25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 10 ARALIK 2020 PERŞEMBE gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kamu Yönetimi ve F. Altun ALEV COŞKUN Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Sayın Fahrettin Altun, iç politika alanında açıklamalar yapıyor, muhalefet partisi liderini ya da milletvekillerini hedef alarak eleştirilerde bulunuyor. Bu yazıda, politika ile kamu yönetimi arasındaki ilişki ve bu konuyla ilgili hukuksal düzen üzerinde durulacaktır. Çağdaş ve evrensel devlet sisteminde, siyaset adamı ile kamu yönetimi ve kamu yöneticisinin hukuksal durumu kesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Türk anayasa ve hukuk sisteminde de bu ayrım açıkça ortaya konulmuştur. ANAYASAL DURUM Anayasamıza göre yasama yetkisi TBMM’de, yürütme yetkisi Cumhurbaşkanı ve onun atadığı Bakanlar Kurulu’nda, yargı yetkisi de Türk ulusu adına karar veren bağımsız mahkemelerdedir. Anayasamızın 123. maddesi “İdare” ve “İdarenin Esasları”, başlıklarını taşımaktadır ve aynen şöyledir: “İdare, kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” Politik sistemde yer alan milletvekilleri, anayasanın ve Seçim Yasası’nın koyduğu kurallar çerçevesinde yapılan seçimler sonucu TBMM üyesi olur. Millet Meclisi’nde siyasi parti üyesi olarak siyasal konuşmalar yapmak, siyasal görüşlerini yazılı ve sözlü olarak bildirmek hakkına ve özgürlüğüne sahiptirler. Anayasanın dördüncü bölümünde belirtilen “Siyasi haklar ve ödevleri”ni kullanırlar. KAMU GÖREVİ VE KAMU HİZMETİ Hukuka bağlı çağdaş devletlerde, devletin çeşitli görevlerini yerine getirmek amacıyla merkezi yönetim ve yerel yönetimler oluşturulmuştur. Bunlara genel olarak kamu yönetimi adı verilir. Kamu yönetiminde “kamu görevlileri”, yani memurlar çalışırlar. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, ödevleri, yetkileri ve özlük işlerinin kanunla düzenleneceğini belirtmiştir. Kamu görevlileri, kamu yönetiminin insan öğesini , insan gücünü oluşturur. Ülkemizde kamu görevlileri, 23.7.1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu adını taşıyan yasaya bağlıdır. Bu kanun, 236 maddeden ve yüzlerce ek maddeden oluşur, Kuşkusuz bir vatandaş olarak Sayın Altun’un da eleştiri rini yanıtlamak, eleştirmek hak hakkı anayasamıza göre vardır. Ancak öncelikle bağlı ve yetkim vardır” diyerek büyük bir yanılgı içine giriyor. “Ben olduğu 657 sayılı Devlet Memurları Yasası ile ilişkisini iç politika ile ilgili konuşmalakesmesi ve devlet memurluğundan istifa etmesi rı Cumhurbaşkanı’ndan aldığım gerekiyor. Bundan sonra istediği gibi konuşur, yazar. yetkiye dayanarak yapıyorum” diİstediği kişiyi eleştirebilir. ye bir savunmaya girerse bu kez daha da “vahim”, daha da sakat ve kötü bir durumun yaratılmasıAnayasanın 80. maddesi, “Mil na neden olur. letvekilleri, seçildikleri ilin veÇünkü böylesi bir modelde, reya kendilerini seçenleri değil, bü jimin adı anayasaya dayalı Cumtün Türk milletini temsil eder” il hurbaşkanı sistemi değil, krallık kesini kabul etmiştir. Buna anaya ya da sultanlık olur. sa hukukunda ve siyasetbiliminŞimdi, bu anayasal ve hukuksal de “Milletin Temsili İlkesi” adı ve görüşün temelleri üzerinde duralım. Fahrettin Altun tüm devlet memurlarının uyması gerekli olan kuralları içerir. Devlet memurlarının işe alım, yükseltme ve görevlerini tanımlayan bu yasa, ayrıcalık gözetilmeden tüm devlet memurlarına uygulanır. Bu yasanın 2. bölümü “Ödevler ve Sorumluluklar” başlığını taşımaktadır. Bu yasanın “Tarafsızlık ve Devlete Bağlılık” başlığını taşıyan 7. maddesi memurların durumunu ve siyasal konumunu tanımlamaktadır. Şöyle ki: Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin yararını ve zararını hedef tutan bir davranışta bulunamazlar, görevlerini yerine getirirken dil, din, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep gibi ayrım yapamazlar, hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamazlar ve eylemlere katılamazlar. Bu maddenin hukuksal unsurlarını irdeleyelim: 1 Devlet memurları siyasi partiye üye olamazlar. 2 Herhangi bir siyasal parti, kişi veya zümrenin yarar ya da zararı için herhangi bir davranışta bulunamazlar. 3 Görevlerini yerine getirirken dil, din, ırk, cinsiyet, mezhep ayırımı yapamazlar. 4 Hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı açıklama yapamazlar ve eylemde bulunamazlar. rilir. Altun, bir milletvekiline karşı çıkmakla, eleştirmekle, sınırlarını aşıyor, milletin temsilcisine karşı geliyor. Altun, İletişim Başkanı olarak bağlı olduğu Cumhurbaşkanı’nın talimatı çerçevesinde kendi alanında, teknik konularda açıklama yapabilir, bilgileri kamuoyu ile paylaşabilir, dış politika alanında da açıklama yapabilir. Zaten bunları yapıyor. Ancak Meclis’teki siyasi partilere, siyasi parti liderlerine ve milletvekillerine karşı ve onları “muhatap” alarak bildirimler yapamaz. İç politika konularında görüş bildiremez, parti liderlerini suçlayıcı politik konuşmalar ve açıklamalar yapamaz. Bunları yaparsa ne olur? 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na karşı gelmiş olur. Türk siyasal sistemini “zaafa” uğratmış olur. Türk demokrasisini sakatlamış, hukuk devleti ilkesini tartışılır bir duruma getirmiş olur. İletişim Başkanı, üst düzey bir kamu görevlisidir. Özlük hakları ve kamu hizmeti faaliyetleri çerçevesinde 657 sayılı yasaya bağlıdır. Bu yasayı “ihlal” etmiş olur. Suç işlemiş olur. ALTUN KENDİSİNİ POLİTİKACI OLARAK GÖRÜYOR Altun’un işgal ettiği makam kuşkusuz çok önemlidir. Ancak Sayın Altun, şu anda görev yaptığı makamın önemini ve hukuksal boyutunu kavrayamamış durumdadır. Yukarıda belirtilen hukuksal durum nedeniyle aslında Cumhurbaşkanı’na ve zaten tartışmalı olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine daha da zarar veriyor. Oysa İletişim Başkanı olarak herkesten önce bu sisteme zarar vermekten kaçınması gerekir. SAMİMİ İNANÇ Sayın Altun, iç politikayla ilgili konuşmalar yaparak göreviTÜRK ANAYASA SİSTEMİ Yukarıda belirttik, evrensel hukuka dayalı demokrasilerde ve Türk hukuk sisteminde, hangi düzeyde olursa olsun, devlet memurları günlük politika ile ilgili açıklama yapamaz, polemiklere giremezler. Ancak aşiret devletleri, krallık ya da sultanlık rejimlerinde üst düzey memurlar böylesi açıklamalar yapabilir. Şimdi Sayın Altun’u uyarmak gerekiyor: “Bir devlet memurunun Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasal sistemini, dünya kamuoyunda böylesi alçaltıcı bir düzeye indirgemeye hakkı yoktur.” ALTUN’UN ELEŞTİRİ HAKKI YOK MU? Kuşkusuz bir vatandaş olarak Sayın Altun’un da eleştiri hakkı anayasamıza göre vardır. Ancak öncelikle bağlı olduğu 657 sayılı Devlet Memurları Yasası ile ilişkisini kesmesi ve devlet memurluğundan istifa etmesi gerekiyor. Bundan sonra istediği gibi konuşur, yazar. İstediği kişiyi eleştirebilir. Bir başka olasılık, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Altun’un statüsünü değiştirmesidir. Örneğin Altun, bakanlıklardan birisine atanabilir. Bu durumda Altun siyasal bir statü kazanacaktır. O zaman siyasal açıklamalar yapabilir. Bir başka olasılık da şudur: Altun görevinden istifa etsin, AKP’nin il başkanı olsun. İlk seçimlerde de milletvekili olsun. Böylece istediği gibi konuşabilir, parti liderlerini istediği gibi en sert biçimde eleştirme hakkı kazanır. “Bunlar beni ilgilendirmez. Ben devlet memuru olarak kalırım, İletişim Başkanlığı çok havalı bir makamdır, ben bu koltuktan ayrılmak istemem, ancak partileri, parti başkanlarını ve milletvekillerini de eleşALTUN’UN DURUMU ni samimi olarak yerine getirdiği tiririm. Siyasal açıklamalar da yaBu ilkeleri ortaya koyduktan ne inanıyor olabilir... Oysa kendi parım” derse anayasaya, kanuna ve sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim si yasaya göre önemli bir makam hukuka karşı çıkmış olur. Başkanı Fahrettin Altun’a geleda, üst düzey bir kamu görevlisiDaha açık belirtelim: Hukuku lim. Altun kamu görevlisidir, bir dir, üst düzey bir memurdur. çiğneyen bir noktaya gelmiş olur. üst düzey memurdur. Özlük işle“Cumhurbaşkanlığı İletişim Hukuk herkese lazımdır. Unutulri, hak ve ödevleri, sorumluluk ve Başkanı olarak benim iç politimasın ki demokrasilerde, bir gün geyükümlülükleri yönünden sözü ka konularında konuşma haklir hukuka karşı yapılan hareketleedilen 657 sayılı yasaya tabidir. kım vardır, siyasi parti liderlerin hesabı hukuk önünde sorulur. İktidarın dünyası ve gerçek dünya Türkiye iki farklı dünya arasında sıkışmış durumda: Bir yanda “İktidarın Dünyası”... Öte yanda “Gerçek Dünya”! Bu iki dünya neredeyse taban tabana zıt... Arada sıkışan seçmen mutsuz! HHH 80 milyon kişi “Gerçek Dünya” içinde yaşıyor: Ama sürekli olarak “Gerçek Dünya” ile ilişkisi olmayan, hatta onun tamamen tersi olan “İktidar Dünyası”nın imaj bombardımanından bunalmış durumda. HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”nın bir “Saray Mönüsü”nde içecekler şöyle sıralanmış: Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde), Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde), Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde), Orman Meyveli Special, Bahçe Naneli Limonata, Taze Sıkılmış Portakal, Taze Sıkılmış Greyfurt, Taze Sıkılmış Havuç, Taze Sıkılmış Elma. Yine aynı mönüdeki yiyecekler listesi şöyle: Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu, Zencefilli Somonlu Suşi, Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus, Susamlı Levrek Simidi, Aydın usulü kuzu çöp şiş... “Gerçek Dünya”da ise insanlar: İstedikleri içkiyi bile zor satın alabiliyor... “Eve ekmek götüremiyoruz” diyor... “Askıda Ekmek” alıyor... Sebze ve meyve ihtiyacını, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Tüm pazarı gezip fiyatları öğrenin”, “Ucuza almak için akşam saatlerini bekleyin”, “Kaliteli ve ucuza almak için de aynı pazarcıdan alışveriş yapın” gibi tavsiyelerine uyarak karşılamaya çalışıyor. HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”na göre, ülke ekonomisi “uçuyor”... “Gerçek Dünya”da ise büyük çoğunluk geçim sıkıntısı çekiyor, doğru dürüst geçinemiyor, mutfakta yangın var! HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”nda, “Adalet altın dönemini yaşıyor”. “Gerçek Dünya”da ise hemen hemen herkes haksızlıklardan, hukuksuzluklardan şikâyetçi. HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”na göre ülkedeki medya özgürlüğü çok ileride... “Gerçek Dünya”da ise ülke, hapisteki gazeteciler sayısında dünyada ikinci. HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”nda Türkiye’nin yeri Batı Dünyası. “Gerçek Dünya”da ise ülke gittikçe Batı uygarlığından uzaklaştırılıyor, Arap İslamı’nın kucağına atılıyor. HHH Örneğin, “İktidar Dünyası”na göre Türkiye’deki rejim “İleri Demokrasi”. “Gerçek Dünya”da ise Türkiye’deki rejimi artık Demokrasi diye adlandırmak olanaklı değil; uluslararası sınıflandırmalarda, örneğin Freedom House sıralamasında “Özgür olmayan ülkeler” arasında yer alıyor. HHH Sonuç olarak ülkeyi yönetenlerin empoze ettikleri “İktidar Dünyası” imajı ile seçmenin içinde yaşadığı “Gerçek Dünya”nın nitelikleri tamamen birbirine ters: Her ne kadar, iktidar kendi dünyasını empoze etmek için sopalı, hapisli bir baskı rejimi uyguluyorsa da “Gerçek Dünya”yı yok etmeye, bastırmaya, uzun dönemde hiçbir iktidarın gücü yetmez... Ama seçmenin de içinde yaşadığı “Gerçek Dünya”nın realitesi, bir gün mutlaka “İktidar Dünyası”na da egemen olur! DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. TEMA İSTANBUL SİTESİ CUMHURİYET GÖNÜLLÜLERİ Yaşasın CumhuriyetDAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. MÜLKİYE 1961 GİRİŞLİLER http://www.cumhuriyetkitap.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle