Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 3 OCAK 2020 CUMA HABER ‘Çatlasanız da patlasanız da demokrasisi’ İnsan, yaşadığı her gün yeni bir şey öğreniyor. Asla, “Artık şu yaşa geldim, öğreneceğim bir şey kalmadı” dememeli. Misal… İtiraf etmeliyim ki Cumhurbaşkanı’nın geçen günlerde ortaya attığı şu yeni yönetim konseptini daha önce duymamıştım hiç: “Milletim bana, bu makama seçilmem için oy verdi. Demek ki seçim öncesi konuşmalarımda sözünü ettiğim her şeyi yapmam için onay vermiştir. O yüzden hiçbir şeyi hiç kimseye danışmadan yapabilirim…” Dâhice!.. O kadar geniş kapsamlı bir “açık çek”ten söz ediyor ki Cumhurbaşkanı, zaten devlet yönetimine bu anlayışla baktığında, başka hiçbir erke gerek kalmıyor. Sadece “uygulayıcı” kadrolar yeter. Bürokratlar, müteahhitler ve tabii vergi tahsildarı bir mekanizma. Hatta, bu milletin bir parçası olmayan, vatandaşı bile olmayan yabancı memleket yöneticileri, şeyhler, emirler, şeyhemir anaları vesaire. “Madem ki seçtiniz… Bastırın paraları (biz buna kendi aramızda “vergi” diyoruz). O da istediğini yapsın.” Hatta, bunu daha da ileri götürüp Sayın Erdoğan’ın bir 23 Nisan kabulünde (temsili minik Başbakan’a) dediği gibi “İstediğini assın, istediğini kessin.” Tabii ki eğer çağdaş bir demokrasi olarak sayılmak ve dünyaya böyle bir görüntü vermek istiyorsanız, bu tür bir anlayış mümkün değil. Hele ki son olarak tartıştığımız “Teşebbüs Aşamasındaki Kanal İstanbul Cinayeti” benzeri konularda karar alırken hiç değil. Birincisi, bu tür bir “çılgın” cinayet projesinin getirilerini götürülerini iyice tartışmadan, bilimsel verileri masanın üzerine yatırıp enine boyuna (hatta bu projenin kapsam ve önemini düşünürsek) yıllarca kapsamlı değerlendirmesini yapmadan, “tek ağızdan çıkan bir buyrukla” yapamazsınız. İkincisi de, “2011’de bahsetmiştim ya... Tamam işte… Sonra da beni seçtiğinize göre, hemen yapıveririm” sözünü hiç söyleyemezsiniz. Çünkü 2011’de ve sonrasında geçen 8 yıl boyunca bu proje ile ilgili tek bir ayrıntı bile duymadık. Anlatmadınız. Tartışmadık. Zaten ortada bir proje olduğunu da (gizli değilse ki olamaz) sanmıyoruz. Bırakınız deprem risklerini tetiklemekten su kaynaklarını ortadan kaldırmaya, doğal bitki örtüsü ve hayvan yaşamını katledecek ve coğrafi koşullara kastedecek bütün olumsuz yönlerini bir tarafa, uluslararası siyasi dengeleri altüst edecek ve Montrö’yü tartışmalı hale getirecek devasa risklerini de düşünürseniz, (yapılması güç olmaktan da öte) imkânsız bir projeden söz ediyoruz. “Seçildim. O halde tartışmadan, tartıştırmadan, itirazları dinlemeden yaparım” diyemezsiniz. “Derim efendim!.. İsteseniz de istemeseniz de yaparım!.. Hem siz kim oluyorsunuz?..” diye bağıracaksanız, o zaman da bir şeyi beraberinde kabulleniyorsunuz demektir. O da 21’inci yüzyılın ilk 1/5’lik bölümünü geride bırakırken icat ettiğiniz ve uygulamak istediğiniz bu yeni rejime “demokrasi” diyemezsiniz. Bunun adı, olsa olsa “C.C.R.” (Canınız Cehenneme Rejimi) veya “Ç.P.D.” (Çatlasanız da Patlasanız da Demokrasisi) ya da “S.S…D.” (Seve seve olmazsa…demokrasisi) diyebilirsiniz. Ben diyeyim Kanal İstanbul Cinayeti, siz deyin Kanal Çanakkale Cinayeti ya da başka “uçuk” projeler. İçeride yargı, eğitim sistemi, sağlık sistemi, vergi sistemi, ekonomik programlar. Dışarıda denizaşırı maceralara sürüklenerek ülkenin başını belaya sokacak her türlü diplomatikyarı diplomatikaskeri tasarruf da bu başlık altında incelenebilir. Bu ülkeyi seven, toprağının her bir milimetrekaresine atasının dedesinin kanı düşmüş, vergi ödeyen ve çağdaş bir dünyada yaşamayı hak eden on milyonlarca insan bunu hak etmiyor. Hak etmediğini de gösterecektir. Aksi, intihar olur. Topluca intihar. Bu, geçen 17 yıldır her genel seçimde ve referandumda bugüne kadar geçen uyguladığı sigara misali “slow motion” intihara da benzemez. Bu sefer, direkt “kendi kafasına sıkmak” anlamına gelir. Bizden söylemesi. FETÖ tiyatrosu Bu meşum oyunun ilk perdeleri, zaten on yıllar boyu oynandı. Cumhuriyet rejimini yıkmak için, çeşitli iktidarlarla el ele vererek örgütlendikleri, icraatta bulundukları ve yıkım projesini hayata geçirdikleri yıllar boyunca milletin gözü bağlandı. Bu Atatürk ve Cumhuriyet devrimleri düşmanı çeteyi, “Faydalı işler yapan, mütedeyyin ve nur yüzlü insanlardan oluşan bir hizmet hareketi” olarak yutturdular bu ülkeye. Sonra, 2013 yılından başlayarak zamanın iktidarı ile araları bozulduğunda sözüm ona “tu kaka” ilan edildiler ve üzerlerine gidiliyor izlenimi uyandırıldı. Takvimler 2016’yı gösterdiğinde de ortalıkta FETÖ’cülerin sızdığı anlaşılan birtakım askeri birliklerle, FETÖ’cü ve “hükümete sadık” polis birliklerinin kanlı silahlı çatışmalarını izlediğimiz 1.5 günlük olaylar dizisi yaşandı. Darbe girişimi adı verilen bu olayların tam ortasında “fail ve mağdur” konumundaki en önemli kişilerin açık, aleni ve çapraz sorgulu ifadelerini hiçbir zaman dinleme olanağı bulamadığımız için de bu durumu kabullendik. Malum alçak Cumhuriyet düşmanı FETÖ yapılanmasının siyasi ayağı da bu yüzden (bu sayede de diyebilirsiniz) hiç ortaya çıkarıl(a)madı. Şimdi, aradan geçen 3.5 yılda yapılan yargılamalara bakıldığında da tiyatronun yeni sahnesi sergilenmekte. Gerçek ve etkili FETÖ’cü bilinen birtakım zevat, (rivayet o ki) finansal ve/veya siyasal nüfuz kullanılarak “yırtarken”, fatura ya suçsuz sıradan insanlara ve FETÖ ile ömrü boyunca mücadele etmiş gazeteciye, aydına vs. ödetilmeye çalışılıyor. Ya da mahkemeler özensizce hazırlanmış dosyalarla oyalanıp, “mücadele” dedikleri şey sulandırılıyor. Daha ne kadar devam edecek bu tiyatro sorusunu soranlara da “Yoksa sen de?..” gibilerden alçakça çamur atmaya yelteniyorlar. Sahi, daha ne kadar izleyeceğiz bu oyunu? Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, görevde geçirdiği 9 ayı değerlendirdi Mersin yoksulluk ve işsizlikten kurtulacak Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Mersin’in düşman işgalinden kurtuluşunun 98. yıldönümünde VAHAP SEÇER: Ulu önderimiz Atatürk, 98 yıl önce, Mersin’i işgalden kurtarmıştı. Şimdi bizim hedefimiz Mersin’i yoksulluktan, işsizlikten, ayrımcılıktan kur “Atatürk’ün de işaret ettiği gibi, eğer Mersin’de topyekun bir iktisadi kalkınma sağlanırsa, kendimizi bu şehrin tarmak. Tüm gücümüzü bu yöne sevk ediyor, kentimizin potansiyelini açığa çıkarmaya çalışıyoruz. hakiki sahibi sayacağız” de di. Başkan Seçer, görevdeki adımlar atarken, bir yandan da yok cümüzü bu yöne sevk ediyor, kentimi 9 ayını, faaliyetlerini ve ya sul kesimlerin hayatını biraz da ol zin potansiyelini açığa çıkarmaya ça tırım projelerini; Mersin’in sa kolaylaştıracak adımlar atabiliriz. lışıyoruz. düşman işgalinden kurtu Mersin’i cazibe merkezi haline ge luşunun 98. yıldönümünde Cumhuriyet’e anlattı. ABIDIN YAĞMUR tirecek projeleri planlıyoruz. Sosyal dokunuşlar yaparak dar gelirli yurt n 98 yıl önce Mersin işgalden kurtuldu. taşın hayatını kolaylaştırmaya ça Mersin hakkında neler söylersiniz? lışıyoruz. Ulu önderimiz Atatürk, 98 n Seçimden bu yana vatandaşın size bakışı nasıl? 31 Mart 2019 seçimlerinde her 3 Mersinliden birinin oyunu olarak göreve seçildik. 9 aylık sürede bu güve Ekonomik olarak eşsiz bir potan yıl önce, Mersin’i dış güçlerin işgalin ni boşa çıkarmadık. Aksine güven ora siyele sahip bu şehrin en büyük so den kurtarmıştı. Şimdi bizim hedefi nı yüzde 6 düzeyinde arttı. Mersinli runlarının başında “işsizlik” geliyor. miz Mersin’i yoksulluktan, işsizlikten, ler bize, biz de vatandaşımıza güveni Bir yanda refah içinde yaşayan, dina ayrımcılıktan kurtarmak. Atatürk’ün yoruz. Eleştiriye açık bir anlayışa sahi mik bir kesim var ama diğer tarafta de işaret ettiği gibi, eğer Mersin’de biz. İnsanlar samimi olduğumuzu gör da yoksulluk ve işsizlik var. Bu şehir topyekun bir iktisadi kalkınma sağla dü. “Bu adamın kafasındaki tek şey de bir yandan yatırım olanaklarını ar nırsa, kendimizi bu şehrin hakiki sa Mersin’e hizmet etmek” dediler. Bize tırırken, yatırım şartlarını iyileştirici hibi sayacağız. Tüm mücadelemizi, gü güvenenlerin başını öne eğmeyeceğiz. Mersin’de başlatılan proje kapsamında her gün 56 bin paket süt dağıtılacak. Mersin’de özellikle üniversite öğrencileri düşünülerek Çamaşır Kafe açıldı. Kafeye gelen öğrenciler kimliklerini göstererek çamaşırlarını yıkatabiliyor. Dar gelirliye Halk Kart desteği n Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak, seçimin üzerinden geçen 9 ayda ne yaptınız? Mersin’de neler değişti? Önceliği dar gelirli vatandaşlarımıza verelim dedik. Bizden önceki dönemde Dosteli Market adı altında yapı kurulmuştu. Verimsiz ve etkisiz bir yapıydı. Bunları kapattık. Halk Kart uygulamasına geçtik. 6 bin 800 haneye kartlar dağıtıldı. Kartta belli bir bakiye var. Vatandaşımız gidip istediği yerden alışverişini yapıyor. Kart sahipleri, içme suyunu da ucuza kullanıyor. Kendisi ya da ailesi Mersin’de yaşayan, devlet üniversitelerinde 4 yıllık bir fakülte kazanan tüm öğrencilere bir yıl süreyle eğitim yardımı veriyoruz. Bu yıl 7 bin 200 öğrenci, 1250 TL’lik yardımdan faydalandı. Şu an için biri merkez olmak üzere 8 ilçemizde 4 bin 200 öğrencimiz ücretsiz üniversiteye hazırlık kursu alıyor. “Süt senin, gurur Mersin’in” adı veri len projenin altyapısı kısa zamanda oluşturuldu. İlk etapta 33 okulda ve okulöncesi okullarda süt dağıtımına başladık. Mayıs ayına kadar haftada 56 bin paket süt dağıtıyor olacağız. Sütü üretici kooperatiflerinden alıyoruz. Bu sayede Mersin’in parası Mersin’de kalıyor. Belediyenin aşevinde pişirilen çorba, sabah saatlerinde Mersin Garı’na, Tıp Fakültesi Hastanesi’ne ve Mersin Üniversitesi Çiftlikköy Yerleşkesi’ne götürülüyor. Buralarda çorba ve ekmek ikramında bulunuyoruz. Öğrencilere bir diğer sözümüz de toplu ulaşımın 1 lira olarak kalması yönünde. Akaryakıta zam gelse de öğrenci otobüse 1 liradan binmeye devam edecek. Halkın parasını halka veriyoruz. 9 aylık sürede Mersinliler, Mersin’in artık sosyal demokrat bir anlayışla yönetildiğini hissetti. Sosyal demokrasinin Mersin modeli diyebileceğimiz bir model yaratacağız, iddialıyız. Metro projesi güncellendi n Geleceğe ilişkin ne planlıyorsunuz? En önemli projelerimiz ulaşım ve altyapı alanında olacak. Ulaşımda 2020’nin ilk adımı çevre dostu 100 otobüs almak. 13.4 km. metro için ihaleye çıkıldı. Metro projesi daha önce de yapılmıştı. Biz o projeyi günün şartlarına uyarladık. İlk proje MezitliAkdeniz arasında, yani doğubatı istikametindeydi. Üniversite kuzeyde, otogar kuzeyde, şehir hastanesi kuzeyde. Metronun buralara uzanması lazımdı. İçme suyu, kanalizasyon, atık su arıtma, katı atık depolama tesisleri yatırımlarımız sürüyor. Çok önemli projelerimizden bir tanesi de Silikon Vadisi modeli düşündüğümüz ileri teknoloji kampusu. Vahap Seçer, öğrencilerle bir araya geldi. Kadınlar için Türkiye’de bir ilk n Kadınlara yönelik ne gibi projeler gerçekleştirdiniz? Kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık uygulamalarımız sosyal demokrat belediyeciliğin unsurlarından biri. Bu sadece sosyal belediyecilikle değil; Atatürkçü, devrimci kimliğimizle de ilgili. İlk adımlarımızdan biri Kadın ve Aile Hizmetleri Daire Başkanlığı’nı kurmak oldu. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik. Belediyenin 10 bine yakın işçisi var. Bu geniş insan kaynağına rağmen sokaklarımız, caddelerimiz yeterince temiz değildi. Bu işler için kadın işçiler aldık. Mersin pırıl pırıl oldu. Mersin’e kadın eli değdi. Kadın işçi sayısını artıracağız. Belediye otobüslerinde kadın sürücü sayısını artırdık. Daire başkanlarımızın, müdürlerimizin önemli kısmı kadın. Sadece belediye yeterli olmaz n Kooperatifçilik çalışmalarınız olduğunu biliyoruz. Bu konudaki adımlar nedir? Kadın istihdamının artırılması, kadının görünür olması, kadının ekonomik bağımsızlığını sağlaması elbette sadece belediyenin istihdam olanaklarıyla olmaz. Kooperatifçiliği bunun için önemsiyoruz. Bu konuda ilk adımları da attık. Eşim Meral Hanım’ın başkanlığında Mersin Kadın Girişimci Üretim ve İşletme Kooperatifi kuruldu. İlk faaliyeti Yeni Yıl Alışveriş Köyü oldu. Bu çalışma için 5 kadın kooperatifi harekete geçirildi. Şiddet uygulayan işten çıkarılacak n Kadına yönelik şiddeti önlemeye ilişkin çalışmalarınız var mı? Bu konudaki adımlarımızdan biri de Belediyeİş Sendikası ile yaptığımız toplu iş sözleşmesi oldu. Eşine ya da çocuğuna şiddet uygulayanın iş sözleşmesini feshedeceğiz. Bunu yaşamda da uygulayacağız. Seçim öncesinde bir söz vermiştim. “Mersin’de hiçbir kadın kendini çaresiz hissetmeyecek” demiştim. Kadın ve Çocuk Daire Başkanlığı bu sözümüzün ilk ve en büyük adımı oldu. Derdi ne olursa olsun kadınlarımız şunu bilsinler: Mersin Büyükşehir Belediyesi kadının yanındadır. Kreş sayımızı hızla artırmak istiyoruz. Annenin, babanın çalıştığı ama kreş parası verecek durumunun olmadığı aileler var. Bu hizmeti öncelikli olarak o kesimlere vereceğiz. Yağmur altında direnişÇED raporuna itirazın son gününde ‘Sana kanal yaptırmayacağız’ sloganları atıldı Kanal İstanbul projesinin ÇED raporuna itiraz süresi dün sona erdi. Projenin iptalini isteyen yurttaşlar, yalnızca İstanbul’da değil ülkenin dört bir yanında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri önünde uzun kuyruklar oluşturarak itiraz dilekçelerini vermeye son günde de devam etti. “Ya Kanal Ya İstanbul” bileşenleri, Beşiktaş’ta bulunan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Şiddetli yağmura karşın toplanan kalabalık “Bekle bizi İstanbul” şarkısını seslendirdi. İstanbul’u yıkıma uğratacak projeden vazgeçilmesini isteyen yurttaşlar, “Sana kanal yaptırmayacağız” diye slogan attı. HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy’un da hazır bulunduğu açıklamada Şehir Planlamacısı Ayşe Yıkıcı, Kanal İstanbul’un büyük bir ekonomik külfet olduğunu, Montrö anlaşmasına göre gemilerin Kanal İstanbul’dan geçişe zorlanamayacağını vurgulayarak “Kanal İstanbul demek yaşam için, ekosistemler için susuzluk demek. Onlar güzel İstanbul’dan bir ucube yaratmak istiyorlar. İstanbul’u rant canavarlarına emanet edecek miyiz?” şeklinde konuştu. Açıklamanın ardından yazarımız Ataol Behramoğlu’nun gönderdiği mesaj okundu. Behramoğlu mesajında, “Kanal İstanbul dedikleri RANTİSTANBUL’dur. Bu vampirlere geçit vermeyeceğiz” vurgusu yaptı. l İSTANBUL/Cumhuriyet KURTULUŞ ARI Ankara’da da kuyruk Yurttaşların itirazlarına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “İsteseler de istemeseler de yapacağız” dediği Kanal İstanbul’a bir itiraz da Ankaralılardan geldi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi, sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve yurttaşlar Ankara Çevre İl Şehircilik Müdürlüğü’ne itiraz dilekçesi verdi. Projeyle ilgili konuşan Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Tezcan Karakuş Candan, “Anayasal yetkilerimizi kullanarak ÇED raporuna itiraz ediyor, proje için ÇED olumsuz kararı verilmesini talep ediyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘İstanbul çöl değil’ İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye ziyaretleri kapsamında Büyükçekmece’ye gitti. Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün tarafından karşılanan İmamoğlu, “ÇED raporunda, Çanakkale için de bir kanal gerekliğinin altı çizildi. Bu konuya ilişkin ne düşünüyorsunuz” sorusuna, “Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş. ‘Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51’inciyi yapacağız’ diyorlarsa yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz” dedi. l İç Politika Jandarma polis drone’unu düşürdü Yılbaşı gecesi Taksim Meydanı’nda görevli polislerin uçurduğu drone jandarma ekipleri tarafından düşürüldü. Meydanda atlı ve köpekli polislerin yanı sıra ilk defa bu yılbaşında görev alan İnsansız Hava Aracı (İHA) Bürosu’nda görevli polisler drone uçurdu. Ancak yeni yıla dakikalar kala polisin uçurduğu ve değeri yaklaşık 10 bin TL olan drone’lardan biri, duvara çarparak yere çakıldı. Jandarma dronesavar ekibi, bölgede drone’ların kullanılacağı ile ilgili kendilerinin bilgilendirilmediğini belirterek “Tehdit olarak algıladığımız için düşürdük” dedi. Polisler, hasarlı drone’u tamir için Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. l DHA Terörist Durmaz’dan ‘kemik testi’ talebi Ankara’daki gar patlaması davasında ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edilen ve IŞİD’in sözde “Gaziantep emiri” Yunus Durmaz’ın kardeşi Hacı Ali Durmaz, mahkemede, olay tarihinde 18 yaşından küçük olduğu gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu’na sevk edilerek yaşının tespiti için kemik testi yaptırılması talebinde bulundu. Sanık avukatı, Durmaz’ın daha önce gar patlaması davasında ceza aldığını belirterek mükerrer yargılama yapıldığını söyledi. Mahkeme, kemik testi talebi hakkında sanık Durmaz’ın doğum belgesini talep ederken, sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti. l ANKARA/Cumhuriyet