02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 1 ARALIK 2020 SALI CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Ankara’da yapılan linç girişimi davası başladı ‘İstesek öldürürdük’ İlk duruşmada, üzerlerine atılı suçları kabul etmeyen sanıklar, izletilen görüntülerin ardından ağız değiştirdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, Çubuk’taki şehit cenazesi sonrası linç girişimine yönelik davanın ilk duruşmasında sanık Vahit Delibaş, “Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı orada zaten öldürülürdü. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik zaten çıkamazdı” dedi. Hakkâri Çukurca’da şehit olan Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın 21 Nisan 2019’daki cenaze töreninde Kılıçdaroğlu ve beraberindeki CHP heyetine linç girişiminde bulunulmasına ilişkin davanın ilk duruşması, Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülmeye başladı. Yargıda ‘unutturan’ süre Kılıçdaroğlu’na yumruk atan sanık Osman Sarıgün, savunmasında Emniyet’te verdiği ifadesinin geçerli olduğunu söyledi. Sarıgün’ün, hâkimin “Olay nasıl oldu, anlat” ifadelerine “Unuttum, çok zaman geçti” yanıtını vermesi dikkat çekti. Sarıgün, “Pişmanım. Kemal Kılıçdaroğlu’ndan özür diliyorum” dedi. Sarıgün’ün avukatı, yumruğun “taksirle atıldığını” savundu. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Celal Çelik, Sarıgün’ün suçtan kurtulmaya yönelik savunma yaptığını söyleyerek “adam öldürmeye teşebbüs”ten yargılanması gerektiğini belirtti. Sanık Ayhan Onbaşı, Kılıçdaroğlu’na yönelik sözlerini kabul etmedi. Avukat Çelik ise Onbaşı’nın, “Yuh deyin” sözleri ile çevresindekileri kışkırttığını belirterek halkı kin ve düşmanlığa tahrikten ek savunma alınmasını istedi. Onbaşı, Çelik’in, Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin etrafında olup olmadığı yönündeki sorusuna ise “Yoktum, şuurum kaymıştı. Köydeki 3. şehit” yanıtını verdi. ‘Kışkırtmaya geldik’ Sanık Vahit Delibaş, olay anında taşıdığı sopaya ilişkin “Benim köyüm ile olay yerindeki köy arası 3.5 kilometre. Köpeklerden kendimi korumak için değnek elimdeydi” dedi. Delibaş, “PKK çık dışarı” sloganı attığını ise kabul etti. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Çelik, “Kastı belli. Birçok sanık tarafından ‘Yakın’ diye bağırıldığı ortamKılıçdaroğlu’na yumruk atan Osman Sarıgün, savunmasında “Unuttum, çok zaman geçti” dedi. da, sanığın sopa ile eve girmeye yönelik hamle yaptığı değerlendirildiğinde sanığın suçunun adam öldürmeye teşebbüs ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik olduğu görülecektir” dedi. Delibaş, Çelik’in sözlerine karşı çıkarak “Bizim öyle bir şeyimiz olsaydı orada zaten öldürülürdü. Kışkırtmaya geldik. O anki kalabalığın yapmış olduğu bir iş. Gelme denilmesine rağmen gelmiş. Kılıçdaroğlu’nu öldürmek isteseydik zaten çıkamazdı. O kadar kalabalık vardı” ifadelerini kullandı. Sanık İrfan Topal ise “HDP ile yaptığı işbirliği ve şehit cenazesine gelmesi kanıma dokundu” dedi. Çelik ise “‘HDP ile işbirliği’ diye bir durumun söz konusu olmadığının bilinmesini istiyorum. PKK’ye dokunmayın talimatını veren Tayyip Erdoğan’dır” ifadelerini kullandı. Sanık Ayşe Ortapınar, elindeki seccade ile Kılıçdaroğlu ve Yıldırım Kaya’ya vurmaya çalışmasına yönelik “Seccadeyi kendimi koruma amaçlı savurdum. Ama özür diliyorum” dedi. Sanıklardan Yusuf Bedava, yerde bulunan toz halindeki toprağı attığını söyleyerek “O da zaten havada savrulup gitti” dedi. Sanık Salih Ateşyürekli, “Pişmanım. Keşke o cenazeye gitmeseydim” ifadelerini kullandı. Sanık Koray Demirel, savunmasını sol göğsünün üzerine taktığı 15 Temmuz gazi madalyası ile yaptı. Demirel, Kılıçdaroğlu’nun eve sığınması sırasında ona doğru taş atmasına karşı savunmasında, “Ben taş atmadım. Anayasal hakkım olan protesto hakkımı kullandım. Esas tahrik eden Kılıçdaroğlu’dur” dedi. Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin etrafındaki görüntüler izletilen Demirel, taşı atanın kendisinin olmadığını öne sürerek “Öldürmek isteyen insan gider öldürür ve paşa paşa yatar” dedi. Sanık Fahrettin Abacı da “Direğe ezilmemek için çıktım. Tepki de gösterdim ama özür diliyorum” dedi. İnkâr üstüne inkâr CHP aracını taşlamak ve kaya parçası büyüklüğündeki taşla şoförü yaralamakla suçlanan sanık Elif Gölyeri ise “Evde terörist var sandım. CHP’nin aracı olduğunu bilmiyordum” savunmasını yaptı. Gölyeri, hâkimin “Nasıl kaldırdın o taşı” sorusuna da “O kadar ağır değildi” yanıtını verdi. Sanık Engin Horat, CHP aracını taşlamasına ilişkin “Ben attığımı hatırlıyorum” dedi. Sanık Eray Kuş ise Kılıçdaroğlu’nun sığındığı eve gidişini “kalabalıkla beraber sürüklenmek” olarak nitelendirdi. Sanık Salih Azder, CHP aracına taş attığına yönelik görüntülere ilişkin “Telefonum yere düşmüştü, onu olmak için eğildim” savunmasını yaptı. Sanık Ayhan Bedava ise Kılıçdaroğlu’nun sığındığı evin önünde attığı “Hainler dışarı” sloganını önce inkâr etti, görüntülerin izletilmesinin ardından ise “Ara‘DÜŞÜK FIILDEN YARGILANIYORLAR’ Duruşmaya CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ve CHP milletvekilleri Yıldırım Kaya, Ali Haydar Hakverdi, Bülent Tezcan, Levent Gök, Servet Ünsal, Tekin Bingöl, Gamze Taşçıer, Erkan Aydın, Erdoğan Toprak ve CHP yöneticileri katıldı. Duruşma sırasında sanık avukatlarından birinin “Duruşma öncesinde bana omuz atıldı, kalabalık gelmişler. Biz de kalabalık gelirdik” demesi dikkat çekti. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, verilen arada basın açıklaması yaptı. Kılıçdaroğlu’na “örgütlü bir linç girişiminde bulunulduğunu” söyleyen Özkoç, şehit Kırıkçı’nın cenazesine katılmak için gerekli makamlara bilgilendirme yapıldığını belirtti. Saldırıyı yapanların Kılıçdaroğlu’nu öldürme kastıyla hareket ettiklerini kaydeden Özkoç, açılan davada sanıkların “düşük fiillerden” yargılandığını vurguladı. Özkoç, “Bu kişilerin bugün 36 kişi reşit, 10 kişi suça teşvik edilmiş ve kullanılmış çocuk olduğu ortaya çıkmıştır. Hiçbiri tutuklu değil” dedi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç duyurusunda bulunduklarını aktaran Özkoç, “Bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kışkırtıp bizzat AKP’li bir kişinin yumruk atarak diğer kişilerin de Cumhur İttifakı işaretlerini orada sergileyerek organize ettikleri linç girişiminin arkasındaki siyasi iradenin adı AKP’dir” diye konuştu. Davada, Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra CHP milletvekilleri Yıldırım Kaya ve Murat Emir, CHP Genel Başkan başdanışmanları Deniz Demir ve Kenan Nuhut, CHP çalışanı Barış Bozkurt, CHP’li Cahit Yetişir ile CHP müşteki sıfatıyla yer alıyor. Davada 6’sı kadın 36 sanık 1 yıl 8 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen hapis cezasıyla yargılanıyor. cın üstündeyim. Kendimizi gösterme amaçlı hareketlerimiz var” dedi. Avukat Çelik, olayı bir grubun provoke ettiğine yönelik iddialarının dayanağı olan kişilerden birinin Bedava olduğuna işaret ederek Bedava’nın el kol işaretiyle birileriyle iletişim kurduğunu ve olayı organize ettiğini söyledi. Bedava ise “Bu olaylarla anılmak istemiyoruz. Biz de bu işten pişmanız” dedi. Duruşma, sanıkların ilk savunmalarının ardından 1 Mart’a ertelendi. l ANKARA/Cumhuriyet TTB VE SES’TEN AÇIKLAMA: Dr. Gökalp serbest bırakılsın Türk Tabipleri Birliği (TTB) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), TTB’nin yüksek onur kurulu üyesi Dr. Şeyhmus Gökalp’in serbest bırakılmasını istedi. TTB ve SES adına ortak yapılan çevrimiçi açıklamayı TTB Merkez Konsey Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı yaptı. Fincancı, sağlık emekçilerinin bulaş riskinin olduğu koşullarda gözaltında tutulmaları ve tutuksuz yargılama esas olmasına rağmen Dr. Gökalp’in yalancı tanığın ifadeleriyle tutuklandığını kaydetti. “Halkın sağlık hakkını savunmaya ve gerçekleri dile getirmeye devam edeceğiz” diyen Fincancı, Dr. Gökalp’in serbest bırakılmasını istedi. Prof. Dr. Taner Gören ise Gökalp’in tutuklanmasındaki hukuksuzluğun bir an önce giderilmesini talep etti.l İSTANBUL/Cumhuriyet ANKARA BAROSU’NDAN Vahit Bıçak’a kınama cezası Ankara Barosu, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlisi Ceren Damar Şenel’in öldürülmesine ilişkin davada, sanık avukatı olan Vahit Bıçak’a, duruşma esnasındaki söylemleri nedeniyle kınama cezası verdi. Ankara Barosu Yönetim Kurulu, Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 21 Şubat’ta karara bağlanan, Ceren Damar Şenel’in öldürülmesine ilişkin davada, sanık Hasan İsmail Hikmet’in avukatı Bıçak’ın dosyasını görüştü. Baro yönetimi, Bıçak’ın savunmasında kullandığı “Ceren Damar şu an hayatta olsaydı cinsel saldırıdan yargılanacaktı” ifadelerinin “savunma sınırını aştığı” gerekçesiyle avukat Bıçak’a “kınama” cezası verdi. l ANKARA/ Cumhuriyet GÜLİSTAN DOKU BİR YILDIR KAYIP Gülistan Doku, uzun süre Uzunçayır Baraj Gölü’nde aranmıştı. İntihar ettiği düşünülsün isteniyor MEHMET KIZMAZ Tunceli’de 5 Ocak’ta kaybolan üniversite öğrencisi Gülistan Doku’dan (21) 332 gündür haber alınamıyor. Adı şüpheli olarak geçen Doku’nun eski erkek arkadaşı Zaynal Abakarov’un polis olan üvey babası Engin Y’nin kamu görevlisi sıfatıyla Doku’ya ait bilgileri sosyal medyada paylaştığı için hakkında kamu davası açıldı. Ayrıca Engin Y’nin, açığa alındığı ortaya çıktı. Doku ailesinin avukatı Ali Çimen, “Dosya şüphelileri neden Doku’nun intihar ettiğinin düşünülmesini istemektedirler? Şüpheliler suç işleyebilecek kadar zorlanmalarına sebep olan olay nedir” diye sordu. Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi 2. sınıf öğrencisi Doku’dan 5 Ocak’tan beri haber alınamıyor. Doku’nun en son görüştüğü eski erkek arkadaşı Zaynal Abakarov’un, Doku kaybolmadan önce de darp ettiği ve alıkoyduğu ortaya çıkmıştı. Abakarov’un üvey babası Engin Y. hakkında Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nca “kişisel verileri, hukuka aykırı olarak ele geçirmek veya yaymak, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve bu suçu kamu görevlisi sıfatıyla yapmak” gerekçesiyle 2. asliye ceza mahkemesinde kamu davası açıldı. Daha önce başka bir konuyla ilgili polislikten açığa alındığı söylenen Engin Y’nin, Doku olayından dolayı açığa alındığı öğrenildi. ‘Somut gelişme var’ Doku ailesinin avukatı Ali Çimen, Engin Y’nin Emniyet’te soruşturma dosyasını yürüten birimde görev almış olmasının dosyaya etki edildiği anlamına geldiğini için dosyanın jandarma birimince yapılması ve dosyaya etki veren şüphelilerin tutuklanmasına yönelik taleplerinin savcılıkça reddedildiğini anımsattı. Çimen, Doku’ya ait bilgileri sosyal medyada paylaştığı için Engin Y. hakkında açılan davaya ilişkin “Öğrenmiş olduğunuz üzere soruşturma dosyanında ilk defa Cumhuriyet başsavcılığınca artık bizim bu tezlerimizin kabul edilmeye başlandığına yönelik somut bir gelişme yaşanmıştır. Bu gelişme şüpheli ailenin özelikle Doku’nun intihar ettiğine yönelik bir algının oluşması için sahip oldukları kamu görevlisi sıfatını nasıl kullandıkları da ortaya çıkmıştır” dedi. Dosyada Doku’ya ait olduğu kaydedilen “Kendimi Munzur’a atmaya gidiyorum” sözünün ilgili tanık tarafından reddedildiğini ve Engin Y. hakkında başsavcılığı talimatlarının Emniyet tarafında gereğinin yapılmadığının da daha önce ortaya çıktığını belirten Çimen, “Bu somut gelişme ve diğer hususlar bizde şu soruları akla getirmiştir: ‘Dosya şüphelileri neden böyle bir algının oluşması için suç işlemektedirler? Şüphelileri suç işleyebilecek kadar zorlanmalarına sebep olan olay nedir? Dosya şüphelileri neden Doku’nun intihar ettiğinin düşünülmesini istemektedirler” diye sordu. ‘Sağlıklı iletişim yok’ Soruşturma makamlarıyla aralarında sağlıklı bir iletişim kanalı söz konusu olmadığını ve 1 Eylül’de yaptıkları soruşturmanın derinleştirilmesine dönük taleplerine de henüz yanıt almadıklarını vurgulayan Çimen, “Tüm bu soruların cevabı etkili bir soruşturma yapılması halinde ancak açığa çıkacaktır” diye konuştu. Katar’ı su yönetimine ortak etmek! Katar’la yapılan, içi açıklanmayan anlaşmanın sadece su boyutunu sütuna yatıralım. Söz konusu mutabakat zaptı şöyle: “Tarafların su yönetimi alanındaki teknolojik ve bilimsel yeteneklerinin güçlendirilmesi, İki ülke arasında su yönetimi alanında işbirliğinin artırılması ve bunun teşvik edilmesi, Su kaynaklarını korumak, geliştirmek, su kalitesini ve miktarını izlemek hususlarında deneyim ve teknoloji paylaşımı, Nitelikli su izleme ve arıtma ile kimyasal kullanımda verimlilik artırılması, Her iki ülkede su kaynaklarını geliştirmek için en son teknolojilerin uygulanması, Şebekelerde su kaçak ve kaybının tespit edilmesi ve su kullanımı koruma programının iyileştirilmesi konularında ortak projeler yürütülmesi, Su kaynaklarının yönetilmesi ve su kaynaklarının gıda güvenliği ile ilişkilerinin yönetilmesi, Yeraltı su sisteminin, doğal ve yapay beslenmenin yönetilmesi…” HHH Bu metin Türkiye’nin bütün su kaynaklarının ve sulanabilir topraklarının Katar’la yönetilmesinin önünü açıyor. Burada Katar’a bir ülke olarak değil, bir yabancı katılım olarak bakmak gerekir. Pazar günkü yazıda vurguladığımız gibi, başlıca zenginliği dünyanın üçüncü büyük doğalgaz rezervinin üzerinde kurulmuş olmak olan Katar’ın yönetiminin, ekonomisinin, güvenliğinin ABDİngiliz ortaklığında olduğunu dikkatte tutmalı. Bu mutabakat, iktidarın para bulmakiktidarda kalmak uğruna her şeyi yapabileceğinin göstergelerinden biri. Özellikle 2008’den sonra Türkiye’nin şişelenmiş içme suyu piyasasının yüzde 70’e yakınını adım adım yabancılar ele geçindi. 2014’te ilk 10 su şirketinin yüzde 50’si yabancıydı. Artarak devam ediyor. Şimdi sıra tüm su kaynaklarımıza ve topraklarımıza gelmiş görünüyor. Büyük bir rastlantı sonucu Anayasa Mahkemesi, Katar’la anlaşmanın imzalandığı süreçte, 27 Kasım günü 2 milyon hektar arazinin sulanmasını düzenleyen Sulama Birlikleri’nin işletme devrinin önünü açtı. Uzun yıllar DSİ’de daire başkanlığı yapan, Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’a göre bunun anlamı şu: “Katar’la mutabakat zaptında su kaynaklarıyla gıda güvenliği ilişkilerinden söz ediliyor. Bu sulu tarımla ilgili Katar’la işbirliğinin önündeki olası yasal engeli kaldırıyor!” HHH Suyla oynamak ateşle oynamaktan tehlikelidir. İran’la Irak, 198088 arasında Dicle ile Fırat’ın birleşip Basra’ya döküldüğü Şattülarap suyolunu paylaşamadığı için savaştı. İsrail’in Golan Tepeleri diye tutturmasının nedeni, bölgedeki en büyük tatlı su kaynaklarının burada olmasından. Hindistan, Bangladeş ve Pakistan’ın arasındaki tek temel sorun Ganj Irmağı’nı paylaşamamak. ABD’nin geçen yüzyılda Meksika’ya savaş açacak noktaya gelmesinin nedeni Rio Grande’yi paylaşamamaktı. Mısır’la Sudan’ın arası Nil yüzünden bozuk. Nil, Sudan’dan doğuyor, Mısır’dan denize dökülüyor. Mısır, Sudan’a “Nil’i seyret yeter, sakın kullanma” diyor. Mısır uygarlığı Nil’e, Mezopotamya uygarlığı Dicle ve Fırat’a, Çin uygarlığı Sarı Nehir’e borçlu. Sınır aşan sular, sinir aşan sulardır. Dünyada sınır aşan 214 ırmak var. 69’u Amerika’da, 57’si Afrika’da, 48’i Avrupa’da, 40’ı Asya’da. Irmakların 155’i 2, 36’sı 3, 23’ü 4 ve daha fazla ülkeyi aşarak denize ulaşıyor. Yeryüzündeki nüfusun yüzde 55’i bu suların kıyısında yaşıyor. AKP’yi uyarıyoruz… Dibini görmediğiniz suya girmeyin! KADİR ŞEKER KURTARMIŞTI Ayşe Dırla eroinle yakalandı Konya’da polisin bir araca düzenlediği operasyonda, 900 gram eroin ele geçirildi. Araç içinde bulunan Murat Hanlı ve Ayşe Dırla, gözaltına alındı. Ayşe Dırla, sevgilisi Özgür Duran’dan dayak yediği sırada Kadir Şeker’in müdahale ederek Duran’ın ölümüne neden olduğu olayla gündeme gelmişti. Kadir Şeker, Ayşe Dırla’yı kurtarmak isterken Duran’ın ölümüne neden olmuş ve bundan dolayı 12.5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle