26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 6 ŞUBAT 2020 PERŞEMBE TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/YORUM Amerikan çengeli: WoltersAkar görüşmesi ve SADAT İdlib, sürekli ötelenen bir “düğüm” sorunuydu.  İdlib’le ilgili Soçi Mutabakatı 17 Ekim 2018’de imzalandı: 5. maddeye göre radikal terörist gruplar 15 Ekim 2018’e kadar; 6. maddeye göre ise çatışan taraflara ait ağır silahlar 10 Ekim 2018’e kadar “silahsızlandırma bölgesinden” çıkarılacaktı.  Yani aslında mutabakat daha 16 Ekim 2018’de boşa düşmüştü. Ancak belirttiğimiz gibi İdlib, ötelenen bir “düğüm” sorunuydu. Düğümün yanlış çözülmesi, tüm dengeleri altüst edebilirdi. Moskova, Ankara’yı Washington’a itmemek için düğümü çözmeyi zamana bırakıyordu. Ara ara Suriye ordusuna operasyon için yeşil ışık yakıyor ancak Ankara’nın ateşkes çağrısına kayıtsız kalmayıp, meseleyi uzun vadeye bırakmayı sürdürüyordu. Ankara da aslında zamana oynuyordu; Afrin’de tutunabilmek için İdlib düğümünü çözmek/kestirip atmak istemiyordu. Ve ABD, gelişmekte olan TürkRus stratejik ilişkisinin zayıf karnı olarak gördüğü İdlib düğümünün yanlış çözülmesinin pususunda bekliyordu hep...  Wolters’ın çantasında ne vardı?  30 Ocak 2020 günü ABD’nin Avrupa’daki en üst düzey komutanı olan Org. Tod Wolters Türkiye’ye geldi.  ABD’nin Avrupa Müttefik Kuvvetler Yüksek Komutanı Org. Wolters’ın ziyaretinden önce gündeminin Suriye ve İdlib olduğu açıklandı. Başka ayrıntı yoktu.  Org. Wolters, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Güler ile görüştü. Ancak bu görüşmelerle ilgili her iki taraftan da doyurucu bir açıklama yapılmadı.  Ne konuşuldu? İdlib konusu ABD’yi neden ilgilendiriyordu? ABD bir şey mi önerdi? Türkiye ne dedi? Bilinmiyor... ABD taziye sırasının başında  3 Şubat 2020 sabahının ilk saatlerinde Türkiye’yi yasa boğan şehit haberi geldi...  TSK, 28 Ocak’tan itibaren İdlib’e askeri sevkıyat başlatmıştı. 3 Şubat günü boyunca bu sevkıyatlarla ilgili Rusya’ya haber verilip verilmediği polemik konusu oldu. Her iki başkentten de karşılıklı suçlama geldi.  Pusuda bekleyen ABD ise bu süreçte taziye sırasının en önüne koştu. “Esad rejimi, Rusya ve İran’ın İdlib halkına saldırısını” kınayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus, “Müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız” dedi. Sözcünün ardından ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da mesaj verdi: “ABD, Türkiye’nin İdlib’de kendini savunan eylemlerini destekliyor.”  Pentagon’un Wolters’a verdiği görev  Akar ve Güler’le ne konuştuğunu bilmiyoruz ama Wolters’ın üç ay önce Türkiye’yle ilgili çok önemli açıklamalar yaptığını biliyoruz.  Wolters, TürkAmerikan ilişkilerinde yaşanan sorunları “küçük anlaşmazlıklar” diye niteleyerek, yağsa bile altında yürümek zorunda olduğu yağmura benzetiyor ve şöyle diyordu: “Biz bir aileyiz. Bir ailede kardeşler, anne ve babalar arasında da anlaşmazlıklar olur.” “Türk mevkidaşlarının kendilerine hep silah arkadaşı gibi muamele ettiğini, hatta kan bağı varmış gibi davrandığını” anlatan Org. Wolters görevini ise şöyle açıklıyordu: “Ben, Savunma Bakanı (Mark Esper) ve Başkan (Donald Trump) tarafından hem NATO Komutanı hem de ABD’nin Avrupa Komutanı olarak bu güçlü ilişkiyi devam ettirmek için elimden geleni yapmakla görevlendirildim.” Wolters bu görevi nasıl yapacağının ipuçlarını da veriyordu: Örneğin ABD ile Türkiye’nin Akçakale’de kurduğu Müşterek Harekât Merkezi etkili şekilde çalıştırılacaktı! SADAT’ın İdlib’deki rolü  İki konuyu anımsatarak bitirelim: Birincisi, saraya fikir üreten SETA, 3 Şubat’tan önce ABD ve AB’nin İdlib’de devreye girmesi için çağrı yapmıştı. İkincisi, Pentagon’a 276 sayfalık rapor hazırlayan RAND, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı, TürkAmerikan ilişkilerinde “anahtar muhatap” ilan etmişti. Ve ekleyelim: Türkiye’nin İdlib’de gözlem noktası kurmasına TSK’nin karşı çıktığı; komutanların, gözlem noktalarıyla yapılacak işin İHA’larla yerine getirebileceğini savunduğu belirtiliyor. Ancak sarayın (eski) askeri başdanışmanı SADAT’çı Adnan Tanrıverdi ve ekibinin gözlem noktalarında ısrar ettiği ve Erdoğan’a kabul ettirdiği söyleniyor.  Ve not edelim: Teyit ettiremediğim ham bilgiye göre ise Wolters, Akar ve Güler’e Suriye’nin kuzeyi için yeni bir işbirliği planı önerdi! Son noktayı koyalım: Türkiye, ABD’nin stratejik hedefi durumundadır. Amerikan çengeline takılarak Türkiye’yi yeniden ABD planlarına eklemleyenler büyük hata yaparlar! 6 ŞUBAT 2020 SAYI: 34455 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:37 06:21 06:43 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:04 13:23 16:07 07:46 13:08 15:54 08:06 13:30 16:19 Akşam 18:33 18:19 18:45 Yatsı 19:54 19:39 20:03 Türkiye’ye davet ettiğim Fransız Kemalist yazar ve müzisyen Loulou Dedola, güzel izler bırakarak ülkesine geri döndü. “Türk Baba” kitabının yazarı, ilginç vurguları ve Atatürk hakkındaki şaşırtıcı donanımıyla söyleşiyi izleyen meraklı kalabalığı kendisine hayran bıraktı. Piramid Sanat’ta halkla buluşan Dedola, birçok röportaj da verdi. Yarattığı etki dalgalarını izlerken, “Ferruh Tanay iyi ki kitabını bana hediye etmiş, iyi ki sosyal medyadan izini sürüp bulmuşum” diye düşündüm. Dedola, Kemalist düşünceyi nasıl keşfettiğini, benimseme nedenleriyle beraber anlattı. Türkiye’de kitlelerin “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı atmalarının kendisini nasıl duygulandırıp etkilediğini de ekleyerek... Beni en mutlu eden konu, yıllardır Atatürk’ü savunurken aktardığım düşüncelerimin değer verdiğim benzer sözlerle bir Fransız tarafından ısrarla anlatılmasıydı... Geçen yüzyılın çökmeyen tek ideolojisi 20. yüzyılın içinden geçerken en önemli aydınların faşizm veya Bolşevizme yöneldiklerini hatırlatan Dedola, bu iki ideolojinin dünyayı kana buladığını ve insanları mutsuz ettiğini, her iki ideolojinin kontrol altında tuttuğu ülkelerden herkesin kaçmaya çalıştığını hatırlattı. Köktendincilik ve kapitalizmin bir çıkış yolu olmadığının tartışılacak bir yönü olmadığını savunan Dedola, 21. yüzyılda dünyayı taşıyabilecek tek ideolojinin Kemalizm olduğuna inandığını ekledi. Onun bu sözlerini dinlerken, aklıma kırk yıldır bu ülkede “Kemalizm bir izm değildir” diye onu küçümseyerek, kendilerini MarksizmLeninizm veya vahşi liberalizme teslim eden aydınlarımız geldi. Lenin’in özgürlüğü küçümseyerek onu “burjuva bir değer” olarak mesinin tek garantörünün bu ol duğunu görüyor olmam bu dü şüncemde etkiliydi. Ayrıca sa vaşlardan uzak kalmanın “yurtta sulh, cihanda sulh” felsefesiy le ne kadar bağlantılı, anlatmaya gerek yok! Zaten Amerika, İngil tere veya Rusya’nın hangi ace Dedola: Bir Fransızın leci iştahlarla bu savaş belasına balıklama atladıklarına baktığı Atatürk’ü yeniden nızda yanıt kendiliğinden geliyor. Dedola’ya gelen sorulardan biri tarifi “II. Dünya Savaşı esnasında Atatürk yaşasaydı, sizce savaşa etkisi ne olurdu” olunca, Dedola yaz tanımlamasına, Atatürk’ün tam tersine “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” şiarı ile özgürlüğün temelini kutsaması ve her türlü diktadan uzak durmuş olmasının inanılmaz öngörüsünü tekrar alkışladım. Yıllardır aydınlarımızı faşizmden dinciliğe, kapitalizmden komünizme her türlü diktadan uzak tutmayı başaran ideolojisiyle büyük önderin bu vasfının, bir başka dünya insanı tarafından bu kararlılıkla savunuluyor olmasından sonsuz mutluluk duydum. Kemalizmin her şeyden önce toplumu ve insanı mutlu etmek üzere yola çıktığını söyleyen Dedola, “Kemalizm karanlık değil ışık, savaş değil barıştır, cehalet değil bilgidir, karamsarlık dığı resimli romanın sonunda da yer alan Winston Churchill’e ait cümleyi okudu: “Atatürk yaşasaydı 2. Dünya Savaşı çıkmazdı.” Atatürk’ün evrensel değerlerinin her geçen gün daha da çok anlaşıldığını ifade eden Dedola, bunun ardından artık Kemalist Enternasyonali kurma vaktinin geldiğinin üstüne basarak büyük alkış aldı. Tabii bunun gerçekleşebilmesi için, önce bir kısım Türk aydınlarının artık “Lenin kadar ileri gitmeye cesareti olmasa da Mustafa Kemal de önemli bir devrimciydi” gibi kadük kalmış ve münasebetsiz şekilde büyük önderin dehasını tersten gölgelemeye çalışan yorumlarından kurtulmaları, Batı’da Marx, doğu blokunda LeninStalin’e karşı duydukları ağır bağımlı değil umuttur, ağlamak değil gülmek, lık duygularını gözden geçirmeleri ge kavga değil dostluktur, renktir, sanat rekecek! Sosyalizmin temel hedefleri tır, her şeyden önce özgürlüktür, zincir ne duyulan saygı, Kemalizmi anlama leri kırmaktır” sözleriyle de büyük takdir maya varmamalı... topladı. “Atatürk ve arkadaşları, dünyanın 100 yıl ilerisindeydiler” diyerek, Kemalist felsefenin 21. yüzyıl sorunlarına Diktatörlük kriterleri hangileridir? toplu bir çözüm getirdiğine olan inan Atatürk’e diktatör diyen iç ve dış cını anlattı. O noktada da nasıl yıllar mihraklara karşı Dedola, diktatörlüğün dır özellikle Batı ve Avrupa için Kema üç kriterini hatırlattı: list ideolojinin tek çıkış yolu olarak gö “Diktatörlük nepotizm içindedir. Reji rülmesi gerektiğini anlattığım sözleri mi bir hanedanlığa çevirirler ve ülkenin mi hatırladım. Özellikle laiklik olmadan, tüm çıkarlarını eşe, dosta peşkeş çe Avrupa’nın artan Müslüman topluluk kerler. Atatürk bunu yapmadığı gibi kız larının tehlikeli oluşumlara yönelme kardeşine de ‘Atatürk’ soyadını taşı masını yasaklamıştır. İkincisi, kendilerine sürekli olarak bir düşman yaratırlar. Atatürk bunu yapmış mıdır? Kesinlikle hayır. Üçüncü kriter, diktatör, komşularının toprağına göz koyar, hükümranlık alanını büyütmek ister, savaşa girer. Atatürk’ün ise hepimize ezberlettiği barış sloganını demin zaten hatırlattık.” Dedola’nın bu kriterlerine ek olarak Mustafa Kemal’in nasıl Cumhuriyetin en başından itibaren çok partili bir rejime geçmeye çalıştığını, kadınlara seçme ve seçilme hakkını nasıl sayısız Avrupa ülkesinden daha önce verdiği, nasıl dindilırk ayrımı olmayan, eşitlikçi ve özgürlüğü kutsayan rejim anlayışı oturtmaya çalıştığını tekrar hatırladım ve içimi Kemalizme duyduğum hayranlığın sıcaklığı kapladı... Kemalizmi dünya gençlerine anlatmak Fransa’da ve dünyanın değişik yerlerinde Mustafa Kemal’i nasıl tanıttığını anlatan Dedola, Fransa’daki genç nüfusun Atatürk hakkında giderek daha çok bilgi sahibi olduğunu anlattı. Gençlere Kemalizmin özgürlüğünü anlatmanın, yanlış bilen insanlara anlatmaktan daha kolay olduğunu aktardı. 10 Kasım’da Afrikalılara saygı duruşunda bulunduran Dedola, Piramid Sanat’ta da Ermeni olaylarında iki taraftan da kaybedilen canlar anısına katılımcıları 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti. “Bunu Fransa’da Cezayirliler için hiçbir Fransıza teklif edemezdiniz ve dünyada hiçbir ülke bu olgun ve hümanist duruşu göstermez” cümlelerini ekleyerek herkesin birbirini ve bu tavrı alkışlamasını sağladı. Dedola, “Türk halkı ile nihayet buluştuğum için çok mutluyum. Birbirimize geç kavuştuk ama artık ayrılmayacağız” sözleriyle Türkiye’ye gelmekten ne kadar mutluluk duyduğunu anlattı. İyi ki sosyal medya sayesinde tanışmışız sevgili Loulou! LAIKLIK ILKESININ KABULÜNÜN 84. YILI KUTLANIYOR Özgürlüğün temeli İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği (İKKB), Kadın Araştırmaları Derneği, İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi, Kadın Hakları Koruma Derneği, Çocuk Gelinlere Son Grubu, Çağdaş Eğitim Vakfı, Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi ve Uluslararası Kadın Dayanışma Derneği üyeleri, laiklik ilkesinin kabulünün 84. yılı nedeniyle dün Şişli’de bulunan Atatürk evini ve gazetemizi ziyaret etti. Şişli’deki merkez binamıza gelen kadın örgütleri, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya ve Kültür Servisi Şefi Yazgülü Aldoğan ile görüştü. Laiklik ilkesinin 5 Şubat 1937 yılında anayasanın değiştirilmez hükümleri arasına girmesinin 84. yıldönümü nedeniyle yaptıkları ziyaretlere ilişkin açıklamada bulunan İKKB Koordinatörü ve İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı avukat Nazan Moroğlu, “Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke olmasının yanında, aynı zamandan her alandan aklın, bilimin ve ulusal egemenliğe dayanan hukuk kurallarının temel alındığı bir yaşam biçimidir. Eğitimde, yönetimde, hukukta laiklik ilkesinin tam anlamıyla uygulanması, barış içinde birlikte yaşamamızın din ve vicdan özgürlüğünün, özgür düşüncenin temelidir. Ancak, laik Cumhuriye mizde son yıllarda yaşam biçimi giderek her alanda adeta dine referanslı hale getirildi. Laikliği zedeleyecek her girişimin karşısında kamuoyunu uyarıyoruz ve laikliği özenle korumak için mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Kadın Araştırmaları Derneği Başkanı Prof. Dr. Necla Arat ise “Kazanılmış hak ve özgürlüklerimizin sinsi planlar ya da apaçık programlarla elimizden alınmasını istemiyoruz. Her şeyden de önemlisi, Milli Eğitim’de tarikatların gölgesini, anaokullarımızda ve ilköğretimde Diyanet ve tarikatlarla işbirliği ile pedagog/psikolog rolü oynanmasını reddediyor; küçük yaşlardaki çocuklarımızın ruh sağ KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK lıklarının ve geleceklerinin yanlış ve yanlı bir eğitimle tehlikeye atılmasına asla izin vermeyeceğiz” diye konuştu. ‘Ödün vermeyeceğiz’ İstanbul Barosu da yaptığı yazılı açıklamada özetle şu ifadelere yer verdi: “Ülkeyi yönetenlerce eğitimden aile yaşamına, ticaretten siyasete her alanda laiklik ilkesi adeta yok sayılmaktadır. Baro olarak, Cumhuriyetimizin kurucu değerlerine, laik hukuk devleti ilkelerine hiç ödün vermeden kararlılıkla sahip çıkacağımızı ve aydınlık günlere ulaşana kadar mücadeleye devam edeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız.” l Haber Merkezi [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Yazıcı Abdullah Yazıcı’yı sonsuzluğa uğurladık Cumhuriyet’e 30 yılı aşkın süre düzeltmen ve Düzeltme Servisi şefi olarak emek veren Abdullah Yazıcı (84) dün son yolculuğuna uğurlandı. Önceki gün hayatını kaybeden Yazıcı için dün Fatih Camisi’nde cenaze töreni yapıldı. Törene Yazıcı’nın ailesi, gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi İbrahim Yıldız, yazarımız Miyase İlknur ve gazetemiz çalışanlarının yanı sıra eski Cumhuriyet çalışanları da katıldı. Cumali Tuncay, Hatice Tuncer, İlker Keskin, Turhan Günay, Dilek Ahıskalı, Mustafa Çolak, Necmi Yılmaz, Vehbi Bağcı, Yaşar Uzunlar, Aziz Naci Doğan, Özer Arı, Sema Erdemli, Aliye Uçar, İ. Ruhi Tamer, Arif Esen, Cengiz Kahraman, Halit Çatalorman Yaşar Aydın ve Kadir Aydemirin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ “Güliver’in Gezileri” adlı romandaki cüceler ülkesinin adı. 2/ Kadastro haritalarında parseller topluluğu... Kısa 1 SÜBYANC I 2 AÇ OTO RE 3 R E ŞME GA F 4 I T I R SAKE 5 YEKAVAZ M 6 A KA AMAN İ 7 Z L İ KOPEN 8 MANA S T E 9 HAK İ AYA saplı odun baltası. 3/ Osmaniye ilinde antik bir kent. 4/ Rehin, ipotek... İki tarla arasındaki sınır. 5/ Yumurta biçiminde olan... İnce yağmur. 6/ Bir nota... Tümör... Yönetici durumda bulu nan kimse. 7/ Bir inceleme sonucunu içeren yazı... Molibden elementinin simgesi. 8/ Ta rih öncesine dayanan efsane... Sütün özel bir mantarla mayalanmasıyla hazırlanan ekşi içecek. 9/ Büyük ve süslü balıkçı kayığı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İki takım arasında uzun saplı raketlerle oynanan bir top oyunu... Eski dilde su. 2/ Kaz Dağı’nın antik dönemlerdeki adı... Yük sek üreme gücü olan erkeklere verilen ad. 3/ Bir geminin alabildiği yük miktarı.. So yundan gelinen kimse. 4/ Rus köylülerinin giydiği koyun postundan yapılmış üstlük. 5/ Ayak direme... Yaprakları yenen ıtırlı bir bitki. 6/ Ayakkabı... Batı Avrupa’da bir ırmak. 7/ Kuyruksokumu kemiği... Meslek... Bir nota. 8/ “Akdeniz anemisi” de denilen kansızlık hastalığı. 9/ Afrika kökenli bir kahve cinsi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle