23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY 5 15 ŞUBAT 2020 CUMARTESİ OLAYLARIN ARDINDAKİ GERÇEK >> Baştarafı 1’de İki gündür (perşembe, cuma) gazetemizin manşetinden verilen “FETÖ borsası” ile ilgili haberimiz de bu mücadelenin en son kanıtıdır. Bu noktada, Cumhuriyet’e FETÖ üzerinden söz söylemeye kalkışan Burhan Kuzu’nun sözlerini kendisine aynen iade ediyoruz. Kuzu, Cumhuriyet’e söz söyleyeceğine gidip aynaya baksa çok iyi olur. Hele Zindaşti gibi uluslararası bir uyuşturucu kaçakçısının tutukevinden salıverilmesi için gayretler sarf eden, bu nedenle şu anda İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde hakkında dosyası bulunan Kuzu’nun Cumhuriyet gazetesini ağzına alırken çok dikkat etmesi gerekir. Cumhuriyet gazetesinin yayınları FETÖ ile nasıl mücadele edilmesi gerektiğinin somut göstergeleridir. Cumhuriyet gazetesi, FETÖ’ye karşı bu mücadelesini kimseden korkmadan ve çekinmeden sürdürecektir. Cumhuriyet gazetesini Atatürk kurdu. Laik Cumhuriyetin sonsuza dek yaşaması temel amacımızdır. Bizi bu yoldan kimse döndüremez. Cumhuriyet, Hüseyin Avni Paşa Korusu’nun yan parselindeki inşaatı duyurmuştu O inşaat durduruldu Mahkeme, Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşkün müştemilatı olarak yapılan devasa inşaatın telafisi güç zararlar doğabileceği tespitini yaptı. AKP’ye yakınlığıyla bilinen iş insanı Mehmet Cengiz’in aldığı Üsküdar’daki Hüseyin Avni Paşa Köşkü’nün de bulunduğu tarihi Hüseyin Avni Paşa Korusu’nun yan par selindeki bölge sakinlerinin tepki gösterdiği inşaat durduruldu. Mahkeme Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşkün hazal müştemilatı olarak yapıocak lan devasa inşaat hakkında telafisi güç zararlar doğabileceğini belirterek yürütmeyi durdurma kararı verdi. Cumhuriyet gazetesi tarihi Hüseyin Avni Paşa Korusu’nun yan parselinde dikkat çeken inşaatlar yükseldiği geçen yıl ekim ayında kamuoyuna duyurmuştu. Arazide Halide Edip Adıvar’ın bir dönem yaşadığı köşk ve yanında bulunan müştemilat yeniden yapılıyordu. SİNPAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Avni Çelik ve damadı Fatih Kıvanç’ın üzerine görünen inşaatlar bölge sakinlerinin tepkisine yol açmıştı. Bölge sakinleri geçmişte var olmayan bir yapının imarına izin verildiğini ileri sürerek inşaata verilen ruhsatın iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. İnşaat mühürlendi İstanbul 9. İdare Mahkemesi de mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırıldıktan sonra yürütmenin durdurulması istemi hakkında yeniden bir karar verilinceye kadar 2577 sayılı yasanın 27. maddesi uyarınca yürütmesinin durdurulmasına 10 Şubat’ta oybirliğiyle karar verdi. 27 maddede işlemin uygulanması halinde giderilmesi güç veya olanaksız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması koşullarının birlikte gerçekleşmesi durumunda yürütmenin durdurulmasına karar verileceği kuralı yer alıyor. Cumhuriyet’e konuşan bölge sakinlerinin avukatı Onur Cingil, “Müştemilat yerine 2. bir kaçak binanın yapıldığı inşaatla ilgili olarak açılan davada mahkeme yürütmenin durdurulması kararı verdi. İnşaatı yapan şahıslar buraya kaçak olarak 2. bir yapı yaptı. Ayrıca projede yapılmayan ama mevcut olan 3. bir yapı daha var. Burada hem tarih, hem koru hem de kent talan edilmek istenmekte. Yargıdan gelen geç karar inşaatı bitme seviyesinde getirse de hukuk mücadelesi sonrasında buranın eski hale getirilmesi mümkün” dedi. Cingil inşaatın kararın ardından mühürlendiğini söyledi. Bölgede yaşayan mimar Aysel Can Ekşi de, “Kurul kararlarının bu kadar hiçe sayıldığı bir süreç yaşanmamıştır. Ruhsatın iptalinin de geleceğini umuyorum. Sultantepe’de kesilen ağaçların derhal yeniden kazandırılmasını diliyorum” diye konuştu. Habere engel, muhabire soruşturma Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Kanal İstanbul güzergâhında arazi aldığına ilişkin habere erişim engeli getirilirken, haberi duyuran muhabirimiz Hazal Ocak hakkında “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Gazetemizin 20 Ocak 2020 tarihli manşetinden yayımlanan “Damat işi biliyor” başlıklı ha Berat Albayrak berde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 2013 yılında, babası Sadık Albayrak’ın ise 2003 yılında Kanal İstanbul güzergâhında yer alan Arnavutköy’e bağlı Boyalık Mahallesi’ndeki satın aldıkları 2 arazi anlattılıyordu. Tarla vasfındaki bu araziler Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak “Yenişehir”i işlendiği planda da “konut alanı” sınırları içinde kalıyordu. Konuyla ilgili Bakan Albayrak’a yönelttiğimiz soruları yanıtlayan bakanlık yetkilisi, Albayrak’ın araziyi 2012 yılında satın aldığını belirtmişti. Yetkili, “Berat beyin babası Sadık Albayrak 2003 yılında bu köyden arazi aldı. 2012’de arazinin yan tarafındaki arazi satışa çıktı. Yabancıya gitmemesi için de Berat Albayrak bu araziyi aldı. Kanal İstanbul’la bağdaştırmak zorlama olur. Kanal İstanbul’la bir ilgisi yok” demişti. Albayrak’ın avukatı Ahmet Özel haber üzerine hukuki yollara başvuracaklarını açıklamıştı. Bu gelişmelerin ardından İstanbul Anadolu 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından haberimize erişim engeli getirildi. Haberi gündeme taşıyan onlarca internet sitelerine de yasak kararı alındı. Haberi yapan muhabirimiz Hazal Ocak hakkında da “kamu görevlisine hakaret” iddiasıyla soruşturma başlatıldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet AA duyurdu: Kuzu hakkında ‘Zindaşti’ incelemesi Hâkime uzaklaştırma Uyuşturucu ticareti ve bir dizi cinayetin sanığı olarak tutuklanan Naci Şerifi Zindaşti’yi gece yarısı tahliye eden hâkim C.Ö’nün 3 ay süre ile görevden uzaklaştırıldığı ortaya çıktı. Cumhuriyet, iddialarla ilgili olarak Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve eski AKP Milletvekili Burhan Kuzu hakkında soruşturma başlatıldığını 3 gün önce duyurmuştu. Devletin resmi ajansı Anadulu Ajansı (AA), dün Kuzu’nun “yargıya baskı yaptığı” iddialarına ilişkin başlatılan inceleme kapsamında bir savcı görevlendirdiğini abonelerine servis etti. Uyuşturucu ticareti yaptığı ileri sürülen ve hakkında “adam öldürmek”, “cinayete azmettirmek”, “FETÖ üyeliği” suçlamaları da bulunan İranlı uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti, 19 Ekim 2018 akşamı tartışmalı bir şekilde 3 adamı ile birlikte tahliye edildi. Zindaşti’nin tahliyesinin arkasındaki ismin Burhan Kuzu olduğu iddia edildi. İddiaları, “Kendisini tanımam” diyerek reddeden Burhan Kuzu’nun Zindaşti bağlantısını Cumhuriyet, yemek yerken çekilmiş fotoğrafını yayımlayarak ortaya çıkarmıştı. İddialarla ilgili soruşturma başlatan HSK’nin görevlendirdiği müfettişlerin ifadelerine başvurduğu savcı ve hâkimler de “Sürekli arıyordu” diyerek Burhan Kuzu’yu işaret etmişti. AA dün duyurdu Cumhuriyet, bu gelişmenin ardından HSK’nın hazırladığı dosyayı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiğini ve Burhan Kuzu hakkında soruşturma başlatıldığını 3 gün önce okurlarına duyurmuştu. Devletin resmi ajansı AA, dün Kuzu hakkında “Zindaşti” incelemesi başlatıldığını abonelerine servis etti. AA’nın haberinde “İncelemenin, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun (HSK), ‘Burhan Kuzu’nun yargı mensuplarına baskı yaptığı’ iddialarına ilişkin bir evrakı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na göndermesi üzerine başlatıldığı belirtilir ken, dosya için özel soruşturma bürosundan bir savcının görevlendirildiği öğrenildi” ifadelerine yer verildi. Öte yandan Zindaşti’yi gece yarısı tahliye eden hakim C.Ö’nün 3 ay süre ile görevden uzaklaştırıldığı ortaya çıktı. Habertürk’ten Mustafa Şekeroğlu’nun haberine göre; müfettişlerin hazırladığı dosyada ortaya çıkan ifadelerden sonra HSK, hâkim C.Ö’yü meslekten tedbiren uzaklaştırdı. Görevden uzaklaştırmaya dair bilgi HSK’nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazdığı resmi bir yazıda ortaya çıktı. Yazıda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu iddialarla ilgili açılmış soruşturma dosyasında bilgi talebinde bulundu. HSK, hâkim C.Ö’nün 26 Kasım 2019 günü “3 ay süreyle tedbiren görevinden uzaklaştırıldığı” bilgisini verdi. Buna göre 3 aylık uzaklaştırma süresi önümüzdeki günlerde dolacak olan C.Ö. hakkında nihai karar disiplin kurulu tarafından verilecek. l İSTANBUL Hedef 5 milyar dolar Pakistan’a resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan Başbakanı İmran Han ile Serena Hotel’de düzenlenen TürkiyePakistan İş Forumu’na katılarak konuşma yaptı. Erdoğan, “Türkiye ile Pakistan’ın ticaretinin 804 milyon dolarda kalmasını yakıştıramıyorum. İkili ticaretimizi 5 milyar dolar hedefimize taşımalıyız” dedi. ‘Filistin’ kitabı Öte yandan İletişim Başkanlığı’nca uluslararası alanda “Filistin konusuna duyarlılığı” artırmak amacıyla hazırlanan “Yüzyılın İşgali: Tek Taraflı Planların Gölgesinde Filistin” kitabı, Erdoğan’ın ziyaretinde Pakistan heyetine hediye edildi. Uluslararası programlarda muhataplara sunulacak olan kitap Türkçe, İngilizce ve Arapça hazırlandı. l İç Politika Bir cihatçı kaç Mehmetçik eder? Hükümet, Suriye belasını başımıza açtığı günden beri sınır ötesinden atılan havan ve top ateşleri sonucu kaç sivil vatandaşımızı kaybettiğimizi öğrenmemiz için hayli derin bir arşiv çalışması yapmamız gerekir. Suriye topraklarında yaptığımız üç harekâtta, Fırat Kalkanı 67, Zeytin Dalı 46 ve Barış Pınarı Harekâtı’nda 7, Münbiç’te 2 olmak üzere toplam 122 askerimiz şehit oldu. Bu üç harekâtta verilen şehitleri kimse sorgulamadı. Sonuç olarak sınırımızda bizi tehdit edecek ve ülke içinde terörist faaliyeti gösteren gruplarla komşu olmamak adına yapılan operasyonlarda şehit verilmesi anlaşılabilir bir durumdur. Ama İdlib’de önce 5, ardından da verilen 8 şehidin ne için, hangi dava uğruna, kimleri korumak adına verildiğini anlamak da gelecek kuşaklara anlatmak da mümkün değildir. Geçen hafta içinde törenle uğurlanan şehit Mehmetçiklerden bazılarının bayrağa sarılı tabutlarının başında kimi kız kimi oğlan küçük çocukları da vardı. Babalarının resimlerini öpen ya da tabutuna elini süren bu çocuklar büyüdüklerinde annelerine “Babam Suriye’de niçin şehit oldu, kimlerle neden savaşmak zorundaydı” sorularını elbette soracaklardır. Ne diyecek anneleri? Vatan toprağını savunmak için dese değil. Türkiye’yi tehdit eden terör gruplarını vurmak için dese o da değil. “Yavrum senin baban Suriye’de meşru yönetime karşı silahlı mücadele eden grupları korumak için şehit oldu” dese çocuktan doğal olarak “Niye ki, biz onları neden korumak zorundaydık” sorusu gelecek. “Sivil halkı katletmesinler diye oradaydık” dese “Bizim askerlerimizi BM Barış Gücü olarak mı görevlendirdiler” sorusunu cevaplamak zorunda kalacak. Çocuk, biraz o dönemi araştırdığında “İyi ama biz Libya’da meşru yönetimi korumak için bizimle komşu bile olmayan bir ülkeye asker gönderirken komşumuz olan bir ülkenin meşru yönetimi devrilsin diye neden ona karşı silahlı mücadele eden gayri meşru grupların yanında yer aldık” diye sorduğunda ne cevap verilecek? Nihayetinde biz bu çocuklara İdlib’deki şehitlerimizin orada neden bulunduğunu hiçbir şekilde anlatamayacağız. Aynı Kore’de neden şehitler verdiğimizi bugünkü nesile anlatmakta zorlandığımız gibi. İdlib’e yuvalanmış küresel güçlerin koruyup kolladığı, silahlandırıp uluslararası teröristleri korumak için verdiğimiz 13 şehit yetmezmiş gibi şimdi de Suriye’nin meşru yönetimine parmak sallayarak “Eğer Soçi Mutabakatı öncesindeki sınırlara dönmezseniz artık sizi her yerde vururuz” tehdidini yöneltiyoruz. Tehdidimizde ciddi olduğumuzu göstermek için de kilometrelerce uzayan askeri konvoylarımızı sınıra gönderiyoruz. Suriye yönetimi “çekilmiyorum” derse savaşa gireceğiz. Tabii blöf yapmıyorsak. Diyelim ki yapmıyoruz, kiminle savaşacağız? Sadece Suriye ordusu ile değil elbette. Rusya ve İran’ın bölgedeki güçleriyle de savaşmak durumundayız. O zaman verilecek şehitleri düşünmek dahi ürkütücü. Ne adına? Bir cihatçının canını kaç Mehmetçik eder diye hesap yapan olmuş mudur bilemeyiz ama görünen tablo bu. Savaş ilan ediyoruz da TBMM’den yetki alındı mı? Alınmadı, ama gerek de yok. TBMM dediğin nedir ki, Saray savaş ilan eder, TBMM de eksik prosedür varsa arkadan tamamlar. Muhalefet partilerinden itiraz eden olursa gelecek şehitler nedeniyle ülkede oluşacak duygusal ve milliyetçi iklimi basın yoluyla pompalar seslerini kısmak zorunda kalırlar nasıl olsa diye mi düşünülüyor? Belki de “Rusya ile bir şekilde yine arayı buluruz ya, olmadı yine bir uçak, füze ya da helikopter neyim alırız” diye düşünüyorlardır kim bilir. Ama bu saf ve hayalci düşünceleri nedeniyle bugüne kadar Amerika ve Rusya arasında ülkeyi tenis topuna çevirdiklerinin de artık bilincine varmış olmaları gerekir. Uluslararası diplomasi ile Sultanhamam piyasasını karıştırınca böyle çuvallamalar kaçınılmaz. Soçi Mutabakatı’nda neyimize güvenerek El Kaide uzantılı cihatçı teröristlerin yok edilmesi için “Siz dokunmayın biz hallederiz” dedik anlamak güç. Onlarla hatırlı münasebetlerimiz oldu da bizim hatırımız için ricada bulununca silahlarını bırakıp teslim olacaklardı. O El Kaide ki, Türkiye’de Singoo, konsolosluk ve HSB baskınıyla yüzlerce insanımızı katleden bir örgüttür. Tam tersine Suriye ve Rusya’dan önce bu örgütün ortadan kaldırılması bizim önceliğimiz olmalıydı. Ama elimizi ateşe sokmadan. Bıraksaydık Suriye ve Rusya bu terörist grupları tehlikesiz hale getirseydi. Ama bizim bilmediğimiz köprülerin altından çok su akmış demek ki... Bahçeşehir Koleji’nden açıklama Bahçeşehir Koleji “FETÖ dosyası bir köşkle temizlendi” başlıklı haberimize ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, “Haberlerin içeriğinde, Özgür Taşdemir ve eşinin Bahçeşehir Koleji’nde toplamda yüzde 15 oranında hisseye sahip oldukları yönünde iddialara yer verildiği görülmüştür. Anılan haber içeriğinde iddia olunduğu biçimde Özgür Taşdemir’in veya eşinin şirketlerimizin herhangi birisinde resmi veya gayri resmi ortaklığı, hissedarlığı, paydaşlığı hiçbir zaman bulunmamıştır. Adı geçen kişilerin şirketlerimiz ile herhangi bir bağ ve bağlantısı da söz konusu değildir” denildi. l İSTANBUL İBB TAŞINMAZLARINI KULLANANLAR AKP’liler kira bile vermemiş HAZAL OCAK İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde İBB’ye ait taşınmazların geçmiş dönemde ecrimisil (işgalci) kullanımlarına ilişkin liste açıklandı. Listede AKP Kartal İlçe Başkanlığı’nın 2014 yılından beri kira vermeden taşınmazda oturduğu ortaya çıktı. CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı binanın akıbetini sorarak AKP’nin burada geriye dönük 240 bin 548 lira kira borcu olduğunu söyledi. AKP’li Meclis üyeleri ise bu konuda açıklama yapmadı. İBB Meclisi’nin önceki gün gerçekleşen oturumunda belediyeye ait taşınmazların “işgalci” olarak kullanılmasına ilişkin tartışmalar yaşandı. CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, 2017 ve 2018 Sayıştay raporuna atıflarda bulunarak 2 bin 743 adet taşınmazın ecrimisil karşılığı kullandırıldığını açıkladı. Balyalı, “İBB’nin kiralama ya da ihaleye gidilmeden rekabet önlenerek çok ciddi gelir kaybına uğramasına neden olunmuş. Yaptığımız çalışma ile İBB olarak kira gelirlerini ecrimisilin kiraya dönüştüğü biçimde 2020 yılında 150 milyon lira civarında artıracağımızı düşünüyoruz” dedi. Balyalı işgalcilere ecrimisil ihbarnameleri gönderildiğini açıklayarak toplam 150 adet encümen dosyası oluşturulduğunu söyledi. İBB Komisyonları’nda dosyaların bekletildiğini söyleyen Balya lı, “23 Haziran’dan sonra AKP’nin İstanbul’a nasıl baktığını biliyoruz. Merkezi hükümet tarafından İBB’nin çalışmaların önlenmesi için çok sayıda şey yapıldığını biliyoruz. Mesela 6 müdürlük kurulmasına yönelik rapor aylardır komisyonda bekliyor. Toplamsal, cinsiyet eşitliği müdürlüğü bekliyor. Belediye iştiraklerimizin her talebi bekliyor” dedi. İBB Hukuk Komisyonu’nun AKP’li Başkanı Muhammet Kaynar da, Balyalı’nın söylediklerinin doğru olmadığını belirterek “Amacı hizmet değil, kadrolaşmak” diye konuştu. Bahçelievler de işgalci Kaynar’ın ardından söz alan CHP Grup Sözcüsü Balyalı, AKP Kartal İlçe Başkanlığı’nın 240 bin 548 lira borcu olduğunu açıkladı. Balyalı ise Kartal’da kiracı olan AKP ilçe teşkilatının 20142019 yılları arasında hiçbir ödeme yapmadığını anımsatarak “Peşkeşin siyasi ayağı budur. Buyrun cevap verin” dedi. AKP’li meclis üyeleri ise bu konuya ilişkin açıklama yapmadı. CHP’li meclis üyesi Ali Haydar Kahraman, Bahçelievler AKP ilçe başkanlığının da 2015 yılından beri bulunduğu İBB taşınmazında kira vermediğini anlattı. “Sevdiklerinizi eğitim bursuyla yaşatın!” CUMHURİYET’TEN YENİ BİR ATILIM... Cumhuriyet Vakfı’nda eğitim bursu için fon oluşturduk. CUMHURİYET GELECEĞİN ÖNCÜSÜ GENÇLERE DESTEK OLUYOR. Gazeteniz Cumhuriyet’te yayınlanan vefat ve başsağlığı ilan gelirlerinin %20’sini Atatürk Cumhuriyeti’nin ilerici gençleri için Cumhuriyet Vakfı tarafından oluşturulan eğitim fonuna aktarıyoruz. Başarılı ve ihtiyaç sahibi gençlerimizin eğitim masraflarına destek olmanız acınızın bir parça dinmesine ve sevdiğinizin adının yaşamasına yardımcı olacaktır. C ANKARA: 0312 442 30 50 İZMİR: 0232 441 12 20 İSTANBUL: 0212 343 72 74
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle