02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 1 ARALIK 2020 SALI [email protected] SAĞLIK BAĞIŞIKLIK SISTEMINI GÜÇLÜ VE AKTIF TUTMAK IÇIN D VITAMINI ÖNEMLI Biden’ın kabinesinde şaşırtmayan bağlantılar ABD’de başkanlık seçimini kazanan Joe Biden, Dışişleri Bakanlığı görevine Antony Blinken’ı atayacağını açıkladı. Amerika’ya kuşaklar önce gelen göçmen bir aileden Blinken. Kendi ifadesine göre, büyükbabası, “20. yüzyılın başlarında Rusya’daki katliamdan”, büyükannesi de “komünist Macaristan’dan kaçıp” Amerika’da yeni bir hayata başlamış. Amerika’yı kendisi ve ailesi için “yeryüzündeki en iyi son umut” olarak tanımlıyor. Komünizmden kaçıp Amerika’ya sığınanların torunu olarak, bu toplumda kurulu düzenin temsilcisi seçkinler sınıfına mensup bir yer edinmiş Blinken. Babası, 2. Dünya Savaşı’nda Amerikan Hava Kuvvetleri’nde görev yapan eski bir büyükelçi. Gelecek yıl UNESCO Kültür Diplomasisi Özel Temsilcisi olarak atanacak olan annesi, “Amerika’nın Kültür Çariçesi” diye nitelenen bir sanat otoritesi. Üvey babası ise Polonya’daki Nazi kamplarında dört yıl geçirip Yahudi soykırımdan kurtulmuş. ABD işgallerini savunan savaş yanlısı diplomat Obama’nın başkanlık döneminde Ulusal Güvenlik Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak görev yaptığından, oldukça deneyimli bir diplomat. Ama asıl önemlisi, Irak’ın işgal edildiği kritik dönemde, Senato’da Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olan Biden’ın yardımcısıydı. Blinken’ın ABD Dışişleri Bakanı olması dünyada nasıl etki yapacak, zaman içinde göreceğiz ama bazı işaretler var. Biden’ın 2003’te Irak’ın işgal edilmesine oy vermesinden sorumlu tutulduğunu unutmamak lazım. Üstelik Blinken’ın kuvvetle desteklediği Amerikan işgal planı yalnızca Irak değildi. 2011 Libya sivil savaşında ABD müdahalesini destekledi. Suriye’de Amerikan askeri müdahalesinin genişletilmesini savundu ve Suriye’den çekilmeye karşı çıktı. Rusya’ya karşı Ukrayna’nın silahlandırılmasını savundu. Biden ile bu konularda yaklaşımı aynı; ancak “insani müdahale” konusunda çok daha ateşli bir savunucu. Blinken’ın Türkiye açısından sorun yaratabilecek yaklaşımları da var. Kıbrıs konusunda Biden gibi iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu destekliyor. Ayrıca Suriye’de YPG’yi silahlandırmayı savunanlardan biri… Askeriendüstriyel kompleks hız kesmiyor Blinken’ı yakın plana alıp inceleyince, karşımıza önemli bağlantılar da çıkıyor. The New York Times’da dört gün önce yayımlanan bir makale, onun da aralarında olduğu bazı önde gelen Demokratlar hakkında önemli bilgiler içeriyor. Eric Lipton ve Kenneth P. Vogel imzalı makaleye göre, Blinken ve Biden’ın Savunma Bakanlığı için düşündüğü adaylardan Michèle A. Flournoy, danışmanlık firması WestExec’in kurucularından… Ayrıca ikisi de yatırım fonu Pine Island Capital Partners’ın (PICP) danışmanı… WestExec’in müşterileri arasında San Diego merkezli Shield AI firması da yer alıyor. Bu şirket, insansız hava araçları üretiyor ve bu yıl drone’ların çalıştırılmasına yardım etmek için gerekli teknik yardımı sağlamak üzere Amerikan Hava Kuvvetleri ile 7.2 milyon dolarlık bir anlaşma yapmış. PICP ise askeri ve havacılık şirketlerindeki yatırımları finanse etmek için sadece geçen ay 218 milyon dolarlık yeni bir fon geliştirmiş. Blinken’ın danışmanlık yaptığı bu şirketin kurucusu kim dersiniz? 2008’deki ekonomik krizde Bank of America’ya satılan dünyanın en büyük aracı kurumu Merrill Lynch’in Başkanı John Thain… Şirketin önde gelen yetkililerinden birisi, yine Biden’ın kabinesinde Savunma Bakanlığı için adı geçenlerden emekli general Lloyd J. Austin… İlginç bir şirket bu PICP. Bu yıl silah sistemi parçaları üreten Precinmac ve Pentagon’a bilgisayar simülasyonlu silah eğitim sistemleri satan InVeris’i satın almış. Bütün bu bağlantı ve çıkar zinciri, Project on Government Oversight’ı (Hükümet Gözetimi Projesi) harekete geçirdi. Biden’ın kabinesine girecek isimlerin “başkalarına borçlu olmadıklarından ve kararlarının suçlamalara açık olmayacağından emin olmak istiyoruz” şeklinde bir uyarıda bulundular. Buna karşı Biden adına verilen yanıtta, atanan görevlilerin WestExec ve PICP’dan ayrılıp ve hisselelerini satacakları belirtildi. Birileri Biden geliyor diye sevinedursun, askeriendüstriyel kompleks ile iç içe, savaş yanlısı bir ekip Beyaz Saray’a giriyor. Emperyalizm aksine izin verir mi zaten! SARI DESTEK ‘Sitokin fırtınasını engelliyor’ SAĞLIK PROF. EMIN ÜNÜVAR: D vitamini, bağışıklık sistemini desteklemekle birlikte kemik gelişimine, kalsiyum dengesine, birçok organın düzenli çalışmasına da katkıda bulunuyor. D vitamini eksikliği Covid19 hastalık seyrinde oldukça etkili Covid19 vakalarının tekrar yükselişe geçtiği bugünlerde virüse karşı atılması gereken adımlar gündemdeki yerini koruyor. Prof. Dr. Emin Ünüvar, güneşten gelen organik bir vitamin olan D vitaminin de bağışıklığımız için bir “sarı destek” olduğunu belirterek, yenidoğandan hamilelere, çocuklardan yaşlılara kadar herkesin D vitaminine ihtiyaç duyduğunu söyledi. Güneşten gelen organik bir vitamin olan D vitamini de bağışıklığımız için bir “sarı destek” aslında. D vitamini, bağışıklık sistemini desteklemekle birlikte kemik gelişimine, kalsiyum dengesine, birçok organın düzenli çalışmasına da katkıda bulunuyor. Prof. Ünüvar, vücutta D vitamini düzeyi ciddi derecede düşükse eksiklikten, orta derecede düşükse yetersizlikten bahsedileceğini anımsatarak “Yetersizliğin, eksikliğe göre çok daha sık görüldüğünün altını çizelim. D vitamini seviyeniz ölçülmüş ve 20 ng/mL’nin altında ise bunu ‘D vitamini eksikliği’ olarak nitelendiriyoruz” dedi. Bağışıklık önemli D vitaminin sitokin fırtınası denen durumu engellediğini anlatan Ünavar, şöyle devam etti: “Sitokinleri kısaca normalde bağışıklık sistemi hücrelerimiz tarafından salınan ve yine bağışıklık sistemi hücreleri arasındaki haberleşmeyi sağlayan maddeler Prof. Dr. Ünüvar olarak açıklamak mümkün. Özellikle ağır seyreden Covid19 hastalarında aniden ve çok yüksek miktarlarda sitokin salımı gözleniyor ve bağışıklık sisteminin modülasyonu bozuluyor. Bu duruma ‘sitokin fırtınası’ diyoruz. Diğer hastalıklarda olduğu gibi Covid19’a karşı da sağlıklı ve dengeli işleyen bir bağışıklık sistemine sahip olmak büyük önem taşıyor. Bununla ilgili yayımlanmış birkaç güncel çalışma da var. D vitamininin, Covid19 enfeksiyonuna yanıt olarak ‘sitokin fırtınası’ riskini azaltıp bağışıklık sistemi yanıtını modüle etmeye yardımcı olabildiği düşünülüyor. D vitamini immunmodülatör ve antiinflamatuar tarafta etki gösteriyor. Düzenleyici rolü öne çıkıyor. Tabii, bu konu hakkında daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtmemiz gerekiyor.” D vitamini ve korona D vitamini eksikliğinin Covid19 hastalık seyrinde etkili olduğunu vurgulayan Prof. Ünüvar, özetle şunları söyledi: “ Salgının oldukça arttığı İran’da hastalarla yapılmış bir çalışmanın sonucunu paylaşmak bu noktada önemli: 235 Covid19 hastasının verileri incelendiğinde; D vitamini normalin yani 30 ng/mL’nin altında olan Covid19 hastalarında, hastalığın daha şiddetli seyrettiği, ölüm oranlarının daha yüksek olduğu görülmüş. D vitamini eksikliği hastalıktan korunmada çok önemli olmakla birlikte, Covid19 hastalarının hastalık seyrinde de etken. D vitamini seviyelerinin normal ve üstünde olması Covid19’a yakalananların tedavi başarısında ön plana çıkıyor. Burada öncelikle ideal D vitamini seviyelerinden bahsetmenin faydalı olacağını düşünüyorum. “Endocrine Society” serum D vitamini düzeyinin 30 ng/mL ve üstü seviyelerini yeterli olarak kabul ediyoruz. 2030 ng/mL arasını yetersizlik, 20 ng/ mL ve altı seviyeleri ise eksiklik olarak nitelendiriyoruz. D vitamini seviyelerini 30 ng/mL ve üstüne çıkarmayı hedeflemeliyiz. COVID19 ile ilgili yapılan çalışmalar da bunu destekliyor. Eylül ayında bilim dünyasının saygın dergilerinden Plos One’da yayımlanan Covid19 testi yapılan 191 bin 779 kişiden alınan verilerin incelendiği bir çalışmada, kan D vitamini seviyeleri 20 ng/mL’nin altında olanların Covid19 hastalığa yakalanma oranının 30 ng/mL üstünde yeterli seviyede D vitamini olanlara göre yüzde 54 daha yüksek olduğu görüldü. Yani, evet D vitamini seviyeleri ile hastalığa yakalanma riski arasında bir bağlantı var. Covid19’un TÜRKIYE’DE YETERSIZ Türkiye’de D vitamini eksikliğinin yüksek oranda görüldüğünü anımsatan Prof. Ünüvar “İdeal olan, D vitamini seviyelerinin kontrol edilip bu doğrultuda bir tedavi gerçekleştirilmesidir. Yetişkinler günde 20003000 IU kullanabilir. D vitamini yetersizliği toplumda sık görüldüğü için destek almamış bir kişiye düzey bakmadan da D vitamini desteği başlanabilir. Özellikle kış döneminde bu daha da önemli hale geliyor. Katkısız, güvenilir D vitamini desteklerini seçmeye dikkat edin. Ben D vitaminini “mucize sarı destek” olarak nitelendiriyorum. Ülkemizin konumu ve beslenme alışkanlıklarımız sonucu büyük bir kesimde D vitamini eksikliği görülüyor. Öncelikle, D vitamini için yeterince güneşlenmeye, doğru beslenmeye dikkat etmemiz lazım. Buna rağmen D vitamini yetersizliği varsa takviyelerden destek almak gerekiyor. Bu noktada doğru D vitamini desteğini seçmek de çok önemli. Katkı maddesi ve koruyucu kimyasal içermeyen D vitamini takviyeleri seçmek faydalı olacaktır” dedi. ağır seyrettiği ülkelerden biri olan İspanya’da yapılan bir çalışma bize gösteriyor ki tedavisine yüksek doz D vitamini eklenen Covid19 hastalarında yoğun bakım ihtiyacı yüzde 2’ye kadar düşüyor. Bununla birlikte, tedavinin her hastanın durumuna ve D vitamini seviyelerine göre özel olarak şekillendirilmesi gerektiğini önemle vurgulamak gerekiyor.” BEYIN ANEVRIZMASI ÖLÜMCÜL OLABILIR 4 kritik belirti Anevrizma; beyinde genellikle büyük atardamarların dallanma noktalarında yerleşen, ince ve zayıf duvarlı baloncuklar olarak tanımlanıyor. Vücudun diğer atardamarlarında da oluşmalarına rağmen, çoğunlukla beyin damarlarında gelişiyorlar. Ülkemizde her 100 kişiden 5’inde görülen anevrizmanın en tehlikeli komplikasyonu ise beyin kanamasına yol açması. Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Halit Çavuşoğlu, hastanın hayatını ve hayat kalitesini belirleyen en önemli unsurun zamanla yarışmak olduğuna dikkat çekerek “Anevrizma patlamadan önce, kanı hafif sızdırdığında yaygın baş ağrısı, bulantı, dalgınlık ve ışığa karşı hassasiyet yapabiliyor. Bu yakınmalarda zaman kaybetmeden hekime başvurmak önemli” dedi. “Anevrizmanın en önemli bulgusu maalesef beyin kanamasıdır” uyarısında bulunan Çavuşoğlu, şöyle devam etti: “En korkulan komplikasyonu ise 2. beyin kanamasının gelişmesi. “Prof. Çavuşoğlu, şu belirtilere de dikkat çekti: Baş ağrısı: Ani ve çok şiddetli oluyor. Hasta bu durumu “Hayatımda hissettiğim en şiddetli ağrıydı” şeklinde tarif ediyor. Bulantı / kusma: Kanamadan hemen sonra başlıyor ve defalarca tekrarlayabiliyor. Bilinç kaybı: Kanamanın ardından meydana gelen bilinç kaybı birkaç dakika ya da birkaç saat sürebiliyor. Türk doktorlardan dünyada bir ilk Alıcı ve vericinin koronavirüs geçirdiği ilk organ nakli İstanbul Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Böbrek Nakli Kliniği’nde yapıldı. Mustafa Yıldırım (50), yeğeni Ceyhun Yıldırım’a ((31) böbreğini verdi. Böbrek Nakli Kliniği Şefi Doç. Dr. Eyüp Veli Küçük, “Bizler bu ameliyatla dünyada bir ilk gerçekleştirmiş olduk. İlk defa koronavirüsü atlatmış alıcıya yine koronavirüs geçirmiş bir vericiden alınan böbreği nakletmiş olduk. Bu durum bizler için çok umut verici. Çünkü koronavirüse yakalanmış olmanın hayatın sonu olmadığını gösterdik” diye konuştu. Dr. Küçük, “Hastamız organ nakli aşamasındayken hem alıcının hem de vericinin koronavirüse yakalandığı tespit edildi. Her ikisinden alınan sürüntü testi sonrası alıcı ve vericinin negatif olduğu görülünce organ naklimizi gerçekleştirdik. Yaptığımız literatür araştırmalarında bu ameliyatın bir ilk olduğunu tespit ettik” diye konuştu. l DHA ‘Güçlü bağışıklık önemli’ Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Serhat Ünal, korona aşısında son dönem çalışmalarla ilgili bilgi verirken, güçlü bir bağışıklık sisteminin önemine dikkat çekti. Sabri Ülker Vakfı’nın ev sahipliğinde dijital olarak gerçekleşen Beslenme ve Sağlık İletişimi Konferansı, geçen hafta dünyaca ünlü uzmanları bir araya getirdi. Konferansta konuşan Prof. Dr. Ünal, insanlığın yüzyıllar boyu veba, kolera, sıtma, SARS gibi birçok hastalıkla mücadele ettiğini ve koronavirüsün aslında sürpriz olmadığını söyledi. Salgının durdurulması için maske, mesafe ve el hijyeninin önemini yineleyen Ünal, “Aşıda umut vardır ama immün (bağışıklık) sistemini kuvvetli tutmak da çok önemli. İyi çalışan bir immün sistemi de koronavirüs başta olmak üzere tüm hastalıklara karşı en önemli gücümüzdür. C ve D vitaminlerinin bu hastalıkla mücadelede son derece önem taşıdığı bilimsel olarak kanıtlandı” dedi. Sağlık İletişimi Sempozyumu Sağlık iletişimi alanında çalışan akademisyenleri, uzmanları, araştırmacıları bir araya getiren Uluslararası Katılımlı 6. Sağlık İletişimi Sempozyumu (SİS), Yeditepe Üniversitesi’nin ev sahipliğinde geçen günlerde yapıldı. SİS Organizasyon Komitesi Eşbaşkanı Prof. Dr. Suat Gezgin, dünyanın oldukça önemli ve zor bir süreçten geçtiğini vurgulayarak “Bir salgınla, bilimkurgu filmlerini aratmayan bir tabloyla karşı karşıyayız. Sağlığımızı tehdit eden böyle zor bir zamanda iki kavram ön plana çıktı: Sağlık ve iletişim. Toplumsal duyarlılığın geliştirilmesinde de en önemli aracın iletişim olduğu açık bir gerçekliktir” diye konuştu. SAĞLIK REHBERİ Korona geçirenler için öneriler Beslenme ve Diyet Uzmanı Uz. Dyt. Aslıhan Altuntaş, koronavirüs hastalığını atlatmış kişilerin beslenme düzeninde dikkat etmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Günlük sıvı tüketimi akciğerler için çok önemli: Koronavirüse yakalanıp atlatan kişilerde özellikle akciğerde nem tutabilmek için günlük sıvı tüketiminin minimum 2.5 litre olması çok önemlidir. Pancarı sofralarınızdan eksik etmeyin: Pancarın içeriğindeki mor rengi veren antosiyaninlerin fazla olması, aynı zamanda folik asidin yüksek değerde bulunması bağışıklık sisteminde ve yaşam döngüsü adı verilen metilasyon döngüsünde yer aldığı için çok değerlidir. Basit karbonhidratların tüketimini sınırlandırın: Eğer günlük beslenmemizde basit karbonhidrat dediğimiz; şeker, tatlı, pirinç, beyaz undan yapılan hamur işleri, fast food besinler var ise bunları haftada en fazla 3 kere ile sınırlandırmak gerekmektedir. Rengârenk sebzelerin gücünden faydalanın: Tüm besin gruplarını 4 şekilde ayırarak ilk başta bol renkli ve çeşitli sebze tüketmek, günde 2 porsiyonu aşmayacak şekilde farklı renkte meyveleri seçmek önemlidir. Tahıl grubunda beyaz un değil, tam tahıllı unlar olması önemlidir. Protein grubu olarak ise balık önceliktir. Sonrasında hindi eti gelir. Kırmızı et ise haftada en fazla 4 öğünle sınırlandırılmalıdır. Yoğurt ve kefirden de protein desteği alınması gerektiği unutulmalıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle