23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER/YORUM 13 7 EKİM 2020 ÇARŞAMBA Karabağ Kıbrıs hattı, Kafkasya Akdeniz hattıdır Uluslararası ilişkilerde, yaşadığımız coğrafyada şu tunç yasasını asla unutmamak gerekir: Avrasya’da yere sağlam basmak için Ortadoğu’da güçlü olmak, Ortadoğu’da etkili olmak için Avrasya’da kuvvetli olmak zorunludur. Aksi halde sonuç almak güçtür. Tarihte okuduklarımız da, Soğuk Savaş sonrasında yaşadıklarımız da bunun kanıtıdır. Konuyu örneklerle açalım... 2000’li yıllarla birlikte ABD, bir yandan 11 Eylül saldırılarından hemen sonra, aynı yıl, 2001’de Afganistan’ı; diğer yandan 2003’te Irak’ı işgal etmişti. Aynı dönemde 2003’te Gürcistan’da, 2004’te Ukrayna’da, 2005’te Kırgızistan’da renkli devrimler yoluyla iktidarları devirdi. Bu yolla Rusya’yı yakın çevresinden kuşatmayı; tüm bu bölgelerde etnik, dinsel, mezhepsel kavgaları kışkırtmayı; enerji kaynak ve güzergâhları üzerinde denetim kurmayı; İran’ı çevrelemeyi; bir Kürt devleti kurmayı hesapladı. Yine 2000 yılıyla birlikte, Putin’in iktidara gelmesiyle Rusya, ABD’nin bu hamlelerine yanıt verdi. Öncelikle yakın çevresinden başlayarak, Çeçenistan meselesi başta olmak üzere, eski SSCB coğrafyasında gücünü yeniden tesis etti. ABD’ye geri adım attırdı. Bu politikasını Avrasya Ekonomik Birliği, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü gibi kurumlarla besledi. Çin’le birlikte öncülük ettiği Şanghay İşbirliği Örgütü, en iddialı, en kapsamlı hamlelerden biriydi. Karadeniz’de, Kafkasya’da, Orta Asya’daki adımlarını, 2008’deki Rusya Gürcistan Savaşı’yla, ardından Ukrayna’yla yaşadığı gerilim ve 2014’te Kırım’ı ilhak ederek pekiştirdi. Aynı dönemde Doğu Akdeniz’deki iddiasını da, Suriye üzerinde zaten güçlü olan nüfuzunu daha da artırarak tahkim etti. Ardından Libya’daki adımları geldi. Avrasya’nın kilidi Büyük güçlerin bölgeye yönelik bu hamleleri ve yaşanan keskin rekabet, hem dünyanın güç dengesinde değişimlere yol açtı hem bölge ülkelerini fazlasıyla etkiledi. Bu süreçte ABD emperyalizminin gerilediğini gördük. Avrupa Birliği’nin cazibesini yitirdiğine tanık olduk. Lakin emperyalist devletler arasında çelişki esas olduğundan, bu devletler bir bölgeden çekilmek durumunda kaldıkları zaman yakarak, yıkarak, yeniden müdahil olmalarına zemin yaratacak sorunlar ekerek çekildiklerinden, yaşadığımız coğrafyada yeni gerilim alanları oluştu. Suriye’de yaşananlar bunun kanıtı... Ermenistan’ın büyük güçlerin desteğini arkalayarak izlediği saldırgan siyaset ve Kıbrıs meselesi ise tarihsel derinliği olan sorunlar. Türkiye, her iki meselenin de doğrudan tarafı. Çünkü Avrasya’nın kilidi. Çünkü emperyalizmin hedefi. Çünkü siyasi ve iktisadi açıdan kırılgan. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra iktidara gelenlerin izlediği yanlış politikalar nedeniyle, kuruluş felsefesinden, kurucu kodlarından, kurulduğunda saptanan hedeflerden çok uzakta. Çevremize bakalım; komşularımızda çok fazla sorun var. Coğrafyamız, siyasal ve toplumsal yapımız nedeniyle bu sorunların etkilerine açık bir bünyeye sahibiz. Çevremizdeki gelişmeleri etkileyebilme kapasitemiz var, fakat bünyemiz, özellikle ekonomik, politik, diplomatik açıdan dış telkinlere çok daha açık. Özellikle Doğu Akdeniz’de karşımızda geniş bir cephe var. Yalnızız... Çözüm için, Cumhuriyetin bölge merkezli dış politikasına dönmek zorundayız. 7 EKİM 2020 SAYI: 34696 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 1A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 71 40 20. l Antalya: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenigöl mh. Serik cad. Havaalanı yolu üzeri no: 38 Antalya Tel : 0242 340 50 40. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 05:36 07:00 12:57 16:09 18:44 20:03 Ankara 05:21 06:44 12:41 15:54 18:29 19:47 İzmir 05:45 07:06 13:04 16:18 18:53 20:08 Bilim Kurulu üyesi, “Ben vaka sayısı ile hasta sayısının eşanlamlı ifade edildiğini sanıyordum. Meğer başka bir anlamla kullanılıyormuş. Benim de bilgim yoktu” dedi... Okullar açılıyor, Günün fıkrası gibiydi ama gülümsetmedi... veliler ne yapacak Ortada utanılacak bir tablo vardı. H Bu ülkenin sağlık bakanı milyonların gözünün içine bakarak gerçeği sakladı. Öyle ki Bilim Kurulu diye afili insanlardan oluşan heyetin bile, hasta/vaka ayrımı yapıldığından haberleri yokmuş! Covid19’a yakalanan insanlarla ilgili gerçek veriler gizlendiğine göre, kurulun bilimselliği de tartışma konusu... H Demek ki neymiş? Covid19 tespit edilen her vakaya hasta muamelesi yapılmadığı için hastanelerimiz dolmamış. Hasta sayılmayan bu vakalar, uyarı yapılarak evlerine gönderilmiş... Prof. Abdullah Sayıner ile konuşuyorum. Bilim insanları, virüs taşıyan hastanın en yüksek bulaş dönemini tespit etmiş... Belirti göstermeden önceki iki üç gün ile belirti gösterdikten sonraki iki üç gün... Hasta en yoğun bulaştırmayı bu dönemde yapıyor. Yani bizimkilerin vaka sayıp hasta saymadığı binlerce insan, saatli bomba gibi kendi özdenetimleri ile baş başa bırakılmış... H Türkiye ile ilgili gelişmiş ülkelerin sorunu şu: En başından beri sağlıklı veri açıklanmadığı açıklamalarına güvenilmiyor. Bu yöntemin deşifre olması, her vakayı hasta olarak kabul etmeme “tercihi”, Dünya Sağlık Örgütü’nün bakanlığı uyarmasına neden oldu... H Sağlık Bakanı, tepkiler üzerine yaptığı açıklamada, “ulusal çıkarlardan” söz etti... Halktan gerçeklerin saklanmasının ulusal çıkarlar ile ne ilgisi olabilir? Rıza Sarraf’ın önüne yatanlar da para trafiği deşifre olunca “ulusal çıkar” masalı ile halkı aldatmaya kalkmışlardı... AKP iktidarının sıkıştığı zamanlarda öne attığı ve içini boşalttığı olgulardan biri oldu ulusal çıkar meselesi... H Hasta sayısı yüksek olabilir... Önemli olan bu ülkeyi yönetenlerin şeffaflık içerisinde bu süreci götürmesiydi. Başından bu yana açıkladıkları tablolar şüphe ile karşılandı ve gelinen noktada onarılması güç bir güven erozyonu yarattı. Meselenin özü, hasta sayısının yüksekliği ya da düşüklüğü değil... Bu ülkeyi yönetenlerin doğruları saklayarak halkın güvenini boşa çıkarması ile ilgili... ve kuraldışı olarak hasta ile vaka sayısı ayrıldığı için, gerçeği Veliler için kritik karar... gizlemeye, hasta sayısını düşük AVM’ler açık... Restoranlar, göstermeye yönelik bilim dışı kafeler, eğlence mekânları açık... tanımlamalarla sınıflandırma Kurslar açık... Okullar neden yapıldığı için Sağlık Bakanlığı’nın kapalı olsun? Bazı veliler bu sorularla çocuklarının eğitimden uzak kalmasını eleştiriyorlardı. Birçok özel okul, öğrenci kayıtlarında sıkıntı içindeydi. Derken... Beklenen açıklama geldi. 8. ve 12. sınıflar için başlayan yüz yüze eğitime, ilkokul çağındaki öğrenciler de dahil edildi. Özel okulların dondurulan kayıtları anında canlandı... Oysa ilkeli olan azınlık hariç, anlı şanlı özel okul zincirleri, uzaktan eğitime geçildiği halde velilerden tam para almaktan geri kalmıyordu... Bu karar ile özel okullar rahatladı... Birçoğunun fiziki imkânı ve sınıftaki öğrenci sayısının azlığı yüz yüze eğitimde özel okulları avantajlı kılıyor. Peki, kalabalık sınıflarla dolu devlet okullarında ne olacak? Sınıftaki öğrenci sayısı ikiye bölünerek, bir sınıfa iki grup halinde eğitim verilemez mi? Uygulamada göreceğiz ancak aileler endişeli... Uzmanlar, 10 yaşına kadar olan çocukların virüsten etkilenmesinin çok düşük olduğunu, yaş yükseldikçe riskin büyüdüğünü söylüyor. Prof. Abdullah Sayıner’e, “Okulların açılmasına Türkiye hazır mı” diye soruyorum. Bir oran veriyor: “Dünyada okulları açıp bulaşı artmayan ülkeler var... Bu ülkelerde günlük yeni vaka sayısı 100 binde bir... Türkiye’nin güvenle okul açması için günlük yeni hasta sayısının 800’ün altına düşmesi gerekiyor...” Dün itibarıyla resmi rakamlara göre günlük yeni hasta sayısı 1600’dü... H Okulları açan ülkeler süreci çok yakından takip edip salgının artış hızına bakıyorlar ve gerekirse yeniden kapatıyorlar... Türkiye’de ne olacak? Güven erozyonu nasıl toparlanacak? Aileler çocuklarının yüzüne bakıp kara kara düşünüyor... El Bab’da bombalı saldırı Milli Savunma Bakanlığı, Fırat Kalkanı harekât bölgesinde bulunan El Bab kent merkezindeki bombalı araç saldırısında 14 sivilin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Fırat Kalkanı harekât Bölgesindeki El Bab kentinde bombalı saldırı gerçekleştirildiği belirtilerek “Fırat Kalkanı bölgesindeki huzur ve güven ortamını bozmak isteyen teröristler, El Bab kent merkezinde bombalı araç patlattı. Masum sivilleri hedef alan terör saldırısında 14 sivil katledilirken en az 40 kişi de yaralandı” denildi. Açıklamada, saldırının hangi terör örgütü tarafından gerçekleştirildiğine dair bir bilgi verilmedi. l ANKARA/Cumhuriyet BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Kırım Tatarlarının ulusal dansı. 2/ Bir deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gördüğü zarar... Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası. 3/ Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıcı... Asya’da bir ülke. 4/ Utanma, hayâ... Saydam ve pelte kıvamında karışım... Bir nota. 5/ İtalya’da bir kent. 6/ Bayağı, sıradan... Tanrı. 7/ Rüyaların yorumunu yapan kitap. 8/ Boru sesi... Japon müziğine özgü bir tür flüt. 9/ İki peygamber ya da padişah arasında peygambersiz ya da padişahsız geçen süre... Briçte sanzatunun kısa yazılışı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Dürzilerin tapınaklarına verilen ad. 2/ “Başını taştan taşa vurup gezer su” (Fuzuli)... Tanrıtanımaz. 3/ Köpek ve ineklere yedirilmek 1 234 5 678 9 1 1 2 3 ACARLAR N1 G O U R D A A N G C U A T K A A N 2 4 NA L U L AMA 3 5 6 Y A A E L İ A N İ N İ N E 4 7 SERANDER 5 8 9 S U U R D A A K O AT SMO E Z 6 7 için un ve kepekle hazırlanan yiyecek... Topraktan 8 çıkıp büyüyen. 4/ Bir kahramanın yaşadığı ke9 derli ve korkunç olayları anlatan sahne yapıtı. 5/ Bir zaman birimi... Bir ilimiz. 6/ Bir tür otomobil yarışı... Kısa yazı. 7/ Bir işletmenin ani batışı. 8/ Roma mitolojisinde aşk tanrısı... 23 4 5 6789 Yardım istendiğini anlatan bir sözcük. 9/ Aynı adlı ağaçtan elde edilerek hekimlikte ve koku yapımında kullanılan bir reçine. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CHP’nin üye tabanı CHP’nin, Türkiye’ye ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı tam bağımsız Türkiye ülküsünü gerçekleştirme yükümlülüğü vardır. Kurucu, amaca ulaştıracak ilkeleri Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik olarak belirlemiştir. İlkeler, özgürlüğü, eşitliği, dayanışmayı, sosyal devlet olmayı, emeğe değer verilmesini, demokratikleşmeyi kapsar. İlkeleri esnekleştirmeye, bütünlüğünü bozmaya, yeni ilkeler eklemeye kalkışmayı, AtatürkçülükKemalizm ayrımı gibi yapay ve anlamsız bulurum. CHP’nin, öncelikle ilkelerini savunması, gerçekleştirmeye yönelmesi, anlamsız tartışmalardan kaçınması gerekir. Açıklamalara göre CHP’nin üye sayısı 1 milyon 200 bin dolayında durağanlık göstermektedir. Üyelerin demografik özellikleri; cinsiyet, yaş, eğitim, meslek, yerleşim yeri, gelir grubu olarak dağılımı ayrıntılı olarak açıklanmamaktadır. Üyelerin demokratik özelliklerinin belirlenmesi, izlenecek politikalara, yönelinecek kitlelere ışık tutar. CHP’ye 1957 yılından beri oy veren, Beşiktaş ilçesi üyesi olarak, üye tabanının genişlemesini, yönetimin demokratikleşmesini, örgütün etkinliğinin artmasını, ilkelerin anlatımının ön plana alınmasını savunmaya çalışırım. CHP’nin tüzük değişikliği yaptığı 910 Mart 2018 tarihinde toplanan 19’uncu olağanüstü kurultayından önce, dönemin Beşiktaş ilçe başkanının üyelerden yazılı olarak istediği görüşleri, ilçe başkanlığına sunduğum önerileri, geri bildirim almak beklentisiyle, ana hatlarıyla yineliyorum. Delege sisteminin değiştirilmesini, gerekli niteliklere sahip her üyenin, milletvekili, belediye, genel başkan, cumhurbaşkanı adayı belirleme seçimlerinde doğrudan oy kullanmasını önerdim. Delege sistemi, tek parti dönemindeki müntehibi evvel (birinci seçmen), müntehibi sani (ikinci seçmen) düzenini anımsatıyor. Müntehibi evveller, müntehibi sanileri, müntehibi saniler de milletvekillerini seçerlerdi. Partinin tabanını genişletmekte, her üyeye her tür seçimde doğrudan oy verme hakkı tanınması etkili olabilir. Gençlere, yalnız delege seçmek, partinin ilçe bazında düzenlediği toplantılara katılarak, sıra geldiğinde söz almak, üyelik için cazip olmayabilir. Partinin başkanı, cumhurbaşkanı adayı seçiminde doğrudan oy kullanmak, toplantılarda öncelikle söz alma hakkına sahip olmak, parti üyeliğini gençlere çekici hale getirebilir. Gençlerin partiye katılarak, yönetimde söz sahibi olması, gençlik kotasını anlamsız kılar. Başkan ve cumhurbaşkanı adayı seçimlerinin, Mustafa Kemal Atatürk’ün, partinin kuruluş yeri olarak belirlediği Sivas’tan başlanarak belli bir süre içinde bölge bölge yapılarak tamamlanması, kamuoyunun ilgisini artırabileceği gibi, parti örgütüne de hareketlilik getirir. Tüm üyelerin oy kullanması önerisine karşı, naylon üye kaydı gibi bir sakıncanın doğabileceği ileri sürülmektedir. Naylon üyeliği, naylon üyelerin oy kullanımını önlemek mümkündür. Her üyeye değil, partiye en az iki yıl önce üye olmuş, aidatını ödemiş, parti toplantılarından en az birine katılmış üyelere oy hakkı tanınır. Cari uygulamada partiye üye olabilmek için oturulan yerdeki ilçeye başvurulmakta; istenilen belgeler sunulmakta; ilçe, talebi değerlendirilmek üzere genel merkeze göndermekte; üyelik genel merkezin incelemesi ve onayı ile gerçekleşmektedir. Üye olma koşulları nesnelleştirilmeli, inceleme süresi de en fazla üç ay süre ile kısıtlanmalıdır. Parti genel merkezinin üyelik başvurularını incelemesi, üyelik şartlarının ve inceleme süresinin belirli olması halinde yerinde ve doğrudur. Parti üyeliği aidatı halen ayda 3 TL, yıllık 36 TL olarak belirlenmiş olup dileyen üye bu tutarın üstünde bağış yapabilmelidir. Günümüz koşullarında, bazı kişiler için 3 TL’nin dahi bir fedakârlık olduğunu bilmekle beraber, asgari aidatın yükseltilmesi, partilerin Hazine yardımı almadan varlıklarını, üyelerinin katkısıyla sürdürmeleri yerinde olur. Üyelik özveriyi de beraberinde getirir. Parti, 1992 yeniden açılış sonrası, 1980 öncesi seçim başarısı gösterememekte; 195080 döneminde ortalama oy oranı yüzde 35’e ulaşılamamakta, yüzde 25 sınırı aşılamamaktadır. Partinin tabanının genişletilmesi, örgütün seçimlerde, aday belirlemede etkili ve yetkili hale getirilmesi, kişilerin değil, ilkelerin ön plana çıkarılması, ilkelerin geniş kitlelere anlatılması, parti adına açıklamalarda tutarlılık sağlanması, AtatürkçülükKemalizm tartışması gibi tuzaklardan kaçınılması, CHP’yi yine 1980 öncesi etkinliğine kavuşmasını sağlayabilir. Partide görüş ayrılıklarının olması doğaldır. Doğal olmayan partiden istifa etmektir. Eleştiri yapılabilir, farklı görüşler savunulabilir, partinin başarısı ve daha iyi yönetilmesi için mücadele etmek doğal ve yerindedir. Her gerçek CHP’li Kemalisttir, Atatürkçü’dür. KESK’ten 10 Ekim çağrısı Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 10 Ekim Ankara katliamının beşinci yıldönümü için anma çağrısı yaptı. Sendikanın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “10 Ekim Ankara katliamının 5. yılında herkesi patlamanın gerçekleştiği saat olan 10.04’te bulundukları yerde 1 dakikalık saygı duruşuyla kaybettiğimiz 103 barış güvercinimizi anmaya çağırıyoruz. ‘10 Ekim için adalet, herkes için adalet’” denildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle