28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 OCAK 2020 PAZAR “Uzay sporu” Milyonlarca insanın izlediği TV dizisi de yapılan The Walking Dead çizgi romanlarının yazarı Robert Kirkman, Twitter’dan insanları zombiye çeviren virüsün “uzay sporu” olduğunu söyledi. Kirkman’ın kurgusu, George A. Romero’nun film serisi Night of the Living Dead’e benziyor. Film serisinde bilim insanları, et yiyen yaratıkların uzayda yapılan bir araştırmanın ardından dünyaya taşındığını söylüyorlardı. hazal.ocak@cumhuriyet.com.tr SAYISAL LOTO 6 BİLEN: 3.120.997.87 TL (2. devir) 5 BİLEN: 6.368.90 TL 91017222326 4 BİLEN: 83.70 TL 3 BİLEN: 11.65 TL ikramiye kazandı. EDİTÖR: HAZAL OCAK TASARIM: SERPİL ÜNAY KORONA ŞİMDİ DE AVRUPA VE AVUSTRALYA’DA TÜRKİYE’NİN KIŞ TURİZM MERKEZİ İKLİM KRİZİNDEN ETKİLENİYOR Erciyes Dağı eriyor Çinliler, Pekin’de günlük yaşantılarını maske takarak sürdürüyor. Ölümcül virüs yayılıyor Çin’de 31 Aralık’ta Wuhan kentinde ortaya çıkan kontrol altına alınamayan bir salgına yol açan korona virüsü ilk kez Avrupa’da görüldü. Fransa Sağlık Bakanlığı, insandan insana bulaşan ölümcül virüse en az üç kişinin yakalanmış olduğunu doğruladı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, “Korona virüsü ilerlemesi hızlanıyor ve ülke ciddi bir durumla karşı karşıya” dedi. Sağlık Bakanı Agnes Buzyn, bu kişilerin ikisinin başkent Paris’te, birininse Bordeaux kentinde olduğunu açıkladı. Başka vakalar belirlenmesinin muhtemel olduğunu söyledi. Virüsün son sıçradığı kıta ise Avustralya oldu. Avustralya yetkilileri, dün yaptıkları açıklamada ülkede korona virüsününe yakalandığı belirlenen dört kişi olduğunu doğruladı. Yakın zamanda Çin’e gitmiş olduklarını ifade eden bu dört kişinin tedavilerinin karantina altında devam ettiği bildirildi. Öncesinde ABD’den de ikinci korona virüsü vakasının saptandığı haberi gelmişti. Bu arada Malezya’da da bir kişinin Ölenler 41’e yükseldi Pekin yönetimi, Çin’in Hubei eyaletinde hızla yayılan yeni korona virüsü enfeksiyonunun neden olduğu ölümlerin 41’e yükseldiğini, ülke çapında teyit edilen vakanın binin üzerine çıktığını söyledi. Dünya çapında virüse yakalananlarla birlikte bu sayının 1300’e ulaştığı bildiriliyor. Daha önce Güney Kore, Japonya, Tayland, Singapur ve Vietnam’da da korona virüsü vakalarına rastlandığı duyurulmuştu. bu virüse yakalandığı haberi gündeme yansıdı. Çin’e bağlı özerk yönetim Hong Kong da salgın nedeniyle diken üstünde. Pekin yanlısı olmakla suçlanan ve protestoların hedefindeki Hong Kong lideri Carrie Lam, Çin yeni yılı kutlamaları kapsamındaki tüm resmi etkinliklerin iptal edildiğini duyurdu. Kentte acil durum ilan edildi. MUHTEMEL KAYNAĞI VUHAN’DAKİ PAZAR ‘Yabani hayvan satışı yasaklansın’ Virüsün muhtemel kaynağının Vuhan’daki hayvan pazarı olduğunun düşünülmesi nedeniyle yabani ve egzotik hayvan ticareti ile tüketiminin yasaklanması yönünde talepler artıyor. Vuhan’daki pazarda bulunan bir satıcıya ait listenin internette dolaşan fotoğrafında, burada 110’dan fazla farklı yabani hayvan türünün satıldığı görüldü. Bir diğer Korona virüsü olan SARS’ın da 20022003 yılları arasında Çin’in Guangzhou kentinde yabani hayvan tüketimi ile bağlantısı olduğunun ortaya çıkmasına rağmen, benzer bir olayın yaşanması nedeniyle tepkiler artıyor. Çin Tarım Bakanlığı hafta başında yabani hayvan ticaretine yönelik kontrollerin sıkılaştırılması tali matını verdi. Öte yandan New York merkez li Doğal Hayatı Koruma Derneği (WCS) ise sadece Çin’de değil dünya genelinde yabani hayvan satışı yapılan tüm pazarların kapatılması çağrısı yaptı. Yeni virüsler kapıda Doğal Hayatı Koruma Derneği sağlık programı müdürü Christian Walzer, “Bu pazarlar var olmaya devam ettikçe, insanlar yasadışı ve kontrolsüz şekilde yaban hayvan tükettikçe, toplum gelecekte olası daha ölümcül yeni virüsler ve salgınlarla karşı karşıya kalmaya devam edecek” dedi. SARS yüzünden 8 binden fazla kişi bu hastalığa yakalanmış yaklaşık 800’ü hayatını kaybetmişti. l Haber Merkezi ‘VİRÜSE AİT SEMPTOM GÖRÜLMEYEBİLİR’ Ürküten iddia Vuhan’da ortaya çıkan yeni tip korona virüsü salgını üzerine yapılan bir bilimsel çalışmada, virüs bulaşan kişilerde hastalık semptomlarının görülmeyebileceği iddia edildi. “South China Morning Post” gazetesinin haberine göre Çin ve Hong Kong’dan enfeksiyon hastalıkları uzmanları, Hong KongŞıncın Hastane Üniversitesinde 1015 Ocak arasında kabul edilen 7 kişilik bir aile üzerinde yaptıkları çalışmada korona virüsüyle enfekte olanların hastalık belirtisi göstermeyebileceğini ileri sürdü. Söz konusu çalışmada ailenin 6 üyesine “korona virüsü taşıyor” tanısı konulduğu ancak ailenin 7’nci üyesi olan 10 yaşındaki çocukta dışarıdan herhangi bir şekilde korona virüsü semptomu görülmediği anlaşıldı. Çocuğun akciğerlerinde yapılan X ışını taramalarında akciğerde Yeni virüs, yeni yıl tatili arifesinde ortaya çıktı ve milyonlarca kişi aileleriyle buluşmak için çeşitli ülkelerden Çin’e seyahat etti. bulunan boşlukların bazı salgılarla dolması sonucu “buzlu cam” olarak adlandırılan zatürreeye benzer değişimler olduğu belirlendi. Bundan yola çıkılan çalışmada, hastalık belirtisi olmadan da enfeksiyonun mümkün olduğu, bu yüzden hastaları izole etmenin ve bu hastalarla temasa geçen kişileri karantinaya almanın hayati önem taşıdığı belirtildi. Çalışma “The Lancet” adlı tıp dergisinde yayımlandı. l Haber Merkezi Prof. Dr. Doğan Kantarcı İç Anadolu Bölgesi’nin birinci, Türkiye’nin 5’inci büyük dağı unvanına sahip olan Kayseri’deki Erciyes Dağı’na ilişkin bölgede araştırma yaptı. Kantarcı hazırladığı raporda iklim krizinin bölgeyi etkilediğini tespit ederek “Erciyes Dağı’nda ısınmadan ötürü yükselti/iklim kuşaklarının en az 100150 metre yukarı kaydı” ifadelerini kullandı. Raporda iklim krizine dikkat çekilerek “İklim değişimi sürecinde alçak arazinin daha da kurak ÇEVRE laşması, buna karşılık yüksek arazide sıcaklığın artması ağaçlandırma çalışmaları için dikkat çekici bir geliş medir. Dağ kavağının yaygınlaşması da iklim değişimi sürecinin belirgin bir göstergesidir. Yeterli meteorolojik ölçmeler olmadığı için ‘Yükselti/iklim kuşakları’ ancak bitkilerin yayılmasına bağlı olarak belirlenebilmektedir. Erciyes Dağı’nda geliştirilmeye çalışılan turizm yerleşimleri (oteller vb.) dağın doğal yapısını ve ekosistemlerini de etkileyecektir” denildi. Raporun değerlendirme ve sonuç bölümünde ise özetle şu ifadeler yer aldı: “Çalışmanın amacı yüksek dağlık arazide doğal olarak yaygınlaşmış dağ kavağı ormanları ile ağaçlandırma çalışmalarına yardımcı olacak bilgilerin sağlanmasıdır. İklim değişikliğine bağlı olarak ısınma çevredeki meteoroloji istasyonlarının verilerinde çok belirgin olarak kavranabilmektedir. Dağın tepesindeki buzulun erimesi de ısınma etkisinin doruğa ulaştığını göstermektedir. Isınmanın etkisi bize 2000 metre üzerindeki yükseltilerde de başarılı ağaçlandırmaların yapılabileceğini işaret etmektedir.” Dağ kavakları. Hasankeyf’ten sonra Murat Havzası’nda da tarih sular altında kalıyor Tarihin çığlığı Hbaöryaüjaklkearrdşeı yarış Tahribatın oranı bilinmiyor Murat Havzası’nın Urartuların ana yerleşim birimlerini barındırdığını ve bu yerlerin, barajlarla yok edildiğini ifade eden Konyar, Bingöl Solhan ilçesinin Murat köyündeki en az 5 bin yıllık yerleşime sahip Norik höyüğünün de, Aşağı Kaleköy Barajı nedeniyle 2019’da sular altında kaldığını kaydederek “Kazılar da ancak Elazığ Müze Müdürlüğü’nün baskısıyla yapılabildi. Höyük, Tunç Çağı’ndan Erken Transkafkasya kültürüne kadar uzanan zengin bir yerleşme sahipti. Ginç ve Kığı Kaleleri, Selenk Köprüsü... Şu an bu tarih yok” diye konuştu. Nehir boyunca kazılan tarihi yerlerin çoğunun su altında kaldığını vurgulayan Konyar, “Varto’da da zengin bir tarihi değere sahip Tepeköyü Höyüğü ve Kızkalesi de yakın bir zaman dilimi içerisinde Alparslan Barajı’nın suları altında kaldı. Burada, Urartuların en büyük kaya mezarı, tapınak, saray gibi yapıların olduğu Kayalıdere’nin de büyük bölümü su altında kalarak bir adaya dönüşecek. Zengin tarihi değere sahip geniş bir bölge barajlardan etkilenecek. Birçok yerde ciddi bir kültürel varlık kaybı yaşıyoruz” ifadelerinde bulundu. MEHMET KIZMAZ Doğu Anadolu Bölgesi’nde Fırat Nehri’nin en büyük kolu Murat Nehri üzerinde yapılan ve yapımı hâlâ devam eden 8 baraj projesinden dolayı nehir havzasında bulunan birçok tarihi höyük sular altında kalıyor. Baraj suları altında kalan sahalardan sadece 3’ünde arkeolojik kazı yapıldığını belirten İstanbul Üniversitesi Eski Çağ Tarihi Anabilim dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Erkan Konyar, “Barajların su tutmaya başlamasına birkaç yıl kala kurtarma kazıları başlıyor. ‘Bir an önce nasıl barajı yaparız’ bakışı söz konusu. Olan kültür varlıklarına oluyor” dedi. “Eski çağ insanı, nehir vadilerinde ya da nehirlere açılan alçak düzlüklere yerleşiyorlardı. Bu alanlarda yeterince kazı, yüzey araştırması ve belgeleme çalışmaları yapılmadan baraj yapıldığında bir anda bütün geçmiş yok edilmiş olunuyor” diyen Erkan Konyar, Devlet Su İşleri’nin (DSİ) baraj projesi hazırladıktan sonra projeyi Kültür Bakanlığı’na bildirdiğini belirtti. Daha önce, kısmen de olsa zaman tanındığını, yüzey araştırması yapıldığını ve birçok kültür varlığının kurtarılabildiğini veya belgelenebildiğini kaydeden Konyar, “Özellikle Ilısu Baraj projesi ile başlayan dönemde, kültür varlıklarını kurtarma ve belgeleme boyutu geri plana itildi. Aynı süreç Murat Nehri üzerindeki projelerde de işletiliyor” ifadelerinde bulundu. ‘Daima geç kalınıyor’ Tüm Murat Havzası’nı kapsayan bir yüzey çalışmasının da yapılmadığını vurgulayan Konyar, “Su altında kalacak alanlardaki arkeolojik çalışmalar 12 yıl önceden planlanacak çalışmalar değil. Çok aceleye getiriliyor. DSİ sıkıştırıyor, bakanlıkta kısa sürede çok şey yapılmasını istiyor. Ve daima geç kalınıyor. Bir bakıyorsunuz ki binlerce yıllık tarih su altında kalmaya başlamış” dedi. Baraj alanındaki arkeolojik çalışmaların hemen bitirilmesi istenildiğini kaydeden Konyar, “Bir höyüğe, ağırlıklı işçiler olmak üzere 250300 kişiyi sıkıştırılıyor. Bu da tahribat yaratıyor. Yeterince uzman bulundurulmuyor. Bir höyüğe sadece, eski eserler toplanan, ‘ortadan kaldırılması gereken bir hafriyat’ gözüyle bakılıyor. ‘Parayı verdim, haydi kaz ve tamamla’ gibi üslup benimsenmemeli” diye konuştu. 16. Yeşil Diyalog toplantıları gerçekleşti ‘Avustralya yangınları ön gösterim’ Toplantılarda dünyada yükselen yeşil hareket, iklim hareketleri, demokrasi ve yeşil yeni düzen gibi konular tartışıldı. Her sene farklı bir tema çerçevesinde yeşil politikalar üzerine tartışmak üzere düzenlenen Yeşil Diyalog toplantılarının geçen hafta 16’ncısı yapıldı. Bu seneki konusu “Yükselen Yeşil Hareket” olan toplantılar Yeşil Düşünce Derneği ve Yeşiller Meclisi tarafından organize edildi. Toplantının açılış konuşmasını yapan Yeşil Düşünce Derneği Genel Koordinatörü Sevil Turan, bu buluşmalarla Türkiye demokrasisinin gelişmesi için ekolojik ve siyasi tartışmaları bir diyalog içerisinde yapmanın önemli olduğunu söyledi. Avrupa Yeşiller Partisi Eşsözcüsü Evelyn Huytebroeck de en son İstanbul ziyaretinde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ek rem İmamoğlu ile görüşme yaptıklarını belirterek kendisiyle iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik üzerine konuştuklarını söyledi. Heytebroeck, “Eminim İstanbul içerisinde yapılabilecek çok fazla şey var. Türkiye’nin bütün bu değişiklikler için merkezi bir noktada olduğunu düşünüyorum” dedi. Yeni aşama İklim krizinde yeni bir aşamaya girildiğini söyleyen İstanbul Politikalar Merkezi Kıdemli İklim Uzmanı Ümit Şahin de Avustralya’da Türkiye yüzölçümünün beşte birine denk gelen 18.6 milyon hektarın yanmasının bunun bir örneği ve gelecek yılların ön gösterimi olduğunu belirtti. Doğa ve insan için Ihlamur Vadisi WWFTürkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ıhlamur ağaçlarının ve ormanlarının bir “odun dışı orman ürünü” olarak kırsal kalkınmadaki potansiyeline dikkat çekmek amacıyla, Düzce’nin Yığılca İlçesinde yaklaşık bir yıldır “Doğa ve İnsan için Ihlamur Vadisi Projesi” adlı bir proje yürütüyor. Proje Doğadan’ın işbirliği ve CocaCola Vakfı’nın katkılarıyla gerçekleşiyor. Proje kapsamında Gökçeağaç köyünde düzenlenen etkinlikle, bir ıhlamur bahçesi kuruldu. İğneler köyünde ise bir ıhlamur ayıklama, depolama, kurutma tesisi oluşturuldu. Proje kapsamında köylülere ağaçlara zarar vermeden çiçek hasadı yapabilmeleri için teleskopik budama aletleri dağıtıldı ve eğitimler verildi. Yöredeki ıhlamur varlığının artırılması amacıyla, 45 köy ve mahallede 5 binden fazla ıhlamur fidanı dağıtıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle