12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 24 OCAK 2020 CUMA Sarmısaksoğan Meşhur söz kalıbıdır, “Sağını solunu şaşıranlar” için pratik bir önlemi anımsatır. Yönünü bilmeyenlerin, “Sağına sarmısak, soluna soğan” asarsan öğrenebileceğini ima eder.   Bazılarına göre, artık gerek kalmamış ya buna. Sağsol kavramları, eski dünyada kalmış. Günümüz dünyasında bambaşka değerler geçerli hale gelmiş. Sınıfsal çelişkilerden ya da sınıf çatışmasından kaynaklanan bu kutuplaşma halini “tarihe gömmüş” insanlık âlemi. Artık “bambaşka” dertleri olmalıymış toplumların. GelişmeAraştırmaDijitalleşmeBilimİlerlemeToplumsal refahİnovasyon.. vesaire. Kulağa ne kadar hoş geliyor değil mi? Her biri kendi başına, kimsenin karşı çıkamayacağı, tatlı, gönül okşayan, “minnoştonton” sözcükler. Bunların üzerine bir de “kardeşlik, barış, huzur, kucaklaşma, el ele gönül gönüle” tozundan (dini uhrevi reçeteler de burada yardıma koşar) serpiştirdiniz mi, tadından (!) yenmiyor. Böyle bir moda var şimdilerde. Bir ara da (90’larda) yeniden bir “Üçüncü Yol” tutturmuştu aynı çevreler. Malum Londra’nın “İdeoloji Üretim Merkezi” LSE’den ve başka düşünce imalathanelerinden fırlayıvermişti. Prof. Anthony Giddens gibi isimlerin, o dönemin liberal rüzgârında sörf yaptıkları denizlere armağan ettiği eserlerle dalga dalga yayılmıştı.  Hatırlayın. BlairClinton dostluğunun zirve yaptığı ve Kapitalizmin Kutupyıldızı ABD’nin liderinden “sol” fikirler devşirmeye, İngiliz İşçi Partisi’ni de “Thatcherist” politikaları mezardan çıkarıp barıştırmaya çalışanların can simidi gibiydi. Dünya çapında sosyal demokratların, hatta Türkiye’deki (taklit) izdüşümlerinin bile “Hah işte.. Budur ya.. Budur be birader.. Ağlamak istiyorum!..” diye (mal bulmuş Sosyal Demokrat gibi) dört elle sarıldıkları ve nedense, bir zamanların Türkiye’deki “AnadoluPop” akımı gibi “Ne Anadolu Ne Pop”, hafif yollu “Doğan Görünümlü Şahinimsi Mercedes”e benzer bir ucubeydi. Formül şöyle: “Devletçiliğin üzerine bir miktar pudra şekeri serp, 35 dakika mikserden geçir, sınıf çatışmasını da bir gece ayazda camın önüne bırakıp ısıtmadan içine dök, özelleştirmeyi kısık ateşte bir müddet tuttuktan sonra hepsini derin bir kâsede iyice çırp.. Soğuk servis et..” Tabağa koyduktan sonra da üzerine biraz sendikal bilinç serpersen güzel görünür. İşçi sınıfı bile bayılacaktır. Emin ol. İşin şakası bir yana, yıllardır Davos’ta dünyanın (af buyurun) dümenine geçen para babalarının arayıp da bulamadıkları bu dâhiyane (!) “SarmısakSoğan Tozu” teorilerine bir zamanların hızlı solcuları bile sarılmıyorlar mı? İnsan gerçekten hayret ediyor. Zenginlerin sömürü ateşinin altını iyice harladıkları, kapitalizmin acımasız yüzsüzlüğünün tavan yaptığı, faşist rejimlerin bin bir farklı makyaj altında bu soygun düzeninin sürmesi için oluk oluk kan dökmekten geri durmadıkları, dünyanın dört bir yanında emperyalist paylaşım savaşlarının 1920’leri, 30’ları anımsattığı bir dönemde, bu tür “Pembe pamuk şekeri” formülleri ortaya atmaya ve ciddi ciddi tartışmaya utanmayanlar var hâlâ. Yakalarına taktıkları türlü çeşitli rozetlerle, orada burada bunun gönüllü pazarlamacılığını üstleniyorlar. Compassionate Capitalism’den Liberal Enternasyonalizme, Radikal Merkezcilikten Geo Libertanizme, Laik ve Tekno Liberalizme, sözde Yeşil Sol’a kadar bin bir marka altında dönem dönem piyasaya sürülen bu çakma ve zehirli reçetelerin, geçen yüzyılın ortalarından başlayarak dünyada sosyal silkinmeyi, emeğin bilinçlenmesini, zincirlerinden arınmasını frenlemeyi amaçladığını bilmeyen yok artık. Hayatın gerçeklerini görmezden gelen ve “EmekSermaye” çelişkisinin ve sömürünün ortadan kalktığı yalanını, faşizmin en aşağılık türlerinin, özellikle de günümüzde bazı ülkelerde dincimezhepçi posta bürünmüş çakalca versiyonlarının cirit attığını gizlemeye çalışan bu anlayışa karşı mücadele, günümüzde “Sol”un gerçek gündemi olmalıdır. Türkiye, her türlü özgürlükçü ve demokrasi yanlısı, emek yanlısı hareketin bugüne kadar olmadığı kadar baskılandığı ve ezildiği bir dönemden geçmektedir. Zira, emek düşmanı iktidarı sürdürmenin tek yolu budur. Sendikalaşmanın ve örgütlenmenin on yıllardır acımasız yöntemlerle bastırılmasının amacı da budur. Şimdi, bu manzara ortada dururken, “Sol, sağ filan. Bunlar geçmişte kaldı artık” diye, ortalıkta gezinenlere dikkat edin. Kimlerle aynı masalarda oturup esprileştiklerini, şakalaştıklarını, kıkırdadıklarını iyi gözlemleyin. Bunun; ülkenin geldiği yerden, sıkıştığı köşeden, düştüğü bataktan kurtulmak için bir çıkış yolu olmadığının farkına varın. Yoksul halk kitlelerinin kurtuluşunun, emekçilerin hakkının savunulmasının, sadece ve sadece “Sosyalist Sol”un kendi kimliğini ve ruhunu yeniden yakalamasından geçtiğini unutmayın. “Ortada” başka bir yol yok. Üçüncü, Beşinci, Onuncu Yol arayışları nafiledir. “Aman Kutuplaşmayın” masalları ile uyutulmaya, “aman sıkıntı çıkmasın, kavga yaşanmasın” romantikliği ile avutulmaya kimsenin tahammülü yoktur. Kitleleri, “Aman kavga çıkmasın” diye “Dayağa ve boyun eğmeye razı etmenin” adı olmuş: “SolSağ geçmişte kaldı” şarkısı.  EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN HABER FETÖ’den hapis cezası alan FETÖ bağlantılıişinsanının şirketi için Mersin’de 56 iş insanına kıyakparsellikalan kamulaştırıldı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, ortakları arasında FETÖ üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan iş insanı Mehmet Kıvanç’ın olduğu Kı vanç Enerji Üretim Anonim Şirketi’ne ait Kıvanç2 Güneş Enerji Santralı için “acele kamu laştırma” kararı aldığı or taya çıktı. ALICAN ULUDAĞ Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2 Ocak 2020 tarihli Resmi Gazete’de 9 ayrı ka mulaştırma kararına imza attı. Ancak bunlar arasında, “1977” sayılı karar dikkat çekti. Kararda, “Kıvanç2 Gü neş Enerji Santralı’nın yapımı amacıy la, Mersin ilinde yer alan ve ekli lis tede bulundukları yer ile ada ve par sel numaraları belirtilen taşınmazla rın, tapuda Hazine adına tescil edil mek üzere Çevre ve Şehircilik Ba kanlığı tarafından acele kamulaştı rılmasına, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 27’nci maddesi gereğince karar verilmiştir” denildi. Cumhuriyet’in ulaştığı bilgilere göre, Erdoğan’ın acele kamulaştırma kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verilen iş insanı Mehmet Kıvanç’ın sahibi olduğu şir ketin Mersin’de yapacağı güneş enerji santralı için acele kamulaştırma kararı aldı. Acele kamulaştırmadan 1 ay önce Erdoğan’ın başdanışmanı Kışla ile Kıvanç okul ziyaretinde bir araya geldi. verdiği Kıvanç2 Güneş Enerjisi Santralı, Kıvanç Enerji Üretim Anonim Şirketi’ne ait. Bu şirketin ortakları arasındaki bir isim ise tartışma yaratacak. Ticaret Sicil Gazetesi’ne göre hem şirketin ortağı hem de genel müdürü olan Mehmet Kıvanç, FETÖ üyesi olmak suçlamasıyla 24 Eylül 2016’da tutuklandı, 27 Ekim 2016’da tahliye edildi. Adana 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Kıvanç, 13 Aralık 2018’de FETÖ üyesi olmak suçundan 6 yıl 3 Kararın ekine göre, Mersin’in Gülnar ilçesi Kuskan/Erenler Mahallesi’nde bulunan 136 ada numarasında yer alan toplam 51 ayrı parsel ile 142 adadaki 3, 143 No’lu adada ise 2 ayrı parsel kamulaştırılacak. ay hapis cezasına çarptırıldı. Kararın gerekçesinde, “sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün sohbet adı altındaki toplantılarına 1725 Aralık sürecinden sonra da katılmaya devam ettiği” belirtilirken “sanığın örgüt mensubiyeti, örgütün himmet toplantılarına katılarak örgüte yüksek miktarlarda himmet verdiği ve maddi yardımda bulunduğu konusunda tutarlılık gösterdiği” savunuldu. Kararın istinaf aşamasında olduğu öğrenildi. 85 hektarlık alan Şirketin internet sitesinde söz konusu santralın 2020 yılında Mersin’de yapılacağı ve toplam gücün 42 bin KWp olarak planlandığı belirtildi. Projenin toplam alanının ise 85 hektar olduğu ifade edildi. Kayıtlarda Mehmet Kıvanç’ın yönetim kurulu üyesi de olduğu şirkete 3 milyon 650 bin TL sermaye ile ortak olduğu görülüyor. Danışmana ziyaret Erdoğan’ın imza attığı acele kamulaştırma kararından önce ilginç bir ziyaret gerçekleşti. Erdoğan’ın başdanışmanı İsrafil Kışla, 24 Kasım 2019’daki Öğretmenler Günü’nde Adana Kıvanç Anadolu İmam Hatip Lisesi Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu’nu ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında Kışla’ya iş insanı Mehmet Kıvanç da eşlik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, söz konusu şirketin ortağının FETÖ’den hüküm giydiğinden haberinin olup olmadığı ise bilinmiyor. l ANKARA BTS Genel Başkanı Bektaş, Sayıştay’ın uyardığı DHMİ’nin içyüzünü anlattı ‘Ölçü yandaş sendika’ HAZAL OCAK çimde atandığı ortaya çıkmış Sayıştay Başkanlığı, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Ge tı. Sert uyarılarda bulunulan raporda “kuruluş personeli arasındaki çalışma barışını ve ku nel Müdürlüğü’ne (DHMİ) yöne ruluşa duyulan aidiyet duygu lik denetim raporunda, mevzuata sunu olumsuz etkileyen sınav aykırı atamalar yapılarak kurum sız şube müdürü atama uygula da çalışma barışının bozulduğu masına hemen son verilmesi” nu gözler önüne sermişti. Ku istenmişti. rumda örgütlü olan KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Çalışanla Hasan Bektaş ‘Liyakat yok’ rı Sendikası (BTS) Genel Başkanı Raporun ardından gazete Hasan Bektaş, kurumda yapılan atamalar mize konuşan BTS Genel Başkanı Hasan da liyakatin ölçü olmadığını belirterek, “Li Bektaş, “Kuruluşta bir atama için ya da yakat değil, tek ölçü MemurSen’e üye ol en ufak bir hakedişi almak için, bu lojman mak. 10 yıldır bunu yaşıyoruz” dedi. olabilir başka bir şey olabilir, tek ölçü liya Sayıştay Başkanlığı, DHMİ 2018 yılı de kat değil, MemurSen’e üye olmak. Bu du netim raporunda şeflik ve uzmanlık kadro rum 2006, 2007’den sonra böyle ve hız ları için “görevde yükselme ve unvan de lanarak devam etti. 10 yıldır bunu yaşıyo ğişikliği” sınavı yapılırken şube müdürlüğü ruz. Funda Ocak’ın genel müdür olduğu kadrosu için 2007 yılından bugüne hiç sı önceki dönem abartılı bir şekilde bunla nav yapılmadığını tespit etmişti. Buna gö rı yaşadık. Bu konuyla ilgili elimizde kimin re 2017 yılında 16, 2018 yılında 5 kişinin nereye atandığını gösteren belgeleri ala şube müdürü olarak yönetmeliğe aykırı bi rak defalarca DHMİ’ye gittik. Bu yaptıkları şeyin kurumu zedelediğini, iş barışını ve iş verimini bozduğunu söyledik. Atamalarda likayat ölçüsü olmadığı için, o görevlere gelen kişiler, o görevleri layıkıyla yapamıyorlar. Bu görevlere geldikleri için, bu görevleri hak edenlerin önüne geçtikleri için de iş barışı bozuluyor” diye konuştu. ‘Baskı hissediliyor’ Bektaş özetle şu ifadeleri kullandı: “Geçen yıl mesela şef ve uzmanlık kadrosu için ‘görevde yükselme sınavı’ yapıldı. Önce yazılı yaptılar. Barajı aştıktan sonra da mülakat şeklinde ikinci bir sınav yapılıyor. Mülkata öncesi arkadaşlarımız bizleri arayarak ‘sendikadan 2.3 ay aylığına istifa edeceğiz çünkü sınavı kazanmak zorundayız’ gibi gerekçelerle sendikadan istifa ettiler. Sınavı kazadıktan sonra da geri dönenler oldu. Türkiye’de 53 hava meydanı var. Bunların 50 tanesini gezdim. Gittiğim her yerde ama her yerde usülsüz atamalarla ilgili çalışanın üzerindeki baskı hissediliyor.” ‘1 milyonluk davanın amacı Cumhuriyet’i korkutmak’ Duruşmaya muhabirimiz Hazal Ocak, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) temsilcisi Erol Önderoğlu, P24 gözlemcileri, TGS üyeleri, gazetemiz çalışanı ve taraf avukatları katıldı. Cengiz Holding’in yönetim kurulu başkanı Mehmet Cengiz’in, gazetemiz İmtiyaz Sahibi ve Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun ile muhabirimiz Hazal Ocak’a, “Basın yoluyla kişilik haklarına saldırı” iddiasıyla açtığı 1 milyon liralık tazminat davasının ikinci duruşması dün görüldü. Hazal Ocak’ın, “Boğaz manzaralı lüks müştemilat” haberinden dolayı Mehmet Cengiz’in açtığı ve ilk duruşması 8 Ocak’ta Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın ikinci duruşması dün yapıldı. Ocak savunmasında, “Haberimin öznesi Mehmet Cengiz değil. Tapu kayıtlarını istemenin anlamı yok. Zaten haberde, yapıların kime ait olduğu açıkça belli. Kendisinin öznesi olmadığı bir haberle ilgili 1 milyonluk dava açılmasını anlamış değilim. Korkutma amacıyla dava açıldığını düşünüyorum. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum ve davanın reddini talep ediyorum” dedi. Hâkim, Üsküdar Tapu Sicil Müdürlüğü’nden taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının istenilmesine ve tanıkların bir sonraki celsede dinlenmesine karar vererek duruşmayı 4 Mart’a erteledi. l İSTANBUL/Cumhuriyet ‘EĞITIMİŞ DEMOKRASI KALESIDIR’ Eğitimİş Sendikası tarafından, Eğitimİş üyesi 7 öğretmenin Diyarbakır annelerini ziyarete gittiği için sendikadan ihraç ediliği iddialarına ilişkin basın açıklaması yapıldı. Diyarbakır’daki annelerin eyleminin, iktidar tarafından siyasi bir şova dönüştürüldüğü belirtilen açıklamada, “Eyleme, bir grup üyemiz, merkezi bir karar alınmamış olmasına rağmen gitmiş, sendikamızın ve bağlı bulunduğumuz konfederasyonumuz Birleşik Kamuİş’in adını kullanmıştır. Son süreçte iktidarın her yaptığını onaylayıp destekleyen bu grup, Merkez Disiplin Kurulu’na makul bir açıklama yapamasa da önce kendi siyasi hareketlerinin kanalında, sonra tüm iktidar eksenli medyada örgütümüz aleyhine karalama kampanyasının başlamasına yol açmıştır” denildi. Açıklamada, üyelerin annelerin yanına gittikleri için değil, “örgütün yetkili ku “Diyarbakır annelerini ziyaret eden üyeler ihraç edildi” iddialarıyla ilgili olarak Eğitimİş Sendikası, “Atatürk’ün neferleri olma yolunda mücadele eden eğitim çalışanlarıyız” dendi. rullarının bir kararı olmadığı halde, örgüt adını kullanarak Eğitimİş’in merkeziyetini çiğnemeye çalıştıkları için, üyelikle bağdaşmayan fiiller” nedeniyle ihraç edildikleri dile getirildi. İhraç edilen üyelere yazılı ve sözlü savunma hakkının verildiğinin de altı çizilen açıklamada, şunlar kaydedildi: ‘Cumhuriyet âşığıyız’ “Bu saldırıların planlayıcıları bilsin ki Atatürk’ün önderliğinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, ulus ve ülke bütünlüğünü, laik düze ni, demokratik ve ulusal eğitim değerlerini korumak ve sonsuza kadar yaşatmak için kurulan Eğitimİş, tüm bu alçaklıkları göze alarak yola çıkmıştır. Eğitimİş, başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün neferleri olma yolunda mücadele eden eğitim çalışanlarının demokrasi kalesidir. Eğitimİş’in üyelerinin vatan sevgisini sorgulamak kimsenin haddine değildir. Ülkeye yaşatılanlar bir yana dursun; sendikamızın faaliyet alanı olan eğitimi, gericileştiren, yoksul evlatlarımızı tarikat yurtlarına ve imam hatiplere mecbur bırakan, ulusal bayramlarımıza bile alerji duyan, öğretmenlerimizi yoksulluktan intihar edecek hale getiren, FETÖ’den gerekli dersi çıkarmayıp tarikatları, cemaatleri bir kamu hizmeti olan eğitime taşeron yapan zihniyetin ve destekçilerinin bize saldırması, biz Cumhuriyet âşıkları için rotamızın sağlamasıdır.” l ANKARA/Cumhuriyet Diyarbakır’daki kayyım tarafından işinden edilen yönetmen Lisa Çalan dava açacak. Kayyım önce kovdu, sonra savunma istedi ZEHRA ÖZDİLEK IŞİD’in HDP’nin 5 Haziran 2015’teki Diyarbakır mitingine düzenlediği bombalı saldırıda iki bacağını kaybeden yönetmen Lisa Çalan, işine son veren kayyım tarafından yönetilen Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne dava açıyor. Çalan’ın avukatı Alişan Şahin, “Önce infazı yapmış yani işten çıkarmış, ardından da ayın üçünde savunmaya çağırıyor. Dava açmaktan başka çare bırakmadılar” dedi. Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda, 7 Haziran 2015 seçimlerine iki gün kala düzenlenen ve yüz binlerce kişinin katıldığı HDP’nin seçim mitingi, art arda patlayan iki bombayla kana bulanmıştı. 5 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce kişinin yaralandığı patlamada sinema sanatçısı Lisa Çalan da iki bacağını birden kaybetmişti. Çalan, geçirdiği ameliyatlar sonrasında Türkiye’de maliyeti fazla olan protez bacaklar için Almanya’ya gitmiş, ihtiyaç olan 400 bin TL ise yardım kampanyası ile toplanmıştı. Daha sonra Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı’nda çalışmaya başlayan Çalan ve 8 kişinin görevine geçen günlerde son verildi. İşten çıkarılanlara yapılan sözlü açıklamada “bu kadrolara ihtiyaç olmadığı” ifade edildi. ‘Tam bir vehamet’ Çalan’ın avukatı Alişan Şahin hukuka aykırı bir işlem gerçekleştirildiğini belirterek “Belediyenin yaptığı tebligat bile hukuka aykırı. Önce infazı yapmış, yani işten çıkarmış ardından da ayın üçünde savunmaya çağırıyor. Bu hukuk açısından bir vehamet. Bunun altına da kayyımın imza atması bu işi daha değişik bir boyuta taşıyor. Yanlış bir işlem yapılmış, o bile gözden geçirilmeden direkt bir önyargıyla direkt kapının önüne konulmuş. Lisa ile beraber 8 kişi var. Bu, hukuk adına yapılan ciddi bir vehamettir. Kayyım şimdiye kadar geri adım atmadı. Bize dava açmaktan başka çare bırakmadılar. Dava açıp işe iadesini talep edeceğiz” diye konuştu. Şahin bu hafta içi müvekkili Çalan’ın işe iadesi talebine ilişkin dilekçeyi işleme sokacak. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle