17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 31 MART 2020 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU / SERHAT ALİGİL HABER Herkes gibi iş dünyası da gözünü dikmiş Türkiye’deki salgının pik noktaya ulaşacağı tarihi bekliyor. Diğer ülke örneklerinden yola çıkarak, pik noktadan sonra trendin ne zaman plato yapacağı, ardından ne zaman sönümleneceğini kestirmeye çalışıyorlar. Salgın Türkiye’ye geldiğinde birçok sektör temsilcisi işlerin mayıs ayı başından itibaren normale döneceği beklentisi içindeydi. Ancak bu beklentinin giderek uzadığını gözlemeye başladık. Son günlerde en erken haziran ayı başında normalleşmenin başlayacağı beklentisi ağırlık kazanıyor. Özetle: salgın ve etkilerinin azalıp hayatın normale dönmesi için beklenen süre 1 ay uzatıldı diyebiliriz. Ancak bununla birlikte 1 aylık sürenin, çoğu iş insanı tarafından iyimser görüldüğünü, o nedenle “şimdilik 1 ay uzatıldığını” söylemek yerinde olur. Bu arada hesaplar sadece salgının Türkiye’deki seyrine göre yapılmıyor, tüm dünyadaki seyir de tahmin edilmeye çalışılıyor. Çünkü küresel değer zinciri içerisinde tüm parçaların tamamlanıp eski akışın sağlanması için, salgının tüm dünyadaki etkisinin azalması büyük önem taşıyor. Özellikle lojistik ağlarının yeniden, tümüyle çalışabilir hale gelmesi, seyahatlerin açılması, hem hizmetler hem de reel sektörde faaliyet gösteren işletmeleri yakından ilgilendiriyor. Bununla birlikte hükümetin aldığı önlemlerin uzatılması ve yeni destekleme paketlerinin gelmesine de neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Hükümetin mevcut istihdam ve kredi desteklerinin süresini uzatıp özellikle dar gelirli kesime dönük yeni tedbirler almak zorunda kalacağı da tahminler arasında. Bir an önce normalleşme isteyen iş dünyası İş dünyası normalleşme hesaplarını ötelemeye başladı nın çoğunluğunun “hemen sokağa çıkma yasağı konulması” talebini desteklediğini söyleyebiliriz. Bunun için geç kalınmış olabileceğini, daha da geç kalınmadan sokağa çıkma yasağı dahil sert tedbirler alınıp daha fazla insan ve süre kaybını önlemek gerektiğini belirtiyorlar. Yani pik noktanın bir an önce görülüp geriye dönüşün hızlanması gerektiğini söyleyen çok sayıda iş insanı var. Bunlar açıkça söyleyemeseler bile özel sohbetlerde, açıkça bu talebi dillendiriyorlar. Turizmde yeni tarih 15 Haziran Salgından hemen etkilenen ve büyük ölçüde zarar görmesi beklenen turizm sektöründe mevcut durum ve beklentiler ne aşamada? Durumu öğrenmek için dün konuştuğum sektör yetkililerinden aldığım izlenim, mayıs umutlarının 15 Haziran’a kadar ötelendiği yönünde. Hiçbir krizin bu kadar uzun sürmediğinin altını çi zerek yeni hesaplarını 15 Haziran’a göre yaptıklarını söylediler. Turist girişi için dünyadaki salgın trendinin kendileri için çok önemli olduğunu, normalleşme başladığında yoğun bir taleple karşılaşacakları konusunda umutlu olduklarını kaydettiler. Turizm sektörü yetkilileri hükümetin aldığı önlemlerin yerinde olduğunu ancak tedbirlerin süresinin uzatılmasının gerekebileceğini tahmin ediyorlar. Haziran ortası faaliyetlerine başlarlarsa, asıl sezonun büyük ölçüde kurtarılabileceğini ama 23 ay daha uzaması halinde tüm yılın kaybedilebileceğini belirtiyorlar. Üniversite sınavlarının ertelenmesinin etkisiyle iç turizmin ağustos ayına yığılmasını bekleyen turizmcilerin, mevcut kaygılarının başında ise “Her yıl bu dönemde aldıkları çalışanlarını işe başlatamamaları” geliyor. Bu çalışanların zaten kışı işsiz geçirdiklerini, hesaplarını nisana göre yaptıklarını ama bunları ne zaman çalıştırmaya başlayacaklarını bilemediklerini belirtiyorlar. Kısa çalışma ödeneğinde son 3 yıl için gereken 600 günlük çalışma süresinin 450 güne düşürülmesinin yeterli olmadığını, mevcut sürekli çalışanlarını kısa çalışma ödeneği kapsamına aldıklarını ama her sezon aldıkları çalışanları, oteller kapalı olduğu için alamadıklarını söylüyorlar. Kendi tabirleriyle “askıdaki elemanları”nı çağıramadıkları için mutsuzlar. Bunun hizmet kalitesine olumsuz etki yapmasından da endişeliler. Hükümet, ödenecek kamu faturasının büyümemesi yani ekonomik nedenlerle sokağa çıkma yasağı gibi radikal salgın tedbirlerini uygulamaya koymadı. Bunun vicdani sorumluluğunun adresi belli. Gecikmenin yaratacağı ek maliyetlerin faturasını ise hep birlikte ödeyeceğiz. SALGIN NEDENIYLE SENDIKASIZ IŞÇILER IŞVERENIN INSAFINA KALDI Sendikasız işçi çaresiz Koronavirüs salgını nedeniyle özel sektörde de üretimi dur durma ya da esnek çalışma dö nemi başladı. Bazı işverenler kı sa çalışma ödeneğine başvurur ken bir kısım işyerinde ise işçile rin ücretsiz izne çı karıldığı belirtiliyor. Türkiye Tekstil, Ör me, Giyim ve Deri Sanayii İşçileri Sen MUSTAFA ÇAKIR dikası (TEKSİF) Genel Başkanı ve Türkİş Genel Eğitim Sek reteri Nazmi Irgat, “Sendikasız işyerlerinde durum belli değil. İşçilerin ücretsiz izne çıkarıldığı duyumları geliyor” dedi. Aile, Çalışma ve Sosyal Hiz metler Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de toplam 13.8 mil yon işçi var. Bu işçilerin sadece 1.9 milyonu sendikalı. İşçilerde sendikalaşma oranı sadece yüz de 13.8. Toplusözleşme yapama dıkları için birçok haktan yarar lanamayan sendikasız işçilerin salgın nedeniyle tamamen işve renin insafına kaldığını belirten Irgat, son durumu değerlendirdi. Tekstil işyerlerinde büyük oranda işçilere yıllık izin kullan dırıldığını belirten Irgat, “İnsan ların morali çok bozuk. İşçiler de çalışmak istemiyor. Doğal olarak korkuyor insanlar” dedi. Sendikalı işyerlerinde işçilere ücretli izin kullandırıldığını dile getiren Irgat, “Sendikasız yerlerde ise ne yapıldığını kimse bilmiyor. Büyük çoğunluğu işçilere ücretsiz izin yaptırıyor. Bizden örnek alıp kısa çalışma ödeneğine başvuranlar da var” dedi. Irgat, bu sürecin uzaması halinde ne olacağını ise kimsenin bilmediğine dikkat çekti. İşyerlerinin büyük çoğunluğunda üretimin durduğunu dile getiren Irgat, “İnsanlar çaresizlikten ücretsiz izni kabul etmek zorunda kalıyor. Kanun Tekstilde siparişler azaldı. da böyle bir şey yok. Ancak insanlar çaresiz, korkuyor, ne yapsın?” diye konuştu. ‘İşler durdu’ Irgat şöyle devam etti: “İnsanlar panik içinde. O nedenle itiraz edebilen de yok. Durumları iyi olan işverenler için sorun yok. Onlar telafi edebiliyor. Geçen hafta bazı işyerlerinde çalışma vardı. Ancak bu hafta büyük çoğunluğu durdu. İnsanlar korkuyor. Süreç uzarsa küresel bir durum olduğu için çeşitli sorunlar da yaşanacak. Alıcılar siparişleri kesti. İmkânsızlıklar var. İhracat yapan firmalarda işler durdu.” Irgat, işverenlerin kısa çalışma için başvuruda bulunduklarını ancak işçilerin bundan yararlanabilmesi için şartlar bulunduğuna da dikkat çekti. Kısa çalışma ödeneği konusunda Türkİş de bilgi notu hazırladı. İşverenin yaptığı başvurunun olumlu sonuçlanması halinde; son 3 yıl içerisinde 450 gün işsizlik sigortası primi ödemiş ve son 60 günde hizmet akdine tabi çalışma koşulunu sağlamış işçilere kısa çalışma ödeneği verileceğine dikkat çeken Türkİş, “Bu koşulları sağlamayan işçilere kısa çalışma ödeneği ödenmeyecektir. Örneğin son 3 yıl içerisinde 400 gün işsizlik sigortası primi ödemiş bir işçi, son 3 yılda 900 günü olmasına rağmen 1 ay önce iş değişikliği yaptığı için 5 gün sigorta bildirimi yapılmayan işçi kanunda belirtilen koşulları sağlamadığı için kısa çalışma ödeneğinden yararlanamayacaktır” değerlendirmesini yaptı. Türkİş’in hazırladığı bilgi notuna göre asgari ücretle çalışan bir işçi 1561.54 lira kısa çalışma ödeneği alabiliyor. l ANKARA Hastanelerde çalışan işçiler iş yüklerinin artmasından ve koruyucu ekipman yokluğundan şikâyetçi ‘Güvencemiz yok, risk altındayız’ SİBEL BAHÇETEPE Hastanelerin temizlik, hasta bakıcı, güvenlik, sekreterlik gibi bölümlerinde çalışan işçiler, koronavirüs salgının ardından iş yüklerinin arttığını, koruycu ekipman yetersizliği nedeniyle büyük risk altında çalışmak zorunda kaldıklarını vurguluyor. İş güvencelerinin olmadığına dikkat çeken bir hasta bakıcısı, “Hiçbir şekilde söz hakkımız yok, izinler değişiyor, özlük haklarımız bir anda yok oluyor. Yoğun bakımda hastanın idrar, kolostomi torbası ve çarşaf değişimi gibi her türlü işi yapıyoruz, ama korunmamız yetersiz. Bizi de unutmayın” çağrısında bulundu. Hastanelerin pek çok bölümünde KHK ile 4D statüsü verilen işçiler ve taşeron çalışanlar, koronavirüs salgını sırasında ihmal edildiklerini söylüyor. Bu çalışanlardan biri de Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 11 yıldır hasta bakıcı olarak çalışan ve iş güvencesi olmadığı için ismini vermek istemeyen bir işçi. Hastanede 200’e yakın koronavirüs hastasının olduğunu ve yoğun bakımlarda bu hastalarla karşı karşıya kaldığını anlatan işçi, “KHK statüsündeki taşeron çalışanım. Sözde kadro denildi, şahane bir kadro verildi! Biz şu an asgari ücretin bile altında çalışıyoruz” diyor. Yoğun bir şekilde personel eksikliği ile çalıştıkları, hiçbir şekilde söz haklarının olmadığını söyleşen işçi, “İzinler değişiyor, özlük hakla KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNE 19 BİN BAŞVURU Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, şimdiye kadar 19 bin firmanın kısa çalışma ödeneğine başvurduğunu söyledi. Selçuk, dün, NTV’de gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Kısa çalışma ödeneğine bütün işletmelerin başvurabileceğini belirten Selçuk, “Başvurular sigortalılarımız tarafından değil, işverenlerimiz tarafından yapılıyor. Çağrıda bulunmak istiyorum, tüm işletmelerimiz başvursunlar” dedi. Formda herhangi bir eksik olmaması halinde başvuru sürecinin kısa sürede tamamlanacağını aktaran Selçuk, “İşverenlerimiz de sigortalı çalışanlarımız da müsterih olsunlar, biz onları desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu. Bu ödeneğin bir üst limiti olduğunu, aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 150’sini geçemediğini kaydeden Selçuk, “Yani 1.5 katını geçemiyor. Dolayısıyla aldığı brüt ücret miktarına göre herhangi bir sigortalımız 1752 lira ila 4 bin 381 lira arasında değişen bir kısa çalışma ödeneğine hak kazanacak. Bu da günlük 58 lira ila 146 lira arasındaki bir banda tekabül ediyor. Asgari ücretlimiz için bu oran brütten hesaplandığı için net olarak yüzde 75 gibi bir ödenek” diye konuştu. Selçuk, bu ödeneğin maksimum 3 ay boyunca alınacağını vurguladı. Şimdiye kadar 19 bin firmanın kısa çalışma ödeneği için başvurduğunu belirten Selçuk, bunun da yaklaşık 420 bini aşkın sigortalıya denk geldiğini söyledi. l ANKARA DİSK’ten 48 saat uyarısı Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), hükümeti 48 saat içerisinde emekçiler açısından acilen adım atmaya çağırdı. Hükümetin bu adımları atmadığı takdirde zorunlu ve acil işler dışındaki işlerde çalışan işçilerin çalışmama haklarını kullanacakları bildirildi. DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu tarafından yapılan açıklamada, çalışması zorunlu işletmeler dışında tüm işlerde salgın sürecinde çalışmaların acilen durdurulması gerektiği belirtilerek hükümete, “İşten çıkarmalar yasaklanmalı. Çalışanlara ücretli izin verilmeli ve işsizler için koşulsuz işsizlik maaşı ödenmelidir. Salgın süresince bütün yurttaşların geliri garanti edilmelidir. Bu adımlar atılmadığı takdirde işçiler ciddi tehlike nedeniyle çalışmama hakkını kullanacaktır. Bu işçilerin yasal hakkıdır” çağrısında bulunuldu. l Haber Merkezi rımız bir anda yok oluyor haberimiz yok... Korona hastalarının olduğu bölüme giriyoruz. Hastanın idrar, kolostomi (bağırsağı vücudun dışına alınan hastaların kullandığı torba) torbası ve çarşaf değişimi gibi her türlü işi yapıyoruz, ama N95 maskemiz bile yok” dedi. ‘Sağlıkçılara test yok’ Kendi çalıştığı hastanede 23 doktora da koronavirüs teşhisi konulduğunu ve karantinaya alındığını söyleyen işçi, “Birkaç hemşire arkadaşın ateşleri yükseldi, öksürükleri var ama test yapılmadı. Bize test yapmıyorlar. 3 çocuğum var. Eşim le çocuklarım ablamda kalıyor. Ben kendi evimde kendimi karantinaya aldım. Televizyonda çıkıp şöyle önlemler alıyoruz falan deniyor hiçbir şey ekranda gözüktüğü gibi değil” diyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erden ise taşeron işçilerin kişisel koruyucu ekipman ve pek çok çalışma alanında sorunlarının olduğunu ancak güvencesizlikten ve işsiz kalma korkusuyla hak arama ya da itiraz arama noktasında ciddi çekinceler yaşadıklarını anlatıyor. Erden, “Hastanelerin hemen hemen hepsinde temizlik, yemekhane, görüntüle me ve laborotuvar taşeron şirket üzerinden çalışıyor. Sağlık işi bir ekip işidir. Bu halka bir yerden koparsa sağlık hizmeti aksar. Taşeron çalışan arkadaşlarımız da bu ekibin önemli bir parçasıdır. Biz sağlık alanında yapılan bütün uygulamaların ayrımsız yapılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Cemal Bilgin de sağlıkta taşeron firma çalışanlarının KHK ile 4D işçi stasütüne geçtiklerini ancak halen kadrolu ve iş güvenceleri olmadığı için bazı haklardan yararlanamadıklarını anlatıyor. Hayatdışında ödenen hasar yüzde 19.5 arttı Geçen yıl, hayatdışı branşında hasar ödemesi 28.9 milyar liraya ulaştı. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) 2019 yılıyla ilgili açıkladığı teknik sonuçlar, hayatdışı branşında özellikle yangın, hastalık sağlık, zorunlu trafik, devlet destekli tarım, kredi (alacak) gibi pazarda ağırlığı olan ya da son dönem öne çıkan sigortalarda önemli hasar artışları olduğuna işaret ediyor. TSB’nin verilerine göre, geçen yıl 2018’e kıyasla hasar ödemesi yüzde 19.5 artarak 28.9 milyar liraya ulaştı. En çok hasar ödemesi ise yüzde 18.2 artışla 9.9 milyar lirayı geçen zorunlu trafik sigortasında görüldü. Buna karşın en büyük ikinci sigorta branşı olan kaskoda hasar ödemesi yüzde 5.4 azalışla 5.7 milyar lirada kaldı. Bu gelişmede ekonomik krizle gerileyen araç satışı, daha az kişinin kasko yaptırması, artan trafik cezalarının sürücüleri daha dikkatli olmaya yöneltmesi gibi nedenler olduğu tahmin ediliyor. Teknik kâr yüksek Hasar ödemeleri yangın ve doğal afetlerde yüzde 67.8 artşla 3.4 milyar lira, devlet destekli tarımda yüzde 30 artışla 320.2 milyon lira, has talık sağlıkta yüzde 29.7 artışla 5.4 milyar lira, alacakta yüzde 52.2 artışla 147.4 milyon lira ve finansal kayıplarda yüzde 325 artışla 294.7 milyon lira oldu. Yine TSB’ye göre, geçen yıl hayatdışı branştaki teknik denge ise yüzde 53.6 artışla 5 milyar liralık teknik kâr olarak oluştu. Bu kapsamda zorunlu trafikte yüzde 11.7 artışla 903.7 milyon liralık teknik zarar görülürken, kaskoda yüzde 513 artışla 1.9 milyar liraya yakın kâr elde edildi. ‘Alacak’ta reasür desteği netleşti Özellikle KOBİ’lere yönelik “Devlet Destekli Alacak Sigortası”ndaki ciro şartınının 25 milyon TL’den 125 milyon TL’ye çıkarılmasından sonra, bu sigortayla ilgili reasürans reasürans desteği de dünkü Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, Olağandışı Riskler Yönetim Merkezi’nin üzerinde kalan ve teminat verilen riskin yüzde 50’lik kısmı için yüzde 75 ve üzeri, kalan yüzde 50 için yüzde 110 ve üzeri reasürans desteği sağlanacak. Canlıgörüntülü kolaylık Anadolu Sigorta’nın, “Türkiye’de bir ilki” gerçekleştirerek, sağlık sigortası sahiplerine 7/24 canlı ve görüntülü sağlık danışmanlığı hizmeti verdiği açıklandı. Hizmet kapsamında, bireysel ve kurumsal sigortalılar, “Sağlığım Cepte” uygulamasından veya şirketin online şubesi üzerinden “7/24 Sağlık Danışmanlığı” butonuna tıklayarak, canlı ve görüntülü görüşme yapabiliyorlar. Genel Müdür Yar dımcısı Erdinç Gökalp “Virüsün yayılması nı mümkün olduğun ca önleyebilmek adına bu dönemi hep bir likte gerekli ön lemleri alarak geçirmek du rumundayız. Türkiye’nin si gortası olma ya devam edi yoruz” dedi. Erdinç Gökalp Aksigorta’dan acente paketi Aksigorta, acentelerinin koronavirüs salgını sürecin de iş sürekliliğini sağlamak ve değişen iş yapış biçimlerine kolaylıkla adapte olabilmele ri amacıyla “Aksigorta Acente Destek Paketi”ni açıkladı. “İşinin Yanındayım”, “Se nin Yanındayım” ve “Geleceği nin Yanındayım” destek paket leri oluşturduklarını açıklayan Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, “Bu paketleri bu dö nemde gelir kaybını minimize etmek, nakit akışla rına destek olmak, günlük hayatın devamlılığına ve boş vakitlerin de ğerlendirmesine olanak sunmak, acil sağlık so runlarında tıbbi deste ğe hızlı şe kilde eriş melerini sağlamak amacıy la hazırla Uğur Gülen dık” dedi. ‘Dövizle BES faydalı olacak’ Yurtdışında yaşayan yurttaşlara ve ‘Mavi Kart’ sa hiplerine “dövizli bireysel emeklilik sistemi (BES)” ola nağı sağlayan düzenlemenin yürürlükte olduğunu belirten Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Atilla Benli, “Böylece hem dö viz üzerinden elde edilen ka zançları sistemde değerlendir mek hem devlet katkısından yararlanmak mümkün. Döviz li BES ile birlikte vatandaşla rımızın çalışırken sahip olduk ları hayat standart larını emeklilikte de korumaları adı na onlara yeni bir imkan sunulacak” dedi. Benli, yurt dışında yaşa yan 6.5 mil yonu aşkın yurttaşın 5.5 milyo nunun Batı Avrupa ül kelerinde yerleşik ol duğunu ha tırlattı. Atilla Benli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle