soylu 64, 65, 66 ve 67. hükümetlerin değişmez bakanı. 50 yaşında. Ama kabinenin en kıdemli siyasetçisi. Gözü doğal olarak daha yükseklerde. Belki de iştahını kabartan sokak yasağı genelgesi yayımlandığı sırada yayımlanan BBC’deki bir binde kendine yer edinmek ise her şey! “Sürü bağışıklığı” yöntemi uygulamakla hem bilim kurulunu solladı hem sağlık bakanını . Dedik ya, hedefi çok yüksek. Damat Berat ile haberlere konu olan gizli çekişmesi de bu yüzden. Tanrı, Reyiz’i koronadan da, Soylu ile Damat’tan da korusun. Ama Türkiye’yi hepsinden korusun. HHH Bu arada “Taç” virüsü de ismine güveniyor. Soylu’yu geçtik, Reyiz’e bile adeta ders vermek istiyor: İster bakan ol, ister bakmayan, ister Evde Kal, ister Saray’da; yeter ki anayasaya bağlı kal: T.C. ANAYASASIMADDE 10Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, diye nam salan Demirel’in peşine takılanlardan biri idi. Gençlik kolları başkanı bile olmuştu. program oldu. Ünlü İsrailli düşünür “Homo Sa piens” yazarı Y.Noah Harari, ıs mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin (COVID19) önünde eşittir. “Sürü bağışıklığı” belki de sağlam rarla “Koronavirüs, sağlık değil, bir HHH bir yöntem. Yoksa “Çoban Sülü” 40 siyasal bir sorundur” diyordu. Soylu istikbal vaat eden bir siya yıl siyasette kalabilir miydi? Kitapları milyonlar satan düşü setçi. Bu nedenle de çok tedbirli. 7 kez başbakan olur ve nürün bu sözleri aklını karıştırdı. Eskişehir Belediyesi’nin, muh Cumhurbaşkanlığı’na kadar yük Madem ki sorun siyasal.. taçlara 25 yıldır hizmet veren aşe selebilir miydi? Madem kabinede Reyiz’den son vini kapattı. Belli ki Başkan Yıl Soylu ile Süleyman Demirel adaş. raki en kıdemli siyasetçi kendisi... maz Büyükerşen’in “okunmuş İsimler kaderdir. Sokak yasağı genelgesi geci çorba”, “üflenmiş börek” dağıta Yunus Emre’nin, “Süleyman kuş kince, millet yiyeceksiz kalma pa rak oyları toplamaya devam ede dilin bilür dediler” demesi de “Sü niğine kapılıp ortalığa döküldü. ceğinden korktu?! leyman vardır, Süleyman’dan içe Bu yöntem teröre karşı yürüttü HHH ru” saptaması da boşuna değildir. ğü operasyonlardan edindiği bir Sokak yasağı da karantina ku HHH deneyimdi. ralı gibi bir yaşam güvencesi. Demokrat Parti’nin genel baş Halk aniden, omuz omuza kit Hele maske takıp el yıkarsanız.. kanlığını yaptı. leler halinde sokaklara dökülünce Bir de iktidarla akıl sağlığı me CHP’ye ve Kemal Bey’e par koronavirüs de tıpkı teröristler gi safenizi korursanız.. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ‘SAVUNMA HAKKINA DARBE’ 20 barodan cezaevi yönetmeliğine dava ALİCAN ULUDAĞ Ankara’nın da aralarında bulunduğu 20 baro başkanlığı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla yayımlanan Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik’te, “terör kapsamındaki suçlarda avukatın savunmaya ilişkin belgelerinin fiziki olarak aranabilmesinin önünü açan düzenlemenin yürütmesinin durdurulması ve iptali talebiyle dava açtı. Danıştay Başkanlığı’na verilen dilekçede, yönetmeliğin 72. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendinde ayrıca “Avukatların hükümlü ile kurumda yapmış olduğu görüşme sırasında konuşmaları yansıtan ve bizzat avukat tarafından elle tutulan kayıtlar hakkında da bu bent hükümleri uygulanır” hükmü getirildiği de anımsatıldı. Dilekçede, “Düzenleme ile cezaevi yönetimine sınırsız bir tasarruf hakkı tanınarak temel hak ve özgürlüklere doğrudan müdahale edilmesinin önü açılmıştır” denildi. 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın, avukatlara “sır saklama” yükümlülüğü verdiğine işaret edilen dilekçede, buna düzenleme ile müdahale edildiği belirtildi. Dilekçede, “Avukatın sır saklama yükümlülüğü, öğrendiği bilgileri açığa vurmalarını yasaklamaktadır. Avukatlara öğrendikleri bu bilgilerle ilgili tanıklıktan çekinme hakkı tanındığı gibi, avukatlar için arama ve el koyma, koruma tedbirleri de özel olarak düzenlenmiştir. Genel hükümler çerçevesinde yapılacak arama ve el koyma avukatın müvekkiliyle ilgili belgelerine el konulmasına engel teşkil etmediğinden bu durum avukatın sır saklama yükümlülüğüne aykırıdır” ifadelerine yer verildi. Dilekçede, “düzenlemenin müvekkilavukat güven ilişkisine darbe vurarak temel bir insan hakkı olan savunma hakkının tam anlamıyla kullanılmasına engel olacağı” belirtilerek yürütmenin durdurulması istendi. l ANKARA HDP’Lİ DUNDAR’DAN SORU ÖNERGESİ Kargoyla gönderilen cenaze iddiası Meclis gündeminde Tunceli’de, 2017’de çıkan çatışmada ölen Agit İpek’in cenazesinin, Diyarbakır’daki annesine 2 yıl sonra kargoyla gönderildiği iddia edildi. HDP milletvekili Pero Dundar, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanıtlaması istemiyle soru önergesi verip “Cenazenin PTT Kargo ile gönderilmesi kararı kim veya kimler tarafından verilmiştir? Bu insanlık suçunu işleyenler hakkında yasal bir yaptırım uygulanacak mıdır” diye sordu. Tunceli Başsavcılığı ise “DNA örneği içeren vücut dokuları adliyeye gelen anneye bizzat 10 Nisan 2020’de teslim edildi. Kemik parçalarından yola çıkarak dikkatle yapılan kimlik tespiti işlemleri ve ölenin yakınlarının bulunması için gösterilen büyük ihtimama rağmen ‘kargoyla gönderme’ haber ve yorumları gerçeği yansıtmamaktadır” açıklaması yaptı. l Haber Merkezi OKURLARIMIZA NOT: Pazar Bulmacası bu hafta için yarın yayımlanacaktır. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle