18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 17 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ [email protected] EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Küreselleşme çöküyor ulus devlet yükseliyor YAZAN: LARRY ELLIOTT THE GUARDIAN ÇEVIREN: M. BIROL GÜGER Çin, geçen 30 yıl boyunca adeta dünyanın fabrikası haline geldi. Son birkaç haftadır ise ülkenin üretim merkezleri, koronavirüsün yayılmasını durdurmak için gerekli görülen lüzum üzere kapatılmaya başlandı. Pekin yönetimi, salgından hem kısa hem de uzun vadeli hasarlar doğacağından çekiniyor. Çin’in Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) elçisi Zhang Xiangchen, bu hafta başında diğer üye ülkeleri, Çin’e ticaret kısıtlamaları getirmek için koronavirüsü bir bahane olarak kullanmamaları konusunda uyardı. Ülke bugün, on yıllardır ilk defa, ilk negatif büyümeye doğru ilerliyor. Yerelleşme hız kazanıyor Zhang’ın bu itirazı, satır aralarında gizlenen bir gerçeği de ayan beyan ortaya koyuyor. Çin, örtülü korumacılıktan şüphe duyuyor ve neredeyse kesinlikle haklı. Ticaret ve uluslararası sermaye akışının bir küresel hasıla payı olarak hızla yükseldiği açık pazarlar ve açık sınırlar dönemi sona erdi. Yerelleşme hız kazanıyor. Çokuluslu şirketler, gelişmekte olan ülkelerdeki düşük ücretlerden yararlanmak adına tasarlanmış uzun küresel tedarik zincirlerinin faydası olduğu gibi, bir maliyetinin de olduğunun farkına varıyor. Koronavirüsün yayılması da muhtemelen, 90’lı ve 2000’li yıllarda, Batı’daki üretim merkezlerinden azgelişmiş ülkelere taşınan üretimin eve geri dönmesini savunan politikaları muhtemelen daha fazla teşvik edecektir. Yerelleşme daha önce özellikle, 1914 ve 1945 yılları arasında yaşanmıştı. Şimdi ise jeopolitik ve ekonomik hareketsizlik, artan eşitsizlik, küreselleşmeyi yönetmek için yeni siyasi yapılar geliştirememe sorunu ve yeni tehditlere yanıt olarak yeniden doğuyor. Çöküş derin, iyileşme uzun Her yeni küreselleşme dalgası, serbest ticaret ve serbest piyasa vaatlerini yaymaya yetecek başat bir güç ve yeni bir şampiyon gerektirdi. Bu rolü 19. yüzyılın sonlarında İngiltere ve 20. yüzyılın ikinci yarısında ise ABD üstlendi. Ancak İngiliz Guardian gazetesi ekonomi editörü Larry Elliott’a göre, serbest piyasa ve açık sınırlar dönemi sona erdi. Küreselleşme projesinin topyekun iflası, iklim değişikliği, dünyanın dört bir yanında yükselen ulusçu hareketler ve şimdi de koronavirüsün yarattığı etkiyle hızlanmakta. ABD’nin kendine olan güveni, Çin’in stratejik bir tehdit olarak yükselişiyle birlikte delindi ve bugün, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki güç mücadelesi giderek ısınıyor. Washington ve Pekin bir ticaret anlaşması imzaladığında borsalarda durum oldukça iyiydi, ancak bu daha ziyade Ağustos 1939’daki MolotovRibbentrop Paktı gibi bir tür formalite ateşkesiydi. Trump, önümüzdeki kasım ayında başkanlık seçimlerini yeniden kazanırsa düşmanlık devam edecektir. Ülkeler, 2008 mali krizinden bu yana zor zamanlarda savunmaya çekiliyor. En son ticari serbestlik dalgası, Komünizmin çöküşünün ardından geçen on yılda yaşandı; Çin’in 2001 yılında Dünya Ticaret Örgütü’ne üye olmasıyla doruk noktasına ulaştı. Bu kıs EŞITSIZLIK ARTTI YANIT: YENIDEN ULUS DEVLET Küreselleşme karşıtı eğilim yükseldi, çünkü küreselleşmenin meyveleri öncelikle ser DTÖ, bugün oldukça müşkül bir durumda. Öyle ki, DTÖ’nün iki ana işlevi vardır: Ülkeler için kap maye sahipleri tarafından toplanmıştı. Bu arada, tüketiciler bir süre düşük fiyatların keyfini sürmüştü, ancak dünyanın her yerinde eşitsizlik daha da artmıştı. Demokratik yönetimlerde insanların yaşam standartları durağanlaşır veya zar zor gelişirken, zenginlerin zenginleş samlı ticaret anlaşmalarının müzakere edildiği bir forum ve ticaret uyuşmazlıklarının çözülebileceği bir mahkeme sağlamak. Şu anda her iki işlevi de yerine getiremiyor. Bu da ülkelerin küreselleşmeye, söz sahibi oldukları bir başka düzeyde yanıt verecekleri anlamına geliyor: Ulus mesine ne kadar dayanacaklarının da bir sınırı vardı. Umut, her zaman ekonominin küreselleşmesine uygun, uluslararası bir yönetimin geliştirilmesiydi. Şayet sermaye küresel düzeyde örgütlenebilirse demokratik mekanizmalar da geliştirilebilirdi. Bu hiçbir zaman olmadı. devletler. Küreselleşme bugüne dek, pazarları daha büyük ve daha verimli hale getirerek herkes için refahı artırmanın bir yolu olarak pazarlandı. Bu model bir süre çalıştı, ancak çöktüğünde ve beraberinde kapsamlı bir teminat hasarına neden olduğunda, Geçen otuz yılda, küreselleşmeyi yönetmek için oluşturulmuş çok taraflı bir kurum olan bir geri tepme kaçınılmazdı. Ortaya çıkan sonuç ise yerelleşme oldu. men, küreselleşmenin geri besleme döngüsü nedeniyle büyümenin güçlü olduğu, ucuz ithalatın enflasyon oranlarını düşürdüğü, Batı ülkelerindeki faiz oranlarının düşük, varlık fiyatlarının ise yüksek olduğu bir dönemdi. Ancak mali kriz, yeterli kontrol ve etkin denetim olmaksızın küresel olarak işleyebilen bu sistemin zayıf yönlerini ortaya çıkardı. Çöküş derindi ve iyileşme uzun, ağrılı ve muhtemelen eksik olacaktı. Kaçınılmaz olarak ülkeler daha temkinli hale geldi. Ankara’nın gazına bak Cumhuriyet ailesi güçlenerek büyüyor... İki hafta önce bu köşede “Hep daha iyisi için...” başlıklı yazıma şu sözlerle son vermişim: “Şubat ve mart ayında hem gözbebeğimiz gazetemizde hem de dijital dünyadaki sesimiz www. cumhuriyet.com.tr’de sürpriz atılımlarımıza hazır olun diyerek keyifli okumalar.” “Cumhuriyet’ten Okurlara” köşesinde dönem dönem Cumhuriyet’in editoryal mutfağındaki yenilikleri gazetenin gerçek sahibi okurlarımıza duyuruyorum. Yeni yılla birlikte hedeflerimizi büyüttük. Hem gazetemizde hem internet sitemizde birbiri ardına önemli adımlar atıyoruz... İki usta kalem Cumhuriyet’te... Türk basınının ekonomi alanındaki iki dev ismi Cumhuriyet ailesine katılıyor. Ekonomi sayfalarımızı haberleriyle, kulis yazılarıyla hepimizin dikkatle okuduğu, takip ettiği Jale Özgentürk’e teslim ediyoruz. Özgentürk, gazetemizin Ekonomi Servisi şefliğini üstlenecek. Ekonomi dünyasının usta kalemi Erdal Sağlam da ekonomi sayfalarımızda okurlarımızla buluşacak. Öngörü içeren analizleriyle, yorumlarıyla Erdal Sağlam, mart ayı başında ilk köşe yazısıyla Cumhuriyet okurlarına “merhaba” diyecek... Yazıişleri mutfağından... Yaklaşık bir buçuk yıldır yazıişleri müdürlüğü görevini yürüten arkadaşımız Serkan Ozan, bugünden itibaren gazetemizin yayın koordinatörlüğünü üstlenecek. Kısa bir süre önce Cumhuriyet ailesine katılan ve röportajlarıyla ses getiren İpek Özbey artık gazetemizin yazıişleri müdürü. İpek Özbey, gazetenin mutfağındaki göreviyle birlikte hem pazartesi günleri gündem yaratan söyleşilerini hem de haberlerini yapmayı sürdürecek. Gazetemizle birlikte çok sayıda yeni eki okurlarımızla buluşturuyoruz. Çarşamba günleri Marmara bölge ekimizi, cuma günleri Ege ve Anadolu bölge eklerimizi gazetemizle birlikte ücretsiz veriyoruz. Perşembe günlerinin vazgeçilmezi Kitap Dergi, pazar günlerini iple çektiren Pazar Dergi’nin yanı sıra ayda bir yayımlamaya başladığımız Le Monde diplomatique okurlarımızın büyük beğenisini topluyor. Ve önümüzdeki birkaç ay içerisinde çıkarmayı planladığımız yeni ekler var. Hakan Akarsu bugünden itibaren ek yayınlardan sorumlu yazıişleri müdürlüğünü üstleniyor. Pazar Dergi’de ve gazetemizin iç sayfalarında görsel dokunuşlarıyla dikkat çeken tecrübeli arkadaşımız Münevver Oskay da gazetemizin görsel yönetmenliğini yapacak. Spor sayfalarımız ise Cumhuriyet’in yetiştirdiği genç isimlerden Sami Gürel’e teslim. Gürel ve ekip arkadaşları okurlarımızı, 11 yıl önce yitirdiğimiz spor basınının efsane ismi Abdülkadir Yücelman ağabeyimizin çizgisinde sporun her dalıyla buluşturacak... Cumhuriyet ailesine yeni katılan Jale Özgentürk ve Erdal Sağlam’a “hoş geldin” diyor, arkadaşlarımıza yeni görevlerinde içten başarılar diliyorum. Muhabirlerinin özel haberleriyle, yazarlarının yorumanalizleriyle Türkiye’nin gündemini belirleyen, başyazılarıyla, Olayların Ardındaki Gerçek sütunuyla laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti için her kesime uyarı görevini yapan Cumhuriyet “hep daha iyisi için” atılımlarına devam edecek. DİJİTAL DÜNYANIN DA REFERANSI OLMAK Türkiye’nin referans gazetesi Cumhuriyet’in dijital dünyadaki sesi www. cumhuriyet.com.tr’nin bu alanda Türkiye’nin referans sitesi, en iyisi olması için adımlarımızı atıyoruz. Gazetemizde haberleriyle, yazılarıyla yakından takip ettiğiniz bazı arkadaşlarımız gazetecilik enerjilerinin büyük bölümünü artık internet sitemiz ve Cumhuriyet YouTube TV için harcayacak. Dış Haberler editörlüğünde Mustafa Kemal Erdemol’un, Ekonomi editörlüğünde Şehriban Kıraç’ın, Spor editörlüğünde Arif Kızılyalın’ın, KültürSanat editörlüğünde Emrah Kolukısa’nın, Çeviri editörlüğünde M. Birol Güger’in haber portalımıza büyük güç katacağını düşünüyorum. Arkadaşlarımız röportajları, haberleri, yazılarıyla gazetemiz ve ek yayınlarımıza olan katkılarını sürdürecek.. Asıl tartışma başlığı da doğalgazın özelleştirilmesi konusu olmalıdır. Doğalgaz iktisadi ölçütlere göre bir kamu malıdır. Çünkü “rakip olmama” ve “tüketimden mahrum edilememe” gibi nitelikler taşımaktadır. MURAT KARAYALÇIN ESKI ANKARA BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANI Ankara’nın topoğrafyası ve iklim koşulları oldukça özeldir. Ankara, başı ile dibi arasında yaklaşık dört yüz metre farklılık olan bir çanakta kurulmuştur. Anadolu yaylasının zaten güçlü olmayan rüzgârları çanağın içine pek giremez, girse bile pek etkili olamaz. Öteki nedenlerin yanı sıra, biraz da o nedenle, çanak içinde sigara dumanından, araçların dumanından, bacalardan çıkan dumana kadar havayı kirleten etmenler halk sağlığı için çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. ‘Sıcaklık terselmesi’ Öte yandan Ankara, yılın yaklaşık dört ayında, “sıcaklık terselmesi” denilen ve kalın bir tabaka olarak görülebilen, meteorolojik bir olayla karşı karşıya kalmaktadır. Tabakanın çanağın tepelerinde ya da daha altlarında oluşması, kirli havanın çanak dışına çıkışını daha da zorlaştırmakta, üstüne üstelik bir tür “düdüklü tencere” etkisi yaparak kirli havanın çanağın her bir tarafına yayılmasına neden olmaktadır. Ayrıca çanağın taşıyabileceği “eşik nüfus” da çok fazlası ile aşılmış durumdadır. Tüm bu nedenlerle Ankara’nın ısıtılmasında özel bir enerji kaynağının kullanılması gerekmektedir. Bu da doğalgaz ya da ısı değeri çok yüksek olan nitelikli kömürdür. 1980’lerin sonunda dönemin başbakanı Turgut Özal ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından temizlik ve ucuzluk nedeniyle doğalgaz tercih edilmiştir. Ankara’ya iki yüz milyon dolar kredi alınarak doğalgaz şebekesi inşa edilmiş, linyit kullanımı yasaklanmış; kaloriferlerin yakıldığı saatlerde kirli duman helikopter ve zabıtalarca denetlenmiş, hava kirliliği düzeyi gazete ilanlarıyla Ankaralılara duyurulmuştur. Ankaralılar başardı Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Ankaralılar hava kirliliği ile savaşımda başarılı oldular. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne dünyanın 11 kentiyle birlikte, bu konudaki başarısı nedeniyle, Ocak 1993’te Birleşmiş Milletler de, New York’da “Çevre Ödülü” verildi. Ankaralılar zaman içinde tükettikleri doğalgaz miktarı üzerinden alınan ikiyüz milyon dolarlık krediyi geri ödediler. 19891994 döneminde doğalgaz m3 fiyatı (tesis maliyeti yani kullanılan kredi) ve işletme maliyeti olarak belirlenmişti. Ankaralılar kullanılan krediyi yani tesis maliyeti ödedikten sonra, geriye yıllık tüketilen doğalgazın bedelinin Belediye’ye ve oradan da BOTAŞ’ a ödenmesi kalıyordu. Tüketilmeden ödendi Ankaralılar bunu da, 1994 yılında göreve gelen Belediye yönetiminin yeni taktığı, dolar üzerinden güvence aldığı, birer aylık, üçer aylık peşin tahsilat yaptığı sayaçlarla ödediler. Yani ödeme, doğalgaz daha tüketilmeden önden yapıldı. Ancak bir süre sonra belediye yönetiminin tahsilatını peşin olarak yaptığı parayı BOTAŞ’ a ödemediği bilgisi kamuoyunda yayılmaya başladı. Bilgiler, Belediyenin BOTAŞ’ a taktığı borcun yaklaşık bir milyar dolar olduğu şeklindeydi. Bir süre sonra AKP’nin TBMM’den geçirdiği bir yasa ile Ankara’nın doğalgaz şebekesinin varlık satışı yoluyla özelleştirmesi, bu iddiaların doğru olduğwunu gösterdi. Çok tartışmalı ihale süreçlerinden sonra Ankara doğalgaz şebekesi 1.1 milyar dolara Torunlar şirketine satıldı. Yaklaşık altı yıldır Ankara’ya doğalgazı bu şirket satıyor. Şirket, doğal olarak doğalgaz şebekesinin satın aldığı bedelini tüketicilerden çıkaracaktır. Tekrardan ve daha pahalı Yani Ankaralı yaklaşık otuz yıl önce ödemiş olduğu şebeke bedelini, şimdi bir kez daha ve birkaç kat fazlasıyla ödemektedir. Yani doğalgaz m3 fiyatı için bir anlamda yeniden (tesis bedeli) ve işletme bedeli formülüne dönüş yapılmıştır. Hatta Başkentgaz’ın Kızılay üzerinden çeşitli vakıflara yaptığı bağışlarla bağlantılı olarak yapılan tartışmalardan, doğalgaz fiyatlandırılmasında (tesis bedeli) ve (işletme bedeli) kalemlerine ek olarak, bir de kâr kaleminin doğalgaz m3 fiyatına yüklendiği anlaşılmaktadır. Bu da doğaldır, özel bir şirket kuşkusuz kâr etmeyi amaçlayacaktır. Karşı karşıya kalınan durumla ilgili olarak çok sayıda tartışma başlığı bulunmakta, çok sayıda soru sorulmaktadır. Bunlara yenileri de eklenebilir. Örneğin bir önceki yönetimin Ankaralılardan peşin olarak tahsil ettiği yaklaşık bir milyar dolarlık bedel, neden Botaş’a ödenmemiştir? Bir başka soru Botaş’a ödenmeyen bu bir milyar doların nereye harcandığıdır. O arada Başkentgaz için şu da sorulabilir: Ankaralılardan sekiz milyon dolarlık hayır yapılabilecek bir getiri elde edildiğine göre, bunun New York kenti yerine Ankara kentinde yapılması daha hayırlı olmaz mıydı? Asıl sorun özelleştirme Asıl tartışma başlığı da doğalgazın özelleştirilmesi konusu olmalıdır. Doğalgaz iktisadi ölçütlere göre bir kamu malıdır. Çünkü “rakip olmama” ve “tüketimden mahrum edilememe” gibi nitelikler taşımaktadır. İdare hukukumuz bir malın kamu malı sayılabilmesi için ‘kamu tüzelkişisinin mülkiyeti’ ve “kamu yararı” gibi ölçütlere bakmaktadır. Doğalgaz idare hukuku açısından da kamu malıdır. Daha önemlisi doğalgazın Ankara kentindeki kullanımının halk sağlığı açısından bir zorunluluk olmasıdır. Yani doğalgaz Ankara için bir tür yasal tekel konumundadır. Ayrıca halk sağlığı gerekçesi, doğalgazı aynı zamanda temel kamu hizmeti yapmaktadır. Hizmeti kamu vermeli Anayasa Mahkemesi birkaç ay önce, temel kamu hizmeti niteliğini taşıması nedeniyle, belediye yasası’nda yangın hizmetinin özelleştirilmesine olanak sağlayan düzenlemeyi iptal etmiştir. Doğalgazın özel sektör tarafından dağıtıldığı öteki yerleşim yerleri ayrı tutulabilse de; “tekel olma” ve kamu yararı ölçütüne dayanan ‘temel kamu hizmeti’ nitelikleri nedeniyle Ankara’da doğalgaz dağıtım hizmeti’nin, kamu tarafından (Ankara Büyükşehir Belediyesi EGO Genel Müdürlüğü) verilmesi gerekli olmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle