18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 5 14 EKİM 2020 ÇARŞAMBA İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Berberoğlu hakkında yeniden yargılanma kararını reddetti AYM kararını da tanımadılar SEYHAN AVŞAR İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 yıl 10 ay hapis cezası alan eski CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği yeniden yargılanma kararını reddetti. AYM, MİT TIR’ları davası kapsamında “gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” suçundan ceza alan Berberoğlu’nun “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” karar vererek dosyayı yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderdi. AYM’nin kararını değerlendiren İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, “yerindelik denetimi kapsamında kaldığı” gerekçesiyle yeniden yargılamaya yer olmadığına karar verdi. Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ise AYM kararı doğrultusunda yeniden yargılama yapılması yönünde mütalaa verdiği öğrenildi. Bu kararı veren heyetin başkanı daha önceden İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi başkanıydı. Bu başkan döneminde Sözcü gaze‘IŞIKLAR YANIYOR’ MESAJLARI AYM Üyesi Engin Yıldırım, yerel mahkemenin verdiği kararın ardından dün gece sosyal medya hesabından dikkat çeken paylaşımda bulundu. AYM binasının fotoğrafını paylaşan Yıldırım, “Işıklar yanıyor” diye yazdı. Yıldırım, daha sonra “Hukukun ışığını kastettim, başka ışıkları değil” ifadelerini kullandı. İçişleri Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından da bakanlığın fotoğrafı paylaşılarak, “Işıklarımız hiç sönmüyor” denildi. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan “Bu saçma ve ucuz trollüğe önce AYM Başkanı ve diğer üyeler dur demelidir! AYM üyesi olmuş birinden devlet adabı, yargıç ağırlığı ve ciddiyeti beklemek hakkımız! Bu imalı ifadenin ne demek olduğunu bilmiyor muyuz?! Bu ne saçmalık, kendinize gelin” açıklamasını yaptı. tesi yazar ve yöneticileri, ÇHD’li avukatlar ve CHP’li Canan Kaftancıoğlu’na da hapis cezası verilmişti. MİT TIR’larına ilişkin yürütülen soruşturmada Berberoğlu hakkında iddianame düzenlenmiş, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 14 Haziran 2017’de Berberoğlu’nu “devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklamak” suçundan 25 yıl hapis cezasına çarptırmıştı. Berberoğlu’nun itirazı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi, 13 Şubat 2018’de verilen hapis cezası kararını kaldırmış, Berberoğlu’na 5 yıl 10 ay hapis cezası vermişti. Dosya Yargıtay’a gitmiş, bu arada Berberoğlu, cezaevindeyken 24 Haziran 2018 seçimlerinde CHP İstanbul milletvekili olarak seçilmişti. Dosyayı esastan inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesi 20 Eylül 2018’de oyçokluğuyla Berberoğlu’nun milletvekilliği sona erinceye kadar cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyesine karar vermişti. Yargıtay daha sonra kararı onamış, cezasının kesinleştiğine ilişkin kararın 4 Haziran 2020’de TBMM Genel Kurulu’nda okunmasıyla milletvekilliği düşürülen Berberoğlu AYM’ye başvurmuştu. AYM, Berberoğlu’nun siyasi ve kişilik haklarının ihlal edildiğine karar vermişti. ‘Görev suçudur’ Avukat Hüseyin Ersöz karara ilişkin “Yeniden yargılama yapmaya gerek yok kararı için ‘skandal’ tanımlaması az kalır. Anayasayı tanımama, normlar hiyerarşisini yadsıma vs. hukuk güvenliğini ortadan kaldıran bu karar ‘yok hükmünde’ ve ‘görev suçu’” ifadelerini kullandı. Öte yandan dün İstanbul 14, Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararından önce TBMM Başkanı Mustafa Şentop “AYM, yargı kararını iptal eden veya ortadan kaldıran bir karar vermiyor. İlk derece mahkemesinin vereceği karar önemli. Bizim baktığımız şey kesin hükmün hukuki varlığıyla ilgili durumdur. AYM’nin kararı bunu henüz ortadan kaldırmamıştır” demişti. l İSTANBUL CHP lideri Kılıçdaroğlu’ndan yerel mahkemenin Berberoğlu kararına tepki: Çürümeyi durdurmalıyız CHPGenel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Enis Berberoğlu hakkında “yeniden yargılanmasına gerek olmadığı” kararı vermesine ilişkin “Alt mahkeme, ‘Ben Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum’ diyorsa, orada bir çürüme vardır. Buna karşı hepimizin müdahale etmesi lazım” dedi. Kılıçdaroğlu, 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Berberoğlu kararının ardından Meclis Genel Kurulu’nda söz alarak konuştu. “Anayasanın gereklerini yerine getirmek zorundayız” diyen Kılıçdaroğlu, “AYM’nin kararlarına 600 vekil olarak uyuyoruz. Aksi halde hukuk devleti olamayız” dedi. AYM kararlarının herkesi bağladığına dikkat çeken Kılıçdaroğlu, “AYM’nin aldığı bir karara yasama organı uyuyor ama bir alt yargı organı ‘Ben bu kararlara uymayacağım’ diyor. Alt mahkeme ‘Ben Anayasa Mahkemesi kararına uymuyorum’ diyorsa, orada bir çürüme vardır. Buna karşı hepmizin müdahale etmesi lazım. O zaman vatandaş da ‘Ne vergi istiyorsun vermiyorum’ der. Bu bir kaosa zemin hazırlanır. Kaosa zemin hazırlamamamız gerekiyor” ifadelerini kullandı. “Biz adaleti ayaklar altına alan bir karar olunca sessiz mi kalacağız” sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: “Uyulması gereken kuralları uygulamak zorundayız. Denetlenmeyen hiçbir güç yoktur. AYM kararına uyulmuyorsa kime gideceğiz? Sıfırdan yine dava süreçleri mi olacak? Kendi anayasamıza sahip çıkalım. O zaman AYM’yi, yargıyı kapatalım. Böyle olursa bir ülkeye, orman kanunları egemen olur. Ortaçağ kararlarıdır bunlar. Yarın biri de çıkar ‘Seçim de yapmayalım’ der. Her partiye düşen temel hedefler vardır. Bu çerçevede ben, ‘Hangi partiden olursak olalım adalet denilen kavramı yüceltmek zorundayız’ diyorum.” ‘YEREL MAHKEME SARAY’IN MAHKEMESI’ Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısının çıkışında gazetecilerin soruları üzerine konuyla ilk olarak, “Yerel mahkeme, Saray’ın mahkemesidir. Niye şaşırıyorsunuz? Saray’dan aldığı talimatın gereğini yapıyor. Ama bu ülkede hukukun kırıntısı kaldıysa, biz de mücadelemizi yapacağız” yorumu yaptı. Öte yandan Kılıçdaroğlu mahkeme kararının duyulmasıyla partisinin MYK’sini Meclis’te olağanüstü topladı. l ANKARA/ Cumhuriyet ISTINAF CEZALARI ONADI Sözcü davasında hukuksuzluğa devam SEYHAN AVŞAR Sözcü gazetesi yönetici, yazar ve çalışanlarının, “FETÖ’nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla beraber bilerek ve isteyerek yardım etme” suçlamasıyla yargılandıkları davada yerel mahkemenin verdiği cezalar İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 27. Ceza Dairesi tarafından onandı. Kararı gazetemize değerlendiren Sözcü gazetesi avukatı İsmail Yılmaz, “Bu onama kararı son derece hukuksuzdur. FETÖ’cülerin elini kolunu sallayarak canlı yayınlarda gezdiği ülkemizde FETÖ ile amansızca savaşan yazarlara, gazetecilere verilen bu hapis cezalarının onanmasının izahı mümkün değildir. Akıl, mantık ve hukukla bağdaşmayan bu kararı temyiz edeceğiz” dedi. Sözcü gazetesi yazarları ve yöneticilerinin İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılandıkları dava 27 Aralık 2019 tarihinde karara bağlanmıştı. Mahkeme heyeti Sözcü gazetesi yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru’ya 3 yıl 6 ay 15 gün; Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz’a 3 yıl 4 ay, Sozcu.com. tr Yayın Yönetmeni Mustafa Çetin’e 3 yıl 4 ay, Sozcu.com.tr Haber Koordinatörü Yücel Arı’ya 2 yıl 1 ay, muhabir Gökmen Ulu’ya 2 yıl 1 ay, muhasebe görevlisi Yonca Yücekaleli’ye ise 2 yıl 1 ay hapis cezası vermişti. Mahkeme gazetenin eski çalışanı Mediha Olgun’un ise beraatına hükmetmişti. l İSTANBUL KILIÇDAROĞLU PARTİSİNİN GRUP TOPLANTISINDA KONUŞTU: SEN NIYE SABRETMIYORSUN? n Sabret diyorsunuz: Devleti yöneten alçak gönüllü olmak zorundadır. Milyonlarca insan işsiz, esnaf siftah yapamamış, çöp konteynırlarından yüz binlerce kişi besleniyor. Siz çıkmış yoksulluk için sabredin diyorsunuz. Peki sen niye sabretmiyorsun? Sen nerede sabır gösteriyorsun? Senin bir elin yağda bir elin balda. Yazlık sarayların, kışlık sarayların, uçan sarayların var. Allah kimseyi kibirle doldurmasın. Baştaki kibirli olunca yöneten kadroların da tamamı kibirli oluyor. Çalışma Bakanı çıkıp emeklilere 674 lira emekli maaşı ödendiğini söylüyor. ‘Ben sana iki yılda bu kadar para verdim öp de başına, koy’ diyor. Sen o kişinin ne kadar çalıştığını ne kadar prim ödediğini biliyor musun? Şu kepazeliğe bak! Bunlar devleti yönetiyor! BIZE MAAŞ VERMEYIN çocuklara bilgisayar verin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “21. yüzyılda bilgisayarla tanışmayan çocuk mu olur” diye sorarak, iktidara “Gerekirse bize beş ay maaş vermeyin. Çocuklarımıza bilgisayar verin” diye seslendi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları dile getirdi: n Harami düzenidir: Büyük bir ihale yapıyorlar. İhale miktarı 9 milyar 800 milyon lira. Beşli çete dediğimizden birine veriyorlar. Kim bu adam? Havuz medyasının sahibi. Gazeteler satmıyor, TV’ler izlenmiyor, hiç önemli değil. Zararını ben ödeyeceğim diyor. 9 Ekim 2020’de Resmi Gazete’de bir tablo yayımlandı. İhale verdikleri inşaata 9 milyar 449 milyon 995 bin 833 liralık vergi harç muafiyeti getiriyorlar. Esnaf kardeşlerime soruyorum: Senin kiranı ödemiyor, adama 9 milyarlık ihale veriyor, vergi ödemeyeceksin diyor. Bu harami düzenidir. n Her imza mesleğinize ihanet: Kanunları saymıyorlar. Baro seçimleri için genelge çıkardılar. YSK’ye başvurdu o da talimat aldı, ‘Yapamazsınız’ diyor. Siyasi partilerin seçimleri serbest, her şey serbest ama baro seçimi yasak. Niçin? Bir kişiyi yerinde tutabilir miyiz diye. Baskı yaptılar, nihayet bir baro kurdular. Kamu avukatlarına sesleniyorum. Atacağın her imza kendi mesleğine ihanettir. n Çocuklara bilgisayar verin: 21. yüzyılda bilgisayarla tanışmayan çocuk mu olur? Gerekirse bize beş ay maaş vermeyin. Çocuklarımıza bilgisayar verin. Sen vergi muafiyetini bir kişiye veriyorsun. Bir kişiye sağladığın imkânla binlerce kişi yararlanır. İBB, anket yapıyor. Evde bilgisayar kullanımı en düşük ilçeler, AK Parti’nin en çok oy aldığı ilçeler. n En büyük kazığı yedik: Neden internet alt yapımız yok? Kim engel oluyor? Türk Telekom’u, Hariri ailesine sattılar. Türk bankalarından kredi çekti. Cebinden beş kuruş para çıkmadı. ‘Ben ödemiyorum, al senin olsun’ dedi. Dünyanın en büyük kazığını yedik. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, 2018’e kadar başkan yardımcısıydı Türk Telekom’da. Hortumculuğun başkan yardımcısıydı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ise “şahsına yönelik yapılan iftira ve itibar suikastına karşı hukuki sürecin başlatılacağını” belirtti. l ANKARA BERBEROĞLU KARARI SONRASI CHP MYK OLAĞANÜSTÜ TOPLANDI Öztrak: HSK harekete geçmeli MAHMUT LICALI CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayan alt mahkemenin görev suçu işlediğini, bunun anayasayı çiğnemek olduğuna işaret ederek, Hâkimler Savcılar Kurulu’nun (HSK) harekete geçmesi çağrısında bulundu. Parlamento üyeliği düşürülen Enis Berberoğlu hakkında yerel mahkemenin AYM kararına karşı kararında direnmesi üzerine CHP MYK dün olağanüstü toplandı. Edinilen bilgiye göre, kararın siyasi olduğu vurgulanırken, ilk aşamada CHP’nin sakin kalarak hukuki olarak hakkını sonuna kadar araması gerektiği değerlendirmeleri yapıldı. Tepkiye neden olan karara karşı yapılan itirazı görüşecek 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının beklenmesi gerektiği ifade edildi. Parti kaynakları; 15. Ağır Ceza’dan da benzer bir kararın çıkması durumunda bu konuda güçlü bir tepki verileceğini dile getirdi. CHP Sözcüsü Öztrak ise MYK’nin ardından şunları dile getirdi: “14. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararına uymayı reddetmiştir. Karar açıktır, ‘Hak ihlali vardır. Berberoğlu’nun hakları çiğnenmiştir’ denilmesine rağmen mahkeme diyor ki; ‘ben buna uymam, yeniden yargılamaya gerek yoktur.’ AYM kararına bir alt mahkemenin uymayı reddetmesi açıkça anayasayı çiğnemektir. Mahkemenin yaptığı görev suçudur. Hâkimler Savcılar Kurulu resen harekete geçmelidir. Bu konu iki gün içinde üst mahkemeye intikal edecek ve gerekli karar verilecektir. Bu hukuk garebetine son verilmelidir.” l ANKARA CHP’Lİ ERDOĞAN TOPRAK: ‘MILLET İTTIFAKI DÜŞÜŞTE’ DIYEN ANKETLER YALAN CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, bazı anketlerde CHP’nin oyunun yüzde 1718’lere indiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını söyledi. Toprak yaptığı yazılı açıklamada, “Kamuoyu araştırma kuruluşlarının yaptığı anketlerdeki ortak nokta, Cumhur İttifakı’nın hızla eridiği, oy toplamının yüzde 35 40’ların altına indiği yönündedir. Buna karşılık Millet İttifakı oyları yüzde 57 ve üzerine doğru yükselmeye devam etmektedir. Hem partimizin hem de CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nın siyasi vizyonu, demokrat ve herkesi kucaklayan tavrıyla ortaya koyduğu ilkeli siyasi çizgi sayesinde Millet İttifakı’nın oyları artmaktadır. Anket manipülasyonları ve yapay gündemlerle Millet İttifakı’nı bölme çabalarına hız verilmiştir. Ancak bu oyun bozulacak, tutmayacaktır” dedi. Toprak, erken veya zamanında yapılacak ilk seçimde Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı ve milletvekili adaylarının seçimi açık ara farkla kazanacağını söyledi. l İç Politika ‘İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık’ Şehrin ortasında, deniz gören bir evde oturuyorsunuz. Ama pencerenizin önünde devasa bir ağaç var. Manzarayı kapatıyor. Denizi görmek için o ağacı keser misiniz? Denizi görmek için o ağacı hunharca budar mısınız? Ağacı kesmemek, budamamak için direnen olursa ona hayatı zindan eder misiniz? Bu sorulara verilecek yanıtların çoğunun “Evet” olduğunu bildiğiniz şu dünyada, hiç düşündünüz mü, sizin için deniz manzarasını ağaçtan daha kıymetli yapan nedir? Neden denizi görmesi bir evin değerini artırır da yeşilliklerin içinde olması artırmaz? Beton yığınlarının dibinde yaşayan insan, ağaca nasıl olur da bir mücevher gözüyle bakamaz? Balkonsuz evlerde, açamadığı pencerelerden izlediği şehrin griliğine katlanır ve otoban kenarlarına iliştirilmiş, dokunamadığı, kokusunu soluyamadığı, bir bağ kuramadığı dikey bahçelerin yeşiliyle onu oyalayan bir hayata dayanır? ‘Güzel’ doğada olandır Yatay yerleşimden dikey yerleşime geçtiğinden beri değerleri şaşan ve neyin “güzel” neyin “çirkin” olduğunu kendi kodlarıyla yeniden yaratmak zorunda kalan çağdaş toplumlar yollarını, referanslarını doğadan almadıkları noktada kaybederler. Yaptığı ilk resimden, icat ettiği alfabeye kadar dilini ve estetiğini doğayı kopyalayarak oluşturan ve soyut bir kavram olan “güzel”i doğadan bakarak kavrayıp çoğaltan insanın yaptığı ilk evler o yüzden hayvan inine, kuş yuvasına... Yaptığı ilk aletler taşa ve ağaca... Yaptığı ilk arabalar kaplumbağalara, kertenkelelere benzer. Ve o yüzden onlar bugün hâlâ tartışmasız güzeldirler. İnsanın trajedisi, parçası olduğu o muazzam doğayı anlamaktan ve ona uyum sağlamaktan vazgeçtiği anda başlar. Malzemesini, parçası olduğu doğadan değil aksine doğaya zarar veren yapay materyallerden üretmeye... Bu üretim uğruna kendi soyunun yaşam kalitesini düşürmeye... Ahlakını artı değer yaratma telaşıyla biçimlendirmeye... Ve özene bezene inşa ettiği o modern şehirlerin kaosunda yaşamaya başladığından bu yana... Yeşille hep savaşta. O yüzden; Karnını doyuran, hastalığına şifa olan toprağa asıl değerinden bambaşka değerler yüklüyor. Yaşamsal ihtiyacının temeli olan suyu kaygısızca kirletip ölçüsüzce tüketiyor. Kendisini ağacın gölgesinden ve oksijeninden mahrum bırakmakta bir sakınca görmüyor. Zehirli atıklarını hunharca denizlere, derelere boşaltıp sulardaki hayatı yok ediyor. Ve denizin de ormanın da ağacın da manzarasını... Denizden, ormandan ve ağaçtan daha çok seviyor. İnsanın seçimleri Dünyayı otobanlarla donatanlara oy vermesinin... O otobanlarda yol alan araçların kullandığı petrol için savaşanlara oy vermesinin... O arabaların ve o petrolün kirlettiği havayı ona solutanlara oy vermesinin... O otobanları aşarak gidip geldiği işiyle evi arasında geçen hayatın omzuna yüklediği kaygılarla onu usul usul öldürenlere oy vermesinin... Ve sadece doğayı değil, kendini bile sevmemesinin nedeni bu. Nihayetinde; Şu anda otobanların yan duvarlarına dikey çiçek bahçesi mi yapılsın yoksa o duvarlar resimlerle mi donatılsın diye tartışmanın hiçbir anlamı yok. Çünkü, o vahşi otobanların, o yüksek duvarların, o korkunç hayatların hiç olmayacağı bir dünyayı hayal edemeyen insanlıktan artık hiç umut yok. Not: Ekonomisi çökmekte olan böyle bir ülkede, alternatifleri varken, maliyeti yüksek şehir mobilyalarının ve süslemelerinin tercih edilmesi, belediyecilik açısından evet, israftır. Ama özgürlüklerin engellediği, baskının arttığı bir ülkede ve hatta dünyada, kamusal duvarları aslen sivil itaatsizliğin simgesi olan duvar yazılarının ehlileştirilmiş yapay ve içeriksiz halleriyle donatmak ve özünde başkaldırı ve isyan olan çok değerli bir yeraltı sanatını kapsayarak yok etmek de çağdaş şehircilik politikasının en iyi ihtimalle şuursuzluktan kaynaklanan başka bir sorunudur. Birgün çalışanları beraat etti BirGün yöneticilerine 1725 Aralık operasyonlarının ardından ortaya çıkan Fuat Avni Twitter hesabının paylaşımlarını haber yaptıkları için açılan davanın duruşması dün görüldü. Savcı, BirGün yazarı Barış İnce, Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Yılmaz, Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Aydın ve çalışanı Cansever Uğur için beraat talep etti. Mahkeme, tüm sanıklar için beraat kararı verdi. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle