18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 22 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER 28 Mart’ta başlayacak olan 37. CHP Olağan Kurultayı öncesi kulisler hareketlendi Savaş, siyaseti rafa kaldırmaktır Suriye savaşının sonuçları ortada. Dünyanın neredeyse tüm jeopolitik aktörleri bu savaşa vekâleten dahil oldu. Savaş çok can aldı, can yaktı. Milyonlarca Suriyeli yerinden, yurdundan edildi. Büyük çoğunluğu da Türkiye’ye geldi. Suriye savaşının insani faturasından kaçan emperyal güçler, bizdeki iktidarın yanlış Suriye siyaseti ve yanlış göç politikasından da yararlanarak kendilerini temize çekmeye çalıştı. Suriye’de yürütülen vekâlet savaşında emperyal devletler Suriye devleti ve ordusuyla kendileri savaşmadı. Savaşı çeteler, terör örgütleri üzerinden yürüttüler. Silahlı grupları Suriye’ye taşıdılar ya da Suriye’deki grupları, örgütleri silahlandırdılar. Vekâlet savaşı böyle verildi. Artık savaşın sonu göründü. Savaştaki cepheleşme ve güçler dengesi, başladığı gibi değil. ABD ve Batı bloku etkisinin yerini Rusyaİran hattı almış görünüyor. Böyle bir tabloda bizdeki iktidar da en sonunda Rusya ile yeni duruma göre uzlaşmak, anlaşmak durumunda kaldı. Fakat şimdi sadece bizim açımızdan değil, Suriye savaşının seyri açısından da yeni bir durumla karşı karşıyayız. Doğrudan Türk ordusu ile Suriye ordusu arasında bir savaşın hazırlıkları yaşanıyor. İktidarın yanlış Suriye siyaseti, Suriye savaşı bitmek üzereyken askerimizi Suriye ve arkasındaki büyük blokla karşı karşıya getirmeye yöneliyor. İdlib’de yaşanan son gelişmeler ve gelen şehit haberleri bu açıdan okunmalı. Vekâlet savaşları bitmek üzereyken asalet savaşına geçiş için bu ısrar neden? Hatırlayalım: İktidarın son üç yılda Suriye’ye dönük sınır ötesi operasyonlarla YPG’yi gerileterek terör koridorunu önleme hedefi iç kamuoyunda büyük oranda destek görmüştü. Ancak İdlib’e dönük askeri yığınağın ve Suriye, dolayısıyla Rusya ile savaş aşamasına gelmenin rasyonel hiçbir mazereti yok. Nitekim bu nedenle geçmiş operasyonlara destek veren siyasal kesimler ve halk arasında da bu konu giderek daha fazla sorgulanıyor. Savaş bitmek üzere; cihatçı çeteler ve terör gruplarının Suriye’de son kale haline getirdikleri İdlib’in Şam yönetimi tarafından kontrolünün sağlanması yönündeki çabalara cepheden karşı çıkış, Türkiye’nin hem Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki söylemlerini boşa düşürüyor, hem de terör yapılarının hamisi suçlaması yönelten jeopolitik kuvvetlerin elini güçlendiriyor. Yanlış hesaplarla başlayan maceracı, Yeni Osmanlıcı Suriye siyaseti, hiçbir ders alınmadan sürdürülüyor. Yeni göç dalgası mazeret değil İdlib’den Türkiye’ye yönelecek yeni göç dalgasıyla toplumu korkutmak, tek mazeret olarak bunu sunmak da ikna etmiyor. Suriyeliler göç etmesin diye İdlib’de savaşa gireceksek, konu bu kadar önemli görülüyorsa, bu kadar esnek bir göç politikasıyla 4 milyona yakın Suriyelinin gelişine niye izin verildi? Özetle, içeride gevşeyen ittifakları ve tabanı bir arada tutmak için savaş ve milliyetçilik taktiğine başvurmaya çalışan, o arada “Amerika’yı Rusya’ya, Rusya’yı Amerika’ya kırdırırım” mantığıyla hareket eden, maceracı bir iktidar görüntüsünden fazlası yok karşımızda. Oysa ülkeyi yönetenler, jeopolitik bloklar arasında bir oraya bir buraya kızgınlıkla savrulmak ve anlık kararlarla ülkeyi savaşa sürüklemek yerine, denge politikası izlemek zorunda. Bütün açıklamalarında “İdlib teröristlerin son kalesi, on binlerce cihatçı terörist orada” diyen ABD, şimdi Türkiye’nin Rusya ile ittifakını parçalamak adına bütün o “terörle mücadele” söylemlerini unutup AKP’nin İdlib politikasını destekliyor, sırtını sıvazlıyor. NATO fırsattan istifade propaganda savaşlarıyla iktidarın yanında olduğuna dair kampanya yürütüyor. Jeopolitik bloklar arası rekabetin üssü yapılmamızın faturasını ise Amerikancılar, Rusçular, NATO’cular, Yeni Osmanlıcılar, şucular veya bucular değil, cephedeki Türkiyeciler, Mehmetçik ödüyor. Ödemesin. Silah ticaretinden en fazla kazanan, sınırımızda silahlandırdığı gruplara taşıdığı malzemenin sayısını unutan emperyalist devletler, şimdi Suriye’ye savaş için kışkırtıcılık yapıyor ve Türkiye’yi cepheye sürmek için cesaret veriyorsa; vakit o emperyalist projeleri boşa düşürmek; savaş, şiddet ve terör karşıtı bağımsızlık siyasetini adım adım inşa etmek, Türkiye’yi ABD ile Rusya arasında bir oraya bir buraya savuran pinpon çizgisinden uzaklaşmak, bölge merkezli ve dengeli dış politika inşa etmek vaktidir. Bu ise içeride huzur, barış ve demokrasi ile olur. “Yurtta barış, dünyada barış”, sıralama böyledir. Hiçbir sorunu zora, güce, silaha, savaşa dayanmadan çözemeyeceğini düşünmek, siyasi ve diplomatik araçların hiçbirini kullanmadan, en son başvurulacak araçlara ilk önce başvurmak, özünde siyaseti rafa kaldırmaktır. Türkiye’nin içeride de, dışarıda da yeniden siyasete, gerçekten siyasete ihtiyacı var. Cihaner’den ilk sinyal CHP PM üyesi Cihaner, tabanı dönüştürecek bazı ittifakların “yukarıdan” belirlendiğini belirterek bunun tartışılmasını istedi. MAHMUT LICALI CHP Parti Meclisi (PM) üyesi İlhan Cihaner, 37. olağan kurultayda genel başkanlık adaylığı için zemin yoklama sürecinde olduğunu belirterek “Benim iddiam, partimin kendi iç demokratik mekanizmalarında, Türkiye’de ve hatta dünyada farklı bir çizgide olması gerektiğine dair bir dönüşüm. Bunun için de maddi koşulları yoklamamız la zım. Ondan sonra resmi rultay sürecinin müdaha bir adaylaşma söz konusu le edilmeden yönetilme olabilir” değerlendirme si gerektiğini belirtti. “Ye sinde bulundu. rel yönetim başarısı bence CHP’nin il kongrelerin tırnak içinde kötüye kulla de sona gelinirken, özel nılıyor. Mahalle delegele likle büyük kentlerde ya rinden itibaren siyasi sü şanan tek aday tartışma rece siyaset dışı müdaha ları, delegelerin oy kullan le edildiğini görüyoruz” di maması ya da geçersiz oy yen Cihaner, genel merke vermesi gibi tepkilerle sonuçlandı. Tek aday tartış İlhan Cihaner zin tek adamla gitme söyleminin sağ partilerin ez malarıyla başlayan tep beri olduğunu anlattı. Ye kinin 2829 Mart’ta yapılacak 37. rel yönetim başarısının parti içinde olağan kurultaya yansımasının na ittifak tartışmalarını engellediğine sıl olacağı konusunda farklı ihtimal işaret eden Cihaner, “İdeolojik olarak ler konuşulurken, genel başkanlık çok iddialı olan ve tabanı da dönüştü adaylığı için ilk çıkış CHP PM üyesi recek bazı ittifaklar yukarıdan belir Cihaner’den geldi. leniyor. Bunun da tartışılması lazım. Cumhuriyet’e konuşan Cihaner, ku Yerel yönetim başarısı bu tartışmala rın da önüne geçilecek şekilde kullanılıyor” değerlendirmesinde bulundu. ‘Bir alternatif olmalı’ CHP tabanında bir dönüşümden bahsedildiğini, bunun açıkça tarif edilerek insanların önüne konulması gerektiğini söyleyen Cihaner, şunları kaydetti: “Bu dönüşüm merkeze, sağa, siyasal İslama ise delegenin, seçmenin ve üyenin vereceği tepki başka olacaktır; sola, sosyal demokratlığa ise başka tepki verecektir. Bu çerçevede kurultay sürecinin genel politikayla kurması gerektiği ilişkiyi de eleştiriyorum. Bu nedenlerle bir alternatif olması gerektiğini düşünüyorum. Ben de bu çerçevede zemin yoklama süreci içerisindeyim.” l ANKARA ‘Türkiye savaş ilan etti mi etmedi mi’ diyen Öztrak, Rusya’ya bağımlı hale gelindiğini söyledi: Vermedikleri taviz kalmadı Meral Akşener: Komşuyu komşuya düşman etti İYİ Parti lideri Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kutuplaştırıcı dilini eleştirerek “Atatürk, Cumhuriyet, dini ve milli değerlerimiz üzerinden politika yapan Sayın Erdoğan’ın dili, babayı oğula, anayı kıza, komşuyu komşuya düşman etti. Biz bu kutuplaştırma dilini reddediyoruz” dedi. Meral Akşener, önceki gün Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde esnaf ziyaretleri gerçekleştirdi. ‘Rahatlarını bozacağım’ Akşener, “Ekonominin konuşulacağı bir Türkiye’nin seçime kadar oluşması için ne gerekiyorsa yapacağım. Onların o rahatını bozacağım. Nasıl ben ayakkabı eskitiyorsam, koltuk eskitenler de gelecek bu seçmenin gözünün içine bakacak. O ayakkabı eskiyecek. O ayakkabı eskimiyorsa siz onları eskiteceksiniz” dedi. EYT sorununu da gündeme getiren Akşener, “EYT ne demek? Emeklilikte yaşa takılan, halbuki siz Saray’a takıldınız” ifadelerini kullandı. l İç Politika ‘İntihar değil cinayet’ eylemine polisten sert müdahale: 5 gözaltı İntihar eden İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Hakan Taşdemir ile Türk dili ve edebiyatı bölümü öğrencisi Sibel Ünli için Kadıköy’de düzenlenen eyleme müdahale eden polis 5 kişiyi darp ederek gözaltına aldı. Gençlik örgütleri, dün akşam Yeldeğirmeni Mahallesi’nde buluşarak “İntihar değil cinayet” ve “Bir arkadaşımızı daha kaybetmeyeceğiz” sloganları attı. Boğa Heykeli’ne yürümek isteyen gruba polis “yasadışı” olduğu gerekçesiyle engel oldu. Gruba sert müdahalede bulunan polis 5 kişiyi yerlerde sürükleyip darp ederek gözaltına aldı. İstanbul Üniversitesi öğrencileri de dün öğlen bir araya gelerek intihar eden arkadaşları için iletişim fakültesine yürüdü. Polisin öğrencilere, slogan atmaları halinde müdahale edeceklerini söylemesi üzerine gençler fakülte bahçesinde forum düzenledi. Öğrenciler, yaşanan intiharların maddi nedenlerden kaynaklandığını ama devletin intiharları “psikolojik sorun” diyerek geçiştirdiğini vurguladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet istanbul’da kentsel dönüşüm istişare toplantısı yapıldı Ağır hasarlı binalar yıkılacak İstanbul’da depremde ağır hasar oluşan binaların yıkım sürecinin başlayacağı bildirildi. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, siyaset üstü bir tavır sergileyeceklerinin sözünü vererek “Kentsel dönüşümü sürecini tamamlayacağız” dedi. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Kentsel Dönüşüm İstişare Toplantısı”na Kurum, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, kentin 39 ilçesinin belediye başkanları katıldı. Basına kapalı düzenlenen toplantının ardından gazetecilerle bir araya gelen Kurum, “Bu toplantı neticesinde, bugün ağır hasarlı diyeceğimiz hem Silivri depreminde hem de riskli alanlardaki, riskli binaların yıkım sürecini hızlıca başlatmış oluyoruz” diye konuştu. Tüm planların toplandıktan sonra İstanbul’un bütününde kentsel dönüşüm sürecini yürüteceklerini anlatan Bakan Kurum, “Bakanlığımız bünyesinde kurulacak komisyon, dönüşüm sürecinde kira yardımı, taşınma yardımı, arsa, kamulaştırma gibi tüm düzenlemeleri yapacak” dedi. İBB Başkanı İmamoğlu ise “gazetecilerin “İşbirliği konusunda karar alındı mı” sorusuna, “Depremin olduğu her yerde, hepimizin bir arada hareket etmesi konusunda işbirliği kararı verdik” diye konuştu l İç Politika Candaş davasında bir kez daha müebbet Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Cemil Candaş’ın öldürülmesine ilişkin 5 sanığın “kasten öldürme” ile “kasten öldürmeye yardım ve azmettirme” suçlarından çeşitli hapis cezalarına çarptırıldığı ve istinaf mahkemesince bozulmasının ardından yeniden görülen davada mahkeme, sanıklara yeniden aynı cezaları verdi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada savcı sanıkların, 26 Aralık 2018’de açıkladığı esas hakkındaki gö rüşüne ilişkin cezalandırılmasını talep etti. Sanık Şahin’e ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veren mahkeme, Rıza Keten ve Mithat Yılmaz’ı 16 yıl, Hacı Avcı ve Engin Gövle’yi 8 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, sanıklar Bilal Yaman, Levent Karaman, Mehmet Tüysüz, Metin Şentürk ve Selahattin Keten’in beraatlarına karar verdi. Firari Mithat Yılmaz hakkındaki tutuklamaya yönelik kararın devamına hükmedildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet 8 HDP’li tahliye edildi Şişli İlçe Eşbaşkanı Mutlu Öztürk’ün aralarında bulunduğu 8 HDP’li tahliye edildi. HDP’nin 7. kuruluş yıldönümü için yapmak istediği basın açıklamasında müdahale sonrası gözaltına alınan HDP Şişli İlçe Eşbaşkanı Mutlu Öztürk’ün aralarında bulunduğu 8 HDP yöneticisinin yargılandıkları dava dün görüldü. İlk kez İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıkan HDP’liler, adli kontrol şartıyla tahliye edildi. l İç Politika CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak, “Rusya’ya 2016’dan bu yana vermedik taviz bırakmadılar” dedi. Hava hâkimiyeti sağlanmadan askerlerin çatışmaya sokulmasına tepki gösteren Öztrak, partisinin genel merkezinde basın toplantısı yaptı. n Asker kalkan mı yapılıyor?: Hava saldırısını kim yaptı? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının İdlib’de tam olarak ne yaşandığını bilmesi en doğal hakkı. Bunu Rus kaynaklarından değil, devletimizden öğrenmek istiyoruz. Türkiye Suriye’ye savaş ilan etti mi, etmedi mi? Savaş ilan etmediysek neden bu kadar şehit haberi geliyor? Askerlerimiz sahada kalkan mı yapılıyor? Hava hâkimiyeti sağlanmadan askeri birliğin sahaya neden sürüldüğünü soruyoruz. n Ne S400, ne F35 var: Daha geçen yıl, Rusya’dan S400’leri almak için ABD’ye rest çekmedik mi? Ekonomik yaptırım tehditlerine maruz kalmadık mı? Vatandaşın cebinden hem S400’ler için hem de F35’ler için 4 milyar dolar çıktı. Şu an elimizde askerimizi koruyacak ne S400, ne F35 ne de Patriotumuz var. n Rusya, bağımlı yaptı: Tüm bu yaşadıklarımızın adı düpedüz beceriksizliktir. Rusya’ya 2016’dan bu yana vermedik taviz bırakmadılar. Ruslar boruları bizim topraklara döşedi, indirimi Bulgarlara verdi. Akkuyu Nükleer Santralı ile ülkemizi Rusya’ya uzun yıllar bağımlı hale getirdiler. Suriye’nin stratejik limanlarını Ruslar, petrolünü ABD’liler kapattı. Bize de 4 milyon Suriyeliye bakmak düştü. n Kabile devleti seviyesine indi: Osman Kavala tahliye olduğu gün uyduruk bir suçlamadan tekrar tutuklandı. AK Parti Genel Başkanı’nın “manevra” açıklamasını yapması rejimin ucubeliğinin tüm dünyaya bir kez daha teşhiri oldu. Beraat kararı veren hâkimlere soruşturma açılması ise yargı bağımsızlığı açısından gerçekten bir felaket oldu. Bu anlayışla devletimiz çöldeki kabile devletleriyle aynı seviyeye indirilmiştir. l ANKARA/Cumhuriyet ALtay’dan diplomasi çağrısı CHP Grup Başkanvekili Engin Altay da düzenle diği basın toplan tısında hüküme tin, İdlib konusun da Meclis’i en kı sa sürede kapalı bir oturumla bilgilen dirmesi gerektiği ni söyledi. “Burnu Engin Altay nun doğrultusun da giden, kimseyi dinlemeyen, dünya ya caka satmak için her şeyi göze al mış bir yönetim ile karşı karşıyayız” di yen Altay, dış politikanın Cumhurbaş kanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “mace raperest ihtirasına” teslim edildiğini söyledi. Altay, “Göçmenlerin gelme mesi ve teröristlerin sızmasının ön lenmesinin tek yolu Suriye’de güvenli bir ortamdır. Suriye’de güvenli ortam için de Suriye’nin toprak bütünlüğüne rıza göstermek lazım. Yeni göç dal gasını önlemenin yolu, çatışma değil, diplomasidir. TSK, Cumhurbaşkanı’nın ordusu değildir. Hükümet, mümkün se bu akşam, değilse yarın sabah TBMM’yi derhal kapalı oturumla bilgi lendirmelidir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle