02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 1 ARALIK 2020 SALI Aldığı ödüllere her gün bir yenisi eklenen, şimdiden 25 uluslararası ödülü bulan Sevgi Hirschhäuser’in çektiği Toprak filminin deneyimli başrol oyuncusu Numan Çakır’la film ödüller almaya başladığında konuşmuş ama gündemin ağırlığından bir türlü sizlerle buluşturamamıştık. Kalelerden sonra ‘Toprak’ın da efendisi n Hem futbol hem fotoğrafçılık hem de sinema. Önce Amerika’da bir gecede “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü kazanmanıza neden olan yönetmen Sevgi Hirschhäuser’in Toprak filminin başrolü. Ne hissettiniz? Çok onur verici. Zaten set ortamı, Antalya’da çok doğal gelişti. Samimiyet hâkim olunca başarı kaçınılmaz oluyor. Aslında final sahnesinde, gerçekten o ıstırabı yaşadım. Kırsal ve çaresiz kalmış insanların sesi olmak, oyuncu olarak da insanların kıyımlarına, haksızlıklarına rağmen... Bizi güçlü kılıyor. Ben sporcu kafasına sahibim. Dolayısı ile bir futbolda oyun sırasında tüm oyuncular, kaleciye arkasını döner. Ama tek kalsa da kaleci, yeri geldiğinde hem maçı kurtaran hem kaybedeni olabiKONUK YAZAR lir. Ben ödülümü, önce ekibimle alıyorum. EMEL SEÇEN Bu başarıda ve gelecek tüm başarılarda bu bir bütün. Ayrıca tüm haksızlıklara uğramış, anlaşılamamış insanlar olarak anlamlı. Kitaplar en büyük servetim n Biz, sizi birçok dizi ama öncelikle son dönemin başarılı dizilerinden Arıza ile tanıyoruz. Yarattığınız karakter başka bir karakteri canlandırmanıza sebep oluyor. Üstelik de, kötü adam rolü. Nasıl oldu? Ve kötü adamı oynamak zor mu? Evet, “Benim adım Gültepe” de Refik ve “Kızlarım İçin” de Zübeyir teklifi. İkisi de kötü karakterler ancak ben hep “hayatta iyi olmak güzeldir fakat oyunculuk olarak kötüyü oynamak daha zordur” düşüncesindeyim. Bunu sahneye ve perdeye aktarabildiğimi düşünüyorum. Yüreğiniz ile zıt bir olguyu harmanlamak insanı sarsan, yoran olgular. Dolayısı ile hiçbir emek kolay olmuyor. Çekimlerinde, her kareden aynı sahneyi, bıkmadan ve aynı şekilde sunmak bizim işimiz. Oyunculuğun hem güzel hem zorlayıcı yanları bunlar. Fakat esas önemli olan perdenin ya da dizinin dışına çıkabilen, yani insanın beslediği bilinçli ya da bilinçsiz kötülük. Ben şahsen böyle olmaktan kitaplar sayesinde kurtuldum. Benim olmazsa olmazım, ailem ve kitaplarım. En büyük servetim kitaplarım. Bunda da en büyük pay sahibi, annemdir. n Annenizin hayatınızdaki rolü? Biz Kafkasya, Abhaz göçmeniyiz. Osmanlı İmparatorluğu döneminde 1867’lerde ilk başlayan ve Rus yönetiminin, Çerkez ve KuzeybaO, bu süreçte bir de Rutkay Aziz’den ÇASOD (Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği) Başkanlığı’nı devraldı. Şu aralar oynadığı dizisi Arıza, yüksek reytinglere ulaşıyor. Fotoğrafçılık ve futbol gibi farklı alanlarda da kendini kanıtlayan oyuncu, set arasında sorularımızı yanıtladı. ‘Toprak filmi’ AYDINLIK BİR TOPLUM MESELESİ tılı Kafkasların, göçleri bölge üzerinde etnodemografik sarsıntının n Peki, başrolünü oynadığınız Cemal karakteri, TOPRAK filmi ile yaklaşık 3 ay kadar önce bedelini ödeyenlerden. Sonra bilAmerika’da, “En Yetenekli Yönetdiğim yer Kocaeli, Düzce. Okul çamen / En İyi Drama/ En İyi Görünğı geldiğinde Türkçem kırıktı. Antü Yönetmeni/ En İyi Film ve sinem buna çözümü, önüme ansikloze taktim edilen “29. Woods Hopedileri yığarak çözdü. Gerçi sistele Film Festivali ve 10. Oceansime bakış sorunum ve hayatı algılade UluslararasıFilm Festivali’nde yış şeklim, o zamanlarda da karşıma çıktı. Disiplin sorunu olarak algılandı. Ülkemizde anlaşılmak hiç bir gecede “En İyi Erkek Oyuncu” ödülü aldı. Ancak henüz 27 yaşında olmasına ve hiçbir destek olmakolay değil. Anneme bir fut bol maçında tribünlern Sonrasında hayat sizi Memden küfür ettikduh Ün’le, Atıf Yılmaz’la, Bedlerinde, o trin Futbola nari Baykam’la tanıştırdı. Ve büne uçtum sıl başladınız, neler yasinemaya geçişinizde yol ve hakkını şadınız? gösterici oldu. verdim. Bir aile dostumuz vesile oldu. Bedri Baykam ile taAma ben sakar bir çonışmam da o sürece cuktum, kaleye koydular. Elime çok büyük gelen eldivenler verdiler. İşte her şey orada başladenk gelir. Her ikisi de oyuncu olmam konusunda beni teşvik dı. Herkes ileri koşarken etmiştir. orada beklemek ve bir geri n Etkileyici bir pas ile karşı takımın benim performans ile izleüzerime gelmesi, beni kadiğimiz “Kaledeki leci yaptı. Kurtarıcı ve iyi de Yalnızlık”ta başrooldu. Böylelikle namım, atla lü henüz ergen deyış zıplayış ve eldivensiz bile top yakalamaya, takımımı korumaya çalışırken “Deli Numan”a çıktı. O günlerin hatıraları ellerimde nebilecek yaşlarda, Tolga Sarıtaş ile paylaşıyorsunuz. Ve rastlantı bu saklı. Bazı kadınların pırya, yıllar sonra halanta hayali, benim ise yat, “Arıza” dizisinde Numan Çakır emekle kazanılmış pla sizi yeniden bir araya tinlerim var. 8 yıl Kagetirdi. Sette neler yaragümrük Spor’da şanıyor? oynadım. İkinci Arıza dizisinin seti çok Herkes hadevim diyebilirim. iyi gidiyor. Ahmet Mümtaz dini bilecek. Taylan’dan tutun da tüm n Sinemaya ekip arkadaşlarımız, sahne önü nasıl geçtiğinizi de ve makyözden ışıkçısına, servis anlatın. Kemal Sunal’la ne oldu ve catering hizmetine kadar ekip aranızda? çok iyi. Tolga, ile birlikte ışıldamıYıl 1992, yer Beyoğlu. Rahmetli şız ve yine tesadüf birlikte parlıyoKemal Sunal’ı gördüm ve dedim ki: ruz. Birimiz iyi, birimiz konsorsi“Vefa Spor diyorsunuz, ama maç yum tarafı olarak. Sözün kısası, yilarda sizi göremiyoruz.” Ertesi haf ne kötü rol. ta gelmişti. O bile benim için kıyn Gelelim ÇASOD ve festivallemetli. Bana “Fiziğin iyi, güzel ko re, ne umdunuz, ne buldunuz? nuşuyorsun. Sen, oyuncu olacakRutkay Aziz ustadan sonra başsın!” diyen ilk kişi. kanlık görevini yerine getirmeye dan bağımsız film yapabilmeyi en iyi şekilde temsil eden Antalya’lı bağımsız film yönetmeni Sevgi Hirschhäuser’ın kaleme aldığı, yönettiği ve yapımcılığı üstlendiği “Toprak”, geçen hafta Almanya’nın HOF Uluslararası Film Festivalinde, de ödül alarak Türkiye’nin bu festivalde ödül kazanan ilk yönetmeni oldu. Bu sen ben meselesinden öte “gelecek, aydınlık bir toplum” meselesi. çalışıyorum. Hepimiz bir bütünün parçasıyız. En iyi, en adil olan gerçekleştiğinde ancak hepimizin aynı oranda ve aynı değerde memnuniyeti mümkün. Sanatı anlamak için daha da okumak ve kimseyi yargılamadan ve de ötekileştirmeden bakabilmek önemli. Ne umdum, ne buldum? Ülkemiz üzerinden konuşursak, ülkemizin yüz akı, örnek vereyim siz sormadan, Nuri Bilge Ceylan. Yurtdışında adını herkes biliyor ancak ülkesinde, 3 ya da 5 bin kişi izliyor. Bunların hepsi tanıtım kadar destekleyenler ve eğitimle de alakalı. Ahlaksızlık ya da çöküşe neden olacak türde algı yaratacak malzemeyi sunmak ya da sunmamak, eğitimli hatta aydın diyebileceğimiz, sanatı da içine alan kısmı kapsıyor. Bana dokunmasın, diyemezsin. Toplumun hangi köşesini temsil etse, onun muhakkak başka bir köşesi var. Dolayısı ile bütünü kapsamalı. Bugün sinema, sinema emekçileri. Dizi ve dizi emekçilerini koruyan standartlar, bu kesim tarafından oluşturuluyor. Ve bunlar yarının standart çizgilerini belirliyor. n En çok oynamak istediğiniz karakter dersek? Hasan Sabbah ve engelli bir birey. Yoğun set ortamında bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Futbol başarılarınız kadar sanat hayatınızda da ulaşmak istediğiniz hedefiniz gerçek olsun. Türkiye Felsefe Olimpiyatı... Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Çocuklar İçin Felsefe Birimi’nin düzenlediği 25. Türkiye Felsefe Olimpiyatı 6 Aralık Pazar günü on üç merkezde yeni sosyal etkinlikler yönetmeliği kurallarına uygun olarak başvuran öğrenciler arasında gerçekleşecek. Öğrencilerle önceden altyapısı oluşturulan ve kuralları kendilerine bildirilen deneme yazma etkinliği çevrimiçi ve üç saat olarak gerçekleşecek. Olimpiyat sabahı her merkez başkanı, TFK’den gelen konuları kendisine başvuran öğrencilerden oluşturduğu eposta grubuna gönderecek. Süre bitiminde öğrenciler yazılarını bölge başkanlarına gönderecek. Onlar da gelen yazıları isimler görünmeyecek şekilde kodlayarak bölgesinde oluşturacağı jüri üyelerine gene çevrimiçi iletecek. Sonra elemeyi geçmiş tüm kâğıtlar Türkiye jürisine iletilecek. Birim sorumlusu Gülşen Öz, “Değerlendirmelerde süre hariç yüz yüze olimpiyatta geçerli kuralları kullanacağız. Türkiye jürisinden en yüksek puanları alan 10 kâğıdın son okuma ve sıralaması TFK Başkanı Prof. Dr. İoanna Kuçuradi ile yapılacak. Kazanan iki öğrenci Uluslararası Felsefe Olimpiyatı’nda Türkiye’yi temsil edecek” diyerek gençlere başarılar diledi. Dayanışma için beş bin müzisyen aynı sahnede Müzisyen Orhan Osman ve ekibi, geçimini günlük sahne işlerinden sağlayan ve pandemi nedeni ile umutlarını kaybeden müzik emekçileri için dayanışma platformu oluşturdu. Usta Müzisyen Platformu’nun geliştirdiği proje kapsamında 5 bin müzisyen 50 gün, günde 10 saat çevrimiçi konser verecek. Sahnede her iki saatte bir yenilenen orkestralar olacak. Bu orkestralar ikişer saatlik süre ile yaklaşık 20 ayrı sanatçıya eşlik ederek toplamda hedeflenen günlük yaklaşık 100 ayrı performansı sorunsuz şekilde icra edecek. Projeye katılmak isteyenler www.umdsanat.com adresinden tarzlarını seçerek başvuru yapabilir. ÇEVRİMİÇİ SES ATÖLYESİ Arter, “Gören Kulaklar İçin” başlıklı ses atölyesiyle 12 yaş ve üstü katılımcıları bir kez daha bedenlerini kullanarak ses çıkarmaya ve evde bulunan basit objelerle müzik yapmaya davet ediyor. Amy Salsgiver ve Nihal Saruhanlı tarafından yürütülecek “Gören Kulaklar İçin” atölyesinin ikincisi, 6 Aralık Pazar günü saat 11:00’de düzenlenecek. Contemporary Istanbul’un biletleri satışa sunuldu Kapılarını açmaya hazırlanan Contemporary Istanbul’un biletleri satışa sunuldu. Bu yıl 1620 Aralık tarihleri arasında 15. edisyonu İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek olan çağdaş sanat fuarı, Covid19 önlemleri altında ziyaretçileri ağırlarken aynı zamanda dijital platformda da sanatseverlerle buluşacak. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. DENİZ HARP OKULU 1979 MEZUNU Şakir Eczacıbaşı’na dair düşünceler... Kısa bir süre önce İstanbul Modern’de “Seçilmiş Anlar” fotoğraf sergisi açıldı. Şakir Eczacıbaşı’nın aramızdan ayrılışının 10. yılı nedeniyle açılan bu değerli serginin küratörü Bülent Erkmen. Bir yanda Şakir Eczacıbaşı’nın anları yakalayan fotoğrafları, diğer yanda Bülent Erkmen’in usta düzenlemesi, tasarımı. Bakan ve gören gözlerin buluşması... Şakir Eczacıbaşı’nın maalesef basımına yetişemediği aynı adı taşıyan kitabının tasarımı da yine Bülent Erkmen’e ait. Sergiye gidemedim. Mart sonuna kadar gidebilir miyim? Bilmiyorum. Bir kaosun ortasındayız. “Yasaklılar” kategorisinde olmam nedeniyle sokak iznim hayli kısıtlı! Şimdilik Yazgülü Aldoğan’ın “Şakir Eczacıbaşı denizinde yüzmek” yazısından ve Aslı Öymen’in Halk TV’de Levent Çalıkoğlu ve Demet Yıldız’la yaptığı konuşmadan edindiğim hoş izlenimlerle yetinmek durumundayım. Bir tiyatro sevdalısı İKSV Tiyatro Festivali Direktörü olarak yıllarca birlikte çalıştım Şakir Bey’le. Benim şansımdı bu. Çünkü bir tiyatro sevdalısıydı. Sürekli okurdu, izlerdi, tartışırdı, sorgulardı, motive ederdi. Muhsin Ertuğrul’un ayrı bir yeri vardı Şakir Eczacıbaşı’nın dünyasında. 1950’li yıllarda Tunç Yalman’la birlikte Vatan gazetesinin eki “Sanat Yaprağı”nı çıkarırken tanıştığı Muhsin Bey’le dostlukları Ertuğrul’un 1979’da vefatına kadar sürer. Bu süreçte, 1969 yılında basılan “60. Sanat Yılında Muhsin Ertuğrul’a Saygı” kitabı, Şakir Eczacıbaşı’nın öncülüğünde Mengü Ertel’den Haldun Taner’e, Hasan Ali Ediz’den Nureddin Sevin’e, Sabahattin Eyüboğlu’na daha pek çok değerli sanat insanını buluşturur. 1989’da, Şakir Eczacıbaşı’nın girişimi ve Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun çalışmalarıyla Muhsin Ertuğrul’un anıları “Benden Sonra Tufan Olmasın” Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı tarafından yayımlanır. Aynı şekilde, 1993’te Muhsin Bey’in tiyatro yazılarından oluşan, düzenlemesini Özdemir Nutku’nun yaptığı “Gerçeklerin Düşleri” yine Şakir Bey’in önerisiyle Eczacıbaşı Vakfı tarafından basılır. Bu üç eser, Türk tiyatrosunun önemli kaynak kitapları olmanın ötesinde Muhsin Ertuğrul’a bir saygıdır. Özgür düşünce Bernard Shaw ve Oscar Wilde hayranıydı Şakir Eczacıbaşı. 1995 yılında yazdığı “Bernard Shaw: Gülen Düşünceler” adlı kitabı Shaw’ın savaş, siyaset, bilim, din, sanat, eğitim üstüne görüşlerini yansıtır. 2002’de, “Oscar Wilde: Tutkular, Acılar, Gülümseyen Deyişler” kitabıyla Wilde’ın dünyasında dolaşır. O arada, benim yüksek lisans tezimi Amerika’da Oscar Wilde ve Gordon Craig üstüne yapmam ilgisini çekmiş, tezimi okumuş ve genişleterek kitaplaştırmam gerektiğini her fırsatta vurgulamıştı. Yapamadım, ama Şakir Bey’e verilmiş sözümdür. Yapacağım... Bernard Shaw ve Oscar Wilde, özgür düşünceyi ifade ederdi Şakir Eczacıbaşı için. “Onların dogmalara karşı savaşımının yirminci yüzyılda özgür düşüncenin önünün açılmasında büyük katkıları görülmüştür. İkisi de İngiliz dilinin Shakespeare’den sonra en çok okunan yazarları olmuşlardır” derdi. Sanatın her alanında olduğu gibi tiyatroda da sansüre, yasaklara karşıydı ve bunun mücadelesini hep verdi. 2008 Mayısı’nda, 16. İstanbul Tiyatro Festivali’ni sunarken, ki maalesef son tiyatro festivali oldu bu Şakir Eczacıbaşı’nın, şöyle diyordu değerli sanat insanımız: “(...) İnsanlığı insanlarla, insanlara anlatan tiyatro/ İnsanlar arası sınırları tanımayan tiyatro/ Bağnazlığa, tutuculuğa, gericiliğe, durgunluğa karşı çıkan tiyatro/ Zamanaşımına uğramayan gerçekleri dile getiren çağlar üstü tiyatro/ Sözü, düşünceyi, inancı yücelten tiyatro.” Evet, selam olsun size Sevgili Şakir Eczacıbaşı... Tüm İnternet Siteleri ve Kitapçılarda
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle