10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET 1329 OCAK 2020 ÇARŞAMBA ÇGD ve Tepebaşı Belediyesi’nin ‘Uğur Mumcu’yu Anma Gecesi’ aydınları buluşturdu O güzel insanlarla beraber olmak ödüldü YAZGÜLÜ ALDOĞAN Karanlık güçler tarafından katledilişinin üzerinden 27 yıl geçmiş ama Uğur Mumcu, bu ülkenin aydın insanları tarafından aynı inanç ve sevgiyle anılıyor. Çünkü o sadece bir gazeteci, hukukçu değildi. O ülkesinin daha demokratik, daha adil, daha özgür ve laik bir ülke olması için korkmadan, yılmadan çalışan bir fikir savaşçısıydı. Bedelini canıyla mı ödedi? Maalesef, sen yanmasan, ben yanmasam, nasıl çıkar bu karanlıklar aydınlığa? “Biz bu nöbeti 27 yıldır tutuyoruz” diyen Çağdaş Gazeteciler Derneği Eskişehir Şube Başkanı Can Hacıoğlu, “Toplumda Uğur Mumcu’nun karşılığı hiç eskimediği, yazıları bize bugün de ışık tuttuğu, yeri doldurulamadığı için Tepebaşı Belediyemizin de büyük destekleri ile anmaya devam edeceğiz” diye ekliyordu. Eskişehir Tepebaşı Belediye Başkanı Dr. Ahmet Ataç’la sohbet ettiğimizde her yıl bu töreni hazırlarken her ödül kategorisini, kimlerin ödül alması gerektiğini aylarca düşünüp hazırladıklarını anlatıyordu. Kolay değil, 19 dalda üçer beşerden öyle kalabalık bir mücadele ruhu taşıyan insan toplamışlardı ki Eskişehir’e, sadece hep birlikte olmak bile onurdu! Hatta “Basın” ödülümü alırken başta üniversite olmak üzere, çalıştığım medya kuruluşlarından, özgür ruhum yüzünden hep kovulduğumu anlatmama gönderme yaparak “O kadar çok kovulmamış, haksızlığa uğramamış olsan bu sahnede işin neydi?” diye takılıyordu! Uğur Mumcu’nun da gazetesi olan Cumhuriyet gazetesi yazarları olarak bizim ayrı bir yerimiz vardı elbette bu törende. Ali Sirmen, “Yaşam Boyu başarı Ödülü”nü alırken, “Bunu genellikle yaşamın sonuna gelindiğinde veri ‘Dünden Bugüne Toplumsal Muhalefet’ Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) İstanbul Şubesi, “Dünden Bugüne Toplumsal Muhalefetin Dili” adını verdiği paneller serisine “müzik” ile devam ediyor. Sanatın farklı disiplinlerinde işlenecek paneller serisinin ikincisi müzik olacak. Müzisyenler Nejat Yavaşoğulları, Diler Özer ve Ozbi ile müzik tarihçisi Murat Meriç’in konuşmacı olacağı panel 30 Ocak Perşembe akşamı Kadıköy’de Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapılacak. Ücretsiz panel saat 19.30’da başlayacak. Panel, serisinin ilkinde konu edebiyattı. Panellerin devamında, toplumsal muhalefetin yansıması sinema, tiyatro ve mizah da ayrı oturumlarda incelenecek. Aldoğan, basın dalında ödülünü Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den aldı. yorlar” diye duayenliğiyle dalga geçerken, müzik yazarımız Evin İlyasoğlu, Kültür dalında ödül alırken müzik dışında da bir ödül almaktan mutluydu. 19 dalda birçok kişiye ödül dedik, hepsini tek tek saymak için sayfam yetmez; gazeteciler olarak FOX TV Haber Merkezi, Sözcü’den Deniz Zeyrek, Dünya, BirGün ve Evrensel gazeteleri de günümüzde hükümete bağlı kalmamış ender medya kuruluşları olarak hatırlandı. Demokrasi ödülü alan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Hukuk’ta Ece Güner Toprak, Sanat’da Eskişehir’e OMM’u kazandıran Erol Tabanca ve Cem Siyahi, Spor’da Eskişehir Görme Engelliler Spor Külübü, Mücadele’de Çanakkale Kent Konseyi ve EYT’liler en çok aklımda kalanlar oldu. Ödül alanları destekleyenler içinde en çok sesi çıkanlar ise EYT’lilerdi ki başkanları Gönül Boran Özüpak, “O yasa çıkacak!” diye teşekkür etti onlara. Yeni bir Fazıl Say mı yetişiyor dedirten Can Çakmur’u da ödül alırken görmek çok güzeldi, hele Kurşunlu köyü kadınlarını turizmci yapan Bedriye Berber Engin’i görmek büyük sürpriz! Ne diyeyim, gerçekten sayama Ali Sirmen (solda) “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”nü Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’tan alırken, Evin İlyasoğlu (üstte) ise Kültür dalında ödülünü ÇGD Başkanı Can Hacıoğlu’ndan aldı. dıklarımı da düşünürsek, bu kadar farklı konulardan bu kadar çok insanı, emeğini, mücadelesini görüp bir omuz vermek istemek, davet etmek ve getirtmek, karşılamak, ağırlamak, ödüllendirmek bile çok büyük emek. Bonus olarak da ödülümü Eskişehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’den almak, “gelip de hemen kaçıyorsun” diye sitemini duymak vardı. Eskişehir’i değerli şehir yapan sevgili hocamıza da kocaman bir selam. Bozcaada’da caz temmuz ortasında Bu yıl 4. kez yapılacak Bozcaada Caz Festivali’nin tarihleri belli oldu. Festival allaturca ve 3dots’un ortaklığıyla 1719 Temmuz tarihleri arasında Bozcaada’da yapılacak. Festivalin ilk avantajlı dönem bilet satışları Biletix’te başladı. Cem Adrian, Dorock XL’ta Cem Adrian, 1 Şubat Cumartesi günü Dorock XL’da sahneye çıkacak. Adrian’ın konserine sürpriz sanatçılar da konuk olacak. Konserin bilet fiyatı 67.25 TL. Geçen ocak ayının sonlarında unutulmaz türküleri yorumladığı yeni albümü “Seçkiler 2”yi çıkaran Cem Adrian, Türkiye’nin dört bir yanında ve yurt dışında konserlerine devam ediyor. Bu gösteride telefonlar açık Aysa Prodüksiyon Tiyatrosu tarafından sahneye konan Cem Eroğlu’nun tek perdelik standup gösterisi “R.C.E Giremedim” 31 Ocak Cuma saat 20.30’da Caddebostan Kültür Merkezi (CKM) B Salonu’ndaki gösterimleriyle 2020’ye giriş yapıyor. Gösterinin biletleri, Biletix’ten ve salon gişelerinden temin edilebilir. Üçüncü yılında da devam eden gösterinin “açık telefon” isimli bir kon septi var. Gösteri esnasında seyircilerin telefonlarına gelen aramaları cevaplayan Cem Eroğlu, yer yer seyircilerin mesajlarını da yanıtlıyor ve “selfie” taleplerini de geri çevirmiyor. Türk ve dünya gösteri hayatında bir ilk olan açık telefon konseptiyle seyirci ve salonda olmamasına rağmen salondaki arkadaşını masumca arayan kişiler bile bu gösterinin bir parçası oluyor. Matrix’in çekimleri başlıyor Kült film serisi Matrix’in dördüncüsünün çekimlerine 5 Şubat’ta başlanacak. Lana Wachowski’nin yazıp yöneteceği filmde Keanu Reeves ile CarrieAnne Moss, Neo ve Trinity rolleriyle geri döne cek. San Francisco’da çekilecek yeni The Matrix için yayımlanan oyuncu ilanı, filmin çekimlerine 5 Şubat’ta başlanacağını ortaya çıkardı. The Matrix 4’ün 21 Mayıs 2021’de vizyona girmesi bekleniyor. İhanet üzerine oyun Arda Aydın, Neslihan Yeldan, Nilay Erdönmez ve debostan Kültür Merkezi’nde (CKM), 18 Şubat Salı akşamı Yeni dizide üç ejderha 8sezon boyunca izlenme rekorları kıran “Game of Thrones (Taht Fatih Sönmez’in rol aldığı saat 20.30’da Akatlar Kültür Oyunları)” dizisinin “Anlaşılmaz Konuşmalar” ti Merkezi’nde izleyiciyle bulu devam projesin yatro seyircisiyle buluşma şacak. den ayrıntılar gel ya devam ediyor. Birader İki evli çiftin yaşadığı iha meye devam ediyor. Bugüne kadar George R.R. ler Yapım tarafından sah netle başlayan oyun, ihanet Martin’in “Fire & Blood (Ateş ve Kan)” kitabına neye konan oyunun yönet sonucu bozulan ilişkilerin, dayandırılan dizinin Game of Thrones’tan 300 yıl menliğini Ali Altuğ üstleni başkalarının hayatlarına dair öncesinde geçen Targaryen Hanedanı dönemi yor. Avustralyalı yazar And hikâyelerin anlatılmasıyla ve ni anlatacağı belirtiliyor. İddiaya göre, “House of rew Bovell imzalı “Anlaşılmaz bu hikâyeler üzerinden tamir the Dragon (Ejderha’nın Evi)” isimli dizide Tar Konuşmalar”, 2 Şubat Pa edilmeye çalışılmasıyla de garyen hanedanından Aegon, Visenya ve Rha zar günü saat 16.00’da Cad vam ediyor. enys karakterleri yer alacak. Dizinin 2022 yılın da seyirciyle buluşması bekleniyor. Uğur Mumcu anısına Geçen hafta sonu Eskişehir’de Uğur Mumcu anısına Eskişehir Tepebaşı Belediyesi tarafından düzenlenen bir ödül törenindeydik. Başkan Ahmet Ataç ve ekibinin dikkatli ve ayrıntılı emekleriyle hazırlanmış bir etkinlikti. Uğur Mumcu’nun katledildiği yılın ardından, bugüne kadar düzenlenen bu törenlerde topluma yaratıcı hizmetler sunan değişik dallardaki kişilere ödül veriliyor. Bu yıl gazetemizden Ali Sirmen’e “Yaşam Boyu Başarı”, Yazgülü Aldoğan’a “Basın”, bana da “Sanat” dalında ödül verildi, kıvanç duydum. Cumhuriyet gazetesinde yazmaya yeni başlamıştım. Hepimiz sarsılmıştık Uğur Mumcu suikastıyla. O sıralarda müzik dalında “fluxus” akımı ilgi topluyordu. “Her duyulan ses” müziğe girmeliydi. Mimar Sinan Üniversitesi’ne Rene Block adlı bir profesör gelmiş, bizlere çok değişik bir deneyim anlatmıştı: Bill Fontana adlı deneysel müzikçiden söz etmişti. Fontana, değişik ortamların ses yapısını müziksellikle birleştiriyordu. Örneğin, şimdi park olmuş eski bir tren istasyonunu kaydettiği istasyon sesleriyle yeniden yaşatıyordu. Bu kayıtları etrafa gizlediği bir dolu küçük mikrofonla parktaki insanlara duyuruyordu. Sessiz parkta birden, trene koşanların hareketi, tren düdüklerinin sesi ve anonslar çınlıyordu. Bu arada parkın eski halini hatırlayan bir dolu yaşlı insanı da oraya getirmişti. Onların büyük bir şok geçirdiği anlatılıyordu. Rene Block bu konuşmayı yaparken o gün Uğur Mumcu vurulmuştu. Acaba o çarşamba Türkiye’nin seslerini kayda alan oldu mu? O bilinçli öfkeyi hissettik mi? Ankara’nın o günkü sesi gibi bir iniltiyi daha önce duymuş muyduk? Belki bu sesleri kaydetmemiz, vurdumduymaz yaşam biçimine giren kentler üstünde binlerce mikrofonla sanal olarak duyurmamız gerekir. Yok edilmiş bir tren garının sesiyle ıssız bir park yaşatılıyorsa neden olmasın! Parçalanan orkestra Değerli bestecimiz İlhan Usmanbaş (d.1921), “Uğur Mumcu Anısına” başlıklı bir senfoni bestelemişti. Mumcu, onun Ayvalık’tan yakın dostuydu. Bugüne kadar Türkiye’de henüz çalınmayan bu yapıt, 1997’de Betin Güneş yönetiminde Köln Senfoni Orkestrası tarafından Almanya’da seslendirilmiş ve kayda alınmıştı. Usmanbaş’ın ve Uğur Mumcu’nun yakın dostluğu 1970’te Ayvalık’ta başlamış ve Mumcu’nun ölümüne dek sürmüş. Usmanbaş bir yılda tamamladığı bu senfonik çalışmayı şöyle açıklıyor: “Bu bir Uğur Mumcu biyografisi ya da ağıtı değildir. Zaten onun da böyle bir ağıtı kabul edeceğini sanmıyorum. Daima yaşayan ve yaşarken de her an öleceğini kolaylıkla hisseden bir insandı. Eserde onun yaşamıyla ilgili biraz serpintiler duyulabilir, örneğin dinleyiciler birkaç tane çığlık bulabilirler. Onu da ben diyorum, çünkü kimsenin duygularını yönetmek istemem. Neredeyse son on yıldır yazdığım türden bir müzik. Bu eserde kullandığım özgür ritim gruplarını orkestra çerçevesi içinde ilk kez kullanmış oldum. Büyük bir grup içinde birbirine bağımsız yazılmış ritimsel bölümler ve parçalar var. Orkestranın neredeyse parçalanıyormuş gibi hissedilebilen bir etki yaratmasını istedim. Sadece 10 dakika süren, çok yoğun müzik dokusu içinde bir şokun, bir çığlığın seslerle resmedildiği bir yapıt.” Eskişehir’deki törenden bir gece önce Rengim Gökmen yönetimindeki İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası, iki bestecimizin daha, Hasan Uçarsu ve Turgay Erdener’in Uğur Mumcu anısına besteledikleri yapıtları seslendirmişti. Böylece Uğur Mumcu müzik sanatımızda da ölümsüzleşmiş oluyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle