23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 11 15 MART 2020 PAZAR Türkiye, koronavirüsün yarattığı kriz sürecine artan borçlar ve azalan ticaretle giriyor Ekonomi diken üstünde Doların yükselişi, 434 milyar dolarlık dış borç stoku nedeniyle endişe kaynağı. Özel sektörün batık kredisi 156 milyar liraya ulaştı. Dünyaya yayılan koronavirüsün bu şekilde devam et viz gelirlerinden birisi turizm. Geçen yıl 34.5 milyar dolar gelir elde mesi durumunda önü edildi. Ancak bu yıl yaz müzdeki dönemde ekonomi üzerinde bir dizi olumsuz etkisi olacak: MUSTAFA ÇAKIR aylarına kadar koronavirüse çözüm bulunamaması durumunda in 4 Yeni Ekonomi sanların seyahat etmeleri zor Programı’na göre, bu yıl sonu laşacağı için Türkiye’nin tu için dolar kuru beklentisi 6 li rizm geliri düşecek. Bu da ca ra. Ancak dün 6.32 liraya ka ri açığı olumsuz etkileyecek. dar çıktı. Bu artış, dolarla bor Ayrıca turizmdeki olası bir cu olan şirketleri zorlayacak. gerileme, turizm tesislerinde Çünkü Türkiye’nin kamu ve çalışan binlerce işçi için de iş özel kesim brüt dış borç stoku sizlik anlamına geliyor. 434 milyar dolara ulaştı. 4 Türkiye’nin önemli dö İşsizlik artacak 4 Hükümet, bu yıl için yüz ASGARI ÜCRET de 5 büyüme öngörüyordu. Ancak virüs etkisi ile ithalat HIZLA ERIYOR taki azalma ve üretimdeki düşüşle birlikte büyümenin de Döviz ve enflasyondaki yükseliş ücretleri eritecek. Dolar 1 Ocak’ta 5.94 liraydı. 2 bin 325 lira olan yeni asgari ücretin karşılığı o dönemde 391 dolardı. Bugün 369 dolara kadar düştü. Memur ve memur emeklileri enflasyondaki artışın ma aşağıya ineceği belirtiliyor. 4 Bu yıl için beklenen iş sizlik oranı yüzde 11.8. Ancak bu hedefin tutması çok zor. Son olarak 2019 işsizlik oranı 13.7 olarak açıklandı. 4 Bütçenin de olumsuz etkilenmesi bekleniyor. Büt çenin bu yıl 138.9 milyar li aş zamlarını aşması halinde ra açık vermesi öngörülüyor aradaki farkı alabiliyor. Bura du. Ocakta bütçe 21.5 milyar da enflasyondaki 6 aylık ar lira fazla verdi. Ancak bunda tışın maaş zammını aşıp aş Merkez Bankası’ndan aktarı madığına bakılıyor. Memur lan 35.2 milyar lira kâr pa ve memur emeklisine bu yı yı avans tutarı ile 5.3 lın ilk 6 ayı için yüzde 4 zam verildi. Ancak aradaki aylarda oluşan kayıp ise telafi edilemeyecek. milyar lira ihtiyat akçesi etkili oldu. l ANKARA Toptan ve perakende ticaret zorda (Milyon TL, Ocak 2020) Sektör adı Nakd kred Tasf yedek Tasf ye kred kred değ ş m (%)* (*) Ocak 2019’a göre Ocak 2020 sonu itibarıyla bankaların toptan ve perakende sektörüne kullandırdıkları kredilerin 31 milyar 880 milyon lirası tasfiye olunacak kredi durumunda. Batık krediler yüzde 73 arttı SERHAT ALİGİL Türkiye’nin özel sektörü, koronavirüs salgınının tüm dünyada yarattığı kriz ortamına zor şartlarda gidiyor. Bu açıdan en dikkat çekici verilerden biri de özel kesimin ve özellikle inşaat, enerji gibi sektörlerin batık kredileri. Türk iş dünyası, Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi’nin verilerine göre, bu yeni döneme 156 milyar liralık “tasfiye olunacak krediler”le (batık kredi) girdi. 2020 yı lı ocak sonu itibarıyla iş dünyasının bankalardan kullandığı kredilerin 148.5 milyar lirası, faktoring şirketlerinden kullandığı kredilerin 2.5 milyar lirası ve finansal kiralama şirketlerinden kullandığı kredilerin 5 milyar lirası batık durumda. 2.1 trilyon lira Geçen yılı aynı ayına kıyasla bankalardaki batık krediler yüzde 73, faktoring şirketlekindeki batık krediler yüzde 19, finansal kiralama şirketlerindeki batık krediler yüzde 2 arttı. En çok batık kredisi olan sektörler arasında toptan ve perakende ticaret, inşaat, enerji, turizm ilk sıralarda yer alıyor. Bankalardaki batık kredi oranı yüzde 7 düzeyinde. Öte yandan 2019 Ocak sonuna kıyasla, bankaların bu yıl ocak sonu itibarıyla iş dünyasına kullandırdığı kredilerin toplamı ise 1.9 trilyon liradan 2.1 trilyon liraya çıktı. Yine ocak sonu itibarıyla finansal kiralama şirketlerinde 46.8 milyar liralık, faktoring şirketlerinde 25.8 milyar liralık kredi hacmi var. Bankalardaki bireysel kredi hacmi ise 609.7 milyar lira düzeyinde. ‘Artışın sorumlusu eczacılar değil’ İstanbul Eczacı Odası, meslek mensuplarının maske, dezenfektan gibi ürünlerdeki fiyat artışlarından sorumlu tutulmasıyla ilgili bir açıklama yaparak, merdiven altı üretime dikkat çekti. Açıklamada, “Daha önce piyasada hiç var olmayan, güvenilirliği meçhul olan merdiven altı ürünler satmaya çalışan satıcılar da türemiştir. Fiyat artışlarına sebep olarak bu krizi fırsata çevirmeye çalışan ve merdiven altı ürün üreterek halk sağlığını tehlikeye atan asıl sorumlular tespit edilmeli, gereği yapılmalıdır. Yaşa nan fiyat artışının sorumlusu asla eczacı değildir” denildi. Öte yandan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, maske fiyatlarındaki oynaklığın “arztalep dengesizliğinden kaynaklanmadığını” belirterek “Maskede yeterince arz fazlası var ama birtakım fırsatçılar her dönemde ortaya çıkabiliyor. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) da özellikle filtreli maskelerde bir oyuncu olarak piyasaya çıkabilir. Bunun da hazırlıklarını yapıyorlar” dedi. l İSTANBUL / ANKARA Bakliyat stoku iki yıl yeter Ulusal Baklagil Konseyi Başkanı Abdullah Özdemir, koronavirüs salgını nedeniyle bakliyat ürünlerine olan talebin karşılanmasında herhangi bir sıkıntı olmadığını, 2 yıl yetecek stokların bulunduğunu bildirdi. Özdemir, “Zincir marketler bizlere 2 hafta önce ulaşarak ‘Taleplerimizi yüzde 30 kadar artırsak karşılayabilir misiniz?’ dediler. Biz de stoklarımızda ürün olduğunu, hatta memnun olacağımızı ilettik” dedi. Türkiye’de kişi başına yıllık tüketim nohutta 5, fasulyede 3.5 ve yeşil mercimek 1.5 kilogram. Türk ihracatçılara Euro bölgesinden kötü haber Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P), yeni tip koronavirüsün (Covid19) yayılmasını geciktirme aşamasının ve virüse yönelik önlemlerin Euro bölgesi ekonomisini bu yılın ikinci yarısında teknik resesyona sürükleyebileceğini bildirdi. Türkiye’nin de en büyük ihracat pazarı olan bu bölge için hazırlanan raporda, Avro’nun düzensiz bir şekilde değer kazanmasının kalıcı olması durumunda 2021’de büyümeye en büyük tehdit haline gelebileceğine dikkati çekildi. Avro ve ABD faiz oranları arasında daralan farkın Avro üzerinde yukarı yönlü bir baskı oluşturduğu aktarıldı. Yine raporda, Avrupa’ya büyük bir para akışı olmazsa bu durumun önümüzdeki aylarda Atlantik boyunca dalgalı sermaye akışına neden olabileceği belirtildi. l AA Mağazalarını geçici kapattı Apple, yaptığı resmi açıklamayla Çin dışındaki tüm perakende mağazalarını 27 Mart tarihine kadar kapatacağını ve koronavirüsün yayılmasını önlemek amacıyla personelini evden çalıştıracağını duyurdu. Açıklamayı Apple Üst Yöntecisi Tim Cook da sosyal medya hesaplarından paylaştı. Şirketin Türkiye’de iki mağazası var. Toplam mağaza sayısı yaklaşık 500. İşçilerin kararlılığı sonuç verdi Günlük tüketim 900 tona ulaştı Tüm Dönerciler Derneği Genel Başkanı Muhammet Nezif Emek, döner büfelerinin sayısının 30 bini bulduğunu belirterek “Günlük döner tüketimi ortalama 900 tona çıkmış durumda. Bin tona da çıkıyor” dedi. AB’ye uyum süreci kapsamında 2008’de getirilen standartlara göre, sektörde elde döner yapımının yasaklandığını dile getiren Emek, daha önce yüzde 5’lerde olan fabrika döneri tüketim oranının yüzde 40’lara çıktığını bildirdi. l AA 2 Mart’ta greve çıkılan Seoil Plastik’te, işçilerin kararlı duruşuyla toplu sözleşme imzalandı. İlk 6 ay için ortalama yüzde 17 zam alındı. Seoil Plastik fabrikasında çalışan işçilerin 2 Mart’tan bu yana yaptıkları grev, önceki gün anlaşmayla noktalandı. Kocaeli Arslanbey Organize Sanayi bölgesinde kurulu, Güney Kore merkezli Seoil Plastik ile Lastikİş arasında 5 Eylül 2019 başlayan toplusözleşme görüşmeleri, anlaşma sağlanamamasından sonra 2 Mart’ta greve çıkılmasıyla yeni bir boyut kazandı. Sendikadan yapılan açıklamaya göre, işçilerin kararlı duruşuyla 13 Mart’ta anlaşma imzalandı. Anlaşmayla iki yıllık sözleşmenin birin ci 6 ayında ücretlere ortalama yüzde 17 zam yapıldı. İkinci 6 ayda enflasyon, üçüncü 6 ayda enflasyona ile 75 TL, dördüncü 6 ayda ise enflasyona ilave 50 TL zam alınacak. Ayrıca ilk yıl için 80 günlük, ikinci yılı için 90 günlük ücret tutarında ikramiye verilecek. Anlaşmayla evlenme, doğum gibi sosyal haklar sağlanırken ayrıca işyerinde kapsam içi işlerde özel istihdam büroları aracılığıyla kurulan iş sözleşmesine dayanarak kiralık işçi çalıştırılmayacağı da güvence altına alındı. l Haber Merkezi Toplu sözleşme imzalayan işçiler, birlikte mücadeleye dikkat çekti. Gürer: Mesleki eğitim şart CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, genç işsizlik oranlarının tavan yaptığı Türkiye’de bu sorunun çözümü için gençlerin mesleki eğitime yönlendirilmesi, çırak ve stajyerlerin de işe baş ladıkları günün sigorta başlangıcı sayılması için yasal düzenleme yapılması gerektiğini söyledi. Gürer, Türkiye’de ara eleman yetişmesi için özendirici desteklerin önemine vurgu yaptı. Bill Gates, Microsoft yönetiminden ayrıldı Microsoft, şirketin kurucusu Bill Gates’in yönetimden ayrıldığını duyurdu. Açıklamada, Gates’in küresel sağlık, kalkınma, eğitim ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi hayırsever önceliklere daha fazla zaman ayırmak için yönetim kurulundan ayrıldığı bildirildi. l AA Akbank’a ‘özel’ banka ödülü Global Finance’ın, 2020 yılı için Akbank Private Banking’i “Türkiye’nin En İyi Özel Bankacılık Birimi” olarak seçtiği açıklandı. Akbank Özel Bankacılık Bölüm Başkanı Dalya Kohen, “Bankacılığın her alanında olduğu gibi, özel bankacılıkta da müşterilerimize geleceğin bankacılığının ürün ve hizmetlerini bugün Dalya Kohen den sunuyoruz, onlara en iyi bankacılık deneyimi yaşatmaya özen gösteriyoruz” dedi. DenizBank ‘Grand Stevie’ oldu DenizBank Stevie Awards tarafından düzenlenen “Satış ve Müşteri Hizmetleri Ödülleri”nde, 3 altın, 5 gümüş ve 4 bronz ödül aldı. Genel Müdür Yardımcısı Ayşenur Hıçkıran, ayrıca finansal hizmetler alanında “En Beğenilen Müşteri Hizmeti” ve elde ettikleri yüksek puanlar sayesinde jüri tarafından en değerli firmalara veri len “Grand Stevie” ödü lüne de aldıklarını açık ladı. Hıçkıran, “Son tek nolojileri ve inovasyonu merkezimize alan stra teji ile sektörümü ze çağ atlatacak iş leri hayata geçir menin peşindeyiz” dedi. l Ekonomi Servisi Ayşenur Hıçkıran En demokrat, en eşitlikçi kriz Uluslararası ekonomi alanında tanınmış bir bilim adamı olan Richard Baldwin’in yaklaşımıdır bu “demokrat kriz” terimi... Herkese eşit uzaklıkta hatta yakınlıkta, gelir dağılımından bağımsız ve politik elitlerin de benzer yakalanma olasılığı olan koronavirüsten bahsediyor aslında Sayın Baldwin. Haksız da değil... Şu zamana kadar aktörlerden basketbol oyuncularına, siyasetçilerden (belki de devlet başkanlarından) diğer önemli karar vericilere kadar bir dizi insanın bu virüsü taşıdığını öğrendik son birkaç günde. Diğer bir ifade ile herkese eşit uzaklıkta bir virüs, hem de ekonomik dengeleri altüst eden bir türden. Yazımıza girişi biraz mizahi yönde yaptık ama sürecin ne kadar ciddi olduğunu analiz etmek zorunda olduğumuzu da belirtmemiz gerekiyor. Öncelikle bu en demokratik krizin başlangıç yapısı ve etkileşimi kapsamında farklılık göstererek hayatımıza girdiğini söyleyelim. Önceki ekonomik dengelerden sadece birinin, örneğin finansal piyasaların, bozulması ile ortaya çıkan krizlerin aksine önümüze çoklu özelliklerle çıkmıştır. Bunlar: Baskılanan faiz Krizin, finansal veya reel piyasalar ayrımı yapmadan tüm piyasalarda eşanlı olarak ortaya çıkması, kaynağını döviz darlığı ve bütçe sorunlarından alan önceki krizlerin aksine ortak nedeni aynı olan faktörden yani virüsten alması, Bölgesel özelliklerden bağımsız olan bir yapıda, sadece sağlık alanında değil ekonomik anlamda da bulaşıcılığının hızının en yüksek seviyede hissedilmesi, Sektörleri etkileme derecesi farklı olsa da, üretim zincirlerinin sıklığı nedeniyle tüm ekonomiyi en kısa zamanda derinden etkilemesi ve Arz ile talebin ortaklaşa başrolde olduğu tüm ülkelere ait bir kamu malı olması. Krizin özellikleri daha da genişletilebilir ama bu analizin amacı durumun daha kötüye gitmeden alınacak ekonomik önlemleri ve politika uygulamaları da irdelemektir. Ekonomimiz bu krize yüzde 14’lük bir işsizlik oranı ile yakalandı. Sadece bu da değil, yaklaşık 450 milyar ABD Doları bulan bir dış borç, askeri operasyonlarında artırdığı bir bütçe açığı, baskılanan birer faiz ve enflasyon oranı, büyümenin sıfırlarda gezdiği, konkordato ve iflaslarla dolu bir ekonomi resminin varlığı ile yaşadığımız krizin üzerine gelen bir dünya krizi ile karşı karşıyayız. Bunlar bizdekiler... Sorunlar gelişmiş ülkelerde biraz daha farklı özellikler içeriyor. Japonya ve ABD gibi gelişmiş ülkelerde seküler (sürekli) durgunluğun yaşanması bu krizin sadece sağlık alanında değil, ekonomide de çözümünü uzun döneme yayacak bir niteliğe sahip kılıyor. Öyle ki, ABD Merkez Bankası’nın 2008 ekonomik krizinin ateşini düşürmek için piyasaya sunduğu likiditeyi (para miktarını) şimdi birkaç katı seviyeye çıkarma planına rağmen sonuçları konusunda çok rahat olmadığını görüyoruz. Nobel ödüllü Paul Krugman ile Harvard Üniversitesi’nden Larry Summers yoğunlukla üzerinde çalıştığı ve Mahfi Eğilmez Hoca’nın da vurguladığı likidite tuzağında saklı gibi bu rahatsızlık: Likidite tuzağı para arzındaki artışların faizleri daha fazla düşüremeyeceği bir aşamayı ifade eder. Bu aşamaya gelindiğinde ekonomiye enjekte edilen likidite atıl birikim biçiminde elde tutulmaya başlanır ve dolayısıyla para arzındaki artış ekonomiyi canlandırmaya yaramaz tanımıyla karşımıza çıkıyor ve elimizde sadece maliye politikası araçlarını bırakıyor... (*) Yeniden yapılanma 2008 krizinde olduğu gibi hemen her ekonomik kriz çözümünün ilacı niteliğindeki Keynesyen ekonomik politikalar geriye kalıyor. Bunların neler olduğunu daha çok tartışacağız ama üretim zincirinin daha şimdiden kırıldığı gerçeği ile devletin üretim sürecine girmesi ve özellikle stratejik sektörlerde gerektiğinde kamulaştırma ve/veya ortaklık kanalıyla bu zinciri yeniden oluşturma rolüne soyunması belki de bunun en önemli örneğini oluşturacaktır. Bu dünya krizi bir ortak kamu malı niteliğine çoktan büründü bile. Artık, devletin hemen hemen tüm sektörlerde aktif rol aldığı, sadece düzenleyici olarak değil, üretim ortaklığı rolünde de olduğu bir ekonomik sistemin tartışılacağı bir ortam oluşacaktır. Bununla da kalmayacak, hem siyasette hem de diğer birçok alanda yeniden yapılanmalar gündeme gelecektir. IMF benzeri bir Uluslararası Sağlık Fonu (IHF) kavramını da ortaya atacaktır kapitalist teorisyenler... Son sözümüz ise gıda güvenliği ve tarım üzerine olacak. Marketlere saldırısı şeklinde başlayan bu sürecin en başında, tarımın ne kadar önemli olduğunu açıklamak ve anlamak konusunda sanırım enerji harcamamıza gerek kalmadı. Bundan sonra belki de çiftçinin, köylünün sadece olağanüstü zamanlarda değil de, her zaman önemini anlar ve ona göre tarım politikaları oluştururuz. Belki! (*) http://www.mahfiegilmez. com/2012/12/likiditetuzag.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle