17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 17 MART 2020 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER/YORUM Sosyal devlet ve demokrasi kaybolursa… Elimde çok ucuz parçaları bir araya getirerek hobi olarak yaptığım bir baston: ama birleştirerek, bütünleştirerek bir araya getirildiklerinde değeri 10 kat, 20 kat artıyor. Aynen bir ressamın tablosunun boya ve tuval maliyeti ile ölçülemeyeceği gibi. Toplumlar da böyledir, örneğin Türkiye: Aliağa rafinerisi, SEKA, Toprak Mahsulleri Ofisi, şeker fabrikaları, Tank Palet Fabrikası ve “elden çıkarılmış” yüzlerce kamu kuruluşu: çalışırken tarımdan sanayiye, dış ticaretten istihdama işler yolundadır, ülke refahını yükseltirler. Çünkü dolaylı katkıları, mikro değerlerinden daha büyüktür. Hele bir de 1961 Anayasası gibi bir düzen, halkın gerçek temsilcisi gibi kuvvetler ayrılığı esasına göre işleyen bir yapı ve planlı, programlı ekonomik politika varsa. Refah (ve demokrasi) işte o zaman oluşabilir. Ama ekonominin ve siyasetin içini boşaltırsanız: TBMM işlevsiz hale gelirse, tek adam rejimi kurarsanız: devletin elindeki kamu iktisadi kuruluşlarını özelleştirip “içerdeki ve dışarıdaki yandaşlara satarsanız”: 2+2 eskiden 10 ederken, şimdi (1) bile etmez hale gelir. Devlet hastanesinden askeri hastaneye eliniz boşalır. Eli kolu bağlanmış bir insan gibi: sanayi üretimi geriler, işsizlik artar, dış açık ve dış borç hızla yükselir. Dört tekerli otomobili bir tekerlek üzerinde yürütmeye kalkarsanız duvara toslamak kaçınılmazdır. Yalnız yolcular değil, şoför de kazadan kurtulamazlar. Ekonomi ve siyaset bir bütündür: katılımcı demokrasi varsa, yalnız özgürlükler değil, ekonomik refah da vardır. Sular altındaki Hollanda, bu sayede bir refah devleti olarak ayakta kalabilmiştir. Okyanusların karayı işgalini bile önleyebilmişlerdir, akılla ve bilimle. Aynen bir otomobilin işlemesinde ve istenildiği gibi yürümesinde olduğu gibi: toplumların iktisadi, sosyal, kültürel ve siyasi olarak gelişebilmeleri için “uygulanması gereken nesnel kurallar bellidir”. Bunları bir kenara itip hurafelerle, inanç ve din istismarı ile, “bu dünyayı boş verdirip” öbür dünyayı satarak aldatmaya kalktığınızda, hem bunalımlardan kurtulamayız hem de koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni Afrika’daki ve Ortadoğu’daki birçok ilkel toplumun durumuna düşürürüz. Koronavirüs ya da deprem mi? Demokrasi ve onunla birlikte “sosyal devlet” ortadan kalkarsa: “özelleştirilmiş, yabancılaştırılmış ve yandaşlaştırılmış” bir düzen adı altında düzensiz, adaletsiz, hukuksuz demokrasiden ve sosyal devletten koparılmış bir rejim oluşturulduğunda deprem ve koronavirüs gibi felaketler toplumsal bir faciaya dönüşürler. Bu tür “olası felaketler” ancak demokratik bir sosyal devlet şemsiyesi altında çözülebilir. Tarımdan gıda sektörüne, hastanelerden eğitim düzenine, bireysel yaşamdaki özgürlüklerden ulusal güvenliğe her şey “ulusal çıkarlar ve toplumsal refah aleyhine işlemeye başlar”: aynen 4 milyonluk “Suriyeli saatli bombasından” İdlib bataklığına saplanmamızda görüldüğü gibi: Trump ve Putin arasında sıkışmamızda yaşandığı gibi: tutuklanan gazetecilerden hapishanelerin durumunda “rekor negatiflere” düşmemizde olduğu gibi… Bu coğrafyada Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı siyasal İslamcı yönetimler (ve rejimler) sosyal bir demokratik devletten uzaklaşarak, küresel güçlerin “himayesine” girmeye mahkumdurlar. “Çıtayı sürekli yükseltme pahasına bile olsa”, ayakta kalmaları, bunun sonucudur. Katar, S.Arabistan, BAE örneklerinde görüldüğü gibi. Türkiye’de Seydişehir’den Aliağa’ya, şeker fabrikalarından SEKA’ya, Et ve Balık Kurumu’ndan TMO’ya özelleştirme ve yabancılaştırmalarla: işi koylara, nehirlere (HES’ler) kadar uzatarak ülkenin içinin boşaltılması “adalet sisteminin ve bürokrasinin de omurgasını çökertmiştir”, TSK dahil… Bu manzara koronavirus ve deprem gibi olası felaketlerde ülkenin (ve toplumun) direnme gücünü zayıflatmıştır. Beklenen deprem felaketine karşı uzun yıllardan beri ciddi hiçbir önlem alınamaması, “demokrasi ve sosyal devlet zaaflarının” sonucudur. Toplumsal sorunları bu yaşadığımız dünya yerine “öbür dünyada cennet ve hurilerle çözmeyi dayatıp” bilimden, çağdaşlıktan ve demokrasiden uzaklaşan zihniyet bu çağdışı sonucu doğuruyor. 2+2 artık 4, 5, 6 değil, (1) bile etmez hale geliyor… 17 MART 2020 SAYI: 34495 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:40 07:05 13:17 16:39 19:20 20:39 Ankara 05:26 06:50 13:02 16:24 19:05 20:23 İzmir 05:51 07:13 13:25 16:48 19:27 20:43 Fethullah Gülen yakın tarihte, siyasal yaşamda “perde ar ise Nurcululuktan geldikleri unutulmamalıdır! HHH kasındaki en önemli dinsel Ancak Gülen’in “yağ” güç” olmayı, şimdilerde Nev hevesine karşılık 25 Ağus York’ta sürdürüyor! tos 2004 Milli Güvenlik HHH Kurulu’nun (MGK) “481 11 Ocak Sayılı Tavsiye Kararı’nı” 1 ipte 2 cambaz… 1997’de Başkan Necmet tin Erbakan “ramazan ne dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer deniyle” aralarında Fethul ve Başbakanı Erdoğan’ın lah Gülen de dahil, 51 ta yanı sıra Dışişleri Bakanı rikat ve cemaat liderini Başbakanlık Konutu’nda if Abdullah Gül de imzalamışlardı. tara çağırdı. Ancak Gülen çağrıldığı halde iftara ka Kararda, “Gülen grubunun yurtiçi ve yurtdışı faa tılmayınca, “dinsel ortamda” tartışmalar başladı… liyetleri, Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordi Bu olaydan yaklaşık 1.5 ay sonra 28 Şu nasyon Kurulu (BUTKK) koordinesinde İçişleri Ba bat 1997’de “sivil askeri” darbe devreye girdi. kanlığı, Dışişleri Bakanlığı, MİT Müsteşarlığı ve ilgi Gülen, 28 Şubat sonrasında Erbakan’ı sert bi li diğer kurumlar aracılığı ile yakından takip edilme çimde eleştirenler arasında yer aldı ve “Silah li” deniliyordu. lı Kuvvetler’in müdahalesini demokratik bulduğu HHH nu” savundu! Savcı Muammer Akkaş’ın 25 Aralık’ta Baş 16 Nisan 1997’de Gülen, Ka bakan Erdoğan’ın oğlu Bilal nal D’de Yalçın Doğan’la söy Erdoğan’ı “şüpheli” sıfatıyla ifa leşisinde, 28 Şubat’ta aske deye çağıran bir belge hazırladı. rin tutumunu şöyle destekle Bu çağrı, Gülen’in okulları mişti: “Darbe hiçbir zaman tam na karşılık, Bilal Erdoğan’ın “ye bir çözüm değildir. Dağlama en ni vakıflar” okullar kurarak “1 ip son çaredir. Darbeciler iyi ni te 2 cambazın oynamaya” baş yetlidir, ama her darbe birikim laması olgusunu hukuka taşı ve tecrübe sahiplerini heba et yordu. miştir. Ülkemiz, kriz içinde. Gü Bilal Erdoğan yöneticisi oldu cü temsil edenler krizi önleme ğu TÜRGEV vakfının, gelir kay lidir. Bu hükümeti değiştirin demek daha demokratik olur. Bu Bilal Erdoğan’ın vakfı. naklarının açıklanmamasına karşın 2012’de157 milyon liralık rada ‘Askeriye muhtıra verdi!’ mal varlığı bildiriminde bulun diye suçlanmak isteniyor. İsteselerdi, bu öyle bu muştu. Bilal Erdoğan yeni bir vakıf daha kurdu. böyle olacak diyebilirlerdi. Oturup onlarla mesele “Yeni Türkiye Eğitim Vakfı (YETEV)” adıyla kuru yi altı saat mülahaza etmezlerdi. Demokratik yollar lan vakfın mal varlığı 500 bin lira olarak kayıtlara la problemler çözülsün istediler.” geçti. Vakfın kapanması durumunda mal varlığının Böylece Gülen, sırtını orduya dayamak için “yağ” TÜGVA’ya devredileceği belirtildi. yakıyordu! Bu yağı 15 Temmuz’da kullanacaktı! Vakfın amacı, “Devletin kamu hizmetlerindeki yü HHH künü azaltmak amacıyla ‘eğitim’in gelişmesi için Gülen kendisini ısrarla “siyaset üstü!” olarak ta her türlü katkıda bulunmak, ‘eğitim’ hizmetlerini ifa nımlıyor, yurtiçi ve dışındaki okullarını öne çıkarı etmek ve gençliğin gelişimine katkı sağlamak ve yordu… Ancak Gülen, Bülent Ecevit, Tansu Çil vakıf senedinde belirtilen diğer amaçları gerçekleş ler, Alparslan Türkeş gibi, dönemin önde gelen tirmektir” olarak açıklanmıştı… siyasetçileriyle düzenli görüşmekten de geri kalmı Elbette “eğitim” doğrultusunda “1 ipte 2 cam yordu… baz oynamazdı!” Bu rekabet 1725 Aralık’ın ve 15 Erbakan’ın kökeninin Nakşibendicilikten Gülen’in Temmuz’un tohumlarını attı... Sağlar’a, Erdoğan’a hakaret iddiasıyla 10 ay hapis cezası ‘Ortaklığı gösterdiğim için ceza verdiler’ İLAYDA KAYA olimpiyatlar ambleminin ko nulması ne kadar içli dışlı ol Eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a duklarının da bir göstergesiydi. Yine Türkiye rejiminin değişmesinin büyük adımı hakaret ettiği gerekçesiyle olan 12 Eylül 2010 referan yargılandığı davada 10 ay ha Fikri Sağlar dumunda Fethullah Gülen’in pis cezasına çarptırıldı. Kara ‘Mezardan kalkıp oy veril ra tepki gösteren Sağlar, “Bir siya sin’ talimatı aralarındaki bağı orta setçinin var olması, ülkesinin çıkarla ya koyuyor. Ben bunları açıkladı rı doğrultusunda düşüncelerini ifade ğım için ceza aldım” dedi. edebilmesi gerekir” dedi. Fikri Sağlar, Hollanda’da yaşayan Hapis cezasına ilişkin CHP’lilerin hapis cezasını kararını Cumhuriyet’e konuşan Sağlar, Avrupa Parlamentosu’na (AP) taşı Erdoğan’ın başkanlığı döneminde, dığını ayrıca eski Türkiye Raportörü “Ne istediniz de vermedik” sözleri Kati Piri’nin de Türkiye’nin AB Bü ni anımsatarak “Söylediği o söz bir yükelçisi ile konuya ilişkin bir ara ortaklıktır. Türk Lirası’nın üzerinden ya geleceği bilgisini aldığını anlattı. Atatürk’ün kaldırılması ve Türkçe l İSTANBUL Asker uğurlamada tüneli kapattılar Celp döneminin gelmesiyle birlikte asker uğurlamak için mega kentin çeşitli ilçelerinde eğlence düzenleyen şehir magandaları, meşaleler yakıp yüksek sesli müzik açtıktan sonra tabancalarla havaya ateş açtı. Adeta terör esti ren şahıslar, konvoy halinde trafiğe çıktı. Sarıyer, Başakşehir, Beykoz ve Çekmeköy’de asker uğurlayan gruplar Beykoz Halil Ulukurt Tüneli’ne girerek, yolu trafiğe kapattı. Dakikalarca kapalı kapan tünelde araç kuyrukları oluştu. l İHA Aytaç Yalman yaşamını yitirdi Eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, tedavi gördüğü Ankara GATA’da dün akşam yaşamını yitirdi. 29 Temmuz 1940, İstanbul doğumlu olan Yalman, 1960’ta Kara Harp Okulu’ndan, 1961’de Piyade Okulu’ndan, 1971’de Kara Harp Akademisi’nden, 1976’da Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun oldu. 19801982 yılları arasında Ege Ordusu ve Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı olarak görev yaptı. 19821983 arasında da 50. Piyade Alay Komutanlığı görevini üstlendi. 1986’da tuğgeneral rütbesine terfi ederek Kara Harp Okulu Komutan Yardımcılığı’na, 1987’de 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’na atandı. 1990’da tümgeneral rütbesine yükseldi. 1994’te korgeneral rütbesine yükselerek Kara Kuvvetleri Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı görevine atandı. 19951998 arasında Adana’da bulunan 6. Kolordu Komutanlığı görevini yürüttü. 1998’de orgeneralliğe terfi ederek 2. Ordu Komutanlığı’na atandı. 1998’de Suriye ile yaşanan krizi müteakip 20 Ekim 1998’den itibaren Adana Mutabakatı gereği, Türkiye Cumhuriyeti adına TürkiyeSuriye güvenlik ilişkilerini yürüttü. 24 Ağustos 2000’de Jandarma Genel Komutanlığı görevine atandı. 24 Ağustos 2002’de Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na getirildi, 29 Ağustos 2004’te emekli oldu. Yalman, TSK Üstün Hizmet Madalyası, Üstün Cesaret Madalyası, Altın Şeref Madalyası sahibiydi. l ANKAR / Cumhuriyet Ada atları artık kamunun; yeni bir sömürü kabul edilemez! Koronavirüs kâbusuyla boğuştuğumuz bugünlerde gündem çok yoğun olsa da es geçemeyeceğim bir gelişme yaşandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, faytondan kurtarılan atlar hakkında yeni bir karar aldı. İBB Veteriner İşleri Müdürlüğü, atların bedelsiz sahiplendirilmesini önermiş, üyeler oybirliği ile kabul etti! Karar şöyle: “Satın alınacak atların tarım ve hayvancılığın desteklenmesi hizmetlerinde kullanılmak üzere yetiştiricilere, kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, yetiştirici birlikleri, kooperatifler, meslek odaları, dernek gibi tüzelkişilere, şahıslara bedelsiz olarak sahiplendirilmesi ve nakil hizmetlerinin verilmesi komisyonlarımızca uygun görülmüştür.” Bu karar, faytonlara karşı mücadeleyi yürütenlerin kabul edilebileceği bir karar değil. Ayrıca atların hangi kurumlara, kime verileceği konusunda son derece muğlak bir ifade ile yazılmış. Öyle ki insanın aklına çeşitli olasılıklar getiriyor.. Mesela atı belediyeye satan bir faytoncu, bir yakını aracılığıyla dolaylı olarak İBB’den bedelsiz at sahiplenebilir mi? Sonra faytonun yasak olmadığı başka bir yerde, atı tekrar faytona koşup para kazanmaya çalışabilir mi? İzmir’de faytonlar yasaklanınca, belediyenin atları serum yapımında kullanmak üzere üniversiteye verdiği gibi, İBB de bunu yapar mı? Yıllarca faytonlarda sömürülen atlar, bu kez ölene kadar at arabasında yük taşıtmak için kullanılır mı? “Tarım ve hayvancılığın desteklenmesi hizmetlerinde kullanılmak üzere” ifadesi ne anlama geliyor? Yetiştirici birlikleri hangileridir? Yarış atı yetiştiricileri dışında at yetiştirici birliği var mıdır? HHH Adalar’da atlı faytonların kaldırılması için yıllarca süren mücadelenin iki temel talebi vardı: 1 Atlı faytonların tümüyle kaldırılması; sembolik de olsa hiçbir faytonun çalışmaması. 2 Kurtarılan atların hayatlarının sonuna kadar sömürülmeden yaşatılacağına ve bakımlarının yapılacağına dair garanti verilmesi. Aralık ayında ruam hastalığı patladıktan sonraki süreçte de bu iki talep yetkililere defalarca iletildi. 16 Ocak’ta Adalar’da atlı faytonların kaldırıldığı duyurulduğunda ilk talep gerçekleşti. CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, TBMM canlı yayınında duyuruyu yaparken tam olarak şunu söyledi: “Atların Tarım Orman Bakanlığı’na ait bir alanda rehabilite edilmesi, orada bakılması, gözetilmesi ve yaşamlarının kalanını orada devam ettirmesi konusunda çalışmaların mart sonunda tamamlanacağı bize ifade edildi.” İBB Sözcüsü Murat Ongun, aynı gün sosyal medyada yaptığı açıklamada şunu yazdı: “Atlar veteriner kontrolünde Tarım ve Orman Bakanlığı’nın doğal yaşam alanlarına bırakılacak.” 27 Mart’ta seçimden hemen önce Ekrem İmamoğlu’nun imzaladığı Hayvan Hakları Taahhütnamesi’nin 15. maddesi de çok net: “Kurtarılan atların ekolojilerine uygun geniş, doğal ortamlarda rehabilite edilerek ölene kadar yaşamlarını sürdürmelerini sağlayacağıma söz veriyorum.” Oysa İB Belediye Meclisi’nin yeni kararı, bunun olmayacağını gösteriyor... HHH Bu yazıyı yazmadan önce İBB Başkan Danışmanı Tonguç Çoban’ı arayıp atların hangi kuruma, kime verileceğini sordum. Henüz netleşmediğini söyledi. Hayvan hakları savunucuları olarak duyduğumuz endişeyi aktardım. “Bize öneri getirin, belirttiklerinizi iletirim. Atları devrederken protokol imzalanacak. Her isteyene verilmeyecek elbette” dedi. Bir kez daha vurgulamak istiyorum: Faytonlarda yıllarca eziyet edilen atlar artık kamuya aittir. Bir sömürünün sona erdirilip başka bir sömürünün başlatılması, atların herhangi bir ticari faaliyet için kullanılması kabul edilemez. Doğru olan, atların yeniden sahiplendirilmeleri değil; söz verildiği gibi, ekolojilerine uygun bir rehabilitasyon merkezinde hayatlarının sonuna kadar sömürülmeden yaşamalarının sağlanmasıdır! Aksi halde atların sahibi değişecek ama zulüm devam edecek... BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1 1/ Karagöz’ün başlığının adı. 2/ Gece yapılan sinema ya da tiyatro göste 1 risi... Afrika’da bir ırmak. 3/ “Bir düşünür bu bahçelerde / Altın 2 23 tüyü sonbahara uygun” (Ahmet Haşim)... Tarih, öncesine dayanan 3 efsane. 4/ Tarihte ve arkeolojide, 4 bir kültürün en eski dönemlerine verilen ad... Türkiye’nin plaka imi. 5 5/ Gökçeada’da, yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. 6/ 6 Gürcistan’ın para birimi... Balerin 7 lerin geleneksel kostümü. 7/ Şık, lüks ve gösterişli giyim tarzı... Alaca 8 karanlık. 8/ Söyleme, konuşma. 9/ “Uygun, elverişli yer ya da durum” 9 anlamında argo sözcük... Değişebi len, geçici nitelik. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlılar döneminde Venedik’ten getirilerek yeniçeri giysisi yapılan bir tür çuha. 2/ Bilinç... Akla ve sağduyuya aykırı olan. 3/ “Hile, dolap” anlamında argo sözcük. 4/ Şarkı, türkü... Herhangi bir nedenle armağan kabul edenin, vermek zorunda 4 5 6789 1 234 5 678 9 1 AKVAREL C 2 LA HAVANA 3 TOSUN YUĞ 4 I S I AM İ R 5 N NA EH P 6 BADYA AGA 7 A K I TMA ÜÇ 8 ŞU AMFOR A 9 TARET EL olduğu karşılık. 5/ Kum falı... Bir göz rengi. 6/ İpliklerin boyanmak istenmeyen bölümlerinin sarılarak boyaya batırılması yoluyla uygulanan boyama tekniği. 7/ Yemin... Karadeniz yöresinde kum, odun, kömür ve meyve taşımada kullanılan bir tür tekne. 8/ İlgi eki... Judo, karate gibi sporlarda yer minderi olarak kullanılan ve pirinç saplarıyla örülen kalın halı. 9/ Bir tür taze ve tuzsuz beyaz peynir... Ses. Eski senatör Kabay Ankara’da öldü Eski Cumhuriyet Senatörü Ekrem Kabay Ankara’da yaşamını yitirdi. Köy Enstitüsü mezunu, emekli öğretmen ve eski eğitim müfettişi olan Kabay, 19731979 yılları arasında Cumhuriyet Senatosu’nda CHP’nin Burdur Senatörü olarak görev yapmıştı. Kabay kanser tedavisi görüyordu. Kabay’ın cenazesi, bugün memleketi Burdur’da, Ulucami’de ikindi namazını müteakiben toprağa verilecek. l ANKARA/Cumhuriyet Göçmen kampında yangın Yunanistan’ın Midilli Adası’nda bulunan Moria Mülteci Kampı’nda dün çıkan yangında 4 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi ağır yaralandı. Elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangın, şiddetli rüzgârın etkisiyle kısa sürede büyüdü. Alevlere itfaiye ekipleri müdahale etti. Olayda 4 kişi hayatını kaybetti, 1 kişi ağır yaralandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle