23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 12 17 MART 2020 SALI Cihat Aşkın’dan Cihat Aşkın, koronovirüs sebebiyle insanların evlerine kapandığını ve artık online konser birçok etkinliğin online devam edeceğini söyledi CAKA (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) Online Müzik Akademisi 26 Mart’ta Instag ram TV’de yayımlanacak. Cihat Aş kın, koronovirüs sebebiyle insan ların evlerine kapandığını ve ar tık bir çok etkinliğin online devam edeceğini söyledi. Virüs salgını yüzün den insanlar ne yazık ki dışarı çıkamaz oldu lar. Toplu olarak kapa ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK lı yerlerde bulunulmaması önlemi gerekliydi. Ancak bu önlemlerin sonucu insanlar evlerine kapanıp dış dünyadan soyutlanınca psikolo jik olarak etkilenmeleri kaçınıl mazdı. Zorunlu izolasyon ve ka rantina içinde olanlar veya gönül lü olarak toplumdan kendilerini soyutlayanlar için Cihat Aşkın bir dayanışma konseri düzenledi. Bu konser Instagram televizyonun dan 15 Mart’ta yayımlandı. Aşkın, “Konserin dünya çapında seyircileri oldu; özellikle İtalya’daki, Almanya’daki, İngiltere’deki dostla rıma bunları mesaj olarak da yayım ladım. Oradan da izlediler. Yarım sa atlik bir resitaldi fakat bu resitalin anlamı şuydu; topluma ben yanınız dayım mesajı vererek psikolojik des tek vermek istedim. Bu zor günlerde yanlarında olmak istedim. Konser alanlarına gidemeyen dostlarımıza ücretsiz olarak konser hizmeti sundum. Dolayısıyla bütün izleyicilerimizden, seyircilerimizden teşekkür ve tekrar konser izlemek arzusunda olduklarına dair istek mesajları aldım. Bunlara devam edeceğim. Haftanın belirli günleri Twitter, Facebook ve YouTube’dan ücretsiz olarak dünyanın her tarafındaki izleyicilere ulaşmak istiyorum ve bunu değişik dillerde yapacağım” diyor. Gelecek konserinin İtalyanlar için olacağını söyleyen Aşkın, “İkinci amacım şuydu: Hayatını tamamen serbest faliyetlerden kazanan ve konserleri iptal edilen müzisyen kardeşlerimizin zor durumda olduklarını anlatmak ve toplumda bu bilinci oluşturmak istedim. Muhakkak ki bütün meslek sektörleri ekonomik bir krizle karşı karşıya kalacaklar. Tabii ki müzik sektörü, özellikle memur olmayanlar faklı bir konumdan özel veya devlet kurumlarından maaş almayanlar, hayatlarını sadece müzik yaparak geçirenler bu durumdan en fazla etkilenenler olacak. Bunlar için de bir dayanışma konseri yapmak, toplumun bu insanlara, bu kardeşlerimize karşı bilinçlerinin uyanması gerektiğini hissettirmek istedim” diyor. “Bu koronavirüs maalesef fazla can yakacak” diyen müzisyen, “Biz ler de gerekli önlemleri almadığımız, izolasyon yapmadığımız takdirde maalesef istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalabiliriz; toplumdaki birlik ruhunu sağlamak amacıyla sanata ve bilgiye sarılmamız gerekiyor. Bunu yapacak olanlar da biz sanatçılarız, bilim insanlarıyız. Özellikle bu anlamda sosyal medyayı kullanarak insanlara aydınlanma görevlerini, aydınlık bilgi verme görevlerini yapmak durumdadırlar” diyor. Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları Aynı şekilde bunun bir eğitim boyutu vardı. Bildiği gibi Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları’nın bir eğitim projesi var. 19 yıldan beri bu eğitim projesini Türkiye’nin değişik yerlerine giderek sürdürüyorlar. Aşkın, bu anlamda Türkiye’nin 18 şehrinde eğitim projeleri kurdu. Türkiye’de 2004 yılında ilk çocuk orkestrasını kurdu. 2007 yılından bu yana düzenli olarak farklı şehirlerimizde kış okullarıyaz okulları ve gençlik kampları gerçekleştirdi. Sadece Türkiye’de değil, Dubrovnik, Saray Bosna, Cenova gibi kentlerde de yapıldı. (Cihat Aşkın: CIHAT ASKIN SOLO INSTAGRAM RECITAL @cihataskin LIVE FROM ISTANBUL) Yazmaya âşık bir kadın: NİHAL YEĞİNOBALI ARİFE KALENDER/KONUK YAZAR Onu boncuklu bileği, ilginç kolyeleriyle bir masada içkisini yudumlarken, Atatürk ve Cumhuriyetten gözlerinde ışıltıyla söz ederken, yüreğinden hiç eksilmeyen umut ve direncini bizlerle paylaşırken hatırlıyorum... 16 Kasım 1927 yılında Manisa’da tanınmış bir ailenin kızı olarak doğan Nihal Yeğinobalı yaşantısıyla olduğu kadar yazdıkları, çevirileriyle de edebiyatımızın önemli bir kalemi oldu. Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ni bitirdi ama New York Üniversitesi Edebiyat Bölümü’nü tamamlamadan ayrıldı. İlk çevirisi 1946 yılında yayımladığı “Allahın Bahçesi”dir. Amerikalı bir film yapımcısıyla evlenen ve iki çocuğu olan Nihal Yeğinobalı, sekiz yıl Amerika’da yaşadıktan sonra yurda döndü. 1950 yılında Wincent Ewing takma adıyla yazdığı “Genç Kızlar” romanını, 1964’de ise “Eflatun Kız”ı yayımlattı. Bir sohbetimizde “Çok gençtim ve çok okuyordum. O dönemde fazla yazar kadın yoktu. ‘Genç Kızlar’ı yazarak yayıncıya götürdüm. Biraz okudu, hayretle bana dönerek “Nihal sen bunu, bu kadar genç yaşta nasıl çevirdin? Çok erotik sahneler var. Ben bile okurken utanıyorum’ deyince ben yazdım diyemedim. Wincent Ewing yazmış dedim. Kitap bu adla yayımlandı. Yıllar sonra benim yazdığımı söyleyebildim. Yayımlandığı dönemde çok okundu, çok sattı” diye anlatmıştı. Dünya Klasiklerinden, birçok eseri dilimize kazandıran, arı, duru anlatımıyla romanlar yazan Nihal Yeğinobalı’ya “Sitem” romanıyla ilgili olarak “Neden polisiye türünde yazdın?” diye sorunca “Keşke herkes cinayet işlemese de roman yazsa, toplumdaki öfkeyi azaltır. Cinayet romanları okumak da öyle... Biz de hep başı sonu mutlu bitsin, kimse ölmesin istiyoruz. Gerçek öyle mi ya?” demişti. Sayısız çevirilerin yanı sıra Sitem, Genç Kızlar, Eflatunlu Kız, Gazel, Cumhuriyet Çocuğu, Mazi Kalbimde Bir Yaradır, Belki Defne, Yeğinobalı’nın belli başlı romanları. Romanlarında da farklı kurguları ve denenmemişi yeğlemiştir. Manisa’daki konak yaşamından, feodal ilişkilerden çok izler buluruz. Tümünde baskın tema aşktır. Çünkü yaşamın temelinin aşk olduğunu söylerdi. Çevrede kadın yazar fazla gözükmezken yayın dünyasına çeviriler götürür, yayımlatır. Aile ve çevre baskılarına karşın Ame rikalı yönetmenle evlenir, New York’a gider, üniversiteye devam eder, anne olur. 1940 50 yıllarda bunlar büyük bir direnç ve güç isteyen işlerdir. İki çocuğuyla yurda döndüğünde, gücünü yine kendisinden alır. Varlıklı bir aileden gelmesine karşın Yeğinobalı’yı özel kılan durumlardan biri de budur. Ağlayıp sızlamadan, yalnızca gücüne güvenerek boyun eğmeden çeviri yapmak, yazmak... Onunla ilk kez Tünel’deki PEN Yazarlar Derneği’nde tanışmıştık. Manisa’dan getirdiği kültürle, yabancı ülke kültürlerini harmanlamış, Atatürk ilkelerini özümseyerek yaşamına rehber edinmiş aydın bir kadındı. Küçük ilişkileri, kurnazlık ve kibri aşmış, çağdaş ve üretken olan her şeyin yanında yerini almıştı. Nihal Yeğinobalı yalnızca yazmakla yetinmeyen, yazarın örgütlü olması gerektiğine de inanan birisiydi. 21 Mart Dünya Şiir Günü’nün Unesco’ya önerilmesi ve kabul edilmesinde T.Günersel ve S.Karantay’la beraber emek çektiler, kabul ettirdiler. Yaşadığı sürece kimseye boyun eğmeden çocuklarını büyüten, en zorlu koşullarda kalemiyle kendisini var eden, yaşamı direnç ve emekle dolu, üretken ve aydın insan Nihal Yeğinobalı’ya yürekten sevgiler. Güle güle ışıklı kadın, güle güle işlek kalem, güle güle Ablam... PEN ŞİİR ÖDÜLÜ AHMET TELLİ’YE... PEN Türkiye Yazarlar Derneği 2020 Şiir Ödülü Ahmet Telli’nin oldu. Türk edebiyatını lirik, toplumsal şiirleriyle yücelten Ahmet Telli, genç şairlere, okuyucuya her zaman yeni bir soluk oldu. PEN açıklamasında; “Şiirlerinde gerçeklik, direniş, hüzün iç içe geçmiş, okuyucusunu dizeleriyle etkilemiş, emeğe saygılı, romantik ve isyankâr şairimiz Ahmet Telli’yi kutluyoruz” ifadeleri yer aldı. Onay’ın konserini 800 bin kişi izledi Gulsin Onay, önceki akşam, iptal edilen Polonya konserinde çalması planlanan “Chopin Andante Sipanato et Grande Polonai se” ile başladığı bir konser verdi. Sosyal medya hesaplarından online yayımlanan konseri yaklaşık 800 bin kişi izledi. Sanatçı Instagram hesabından YouTube kanalı açacağını da duyurdu. Haluk Levent’ten konser sürprizi Haluk Levent, önceki akşam iptal edilen konserlerine üzülen dinleyicileri için online moral konseri verdi. Ünlü sanatçı Twit ter hesabından “Şu sıralarda iptaller yüzünden konserlerimize gelemeyenler! Evlerine kapanıp, dışarı çıkamayıp, canı sıkılanlar! Karantinada olanlar! Bir yerlerde mahsur kalıp evlerine gidemeyenler! Bu şarkılar sizlere canlarım!” yazdı. Konser PSCP uygulamasından canlı yayımlandı. ‘Tenere’ye İngiltere’den ödül Gazeteci ve belgesel yapımcısı Hasan Söylemez’in belgesel filmi “Tenere”, Manchester Film Festivali’nde önceki gün En İyi Görüntü Ödülü’nü kazandı. Film, En İyi Yönetmen ve En İyi Belgesel de dahil 3 dalda aday gösterilmişti.Belgeselin gösterimi için İngiltere’de bulunan Söylemez, sosyal medya hesabından ödül için mutlu olduğunu belirtti. Söylemez, koronavirüs krizinden duyduğu üzüntüyü de dile getirirken döndüğünde kendisini karantinaya alacağını ifade eti. İZMİR KİTAP FUARI’NIN YENİ TARİHİ BELLİ OLDU Koronavirüs sebebiyle ertelenen 25. İzmir Kitap Fuarı’nın yeni tarihleri 30 Mayıs 7 Haziran olarak belirlendi. İzmir Fuar Alanı’nda (Kültürpark) yapılacak. Fuarın onur konuğu şair ve yazar Veysel Çolak olacak. Fuar boyunca düzenlenecek panel ve söyleşilerde Veysel Çolak’ın edebiyatı, eserleri ve yaşamı ele alınacak; aynı zamanda TÜYAP tarafından kendisi için armağan kitap hazırlanacak. Ne Savaş Ne Salgın Koronavirüsün dünyayı sarma aşamasına geldiği, Suriye’de ‘ateşkes’ sürecine adım atıldığı şu günlerde, insanın “insan değeri” bilmeyi bir kez daha öğrenme noktasına geldiğini düşünüyorum. Bir yandan bilim adamları insanlığı bu yeni salgından kurtarmak için gecelerini gündüzlerine katarak çalışırken, öte yandan insanların birbirlerini öldürmek için icat ettikleri silahların neden olduğu yıkım, “uygarlık tarihi”mizin uzlaşmaz çelişkilerinden birini, bir kez daha açıklıkla ortaya koyuyor. Aziz Nesin Usta’nın “Fırçacılar ve Düdükçüler Savaşı” oyunundaki “trajikomik” duruma gitgide yaklaşmaktayız. Bu nefis “soyutlamalı” yapıtta, birbiriyle savaşmaya doymayan “Fırçacılar” ve “Düdükçüler” adlı iki ülke, sonunda yeryüzüne “kaşıntı” ve “kahkaha” gazlarını salar. “İnsanlığın sonu” gelmiş, nasıl yok olacağımız belli olmuştur: “Güle güle öleceğiz, kaşına kaşına…” Savaşa kilitlenmiş dünya Soğuk Savaş döneminin noktalandığı geçen yüzyılın sonlarından bu yana, gitgide ‘savaş’a kilitlenen bir dünyada yaşıyoruz. Savaş, yalnız insan yaşamının değil, insan onurunun da hiçe sayılması demek. Savaş, ‘insan gibi’ var olma yönünde aldığımız yolun sıfırlanması demek... Oysa teknoloji geliştikçe, savaş bir “oyun” olarak görülmüş. En zengin ve tahribat gücü en yüksek olanın kazanacağı bir oyun... Uzaktan öldürücü silahların kullanımıyla, “güçlü” olanın “ilkel”e dönüşmesi daha da kolaylaşmış. Dahası, savaş gerçeği sanallaşıp, bir TV seyirliğine dönüşmüş. Hıristiyan kölelerin aslanlara atılışını seyrederek eğlenen Romalılarınkinden bin beter bir insanlık döneminden geçtiğimizi yadsıyabilir miyiz? Savaş bir TV seyirliği mi? Atom bombasını Hiroşima’nın üstüne salan elin sahibi yaşamdan kopardığı binlerce insanı görmemiş, seslerini duymamıştı. Korkunç patlama bulutunun içinde kalanların, yakınlarını arayacakları cep telefonları yoktu o zamanlar. Acımasız politik stratejilerin biçimlendirdiği “felaket anı”nda insanların neler yaşadığını, bir oranda eski Yugoslavya’nın kana bulanarak parçalandığı süreçte TV ekranlarına yansıyan görüntü ve seslerle, 2000’li yılların başında New York’un göğünde ve gökdelenlerinde benzer bir dehşetle yüz yüze gelen başka insanların “felaket anı”nda canlı olarak ilettikleriyle, daha sonra da özellikle Ortadoğu’daki kıyım görüntüleriyle kavrayabiliyoruz. Terör ve/ya da savaş kurbanı olmuş tüm insanların acısı, gelişmiş teknoloji yardımıyla görüntüde ve seste buluşup ortak vicdanımıza mıhlanıyor. ‘İlkel’ ve ‘uygar’ karşıtlığı yok oluyor Ya da geçici bir süre için öyle olduğunu sanıyoruz. Çünkü insanlığın ortak vicdanı, zaman içinde, izlenmiş olan dehşet manzaralarını da sindiriyor. Kafa ile yüreğin, bilgi ile sağduyunun, strateji teknikleri ile insanbilimin birbirine yabancılaştığı, postmodern bir ironiye tutsak edilmiş dünyamız. “İlkel” olan ile “uygar” olan arasındaki karşıtlık gitgide yok oluyor. Çünkü, “uygarlık” adına atılan savaş çığlıklarının gerisinde, bilinen “ilkel” gerçek yatıyor: İktidar tutkusu ve çıkar kaygısı. İsviçreli oyun yazarı Friedrich Dürrenmatt kısaca “güç” ve “para” olarak belirliyor dünyayı çığrından çıkaran bu iki olguyu ve hemen yanı başlarına “ölüm” olgusunu yerleştiriyor. Savaş, güç tutkusunu doyurmak ve çıkar elde etmek için girişilen bir “ölüm oyunu” değilse nedir? Yaşamımızı kabusa çeviren koronavirüs salgını, insanlığa bir ders olmalı… TELEVİZYON Hazırlayan: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK 07.00 Gün Başlıyor 1140..T00R00 TH18a2bDe2ark11.ik30a0 11.00 Kulis 13.00 Haber 13 14.00 Gün Ortası 16.00 Tele Ekonomi 17.00 Sağlık Masası 18.00 Ana Haber 20.00 18 Dakika 21.00 Mercek 23.00 Haber 23 00.30 18 Dakika 07.15 İsmail Küçükkaya İle Çalar Saat Canlı 10.00 Çağla İle Yeni Bir Gün Canlı 12.15 Yasak Elma 14.00 Temizlik Benim İşim Yeni Bölüm 16.00 Zuhal Topal’la Sofrada Yeni Bölüm 19.00 Fatih Portakal İle Fox Ana Haber Canlı 00.45 Yasak Elma 03.00 Temizlik Benim İşim cumtv@cumhuriyet.com.tr 07.30 Günaydın Türkiye 09.45 İyi Parti Grup Toplantısı 11.00 Medya Mahallesi 13.00 Haber Masası 13.30 Chp Grup Yoplantısı 14.00 Haber Masası (Ata) 15.00 Masası (Ata) 16.00 Günün Raporu 17.40 Piyasalar Kapanırken 18.00 Halk Ana Haber 19.30 Mehmet Tezkan 20.00 Halk Ana Haber 21.00 Gündem Ankara 23.00 Ayrıntılar YAYIN AKIŞI 07.00 Güne Bakış 10.30 Biz Bize 12.00 Haber 12.30 Söz İstanbul’da 13.00 Haber 13.30 Spor Haberleri 14.00 Haber 16.00 Güncel 17.00 Haber 17.30 Spor Haberleri 18.00 Ekonomi Haberleri 18.30 Günce 20.00 Ana Haber Bülteni 21.00 Hep Birlikte 21.30 Gündem Özel 23.00 Ata’nın Mirası 23.30 Bizim Topraklar 10.30 İzler Suretler 11.00 Belgesel : Antik Görünmez Kentler / Atina 12.00 Eskici 12.30 Hayat Sanat 14:00 Bizim Resmimiz 15.00 Karalama Defteri 15.30 Koleksiyoner 16.00 Tarih Söyleşileri 16.55 Renkler 18.00 Hayat Sanat 18.30 Eskici 19.00 Tarihin Ruhu 19.30 Bir Resim Bir Hika 20.00 Belgesel : Antik Görünmez Kentler / Kahire 21.00 Yabancı Sinema : Kraliçe 07.00 Güne Başlarken 09.00 Haber Merkezi 09.25 Ntv Ekonomi Geri Sayım 12.40 Ntv Ekonomi Piyasa Ekranı 16.35 Dünyanın Haberi 17.00 Günün İçinden 17.35 Gece Gündüz 18.00 Günün İçinden 18.40 Spor 19.00 Akşam Haberleri 19.20 Sporun Not Defteri 20.00 Ana Haber 21.00 Siyasi İşler 10.50 Otoyol Cehennemi 11.45 Sular Çekilince 12.40 Pozitif Enerji 13.35 Sokak Dahisi 13.57 Sokak Dahisi 14.25 Yıldızlarla Buluşma 15.20 Ahmak Bilimi 15.42 Ahmak Bilimi 16.10 Otoyol Cehennemi 17.05 Sokak Dahisi 17.27 Sokak Dahisi 18.00 Yıldızlarla Buluşma 19.00 Ahmak Bilimi 19.22 Ahmak Bilimi 20.00 Felakete Doğru 21.00 Zihin Oyunları 22.00 Kurtarma Ekibi 23.00 Sınır 23.55 Bear Grylls İle Yabanda 00.45 Korkusuz Balıkçılar: Kuzey Güney’e Karşı Berlin Filarmoni Orkestrası’dan online ücretsiz konser Berlin’de koronavirüs (COVID19) salgınına karşı alınan önlemler kapsamında Berlin Filarmoni Orkestrası konserlerini iptal etti. Orkestra, konserlerini internetten canlı yayımlayacak. Kültür ve Avrupa’dan sorumlu Berlin Senatörü Dr. Klaus Lederer tarafından, 19 Nisan’a kadar 500 kişiden fazla katılımı olan tüm kültür ve sanat etkinliklerinin iptal edildiği açıklanmıştı. Berlin Filarmoni Orkestrası da bu kararın ardından belirtilen tarihe kadar konserlerinin iptal ettiğini duyurmuştu. Yetkililer, konser salonlarının kapandığını, ama “dijital konser salonundan” konserlerine devam edeceklerini ifade etti. Basit bir üyelik sistemiyle bütün konserleri ve arşivde bulunan tüm kayıtları bir ay boyunca ücretsiz izlenebilinecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle