17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 3 MART 2020 SALI [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR olaylar ve görüşler Kestanepazarı’ndan Pensilvanya’ya F.Gülen’in yargı serüveni Hamdi Yaver AKTAN Yargıtay Onursal Daire Başkanı Şimdilerde istihbarat örgütünün başı olduğu söylenen Fethullah Gülen’in Nurculuk ekolünden geldiği unutturulmak istenmekte. Ayrıca Soğuk Savaş döneminde “makbul” kabul edilen Komünizmle Mücadele Dernekleri’ndeki üyeliği her nedense söylenmemekte. Öte yandan 4050 yıllık örgüt olduğu, her partiden destek aldığı söylemiyle geçmişi özellikle karartılmakta. Kestanepazarı’ndan beri devleti ele geçirmek için “sızma” faaliyeti içinde olduğu bir gerçek. İzmirKestanepazarı Camii Kuran Kursu öğretmenliği yaptığı 1969 yılından itibaren İzmir ve çevresinde Nurcu olarak bilinen kişilerin evlerinde yapılan toplantılara katıldığı ve Nur Risalelerini okuduğu mahkumiyeti ile sonuçlanan, ancak af yasasıyla kurtulduğu mahkeme dosyalarında mevcut. Gerçekten de İzmir Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 20.09.1972 tarih ve 1972/336 esas/ karar sayılı dosyasında, 765 sayılı eski Türk Ceza Kanunu’nun (ETCK) 163/4 maddesi uyarınca mahkum olmuştur. İlk ceza 47 yıl önce Mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını, temyiz edilmesi üzerine inceleyen Askeri Yargıtay, 24.10.1973 tarih ve 146/272 sayılı kararında Fetullah Gülen’in “... Nurculuğun ilkelerinden biri olan Atatürk’ü gençliğe düşman olarak tanıttığı ve bu suretle laikliğe aykırı olarak devletin içtimai veya iktisadi veya siyasi veya hukuki temel nizamlarını kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurma amacıyla” hareket ettiğini belirterek mahkumiyetinin yerinde olduğunu belirlemiş, ancak cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak verilmesini bozma nedeni yapmıştır. Anılan karardan sonra 15.05.1974 tarih ve 1803 sayılı Af Kanunu’nun 1/A maddesi uyarınca davanın düşmesine karar verildiğinden Fethullah Gülen ceza almaktan kurtulmuştur. Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı 31.08.2000 tarihinde 2000/192 sayılı iddianame ile suç tarihini 21.03.1999 ve öncesini göstererek Fethullah Gülen hakkında, “Laik devlet yapısını değiştirerek, yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup bu amaç Gülen’in Nurculuk ekolünden geldiği, Komünizm ile Mücadele Derneği üyeliği, Kestanepazarı camii döneminden beri devleti ele geçirmek için ‘sızıntı’ faaliyeti içinde olduğu gizlenmekte. doğrultusunda faaliyetlerde bulunmak” suçundan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 1. fıkrasının 1. cümlesi gereğince cezalandırılması için Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde kamu davası açmıştır. Söz konusu davada “ağır sağlık sorunlarını tedavi ettirme amacıyla” (!) Amerika Birleşik Devletleri’ne gittiği 21.03.1999 tarihi, suçta devamlılığın bittiği tarih kabul edilmiştir. Bu nedenle de Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi 10.03.2003 tarih ve 2000/124 esas ve 2003/20 sayılı kararıyla 4616 sayılı yasanın 1/4 maddesine göre kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine karar vermiştir. Çünkü 4616 sayılı yasa 23 Nisan 1999 tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartlı salıverme ile dava ve cezaların ertelenmesini düzenlediği, Fethullah Gülen hakkında açılan davada suç tarihi 21.03.1999 tarihi gösterildiği ve Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesi de 4616 sayılı yasa kapsamında kaldığı için mahkeme, açılan davanın kesin hükme bağlanmasının ertelenmesi cihetine gitmiştir. Manidar değişiklik ve zamanlama Hakkındaki kamu davasının ertelenmesinden sonra Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde 4928 sayılı yasa ile 07.03.2006 tarihinde değişiklik yapılmıştır. İlginçtir ki 4928 sayılı kanunun yayımlandığı gün herhalde dilekçe hazır olduğundan Fethullah Gülen müdafileri devlet Güvenlik Mahkemesi’ne müracaat ederek 4928 sayılı yasa ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde yeniden yapılan düzenleme ile suçun unsurlarında ve tanımında değişiklik yapıldığını, yasadaki lehe değişiklik nedeniyle dosyanın yeniden ele alınması ve Fethullah Gülen hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğini talep etmişlerdir. Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi 3713 sayılı Kanunda yapılan değişikliği göz önünde alarak “... önceki yasadaki her türlü eylem yerine suç teşkil eden eylemlerde bulunmak, cebir ve şiddet kullanmak önşart kabul edilerek, yine sadece amaç etrafında birleşmek değil, suç işlemek amacıyla birleşmek kıstasları ge tirilerek suçun unsurların kararıyla Yargıtay Cumhuri da değişiklik” yapıldığını ge yet Başsavcılığı’nın itirazını rekçesinde kullanmak sure usul yönünden reddetmiş ve tiyle 05/05/2006 tarihinde böylece beraat kararı kesin Fethullah Gülen’in beraatına leşmiştir. karar vermiştir. Tarihe not düşen İlginç gerekçe tespit Ankara Devlet Güvenlim Karara karşı oy yazan üye Mahkemesi’nin 05.05.2006 Celal Aras’ın gerekçeleri tarih ve 2000/124 esas ve ne, bugünü anlamak için de 2003/20 sayılı ek kararında ğinmekte yarar görülmelidir: ayrıca Fethullah Gülen hak “Bilindiği üzere örgüt suçları kında “... delil bulunmadığı” yapıları itibarıyla devamlılık belirtildikten sonra karar gösteren suçlardandır. ... Te da “aksine devlet yanlısı tu madi eden suçlarda zamana tumu nedeniyle dini motifli şımı, temadinin bittiği gün radikal terör örgütleri tara den başlar. ... Temadi eden ve fından dahi tehdit edildiği...” halen de varlığını sürdürdü gibi ilginç bir gerekçe de ya ğü bilinen bir örgütü (teşek zılmıştır. külü) kuran ve yöneten sanı Beraat kararı, cumhuri ğın şu ya da bu sebeple yurt yet savcısı tarafından temyiz dışına çıkmış olması o suçta edilmesi üzerine ki cumhu temadinin bittiği anlamında riyet savcısının kar kabul edilemez. Hele şılaştığı olum İlginçtir bu örgütün faali suzluklar ay ki 4928 sayılı yetlerini 35 ül rı bir yazı ko Kanun’un yayınlandığı kede sürdür nusu olabi gün herhalde dilekçe düğünün bi lir Yargı hazır olduğundan Fetullah liniyor ol tay 9. Ceza Gülen müdafileri yasadaki ması karşı Dairesi’nin lehe değişiklik nedeniyle sında ... suç 05.03.2008 dosyanın yeniden ele alınması tarihinin tarih ve ve Fetullah Gülen hakkında 19.03.1999 2007/6083 beraat kararı verilmesi tarihli oldu esas ve gerektiğini talep ğuna dair tes 2008/1328 sa etmişlerdir. piti ile gerek yılı kararıyla onan çesinin de gerçeği mıştır. yansıtmadığı ve hukuka Yargıtay Cumhuriyet Baş uygun olmadığı kendiliğin savcılığı anılan karara kar den ortaya çıkmaktadır.” şı 04.04.2008 tarihinde iti Bu arada Fethullah Gülen raz, kanun yoluyla dosyayı hakkında açıkladığımız yar Ceza Genel Kurulu’na taşı gılama süreçleri dışında de mıştır. İtiraz gerekçesinde, ğişik tarihlerde toplam on Fethullah Gülen’in fiilinin dört soruşturma/kovuştur ETCK’nin 312/24 maddele ma yapılarak beraat ve ta rinde yazılı ve tanımı yapı kipsizlik kararları verildiği lan “cürüm işlemek için te belirtilmelidir. şekkül meydana getirmek İddianameyi düzenle ve bu teşekkülü yönetmek yen, mahkumiyet talep suçunu oluşturduğu” ve der eden cumhuriyet savcıla hal beraat kararı verilmesi rı, şikâyetçi ve bir kısım ta nin olanaksız olduğu ileri nıklarla kırk bir sayfalık yo sürülmüştür. rum yazan Necip Hablemi Yargıtay Ceza Genel Kurulu toğlu ile güvenlik görevlile 24.06.2008 tarihinde 2008/9 rin öyküleri ise ayrıca yazıl 82 esas ve 2008/181 sayılı malıdır. Siyasal hedefsiz savaş ve temel yanlışlar Her savaşın mutlaka bir siyasal hedefi vardır: Vatan topraklarının savunulması... Vatandaşların can ve mal güvenliklerinin korunması... Bir bölgenin işgalden kurtarılması veya işgal edilmesi... Bir görüşün, bir dinin, bir mezhebin, bir ırkın, bir milletin, bir ideolojinin korunması veya yayılması... Petrol gibi, doğalgaz gibi, madenler gibi kaynakların korunması veya bunlara el konulması... Ve benzeri başka birtakım hedefler! HHH Türkiye’nin Suriye’de bulaştığı Ortadoğu Savaşı’nın en önemli yanlışı, böyle net ve değişmez bir siyasal hedefin olmayışıdır: Hedef, Şam’a girip, “Emevi Camii”nde namaz kılmak mıdır; yani Suriye’nin işgal edilmesi midir? Hedef, Esad’ın iktidardan düşürülmesi midir? Hedef, Suriye’deki rejimin değiştirilmesi midir? Hedef, IŞİD gibi HTŞ gibi Radikal Siyasal İslamcı teröristlerin yok edilmesi midir? Hedef, PYD/YPG denilen Kürt örgütlerini etkisiz hale getirmek midir? Hedef, Kuzey Irak’tan Akdeniz’e ulaşacak bir “Kürt Koridorunu” engellemek midir? Hedef, Arap petrol ve doğalgazını Akdeniz’e taşıyacak bir boru hattını oluşturmak veya böyle bir boru hattının oluşturulmasını engellemek midir? Hedef, Türkiye’deki sığınmacıların Suriye’de yerleştirileceği güvenli bir alan mı yaratmaktır? Ya da hedef, yukarda sayılanlardan birkaçının aynı anda gerçekleştirilmeye çalışılması mıdır? İşin vahim tarafı, Ortadoğu Savaşı başlayalı beri, iktidarın Suriye politikasında dile getirdiği bazı muğlak hedeflerin ve attığı bazı adımların çok hızlı değiştirilmiş olması ve bunların bir bölümünün de birbirleriyle çelişik nitelik ta şımasıdır. HHH İktidarın Suriye’de gerçekçi bir siyasal hedef belirleyememiş olmasının iki nedeni var: 1) Muğlak da olsa, birbirleriyle çelişse de, dile getirilen siyasal hedefler, dış politika gerçekleri üzerine değil, hayallere dayalı birtakım dincimezhepçi ideolojiler üzerine inşa edilmeye çalışılmış, gerçeklerle sınandıkları zaman anlamsızlaşmışlardır. 2) Tüm Ortadoğu’da ve özellikle Suriye’de asıl savaş, RusyaİranSuriye cephesi ile ABDİsrailAB (Suudi?) cephesi arasındaki çıkarlar çatışmasına dayalıdır; Türkiye bu savaşta “Vekâlet Savaşı” denilen garip bir rol yüklenmiş olduğu ve rakipler arasında sık sık taraf değiştirdiği için, asıl savaşanların birbirlerine karşıt konumlarına uyum sağlamakta zorlanmaktadır. HHH Siyasal hedef eksikliğinin getirdiği bütün sakıncalara ek olarak aşağıdaki temel yanlışlar da durumu daha vahim bir hale getirmiştir: 1) Sığınmacıların sayılarının 4 milyonu aşması ve Türkiye’de yol açtığı sorunlar... 2) Sığınmacıların, dış ilişkilerde bir siyasal koz olarak silah gibi kullanılmaları... 3) Ordumuza hava desteği olmadan sınır ötesi operasyon yaptırılması... 4) Rusya ve ABD arasındaki zıt konumlarda sık sık taraf değiştirilmesi... 5) Her iki büyük devletle de çatışan ulusal çıkarların varlığı... 6) Siyasal kimlikleri tartışmalı olan İslamcı gruplarla ilişkilerin düzenlememesi... 7) Bütün bu stratejik ve taktik hatalardan dolayı artan şehit sayıları ve bunun sorumluluğunun yüklenilememesi. HHH Bir an önce Suriye’de gırtlağımıza kadar battığımız “Ortadoğu Bataklığı”ndan ve orada başkaları adına yaptığımız bu anlamsız “Vekâlet Savaşı”ndan kurtulmalıyız! Bugün 3 Mart Devrim Yasaları’nın yıldönümü. 3 Mart Devrim Yasaları; Halifeliğin kaldırılışı, Şer’iye ve Evkaf Bakanlığı’na son verilişi ve Eğitim ve Öğretimde Birlik Sağlanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel yasalarıdır. Bu nedenle yarın, 3 Mart Devrim Yasaları’nın anlam ve önemi hakkında Alev Coşkun’un yazısı ve Prof. Dr. Mustafa Altıntaş’ın Milli Eğitim Bakanı’na yazdığı açık mektubu yayımlayacağız. “Kitap okuduğunuzu biliyoruz.” http://www.cumhuriyetkitap.com.tr YENi KiTAPLARLA YENiDEN “Kitap okuduğunuzu biliyoruz.” http://www.cumhuriyetkitap.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle