19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ 36 ŞUBAT 2020 PERŞEMBE 70/ 5 0 190/1 1 0 120/4 0 40/3 0 60/3 0 50/3 0 30/0 0 40/ 1 0 120/7 0 190/1 1 0 70/ 5 0 90/5 0 70/3 0 180/1 3 0 100/1 0 40/ 1 2 0 90/1 0 150/3 0 80/2 0 130/2 0 90/7 0 80/1 0 TARİHTE BUGÜN 1953: TBMM, 8 Kasım 1877’de Aziziye Tabyası’nı kahramanca savunan Nene Hatun’a (Kırkköz) Vatani Hizmet Tertibi’nden maaş bağladı. 1959: Elektronik mühendisi Jack Kilby, modern elektronik sektörünün temelini oluşturan mikroçipin patentini aldı. VAN’DA KAYIP 2 KIŞIYI ARAYAN EKIBIN ÜSTÜNE ÇIĞ DÜŞTÜ Felaket üstüne felaket 38 CAN Van Bahçesaray’da önceki gün 5 kişinin yaşamını yitirdiği, 8 kişinin ise yaralı kurtulduğu çığ faciasında kayıp 2 kişi için başlatılan arama kurtarma çalışmalarında ekiplerin üzerine çığ düştü. Dün öğle saatlerinde meydana gelen çığ sonucu yaklaşık 100 kişi kar kütlelerinin altında aldı. AFAD ikinci çığda jandarma, güvenlik korucusu ve itfaiye erlerinin de aralarında bulunduğu 33 kişinin hayatını kaybettiğini, 3 kişinin de kayıp olduğunu açıkladı. Kurtarma çalışmaları devam ederken Van Valisi Mehmet Emin Bilmez ise çığ altında kaç kişinin bulunduğu konusunda net bir bilgi olmadığını söyledi. Çığ altında kalan Van AFAD İl Müdürü Osman Uçar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve eski AKP Milletvekili Gülşen Orhan ile eski HDP’li Belediye Eşbaşkanı Galip Yakut’un da aralarında bulunduğu 75 kişi yaralı olarak kurtarıldı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca “47 yaralımız yatarak tedavi görüyor. 6 yaralımız yoğun bakımda ama durumları ciddi değil” Koca, 700 kişinin arama çalışmalarına katıldığını söyledi. Üçüncü çığ uyarısı Bölgede arama kurtarma çalışmaları devam ederken, üçüncü bir çığ uyarısı daha yapıldı. Bölgeye giden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Yeni bir çığ tehlikesinin olabileceği konusunda bir değerlendirme yapıldı. Şiddetli tipi nedeniyle çalışmalara ara verildi. Vefat eden sayımız 33. 1 astsubayımız, 10 uzman çavuşumuz, 11 jandarmamız, 8 güvenlik korucumuz, 2 karayolu personelimiz, 3 itfaiye erimiz, 1 Turkcell çalışanımız ve çığın ardından yakınlarını aramaya gelen yurttaşlarımız şehit oldu. Dün şehit olanlar buna dahil değildir” dedi. Olayı soruşturmak için 5 savcı görevlendirildiği açıklandı. Bu arada ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger, Ukrayna Ankara Büyükelçisi Andrii Sybiha, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Dominick Chilcott başsağlığı mesajları paylaştı. l Haber Merkezi KEPÇE VE IŞ MAKINESI INSANLARI ÖNÜNE KATTI Bölgede arama kurtarma çalışmalarına katı lan Van AFAD İl Müdürü Osman Uçar, çığ altından yaralı olarak kurtarılarak Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedavi altına alınan Uçar, yaşadığı dehşeti anlattı. BÖLGEYİ BOŞALTMIŞTIK Osman Uçar, “Allah’a şükür ki biz çalışma alanını boşaltmıştık. Bütün vatandaşları bölgeden uzaklaştırdık ve ikinci aramayı biz yapacağız dedik. Vatandaşlar ve oradaki personelin tamamı orada çalışmış olsalar Uçar, şunları söyledi: “Son iki kişiyi çıkarmak istedik. Minibüsün altında ve çevresinde olabilir diye arama yapıyorduk. Minibüs bayağı aşağıda dı çok daha kötü bir durum olurdu” dedi. olduğu için iş makinesini Kurtulan Van AFAD Müdürü Uçar dehşeti anlattı aşağıya indirmemiz gerekiyordu. İş makinesi yol açarken biz de ona yolu tarif etmeye çalışıyorduk. O an bir gürültü duyduk. Sonra kar altında kaldık. Bayağı bir sürüklendik. Üstte bir kepçe daha çalışıyordu, üstteki kepçe devrildi ve bizleri önlerine alıp savurup götürdü. Derinliklere kadar bizi götürdü. Ben yarıya kadar kar içerisindeydim. Kendi imkânlarımla çıktım.” ‘HATALAR ZİNCİRİ’ CHP HEYETI VAN’A GITTI Van Bahçesaray’da gerçekleşen çığ felaketini gazetemize değerlendiren eski Arama Kurtarma Derneği (AKUT) Başkanı ve dağcı Nasuh Mahruki olayda bir hatalar zinciri olduğunu belirtti. Mahruki özetle şöyle konuştu: “Bütün acil durumlarda ya da böyle kriz anlarında birinci konu kazalara meydan vermemektir. Bir çığ sonrasında kazazedeyi arama çalışması yapıyorsun, başka çığların da olabileceğini öngörmek gerekir. Acaba bu yamaçlardaki kar gevşek mi, yoksa sağlam mı diye bir çığ testi yapmak gerekir. Eğer riskli bulunursa buna göre önlem almak gerekir. Mutlaka çalışmak gerekiyorsa çığ riski olan parkurda bu kadar çok insanla çalışılmaz. Çığ bölgesinde çalı şacak kişinin de üzerinde kişisel koruyucu malzemeleri olması gerekir. Yeni bir çığ meydana geldiğinde ekipler onu koruyabilsin diye. ” AKUT Kurucu Başkanlarından Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Ferudun Çelikmen ikinci olayın, riskin gözetilmemesinden kaynaklandığını söyledi. Çelikmen şöyle konuştu: “Olumsuz koşullarda kurtarılanlar hakkaten mucize. Çığın düşeceği yerleri kestirmek mümkün. Alpler’deki ülkeler ne yapıyor mesela? Çığ düşen yerleri ölçüyorlar veya çığın gelişini durduran metal ağlar, duvarlar örüyorlar. Çığın indiği vadi yataklarını ağaçlandırıyorlar. Bu bölgelerdeki özellikle çığ riski olan yerlerin önlemlerle korunması lazım.” l İSTANBUL/Cumhuriyet CHP, çığ felaketini yerinde ince lemek için bölgeye heyet gönderdi. CHP Ankara Milletvekili Te kin Bingöl başkanlığında, İstan bul Milletvekili Ali Şeker, Adana Milletvekili Bur hanettin Bulut, Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı ve Hatay Milletvekili Suzan Şahin’den oluşan heyet dün bölgeye hareket etti. Uçak üçe bölündüSabiha Gökçen Havalimanı’nda Pegasus’a ait uçak pistten çıktı: 1 ölü, 157 yaralı FETÖ’nün imdadına yetişen yasalar Başbuğ, soyut ko İglköesrtBearmşbeudğiğ’uinboruazen hakkınızda bir hikâye anlatırlar. Siz bile inanırsı Bnız. Yaşayan değil anlatılan olursunuz. Dün, Cumhurbaşkanı Erdoğan kürsüden emekli Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’u hedef aldı. “Bu, boru göstermeye benzemez, parlamentonun hukuku boru ile sindirilemez” diyordu. Sanki Başbuğ, parlamentoya boru göstermiş gibi konuşuyordu. Tesadüf değil tabii. Arama motoruna “İlker Başbuğ” ve “boru” kelimelerini yazdım. 60 binden fazla sonuç çıktı. Nihayetinde Başbuğ, yıllardır elinde bir lav silahı fotoğrafı ve “bunlar boru” kelimeleriyle anılıyordu. Fotoğraf, 25 Nisan 2009 tarihli açıklamasından alınmıştı. 4 gün önce Poyrazköy’de yapılan kazıların ardından basın toplantısı düzenlemişti. Lav silahının ancak bir kez kullanılabildiğini, sonra işlevsizleştiğini anlattıktan sonra şöyle söylüyordu: “Bu boş lav, kullanılmış lav, içindeki roket ateşlenmiş ve geride kalan alüminyum parça.” Kısacası Başbuğ “boru” demiyordu. Başbuğ’dan 10 gün sonra, CHP lideri Deniz Baykal, grup toplantısında konuşmuştu. “Mermisi olmayan boru niye gömüldü, kim gömdü? TSK ‘ben değilim’ diyor” demişti. Kısacası Baykal’ın sözleri Başbuğ’a mal edilmiş ve yıllarca öyle kalmıştı. Durum öyleydi ki FETÖ’cü savcı Cihan Kansız, Başbuğ’un “Boru” dediğini iddia etmiş, Başbuğ da “boru tabirini kullandığım doğrudur” yanıtını vermişti. Yıllar sonra “Ben bile ‘boru’ tabirini kullandığımı sanıyordum” diyecekti. Kendisi hakkında anlatılan hikâyeye o bile inanmıştı. nuşmayı sevmediğini söyledikten sonra, “Ergenekon’dan Çıkış” kitabında da anlattığı somut noktayı işaret ediyordu. Konu, 25 Haziran 2009’u 26 Haziran’a bağlayan gece çıkan torba yasaydı. TSK’yi ilgilendiren değişiklik, ne Milli Savunma Bakanlığı’na ne de Genelkurmay’a sorulmuştu. Gece 1 civarında, apar topar verilen teklifle torba yasaya eklenmişti. Başbuğ’un kastettiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 3. maddesine yapılan ekleme ve 5271 sayılı kanunun 250. maddesinin 1. fıkrasında yapılan değişiklikti. İkisi de askeri yargının konusu olan bazı soruşturmaların FETÖ’nün elindeki özel yetkili mahkemelere geçmesini sağlayacak düzenlemelerdi. Peki hangi soruşturmalardı bunlar? İlki, çok somut olarak Dursun Çiçek’e kurulan İrticayla Mücadele Eylem Planı kumpasıyla ilgiliydi. Bu sayede dosya, askerin elinden alınıp FETÖ’nün savcılarına teslim edildi. İkincisi, Kayseri’de Hava Kuvvetleri’nin bilgisayar sistemine sahte evrak sokan FETÖ’cülerin suçüstü yakalandığı dosyaydı. Suçu işleyen askerler itiraf etmiş, FETÖ imamlarıyla bağlantıları ortaya çıkarılmıştı. Asker, FETÖ’yü açığa çıkarmak için somut delil bulmuşken yasa değişikliği imdada yetişti. Bu dosya da askerden alınıp FETÖ’cü savcılara teslim edildi. Başbuğ, programda yasa değişikliğini ve etkili olduğu kumpasları anlattıktan sonra şu yorumu yapıyordu: “26 Haziran 2009’da bu iki konuyu içeren kanun teklifini kim hazırladı? Ben bilmiyorum. ‘Araştırsınlar’ diyorum. Ben bir ipucu veriyorum. Bu kanun teklifinin FETÖ’nün emriyle, direktifiyle hazırlandığını düşünüyorum. Çünkü ikisinde de FETÖ komplolarıyla bağlantılı bir olayla karşı karşıyayız. Çok merak ederim Başbuğ yine çarpıtıldı bu kanun teklifini kim, neden, nasıl, 25’ini 26’sına bağlayan gece yarısı gündeme getirdi. Ayrıca mevcut Mehmet Akif, “Hiç ibret alın anayasaya da aykırı. Mevcut ana saydı, tekerrür mü ederdi?” diyor yasada ‘askeri mahallerde asker ya. Acaba tarihte yine tekerrür ile lerin işlediği suçlar askeri mahke mi karşı karşıyayız? melerin konusudur’ der. Yasa, ana Zira Cumhurbaşkanı dün şun yasaya aykırı olamaz. İyi niyet oldu ları söyledi: ğunu düşünmüyorum. Bayağı art ni “Zaman zaman yanlış değerlen yet olduğunu düşünüyorum. 26 Ha dirmeleriyle kamuoyunun önüne çı ziran 2019 tarihindeki kanun teklifi kan eski bir Genelkurmay Başka üzerinde durulmasını, bir düşünce nı, ki kendisini gayet iyi tanırım, bu olarak burada söylüyorum. Sonuç düzenlemeyi bahane ederek Mec ne olur bilmem.” lisimizi toptan itham eden birtakım Başbuğ’un “FETÖ’nün siyasi aya açıklamalar yapmıştır”. ğı” sorusuna verdiği 11 dakika 53 Erdoğan, vekillerini Başbuğ’a saniye süren yanıtının kritik kısım dava açmaya da çağırdı. ları tam olarak bu şekilde. Peki Başbuğ gerçekten de Meclis’i toptan FETÖ’cü mü ilan ‘İkinci boru etti? Ortada yine bir çarpıtma olabilir mi? Şöyle anlatalım... FETÖ’nün siyasi ayağı tartışmalarında günlerdir bir muamma yaşanıyor. Herkes siyasi hasımlarını işaret ediyor. İşte tam da böyle bir atmosferde, İlker Başbuğ, 28 Ocak’ta Haber Global’de gazeteci Erdoğan Aktaş’ın konuğuydu. Aktaş, 15 Temmuz’da, CNN TÜRK’te canlı yayında, FETÖ darbesine direnmiş bir gazeteci olarak herkesin aklındakini sordu: “FETÖ’nün siyasi ayağı konusunda ne düşünüyorsunuz? Söyleyeceğiniz somut bir örnek var mı?” Başbuğ, şu sözlerle başlayarak yanıt verdi: “FETÖ’nün siyasi ayağı var mıdır? Vardır. Yok dersek, gerçeği inkâr olur. Askere sızmış, polise sızmış, yargıya sızmış, üniversiteye sızmış bir örgütün siyasal partilere sızmadığını düşünmek akla ziyandır. Mutlaka vardır, hatta her partide de vardır. Kimdir? Bu konuda ben karar verici ya da yorum yapıcı olamam. Bunu yargının çıkarması lazım. Ama burada siyasi iradenin de ağırlığını koyması lazım.” vakası’nın amacı Ortada bir sonuç var. TSK’ye sızan FETÖ’cüler, üniformalarını darbeye hazırlık için kullandı. Polisler, kumpaslar kurdu. Yargı üyeleri, örgüt adına kararlar verdi. Kuşkusuz, FETÖ’nün siyasi ayağı da siyasetin kurumlarını örgütün çıkarı için kulllandı. Öyle görülüyor ki söz konusu yasal düzenleme de FETÖ’yü rahatlattı, eylemlerini kolaylaştırdı. FETÖ her yerde tartışılırken, konu siyaset olunca ya “1725 Aralık miladı” ya da “kandırıldık” savunması her şeyin önüne kondu. Başbuğ’un sözleri görüldüğü gibi “Meclis’in tamamını” itham etmiyor. Ancak FETÖ için yapılan yasal düzenlemenin arkasındaki aklı sorgulamayı öneriyor. Teklifi veren 8 AKP’li vekil, kandırıldıklarını anlatabilir. Ama bu suya FETÖ zehrinin bulaşmadığını söyleyemez. Başbuğ’a kızanlar, onu savcıya şikâyet etmeye hazırlananlar, keşke önce söz konusu yasanın Meclis’e geliş hikâyesini sorgulasa. Öyle görünüyor ki “ikinci boru vakası”nda birileri FETÖ’nün siyasi ayağını saklamak için çırpınıyor. 3040 METRE YÜKSEKTEN DÜŞTÜ Vali Yerlikaya ‘Açelya’ isimli uçakta 183 kişinin olduğunu belirterek “177 yolcunun 2’si bebek ve 6 mürettebat var ” dedi. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, “Maalesef kötü hava koşulları sebebiyle pistte tutunamıyor. 5060 metre sürüklendikten sonra 30 metrelik yükseklikten aşağıya düşüyor. Hastanelere 120 yaralı taşıdık. 12 kişi dışında yolcuların sağlık duru mu iyi” diye konuştu. Sabiha Gökçen Havalimanı’nda içerisinde 177 yolcu bulunan Pegasus Hava Yolları’na ait uçak pistten çıktı. Üç parçaya bölünen ve yangın çıkan uçakta 1 kişi yaşamını yitirdi, 157 kişi yaralandı. İzmirİstanbul seferini yapan Boeing 73786J tipi uçak saat 16.40’ta İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan kalktı. Sabiha Gökçen Havalimanı’na 17.45’te varmak üzere yola çıkan uçak saat 18.19’da inişe geçti. Bu sırada uçak pistten çıkarak toprak zemine kaydı. Ardından da yol kenarına düştü. Yolcular atladı Üç parçaya bölünen uçakta sürtünmeden dolayı yangın çıktı. Yolcular acil çıkışlardan tahliye edilmeye başlanırken olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Bu sırada bazı yolcuların yarılan arka gövdeden yere atladıkları görüldü. Van’da açıklamalar yapan Sağ lık Bakanı Fahrettin Koca, “1 kişi hayatını kaybetti. 157 yaralımız var. 3 hasta ameliyata alındı. 2 hasta yoğun bakımda, durumları ağır değil” dedi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan ise, yolcuların bir kısmının kendi imkânlarıyla uçağı terk ettiğini dile getirdi. ‘Sert iniş’ Turhan kaza ile ilgili “Gelen bilgiye göre kaza sert bir iniş yapıldığı ve hızını kesemeyip pist başından araziye çıkması sonucu oluştu” diye konuştu. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma başlattığını açıkladı. Bu arada Sabiha Gökçen Havalimanı uçuşlara kapatılırken 37 uçak İstanbul Havalimanı’na yönlendirildi. Bu arada kaza sonrası bölgeye giden 5 özel harekât polisi, geçirdikleri trafik kazasında yaralandı. Öte yandan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hastanelerde yaralıları ziyaret etti. l Haber Merkezi Kuleden ‘kuyruk rüzgârı’ uyarısı Pistten çıkan uçağın pilotu ile kule görevlileri arasındaki konuşmalar kuvvetli rüzgâr uyarısı yapılması dikkat çekti. O diyaloglar şöyle: Kule: Pist değişecek, muhtemel 2.4 pist olacak dinlemede kalın, şu an için 10 dakikalık operasyonu keseceğiz. Çünkü yaklaşmadaki rüz garla yer rüzgârı arasında bir takım tutarsızlıklar var. Pas geçen trafiklerimiz fazla, malumat için dinlemede kalın arayacağım... Kule pistten çıkan uçağın pilotuna: 87R merhabalar, sizden önce inen trafiğimiz kuvvetli kuyruk rüzgârı (tailwind) rapor etti. Sizden önceki trafik pas geçti... ‘Ucuz atlatılmış bir kaza’ Emekli Hava Pilot Tümgeneral Beyazıt Karataş, Habertürk’e yaptığı açıklamada, “Burada baş rüzgâr olduğu gibi arka rüzgâr da var. İniş sırasında rüzgârın dalgalanması uçağı etkilemiştir. Pistte yağmur nedeniyle hava yastığı denilen olay oluşur. Hava yastığı, arka rüzgâr ve tutarsız rüzgârlar nedeniyle uçak hızını düşürememiş, pist dışına çıkmış olabilir. Tüm faktörler bir araya gelmiş. Daha erken düşebilirdi, yerleşim yerlerine düşebilirdi. Pas geçseydi düşük güçte ilerideki yerleşim yerine de düşebilirdi. Ucuz atlatılmış bir kaza” dedi. Emekli Kaptan pilot Turhan Özden de “Kule operatörü gerekli ikazı yapmış. 22 nat limit dışındaki rüzgâr liminiti oluşturuyor. Uçak kulenin uyarılarını değerlendirmesi gerekirdi. Uçak şiddetli bir kuyruk rüzgârına rağmen iniş yapmış. Uçağın limitleri zorlanmış” diye konuştu. Eski Sivil Havacılık Genel Müdürü Yardımcısı Oktay Erdağı ise, şunları söyledi: “Uçak irtifa kaybı yaşıyor. Uçak sert iniş yapıyor. Ön iniş takımını kırıyor veya tekerlek patlıyor olabilir. Pistte su yastığı oluştuğu için frinleme yapılamamış olabilir”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle