15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 19 KASIM 2020 PERŞEMBE HABER UZMANLAR: MIŞ GIBI ÖNLEMLER SALGINI KONTROL ALTINA ALMAKTAN UZAK 14 gün kapatma şart Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı koronavirüste yeni önlemleri değerSİBEL lendiren uzmanlar, bu BAHÇETEPE kısıtlamaların salgın ile mücadelede çok fazla etkili olmayacağını belirterek “Yapıyor olmak için alınan bazı kısıtlamalar bunlar” dediler. 14 günlük, hatta 28 güne varan tam kapamalarla salgının bastırılabileceğini vurgulayan uzmanlar, yeni salgın politikasının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini yinelediler. ‘BASTIRMA DEĞIL HAFIFLETME’ l HALK SAĞLIĞI UZMANI PROF. DR. NILAY ETILER: Salgınla mücadelede iki temel strateji var. Biri salgını bastırma, diğeri de hafifletme. Türkiye’de en başından beri salgını hafifletme stratejisi izlendi, bastırma stratejisi izlenmedi. Kararlara baktığımızda yine bu hafifletme stratejinin devamı olduğunu görüyoruz. Bunun etkisinin daha az olacağını tahmin etmek zor değil. Yoğun bakım yataklarında sıkıntı var, hastaneler dolu. Muhtemelen bu durumu birazcık durdurmak için yapılmış bir şey. En başından beri ekonomik gerekçelerle etkili bastırma önlemleri alınmadı. Artık neredeyse 8. ayı geride bıraktık. Salgın ile ilgili uzayan bu süreç özellikle daha düşük gelirli, esnaf, hizmet sektöründe çalışan asgari ücretle çalışan insanları etkiliyor. Ekonomik kaygılarla yapılan bu salgın yönetimi ve tercihi, aslında bütününe baktığımızda daha büyük bir kayba neden oluyor gibi duruyor. ‘SORUNU ÇÖZMEYECEK’ l BURSA ULUDAĞ ÜNIVERSITESI ÖĞRETIM ÜYESI PROF. DR. KAYIHAN PALA: Alınan kararların sağlık çalışanları ve sağlık sistemi için bir nefes alma sağlayabilme ihtimali olduğunu ama sağlık sisteminin yanıt verme kapasitesi açısından içinde bulunduğumuz durumu çözmeye yetmeyeceğini düşünüyorum. Tam kapanmadan kastımız bu virüsün en uzun kuluçka süresi olan 14 gün boyunca İstanbul başta olmak üzere bütün yurdu da içerecek şekilde, tam kapanma. Hatta hatta mümkünse bunun iki katı kadar 28 gün kadar kapanmanın gerekli olduğu kanısındayım. Ancak kapanmanın koşulları yaratıldıktan sonra... Gündelik çalışanlar, küçük esnaf, özel sektörde çalışanlar bu kapanmanın içine katılmazlarsa yine çok fazla işe yaramayacaktır. ILACIN l İSTANBUL TABIP ODASI YÖNETIM KURULU ÜYESI DR. OSMAN ÖZTÜRK: Pandeminin mevcut duDOZU EKSIK rumunda gelinen aşamada bu tedbirler yetersiz. Baştan beri önerdiğimiz 14 günlük sokağa çıkma yasağı yapılmadı. Sonuçta bu biraz şeye benziyor. ‘Ben hastayı muayene ediyorum, teşhis koyuyorum, ilaç yazıyorum’. Görevimi ne kadar güzel yapıyorum ama doğru ilacı dozla ve doğru şekilde kullanımını söylemem de gerekiyor. Yani 40 mg’lik kullanacak ilacı 20 ya da 10 mg’lik yazarsan bir işe yaramaz. İşte bu tedbirler de böyle. Daha çok kamuoyunda bir şey yapıyor intibaı doğuran şeyler. Türkiye’nin en temel ihtiyacı yeni bir salgın politikası oluşturmaktır. 8 aydır sürdürülen salgın politikasının iflas ettiği çok açık. Ekonomi çok kötü durumda, hazinede para kalmamış. Bu nedenle tamamen kapatmayı yapamıyorlar. Yapıyormuş, önlem alıyormuş gibi yapılıyor. Fatura eğitime ‘PARA MI EĞITIM MI? YANIT: PARA!’ SEFA UYAR Eğitimde, 16 Kasım’da başlayan ara tatilin bitmesinin ardından 4. aşamaya geçilmesi yani tüm öğrencilerin yüz yüze eğitime başlaması beklenirken mart ayına dönüldü. Eğitimin, 4 Ocak’a kadar uzaktan devam edeceği açıklandı. Eğitimİş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “normalleşme” sürecine işaret ederek erken açılmanın faturasının eğitime kesildiğini söyledi. Yıldırım, “Para mı yoksa eğitim ve sağlık mı dendiğinde para cevabı verildi. Rantçılar, para peşinde koşanlar; sağlığın da eğitimin de çökmesine sebebiyet verdi” tepkisini gösterdi. Kayıp nesil daha da kayıp Yıldırım, 4.5 milyon öğrencinin tablet ihtiyacının hâlâ karşılanmadığını ve milyonlarca öğrencinin uzaktan eğitime erişemediğini vurgulayarak, “Bu çocuklar uzaktan eğitimi ne şekilde alacaklar? Bu nesildeki çocuklarımızın gelecekte, özellikle akademik ve mesleki boyutta kendilerinden önceki ve sonraki nesillerden oldukça geri kalacağı aşikar. Kayıp nesil sürecinin iyice artarak Türkiye’nin bekası diyebileceğimiz geleceğinde büyük olumsuzluklara sebebiyet verecek boyuta erişme riskini görüyoruz” dedi. ‘MEB doğru bilgi vermiyor’ Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un, okulların dışarıdan daha güvenli olduğu yönündeki açıklamasını anımsatan Yıldırım, “O zaman okullar neden kapanıyor? Diğer her yer 10.0020.00 arasında açıkken, okulların kapatılmasının amacı nedir? O zaman belli ki MEB yalan bilgi veriyor. Okulların kapatılması; çok sayıda öğretmenin hayatını kaybettiğinin, MEB’in Covid nedeniyle hayatını kaybeden öğretmenlerin ve pozitif çıkan öğrenci sayısının tespiti ve bildirimi konusunda kamuoyuna şeffaf yaklaşmadığının açıkça itirafıdır” ifadelerini kullandı. Uzaktan eğitimin 4 Ocak’a kadar uzatıldığını ancak kasımda yüksek olan Covid19 vaka sayının ocak ve şubatta düşmesinin mümkün olmadığını söyleyen Yıldırım, “Süre sonuna yaklaştıkça süre artırımına gidecekler. Bizim düşüncemiz, ocak ve şubat ayının uzaktan eğitimle geçileceği şeklinde. Mart ve nisan da uzaktan eğitimle geçilebilir” diye konuştu. l ANKARA Böcek taburcu oluyor Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, halen tedavisi süren Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in bir hafta ya da 10 güne taburcu edilebileceğini söyledi. l DHA İki sağlıkçı yaşamını yitirdi Türk Tabipleri Birliği, Bursa’nın Kemalpaşa ilçesinde çalışan Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ali Murat Dilek’in ve Erzurum Oltu Devlet Hastanesi İdari ve Mali Hizmetler Müdür Yardımcısı Osman Bektaş’ın koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdiğini duyurdu. TTB’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, sağlıkçılar için başsağlığı dilendi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Aralıkta 10 milyon Çin aşısı alabileceğiz’ Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “I·stanbul, I·zmir, Bursa gibi batıdaki bu¨yu¨k illerimizde bas¸layan artıs¸ trendi neredeyse bu¨tu¨n u¨lkeye yayılmıs¸ durumdadır. Her ne kadar bu artıs¸ı go¨gˆu¨sleyebilmis¸ durumdaysak da gidis¸atı durdurmak ic¸in radikal tedbirlere bas¸vurmamız kac¸ınılmaz olmus¸tur” dedi. Koca, yeni başka tedbirlerin de gelebileceğini belirtti. Aşı çalışmalarına ilişkin konuşan Koca, “Ülkemizde 16 ayrı as¸ı c¸alıs¸ması yapılmaktadır. Bunlardan bir tanesi klinik o¨ncesi do¨nemi bas¸arıyla tamamlayarak insan denemelerine bas¸lamıs¸tır. Bu arada C¸in ve Almanya kaynaklı as¸ıların u¨lkemizde de faz c¸alıs¸maları devam etmektedir. Bu yıl henu¨z bitmeden as¸ıya kavus¸manın u¨midi ic¸indeyim” diye konuştu. BioNTech firmasının geliştirdiği aşının aralıkta ruhsat alması durumunda Türkiye’ye 1 milyon adet verilebileceğini söyleyen Koca “Yıl içinde 25 milyon olacak şekilde görüşmelerimiz var. Yerli aşımızın devreye girmesi Nisan ayı gibi olur” dedi. Koca, Çin’in Sinovac aşısından ise aralıkta 10 milyon adet alınabileceğini, bu rakamın iki katına çıkabileceğini söyledi. Koca, “5 haftadır tarama yapıyoruz. Bu dönemde influenza yok” dedi. Bakanlığın 2021 rakamlarını açıklayan Koca, merkez bütçe ic¸in 77 milyar 615 milyon TL, Tu¨rkiye Hudut ve Sahiller Sagˆlık Genel Mu¨du¨rlu¨gˆü için 175 milyon TL, Tu¨rkiye I·lac¸ ve Tıbbi Cihaz Kurumu için 188 milyon TL, Tu¨rkiye Sagˆlık Enstitu¨leri Bas¸kanlıgˆı için 176 milyon TL bütçe ayrıldığını belirtti. l ANKARA/ Cumhuriyet Bakan Selçuk’tan ‘uzaktan eğitim’ açıklaması: 4 OCAK’A KADAR SINAV YOK Milli Eğitim Bakanı Ziya Sel 18 KASIM çuk, yarından itibaren 4 ÇARŞAMBA Ocak Pazartesi gününe kadar resmi, özel, örgün ve yaygın tüm eğitim öğretim faaliyetlerine uzaktan eğitim yoluyla de158 BİN 811 116 vam edeceklerini açıkladı. Bakan Selçuk, “31 Aralık’a kadar 4 BİN 215 2 BİN 592 yüz yüze veya uzaktan hiçbir sınav yapılmayacak” dedi. Selçuk yaptığı yazılı açıkla16.623.489 425 BİN 628 mada, bakanlığa bağlı tüm okul öncesi kurumlar, kreşler, özel 11 BİN 820 3 BİN 610 eğitim okulları ve sınıfları ile meslek liselerindeki uygulamalı dersler ve özel öğretim kurs%3.8 359 BİN 63 ları da dahil olmak üzere resmi, özel, örgün ve yaygın tüm tedarik süreci tamamlanmakta eğitim öğretim faaliyetlerinin, ya olup, yıl sonuna kadar öğrencilerından itibaren 4 Ocak 2021’e rimize teslim etmiş olacağız” dekadar uzaktan devam edeceği di. Selçuk, okullar arası nakil başni kaydetti. 60 bin tabletin öğren vurularında 18 Kasım’a kadar yacilere ulaştırıldığını, 30 bin table pılan başvuruların işleme alınacatin daha 10 gün içinde öğrencile ğını, 31 Aralık’a kadar yeni başre ulaştırılacağını vurgulayan Sel vuru alınmayacağını aktardı. çuk, “500 bin tablet bilgisayarın l ANKARA/Cumhuriyet ‘Devlet benim’, ‘belediyeler de benim, başka yönetim olamaz...’ İçişleri Bakanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında Kanal İstanbul’u kastederek “devlet projesine karşı çıkmak”tan soruşturma açması akla “devlet benim” ünlü tarihsel kavramını getirdi. 15 yaşındaki Fransa Kralı 14. Louis’nin, Fransa Meclisi’nin Kral’ın öngördüğü vergilerden bir kısmını reddetmesi üzerine, “Ne demek bu, kral benim, devlet de benim” benzeri sözler dediği söylenir; kamçısını çizmelerine vurarak! Böylece bu kavram siyasal yönetim terminolojisine girmiştir ve yeri geldiğinde benzerlikler ortaya çıkınca sık sık anımsatılır. Mutlak monarşilerde (sultanlık, padişahlık, emirlik..) sultan, kral aynı zamanda devletin de mutlak yöneticisidir, başkanıdır. Aslında askeri diktatörlüklerde de darbeciler geçici veya kalabildiği sürece devletin mutlak hâkimidir, başkanıdır. Yani “devlet onlardır”, çünkü devleti polisiyle askeriyle yargısıyla tüm aygıtıyla istedikleri gibi keyfi olarak kullanırlar, aynı zamanda halka karşı bir zulüm aracı olarak. Osmanlı Sultanı Hünkârı da mutlak devletti, hatta, devletin de ötesiydi; bu türlerin hemen hepsi üstelik tanrının atadığı mutlak hükümdar kılığını da giyerler. Tanrının seçtiği kimselerdir ve bu nedenle de iktidarlarının, soylarısoplarıyla birlikte ebedi olduklarını söylerler. Seçilenler devlet değildir Fakat bunların büyük çoğunluğu yıkılmıştır. (Mutlak güce inananlar isterlerse mutlakıyetlerin hepsini tanrının yıktığını ve gücü halka verdiğine inanabilirler!) Günümüz göstermelik monarşilerinde (kraliyet ailesini devlet başkanı statüsünde tutan, ama tüm yetkilerin millet iradesiyle seçilmiş başbakan ve hükümette olduğu esas olarak parlamenter sistemlerle) yönetilirler (İngiltere, Danimarka vb gibi). Dolayısıyla “devlet değil”lerdir. Seçilen hiçbir iktidar “devlet” değildir. Geçicidir, devlet ise kalıcıdır. İktidarlar yönetime geldiklerinde anayasal ve yasalar çerçevesinde devleti yönetirler. Devletin bürokratları, memurları vardır, onlar devletin sürekliliğini sağlarlar ve yasalar çerçevesinde hareket etmekle yükümlüdürler. ‘Devlet projesi’ sorunu İçişleri Bakanı’nın Kanal İstanbul’u “devlet projesi” nitelemesi ve soruşturma açması, nasıl bir siyasal düzende yaşadığımızı sorgulama ihtiyacını gündeme getiriyor. Murat Karayalçın’ın dün gazetede (Cumhuriyet) yayımlanan açıklamasından öğreniyoruz ki devlet projeleri diye bir uygulama var. Üç bin kadar. Fakat arasında Kanal İstanbul yok. Olsa bile ayrıca “devlet projesi”ne karşı çıkmak nasıl suç kapsamına girer? Siyasal iktidarlar tarafından uygulanmayan, iptal edilen, sürdürülmeyen, tamamlanmayan “devlet projesi” mi yok... Bugüne kadar hangi siyasal iktidardan böyle bir suç karşılığı hesap sorulmuştur... Bugüne kadar “devlet projesi”ne karşı çıktığı için herhangi bir kimse hakkında soruşturma açılmış mıdır? Belediyeler üzerinde vesayet İktidar, tüm belediyeleri, yasaların onlara verdiği hakları, yetkileri gasp ederek, yok sayarak, kendi siyasal iktidarının bir uzantısı olarak görme eğilimindedir. Belediyeler üzerinde tam bir merkezi vesayet politikası uygulama eğilimindedir.. Kendi partisinden seçilmiş belediyeler üzerinde zaten tam bir vesayeti vardır. Bu vesayeti muhalif belediyeler üzerine de yaymaktadır. Burada anımsatalım ki HDP’nin seçilmiş belediye başkanlarının neredeyse hepsini görevden alarak yerlerine kendi memurlarını ataması da halkın iradesini yok sayma ve tüm belediyeler üzerinde kendi vesayetini kurma anlayışının bir parçasıdır. Bunu şuna benzetebiliriz: Bu ülkede tek bir yönetim vardır: Saray ve kurduğu hükümet. Tüm diğer yönetimler, belediyeler dahil, Saray’ın politikalarının anlayışının bir uzantısıdır, parçasıdır, buna karşı çıkanlar yaşayamaz. Devletin ta kendisiyim AKP iktidarı, Saray, “tam devlet” olmuş durumdadır. Tüm valiler, kaymakamlar, devletin değil AKP’nin memuru durumundadırlar. Anayasanın sık sık tanınmadığı, yasaların sık sık çiğnendiği veya etrafından dolaşıldığı, Meclis dahil (18 yıldır sadece AKP yasaları çıkmıştır) ülkenin tüm yönetim kurumlarının (iş dünyası dahil) birimlerinin bütünsel mutlak bir otoriter rejimin parçasına dönüştürüldüğü, aykırı hareket eden veya düşünce belirtenlerin korkutulup sindirildiği bir rejim içinde yaşıyoruz. Muhalif belediyelerin de yok sayıldığı bir yetki ve görev gaspı da “devlet benim” (veya ben devletin ta kendisiyim!) anlayışının genişletilerek sürdürüldüğünü görüyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle