24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected]. TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 11 17 ŞUBAT 2020 PAZARTESİ Çin’de yeni tip koronavirüs (Kovid19) salgını nedeniyle ölenlerin sayısı 1666’ya çıktı Acılarımız üzerinden mutluluk olmamalı Huang Songfeng: Türkiye’de 20 yıldır çalışıyorum. Bazı sektörler virüsten mutlu oluyor. Başkalarının acıları üzerinden mutlu Daha az alışveriş olmak bu ülkenin misafirperverliğine aykırı. n Koronavirüs nedeniyle Çin ekonomisinin kaybı ne olur ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye ile Çin arasındaki ekonomik ilişkiler son yollarda ivmelendi. İki ülke arasındaki ticaret 21 milyar doları aşarken Çin’den gelen turist sayısı da yıllık 426 bin kişiyi aştı. Ancak koronavirüs nedeniyle son bir ayda ticaret ciddi miktarda düştü. Çin Halk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosluğu Tica ki Çin’in her tarafı hastalıklı gibi yansıtılıyor. Yok öyle bir şey. n Uzak durma sadece Türkiye’de mi var? Birçok yerde var. Türkiye’de 20 yıldır çalışıyorum. Türklerin misafirperverliğini çok iyi biliyorum. Bu konuda aramızda bir yanlış anlama olmasın. Her gün televizyonlarda aynı mesajlar veriliyor. Tüm gündemlere rağmen en çekici haber bu hastalıkmış gibi yansıtılıyor. Böy bir öngörünüz var mı? Ekonomik kaybı hesaplamak için daha çok az zaman geçti. Kısa vadede etkisi daha fazla olabilir ama uzun vadede herşey normale dönecek. Şu anda birçok insanın kafasında şu var; Çin sanki bir makine ve her şey durdu. Yok böyle birşey. Sadece hasatalık nedeniyle insanlar artık daha az eğlenceye çıkıyor. Daha az alışverişe gidiyor. İnsanlar mümkün olduğunca evde yemek yiyorlar. İnsan ret Konsolosu Huang Songfeng, Türkiye’de 20 yıldır çalıştığını, Türklerin misafirperverliğini çok iyi bildiğini vurgulayarak “Ancak hastalık nedeniyle aramızda bir yanlış anlama olmasın. Her gün televizyonlarda aynı mesajlar veriliyor. Hele bazı Türk iş insanları bu yaşanan le haber akışında insanlar etkileniyor. Bundan daha tehlikeli bir düşünce daha var Çin’de böyle bir hastalık çıktı diye Çin ekonomisi kötüleşecek ve bundan Türkiye ekonomisi olumlu faydalanacak diye bir düşünce oluşuyorsa bu bizi endişelendiriyor. Son günlerde böyle ha Huang Songfeng, Şehriban Kıraç’a konuştu. ların hareketi azaldığı için tüketim de azaldı ama eticareti artırdı. Mesela 17 yıl önce Sars virüsü çıktığında da birçok ülke Çin ekonomisi bitti, bir daha toparlanamaz diyordu, ama aynı sene yüzde 11 büyüme sağladık. Bizde üretimde, tüketimde problem yok. lardan çok mutlu oluyor. Başka berler çok okuyoruz. Mesela TICARET VE TURIST DÜŞECEK larının acıları üzerinden mut lu olmak bu ülkenin misafirperverliğine aykırıdır” dedi. Eğer ayakkabıcılar, tekstilciler, sebze meyveciler ve bazı diğer sektörler sanki Çin’deki hastalıktan Türkiye’nin Çin’e olan ihracatı bu dönemde ya da başka bir dönemde artacaksa bundan mutluluk duyacaklarını kaydeden Songfeng, “Tek istediğimiz bu mutluluk bizim acımız üzerinden olmasın” açıklamasını yaptı. Huang Songfeng ile koronavirüsün etkileri ve Türkiye Çin ticari ilişkilerini konuştuk. n Koronavirüs ile ilgili son gelişmeler neler? Son günlerde hastalık tespit rakamı arttı, şüpheli sayısı arttı. Taburcu edilen kişi sayısı da artıyor. O bölgede giriş çıkışlar kısıtlandı. Çoğu hastalar Hubei eyaletinde. Çok fazla dedikodu var. Bu hastalık hem Çin’i hem dünyayı öldürecek diye. Bu tarz söylentiler fazla korkutucu. İlk başlarda normal bir grip gibi algılandı. Ama şu anda hastalığa karşı ciddi girişimler var. Bazı bölgelere giriş çıkışlar kısıtlanınca bunlar insan haklarına aykırı denildi, hulbuki bu sağlık için bir fedakârlık. Yoksa hangi ülde en gelişmiş şehirlerinden birini kapatmak ister. n Virüse karşı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de ciddi bir endişe var, nasıl değerlendiriyorsunuz? Şu anda Türkiye’de gördüğünüz Çinliler güvenli. Sıfır zldyoyçddaıılaoaoikşuşrTnlsıaaylareüacyçolnkrraaoırakt.rk.kkönBsBireadlmşueaanildşiryudmnktaetioshluaspubaatenlilarkuilaynatlÇzuöirtOırıkomIlüNabllLuaruuirırUçtDnı.linunMdHUıaoefkSRıllpreueUUsanabyZRta SEATKHdsdcILaeEıa,ndERTenaNKküdKehorouIlERekanrnrSoniouynügmzeaiz?ivieçgkklioreoerBikaçnünÇmnuuyseiliethlnaşçeanamianraisdl,rdtvıöabaaşaanhlisırıryımağnoaınary larının acıla n Geçen yabancı bir oldu. Hastalık rı üzerinden mutlu olmak bu ülkenin misafirperverliğine aykı gazetede de analiz yayımlandı, Çin ekonomisinin virüsten dolayı küçülmesi Türkiye’ye yarayacak diye, bu ne kadar gerçekçi? Bu hastalığı daha fazla ticaret yapmak için fırsat olarak değerlendirmemek lazım. Yabancı tedavi edilecektir, hastalığın oldu ğu bölgeler de günden güne normale dö rıdır. Ben basında Çin’in virüs nedeniyle yüzde 1 necektir. seneler küçülmesi olursa Türkiye yüzde 0.03 Yeter ki dir Türki büyür deniyor. Çin düşerse diğer Türkiye ye ile Çin arasındaki ticari işbirliğinin geliştirilmesi için çalışıyorum, proje ülkeler de düşer. Çin dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi. Bizim yıllık GSYH büyümemiz yüzde 67’dir. Peki Türkiye’nin büyüme hedefi sadece yüzde 0.03 mü? Çin tamamen durdu diyelim tüm bazı alanlarda bize sınırlama koymasın. İş insanımız ge dünya durur Türkiye’de lip Türkiye’de bundan olumsuz fuara katılacak ler geliştiriyoruz. etkilenir. gelemiyor, çünkü Türkiye’den daha uçuş yok. Ticaret aza fazla nasıl mal alabi lacak turist sayısı düşe liriz diye bakıyoruz. Eğer cek. Türkiye’nin 1 milyon Türkiye’nin Çin’e olan ihracatı Çinli turist hedefi vardı. bu dönemde ya da başka bir dö Nasıl olacak bu. nemde artacaksa bundan biz de Turizm alanında mutlu oluruz. Tek istediğimiz Türkiye’nin kaybı daha çok bu mutluluk bizim acımız üze olacak. Tekstilin Türkiye’de daha fazla üretilmesine biz de mutlu oluruz. Bu dönemde Türkiye Çin’e çok önemli miktarda maske ve tulum sattı. İyi ki Türkiye’nin böyle bir üretim kapasitesi varmış diyoruz. Bu anlamda kazan kazan olmalı. Belki bu yıl tarihinde ilk defa Türkiye’nin Çin’e ihracatı ocak, şubat, mart aylarında Çin’den ithalatından daha fazla olacak. n Çinli şirketlerin Türkiye’de toplam ne kadar yatırımı var? 3 milyar dolar civarında yatırımımı var. Son güncellenen rakamları da dahil etmedik çünkü son dönemlerde kafamızda sadece hastalık var. Son iki üç yıldır yatırımlar daha da hızlandı. Çin hem burada hem de Türkiye ile birlikte üçüncü ülkelerde de yatırım yapmaya istekli. Türk şirketlerinin ise Çin’de 500 milyon dolar yatırımı var. Türkiye’de sadece İstanbul Başkonsolosluğu görev alanında bin civarında Çinli şirket var. Bunlara lokantalar ya da küçük şirketler de dahil değil. n Çin’den canlı hayvan ithalatına sınırlama geldi, uçuşlar da durdu bu iki ülke ilişkilerini nasıl etkiliyor? Hükümet, Çin’den Türkiye’ye gelen bazı ürünlerin üzerine kısıtlama koydu. Canlı hayvan ithalatına mesela. Bu zaten çok minik bir pay. Bu kısıtlamanın bazı olumsuz yönleri var, birincisi gümrük memurları gelen ürünü çok net bilmeyebilir, bazı yerlerde şunu gördük; Ağustos 2019’da gemiye verdiği yola çıkan bal gibi ürünler var. Şimdi memurlar yasak diyip almıyor bu ürünleri. Bu ürünler geçen yıl yola çıktı. Eskiden Çin’den ürün gelirken 1 günde gümrük işlemleri halledilirken şimdi 1 haftayı buluyor. Bu aramızdaki normal ticarete de olumsuz yansıyor. Bu anlamda endişeleniyoruz. Dünya Sağlık Örgütü de mal giriş çıkışına sınırlama koymayın diyor. Türkiye hükümetinin bu tutumunu doğru bulmuyoruz. Bu konuda bilgi kirliliği var. hastalık teşhisi var. Eskiden Uzakdoğu’dan gelen bir yüzü Çin’deki birçok Türk görünce insanlar merhaba derdi. Şimdi bu azaldı. Çünkü korkuyor bu adam hasta mı diye. Çin’den yeni gelenler için 2 haftalık karantinalar var. Bağlı olduğu kuruluştan da izin istedik. Hiçbir şekilde çalıştırmayacaksınız dedik. Çin’den gelenleri de kontrol ediyoruz. Türk arkadaşlar Çinli görünce kaçmasınlar. şirketi bizi olayın en başında arayıp size nasıl yardımcı olabiliriz diye sordu. Aslında buradaki insanların da yüzde 99’u böyle düşünüyordur. Tabii ki şikâyet etmiyorum, her ülke sağlık açısından kendi ülkesini düşünür ve buna göre bir politika uygular. Ama bunun uygun Maskeli insan görünce insanlar çok panikliyor ama biraz da ted bir seviyede olması gerekiyor. bir amaçlı takılıyor bunlar. San DİSK yeniden Çerkezoğlu dedi Bodo Bode’de işçi kıyımı tam gaz Bursa’da TürkAlman ortaklığıyla kurulan Bodo Bode Doğrusan Otomotiv fabrikası’nda işçiler, sendikaya üye oldukları için işten çıkarılan arkadaşları için pazartesi günü iş bırakmıştı. Türk Metal Sendikası, Ekim 2019’da fabrikada örgütlenme çalışması başlatmıştı. Sendikaya üye oldukları iddiasıyla salı günü 61 işçinin daha işine son verildiği öğrenildi. İşten çıkarılanların sayısı 81’e ulaştı. Bodo Bode işçilerine, CHP Bursa il yönetimi ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal da destek verdi. Sarıbal, sosyal medya hesabı üzerinden “Bu zulme son verin” çağrısında bulundu. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nda başkanlığa 310 oyla tekrar Çerkezoğlu seçildi. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) başkanlığına yeniden Arzu Çerkezoğlu seçildi. Çerkezoğlu, “Bu onurlu görevin yükünün daha da ağırlaştığı bu tarihsel süreçte insanca yaşayacağımız, eşitliğin, adaletin ve özgürlüğün tesis edildiği bir yeniden kuruluşa ihtiyacımız var” dedi. DİSK’in 16. Genel Olağan Kurulu yeni yönetimin seçilmesi amacıyla dün Haliç Kongre Merkezi’nde biraraya geldi. 360 delegenin oy kullandığı seçimde, 310 oyla Arzu Çerkezoğlu başkan seçildi. Başkanlığa adaylığını koyan Real direnişçisi Kader İpek Altınbulak ise 25 oy aldı. Birleşik Metalİş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ise 312 oyla genel sekreter seçildi. Kazanan isimlerin açıklanmasının ardından salonda “İşte örgüt, işte başkan”,“İnadına sendika, inadına DİSK” sloganları atıldı. Seçim sonucunun Türkiye işçi sınıfına ve dünya emek örgütlerine hayırlı olmasını dileyen Çerkezoğlu, “Yaşasın işçilerin birliği, yaşasın halkların kardeşliği, yaşasın işçi sınıfının uluslararası dayanışması, yaşasın DİSK!” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet EMEĞIN TÜRKIYESI Arzu Çerkezoğlu, Türkiye işçi sınıfı mücadelesi için DİSK’in sesini can kulağı ile dinleyen işçilere teşekkür ederek “Bizler, bizden öncekilerin yaptığı gibi bu tarihi ve onurlu görevi hep birlikte en iyi biçimde hayata geçirmeye çalışıyoruz. Bu onurlu görevin daha da ağırlaştığı bu süreçte, yani 2020’lerin dünyasında ve Türkiyesinde; insan ca yaşayacağımız, insanca çalışacağımız, eşitliğin, özgürlüğün, adaletin, barışın ve kardeşliğin tesis edildiği bir yeniden kuruluşa ihtiyacımız var. İşte bizler, bu ortak akıl, bu bilinç ve bu iradeyle, tarihin bize verdiği o onurlu görevin sahipleri olarak, üretenlerin yöneten olduğu, emeğin Türkiyesi’ni omuz omuza kuracağız” ifadelerini kullandı. İdlib’den çıkış var mı? İdlib’de durum gangster filmlerindeki bir “Mexican standoff” sahnesini (taraflar karşı karşıya, silahlarını doğrultmuş, biri tetiğini çekerse herkes birbirini vuracak, ya da ilk geri çekilen kaybedecek) anımsatıyor. İranRusya (Çin) ekseni ve ABDAvrupa ekseni karşı karşıya. Bu iki eksenin ortasında da boyundan büyük bir işe kalkıştığını kavradıkça, sinirli hareketler yapmaya başlayan AKP Türkiyesi var. ‘Mexican standoff’ Rusya’nın ve ülkesinde iktidarda uzatmaları oynamaya başlamış Putin’in, Suriye’deki Doğu Akdeniz’de güç yansıtmasına olanak veren üslerini, İran gibi stratejik öneme sahip bir devletle ilişkilerini, yükselen büyük güç imajını, Ortadoğu ve Arap dünyasında, Kuzey Afrika’da “yumuşak güç” alanındaki kazanımlarını tehlikeye atması söz konusu değil. Tabii bir de Batı’dan, çok düşük maliyetle (S400’leri, nükleer santralı, TurkStream enerji boru hattını düşününce…) koparmaya başladığı AKP Türkiyesi var. AKP liderliği, uçak düşürme olayından bu yana, hiçbir somut kazanım elde edemeden verdikçe vererek Rusya’ya yaklaşıyordu. Putin, en ufak bir zaaf gösterisiyle bu süreci aksatmamaya çok dikkat edecektir. Putin, eğer süreç aksamaya, Türkiye Batı’ya geri dönmeye başlarsa, bu kez maliyeti yüksek manevralar yapmak zorunda kalacağını biliyor olsa gerektir. Özetle bu “Mexican standoff” içinde Rusya’nın geri çekilmesi, Türkiye ve Batı’ya İdlib’de taviz vermesi olanaklı görünmüyor. Buna karşılık, ABD açısından, Suriye iç savaşının Suriye devletinin zaferiyle resmen sonuçlanmasıyla, bir stabilizasyon sürecinin başlaması, İran’ın bölgedeki etkisinin artması, kabul edilebilir bir gelişme değil. Böyle bir gelişme, ABD’nin Afganistan ve Irak’taki başarısızlıklarının, ittifaklarına bekledikleri desteği vermekteki tutarsızlığının aksine, Rusya’nın sonuç alıcı, durum belirleyici bir güç olarak algılanmaya, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’da etkisini artırmaya devam etmesini kolaylaştıracaktır. ABD’nin bunu engellemesinin bir yolu, bölgeyi destabilize edebilecek aktörlerle temas içinde, Suriye’de kalmaya devam etmekten geçiyor. Bundan da önemlisi, Türkiye’nin Rusya ekseninden koparılması gerekiyor. Bölgesindeki olayları etkileme kapasitesine sahip NATO üyesi bir ülke olarak Türkiye, ABD açısından, son Rand raporunda vurgulandığı gibi, Doğu Akdeniz, Ortadoğu, Basra Körfezi, Kafkaslar ve Orta Asya’da stratejik bir öneme sahiptir. ABD ve NATO ittifakının, Türkiye’nin, Rusya eksenine geçmesini kabul edeceğini düşünmek, bir hegemonya transferi süreci de (dünya, böyle genellikle büyük savaşların ardından gelen bir noktada değil) söz konusu olmadığından, gerçekçi değildir. Bu “Mexican standoff” içinde, en kritik, en kırılgan ülke AKP Türkiyesi’dir. En kırılgan, çünkü hem bu durumun maliyetini taşıyabilecek bir ekonomiden yoksundur, hem de ABD ve Rusya ile ilişkilerini “nasıl olsa benden vazgeçemezler” fantezisine dayanarak daha fazla dengelemeye devam edemeyecek, bir seçim yapmak zorunda kalacaktır. Ancak bu seçimin sonuçlarına da katlanacak ekonomik ve askeri gücünün olduğu da çok kuşkuludur. ABD ve Rusya’nın Suriye genelinde ve İdlib üzerinde beklentileri birbirinden çok farklıdır. Türkiye, ABD’nin teşvikiyle, NATO’ya güvenerek Suriye ile savaşırsa, (bunun ekonomik ve insani maliyeti bir yana) Rusya’dan gelecek basıncı kaldıramaz. İdlib’de geri adım atarak bölgeden çekilmeye kalkar, Rusya eksenine yakınlaşmaya devam ederse, bu kez hem ABD ve Batı’dan gelecek basıncın maliyetini karşılayamayacak hem de ülke içindeki zaten hassas siyasi dengeler hızla bozulacaktır. Türkiye en kritik ülkedir, çünkü Suriye ordusu ile doğrudan ve kapsamlı bir çatışma olasılığı “Mexican standoff” durumunu aniden herkesin herkese ateş etmeye başladığı bir kaosa dönüştürebilir. ABD ve Rusya, küresel çıkarlarını düşünerek bu çatışmaları ve zararı kendi açılarından bölgeyle belki sınırlayabilirler ama AKP Türkiyesi’nin böyle bir şansı olduğunu düşünmüyorum. İdlib’den onurlu bir çıkış olasılığı yoktur. Bu çıkmazın baş sorumlusu AKP liderliği açısından bu durumun siyasi maliyeti hızla artıyor. Bu nedenle yandaş basın ve milliyetçi koltuk değnekleri, korku içinde, yine “darbe” masallarına başladılar. TEMSA işçisi müjde bekliyor Özçelikİş Sendikası Adana Şube Başkanı Sedat Aydın, yeniden üretime geçmesi gündeme gelen TEMSA’da çalışanların, hükümetten ve konunun taraflarından verilecek müjdeli haberleri beklediğini söyledi. TEMSA’da yılda 10 binin üzerinde otobüs, midibüs ve hafif kamyon üretildiğini, 70 ülkeye ihracat yapıldığını hatırlatan Aydın, “1300 çalışanı bulunan, yan sanayideki çalışanları ve üyelerin ailelerini de hesaba kattığımızda 15 bin kişinin rızık kapısı olan işyerimizde yaşanan sıkıntıların bir an evvel sona ermesini umut ediyoruz” diye konuştu. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle