16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 4 KASIM 2020 ÇARŞAMBA DOLAR AVRO STERLIN FAİZ [email protected] BORSA ALTIN CUMHURİYET EKONOMİ ALTIN 24 AYAR 8.5240 8.3 kuruş 9.9870 16.2 kuruş 1 1.1450 21 kuruş 15.39 0.19 puan 1.151 17.12 puan 3527.76 80.03 lira 524.35 12.19 lira Geçen ay tüketici fiyatları, özellikle gıda ve giyimin etkisiyle yüzde 2.13 arttı Aylık enflasyon coştu TÜİK’e göre ekimde yıllık TÜFE yüzde 11.89’a yükseldi. Böylece Merkez Bankası’nın yılsonu için yeni açıkladığı yüzde 12.1’lik tahminin aşılması kaçınılmaz görünüyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ekim ayı enflasyon (TÜFE) verileri, ekonomideki sorunların, Türk Lirası’ndaki büyük erimenin fiyatlara daha çok yansıdığını, özellikle emekçilerin alım gücünün daha da düşeceğini ortaya koyuyor. TÜİK’in “Tüketici Fiyat Endeksi, Ekim 2020” raporuna göre TÜFE’de ekimde önceki aya göre yüzde 2.13, geçen aralık ayına göre yüzde 10.64, Ekim 2019’a (yıllık) göre yüzde 11.89 artış oldu. 12 aylık ortalama artış ise yüzde 11.74. Yıllık oran eylülde yüzde 11.75’ti. Ekim ayı yıllık enflasyon oranıyla Merkez Bankası’nın ENAGRUP’A GÖRE YÜZDE 2.56 OLDU Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un sözcülüğünü yaptığı Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup), günlük fiyat hareketleri üzerinden hesapladığı ekim ayı enflasyonunu (ENAGrup Tüketici Fiyat Endeksi) aylık yüzde 2.56 artış olarak açıkladı. Ayrıca eylül ayında yüzde 3.61 artan fiyatların üzerine gelen fiyat artışları sonucu aylık birikimli enflasyon oranı yüzde 6.17 oldu. TÜİK’in ana harcama grupları üzerinde yapılan hesaba göre aylık artış gıdada yüzde 4.29, giyimde yüzde 4.58, konutta yüzde 1.22, ulaştırmada yüzde 4.70 oldu. En fazla yükseliş ise yüzde 9.19 ile eğlence ve kültür harcamalarında görüldü. yılsonu için geçen hafta açıkladığı yüzde 12.1’lik yeni tahminine de çok yaklaşıldı. Kalan iki ayda bu oranın aşılması kaçınılmaz görünüyor. 324 madde zamlı Ekim 2020’de, TÜFE endeksinde kapsanan 418 maddeden 52’sinin ortalama fiyatında düşüş, 324 maddede de artış oldu. 42 maddenin fiyatı ise değişmedi. TÜFE’ye ana harcama grupları açısından bakınca en dikkat çekici aylık artışın yüzde 3.03 ile gıdada olduğu görülüyor. Bu durum, asgari ücretle geçinen milyonlarca kişinin enflasyondan daha fazla etkilendiğinin bir göstergesi. Aylık fiyatlar giyimde yüzde 6.81, konutta yüzde 2.01, ulaştırmada ise yüzde 2.04 arttı. Ayrıca detaylı bölgesel sınıflamaya bakıldığında en yüksek yıllık artış yüzde 13.38 ile “Şanlıurfa ve Diyarbakır”da görüldü. Yıllık artış İstanbul’da yüzde 11.73, İzmir’de yüzde 12.27 ve Ankara’da yüzde 11.38 olarak hesaplandı. Üretici korkutuyor Yine dün açıklanan TÜİK’in “Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi, Ekim 2020” raporu ise üretici enflasyonundaki (YÜFE) hızlanmanın arttığını gösterdi. Buna göre YÜFE aylık yüzde 3.55, yıllık yüzde 18.20 arttı. Yıllık oran eylülde yüzde 14.33’tü. YÜFE ayrıca ilk 10 ayda yüzde 17.48 ve 12 aylık ortalamada yüzde 9.11 yükseldi. Üretici enflasyonundaki bu hızlı artışın önümüzdeki aylarda tüketici enflasyonuna da yansıması bekleniyor. l Ekonomi Servisi Vergi ve cezalara yüzde 9 zam TÜİK’in ekim ayı enflasyon verileriyle birlikte devletin yurttaştan topladığı vergi, harç ve para cezalarının yeni yılda ne kadar artırılacağı da netleşti. Buna esas teşkil eden ve ekim ayı YÜFE’sinin 12 aylık ortalamasına göre belirlenen yeniden değerleme oranı yüzde 9.11 oldu. Ancak Cumhurbaşkanı’nın bu oranı indirme ya da artırma yetkisi de bulunuyor. Yine de yüzde 9.11 dikkate alındığında gelecek yıl örneğin yurtdışından getirilen cep telefonu için ödenen harç 1839 liradan 2 bin 6 liraya, B sınıf ehliyet harcı 752 liradan 820 liraya, 3 yıldan fazla süreli pasaport için ödenen harç 995 liradan 1085 liraya çıkacak. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 288 liradan 314 liraya, emniyet kemeri kullanmamanın cezası 132 liradan 144 liraya çıkacak. Yine 13 yaş 1600 cc araçlardan vergisiz fiyatı 51 bin 800 lirayı aşanlar için bu yıl ödenen 1678 liralık MTV, yeni yılda 56 bin 519 lirayı aşan araçlar için 1831 liraya çıkacak. YÜZDE 33.5 Krediler halkın borcunu artırdı Pandemi sürecinde işsiz kalan ya da ücretsiz izne zorlanan vatandaşa nakit destek yerine düşen tüketimi canlandırmak için kredi verilmesi, borçluluğu artırdı. “2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı”ndan yapılan derlemeye göre hanehalkı borcu, haziran ayı itibarıyla geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33.5 artarak 728.4 milyar liraya yükseldi. Bu artışta en çok yüzde 34.8 artan banka kredileri etkili oldu. Aynı dönemde finansal kiralama şirketi kredileri yüzde 21.1 arttı. Finansman şirketlerinin kullandırdığı kredilerde ise yüzde 18.3 düşüş görüldü. l Ekonomi Servisi 2 TRILYON TL 9 ayda 76 bin yeni milyoner Hesabında 1 milyon TL veya üzeri parası olan mudi sayısı 9 ayda 76 bin 123 kişi artarken milyonerlerin toplam mevduatı 2 trilyon liraya yaklaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre yurtiçinde ve yurtdışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı eylül sonu itibarıyla 301 bin 564 oldu. Geçen yılın sonunda 225 bin 441 idi. Milyonerlerin toplam mevduatı da eylül sonu itibarıyla 1 trilyon 958 milyar 817 milyon liraya ulaştı. l Ekonomi Servisi TL’DEKI ÇÖKÜŞÜ ‘DUYAN’ VAR MI? Türk Lirası’ndaki (TL) erime hız kesmeden sürüyor. ABD seçimleri öncesi dolar, dün gelişmiş para birimleri karşısında sınırlı gerileme gösterirken dolar/TL ise tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü. Merkez Bankası’nın swap faizlerini dün yükseltmesine rağmen dolar 8.50’yi aşarken gün içinde 8.41978.5435 lira arasında yukarı yönlü hareket etti. 9.82309.9928 lira arasında işlem gören Avro da 10 liranın kapısında bekliyor. Ayrıca Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizini sabit tuttuğu 22 Ekim’deki toplantısında bu yana dolar yüzde 9.68, Avro yüzde 6.13 değer kazandı. Yine dün Türkiye’nin 5 yıllık kredi iflas takası priminde (CDS) ise yükseliş sürdü ve 559571 baz puan seviyesinde hareket etti. l Ekonomi Servisi DİSK, Türkİş ve Hakİş: Esnek çalışmaya dönük düzenlemeler geri çekilmeli EMEKÇIDEN ORTAK ÇAĞRI KİT’LERDEKI PERSONEL 4 YILDA 13 BIN AZALDI MUSTAFA ÇAKIR Kamu iktisadi teşekküllerindeki kan kaybı personel sayısında da sürüyor. 2016’da 13.8 milyar liralık kâr ederken 2019 yılında 1.66 milyar liralık zarara geçen kamu işletmelerindeki personel sayısı son 5 yılda yaklaşık 13 bin 140 kişi azaldı. Hazine ve Maliye Bakanlığı, yayımladığı Kamu İşletmeleri Raporu’nda, KİT’ler ve bağlı ortaklıkları ile ilgili çeşitli bilgilere yer verdi. Raporda, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı portföyündeki kuruluşların istihdam bilgileri şöyle sıralandı: 4 Memur, sözleşmeli ve işçi olmak üzere bu kuruluşlarda 2015 yılında geçici işçiler dahil toplam 119 bin 452 kişi vardı. 31 Aralık 2019 itibarıyla bu kuruluşlardaki toplam personel sayısı geçici işçiler dahil 106 bin 312’ye geriledi. 4 Personelin hizmet sürelerine bakıldığında büyük bir bölümü 25 ve daha üzeri süredir görev yapıyor. 25 ve üzeri hizmet süresi bulunan personel sayısı 22 bin 148. Yaş gruplarına bakıldığında da personelin büyük bir bölümü 4050 yaş aralığında bulunuyor. Bu arada raporda THY’ye ilişkin bilgiler de yer aldı. Buna göre THY’nin, 2019’da yolcu sayısı bir önceki yıla göre iç hatlarda yüzde 7.6 azalırken dış hatlarda ise yüzde 3.8 oranında artış oldu. Doluluk oranları ise 2018’e kıyasla 0.3 puan azalarak yüzde 81.6 olarak gerçekleşti. THY’nin kârı da 2019’da düşerek 5 milyar 56 milyon liraya geriledi. l ANKARA Bir yanda salgın ve deprem, diğer yanda ekonomik kriz varken çalışma hayatına esneklik getiren hükümlerden oluşan torba yasanın dün Meclis gündeminde görüşülmesine işçi sendikalarından ortak tepki geldi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRKİŞ) ve Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAKİŞ), uzun süredir ilk kez ortak bir metne imza atarak söz konusu torba yasa teklifinin, çalışma hayatına esneklik getiren hükümlerinin geri çekilmesini talep etti. Ortak açıklamada şu tepkiler yer aldı: 4 Torba kanun teklifinde kısmi çalışmanın yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Kısmi çalışma yaşlılık aylığı, malullük aylığı, işsizlik ödeneğine hak kazanma gibi pek çok konuda ciddi hak kayıpları yaratacağı için bu düzenlemeyi sakıncalı buluyoruz. 4 Belirli süreli sözleşme ile çalışan işçiler, kıdem ve ihbar tazminatı ile iş güvencesi (işe iade davası) hükümlerinden yararlanamadığından bu düzenleme son derece tehlikeli. 4 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanların hiçbir şarta bağlı olmaksızın belirli süreli iş sözleşmesi ile istihdam edilmesi sonucunda kıdem ve ihbar tazminatı gibi haklardan yararlanamamaları büyük haksızlıkların ortaya çıkmasına neden olacaktır. 4 Bu teklifle 25 yaş altındaki işçilerin uzun vadeli sigorta kollarına ilişkin ödemelerinin yapılması yükümlülüğü ortadan kaldırılmaktadır. 4 Bu teklif, çalışanların işsizlik, malullük, yaşlılık, ölüm, iş kazası, meslek hastalığı ve analık gibi hayati öneme sahip haklardan yararlanmasını ortadan kaldıracaktır. Görüşmeler başladı Öte yandan TBMM Genel Kurulu’nda, “torba teklif” görüşmeleri başladı. AKP’nin, Genel Kurul’un çalışma günleri, gündem ve saatlerine ilişkin kabul edilen grup önerisine göre, Meclis, teklifin görüşmelerinin 5 Kasım’da tamamlanamaması halinde, 6 Kasım Cuma günü de mesai yapacak. l Ekonomi Servisi Bağımsızlık Bağımsızlık, dış güçlerin etkisi, baskısı altında kalmadan, iç ve dış işlerde tam egemenliğe, yönetim, karar, eylem özgürlüğüne sahip olmaktır. Milliyetçilik, ulusal kimliği olan topluluk oluşturarak, tam bağımsız bir devlet kurmayı, ulusal çıkarları, onuru, saygınlığı korumayı amaçlar. Milliyetçilik, yurtseverliği, özveriyi, karşıt iç ve dış güçlerle mücadeleyi gerektirir. Gerçek Türk milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk, tam bağımsız ulusal devlet kuruluşunun öncüsü olmuştur. Ekonomik bağımsızlık sağlanmadan, ulusal kimlik oluşturulmadan bağımsız ulusal devlet amacına ulaşılamayacağından, Cumhuriyeti kuranlar, ekonomik kalkınmaya, sanayileşmeye, ulusal kimlik ve birlik oluşturulmasına öncelik vermişlerdir. Cumhuriyetin kuruluşunda ülkenin ekonomik durumu şöyle özetlenebilir: Gıda, deri, dokuma, taştoprak sanayiilerinde az sayıda ufak tesis; yabancı bankalar başatlığında gelişmemiş kredi piyasası; Osmanlı döneminden kalan ağır dış borç; karşılıksız 158.7 milyon evrakı nakdiye (kâğıt para). Osmanlı Devleti’nin altın mevcudu, Alman ve Avusturya bankalarında muhafaza edildiğinden ve savaş sonrası İtilaf Devletleri tazminat olarak altın mevcuduna el koyduklarından, Cumhuriyete yalnız karşılıksız kâğıt parayla borç kalmıştır. Cumhuriyetin kuruluşunda dış koşullar da elverişsiz olmuş devlet 1928 yılına değin gümrüklere tam egemen olamamış; 1929 büyük ekonomik kriz, tarım ağırlıklı ekonomiyi olumsuz etkilemiş; Osmanlı borçları nedeniyle Düyunu Umumiye İdaresi ile uyuşmazlıklar, engellemeler sürmüştür. Tüm olumsuzluklara, engellemelere karşı, ekonomik bağımsızlığın simgesi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, ulusal bankalar kurulmuş, TC Ziraat Bankası tarım sektörünü geliştirmek amacıyla yeniden yapılandırılmış, altyapı yatırımlarına, sınayi tesisler kurulmasına ağırlık verilmiştir. Atatürk’ün çizdiği ekonomik modeli gerçekleştirme araçları arasında, Fransa’daki “banques d’affaire” örneğinden esinlenerek Türkiye İş Bankası 1924 yılında kurulmuştur. Banka, yalnız mevduat, ticaret bankacılığı işlemleri yapmayı değil, yatırım yaparak, iştirakte bulunarak kalkınma bankacılığı işlevini de üstlenmiştir. Nitekim Türkiye İş Bankası’nın sözleşmesinde, bankanın görevleri arasında “tarım, sanayi, madencilik, enerji üretimi ve dağıtımı, bayındırlık işleri, nakliyecilik, turizm, dış satım alanlarında her türlü teşebbüsü kurmak ve iştirak etmek” yer almıştır. Banka, kalkınma bankacılığı işlevini yerine getirmek üzere teşebbüsler kurmuş, iştiraklerde bulunmuştur. Birinci Sanayi Planı (19338) ülkenin sanayileşmesinin en önemli aşamasıdır. İthal ikamesi ağırlıklı plan, sanayinin yurda dengeli bir şekilde yayılması, sanayiler arasında denge kurulmasını amaçlamıştır. Sümerbank aracılığıyla gerçekleştirilen plan döneminde ülke, hızlı büyüme sürecine girmiş; ekonomi tarihçisi Simon Kuznets’in ayrımıyla ekonomi kalkınmada üçüncü kalkış (take off) aşamasına ulaşmıştır. Enerji, madencilik, kimya sanayii alanlarında yatırım yapılmasını öngören İkinci Sanayi Planı, dünya savaşı ardından da sağcı DP iktidarının uygulamaları nedeniyle tam gerçekleştirilememiştir. Savaş yıllarında ithalat yapamayan Türkiye, kendi olanaklarıyla gereksinimlerini karşılamış, dış ticaret fazlası vererek altın rezervi oluşturmuştur. TCMB kurulurken kibrit imtiyazı karşılığında rezerv sağlayabilen ülke, DP iktidarına önemli tutarda altın rezervi devretmiştir. Türkiye 1960 sonrası özellikle I. ve II. BYKP dönemlerinde önemli tesisler kazanmıştır. 24 Ocak 1980 kararları ile geriye dönüş sürecine girilmiş, özelleştirme yaftası altında ulusal tesisler yok edilmiş, ülke günümüzde tarım ürünleri dahi ithal eder duruma düşmüştür. Yerli ve “milli tesislerin” yerini siyasal ranta dönük olarak, “yerli ve milli” sloganı almıştır. Temeli, Türkİslam sentezi olarak emperyal güçler tarafından atılan Cumhur İttifakı’nın ne denli yerli ve milli olduğu da sorgulanabilir. Söylem, edim, eylem tutarsızlığı, Ziya Paşa’nın “Ümmidi vefa eyleme her şahsı dagalde / Çok hacıların çıktı haçı ziri bagalde” (güvenilmez, allak kişilere ümit bağlama; çok hacının koltuk altından haç çıktı) özlü deyişini çağrıştırıyor. Bağımsız ulusal devletin ana öğesi ulusal kimliğin oluşmasıdır. Dil devrimi ulusal birliğin, kimliğin oluşmasının temel taşıdır. Türk varlığını, kültürünü, geleneklerini, değer yargılarını, davranış biçimlerini yaşama geçirmek, ulusal kimliği korumak amacıyla kurulan Türk Dil ve Tarih kurumları işlevsizleştirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, özenenleri olmasına karşın ne Batı ne de Ortadoğu İslam ülkesidir. Türkiye Cumhuriyeti, Türk varlığını korumayı, yüceltmeyi amaçlayan bağımsız, ulusal özellikleri olan bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı iç ve dış tehditleri önemsemek gerekir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle