02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 10 ARALIK 2020 PERŞEMBE Birleşmiş Milletler Örgütü kurulur kurulmaz, bu örgütün ilk yaptıklarından biri, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni oluşturmak ve ilan etmekti. 72 yıl önce ilan edilen bu bildirgeyle insan haklarını ön plana getirmek, bu örgütün belki de en önemli girişimi oldu. Ne var ki Birleşmiş Milletler, insan haklarını ön plana getirmekle, o günden bu yana birçok insanlık dışı, vahşi eylemlerin yapılmasını önleyemediği gibi insan haklarının getiriliş amaçlarına aykırı kullanılmasını da engelleyemedi. Bunun başlıca nedenlerinden biri, insan haklarına ilişkin bilgisizliktirbu hakların aslında neyi talep ettiklerine ilişkin bilgisizlik. 10 Aralık 2020 Mesajı Bu bilgisizliğin çarpıcı bir göstergesi, bazı devletlerin koronavirüsle savaşma yolu olarak kullandıkları “sürü bağışıklığı”dır. “Doğal seleksiyon”u andıran bu “sürü bağışıklığı”nı Covid19’la savaşmanın yolu olarak kullananlar, bunun sağlık hakkının ihlali olduğunun, birçok durumda da yaşama hakkının ihlali olduğunun, herhalde, farkında değildir. Bu bilgisizliğin başka bir göstergesi de birçok ülkede getirilen sokağa çıkma yasakları ve bu tür kısıtlamalar karşısında “Bu beden benimdir!” yazan pankartlar taşıyan insanların dünyanın dört bucağında gördüğümüz protestolarıdır. Bu ve bu gibi olaylar, bugüne kadar yapılan teorik araştırmaların insan haklarına ve sorunlarına yeterince ışık tutamadığını, dolayısıyla bu araştırmaların farklı bir hareket noktasıyla yapılması; çoğu yerde yapılan insan hakları eğitiminin de farklı bir anlayışla amacına götürebilecek bir anlayışla yapılması gerektiğini düşündürüyor, öyle ki kişiler o durumun insan haklarıyla ilgisini görebilecek bir göz kazanabilsinler ve bu hakların o durumda gerektirdiklerini yapacak durumda iseler yapsınlar. Koronavirüs musibetinin, insan haklarının insanlardan ve insanlara nasıl bir muamele talep ettiğine daha güçlü bir ışık tutan araştırmaların yapılmasına ve kişilerin karşılaştıkları durumlar ile insan hakları arasındaki bağlantıyı görmelerini sağlayabilecek olan insan haklarının felsefi eğitiminin yaygınlaştırılmasına bir vesile olmasını umuduyla, dünyamıza koronavirüssüz günlerin bir an önce gelmesini dilerim. Cumhuriyet’e 27 gün 5B5eİKtgt’iüiğnnietceeubzllaaiğştı daha resmi ilan kısıtlaması Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün hukuk sistemindeki sıkıntılara dikkat çekerek yargı reformuna ilişkin yaptıkları açıklamalara rağmen yargıyı muhalif basın üzerinde bir sopa olarak kullanarak sindirme, susturma çabaları devam ediyor. Basın İlan Kurumu’nun tamamı belgeli olan haberlerimiz nedeniyle gazetemize verdiği toplam 110 günlük ilan kısıtlama cezasının 28 günlük bölümü, kasım ayında gazetemize tebliğ edilmiş ve uygulanmaya başlamıştı. 27 günlük ilan kısıtlama cezası daha bu ay uygulanmak üzere gazetemize tebliğ edildi. Gazetemize tebliğ edilen toplam ilan kısıtlama cezası 55 güne ulaştı. İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Pasifik Gayrimenkul Yatırım İnşaat AŞ ve Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan’ın şikayeti üzerine gazetemizde ve cumDAYANIŞMA BÜYÜYOR Basın İlan Kurumu’nun gazetemize yönelik ilan kısıtlamasına karşı okurlarımızın “dayanışması” büyüyerek sürüyor. Bugünden itibaren Cumhuriyet’e “dayanışma ilanları”yla güç veren gazetemizin gerçek sahibi okurlarımızın sayfalarımızda yayımlanan ilanlarına dijital dünyadaki sesimiz www. cumhuriyet.com.tr’de de yer vereceğiz. huriyet.com.tr’de yayımlanan “Doğrular korkuttu”, “Haber hakkını savunalım”, “TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu ve TGS’den Cumhuriyet’e destek çağrısı: Haber hakkını savunalım”, “Altun yılda 3100 TL lira ödeyecek”, “İdari soruşturma açtınız mı”, “CHP Meclis’e taşıdı”, “Akşener: Balık baştan kokar”, “Basın özgürlüğüne yeni darbe”, “Olayların ardındaki gerçekHukuk önünde herkes eşittir”, “İhaleciler mahallesi”, “Kayıtlar açıklansın’’, “Zoraki ortaklık için baskı”, “Gazetemize açılan 2 milyon TL’lik davanın gerekçesini çürüten gelişme” başlıklı haberlerden dolayı 20 günlük basın ilan kısıtlama cezası gazetemize tebliğ edildi. BİK Yönetim Kurulu’nun resen başlattığı incelemede ise cumhuriyet.com.tr’de yayımlanan “Korkutan iddia: Cumhurbaşkanlığı hediye paketleri ile virüs yayıyor!’’ başlıklı haber için 2 gün süre ile ek göstergesinin kesilmesi cezası kesinleşti. Yine gazetemizde yayımlanan “Neredesin Z kuşağı” başlıklı köşe yazısı nedeni ile de 5 gün ilan kısıtlama cezası verildi. Toplamda 27 gün olan ilan kısıtlama cezasının bu ay uygulanacağına dair karar gazetemize tebliğ edildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet FAHRETTIN ALTUN ŞIKÂYET ETTI, 80 YAŞINDA ADLIYEDE SORGULANDI CHP Milletvekili Zeynel Emre, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un aldığı maaşlara ilişkin bir paylaşımın altına yorum yazan 80 yaşındaki bir kadın hakkında soruşturma başlatıldığını duyurdu. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’in, Altun’un çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarından aldığı maaşlara ilişkin “Dört maaşın toplamı 100 bin liraya yakın” açıklamasının sosyal medyada paylaşılmasının ardından birçok yurttaşın paylaşımın altına yorum yazdığını kaydeden Zeynel Emre, yorum yazanlardan birinin de İstanbul’da yaşayan 80 yaşındaki E.B. isimli bir kadın olduğunu bildirdi. Emre, şöyle konuştu: “Altun hakaretten şikâyette bulunuyor. Polisler eve geliyor, 80 yaşında kadın; çocukları diyorlar ki: ‘Ya, bunu adliyeye götürmeyin. Kalıtsal hastalıkları var, Covid salgını var. Hiç olmazsa burada ifade versin.’ ‘Haklısınız’ diyorlar. ‘Teyze, biz bir savcıya soralım. İzin verirse senin ifadeni burada alalım’ diyorlar. Savcı izin vermiyor, adliyeye götürüyorlar ve adliyede ifadesini alıyorlar. Asliye Ceza Mahkemesi’nde savcı hakaretten ceza istiyor, 125'in bütün maddelerinden ceza istiyor. İşte kişiye özel hukuk dediğimiz bu. Bu ifadede hakaret yok. Milletvekilleri de şikâyetçi olsa, belki dava açmayacaklar ama Saray kaynaklı bir kast sistemi oluşmuş ve oradaki herkese, her şeye özel muamele!” Altun’un avukatı Sezgin Tunç ise şüphelinin ifadesinin “adliyeye zorla getirme” yoluyla ve evine “baskın” yapılarak alınmadığını belirterek “Avukatı ile birlikte Eyüpsultan İlçe Emniyet Müdürlüğü Asayiş Büro Amirliği’ne 1 Temmuz’da gelerek ifade verdi” dedi. l Haber Merkezi CHP’Lİ İLGEZDİ AÇIKLADI FRANSA’NIN ANKARA BÜYÜKELÇISI HERVÉ MAGRO: Şiddet olayları katlanıyor Çevreciler çok dinamik MAHMUT LICALI CHP Genel Başkanı Gamze Akkuş İlgezdi, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla hazırladığı raporda Türkiye’de son 11 yılda şiddetin arttığını ortaya koydu. Adalet Bakanlığı’nın verilerine göre son 11 yılda Türkiye’de toplam 72 bin 512 cinayet işlendi. Bu veri haftada 127 kişinin başka bir insanın yaşam hakkına kastettiğini gösteriyor. Tek adam rejiminde yükseldi: Türkiye’nin tek adam rejimiyle yönetilmesinin ardından insan öldürmekten hüküm giyen kişi sayısı son 11 yılda bu suçu işleyenlerin yüzde 26’sını oluşturdu. 2019’da öldürme fiili nedeniyle hapse giren her 100 kişiden 98’i erkekti. Yaralama suçu 4.5 kat fazlalaştı: 2019’da cezaevine giren her 100 kişiden 12’si yaralama suçunu işledi. 2009’da 7 bin 647 kişi yaralama suçundan hapse girerken; bu sayı 2019’da yüzde 356 oranında arttı. Cinsel suçlar 10 kat arttı: 2009’da 562 olan cinsel suçtan cezaevine giren kişi sayısı 2019 yılında yüzde 932 oranında artarak 5 bin 758’e ulaştı. Cinsel saldırı suçu işleyenlerin yüzde 99.3’ünü erkekler oluşturdu. l ANKARA İÇİŞLERİ BAKANLIĞI ‘Ünsal kaçarken yakalandı’ İçişleri Bakanlığı, avukat Aytaç Ünsal’ın, Edirne’den yurtdışına kaçmaya çalışırken yakalandığını açıkladı. DHKP/C terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla yargılanan Ünsal, 10 yıl 6 ay hapis cezası almıştı. Ünsal, başlattığı ölüm orucu sonucu 3 Eylül 2020’de mahkeme tarafından “Cezaevinde kalmasının hayati bakımdan tehlike oluşturacağı” gerekçesiyle yurt dışı yasağı tedbiri ile tahliye edilmişti. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Ünsal, Edirne’den yurtdışına kaçmaya çalışırken yanında 1’i Afgan uyruklu, 1’i PKK’den kaydı bulunan 3 göçmen kaçakçısıyla birlikte yakalandı. Ünsal’ın yakalandığı araçta yapılan aramada; Meriç Nehri’nden geçmek için kullanılacak 1 adet bot ile sınırın koordinatlarını gösteren navigasyon cihazı ele geçirildi” denildi. l ANKARA / Cumhuriyet İPEK ÖZBEY Paris Anlaşması’nın kabul edilişinin beşinci yıldönümü sebebiyle, Fransa’nın Türkiye Büyükelçiliği ve Fransız Kültür Merkezi, “ortak seferberliğimiz” konulu bir yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Fransa’nın Türkiye Büyükelçisi Hervé Magro ve Paris’ten gelen çevre konularında yetkili Büyükelçi Yann Wehrling’nin katıldığı toplantıda Wehrling, 2021 yılında Birleşik Krallık’ta düzenlenecek COP 26 İklim Zirvesi ve yine 2021 yılında Çin’de gerçekleştirilmesi öngörülen COP 15 Biyolojik Çeşitlilik Zirvesi ile ilgili görüşlerini paylaştı. Özellikle çok güçlü uluslararası bir seferberliğin gerekliliği üzerinde ısrarcı olan Wehrling, “İklim konusunun ivediliği devam ediyor ve bizler çabalarımızı sürdürmeliyiz. Konunun zorlukları, küresel bir işbirliğini zorunlu kılıyor ve çok yönlü yaklaşım bunu başarmanın tek yolu” dedi. Fransız Büyükelçi Hervé Magro, Türkiye’deki çevrecilerin çok dinamik olduğunu belirtirken konuşmacılardan Çukurova Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Zeynep Zaimoğlu’nun 2020 tarihli bir anket çalışmasına dayanarak verdiği bilgiler dikkat çekiciydi. Bu ankete göre, Türkiye’de yaşayan her 10 kişiden 7’si iklim değişikliğiyle ilgili endişeli. Büyükelçi Magro, her ay Cumhuriyet’le birlikte okurlara ulaşan dünyanın en prestijli gazetelerinden Le Monde Diplomatique’i takip ettiğini söyledi ve yayın hayatında başarılar diledi. Gıda türlerinin üretiminde zorlanacağımız, çevrenin kötüleşmesinin sağlıkla ilgili daha ciddi sonuçları olacağı günlerin uzak olmadığına vurgu yapılan toplantının sonunda Patrik I. Bartholomeos’un video mesajı da yayımlandı. Bartholomeos mesajında, “Dünyamız hakkında ister büyük ister küçük olsun, doğal çevrenin her bir unsurunun evren ve hayatımız için bir anlamı olduğuna dair, müteşekkir, mütevazı ve dayanışma kültürünü içselleştiren manevi bir yaklaşım edinmeliyiz. Tanrı karşısında her bir canlıya ve fiziki yaratılışa sevgi ve şefkatle yaklaşma sorumluluğumuz bulunmaktadır. Gelecek nesiller için sağlıklı ve mutlu bir ortamı sadece bu şekilde tesis edebiliriz. Aksi takdirde ölümcül günahlar olan doymak bilmez hırslarımız bizleri, felakete ve ölüme sürükleyecektir” dedi. MAHKEME BAŞKANI YARGITAY’A ATANDI, DURUŞMA SAVCISI KORONAVIRÜSE YAKALANDI Berkin davasına korona ertelemesi KURTULUŞ ARI AİLESİ DIŞARIDA BEKLEDİ Berkin Elvan’ın ailesi ve avukatları duruşma öncesi adliye önünde açıklama yaptı. CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun da katıldığı açıklamada konuşan baba Sami Elvan, “Adalet mücadelemiz devam ediyor. Ama bugün ailem, ben ve eşim içeri dahi girmeyeceğiz” dedi. Anne Gülsüm Elvan, “Adalet istiyoruz, adalet istiyoruz, adalet istiyoruz” ifadelerini kullandı. Gezi Direnişi’nde Okmeydanı’nda polisin attığı biber gazı fişeğinin başına isabet etmesi sonucu 269 gün boyunca yoğun bakımda kaldıktan sonra hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın öldürülmesine ilişkin sanık polis Fatih Dalgalı’nın yargılandığı davanın 15. celsesi dün görüldü. Duruşmada söz alan avukat Can Atalay, Berkin Elvan davasına başından bu yana bakan İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi başkanının geçen hafta Hâkim ve Savcılar Kurulu kararıyla Yargıtay üyeliğine atanmasına tepki gösterdi. Atalay, “Dosya karar aşamasına gelmişken, tüm tanıkları dinleyen, delillerin toplanmasına başkanlık eden mahkeme başkanının Yargıtay’a gönderilmesi dosyaya açık bir müdahale değildir de nedir? Adil yargılamanın görüntüde dahi olabilmesi, burada adil yargılama yapılıyor mu kuşkusunun ortadan kaldırılması için kamu idaresinin üzerine düşeni yapması gerekir. Bu dosyaya yürütme ve İçişleri Bakanlığı en başından itibaren müdahale etmiştir” dedi. Mahkemenin heyeti ise duruşma savcısının koronavirüse yakalanması dolayısıyla yerine nöbetçi savcının bakacağını, ancak bu aşamada mütalaa verilemeyeceğinden duruşmanın 29 Ocak 2021 tarihine ertelenmesine karar verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Sahibinin savunmadığı bütçe... Bütçe, özünde siyasi bir metindir. Bir iktidarın halktan topladığı paraları nerede kullanacağına karar vermesidir. Eğitime, sağlığa ayırdığı pay, ülkenin kalkınması için yaptığı planlar bütçe kanunuyla kamuoyuna duyurulur. Bütçe, evrensel olarak parlamentoların da doğum nedenidir. “Bizden toplanan vergileri kral nerede harcıyor” sorusu, 13. yüzyılda bir denetleme mekanizması getirdi. Bu mekanizma zamanla parlamentoya dönüştü. Bütçe görüşmeleri Türkiye’de de uzun yıllar siyasetin en etkili yapıldığı yer oldu. Adı zorlanarak konan, nasıl rayına oturacağı hâlâ kestirilemeyen yeni sistemle bütçe kanunu da işlevini yitirdi. Halka bütçe için söyleyecek bir şeyi olmadığından mıdır, TBMM’yi ciddiye almadığından mıdır, günde 10 vakit konuşan Erdoğan, sorumluluğu tümüyle kendisine ait bütçe için konuşmamayı tercih etti. Yardımcısı Fuat Oktay, hazırlanmış olan metni görevine sadık bir bürokrat havasında Plan Bütçe Komisyonu’nda okudu. Geleneksel olarak bütçenin sahibi Maliye Bakanlığı’dır. Yeni sistemsizlikte Cumhurbaşkanlığı. Maliye Bakanlığı hazırlamadığı bütçeyi uyguluyor! HHH Kılıçdaroğlu’nun konuşması hem bütçe görüşmelerini daha heyecanlı hale getirdi hem memleket ekonomisinin ne halde olduğunu gözler önüne serdi. Merkez Bankası rezervleri ilk kez eksiye düşmüş... 128 milyar doların kime gittiği belli değil... Her fırsatta “yerli ve millilikten” dem vuruyorlar ama halktan dolarla borçlanıyorlar... Banka hesaplarında Türk Lirası’nın payı ilk kez yüzde 50’nin altına inmiş... İki yılda milli gelir 157 milyar dolar erimiş... Kılıçdaroğlu, AKP’lilerin de karşı çıkamadığı verilerle dolu konuşmasında iktidarın salgınla mücadelede iflasını da örneklerle dile getirdi. Kılıçdaroğlu iktidara geldiklerinde halkın sırtından beşli çeteye aktarılanların geri alınacağını da net bir ifadeyle vurguladı. CHP lideri, sahibi olmayan bütçenin takipçisinin olduğunu gösterdi. HHH Bütçeden arta kalan tartışma ise Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı oldu. Halka verecek bir şeyi kalmayan, gündemi ülke gerçekleri dışındaki konulardan oluşturmak için her şeyi yapan AKP, döne döne şu sorunun yanıtını arıyor: Millet İttifakı’nı nasıl parçalarım? Bu konuda başa dönmüş görünüyorlar. Yenilenen İstanbul seçimlerinden beri Millet İttifakı üzerine plan yapan AKP, önce CHP’nin içinden kriz üretmek istedi, olmadı! HDP üzerinden CHP’nin üstüne gelmek istedi, olmadı! İYİ Parti ile CHP’nin arasını bozmak istedi, olmadı! İYİ Parti’nin içini karıştırmak istedi, olmadı! Şimdi “bir umut” şu: Cumhurbaşkanı adayı üzerinden Millet İttifakı’nda çatlak üretmek! Gördüğümüz kadarıyla bu da zor! Kemal Bey, ittifakın paydaşlarıyla açık kapalı sürekli görüşüyor. Genel bir anlayış birliği oluşmuş durumda. Ortak aday çıkarmanın sonuçları yerel seçimlerde alındı. Kemal Bey’in kafasında parlamenter sisteme geçişi sağlayacak bir cumhurbaşkanı ile başbakan olarak çalışmak var. FETÖ’nün hücre evlerine operasyon İzmir’de, FETÖ’nün hücre evlerine yönelik operasyonda, aralarında örgütün sözde “Türkiye imamı” Mustafa Özcan’ın damadı ve çok sayıda sözde “örgüt imamı”nın da bulunduğu 66 şüpheliden 41’i tutuklandı. İzmir polisi, FETÖ mensuplarının yakalanmamak için sık sık adres değiştirdikleri ve örgütsel kaydı bulunmayan akrabaları aracılığıyla kiraladıkları hücre evlerine yönelik düzenlenen operasyonda 66 şüpheli gözaltına alınan 63’ünün emniyetteki işlemleri tamamlandı. Şüphelilerden aralarında Mustafa Özcan’ın damadı M.B’nin de bulunduğu 41 kişi tutuklandı, 22 şüpheli adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Diğer 3 şüpheli ise Covid19 nedeniyle karantina süreleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edilecek. l İZMİR / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle