16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ABD, PARIS İKLIM ANLAŞMASI’NDAN RESMEN ÇEKILDI ABD Başkanı Donald Trump’ın ilk kez 2017 yılının haziran ayında duyurduğu Paris İklim Anlaşması’ndan çıkma niyetiyle ilgili 4 Kasım 2019’da yaptığı resmi başvuru, bir yıl sonra dün yürürlüğe girdi. Dünyanın ikinci büyük sera gazı salıcısı ABD, anlaşmayı imzalayan 197 ülke içinden çekilen tek ülke oldu. Joe Biden, başkanlık seçimini kazanırsa ABD’yi anlaşmaya yeniden taraf yapmayı vaat etmişti. SONUÇLARI 10 23 39 40 54 56 6 BİLEN: 36 milyon 555 bin 353 TL (1 kişi) 5 BİLEN: 28.122.00 TL 4 BİLEN: 624.90’ar TL 3 BİLEN: 31.40’ar TL 2 BİLEN: 3.25’er TL 6 KASIM 2020 CUMA NESLI TÜKENEN SAKA KUŞLARI MERDIVEN ALTI PAZARLARDA SATILIYOR 5 KASIM PERŞEMBE 146 BIN 28 2311 81 1714 14 MILYON 700 BIN 951 10 BIN 639 386 BIN 820 2564 %4.7 332 BIN 379 800 ÇOCUK KORONAYA YAKALANDI Okullar açıldı, çocuk hasta arttı Binlerce saka, yasa dışı yollarla sınır dışına çıkarılıyor. Yakalanan kaçakçılara yüz binlerce lira ceza kesiliyor. Ancak kaçakçılık engellenemiyor. ‘Saka’nın mücadelesi KÜBRA KÖKLÜ Türkiye’de beslenmesi ve satılması yasak olan saka kuşları, yasadışı yollarla avlanıyor. Hatay Tabiatı Koruma Derneği Bilim Kurulu üyesi Prof. Ergün Yaşar, “Türkiye’de kanaryaya ne kadar ilgi varsa, Arap ülkelerinde da sakalara ilgi var. O yüzden de koruma altında olan saka kuşları kaçak yollarla avlanarak sınır dışına çıkarılmaya çalışılıyor” dedi. Kuşbilimci Süreyya İsfendiyaroğlu ise “Güneyde yakalananlar sınırın diğer tarafına kaçırılırken, Kuzeyde yakalananlar ise İstanbul’da merdiven altı pazarlarda satılıyor” diye konuştu. Önlenemiyor... İsfendiyaroğlu, Türkiye’de bütün denetimlere rağmen yabani kuşların yakalanıp, ticari olarak pazarlamasının önüne geçilemediğini kaydederek “Saka ve florya kuşları talep gören ve ötüşüyle tanınan kafes kuşları. Bu türlerin hoş nameli ötüşleri için besleniyor ve ticareti yapılıyor. Türkiye’de yaban kuşlarının kafes hayvanı olarak satılması yasak, menşei esaret altında üretilmiş olan kuşlar ve onların yavruları yasal olarak satılabiliyor. Çoğunlukla yurtdışından göçmen olarak gelen kişiler bu kuşların yabani bireylerini yakalayıp yasadışı yollardan ticaretini yapıyorlar. İlk olarak Hatay, Mersin ve Adana’da karşılaştığım bu olay artık kuzey illerde de görülüyor ve göçmen hareketleriyle paralellik gösteriyor” dedi. Kolluk kuvvetlerinin çoğunlukla ceza yazmadığını söyleyen İsfendiyaroğlu şöyle devam etti: “Suçu işleyen kişilerin yanına kâr kalıyor. Aynı suçu işlemeye devam ediyorlar. Ne yazık ki bütün denetimlere rağmen yabani kuşların yakalanıp ticari olarak pazarlanmasının önüne geçilemiyor.” SİBEL BAHÇETEPE Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, koronavirüsün görülme sıklığının çocuklar arasında da arttığını belirterek “Temmuz 2029 arasında 514 yaş grubunda 428 hasta bildirilmişken, 2029 Ekim arası 514 yaş grubunda 799’a çıkmıştır. Bu yaş grubu okul çağı çocuklardır. Okul açılmasının çocukların hastalanmasını artırdığı söylenebilir” dedi. Prof. Dağlı, İstanbul’daki koronavirüs vakalarının son durumunu ve çocuklar arasında korona görülme sıklığını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Hastalığın çocuklar arasında arttığını, bunda okulların açılmasının etkili olmuş olabileceğini söyleyen Dağlı, şöyle devam etti: “Çocukların hastalık sıklığı konusunda sistemik ve bilimsel bir araştırma olmamakla birlikte, çocuk hekimleri izledikleri hastaların ailelerinden sıkça çocuklarının pozitif test sonuçlarını bildiren telefonlar almaktadır. Sağlık Bakanlığı Covid19 Gündelik Durum Raporlarının sonuncusu 29 Ekim 2020 tarihine aittir. 2029 Ekim’i içine alan 10 gün ile temmuz ayının aynı döneminde bildirilmiş çocuk vakalar karşılaştırıldığında ilginç bir sonuç çıkmaktadır. Temmuz 2029 arasında 514 yaş grubunda 428 hasta bildirilmişken, 2029 Ekim arası 514 yaş grubundaki hasta sayısı 799’a çıkmıştır. Ekim ayının 10 günündeki artış temmuz ayının aynı dönemine göre 1.8 kattır. 2 yaş altındaki bildirilen hasta sayısı 2029 Temmuz’da 77, ekim ayının aynı döneminde 80; 24 yaş grubunda 2029 Temmuz’da 115, ekim ayının aynı döneminde 111’dir. Artış 514 yaş grubunda olmuştur. Bu yaş grubu okul çağı çocuklardır. Okul açılmasının çoAğır hastaya bile yer yok İstanbul’da son günlerde yoğun bakım yataklarının dolduğunu, hatta ameliyathanelerin bile yoğun bakıma çevrildiği bilgisinin kendilerine geldiğini söyleyen Prof. Dr. Elif Dağlı, “İstanbul’da hastane yatakları ve yoğun bakım doluluk oranı ile ilgili bir araştırma bulunmamaktadır. Bununla birlikte, İstanbul’da pandemi konusunda çalışan birçok hekim çalıştıkları kurumda yoğun bakım yataklarının dolu olduğunu bildirmekte, son birkaç gündür ise ağır hastaları sevk edecek yer bulamadıklarından yakınmaktadırlar. Yoğun bakım yatakları yetersiz olunca ameliyathanelerin yoğun bakıma dönüştürüldüğü, ancak hâlâ ihtiyacı karşılamadıkları konusunda fikir birliği hâkimdir” uyarısını yaptı. cukların hastalanmasını artırdığı söylenebilir.” Paket servis hariç olmak üzere lokanta, restoran, pastane, berber, nikâh, düğün salonu, yüzme havuzu, kaplıca, hamam, internet kafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonunda hizmetler saat 22.00’de sona ermesine yönelik alınan yeni kısıtlama kararlarını eleştiren Dağlı, “Bu önlemler maalesef sorunu kökünden çözmek için yeterli değildir. Avrupa’daki gibi daha sonuç verecek yaklaşımlar gereklidir. Avrupa’da ikinci dalga birincisinden şiddetli başladı, sıkı önlemler alındı. Bizde ise birinci dalganın ortasında takıldık, yükseliyoruz. Önlemlerimiz virüsün gücünü aşamazsa iyi sonuç beklemek hayacilik olur” diye konuştu. BİR MUCİZE BEKLİYORUZ Türkiye’nin dört bir yanından gelen 50 aile, SMA hastalarına ilaç ödemesi ve tedavi yapılmamasını protesto etmek için Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptı. CHP Ordu Milletvekili Dr. Mustafa Adıgüzel’in de destek verdiği eylemde, SMA hastası çocuklarının fotoğraflarını taşıyan aileler, “Ankara evladına sahip çık, Ölmeme izin verme”, “SMA’lı Rosa’ya nefes ol”, “Başka Nehir’ler ölmesin”, “Bir mucize de SMA’lı aileler bekliyor”, “Elimizden tutar mısınız” yazıları yazdı. CHP’li Adıgüzel, SMA hastalarının ailelerinin gen tedavisine ulaşmak istediklerini anımsatarak “Sosyal devlet, bir aileyi evladının tedavisi için yardım kampanyası düzenlemek zorunda bırakmaz. Sadece 100150 evladımızdan bahsediyoruz. Ayrıca daha önce ödeme kapsamına giren Spinraza isimli ilacın, üretici firma ile SGK arasındaki anlaşmazlıktan dolayı 2 ay tedarikinde zorluklar yaşandı. Öğrendim ki 15 yavrumuzu bu nedenle kaybetmişiz. Aileleri kendi başlarının çaresine bakmak durumuna bırakmaya kimsenin hakkı yok” dedi. l Haber Merkezi Kuş gribi geri döndü! Tüm dünya koronavirüs salgını ile mücadele ederken; Japonya’nın Kagawa bölgesinde bir tavuk çiftliğinde kuş gribi salgını ortaya çıktı. Yetkililer 330 bin tavuğun itlaf edileceğini açıkladı. Hollanda Tarım Bakanlığı da Puiflijk kasabasındaki kuş gribi tespit edilmesi üzerine 200 bin tavuğun itlaf edileceğini duyurdu. Hollandalı kümes hayvanı çiftçilerine bulaşmayı önlemek için kuşları içeride tutmaları talimatı verildi. l Haber Merkezi Bir doktor daha öldü İstanbul’da işyeri hekimi Dr.Yalçın Özdemir koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi. İstanbul Tabip Odası, “1975 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu Dr. Yalçın Özdemir’i Covid19 sebebiyle kaybettik. İstanbul’da işyeri hekimliği yapmaktayken, pandemiyle birlikte aktif çalışma hayatına son veren meslektaşımız bir süredir hastanede tedavi görmekteydi. Ölmek değil, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” dedi. l Haber Merkezi Çevre konulu belgeseller BIFED kapsamında internet üzerinden izlenebiliyor Canımız yanıyor ÇEVRE BOZCAADA Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali (BIFED) koronavirüs nedeniyle bu sene online yapılıyor. 2 Kasım’da başlayan festivalin Türkiye Panoraması bölümünde, çevreyi konu olan 11 belgesel seyirciyle buluşuyor. Festivale katılan üç filmin yönetmenleriyle filmlerini ve çevreyi konuştuk. Anadolu’nun Meşe Ormanları belgeselinden... Dünya sadece bizim değil İDA’NIN BEKÇİLERİ / TOLGA BARMAN: Belgeselde Kaz Dağları’nda kurulması planlanan altın madenine karşı Türkiye’de her kesimden insanların bir araya gelerek tepki göstermesi anlatılıyor. Sorularımızı yanıtlayan 1994 doğumlu Barman, “İnsanların Kaz Dağları’nı Tolga Barman korumak amacıyla bir bekçi gibi nöbet tuttuklarını gördüm. Kaz Dağları’nın mitolojideki adı İda ve bölge halkı bu ismi hâlâ kullanıyor. İda dağı, hem Yunan hem de Türk destan ve halk hikâyelerinde çok önemli bir yere sahip. Geçmişte bu tarz anlatılara konu olan İda, günümüzde bir maden çalışması ile karşı karşıya. Nöbet tutarak direnen doğa bekçileri de bir bakıma yeni bir İda hikâyesi yazıyorlar. İda’nın Bekçileri ismi buradan geliyor” diyor. Sincabın evi yok oldu ANADOLU’NUN MEŞE ORMANLARI / DOĞA DERNEĞİ: Belgeselde Anadolu ve Trakya orman kuşağını bir zamanlar yoğun olarak kaplayan kurak meşe ormanlarının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya oluşu konu ediliyor. Doğa Derneği’nden Bulut Renas Kaçan, belgeselin derneğin yürüttüğü “Meşe Ormanları Restorasyonu ve Yeniden İnşası Projesi” kapsamında çekildiğini belirterek “Belgesel film çekimleri birçok insanın emekleri ve fedakârlığı ile gerçekleşti. Benim dahil olduğum kısmında beni en çok etkileyen şey bir zamanlar yoğun meşe ağaçlarının olduğu alanlarda, ağaçların kesilip yerinin tarıma açılması ve içinde yaşayan diğer canlıların gidecek başka yerlerinin olmayışıydı. Meşe ağacına yuva yapan, meyvesini tüketen sincabın gidecek başka yerinin olmayışı beni sarsmıştı” diyor. Kocaman boşluk Kaçan, belgesel filminin farklı alanlarda çekildiğini anlatarak şöyle devam ediyor: “Büyük bir bölümü İzmir’in Seferihisar ilçesinde tamamlandı. Seferihisar köylerinde insanlar ile konuştuğumuzda bir dönem yoğun meşe ormanı olan alanların zamanla nasıl yok olduğunu anlattıklarında inanılmaz etkilenmiştim. Alanları gezdiğimizde çok az sayıda meşe ağacı kalmıştı ve kalan meşeler kocaman bir boşluğun ortasında öylece duruyordu. Az ilerde açılan tarım alanları, dikilen zeytinler az sayıda kalan meşe ağaçlarının olduğu alana yaklaşıyordu. O an bir daha geldiğimde bu alana meşe ağaçlarını tekrar göremeyecek olmanın endişesi vardı içimde. Bu sanırım insanın doğada yaşayan diğer canlılara en acımasız etkisiydi.” TEMA VAKFI’NDAN ÇAĞRI Madde 6’ya ‘Hayır’ deyin TEMA Vakfı, TBMM Başkanlığı’na sunulan “Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nde 6. maddeye dikkat çekti. Vakıftan yapılan açıklamada, ilerleyen günlerde Meclis Genel Kurulu’na gelmesi beklenen bu teklifin kabul edilmesi halinde maden şirketlerinin ruhsat alanı dışına tesis kurmasının önünün açılacağını vurgulandı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Düzenleme yasalaşırsa; doğal varlıklar, doğa alanları, tarım ve mera alanları tesislerle bölünecek; madencilik faaliyetlerine ilişkin kirlilik çok daha geniş alanlara yayılacak ve madencilik faaliyetleri o alanda var olan mevcut faaliyetlerden ve mülkiyet haklarından üstün tutulacak” diyerek tüm milletvekillerini 6. maddeye “hayır” demeleri konusunda harekete geçmeye davet etti. Kanal İstanbul için acele kamulaştırma Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan kararla İstanbul’un Arnavutköy, Avcılar, Başakşehir, Büyükçekmece, Çatalca ilçelerindeki bazı taşınmazlar Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılacak. Söz konusu kararı eleştiren CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, “İzmir depremi üzerine ders çıkarmalarını bekliyorduk. AKP bu can pazarı içinde, Kanal İstanbul’u yapma acelesinde” dedi. Ağaçların yaşamı sonlandı Barman, belgeseli çekerken en çok “7’den 70’e, herhangi bir ideoloji gözetmeden sadece Kaz Dağları’nı korumak için gelen insanlar”dan etkilendiğini ifade ederek şöyle konuşuyor: “Gördüğüm manzara canımı acıttı çünkü bu, sürdürülebilir olmayan bir durumu beraberinde getirecek. Binlerce canlının yaşam alanı yok edilmiş durumda. Binlerce ağacın da bizzat yaşamı sonlandırıldı baktığınız zaman. Dünya sadece bizimmiş gibi değerlendirmeyi bırakmamız lazım.” Sarmısağımız tehlike altında BEYAZ ALTIN / ALİ CEM ŞİMŞEK: Belgeselde Kastamonu Taşköprü ilçesinde cebinde parası kalmadığı için “Çin sarmısağı” eken çiftçiler ve Taşköprü sarmısağının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması anlatılıyor. 1996 doğumlu Şimşek de Kastamonu’ya ilk Ali Cem Şimşek kez gittiğini belirterek “Beni en çok etkileyen şey insanların konuşmaya ve kendilerini anlatmaya bu kadar aç oluşlarıydı” diye konuşuyor. Destek o kadar azalmış ki Şimşek şöyle devam ediyor: “Her sene temmuz ayında toplanıp satışa hazır hale getiriliyor. Fakat daha fazla kazanmak için bazı çiftçiler ‘Çin sarmısağı’ adı verilen taşköprü sarmısağına çok benzeyen bu sarmısağı hasat zamanından önce ‘Taşköprü sarmısağı’ ismiyle pazara sürüp piyasadaki güveni sarsıyor. İnsanlar aldığı sarmısağın kalitesizliğinin farkına varınca pazardan uzaklaşıyor. Bunlar madalyonun gördüğümüz tarafı. Devlet tarıma ve çiftçiye verdiği desteği o kadar azaltmış ve bu o kadar sembolik bir hale gelmiş ki kendini geçindiremeyen çiftçi bu yollara başvurmak zorunda kalıyor. İnsanlar, ekipman satın alamıyor, hasatlarını toplamak için çalıştırılacak işçiye yevmiye parası bulamıyor. Durum bu olunca da farklı yöntemlere başvuruyorlar. Bakıldığında tamamıyla geçim mücadelesi veriyorlar.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle