21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 13 EKİM 2020 SALI [email protected] SİGORTA Bireysel kredinin teşvik edilmesi sigortaya olumlu yansıdı Hayat güçlü büyüdü Yaşam standartları ve eğitim için önemli AvivaSA Genel Müdür Fırat Kuruca, hayat sigortasının yapılan tasarrufun bir kısmıyla yaşam risklerine karşı önlem aldığımız sigorta çeşidi olduğunu hatırlatarak “Müşterilerimize beklenmedik durumlar karşısında yalnız kalmamaları için güvence sağlar. Olası zorluklarda müşterilerimizin sevdiklerinin hayat standartlarını korumayı amaçlar” dedi. Neden hayat sigortası yaptırmalı sorusuna da yanıt veren Kuruca, şunları söyledi: “Herhangi bir maluliyet durumunda hayat standartlarınızı aynı şekilde devam ettirebilmenizi sağlayan hayat sigortaları, vefat durumunda, sevdiklerinize ödenecek para ile yaşam standartlarını devam ettirebilir. Eğitimini devam ettirmekte olan çocuklarınız varsa eğitimlerinin yarım kalmamasını sağlar. Poliçe kapsamına giren bir kaza sonucunda, yüksek tutarlı tedavi giderleriniz düşük primlerle ödenmiş olur. Beklenmedik bir anda tehlikeli bir hastalığa yakalanmanız durumunda size finansal destek sağlar.” Fırat Kuruca Salgına karşı antikor testi hediye edecek Koru Sigorta’dan yapılan açıklamaya göre, 1 Ekim’den itibaren şirketin ürün yelpazesine “Covid 19 Antikor Testi Teminatı” ekledi. Şirket yetkilileri, bu uygulamanın Türkiye’de ilk ve sadece kendilerinde olduğunu belirtti. Konut, trafik, kasko, seyahat sağlık ve ferdi kaza ürünlerinden herhangi birini alan sigortalılar, Koru Sigorta Mobil Uygulaması veya internet sitesi üzerinden ve poliçe vadesi süresince “Covid19 Antikor Testi” randevusu alabilecek. Yılın ilk 8 ayında, geçen yılın aynı dönemine kıyasla hayat sigortası pazarında toplam prim üretimi yüzde 64.3 artarak 10.2 milyar liraya ulaştı. Yılın ilk 8 ayında hayat branşında üretilen primin yüzde 86.2’si ‘banka kanalı’yla sağlandı. Türkiye’de daha çok banka kredisi pazarıyla paralel hareket eden, bir anlamda “kredi bağımlısı” olan hayat sigortası branşı, yılın ilk 8 ayında güçlü bir prim artışına sahne oldu. Türkiye Sigorta Birliği’nin (TSB) verilerine göre yılın ilk 8 ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla toplam prim üretimi yüzde 64.3 artarak 10.2 milyar lirayı aştı. kilmesi hayat pazarının hızlanmaYüzde 158 arttı Verilere ay bazında bakıldığında artışın haziran ayında yüzde 158.1’e kadar ulaştığı görülüyor. Geçen yıla göre düşüşün olduğu tek ay ise yüzde 4.2 ile Covid19 salgınıyla ilgili kısıtlamaların en yüksek seviyede olduğu nisan ayında yaşandı. Bu gelişmeler ışığında toplam sigorta pazarı içinde hayat sigortası branşının prim üretimindeki payı da ilk 8 ayda yüzde 14.4’ten yüzde 19.2’ye yükseldi. Ekonomik krize eklenen salgının ekonomik büyüsında büyük etki yaptı. Buna karşın özellikle ağustos ayıyla birlikte artan enflasyon ve döviz kurları nedeniyle ekonomik dengelerin yeniden kurulmasına yönelik arayışlar kredilerin kısılmasına neden oldu. Bu nedenle hayat branşında prim artışı ağustos ayında yüzde 45 düzeyine kadar çekildi. Ancak sektör temsilcileri yılın başarılı kapanacağını düşünüyor. Türkiye’da hayat branşında üretilen primi yaklaşık yüzde 75’i kredi bağlantılı satışlardan oluşuyor. me üzerindeki etkilerini azaltmak için bireysel kredilerin özellikle haziran ayında teşvik edilmesi, faizlerin kamu bankaları eliyle aşağı çeBurak Ali Göçer İyi bir yıl oldu Garanti BBVA Emeklilik Genel Müdürü Burak Ali Göçer, bu yıl hayat branşında banka kredilerine bağlı güçlü bir artış hareket yaşadıklarını vurgulayarak şu yorumu yaptı: “Hız biraz düşse de böyle devam edecek görünüyor. ‘Bu yıl iyi bir yıl oldu’ diyebiliyoruz.” Prim iadeli hayat, birikimli hayat sigortalarında da işlerin iyi gittiğini anlatan Göçer, ayrıca kredi bağlantılı hayat sigortalarının penetrasyonun artması, sigortanın tabana yayılması açısından faydalarına dikkat çekti. Göçer, bu tür satışlarla hayat sigortalarıyla ilgili kapsamlı bilgilerin de verildiğini ifade etti. BNP Paribas Cardif Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sertsöz de şunları belirtti: “Aynı zamanda prim iadeli hayat sigortası, eğitim sigortası ile vefat ve maluliyet teminatı veren bağımsız hayat ürünlerine ilginin de artması bu büyümeyi destekledi.” COVID19’U SEYAHAT SAĞLIK KAPSAMINA ALDI Groupama Sigorta’nın, sağlıkla ilgili “geleneksel, pozitif, HİSS tamamlayıcı sağlık ve grup sağlık” adlarına taşıyan poliçelerinin özel şartlarına salgın durumlarını eklemesinin ardından, seyahat sağlık sigortasına da Covid19 teminatını eklediği açıklandı. Yeni paketle Covid19 teşhisi konulması halinde konaklama süresinin uzaması, hastalık sebebiyle farklı hastanelere veya tıbbi kuruluşlara nakil, bu hastalığın tedavisi ve tedavi sonrasında daimi ikamet edilen adrese ulaşım gibi hizmetler sunuluyor. Ataman Kalkan ‘YERKÜREYE SAYGI’ PROJESİ DEVAM EDİYOR KOBİ’ler için ‘güneş poliçesi’ hazırladılar Geçen yıl “Yerküreye Saygı” projesi başlatan Sompo Sigorta’nın, yenilenebilir enerji sistemlerine destek vermek amacıyla güneş enerji santrali (GES) sigortası ürününü KOBİ’lerin kullanımına sunduğu açıklandı. Sürdürülebilirliğe atıf yapan ve KOBİ’lerin yanında olduklarını vurgulayan Genel Müdür Yardımcısı Ataman Kalkan, “KOBİ İşyeri Paket Sigortası” ile, zemine kurulu yer tipi elektrik üretimi yapan GES’lere yangın, doğal afet, terör, kötü niyetli hareket, elektronik cihaz, makine kırılması ve buna bağlı kâr kaybı, 3. şahıs mali mesuliyet gibi teminatlarla kapsamlı güvence sağlandığını belirtti. GES sigorta poliçelerinde maddi hasara bağlı olmayan performans kaybı da teminat altına alınıyor. Sigortaladım ile Migros anlaştı Sigortaladım.com’un, Migros için başlattığı kampanyası likle şu vurguyu yaptı: “Doğru bilginin kaynağı olma vizkapsamında, site üzerinden yonuyla hizmet veren platkasko veya trafik sigortası formumuzda, temel amacıteklifini online satın alanlara mız yalnızca karşılaştırmalı 250 TL’ye varan Migros dijiolarak teklif sunmak değil. tal alışveriş kodu hediye Aynı zamanda sektöedeceği açıklandı. rü ve tüketiciyi bilSigortaladım.com gilendirme misyoPazarlama Direktörü nunu da üstleniİzzet Özveren, özelİzzet Özveren yoruz.” Dünyada ‘yılın broker’ı Howden Howden Group’un, “Insurance Insider” ödüllerinde “Yılın Broker”ı seçildiği açıklandı. Howden TMEA (Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi) ise, 7’nci Ortadoğu Sigorta Endüstrisi Ödülleri’nde “Yılın Broker”ı ve “Yılın Eğitim ve Öğretim Girişimi” kategorilerinde ilk üçe kaldı. Çabalarının temelinde sürdürülebilirliğin olduğunu Howden TMEA Üst Yöneticisi Atınç Yılmaz, “Bu gerçekten de en önemli varlığımız olan çalışanlarımız için ‘Önce İnsan’ değerimize önem vermemizin açık bir göstergesi” dedi. Faiz yine artırılacak ama yetmeyecek Merkez Bankası’nın bu ayki toplantısında da faiz artıracağı beklentisi giderek artıyor. Ancak bununla birlikte faiz artırsa bile ekonomideki kanamayı durdurma ihtimalinin giderek azaldığı da konuşuluyor. Geçen hafta swap faizlerinin artırılmasıyla birlikte, 22 Ekim’de Merkez Bankası’nın 1.5 puan civarında artırıma gitme niyeti olduğu tartışılmaya başladı. Kur üzerindeki baskı sürdüğü müddetçe, geçen ayki 2 puanlık artışa ek bu ay da 1.52 puanlık artış yapılacağı tahminleri öne çıkmaya başladı. İki ayda toplam 3.54 puanlık faiz artışı önemli bir artış ama kurlardaki yükselişin bu adımlarla baskılanabileceği umudu ise yok. Çünkü bir süredir tekrarladığımız “artık gerekenin yapılacağı” konusunda güven oluşturulamıyor. Bunun nedenleri açık: Her şeyden önce de faiz artışı ardından Cumhurbaşkanı’nın “faizlerin inmesi gerektiği” söylemini hâlâ devam ettirmesi geliyor. Bununla birlikte “çok radikal reform sürecine girilmediği takdirde kanamanın devam edeceği” beklentisinin varlığını sürdürdüğünü görüyoruz. Merkez Bankası faiz artırsa bile hükümetin büyüme hırsının değişmemesi, mevcut koşullara göre hâlâ dengeyi bozacak bir büyüme için çaba gösterildiğinin görülmesi, yaşanan karamsarlıkta önemli bir rol oynuyor. Siyasi iktidarın ekonomiye bakışının değişmediği, sadece sıkıştığı durumdan çıkmak için geçici adımlar atmak zorunda kaldığı, durumun vahametini kavrayamadığı için pansuman tedbirlerle gitme niyeti, “faiz artırılsa da kanama durmayacak” şeklinde özetlediğimiz piyasa karamsarlığını yükseltiyor. Böyle olunca da kanamayı durdurmak için kritik eşiklerden biri olan dolarizasyon eğiliminin durdurulması, TL’nin yeniden yatırım aracı haline getirilmesi amacının gerçekleştirilemeyeceği, her geçen gün daha fazla görülüyor. Bu noktada özellikle içeride resmi verilere duyulan güvensizliğin iyice artmasının önemli rol oynamaya başladığı görülüyor. Vatandaşların yaşadıkları ile enflasyon, işsizlik başta olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumu verileri arasında hissettikleri farkın giderek büyümesi, insanların TL’ye güvensizliğini artıran önemli bir unsur olmaya başladı. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın bu ayki toplantısında 2 puanlık faiz artışına gitmesinin kanamayı durdurmayacağı söyleniyor. Merkez Bankası’nın önden yüklemeli, bu yıl bir daha faiz artışına gerek duymayacak biçimde, ekimde 45 puanlık faiz artırımına gitmesi halinde piyasaların bir süre sakinleşeceği ama bunun yapılmayacağı da konuşulanlar arasında. Özetle, piyasaların bir süre durulması için bile en az yüzde 12’lik enflasyon beklentisini kabul edip bunun birkaç puan üzerinde net getiri sağlayacak TL mevduat faizine ulaşılması gerekiyor. Ancak bir süreliğine kanamayı durdurup, radikal reformlarla gerçek tedavinin başlaması gerekeceği de açık. Yetersiz rezervle cari açık karşılanırsa… Faiz artışları devam etse bile hükümet, harcamaları ciddi biçimde kısıp, giderek büyüyen bütçe açığını durdurmayı başarabilir mi derseniz, YEP dahil, böyle bir niyeti olmadığını görüyoruz. Enflasyonu düşürmek için yüksek faiz dahil, gerekli mali tedbirleri alır mı derseniz, hâlâ bu yıl artı büyümeyle bitireceğiz diyorlar, bunun da imkânı gözükmüyor. Dün açıklanan ağustos ayı ödemeler dengesi, en ufak bir canlılıkta bile ithalatın artmaya devam edip ihracat artışının durakladığını, cari açık finansmanının zaten dibe inen rezervlerden karşılandığını gösteriyor. Bunun sürdürülebilir olmadığı görüldüğü halde, büyüme hırsı devam edip cari açığı daha da artıracak bir ekonomik politikanın devam ettirilmesi, nereye kadar gidebilir? Sonunda yine gelip “güven” unsuruna dayanıyoruz. Onlarca yanlış işi bile bile yapıp, sonunda 3 tane doğru adım atıldı diye güven oluşturmanız mümkün değil. Yabancıların gidişi devam ediyor, geri çevirecek adımlar atılmazken, yerlilerdeki güven kaybının ne kadar arttığı, döviz tevdiat ve altın hesaplarından açıkça görülüyor. Londra’daki swap piyasasını kapatırken, unutulmayacağını söylüyorduk ama piyasa uzmanları, “sonra unuturlar” diyorlardı. Kendileri olsa, bu yolun kullanılmayacağına inanıp şimdi Türkiye’ye yatırım yaparlar mı? Dolarizasyon kırılamayıp TL yeniden cazip hale gelmeden, yatırımlar başlamadan bu işin normalleşeceği yok. Bunu yapmak ise söylenmesi kadar kolay değil; hükümetin çok radikal ekonomik adımlar atıp güven sağlaması gerekiyor. Bunu yapacak bir siyasi irade gözüküyor mu derseniz, maalesef gözükmüyor. Ekonomi yönetimi birkaç olumlu adım atıp beklentileri olumluya çevireceğini sanmış olabilir. Ama belli ki artık beklentiyi de yönetemiyor. Yine aynı hatırlatma ile bitirelim: Yanlış yönetimin faturasını halk ödüyor. Keşke bu düzeyde kalacağını söyleyebilsek ama fatura büyümeye devam ediyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle