16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 4 KASIM 2020 ÇARŞAMBA CHP LIDERI KILIÇDAROĞLU, DEPREME KARŞI ÖNLEM ALINMAMASINI DEĞERLENDIRDI Bu, iktidarın tercihi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, depremle mücadele konusunda yapılması gereken her şeyin bilindiğini belirterek, “Peki neden yapılmıyor? Bu, bir siyasi tercihtir. Siyasi tercihte bulunan ise iktidar partisidir. ‘İktidar partisi deprem olabilir; yıkılan bina varsa yaparız’ diyor” değerlendirmesinde bulundu. CHP’nin dünkü grup toplantısında, İzmir’de meydana gelen deprem felaketinde yaşamını yitirenler için saygı duruşu yapıldı. Kılıçdaroğlu, özetle şunları dile getirdi: Hiç kimse aç ve açıkta değil: Alanda 6 bin personel görev yaptı. İş makineleri 267, binek araç desteği verildi. 9 ayrı alanda şarj istasyonları oluşturuldu. Bunlar İzmir Büyükşehir ve İzmir’deki belediyelerimiz tarafından yapıldı. Ayrıca 56 belediyemiz 180 araç, bin 124 personelle destek verdi. Bir yerde sorun varsa sorunun giderilmesiyle ilgili her türlü çaba gösterildi. Her beklentinin süratla cevaplandırılmasına imkân verildi. İzmir’de hiç kimse aç ve açıkta değil. Elbette Kızılay, AFAD ve Jandarma ve İzmir Valiliği’nin çabalarına da teşekkür ederiz. Değişen bir şey yok: Bir deprem gerçeği var, bunu sürekli yaşıyoruz. Fatiha okuyoruz, gözyaşı döküyoruz. Ya sonra? Her depremden sonra aynı şeyleri yapıyoruz. Değişen bir şey yok. Bunun değişmesi lazım. Yasaların tutarlılığı yok: Yasalar çıkardık. Ama yasaların kendi içinde iç tutarlılığı yok. Depremle ilgili olan temel yasa pek çok ihtiyaca cevap vermiyor. Erzincan depreminden sonra yasa çıkıyor. Ardından 99 depremini yaşıyoruz. Orada da bir kanun çıkarıyoruz. Vergiler topluyoruz, binalar yapacağız diye çarşaf çarşaf politikacılar konuşuyor. Sonra kentsel dönüşümle ilgili de güzel bir kanun çıkarılıyor. 2012’de afet riski altındaki bölgelerin dönüştürülmesine ilişkin bir kanun çıkarılıyor. Bu kanun aslında önemli bir kanun. Tanımlar maddesinde, riskli alanı kim belirleyecek? Riskli alan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görüşü de alınarak bakanlığın teklifi üzerine Cumhurbaşkanlığı’nca kararlaştırılır. Bugüne kadar neCHP’Lİ TOPRAK’TAN ERDOĞAN’A: nı Erdoğan’a iletilmesini sağladı. Biz bugüne kadar çıkıp, “Ey ErSorumluluğunu inkar ediyor doğan, raporu biz yazdık sen gereğini yapmadın” demedik. Bu rapor sadece raflarda yerini alMAHMUT LICALI cesindeki yönetimleri itham ettiğini anımsatarak “Bu, kendi sodı. “Muhalefet partisi de ne yapıyor, bilimden uzak” diyenlerin CHP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Koordinatör rumluluklarının inkârı ve sorumluluktan kaçıştır” diye konuştu. kulağına küpe olsun. Neden önlem alınmıyor?: Başdanışmanı Erdoğan Toprak, Toprak, bundan sonra Türkiye’yi Aslında yapılması gereken her depreme hazırlık konusunda ikti bekleyen olası deprem ve diğer şey biliniyor. Peki neden yapıldara düşen sorumluluğun ihmal doğal afetlere hazırlık ve önleyi mıyor? Bu, bir siyasi tercihtir. edildiğine, kaynakların akılcı ve yerinde kullanılmadığına işaret etti. Toprak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine bağlı birimleri, bakanları, kurumları seferber etmesine karşın, 18 yıldır ülkeyi tek başına yönettiğini unutarak hâlâ 20 yıl ve önci tedbirler için ortak akıl, toplumsal dayanışmayı içeren Afetlere Hazırlık ve Mücadele Ulusal Programı’nın hazırlıklarının başlaması gerektiğini kaydetti. Toprak, bu konuda ulusal seferberlik yaklaşamının sergilenmesi gerektiğine işaret etti. l ANKARA Siyasi tercihte bulunan ise iktidar partisidir. “İktidar partisi deprem olabilir; yıkılan bina varsa yaparız” diyor. İnsanların o binaların içinde ölümü beklemesi hangi vicdana, ahlaka sığar. Deprem riskini sıfıra indirip insanların hayatını kurtarmak mı istiyorsun; yoksa bir havaalanı yapıp uçak geçmeyen havaalanına dünyanın dolarını yıllar sonra da ödeyecek misin? Hükümet tercihini böyle kullanmış. 35 milyar dolar nerede?: Para var. Özel iletişim vergisi 99 depreminden sonra sürekli hale getirildi. Bu yılın eylül ayına kadar toplanan para 35 milyar dolar. Soruyorum nerelere harcandı, kıyamet kopuyor. Erdoğan şöyle diyor: Harcanması gereken yere harcaBAHÇELI’YE dık, bundan sonra ‘ZIYARET’ YANITI da Bay Kemal’e bu tür şeylerin hesaKemal Kılıçdaroğlu rede ne kadar riskli alan belirlendi? Riskli binaların yıkımı gerekiyor. Belediyenin böyle bir yetkisi yok. Yıkma yetkisi merkezi hükümetin. 58 önergeyi AKP ve MHP reddetti: 17 yılda depremle ilgili 58 araştırma önergesi vermişiz. AK Parti ve MHP milletvekilleri, “Depremi araştırmaya gerek yok” demişler. Bilim insanları görevlerini yapıyor. Bilim insanları, sivil toplum, üniversiteler, meslek odaları görevlerini yapdepremi yaşandı, 10 binlerce insan hayatını kaybetti. Ersin Arıoğlu, bizim İstanbul Milletvekilimiz. Arıoğlu ABD’den, Japonya’dan ve Türkiye’den deprem mühendislerini bir araya getirdi. ODTÜ’den CHP TBMM Grup Basın Danışmanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin değerlendirmeleri üzerine Kılıçdaroğlu’nun İzmir ziyaretinde çalışmaların olumsuz etkilenmemesi amacıyla ziyareti kısa tuttuğu belirtilerek, Kılıçdaroğlu’nun merkezi yönetim ile yerel yönetim arasına fitne soktuğu suçlamasının gerçeklikten kopuk olduğu belirtildi. Açıklamada; Kılıçdaroğlu’nun AFAD, jandarmaya teşekkür ettiğini, yerelle merkez arasında kurulacak sağlıklı diyagla sorunların aşılacağını söylediği anımsatıldı. bını vermeye zamanımız yok. Bana değil, sen millete hesabını vereceksin. Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar para harcadın. Bizim insanımız kendi evinde depremi bekliyor. Devleti yönetme zamanı geldi: Şunu her vatandaşın bilmesini isterim: Artık CHP’nin devleti yönetme tılar. Yüzlerce rapor, toplantı ve iki hoca, zamanı gelmişçağrı yaptılar. Japonya’dan 4 hoca, ABD’den tir. Ayaklar altında olan bir devEn kapsamlı raporu hazır 4 hoca bir araya geldiler ve ra let olmaz. Herkesin tehdit ettiği ladık: Muhalefet olarak biz gö por hazırladılar. İstanbul depre bir devlet olmaz. Herkesin şanrevimizi yaptık mı? Deprem ko mi hazırlıklarının hızlandırılma taj yaptığı bir devlet olmaz. Onunusunda, alınması gereken ön sı ve tek yönetimde toplanması... rumuzla ve gururumuzla yaşalemler konusunda Türkiye tari Rapor 2005 Kasım ayında o dö mak istiyoruz. Kentsel dönüşüm hinde en nitelikli, en kaliteli ra nemki Genel Başkanımız Sayın konusunda aylarca bekleyen beporunun hazırlayıp hükümeDeniz Baykal’a sunuldu. Baylediye başkanlarımızın yazıları te sunan tek parti var: CHP. 99 kal da bunu dönemin başbaka var. l ANKARA / Cumhuriyet Atatürk’ün mirasına el kondu Atatürk’ün mirası Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’nun gelirlerinin 20 Mart tarihi itibarıyla Hazine hesabına geçirildiği ortaya çıktı. El konulan temettü gelirinin 3.7 milyon lira değerinde olduğu bildirildi. Turizm Bakanı Ersoy, olayı doğruladı. Türkiye’nin kurucu Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün İş Bankası’ndaki hisseleri karşılığında Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na miras olarak bıraktığı temettü gelirlerinin mart ayı itibarıyla Hazine hesabına geçirildiği ortaya çıktı. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, durumu TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bütçe görüşmeleri sırasında gündeme getirirken, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy iddiayı doğruladı. Bloomberg, el koyulan temettü gelirinin 3.7 milyon lira değerinde olduğunu bildirdi. CHP Milletvekili temettü gelirlerin Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na yönelik olduğunu, ancak Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın hesabına yönlendirildiğini ifade etti. “Elinizi Atatürk’ün vasiyetinden çekin” diyen Emir, “Bunlar bağımsız kurumlardır” diye konuştu. Hesapların 20 Mart tarihi itibariyle Hazine’ye aktarıldığını doğrulayan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, “Para alınıyor gibi algılanılmamalı, gelen kaynaklar tek hesapta toplanıyor” dedi. Türkiye İş Bankası’nda, CHP tarafından temsil edilen, Atatürk hisselerinin payı yüzde 28.09. Hisselerin temettü gelirleri Atatürk’ün vasiyeti gereği Türk Tarih Kurumu ile Türk Dil Kurumu’na aktarılıyordu. l ANKARA/Cumhuriyet MEB BÜTÇESİ KOMİSYONDA HDP EŞ GENEL BAŞKANI BULDAN: Eğitim bütçesi 212 milyar, Rantçı zihniyet, depremi her 5 okuldan biri özel daha yıkıcı hale getiriyor Depreme dayanıksız ama hileye dayanıklı bir dünya Yer yarıldığında ve tüm umutlar, inançlar, istekler o enkazın altında kaldığında... Ortalık cehenneme dönüp iktidarlar her seferinde çuvalladığında... Depreme dayanıksız binalardan, kötü müteahhitlerden, kaçak yapılardan, çürük raporlarından vs. bahsetmenin hiçbir anlamı yoktur. Bahsedilmesi gereken... Kötü iktidarlara dayanıklı insanlıktır. Sömürülmeye ikna halklardır. Yolsuzlukları olağan sayan kalabalıklardır. Hangi partiden olursa olsun tüm belediyelerin rüşvet aldığını bilen ve gerektiğinde kendisi de rüşvet veren insanlardır. Riskli binalarda oturmak, evet, bir siyasinin sandığı gibi, bir tercih değildir. Ama insanları çürük binalarda oturmaya mahkum eden iktidarları başa getirmek bir tercihtir. Mucize yoktur Bu dar alanda derin üzüntüler yaratan... Geçmişte yaşananların tekrarı, gelecekte yaşanacakların provası olan bu felaketin ardından yaşananlara bakıp da hâlâ gerekli dersi çıkarmayan bir dünyada; Allah’a inanan ama adalete inanmayan... Mucizelerden medet uman ama gerçeklere aldırmayan insanların tercihleriyle iktidara gelenler... Size asla daha iyi bir dünya vaat etmezler. Siz karmakarışık duygularla kâh isyan edersiniz... kâh şükredersiniz. Onlar sizin tüm duygularınızı devamlı suiistimal eder. Tarihin yıkıntılarıyla bir depremin yıkıntıları birbirine çok benzer. Üzerinize devrilen bir insanlık geçmişi, bugün bile bile katlandığınız her türlü kötülüğü anne sütü gibi besler. Bir düşünün neden kimsenin aklına iktidardan, ülkedeki tüm çürük binaları derhal ücretsiz tespit etmesini... Ve hepsini yine ücretsiz güçlendirmesini talep etmek gelmez? Böyle bir talebe aklın da vicdanın da isyanın da gücü neden ama neden asla yetmez? Paranın başka şeyler için gerekli olduğuna, böyle bir hayati ihtiyaca asla harcanamayacağına neden hemen kanar kalabalıklar? Böyle bir seferberliğin imkânsızlığına tartışmasız ikna olan ve bir gün depremle birlikte yerle bir olacağı kesin şehirlerde kıyamet gününü tevekkülle beklemeyi kader sayan insanlar... İşini kötü yapan müteahhitlerle, çürük olduğunu bile bile o binalarda oturmaya devam eden insanların şuurları arasındaki köprüde gidip gelen tartışmalarla kolayca nasıl oyalanırlar? Ve neden, kendi tercihleriyle başa getirdikleri gibi yine kendi tercihleriyle alaşağı edebilecekleri şu iktidardan, şimdiye kadar ödenen deprem vergilerinin hesabını bile anca kısık sesle, korka korka sorarlar? Siz de... Siz de bugün, şu anda, bu ülkede, büyükşehirlerde ciddi bir depreme dayanamayacak binaların içinde yaşayan milyonların varlığını biliyorsunuz. Er ya da geç o binaların o insanların üzerine çökeceğinden de haberdarsınız. O binalar çöktüğünde göçük altında kalacak olanların da kıl payı canını kurtaranların da cehenneme dönmüş bir dünyada yaşayacaklarını hayal edebilecek kadar tecrübeniz var. Şimdiye kadar toplanmış deprem vergilerinin hesabını vermeye tenezzül etmeyen bir iktidarın o paralarla neler yaptığını da adınız gibi biliyorsunuz. Ve bildiğiniz bunca şeye rağmen, ülkenin ve hatta bizzat sizin başınıza gelecekleri akıllara ziyan bir tevekküle bekliyorsunuz. Ve bu tevekkül eğitiminin en güçlü dersini; Sizi şans eseri hayatta kalan küçücük bir çocuğun çok ama çok travmatik olan hikâyesiyle oyalarken, enkaz görüntülerinin altından mobilya reklamı geçirebilecek kadar gözü dönmüş bir medyadan alıyorsunuz. Belki de sırf bu yüzden; Israrla, depreme dayanıksız ve hileye dayanıklı sistemler kuruyorsunuz. ULUSU HÜKÜMETİNDE GÖREV YAPMIŞTI Eski bakanlardan Ahmet Samsunlu yaşamını yitirdi Türkiye’deki ilk çevre mühendisliği bölümünün kurulmasına öncülük eden, 12 Eylül İhtilali sonrası Başbakan Bülent Ulusu tarafından kurulan 44. Hükümet’in İmar ve İskân Bakanı olan, emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Samsunlu, çoklu organ yetmezliği neAhmet Samsunlu deniyle iki haftadan beri tedavi görmekte olduğu Şişli Florence Nightingale Hastanesi’nde 82 yaşında hayata veda etti. Prof. Dr. Ahmet Samsunlu’nun cenazesinin İstanbul’dan Çorum’a getirilerek, bugün Ulu Mezar’da toprağa verileceği öğrenildi. l ÇORUM/Cumhuriyet Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 20202021 eğitim ve öğretim yılı itibarıyla tüm eğitim kademelerinde 14 bin 617 özel okul bulunduğunu, örgün eğitim içerisindeki özel okul sayılarının toplam okul sayısına oranının yüzde 20,2 olduğunu açıkladı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı ile bağlı kurum ve kuruluşların 2021 yılı bütçeleri görüşüldü. Milli Eğitim Bakanı Selçuk, bakanlığın bütçesine ilişkin sunumda, eğitim bütçesinin 211 milyar 993 milyon 156 bin lira olarak belirlendiğini, bu rakamın 2021 yılı merkezi yönetim bütçesinin yüzde 15,7’sini oluşturduğunu söyledi. Selçuk, “Tekli eğitime geçiş ve okul öncesi eğitim hedefimiz, uzaktan eğitim, okullardaki deprem güçlendirme faaliyetleri ve meslek liselerinin atölye altyapısı gibi özel önem verdiğimiz alanlar için Milli Eğitim Bakanlığı yatırım bütçesini, 5,8 milyar liradan yüzde 94 artırarak 11,3 milyar liraya çıkartıyoruz” dedi. CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, MEB bütçesinin gayri safi yurtiçi hasılaya oranının 2014’te 3,19 iken 2021’de yüzde 2,6’ya gerilediğini belirterek, “İkili eğitimin sonlandırılabilmesi, okullaşma oranlarının artırılması, eğitimin niteliğinin geliştirilmesi ve bunun gibi hedefler için daha çok kaynak ayrılmalıydı demeyi bir görev biliyorum. Her bakan döneminde yapılan dersliklerin bu dönem yapılmadığını düşünüyorum” dedi. 4+4+4 sistemi ile öğrencilerin ortalama başarısının ve okullaşma oranının düştüğüne dikkat çeken Karabıyık, “İlkokul düzeyinde yüzde 97,67’den yüzde 93,62’lere, ortaokul düzeyinde ise yüzde 98’lerden yüzde 95 küsurlara düştüğünü 4+4+4 sistemiyle görmekteyiz. 900 bin çocuğumuz, eğitim sisteminin dışında” ifadelerini kullandı. l ANKARA HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, İzmir’de meydana gelen depremin ardından enkaza çıkan Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye tepki göstererek, “Bu; enkaz altındaki insanlarla alay etmektir. Bakan’ın yaptığı siyasi bir şovdur” diye konuştu. Buldan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, enkaz altındaki insanların bir an önce sağ salim kurtarılması temennisinde bulundu. Buldan, “İzmir depremi, bu ülkenin deprem gerçeğini bir kez daha bizlere çok acı bir şekilde göstermiştir ve hatırlatmıştır. İnsanların ölümüne neden olan her zaman söylediğimiz gibi afetler değildir; gerekli tedbirlerin alınmaması, denetimsizlik ve yaşamın değil rantın esas alınmasıdır. İmar affıyla kaçak yapılaşmanın önünü açan rantçı zihniyet, depremi daha yıkıcı hale getirmektedir” değerlendirmesini yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendi sorumluluklarını bir kenara bırakarak, afetlere dayanıksız yapılardan “vesayetçi zihniyeti” sorumlu tuttuğunu belirten Buldan, “Sanırsınız ki 18 yıldır iktidarda onlar değil başka birileri var. Buradan kendilerine soruyoruz: Depreme hazırlık için bugüne kadar ne yaptınız? Hangi önlemleri aldınız? Deprem vergilerini nereye harcadınız? Kanal İstanbul’a ayıracak paranız varsa deprem için neden kullanmıyorsunuz” diye konuştu. Olası bir İstanbul depreminin en büyük tehlike olarak karşılarında durduğunu söyleyen Buldan, “Deprem öncesi yandaşların, müteahhitlerin yanında olan bu iktidarın yıkımla sonuçlanan felaketler sonrası ‘halkın yanındayız’ demesinin bir samimiyeti ve inandırıcılığı yoktur” diye konuştu. Buldan, TBMM Genel Kurulu’nda depremle ilgili genel görüşme açılması çağrısında da bulunarak, “Parlamento ‘Fay Kanunu’ başta olmak üzere gerekli yasaları acilen çıkarmalı” dedi. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle