15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] AVRO STERLIN FAİZ BORSA 9 19 KASIM 2020 PERŞEMBE ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.7260 1.3 kuruş 9.1630 3.8 kuruş 10.3050 1.1 kuruş 13.61 0.26 puan 1.295 35 puan 3140.03 25.34 lira 468.04 3.95 lira Bir defalık gelirler düşülerek hesaplanan faiz dışı açık 109.9 milyar liraya ulaştı Borçlanma hızlanacak Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nden, iktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, merkezi yönetim bütçesinin yeni açıklanan sonuçlarını değerlendirerek faiz dışı bütçe açığıyla ilgili farklı bir noktaya dikkat çekti. Uluslararası finans çevreleri tarafından da önemli bir gösterge kabul edilen faiz dışı dengenin en az bütçe açığı kadar önemli olduğunu belirten Konukman, faiz gideri dışarıda bırakılarak elde edilen giderle gelir karşılaştırıldığında eğer Aziz Konukman bir Prof.Dr. Aziz Konukman, IMF’nin de dikkate aldığı program tanımlı faiz dışı açık nedeniyle “müthiş bir borçlanma trafiği” olacağına vurgu yaptı. Bu durum, yatırımları vuracak. fazla elde edilirse, bunun borçların ödenebilirliği açısından önemli olacağını vurguladı. “Faiz dışı fazla verilmesi alacaklı açısından, borçların çevrilebilirliği için iyi bir ölçüttür” diyen Konukman, 10 ayda 25.9 milyar faiz dışı açık verildiğini, bunun daha da borçlanılacağı anlamına geldiğini vurguladı. Düzenli gelir önemli IMF’nin de özelleştirme gelirleri, Merkez Bankası kâr transferi, kamu bankalarından temettü gelirleri gibi “bir defalık gelirler” düşülerek elde edilen program tanımlı faiz dışı dengeyi dikkate aldığına işaret eden Konukman, şöyle devam etti: “Kural şudur: Borçlunun borcunu ödeyebileceği bir ortam var mı? Borçlu düzenli geliri varsa borçlarını ödeyebilir. Ancak bir defalık gelirleri düşünce düzenli gelir azsa sıkıntı vardır. Türkiye’de bu işi sürdürmek mümkün MUSTAFA ÇAKIR değil, bırak borç ödemeyi kendisi borçlanacak demektir. Bir defalık gelirler düşüldüğünde faiz dışı açık 109.9 milyar lira. Maliye’nin tanımladığı açığı 4’e katlıyor.” Yeni ekonomi programı’nda (YEP) 2020 için “birincil açık” olarak da tanımlanan faiz dışı açık tahmininin 101.8 milyar lira olduğuna hatırlatan Konukman, “Yani 10 ayda 25.9 milyar olan faiz dışı açık, tahmine göre kasım ve aralıkla birlikte 4 kat artışla 101.8 milyar liraya yükseliyor. Program tanımlı faiz dışı açık ise 179.1 milyar liraya çıkıyor. Son iki ayda hükümet müthiş bir net iç borçlanma trafiğine girecek” dedi. Prof. Konukman, bunun yaratacağı olumsuz etkileri de şöyle sıraladı: DİBS’te kuyruk olur “Devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) daha çok çıkacak. Bu da faizler üzerinde baskı kurmak demek. Faizler yükselecek. Özel sektör yatırım yapamaz hale gelecek. Buna ‘dışlanma etkisi’ de diyoruz. İş çevreleri yatırım ortamından uzaklaşacak. İş dünyası teşvik almak için kuyruğa girmektense DİBS kuyruğuna girecek. Önümüzdeki günlerde yeni bakanın işi çok zor olacak. Cumhurbaşkanı’nın ‘faiz sebep enflasyon sonuçtur’ tezi vardı. Bu teze karşın faizleri yükseltmek zorunda kalacaklar.” l ANKARA DOLAR ÇIKTIİNDİ Cumhurbaşkanı piyasaları sarstı Yeni ekonomi yönetiminin daha ortodoks politikalara dönüşünün ilk somut işareti olması beklenen TCBM’nin bugünkü faiz kararı öncesi, dün yurtiçi piyasalarda bekleyiş yaşanırken, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın TOBB’un toplantısında “...Çok daha dikkatli olmamız, yüksek faize yatırımcımızı ezdirmememiz gerekiyor” demesi hızlı bir dalgalanmaya neden oldu. Bu sözler öncesi 7.7074 lira olan dolar ve 9.1060 lira olan Avro, sözler sonrası sırasıyla 7.7915 ve 9.2097 liraya yükseldi. Borsa İstanbul (BİST) 100 Endeksi ise 1290 puandan 1271 puan kadar düştü. Günü ise dolar 7.71, Avro 9.14 lira seviyesinde kapatırken, BİST 100 yüzde 2.78 puan yükseldi. l Ekonomi Servisi TOBB ‘fiyat istikrarı’na, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘şahlanış’a dikkat çekti ‘İş yapma iştahı azaldı’ İSTANBUL Ekmeğe bir ayda IKINCI ZAM! İstanbul’da geçen ay 200 gram ekmek 1.25 TL’den 1.50 TL’ye, 240 gram ekmek de 1.50 TL’den 1.75 TL’ye yükselmişti. İstanbul’da fırınlar arasında ekmek fiyatları farklılık gösterirken kimi fırınlar 200 ve 220 gram ekmeği de 1.75 TL’den satıyordu. OdaTV’nin haberine göre ekmeğe de bir ayda ikinci zam yapıldı. Gelen zamla 200 ve 220 gram ekmek, fırınlarda 2 TL’den satılmaya başlandı. Böylelikle ekmeğin kilo fiyatı çoğu fırında 10 TL oldu. Ekmekteki gramaj ve zam farklarının temel nedeni, İstanbul’da iki farklı komisyonun ekmek fiyatı belirlemesinden kaynaklanıyor. İstanbul’da valilik ve fırıncılar odasından oluşan komisyon, yaygın olarak satılan ekmeğin fiyatını belirlerken İstanbul Ticaret Odası’na kayıtlı olan fırınlar da kendi fiyatlarını kendileri belirliyor. Fırıncı esnafı, un fiyatlarının artması ve maliyetlerin yükselmesi halinde ekmeğe zammın devam edeceğini belirtti. Bir çuval unun fiyatı kısa zamanda 89 TL’den 145 TL’ye yükselmişti. l Haber Merkezi KISA... KISA... l Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu’nun 8. Türkiye Kadın Direktörler Konferansı, bugün saat 16.00’da, online olarak “Kapsayıcı ve Eşitlikçi Bir Gelecek” temasıyla yapılacak. Zirvede, “2020 Yönetim Kurulunda Kadın Türkiye Raporu” da açıklanacak. l Genveon İlaç, Novartis’in Gebze’deki 3 milyar tablet ve 50 milyon kutu üretim kapasiteli tesisini satın aldı. Genveon İlaç Başkanı Alp Karaağaç, 2021 yılı cirosunu 500 milyon TL’ye taşımayı hedeflediklerini açıkladı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) tarafından, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla dün düzenlenen “TOBB Türkiye Ekonomi Şurası”, iş dünyasının “yeni ekonomi dönemi” beklentilerini ortaya koydu. Toplantının açılışında bir konuşma yapan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Covid19 salgınının etkisiyle küresel değer zincirlerinin kısalacağını ve Türkiye’ye iş ve yatırım talebinin artacağını belirterek “Bu fırsatları yakalamak üzere, şimdi harekete geçmemiz ve hazırlanmamız gerekiyor” dedi. AB ile yeni dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kısa süre önce verdiği demeçlerle olumlu bir ortam oluştuğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu şunları söyledi: “Fiyat istikrarı, finansal istikrar ve makroekonomik istikrarla Türkiye, tempolu büyüme sürecini yeniden yakalayabilecektir. Yatırımların, üretimin ve istihdamın artmasında önkoşul istikrar, güven ve geleceğe dair belirsizliklerin azalmasıdır. Enflasyonla mücadele de döviz istikrarı gerektirir. Fiyatların ve kurların devamlı arttığı bir ortam, iş yapma iştahını azaltmakta, üretim ve yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir.” Avrupa Birliği’yle (AB) ilişkiler konusunda da değerlendirme yapan Hisarcıklıoğlu, şu yorumu yaptı: “Bazı vizyonsuz AB liderlerine rağmen AB ile ilişkilerin güçlü tutulmasında, gümrük birliğinin güncellenmesinde ve vize diyaloğu dahil, ilişkilerde tekrar pozitif bir gündeme dönülmesinde fayda görüyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan ise hem faizle ilgili eleştirilerini sürdürdü hem bir kez daha “şahlanış” dedi. Önlerinde yeni bir dönem olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti: “Artık çok daha güçlü bir şekilde üretime, yatırıma, istihdama ve ihracata odaklanmamız gerekiyor. Artık vites yükseltmenin bile yeterli olmadığı, araç değiştirmenin gerektiği bir dönemdeyiz. Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya kararlıyız. Hedefimiz bir an önce tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmak. Ülkemiz hazırlık devrini geride bırakıp artık şahlanış dönemine giriyor.” ‘Ticaretten geldim’ Erdoğan ayrıca, kendisi de esnaflıktan ve ticaretten gelen bir siyasetçi olarak daima işadamları, esnaf ve sanatkârlarla birlikte olduğunu belirterek “Biz buralara gökten zembille inmedik, vesayetin paraşütü ile de gelmedik, dededen, babadan miras aristokratik kanallardan da vasıl olmadık” diye konuştu. l ANKARA Arnavutluk’la köprü kurulacak TürkArnavut İş Konseyi kuruluş toplantısı dün İstanbul’da Büyük Kulüp’te yapıldı. Dilaver Aşan liderliğindeki toplantıya birçok iş insanın yanı sıra Kosova Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Ilir Dugolli, Ateşe Blerim Dajaku ve Kültür Koordinatörü Serdar Varal da katıldı. Konseyin hedeflerini açıklayan VBT Bilgi Teknolojileri Yönetim Kurulu Başkanı Birol Başaran, şunları anlattı: “Türkiye Arnavut iş insanları arasında bir köprü olmak istiyoruz. Türkiye’den Balkanlar’da iş yapmak isteyen arkadaşlarımızı Arnavut iş insanlarıyla buluşturmak, ayrıca Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Kuzey Makedonya gibi ülkelerde çalışan, yaşayan iş insanlarının da Türk şirketleriyle iş ilişkilerini geliştirmek istiyoruz” dedi. Büyükelçi Dugolli de “Yatırımcıları ülkemize çekmek istiyoruz. Ekonomik anlamda büyük yatırımlar yapabilmek için bu firmalarla iyi ilişkiler kurup ülkemizin imkanları anlatıyoruz” diye konuştu. l NAGİHAN YILKIN/ İSTANBUL TORBA YASADA GERI ADIM TBMM Genel Kurulu’nda, enerji alanında düzenlemeler içeren torba yasadaki “maden ruhsat sahası dışında geçici tesis kurulmasını” öngören madde muhalefetin baskısıyla çıkartıldı. Meclis’te görüşülen enerji konulu torba yasanın ilk 5 maddesi kabul edildi. Buna göre, maden arama ve işletme ruhsatlarının verilmesi, birleştirilmesi, sürelerinin uzatılması, devir ve intikalleri ile çevreyle uyum bedeli iadelerine ilişkin müracaatlar dışında, vadesi geçmiş borç durumunu gösterir belge aranılması zorunluluğu kaldırılacak. Maden Kanunu’na göre ruhsat bedelinin tamamının ocak ayının sonuna kadar yatırılmaması halinde, her ay için ayrı ayrı yüzde 4 gecikme zammı uygulanacak. Muhalefet partilerinin “maden ruhsat sahası dışında geçici tesis kurulmasını” öngören maddenin metinden çıkarılmasına ilişkin verdikleri önergeler birleştirilerek oylamaya sunuldu. Önergelerin kabul edilmesinin ardından madde metinden çıkarıldı. l ANKARA ABD hegemonyası artık geride kaldı Biden yönetiminin ABD ile geleneksel müttefikleri arasındaki ilişkileri tamir ederek ABD hegemonyasını restore etmesi, böylece uluslararası alanda göreli bir istikrar sağlaması bekleniyor. Bu beklentinin gerçekleşme olasılığı çok zayıf; bu yönde çabaların büyük güçler arası rekabet ortamında bloklaşma eğilimini, dolayısıyla büyük çaplı çatışma risklerini artırma olasılığı yüksek. Biden’ın restorasyon projesi Biden’ın, 11 Temmuz 2019’da The Graduate Centre at CUNY, New York’ta yaptığı konuşmaya Foreign Affaires’te (Mart/Nisan 2020) yayımlanan yazısına ve Council on Foreign Relations’un 7 Kasım 2020 değerlendirmesine bakınca ABD hegemonyasını restore etmeyi planladığını görüyoruz. Restorasyon projesi iki ayak üzerine kuruluyor. Birincisi, Biden, “iklim krizine”, küresel göçmenlik dalgalarına, bulaşıcı hastalıklara, yeni teknolojilerin getirdiği düzen bozucu etkilere karşı “örnek olmaya” dayanan bir liderlik sunacak. İkincisi, Biden, bu liderliği pratiğe, Dünya Sağlık Örgütü, Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası kurumlara geri dönerek geleneksel müttefikleriyle, Trump döneminde bozulan ilişkilerini, yeniden güçlendirerek hayata geçirecek. Biden, bu zemin üzerinde, otoriterliğin, milliyetçiliğin yükselişine, “ABD’nin özenle kurduğu uluslararası düzenin dağılma eğilimine” karşı demokratik ülkelerden oluşan “bir cephe” oluşturmak istiyor. Biden, ABD’nin kurduğu düzeni yıkmaya çalışan, kendi ülkelerinde insan haklarını ihlal eden otoriter liderleri cezalandırmayı, o ülkelerin demokratik muhalefetlerini desteklemeyi de amaçlıyor. Bu “restorasyon” projesinin başarılı olma şansı yok. Bugüne kadar ABD’nin hegemonyasının restorasyonu ya da yerine bir “imparatorluk projesi” koyma çabalarının sonuçsuz kalması da rastlantı değil. Hegemonya, belli tarihsel koşulların, devletlerarası ilişkilerdeki dengelerin belli bir düzeyinin ürünüdür. O koşullar, dengeler zamanla bir daha geri gelmemek üzere değişir. ABD hegemonyasının, II. Dünya Savaşı’nın ardından şekillendiği dönemin özelliklerini burada anımsatmaya gerek yok. Ama bu dengelerin ve ilişkilerin artık geri gelmeyeceğini vurgulayabiliriz. Bir büyük gücün, ancak küresel ölçekte işbirliği ile çözülebilecek sorunlarda önderlik etmeye, iradesini zorla dayatmak yerine diplomasiye öncelik vermeye niyetlenmesi olumlu bir gelişmedir ama ABD’nin “demokrasilerden oluşacak cephe” projesinin, esas olarak Çin ve Rusya ikilisini hedef aldığını, şekillendiği ölçüde küresel jeopolitikte bloklaşmayı teşvik edeceğini de görmek gerekiyor. Diğer taraftan Biden’dan beklenenlerin içinde açıkça ifade edilmese de “New Deal” benzeri yeni bir ekonomik model ve yeni bir “Bretton Woods” anlaşması da var. II. Dünya Savaşı’nın ertesinde, ABD’de “New Deal” gibi bir kriz yönetim modeli, Fordizm gibi yeni bir birikim rejimi vardı. ABD, dünyanın geri kalanına savaşın yarattığı yıkımın üzerinde sermaye birikimini, düzenin yeniden inşasını kolaylaştıracak boyutta kaynak sunabiliyordu. Bu momentte doğan Bretton Woods, IMF ve Dünya Bankası politikalarının bir sonucu değildi, aksine IMF ve Dünya Bankası Bretton Woods’un, ABD hegemonyasının ürünüydü. Bugün uluslararası bir ekonomik model inşa etmek söz konusu olduğunda dünyanın (PPP ile ölçüldüğünde) en büyük ekonomisi, en büyük uluslararası kredi kaynağı, “Tek Kuşak Tek Yol” projesiyle Asya’dan Avrupa’ya, uygun koşullarda dağıttığı kredilerle Afrika’da, Ortadoğu’da, Latin Amerika’da, kendi ekonomik siyasi etki alanını yaratan, kendi gereksinimlerine uygun bir “küreselleşme süreci” inşa etmekte olan Çin’in etrafından dolaşmak olanaklı değil. Hafta sonunda Çin’in liderliğinde, Asya bölgesinde, “dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması” imzalandı. ABD’nin Japonya, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Kore gibi müttefiklerini de içeren, dünya hasılasının 1/3’ünü üreten 15 ülkeyi kapsayan anlaşma ABD’yi dışarıda bırakıyor. ABD eski gücüne sahip değil ama aynı günlerde, Fransa Dışişleri Bakanı JeanYves Le Drian ve Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Washington Post’ta yayımladıkları ortak yorumlarında vurguladıkları gibi Biden, ABD ve AB’yi bir araya getirebilir. Gelişmeler ve beklentiler bir bloklaşma olasılığının giderek güçlendiğini düşündürüyor. T.C. Demiroğlu Bilim Üniversitesi, Sağlık Yüksek Okulu’ndan almış olduğum 157 no’lu geçici mezuniyet belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. DAMLA KILINÇ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle