12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 26 OCAK 2020 PAZAR Tarsus’tan yayılan ışıkEDİTÖR:ORHUNATMIŞ TASARIM:ŞÜKRANİŞCAN Aratos: Laikliğin ve aydınlanmanın savunucusu... kültür “Ben Tarsus’ta bir ateş yaktım. Aydınlanma ateşi. İçinden geçtiğimiz karanlık süreçte insanlar bir arayış içerisinde. Bu karanlığın içinde, Aratos olarak yaktığımız ateşin ışığını görenler bizimle iletişime geçtiler. Aratos dergisi olarak yaptığımız şey, bu ülkenin aydınlık geleceği adına, umudumuzu, gücümüzü büyütmek için ateşimizi paylaşmak oldu...” Tarsus’ta ateşi yakan kişinin adı Uğur Pişmanlık. Onu eskiden beri tanısam da, bu sayfaya taşımama neden olan şey bu gördüğünüz Türkiye haritası... 15 kentte açılmış Aratos Felsefe Okulları’nı gösteren harita... Her kentteki okulun, o kentle ilişkili özgün adı var. Aratos’un kurucusu olduğu bu okullarda 30 üniversiteden 60 akademisyen gönüllü olarak ders veriyor. Dünden bugüne 17 yıldır “Aratos” adıyla yayımladığı kültür, sanat ve felsefe dergisinin yanı sıra 2011’de önce Aratos Felsefe Okulu’nu, ardından yine Tarsus’ta aileden kalma küçük evde Aratos Kültür ve Sanat Evi’ni kuruyor Uğur. (Bu arada Aratos’un antik çağda yaşamış Tarsuslu filozof, şair, matematikçi ve gökbilimci olduğunu anımsatayım.) Uğur Pişmanlık ve okulundaki filozof büstleri Uğur, çocukluğunu ve ilk gençliğini kitap okuyarak geçirdikten sonra kendi deyişiyle “Sosyalizmle tanışma sürecinin başlangıcında Politzer’in ‘Felsefenin Temel İlkeleri’ ile felsefeye yönelmiş”... “Antik Çağ’da Tarsus’ta çok sayıda felsefe okulu varmış ve bu kentte yetişmiş, sonradan Atina, Roma ve İskenderiye’de hocalık yapmış filozoflar var. Neden günümüz formatına uygun bir felsefe okulu olmasın düşüncesiyle yola çıktık” diyor... “12 Eylül darbesinin başlattığı gerici süreci, liberal ANAP’ın tarikatları meşrulaştırma girişimi izledi. Sonrasında da iktidarlarla cemaat ve tarikatların cirit attığı bir ülkeye döndük. 2011 yılında Tarsus’ta kurduğumuz Aratos Felsefe Okulu, gericiliğin karanlığına karşı bir aydınlanma çabasıdır” diyor. Malum, ülkemizde sırtını gerici iktidarlara dayamış bol miktarda cemaat ve tarikatların vakıfları, dernekleri, tekke leri, medreseleri var. Uğur ve beslenen aydınlanmanın di arkadaşları bunlara karşı ay renç noktaları, Türkiye’deki ay dınlanma mücadelesini sürdü dın çabalarına taşradan hiç de rüyor. azımsanmayacak bir katkı. Bel Felsefe olmazsa olmaz ki Anadolu’da örgütlenen Kuvayi Milliyeler gibi.” Uğur’u dinliyorum: “Felse Belki şaşacaksınız ama tica fe olmadan aydınlanma olmaz. ri hiçbir amaçları yok. Sanat Kültür, sanat, edebiyat toplum evindeki etkinlikler ücretsiz. la bağ kurmanın, toplumu ge Masrafları Uğur emekli maa liştirmenin araçlarıdır ancak şıyla karşılıyor. Zaman zaman burada sorumluluk öncelik dostların katkıları oluyor. le felsefeye düşer. Çünkü felse Gazetemiz yazarlarından, fe içinde yaşadığımız hayatı ve bilim insanı Profesör Örsan gerçekliği yorumlar ve bir gö Öymen’in yıllardır felsefe ala rüş ortaya koyar... Felsefenin çağrı sı aydınlanmayı işaret ediyor. Top lumdaki ahlak yi timi, yozlaşmaya karşı, bilgi, ahlak, erdem gibi değer lerin insanların ya da insanlığın ken disi ile yüzleşmesi için yeniden gün deme taşınması Prof. Dr. İoanna Kuçuradi de Aratos’ta konuşmuştu. ancak felsefe ara cılığıyla gerçekleşebilir.” nındaki çalışmalarını ve As “Anadolu’nun çeşitli kent, sos’taki çalışmaları bilirdim. köy ve kasabalarında da bizim (Yaşı kaç olursa olsun o benim gibi çabalar içinde olan küçük için hem küçük Örsan Öymen lü büyüklü ateşler yandığını bi olacak, yani eşi benzeri bu liyorum. Belki Aratos olarak lunmayan arkadaşım gazeteci kurduğumuz felsefe okullarıyla Örsan’ın oğlu...) biraz da yaygın bir yapı olduk Şimdi de Uğur Pişmanlık ve ama biliyorum ki, üniversite Aratoscuları tanımak bana na lerin dışındaki aydınlanma ça sıl umut verdi, anlatamam... baları daha da artacak. Akade Böyle insanlar oldukça bu ül mi dışı ama bilimden ve bilim keden umut kesilmez. (Röpor insanlarından ve sanatçılardan tajın devamı web sitemizde.) Orhan Kemal’in evine İmamoğlu el uzattı Binanın yıkılma riskinin kamuoyuna yansıması sonrası CHP’li milletvekilleri evin etrafında incelemelerde bulundu. MİRAY ÖZBİLEK Türk edebiyatının usta isimlerinden biri olan yazar Orhan Kemal’in Fatih Cibali’de 12 yıl boyunca kiracı olarak oturduğu evi bakımsızlıktan yıkılmak üzere. “Müfettişler Müfettişi”, “Evlerden Biri”, “Sokakların Çocuğu” ve “Suçlu” gibi birçok önemli eserini burada yazan Orhan Kemal’in evinin yıkılma riskinin gündeme gelmesi sonrası CHP milletvekilleri Turan Aydoğan ve Gökhan Zeybek alana gelerek incelemelerde bulundu. ‘Varlıkları koruyun’ Binanın yok olmaması gerektiğini söyleyen Turan Aydoğan, “Hem tarihsel kimliğine uygun olarak hem de Orhan Kemal’in Türk edebiyatına olan katkıları anlamında, bu bina en iyi şekilde nasıl değerlendirilir, ona bakmak gerek. Bunu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile görüştüm, bina ile ilgilendiklerini söyledi ler” dedi. Türkiye’de kül tür varlıklarının korunmasıyla ‘Çocuk kütüphanesi olsun’ ilgili gelenek sel yöntemin kamu mallarının, dini tesislerin ve askeri yapıların korunması olarak anlaşıldığını söyleyen CHP Binanın müze olabilmesi için yerin çok küçük olduğunu, binanın genişleme imkânının olmadığını söyleyen Öğütçü, “Sadece bu binanın alınması değil, binanın güçlendirilmesi de gerekiyor. Çünkü kapıda da bir kayma var. Şu an çatlak olan yer, babamın oturduğu oda. Bina artık kendini gösteriyor, ‘gitmek üzereyim’ diyor. varlıklarımızın korunmasıdır” ifadelerini kullandı. hlPİşOesaaMrttmnhvaneaüıZşknbyeiuoeylKilslbdeivMeumGekğiöalC,ukl“H’HibnPueymeav,Beçonscıknueıdkçneokdleüki traiiüsdnptiımihykauoanl,rluaebnmsudi”eoı.ivlfmdianaabriibrlkukoiekbvu3Fdulae02ety.vihsadeışeCnsaidıybfeoaaağnrlkai’aOndreve hem de sokağın başında bulu han Kemal’in oğlu Işık Öğüt nan Türk tiyatrosunun ölmez çü, Cumhuriyet gazetesine ko eserlerinden biri olan Cibali nuştu. Öğütçü, “Bu eve ilk ola Karakolu’na konu olan karakol rak 1954 yılında gelmişler, 1957 binası gibi korunması gereken yılında ben de aralarına katıl sivil mimari yapıları bir bütün dım, bu evde doğdum” dedi. Or olarak ele almalıyız. İstanbul’a han Kemal’in 30’dan fazla ese lazım olan Kanal İstanbul de rini bu evde yazdığını söyleyen ğil, tarihi yarımadadaki kültürel Öğütçü, “Babam, özellikle di Orhan Kemal’in oğlu Işık Öğütçü de bu evde doğduğunu belirtti. rekt olarak bu semtle ilgili olan eserlerini burada yazdı” şeklinde konuştu. Öğütçü ayrıca, Orhan Kemal’in sevilen eserlerinden “Elli Kuruş” öyküsündeki evin Fatih’teki bu ev olduğunu, başkahramanın ise Orhan Kemal olduğunu belirtti. Fatih Cibali’deki evin 12 yıl boyunca birçok önemli olaya şahitlik ettiğini söyleyen Öğütçü, “Bunlardan en önemlisi, 1966 yılında babamın polislerce götürülüp Sultanahmet Cezaevi’ne konulmasıydı. Ben bu evden çıkıp 2 kere babamı cezaevinde ziyaret ettim. 35 gün sonra da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı” dedi. ‘İzmir’in Kızları’ sahnede Most Production’ın yapımcısı olduğu Sezen Aksu şarkılarından oluşan müzikli oyun “İzmir’in Kızları”nın prömiyeri önceki akşam Uniq Hall’de yapıldı. Oyun ilk kez Down Sendromu Derneği yararına oynandı. Gökçe Bahadır, Olgun Toker, Burak Sevinç, Derya Alabora, Parla Şenol, Nihan Büyükağaç ve Seda Akman gibi isimleri oyuncu kadrosunda buluşturan “İzmir’in Kızları” seksenler döneminin esintilerini Aksu şarkılarıyla birleştirerek sahneleniyor. Serdar Saatman’ın kaleminden ve Gaye Cankaya yönetmenliğinde sahneye aktarılan “İzmir’in Kızları”, Selçuk Borak’ın koreografisiyle ve Murat Cem Orhan müzik direktörlüğünde “perde” diyor. Zeliş Deniz Ödülü Ayça Damgacı’nın 2015 yılında hayatını kaybeden aktivist Zeliş Deniz’in adına verilen Kuir Sinema Ödülü bu yıl filmleriyle kuir sinemanın mümkünlüğünü gösterdiği gerekçesiyle Ayça Damgacı’nın oldu. LGBTİ+ hakları mücadelesine sanat aracılığıyla ifade alanları yaratan, kuir kültürü ve dayanışmayı güçlendirmeyi hedefleyen Pembe Hayat KuirFest tarafından, mücadelenin ortak bir zemini olan kuir sinemayı güçlendirmek, kuir sinemanın tarihlerine sahip çıkmak, kuir sinemada emeği olanların yanında olmak Damgacı, ödülünü Buşki’nin elinden aldı. amacıyla ödül bu yıl ikinci kez verildi. Geçen yıl ödülü sinemacı Rüzgar Buşki kazanmıştı. Ünlü Dj İstanbul’da “Can You Hear Me” şarkısıyla 2015 yılında listelerin zirvesine çıkan Enrico Sangiuliano, 31 Ocak’ta Zorlu PSM’de konser verecek. Sonar, Tomorrowland ve Awakenings gibi festivallerde sahneye çıkan Enrico, 2016 yılında “En Çok Satan Techno Dj”, 2019 yılında da “En İyi Prodüktör” ödüllerini kazandı. Konserin biletleri “gmticket. com”dan satışta. Sait Faik Armağanı sahibini arıyor! Sait Faik Abasıyanık anısına her yıl bir öykücüye verilen, Darüşşafaka Cemiyeti ve İş Bankası Kültür Yayınları işbirliğiyle düzenlenen 66. Sait Faik Hikâye Armağanı’na başvurular başladı. Yarışmaya katılacak yazarların, başvuru yapacakları hikâye kitabından on (10) nüshayı başvuru dilekçesi ile birlikte, 28 Şubat Cuma günü saat 17.00’ye kadar Darüşşafaka Cemiyeti, Kurumsal İletişim Birimi, Darüşşafaka Cad. No:5/9 34457 Maslak / İstanbul adresine teslim etmesi gerekiyor. Ön değerlendirmeyi geçen 10 kitaplık bir kısa liste 15 Nisan tarihinde duyurulacak, nihai sonuç mayıs ayı içinde açıklanacak. Doğan Hızlan’ın başkanlığında toplanacak Seçiciler Kurulu, Prof. Dr. Murat Gülsoy, Prof. Dr. Jale Parla, Metin Celal, Hilmi Yavuz, Nursel Duruel ve Beşir Özmen’den oluşuyor. Pearl Jam’den 7 yıl sonra yeni şarkı Bu yıl 30 yaşına giren Pearl Jam, 11. stüdyo albümünü yayımlamaya hazırlanıyor. Seattle grunge sahnesinden günümüze kalan az sayıdaki gruptan biri olan Pearl Jam, 2013’ten bu yana kaydettiği ilk stüdyo albümü olan “Gigaton”dan bir şarkı yayımlayarak dinleyicilerini heyecanlandırdı. Yeni albümden paylaşılan şarkı “Dance of the Clairvoyants” oldu. Erdal Beşikçioğlu yapım şirketiyle davalık oldu “Çiçero” filminde Ilyas Bazna karakterine hayat veren Erdal Beşikçioğlu, ücretini alamadığı gerekçesiyle icra takibi başlattı. Beşikçioğlu, Dijital Sanatlar Yapımevi şirketinin sahibi Mustafa Uslu ile davalık oldu. Beşikçioğlu filmdeki oyunculuk ücretinin ödenmediğini ileri sürerek 277 bin TL’lik icra takibi başlattı. Mustafa Uslu daha önce “Müslüm”, “Cep Herkülü: Naim Süleymanoğlu”, “Ayla” filmleriyle de davalık olmuştu. Elyesa Bazna’nın üç kızı da “Çiçero” filmi için kendilerinden izin almadığını ileri sürerek dava açmıştı. ‘Sen Söyle’ için son gün 2 Şubat Canan Tolon’un 1980’li yıllardan günümüze uzanan sanatsal birikimini İstanbul Modern’de izleyiciyle buluşturan, sanatçının kendine özgü ifade ve teknik arayışını görünür kılan “Sen Söyle”, 2 Şubat’ta sona eriyor. Sergi, Tolon’un Türkiye’de ilk kez bir müze çatısı altında yapılan kişisel sergisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle