18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 13 EKİM 2020 SALI KÜLTÜR JÜRI OLARAK CESUR DAVRANDIK, KADINLARDAN YANA DEĞIL GELECEKTEN YANA TAVIR ALDIK Cesaretin peşine takıldık 57. Altın Portakal Film Festivali, salgın koşullarında, tüm tedbirler, sağlık önlemleri Gecede bütün sanatçılar alınarak yapıldı. Yapılabilmesi, kesinödülleriyle toplu tiye uğramaması bile bence başlı başıfotoğraf çektirdi. na bir başarıydı... O nedenle önce Antalya Büyükşehir Belediyesi’ne, katkıda bulunan Kültür Bakanklığı’na, Festival İdare Direktörü Cansel Tuncer’e, Festival Yöneticisi Ahmet Boyacıoğlu’na ve emeği geçen, katkıda bulunan herkese teşekkürler... Evet çok güç koşullarda gerçekZEYNEP leşti, ama söz konusu siORAL nema sanatı ve de yarışma olunca, değişen bir şey yoktu. Heyecan aynı heyecan... Yarışma heyecanı, son ana dek doruktaydı. Tıpkı önceki yıllarda olduğu gibi... Bu yıl ulusal yarışma jürisinin beş üyesinden biri olduğum için sadece bu bölümdeki filmleri izleyebildim. Ben kendi açımdan kimi noktaları paylaşmak istiyorum. Bu yıl Ulusal Yarışmaya, ancak ülkede ilk kez gösterime giren filmler katılabiliyordu. Bu önemliydi... Yani artık Türkiye’deEh, kadınlarımız daha cesaretliyse, elden ne gelebilir ki!!! ki tüm festivallere katılan aynı filmler dönüp dolaşmayacaktı... Kimi gerekçeler İşte kimi ödüller ve gerekçeleri: Farklılıklar zenginliğimizdi En İyi Film: “Hayaletler.” GerekçeBu yılın jürisinde farklı kuşaklarsi: Zamanın ruhunu soğukkanlılıkla dan, farklı mesleklerden, farklı birikavramış ve içinde yaşadığımız kakim ve deneyimlerden gelen beş kişiy ranlığı cesaretle anlatan, alışılageldik. Bu farklılıklarımız zenginliğimiz miş kalıpları kıran, bizi şaşırtan ve di. Tıpkı yaşamdaki gibi, izlediğimiz sarsan, sinemamız için benzer çalışfilmlerdeki gibi... Ancak ortak bir ya malara ilham olacak güçte bir film olnımız vardı. Bu jüride yer almak bizi duğu için... gururlandırmış ve mutlu etmişti. Gül“Hayaletler” filminin yönetmeni se Birsel, Taner Birsel, Kıvanç Sezer, Azra Deniz Okyay, aynı zamanda En Ercan Kesal ve ben, daha ilk buluşma iyi Yönetmen Ödülü’nün de sahibi olmızda önce bir yol yordam saptaması du. Çünkü, risk alan, dinamik ve cena giriştik. Nitekim Başkan Ercan Ke sur anlatım biçimiyle bizi değiştiren, sal, ödül töreninde bu saptadönüştüren ve anlattığı dünyamayı şöyle dile getirdi: ya inandıran ve bunu ko“Jüriler özneldir. lektif bir ruhla yaptıBirbirlerini belki ğını hissettiğimiz de ilk kez gören beş insanın seErcan Kesal bir üslup kurmuştu. Bu film ayrıca çimleri de kenEn İyi Kurgu, di beğenileEn İyi Yardımri ekseninde olur. Ancak bizim jüTaner Birsel cı Kadın ve Erkek Oyuncu ödüllerini de ri hazırlıklıy Zeynep dı. Ortak bir Oral alacaktı. Jüri Özel anlayış gelişÖdülü’nü tirdik. Ödülalan Fikret ler boyunca çok Reyhan’ın “Çatsık duyacağınız Kıvanç Sezer lak” filminin gebir sözcük: Cesarekçesi: Türkiye ret... Biz cesaretten toplumunu bir odayana tavır almak isteya sığdırabilme ve dar dik... İşaret ettiğimiz filmGülse Birsel alanda kamerasıyla insana lerin, ödül alan herkesin, sonradair duygusal ve akılcı ilişki ağıki işini merak ettirecek işler olması nı bir mikro kozmos ölçeğinde vurgunı istedik. Pek zorlanmadık. Hatta hiç lama ustalığı... zorlanmadık. İtirazı olan varsa, onu Bu filmle muhteşem bir ekip oyundinledik. Birbirimizi ikna ettik... Tüm culuğu vardı. Öyle ki kadın oyuncukararlarımızı oybirliği ile aldık...” ları birbirinden ayıramadık bir türAynen böyle... Seçimlerimizi, derlü. Ve sonunda şöyle dedik: “Filmdedini anlatırken cesur olanlardan, risk ki yalın ama etkili oyunculuklarıyla alanlardan, kalıpları kıranlardan, birbirinden ayıramadığımız ve yönetumuda, değişime, ileriye açık olanlar menin kurduğu dünyayı hem tek tek dan yana yaptık. hem de bir arada başarılı bir şekilSakın, ödüllerin çoğunun kadınlade taşıyan Çatlak filminin tüm kadın ra gitmesine bakıp, “Yoksa kadınlaroyuncularına bu ödülü ensemble oladan yana olumlu ayırımcılık mı yaprak vermeye karar verdik. Tuğçe Yoltınız” gibi bir soru gelmesin aklınıza. cu, Süreyya Kilimci, Elif Ürse, Gülçin Bunun bana soranlar olduğu için altını Kültür Şahin, Canan Atalay ... çizerek söylüyorum: Hayır, kadınlarBEHLÜL DAL EN İYI İLK FILM dan ya da erkeklerden yana ayırımcı ÖDÜLÜ Ferit Karol’un “Kumbara” fillık yapmadık. Sinemamızın gitmesini mine gitti. Gerekçe: “Toplumsal ve istediğimiz yön açısından, yarınlardan ekonomik koşulların zorladığı aile içi yana ayırımcılık yaptık. ilişkileri ve bunun yarattığı erozyoÖDÜLLER ULUSLARARASI UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI l En İyi Film: Nereye Gidiyorsun, Aida? (Jasmila Zbanic) l En İyi Yönetmen: Massoud Bakhshi (En Uzun Gece) l En İyi Erkek Oyuncu: Ali Suliman (200 Metre), Salim Daw (Gaza Mon Amour) l En İyi Kadın Oyuncu: Natasa Stork (Belirsiz Bir Süre İçin Birlikteliğe Hazırlık) ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI l En İyi Film: Hayaletler (Yönetmen: Azra Deniz Okyay, Yapımcı: Dilek Aydın) l Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Çatlak (Fikret Reyhan) l Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü: Kumbara (Ferit Karol) l En İyi Yönetmen: Azra Deniz Okyay (Hayaletler) Cahide Sonku Ödülü: Asiye Dinçsoy, Betül Esener, Dudu Yetik (Dirlik Düzenlik) l En İyi Senaryo: Tunç Şahin (İnsanlar İkiye Ayrılır) l En İyi Kadın Oyuncu: Canan Atalay, Elif Ürse, Gülçin Kültür Şahin, Süreyya Kilimci, Tuğçe Yolcu (Çatlak) l En İyi Erkek Oyuncu: Ahmet Mümtaz Taylan (Gelincik) l En İyi Görüntü Yönetmeni: Hayk Kirakosyan (Gölgeler İçinde) l En İyi Müzik: Greg Dombrowski (Gölgeler İçinde) l En İyi Kurgu: Ayris Alptekin (Hayaletler) l En İyi Sanat Yönetmeni: Armen Ghazaryan (Gölgeler İçinde) l En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Nalan Kuruçim (Hayaletler), Nezaket Erden (İnsanlar İkiye Ayrılır) l En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Emrah Özdemir (Hayaletler) l Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Ödülü: Gölgeler İçinde (Erdem Tepegöz) l FilmYön En İyi Yönetmen Ödülü: Erdem Tepegöz (Gölgeler İçinde) ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI l En İyi Film: Maddenin Halleri (Deniz Tortum) l Jüri Özel Ödülü: Mimaroğlu (Serdar Kökçeoğlu) ULUSAL KISA METRAJ FİLM YARIŞMASI l En İyi Film: Mamaville (Irmak Karasu) l Jüri Özel Ödülü: Binbir Gece Masalları (Mahsum Taşkın) nu iki baş karakteri üzerinden ironik bir dille ele alınmasıydı”... İroni yoksunu ve yoksulu ülkemde, ironiye gerek var! CAHİDE SONKU ÖDÜLÜ Nesimi Yetik’in “Dirlik Düzenlik” filminde anne ve iki kız kardeşi canlandıran Dudu Yetik, Asiye Dinçsoy, Betül Esener’e gitmesi öylesine doğaldı ki, hani sanki bu yeni ödülü (Geçen yıl kondu, bu yıl ikincisi verildi) onlar düşünülerek yaratılmıştı. Gerekçesi: “Erkek egemen bir toplumda kaderlerini birbirine bağlamış üç kadının var olma çabaları ve çatışmalarını sadece oyunculuk performanslarıyla değil, aynı zamanda film yapım süreçlerinin her aşamasında cesaretle yer almaları...” Tunç Şahin’in “İnsanlar İkiye Ayrılır” filmi birçok niteliği olan, büyük keyifle izlenen, zeki ve hınzır bir kapitalizm eleştirisiydi. En iyi Senaryo Ödülü filmin senaristi Tunç Şahin’e gitti. Gerekçesi: “Sürprizli hikâyesini ustaca bir matematikle ve zekice anlatarak içinde yaşadığımız ve gittikçe sertleşen ekonomik sisteme güçlü bir eleştiri getirmeyi başarması...” Bu filmdeki rolüyle Nezaket Erden ayrıca En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü de alacaktı. Ödüllerden bolca nasibini alan bir başka film ise Erdem Tepegöz’ün “Gölgeler İçinde” adlı distopik filmiydi. Ulusal yarışmada En İyi Görüntü Yönetmeni (Hayk Kirakosyan) Ödülü; En İyi Sanat Yönetmeni (Armen Ghazaryan) ve En İyi Müzik (Greg Dombrowski) ödüllerini kazandı. Bu film ayrca SİYAD (Sinema Yazarları Derneği) En İyi Film Ödülü’nü aldı ve: Erdem Tepegöz’e de ayrıca FİLMYÖN (Film Yönetmenleri Derneği) En İyi Yönetmen Ödülü’nü getirdi... SALT’TA ÖDÜLLÜ FILM SALT'ın Garanti BBVA Mortgage desteğiyle sürdürdüğü Perşembe Sineması'nın “Evde” gösterimlerinin dördüncü filmi “Underground Fragrance (Yeraltı Esansı)” 15 Ekim 19.00'dan itibaren saltonline.org’da erişime açılacak. Film, 18 Ekim, saat 23.59’a kadar ücretsiz izlenebilecek. Kalabalık başkentin kaosunda hayaller ve zorlukların bir araya getirdiği hayatları anlatan film 2015’te Venedik Günleri’nde Fedeora En İyi Film Ödülü’ne layık görüldü. AK’LA KARA’DA SEZON AÇILIYOR Tiyatro sezonunun başlamasıyla tiyatrolar bir bir perdelerini açmaya başladı. Tiyatro Ak’la Kara’da bu tiyatrolar arasında. 16 Ekim Cuma günü “Döktür Bi Şekspir” oyunuyla COVID19 tedbirleri kapsamında sezona başlayacak olan Ak’la Kara, koltuklardan başlayarak tüm havalandırma sisteminin yenilendiği açıklandı. 160 kişilik koltuk kapasitesini 100 kişiye düşüren tiyatro VIP salon olarak ikişer kişilik kanapelerde bir metre koltuk mesafesiyle güven içinde oyun izlenmesini sağlıyor. İBB’den sanatçılara destek İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Covid19 nedeniyle çalışmalarına ara vermek zorunda kalan sanatçılara destek olmak amacıyla düzenlediği etkinlikleri genişleterek sürdürüyor. “Sanat Sizden Mekân Bizden” projesi kapsamında sahne sanatları alanında emek veren sanatçılara verdiği desteğin ardından şimdi de plastik sanat alanıyla ilgilenen sanatçılar için “Sanat Pazarı” projesini hayata geçiriyor. Resim, heykel, seramik, fotoğraf, hattezhipminyatür gibi sanat dallarında çalışmalar yapan sanatçıların eserlerini, İstanbullu sanatseverlerle buluşturacak “Sanat Pazarı”nda yer almak isteyenler için İBB Kültür Daire Başkanlığı online başvuruları almaya başladı. 232425 Ekim tarihlerinde “Sanat Pazarı’nda eserlerinin yer almasını isteyen sanatçılar 14 Ekim saat 00.00’a kadar kultur.istanbul/sanatpazari/ adresinden başvurularını yapabilecek. Eserler İBB’nin belirlediği alanlarda İstanbullularla buluşacak. MERSIN’DE ÖZEL KONSER Mersin Devlet Opera ve Balesi (MDOB), 65 yaş üstü vatandaşlara özel Halk Şarkıları Kolajı konseriyle sanatseverlerin karşısına çıktı. Mezitli Belediyesi ortaklığında Down Kafe'de düzenlenen konserde, MDOB sanatçıları sopranolar Saliha Aktaş, Ceren Göğüş, Avşin Dilara Kaymak, Gülin Dönmez ile mezzosoprano İpek İncekaş solist olarak sahneye çıktı. Julia Berk'in de piyanosuyla eşlik ettiği konserde, Ayşin Alev Lal anlatıcı olarak yer aldı. Yaklaşık 1.5 saat süren konserde Çalın Davulları, Gesi Bağları, Ah Bir Ataş Ver, Allı Turnam, Yalgızam, Santa Lucia, O Sole Mio, Gemilerde Talim Var, Laçin, Qubanın Ağ Alması, Zeytinyağlı Yiyemem Aman isimli şarkı ve türküler seslendirildi. l AA Kim Korkar Matematikten ODTÜ Elektrik Elektronik Bölümü’nün efsane hocalarından Nazif Tepedelenlioğlu 21 yıldır aramızda değil. Onu çok erken yitirdik, ama ilk kez 1983’te yayımlanan, daha sonra da Nesin Yayınevi’nce basımı sürdürülen kitabı “Kim Korkar Matematikten” bugün de ellerde ve dillerde. Yapıtın ilk basımını yapan Bilim ve Sanat Yayıncılığın, aynı adı taşıyan dergide (sayı 39, Mart 1984, s.21) kendisiyle yaptığı söyleşiye rastladım. Sizlerle paylaşmalıyım. Sorulardan biri, “Kim korkar matematikten?” Hoca’nın yanıtı açık: “Akılcı düşünme alışkanlığı olmayan herkes…” Tepedelenlioğlu, bu kitabı, teknolojiyi yalnızca tüketmekle yetinen bir toplum oluşumuzdan duyduğu rahatsızlığı dillendirmek için yazmış. “Eğer teknolojiyi yalnızca tüketmeyeceksek, onu geliştireceksek, yenileyeceksek, teknolojiyi serpilten, yenileyen biçimleyen altyapıya gereksinimimiz var” diyor. Bu altyapının genel olarak temel bilimler, özel olarak da matematik olduğunu belirtiyor. “Çünkü” diyor, “matematik her şeyden önce doğru düşünme, akıl yürütme yöntemidir.” ‘Matematikle aram yoktur’ diyenler Bu noktada aklıma, ortaöğretimde matematikten kötü notlar aldıkları için, üniversite aşamasında edebiyat uzmanı, yazar ya da sanatçı olmaya yönelmiş olan kimi öğrencilerim düşüyor. “Matematikle aram yoktur” diyenler. (Umarım felsefeci olmaya kalkışan da çıkmaz aralarından!) İlahi çocuklar, matematik öğrenemedinizse, “akılcı düşünme” yolunda pek ilerlemiş sayılmazsınız. İnsanoğluna verilmiş en büyük armağan olan bu yeteneği geliştirmeden nasıl mesleğinizin iyileri arasında yer alabileceksiniz? Eski Yunan’ın “altın çağı”nda, matematik ve öteki temel bilimler, felsefe, edebiyat ve sanat aynı iklimde yeşermemiş miydi? “Mona Lisa”nın yaratıcısı büyük Leonardo da Vinci, aynı zamanda Rönesans’ın bir mühendislik ustası değil midir? Ünlü fizikçi/matematikçi Albert Einstein’ın, Mozart’ın Tanrısal müziğini de yetkinlikle yorumlayabilen bir kemancı olduğunu unutabilir miyiz? Bütün bu başarıların temelinde “akılcı düşünme alışkanlığı” yok mudur? Nobel Fizik Ödülü de Nobel Edebiyat Ödülü de aynı düzeyde “akılcı düşünme”yi kutsamaz mı? Siz siz olun, matematikle aranızı iyi tutmaya bakın çocuklar! Bu ülke insanı hiçbir şeyden korkmaz Tepedelenlioğlu, “akılcı düşünme”nin vazgeçilmezliğini şöyle açıklıyor: “Endüstrileşme sürecini tamamlayamamış ülkelerin ortak bir yanı var. Çağımızın teknolojisini kavrayamamak... Teknolojiyi üretmiyorsun ki, geliştirmiyorsun ki benimseyesin… Dolmuş şoförü gibi uçak kullanıyorsun, hamam işletir gibi kömür madeni işletiyorsun, deve sürer gibi araba sürüyorsun. Ağaca çıkar gibi, 35 kilovatt enerji taşıyan direğe tamire çıkıyorsun; maskesiz, eldivensiz. Sonra da çarpılıp ölüyorsun.” Üstat bugünleri görmüş olsaydı, kim bilir daha ne çok örnekle donatırdı söyleşisini. Dahası, insanlarımızın “akılcı düşünme” yönünde, kitabını yazdığının 37. yılında bile ilerleme göstermediğini üzüntüyle izlerdi. Ayrıca, pandemi döneminin (şimdilik) kapsadığı 89 aylık dönemde, artık değil matematikten, hiçbir şeyden korkmadığımızı da görürdü!.. Öyle ya, tüm uyarılara karşın maske kullanımına kafa tutan; “mesafe kuralı”nı hiçe sayarak toplu taşıma araçlarını ite kaka dolduran; düğünlerde akrabalarla sarmaş dolaş olan; askere giden kankayı salya sümük omuzlarda dolaştıran; dahası, can kurtarmak için kendi canlarından olma riski taşıyan sağlıkçılara söven, gözdağı veren, saldıran, gerekirse(!!!) canlarına da kasteden biz değil miyiz? “Akılcı düşünme” alışkanlığı bizde yok da kimde var… Nazif Tepedelenlioğlu ülkemizin yetiştirdiği en zeki, en parlak bilim adamlarındandı. Onu sevgiyle, saygıyla, özlemle anıyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle