02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 1 ARALIK 2020 SALI HABER Ne yağmur var MUSTAFA ÇAKIR Anadolu’da yağış gecikti, toprak nemlenmeyince çiftçi buğdayı ekemedi. Zeytin dalında kavruldu. ne de bir umut! Çiftçi zorda. Sulama yatırımı yapması gereken Devlet Su İşleri, TOKİ ile protokol imzaladı. ÇİFTÇİ BORÇ BATAĞINDA. TRAKTÖRLER, ARSALAR, TARLALAR HACZEDILIYOR Anadolu kuraklığın pençesinde. Yağış ya yok ya da çok az. Bir yandan barajlarda su kalmazken, diğer yandan yağış bekleyen çiftçi de toprak nemlenmediği için ekim yapamadı. Buğday ekimi gecikti. Ege’de yağışların yetersizliği nedeniyle zeytin gelişemedi, dalında kavruldu. Yağ miktarı düştü. Tüm bunlara çözüm için sulama yatırımlarının artırılması gerekiyor. Bu işi yapması gereken Devlet Su İşleri (DSİ). Ancak sulama yatırımlarında DSİ ile protokol imzalayan TOKİ devreye sokuldu. Baki Remzi Suiçmez Çiftçiye verilen kredilerin faizleri ile mazotun piyasa fiyatlarının üstünde olduğu da bir başka eleştiri konusu. Zordaki çitfçi bir umut son çıkan “torba yasa” ile borçlarının yapılandırılmasını, ertelenmesini bekliyordu. Ancak hemen hemen bütün vergi, prim borçları ile cezalar yapılandırılırken, çiftçilerin borçları kapsam dışında bırakıldı. Borcunu ödeyemeyen çifçtiye haciz gitmeye başladı. Traktörler, arsalar, tarlalar haczediliyor. Sulama yatırımı şart Çiftçinin “zor yılını” TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez gazetemize anlattı. Suiçmez’in değerlendirmeleri şöyle: n Türkiye en kurak eylül ve ekim aylarını yaşadı. Kasımda da yeterli yağış olmadı. Toprak nem düzeyini yeterince sağlayamayınca, tava gelmeyince ekim de gecikiyor. Ekim yapılsa bile tohum nem olmadığı için gelişemiyor. Bu üretimi de olumsuz etkiliyor. Bir kuraklık var. Meteoroloji verileri de bunu doğruluyor. n Aslında çözüm sulama yatırımlarının artırılmasında. Üretimin olabildiğince doğa koşullarına bağımlılığının azaltılması gerekiyor. Bilimsel olarak kuraklığa karşı en temel çözüm bu. “Sulama yatırımları artırılacak” denilse de gelinen nokta sınırlı. n Tarımsal sulama bir “kültür”. Sadece baraj, gölet, ana sulama kanalı yapmakla bu sorun çözülmüyor. Suyun tarlanın en uç noktasına kadar götürülmesi, tarla içi sulama faliyetlerinin yapılması gerekiyor. Bunu da uzman kamu kurumlarının DSİ’nin, kapatılan Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün yapması gerekiyor. n Üretim koşulları dışında çitfçinin elinde yeterli para da yok. Borçlanmak zorunda kalıyor. Tarım Kredi’ye borçlanıyor. Ancak Tarım Kredi’nin faizleri, mazotu piyasanın çok üstünde. Normal koşullarda piyasanın altında bir fiyata verilmesi gerekirken, verilmiyor. Maliyetler yüksek. n Diğer sektörlerde kredi ödemelerine daha uzun süre erteleme varken Tarım Kredi 6 aylık erteleme yapıyor. TBMM’den geçen “torba yasa” ile birçok borç ertelendi. ‘Tarım Kredi borçları da yapılandırılacak’ denildi. Maalesef olmadı. Birçok sektörde yatırıma kolaylık sağlanırken çiftçiye bu yapılmadı. l ANKARA n Çiftçi beklemede. Yağışları bekliyor. Buğday ekiminde sıkıntı var. Gecikme arttıkça sıkıntı da büyüyecek. Evet, kuraklık var ancak kuraklığa çözüm için izlenen yolda da sorun var. n Çözüm üretmek yerine buğday, arpa ithal ediliyor. Eskiden dünyaya kırmızı mercimek satardık şimdi mercimeği bile dışarıdan alır duruma geldik. BUĞDAYLAR EKİLEMEDİ ZEYTİNLER DALINDA KURUDU n Şu anda hacizler başladı. Daha da sürecek. Çiftçi kuraklık koşullarında bir yerden para bulmak zorunda. Aldığı parayı ödeyemezse traktörü, arsası, tarlası haciz kıskacında. Buna çözüm bulması gereken yer Tarım Bakanlığı’dır, ekonomiden sorumlu bakanlıklardır. “Torba yasada” çiftçiler hariç herkese kredi ödeme kolaylığı sağlandı. Çiftçiye sağlanmadı. Bir yandan kuraklık bir yandan da bu uygulamalar var. DEVLET SU İŞLERİ ÇEKİLİYOR n DSİ’nin bütçe kısıtı var. Sulama yatırımlarına kaynak ayrıldı ama şöyle bir yanlış yapılıyor: DSİ güçlendirilmek yerine sulama yatırımlarının TOKİ tarafından yürütülmesi için protokol imzalandı. İnşaat sektörü daraldığı için TOKİ bu alana sokuldu. Ancak TOKİ’nin uzmanlık alanı tarımsal sulama değil ki. İnsanların evleri gibi, kanal yapılıp orada bırakılacaksa bu istenileni sağlamaz. n DSİ epeydir alandan çekiliyor. Şu anda kendisinin yapması ya da yaptırması gereken işleri protokol üzerinden TOKİ’ye yaptırıyor. Bu işlerin uzman kamu kuruluşları tarafından yapılması lazım. DSİ’nin görev alması, Köy Hizmetleri ya da küçük sulama hizmetleri yapan uzman kurumların yeniden kurulması lazım. Bu işler il özel idarelerine verildi. Ancak il özel idarelerinin içme suyu, yol gibi çalışmaları içinde tarımsal sulama ihmal ediliyor. TUNÇ SOYER ARTIK KARADA Tahtalı’dan mesaj var YAĞMUR YAĞMAZSA İZMİR’İN 320 GÜNLÜK SUYU KALDI Tahtalı Barajı’nın su seviyesinin yüksek olduğu dönemde, alanda bulunan minarenin yarısı sular altında kalıyordu. l İHA Tunç Soyer İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, kentin içme suyu ihtiyacının yarıya yakın bölümünü karşılayan ancak son dönemde kuraklık nedeniyle su seviyesi ciddi oranda düşen Tahtalı Barajı havzasında incelemelerde bulundu. İzmir’in can damarı konumundaki barajda su seviyesinin büyük ölçüde azaldığını ve bu durumun gözle görünebilir bir hal aldığını belirten Soyer, İzmirlilere “tasarruf” çağrısında bulundu. ‘Tasarruf yapalım’ Soyer, “İzmir’in içme suyu kullanımının yaklaşık yarısını karşılayan Tahtalı’da geçen yıl aynı zamanlarda yüzde 65 olan doluluk seviyesi, bugün yüzde 35’lere düşmüş vaziyette. Bu bir alarm. Çok ciddi bir tehdit kapımızda” diye konuştu. Suyun dikkatli kullanılmaması halinde çok büyük bir sorunla karşı karşıya kalınacağı uyarısında da bulunan Tunç Soyer, şunları söyledi: “Çok hassas bir noktadayız. Çok kırılgan bir noktadayız. Şu anda birçok hemşerim, arkadaşım farkına varmıyor ama uyarı yapmak bizim görevimiz. Herkesin su kullanımında olağanüstü bir tasarruf yapması ve çok titiz olması gerekiyor. Bu vesile ile tüm İzmir’e çağrı yapıyoruz.” İZSU Genel Müdürlüğü Su Arıtma Dairesi Başkanı Hakan Alpsoykan “Hiç yağmur yağmazsa suyumuz 320 gün kadar yetecek” dedi. l İZMİR / Cumhuriyet İSTANBUL’DA BARAJLAR ALARMDA CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan’dan 2/B arazileri için önerge Ömerli’de 10 yılın en düşük seviyesi İstanbul’a içme suyu sağÖMERLİ BARAJI layan barajlar alarm vermeye devam ediyor. Ömerli Barajı’nın kuruyan Emirli bölgesi havadan görüntülendi. Anadolu yakasının önemli içme suyu kaynaklarından Ömerli Barajı’nda doluluk oranı son 10 yılın en düşük seviyesine ulaşarak yüzde 28 oranına geriledi. Barajın Emirli bölgesi ise tamamen kurudu. Emirli bölgesinin 6 ay önceki durumu ile son halinin görüntüsü içler acısı durumu gözler önüne serdi. l İHA Rayiç yeniden belirlenmeli TBMMÇevre Komisyonu CHP Sözcüsü ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, orman vasfını yitirmiş Hazine arazileri için belirlenen fahiş rayiç bedellerini Meclis gündemine taşıdı. Bakan, 2/B arazi olarak tanımlanan arazilerin rayiç bedellerinin yeniden belirlenmesi çağrısında bulundu. CHP’li Bakan, 2/B arazileri için belirlenen fahiş rayiç bedellerine ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi. İzmir’in Buca ilçesine bağlı Belenbaşı köyünden örnek veren Bakan, köydeki 5 bin 300 metrekarelik arazi için 476 bin lira bedel istendiğini aktardı. Kıymet takdiri yapılırken ziraat, ticaret ve sanayi odaları, tarım müdürlükleri, belediyeler, köy veya mahalle muhtarlıkları, mahalli bilirkişiler ve emlakçıların görüşlerinin alınması; emsal satışlar, imar planı, toprağın verimliliği gibi birçok kriterin de hep birlikte değerlendirmesi gerektiğini kaydeden Bakan, “Cumhuriyetle beraber kurulmuş köylerde, atasından dedesinden kalan bu kadim toprakları 7080 yıldır eken, biçen, işleten vatandaşlarımız arazileriyle ilgili ekonomik çıkmazda. Bakanlık verilerine göre, 2019 yılı sonu itibarıyla toplamda 11.9 milyar TL’lik 2/B satışı gerçekleştirilmiş. Bakanlık verilerinde de görüyoruz ki, ekonomik durumu yerinde olanlar ödemelerini yapmış, tapularını almış” dedi. Adım atılmalı Bakan, ekonomik gücü yetmeyen, atasından dedesinden kalma köy yerlerindeki arazilerde üretim yapmaya çalışan yurttaşların mağduriyetlerinin giderilmesi için Bakan Kurum’a çağrı yaparak, “Ülkenin ve vatandaşın ekonomik şartlarına uygun, adil bir şekilde 2/B arazilerin rayiç bedellerinin yeniden belirlenmesi için gerekli adımların atılmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet Hangi aşıyı olursunuz? ‘Kuyruk çıkar mı’?.. Aşılama stratejisi var mı? Moderna şirketi, aşısının etkililiğini son olarak yüzde 94.1 olarak açıkladı. Çok yüksek. Aynı tekniğe sahip BioNTech aşısı da. Eksi 20 ve eksi 70 dereceler gibi ulaştırma saklama zorluklarını aşacaklar. Bu ayın 10’unda BioNTech, büyük olasılıkla acil kullanım izni alacak ABD’de. Sonra da parayı bastıran ülkelerde aşılama programları başlar. Çin ve Rus aşıları da hemen arkasından sökün eder. Durun, Çin veya Rus aşısı olur musunuz? Tartışan tartışana. Mesafeli duran çok. Neden güvensizlik. Ama Moderna ve BioNTech aşılarına itirazlar pek yok. Bunlara itiraz “DNA’mıza girecek bizi başkalaştıracak, ucubelere döneceğiz” komplo teorileri. Şimdilik hepimiz için denek olan on binlerce insan arasında “kuyruğu çıkan”, “alnında boynuz peydahlanan”, “iki cinsiyet organı beliren”, “göbeğinde göz, ensesinde kulak” çıkan görülmedi. Diyorlar ki “sonra çıkar, yıllar sonra, bizden sonraki nesillerde”. Fena mı, ortalık şenlenir, istilacı ve katil insan soyundan yeni bir dal sürer! Bu nesilden ne gördük ki! Belki daha iyi bir soya kavuşur dünya! Aşı çeşitliliği iyidir 2021’de boy boy çeşitli aşılar sunulacak. Peki, Çin veya Rus aşısı olur musunuz? Ben olurum. Tabii 3. Faz dönemini başarıyla tamamlamaları, bilimin bağımsız bilimsel denetçi hakemlerin şeffaf bir şekilde sonuçlarını inceleme ve açıklamaları halinde. Yan etkilerini, etkinlilikler raporlarını görelim. Yoksa aşı aşıdır; kim üretti, vay Çin, vay Rus aşısı demek yanlış; bilimin ve aşının milliyetçiliği olmaz. Aklıevvellerin bu tür yaklaşımlarına kapılmayın. Hepsi bizim, insanlığın ortak yaratımı. Ama yine de çeşitlilik, aşı olmak isteyen herkese tercihler sunacak. Aşılama stratejisi Şüphesiz öncelikler olacak, en ön saftaki sağlık çalışanları başta olmak üzere, büyük kalabalıklara maruz kalanlar... En çok kurban verilen yaşlı nüfus... Halk sağlığı uzmanları, epidemiyologlar vb. virüsü hızla ortadan kaldıracak stratejiler geliştiriyorlar mı, bilmiyorum. Bir süredir uçuk bir fikir dolaşıyor bende: Mesela bölge bölge kapatıp oradaki insanların tümünü aşılamak. Bu konuyu daha geliştirmesem iyi olacak! Moderna BioNTech öyküsü İlk kez yeni bir teknoloji ile aşı üreten bu iki şirketin hemen hemen eşzamanlı öyküsü, politika ile ilişkileri bakımından da ilginç anekdotlarla dolu. Moderna, boyu devrilen Trump ile de aşı geliştirme sürecinde siyasi müdahalelere uğramak durumunda kaldı. Trump, aşının hemen yapılmasını seçimi kazanma vesilesi gördü.. Yüz binlerce Amerikalının ölümüne neden olan rezil politikalarından sonra.. Moderna’nın CEO’su Stéphane Bancel, ilginç bir isim. Arkadaşları onu “savaşçı” olarak nitelendiriyor. Büyük bir şirketten ayrılıp küçük şirketin başına geçmişti, şirketin de bugüne kadar piyasaya sürdüğü hiçbir ürünü yoktu. Ama üzerinde çalıştığı modern biyoteknoloji konuları büyük gelecek vaat ediyordu. Aşısına sıfırdan başlamadı. Bu konuda girişimleri, birikimleri ve NIH ile ilişkileri vardı. 800 kişilik bilim ordusu ile 20’ye yakın aşı, tedavi ve ilaç geliştirme aşamasındaydı. Ama hiçbirini 3. Faz’da denememişti. Çin’de patlak veren pandemiyi duyunca hemen harekete geçti. Geliştirdikler teknolojiyi koronavirüsü ile test etmenin zamanı gelmişti. Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Müdürü Dr. Anthony S. Fauci’ye “Maliyeti ne olursa olsun, endişelenmeyin” dedi ve Moderna, Ulusal Sağlık Enstitüsü ile (NIH) işbirliği yaptı; 2.5 milyar dolarını aşı karşılığında peşin aldı. Yürü ya kulum denince, hızla aşı ortaya çıktı! Türeciler: Siyasi ilişki yok Sahipleri Türk asıllı olan (Şahin ve Türeci) BioNTech ise Alman ve Amerikan devletiyle işbirliğine girmeme kararını uyguladı ve ilaç devi Pfizer ile aşı geliri üzerinden ortaklığa girdi. Birkaç yıldır aynı mRNA teknolojisiyle aşı üretme konusunda işbirliği yapıyorlardı. 90 bin çalışanı olan Pfizer’in yöneticisi Dr. Bourla (Burla) “Eğer başarmasaydık 23 milyara patlayacaktı bize” diyecekti. BioNTech’in aşı geliştirme maliyetlerini, klinik deneyleri, üretimi ve dağıtımı karşılayacaktı. Buna karşılık aşı gelirini paylaşacaklardı. Pfizer deneyimliydi aşıda, yıllık geliri 52 milyar dolardı ve ABD’nin geliştirmek için para önerilerini kabul etmedi. Siyasi denetimlerden böylece kurtuldu. Herkese Bilim Teknoloji’nin kapağına taşıdığı “Yıldırım Hızı Projesi” gerçekten böyle başladı. Aşı denemelerinin ilk sonuçları da heyecan vericiydi ve her iki şirket de başarı ve başarısızlık içinde gidip geldiler. Ve bilindiği gibi BioNTech ipi gögüsleyecekti. Size bu son bölümü New York Times’tan özetledim. En iyisi bulup oradan okuyun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle